ER TÜRK LA No. 24 Yazan : Ziya Meyhaneler Yunanistan ve Erme- nistan bayraklarıyla donatılmıştı Aynen — .FEVZİ gazete Şakir İlardan miljde ve tebrik sesleri yükse- liyordu. Beyoğlunun Koca Caddelke harbiye nazırt| biri, tamamile bir Pire veyahut Ati. esbakı Fevzinin, İzmir cephesinde bir na manzarasi gösteriyordu. muharebe esnasında maktul düştü.| Karşiyaka gezeteleri, (Yunan günü yaziyor.) feri) nin mânasını tefsir ede ede Vakıf, o tarih yük Alilet| tiremiyorlar; hele (Muzaf Meclisi hükümetinin müdafaai milli. | ordusu) nun eline ye vekili olan (Fevzi paşa), taarruz-| harp genimetlerinin dizilip döklilme- dan biraz evvel, cepbeleri teftiş et-| sinde, Atina ve Pire gazetelerini ka mişti, Ve sonra da, salimen Ankara-| kat geçiyorlardı. ya avdet eylemişti., Binaenaleyh Etmeni komitelerin mensup olan | © Türk gazetesinin, ya tekzip etme-| gazeteler: Ermeni milletinin baş mü- “Bosfor zn. bi- er Yunan | geçen Üsera o ve İtülmek istenilen fidanları İ Sağık İ Oğütleri Siçder nası. uzarıar Bayanlardan ve baylardan, biçok kimseler bu süsle, hiç tereddüt etme- den: “Saçlar da fidanlar gibi tepele- rinden üzarlar..., diye cevap verirler. Onun İçin saçlarını çabuk uzatmak istiyenlerden birçoğu — çabuk büyü tepelerin- gibi — saçlarının den budadıkları lal buk uzarmış, diye saçlarınm Ucunu yakan kadınlar bile vardır. * Vakiâ, erkeklerden saçlarını 8ik sik kestirenlerin saçları çabuk uzar. Fakat onların #açlatının çabuk uza- 1 saçlarını sık sik kestirmelerin- si, eğer buna muktedir değilse, sü »| mese ili olan Boğus Nobar Paşsdan tunlarına geçirmemesi lâzimgelen —| Mösyö Venizelosr gönderilen (zafer bu havadiz, halkı heyecana vererek| tebriknamesini ilk sütunlarında çer-| zaferin ehemmiyetini zorla arttır-| çeveler icinde töşhir ediyorlar: (Yu- yen Yunan gazetelerinin, gü-| nen ordusunun o muzafferiyetinden armdan birini teşkil et «| dolayı, Ermeni milletinin samimi teb- rikâtı...) yazılarının altma, söyle gü- rip havadisler dercediyorlardı: Rüm ve Ermeni gönüllüleri (... İstanbuldan İzmire mütevecci. ben, üç Yüz yeni gönüllü deha hare. ket etmiştir. Bunların içinde, bir cok ta Ermeni bulunuyormuş.) (1) man ordusunun zaferi İstanbul: | vuhtelif akisler suhüra getirin: | . (Türk ve müslüman İstanbul) kârlt göz yaşları dökerek. derin ve aci bir mateme girmişti. (Karşı ya- ka) ise, birdenbire çılgın bir sevince gerkolmuştu İzmirde 8.000 Ermeni gönüllüsü Yıldız sarayındakiler, eğer (Türk| © (Ermeni Patrikâhanesine vürut €- ve müslüman İstanbul halkı) zn kin| den haberlere göre cumartesi günü- ve intikammdan korkmamş olsalar-! ne kadar, İzmirde sekiz bin Ermeni dı bu Yunan zaferini toplarla İlân | gönüllüsü toplanmış, ve ayrica bir a- edecekler; belki de üç gün Üç ger*| lay teşkil edilecekmiş! (2) genlik yapmaktan çekinmiyeceklerdi. | Neşelerinden coşanlar, bunlarla dı Fakat, onların yapıya cesaret ede-| iktifa etmiyorlardı. Bir taraftan P” #medikleri kıymeti dostları deruhde| pikhanelerde ve kiliselerde zafer ve etmişlerdi. şükran duaları ederlerken diğer taraf Tatavla, Feriköy, Tarlabaşı, Be-|tan da, parlak ziyafetler veriyorlar yoğlunun bazı semtleri ve mahfelle.| (Türk ve Müslüman İstanbul) un $u Galata caddesi; Fe- anda hissettiği acı ıztıraplarla eğle- bir anda | niyörlardı. ri, baştanbaşa ner ve Samatya mühitle coğkun, neşeli birer düğün evine dö- nüvermi » İşte, bu hengüme arasmda (Paris) ten avdet eden Sadrazam Damat Fe- rit Paan ile murahhas heyetini hâmil olan. (Gülcemal) vapuru ağır ağir gelmiş; harem iskelesi önünde de mirlemişti. Yunan ve (Rrmenistan) bayrakla» rile donatılmış olan moyhanelerin ö- nüne, sıra sira lâtarnalar dizilmişti. Hepsi birden çalan üç, beş, sekiz İâ- tarnanın polkast, mazurkası, kasap A tikbalı elen Kâvaer, valsi, kadeili çiftetellisi biribi Me gen İ zevatın istimbotları ihata etmişti. Bu Muhitlerine meenuna- pa, /zevatm en başında, (Şehinlim ve Sa- İikaryalak; Kolkolu girerek; önün o | Gatet Kaymakam Dürr Sade Ahd. lah Efendi) ile Ferit Paşa kabinesinin müğa vererek; çılgın, mesrur, neşeli hirka rü Üieki borülar teperlerken oc4kunlakler bü. | Lastrları ve fırka rüsris görülmekte İidi.. Padişah Vahdettin tarafından bütün artıyor; ne A vgili eniştesi ve Sadrazamını — Yazı, vire!.. My yla karşılamak için, (Seryaver Hazreti - Zito, Venizelos... | i Nöraları, kulakları parçalıyordu, | gehiriyari: Avni Paşa) gönderilmişti LAFküst var) Beyoğlunun büyük caddesinde bu #evincin tezahüratı daha kibar ve da» ha zarif bir gekilde devam ediyordu. Yaya kaldıdırımlarında toplanan ü- ik valkame 1909 târünli (Neologos) çer, beşer kişilik kadınlı erkekli FUP-| gazetesinden naklen, önün " valizini yanına almış. Peştede bü Pandor kutüsile ne yapacağız? . Vapurun etrafını, rine karışıyor... ne bir ahenk ve zevk saçıyordu. (0) 12 Temmuz 1920 tarihli (Monitör) en | mezler, — Ya Mösyö Blum? — 0 da sever gibi görünür amı politikadır. Kendisi zengin adamdır. — Siz ne fikirdesiniz? — Ben de sol tarafı sevmem, — Bütün Fransızlar sizin gibi ol sa, — Ben Fransız değilim, — Ya nesiniz? — Türküm! — Ha! Evet! Gözlerinizden anla. dım, Türklerin çoğu sizin gibi Kara| gözlüdür (Halbuki benim gözlerim böz yeşildir). Lâfı kestim, Çünkü ma- dam geveze. Yalnız da, görüşmek is- tiyecek, Sonra yakamı nasil kurtara- cağım, Yemekte, yanıma yetmişlik bir ka- dın düştü, Basmda beyaz keten bir otomobil başlığı, saçları, yanakları, dudakları boyalı. İskemleye oturduk» tan sonra hızla kalktı, Telâşla dışarı | çıktı ve tekrar gelip oturduktan son- ra bana almanca bir şey söyledi ve elindeki yelpazeyi gösterdi, Eransız- ca. — Almanca bilmem. Dedim. Fran- sızca cevap verdi, — Yelpazemi ayak yolunda unut-. tumdu da... Ve yakamdaki olimpiyat rozetini göstererek: — Berlinden geliyorsunuz, değil mi? — Evet! ş — Olimpiyatlar güzel oldu değil! mi? — Evet güze loldu, — Führeri (Almanların (o Hitlere verdiği isim) gördünüz mü? — Hayır görmedim. — İittiniz mi? — İşidemedim. — Acaba İspanyadan yeni haber aldınız mı? — 17 tarihli Paris gazetelerini o- kudum. — Bir ay evvel orada idim de, Wi. hamrayı görmüştüm, Daha harap ol- mamıştı . Nuhun gemisi yürüyor, Güneş te- pemizde ve Tuna altımızda, Yolcula: harıl harıl yiyorlar, uyuyorlar ve si: tün içiyorlar. * Ortada olu bir fesli garson var. Sırasını bulup sordum. Adakaleli imiş, Türk olduğumu öğrenince we- vindi, — Vapurda çok yolcu var,. dedim. — Evet! dedi. Macarlarm yarın büyük yortusu var, oraya gidiyorlar. | Bin kadar yolcu var. — Ne yortusu? — Sent İstefan yortusu. Budan üstündeki kalede şenlikler yapılacak Bü Sent İstefan da kim olüyor? Ben tanımıyorum ama şüphesiz dede- | min dedesinin dedesi onu tanır. O za- manlar böyle yortusu olmaz, sesi çik- mazı, — Acaba Fransizlar İspanyol işi için ne düşünüyor? | -*-*m çoğu para birikti! ri saçların çabuk uzamasındandır. Saçları fidanlara benzetmek belki güzel bir teşbihtir. Fakat bu teşbih İsneak saçlara da fidanlar gibi hizmet edilmek İâzım olduğunu gösterir. U- zamak cihetine gelince teşbih doğru değildir. Fidanlar tepelerinden uzar onun için fidanların tepelerini budamak oniarm daha çabuk uzama- larına yarar, Halbuki saçlar tepele » İrind #lhiz köklerinden uzar ilar. Saçların her teli ayda bir santi- metro, yanl her gün bir milimetre! onda Üçü kadar uzar, fakat uzama İsaçım yalnız kökündedir. Saçın kökü uzadıkça tepesi yükselir ve insana te pesinden uzuyormuş gibi gelir. Erkeklerde saçların sik sik kesti - si saçların hiç olmazsa temizli» Zine yarar, fakat ne kadınlarda, ne de erkeklerde saçlarım kestirilmesi uzamasma hiçbir tesir yapmaz. Saç- ları yontmak belki bahçıvanlık gibi tatlı bir iştir, ancak saçlarım uzama İsma hizmet etmez, Saçlarım nasıl uzadığı bilinmektey- #e de, niçin uzadıklarını yahut uza - madıklarını kat'i sutetle bilen şimdi- ik yoktur. Bilihiyenlerin uydurdukla #t nazariyelerde burada tekrara değ- Mez. Saçların çabük veya geç uzadık ları vücudun umümi sağlığına da bağ İl değil gibi görünür. Çünkü bir ta - raftan umumi sağlıkları, pek yolunda olan çocuklarda saçla cılız olduğu halde, bir taraftan da vücutça ctliz cocuklarla gür ve uzün saçlar görül düğü çoktur. Bir ihsanm bütün hayatında sağ- ığı nasıl olacağı çocukluğundayken z çok belli olduğu halde, saçların İsonradan ne olacağı çocuklukta bel- li olmaz. Saçların ne olacağını anla- mak için bülüğ yaşını beklemek lâ « zımdır. O yaştan sonra saçların uzi- yacağı, kalncağı yâhut dökülece belli olmıya başlar. Fakat saçlırın istikbali tamamı ta raamina ancak on yedi İle yirmi beş İyaş ari timai hayattaki istikballeri gibi. Er- keklerin daz başlı olacaklar! o vakit rıeydana çıkar. Bayanlardan daz baş | li olanlar azsa da onların da gür, u-| izun, ut seyrek ve kısa saçlı ola « İsakları o vakit anlaşılır. Saçları dökülmeden, yahut dökül kten sonra, uzatmak için birçok is İlâçlar sağlık verirler. Gazetelerde gö- rülen ilânların en çoğu da saç uzattı- ğı iddia edilen İlâçler üzerinedir Bunlara inananlar da hayliçe çok - tur, Çünkül, birinin dediği gibi, saçla rı kaybeden baş içindeki aklimdan da az çok kaybeder. Saçları ilâçlarin uzatmak çok güç- tür. Daha iyisi, saçların tabif olarak lecek tellerden fazla miktarda saç döken sebeplerden korunmaktır. Lokman HEKİM TAN ABONE VE İLAN ŞARTLARI Türkiye Dışarı için için Bir ayi 150 4 e irilik. — 8 ân için İline Şirketlerine mb sacaat edilmelidir. “ Kücük İlinlarm 5 eatırlıği p delalık 30 kuruştur. 5 sal las İçim satar $ kuruş Him icin yekündan ille, Olinü gecmla nüshalar $ körustur Zomtinletleri pek sev R FELEK uçlarından makasla birer parçâ ke -| serler, Bazi memleketlerde, daha ça- | den değil, sağlarıni stk sik kestirmele | ind anlaşılır: İnsanların İÇ- | hepel beni deli edecek, HA Daldan dala || Telefonla dedikodu — Allo... Allo... Kimi istiyorsunuz? — Alto. Şükran sen misin? Ben Sezayım... . — Bonjur Sezacığım, nasılsın yav» rum... Evet ben Şükranım. — İyiyim canım. Sen nasılsın? — Pek mükemmeli, — Aman sana bugtin telefoü etme. «e İdim, çatlardım. Biliyor musun ben evvelki gün nerele idim. Kimleri gör. düm, neler işittim? — Nereden bileyim, ben yım? — O halde sana söyliveyim, itfa: iyelerin «tadyomda yaptıklari eğlen- vede İdim, — Nasil oldu? he me — Fevkalâde oldu. Tahii hiç esini| görmediğimiz bir eğlence olduğu Için hepimizin hoşuna gitti. Tulumbacılar içinde elimde wfak bir değnek tutarak koşan ince bir delikanlı vardı, Aman Allahım ne İyi bir usul ile kosüyor- du. Zanhedersin ki en iyi koşucula- rrmızdan biridir. Modern itfniyeler de pek çeviktiler... Fevkalâde vesselâm! — Peki ama hani orada birisini görmlştün, kimleri gördün * Onu an- tatsaha! — Ha. Bak unutmustum... Orada birçok ahbap gördüm. Fakat sana an. latmak istediğim sey Affeyi görü şüm. — Afifeyi mi? Aman ne giyiyordu, — İpekli ketenden bir tayyör gi. ordu. Pembe... Hiç te fena değildi, İâcivert bir sömizeti, lârivert bir sapkası vardı... Tayyörünün - kolları kısa idi, Pembe ile lâcivert pek ya - raşmıştı, Fakat bir şeyi fenama do: | kundu. —0 dane? — Bekçi: “Yangın var... diye ba- Zırnca, hiç utanmadan: “A... Ne en- teresan şey,, dedi, Biz bekçilerin le sokaklarda yangın var diye bağır. dığı devirlere yetismedik... Bize tuhaf geliyor.,, Düşün bir kere o ömründe tulumbacı da görmemis... Bebeği işit- tin mi9 Beni kan Bozucuku. Sesimi çıkaramadım ama... — Allah,. Allah, o bizden bu kâ- dar küçük mü? Ben bekçilerin geçti- ğini pek iyi hatırlıyorum... Yasak © dileli acaba kaç sene oldu? Vâkra pek büyük değildim ama. — “Sesi biraz hiddetli, Neden, Ren de öyle tabii çok biyik değildim ama hatırlamıyacak kadar küçük bir yasta da değildim. — Matlâ bekçi sesinden pek kor- kardım da pek iyi hatırlıyorum, yas sak olduğu zaman annem: “Kurtal- dun artık yangın bağırmalarndan,, diye beni âdeta tebrik etti, — “Kendi kendine, Bu kadınların — Ne dedin. Allo, Allo, Anlaya- madım, — Hiç, içerden biri bir şey sordu dn. — Malbuki yaş saklamak nekadar çirkin. Nekndar ayıp! — Çirkin ama, artik bu bir itiyat olmus. Yalnız kadınlarda mı, erkek lerde de öyle... Bizim muharrirler a. rasında otuzunu geçmiş görünmemek için on üç yasmda felsefe hocasi, on bir yaşmda Erivan konsolosu oldu - günü iddia edenler bile var, — Yaş dedim de aklıma öteki yaş ve Yaşm aksi Olan kuru ve ku rudan, Kuru #ncir, kuru incirden de İzmir geldi, İzmirden de tabii pana- yırı... Sen bu panayırı gidecek misin? — Kotam gitmek İstiyor. Fa- kat ben İstemiyorum. — Eğer o gitmek istiyorsan ve seni de götürmek istiyorsa sakın bir an tereddüt göstermeden git... o Çünkü bir kere fevkalâde güzel ve entere- | san olucakmış, sonra müthiş bir ka? Inbahk simdiden İzmire akın ediyor- | mus, birçok Suriyeli zenginler geli «| yorlarmış, Yalnız Beyruttan dört yüz YAT “nu Hana çinde Evlenenler İ Eninönü Evlenme Memurlağun - da: Münire » kadın « Cen Mehmet Reşat Özek; Ak- Afife Saime * Hüse. İyin; Hikmet « Osman Cemalettin: Hatice .- Ali; Mürüvvet » Mehmet daryam - Hayim. Fatih Evlenme Momurluğunda: Rabia » Tilecar Mustafa Burhanet- İtin; #“fatice » Ahmet; Mahmure - Reçber Mehmet; Cemile - Boyacı Sa- lih; Ayse » Mustafa; Talâmba - 'Ta- cı Hayim ; Hayriye - Telsiztelgraf memuru Mehmet Rifat: Hamide - Tücca? Hasan Benli; Ayşe Nebahat: Osman; Esma - Ahmet Hamdi; Ne- timan Gülseven - Ali Şefik Beğe, Beyoğlu Evlenme Memirluğunda: Binora « İsak; Dida - Avram; Bİ rahis * İsa; Sultana « Aristo: Münte. / ha » Tölekoğlu Mehmet; Hatice « Ha- san Tahsin; Hayriye « İbrahim Naz- mi: Aleksandra - Komitas; Adalet » Mehmet Halis; Şükriye - Fuat; Hu- riye - Mehmet, Beşiktaş Evlenme Hemmurluğunda Nuriye - Mehmet İhsan; Aliye - Mehmet Rifat; Araksi - Dimitro. ———m — Ben çocukluğumda bulunmuş < tum, Çocukken rilyalarıma cenmeti| İÇİN 24.8.9565 DE Faydalı sisler ve telefon numaraları İtfaiye telefonları zi? 50020 Ustanbal İltaryes Kadıköy İttaiyesi Yeşilköy Bakırköy Büyükdere Usküdar İriaiyesi Beyoğlu ıttaryesi sami Büyükada Heybeli Bufgez, Kınalı ri İçin telelon santralındakı memsfi n demek kâfidir Hastane telefonları 30425 Zerarnpaşa hastanesi Gureba hastanesi Vemibâhçe Haseki kadınlar Has Zeynep Kâmil hastane Kuduz haştanes Çapa Beyoğlu Zükü! hastanesi Gülhane hastanesi Gülhane Münesi hastanesi si Üsküdar ” Bakirköy Aki tabiii Mürnenat yerleri Deniz yollafı acentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) Çabuk sıhhi yardım teşkilâtı Bu sumaradan imdat otomto bili, intenir di 6 * Halk opereti Kadıköy Süreyya bahç€ sinde bu akşam 21,45 te (Şirin Teyze) op ret 2 perde, 2 tabi | mmm Hindistan gümrü şehadetnamelerini tasdik etmiyor 44598 görürdüm. Şimdi onu hatıramda bu! Hindistan gümrük idaresi Türkiy? rüyalarıma karıştırıyorum, — Benim /den ihraç edilen mallara sit mensf züppe kocamı Türkiye İçinde seyaha- | hadetnamelerini tâsdik etmemeki* te ikna etmeğe İmkân var mi? Ne za. man bir seyahat parası biriktirsem. ya, ya Almanya yahut ta İsviçreye gideriz... RBosuhoşuna ecnebi memle ketlerine para tasırız... Halbuki mem İleket içinde seyahatler Yüpmem hem bizim İçin, hem memleket için dah, faydalı değil mi? — Canım, öyle söylüyorsun pm, | Memleket icinde tren ieretleri pek yüksek. Halbuki Avrupada sevyah celbetmek için ne kolavlıklar düsü nülmüs, Meselâ, altı gün Almaty dahilinde kalan bir turist bu memle. ket dahilinde varım biletle seyahat » diyor, Sonra İtalyadan geçenler de Milan sergisini bir kere ziyaret w der, ve orada biletini zımbalatanın yarım biletle seyahat etmesine inen vardı. Yine geçenlerde Venedikte bü- İ yk bir resim sergisi vardı, Eğer talyadan geçerken Venedikte birlüie saat kalıp ta ö sergiyi gezmeek ve ser. gide biletinizi zmbalatacak olursanı? İ yine yarım #eretle biltün İtalya da- hilinde seyahat ediyordunuz. Tabii bunu İtalyan san'ati icin bir propa- ganda diye yapıyorlardı... Fakat vav rum biz biraz fazla gevezelik ettik galiba... Mutbakta bir sey pisiriyor dum... Hizmetçinin elinde kaldı. — Ne pisiriyordun? >— Bir Macar golaşı... Maeür gele $i pek basit hir vemek gibi görünür ama, onu fevkalâde itina etmek. ha. dukça, tam vaktinde, az, az sıcak su ilâve etmek kâzım. — Kuzum basit diyorsun golas için ama, nasl pişer bilmiyorum. Anlatır msn? — Çok kolay, tıpkı bizim sulu et gihi,.. Etleri kushaşı doğratırsın, sis Gır ve bilhassn dana etini bu iş için tercih etmeli, Evet ne diyordum, Kus bası eti evvelâ kendi yağında kayu » tutsun, sonra eğer et yağsıyan pek #7 yağ ilâve edersin... İçine doğranmış SAÇ BAKIMI Güzelliğin En birinci şartıdır. Petrol Nizam kişilik bir kafile varmış... Henebiler| İİ Makine ve Tezgâh Alınacak de pek çok olacakmış... Panayır de- yammnecn da İyi eğlenceler tertip edi tecekmiş velhâsıl şekerim... Enfes bir şey? Sakın bu fırsatı kaybetmes. — Bilmem, belki giderim... Beni A- #eta kandırıyorsun. — İzmir bu ayol. Akdenizin en güzel sahili... Sen Akdeniz kıydarnı bilir misin ?, — Hiç tanımam... — Bir de gitmek istemiyormuş” Git bir kere gör de gönlün açılsm. — Sen tanıyor musun? dır, Bu yüzden alâkadar tacirler pmamaktadır. Bu vaziyeb in dürmasina sebep olmuştu” Döviz katurnamesi. mücibince ilhraf eâilecek mallara mukabil eşya ithali için buradan gönderilen menşe şehâ detnamelerinin tasdikli olarak iade$i İazmealmektedir. Hindistan gümrül idaresi İse menşe. sehadetnamelerin# hiçbir şerh koymadan ayca bir ve sika. vermek Takas he süz bulmuş ve. meseleyi iktisat vet kâletine bildi: miştir Alâkadar taçlf ler de telgrafla müracaat etmişler” lir, vi umu) * Balkan tp haftası Her sene bir Balkan devleti mefi| kezinde yapılmakta olan Balkan tf | haftasınm bu yıl birineiteşrin sof larıma doğru sehrimizde açılması Kİ lmıştar, tuhrev ve dili mastalıkları mütehassi ör.Hayri Öner Oğlülen sonra Beyoğlu o Ağacam karşsmda 133 No Tel. 43586 | pi — << ————— soğan da salarsın... Soğan da iyi” kavrulduktan sonra etin üstünü ört - | cek kadar sıcak su ilâve edersin. $ nu unuttum. Biberini ve tuzunu “ kavrulurken koymalı. O yavaş Y* vaş pişer. Az nleşte.,, Kırmızı bol olmalı, yoksa başka türlü gole” mânası olmaz. Yanma patates si yaraşır... Patates püresine de ii İ şil salata,... Fakat Allaha ısmarladık cicim... Mutbaktâ yandı diye yorum, — Güle, güle yavrum, kocana # lâm, Ben seni ararım büzünlerdi” “Telefon kapanır,, Araba imaline, makkap, pafta ve erkek İmaline, eğe imaline mai süs modern tezgâh ve tertibat vücuda getiren Avrupa ve Amerik& easeselerinin buradak! vekilleri ile tanışmak ve tezgüli almak iştiy? ” ruz. Alâkadarlarm birer mektupla hangi branşa ait fabrikasyon t€X güh ve tertibatı teslim edebileceklerini (Faba) rümüzlle Istanbuf No, posta kutusu adresine göndermeleri.