5 TAN KRAMP Türk - Norveç maçı bugün yapılıyor Kazanacağımızı keşfedenlerin hatırlattıkları bir masal 'Türk milli futbol takımı, bugün Norveç milli takımının karşısma çi kıyor.Acaba bu akşam nasıl bir ha- ber alacağız? Türk takımım gelip çıktığını mi, yoksa gücümüze gidecek Dünya birincili kur'asında, Norvecin karşımıza ilk çıkacak takım l ! | olduğunu öğrendiğimizdenberi Türk -| Norveç maçı hakkında epey yazılar yazıldı. Ekseri arkadaşlar Norveçli lerin ağır oynadıklarını ileri sürerek takımımızın kazanacağını tahmin et. tiler. Berline giden bazı spor yazıcı- ları da buradan yürütülen tahminle- ri oradan takviye ettiler. Futbolde iki müsavi takım arasında tahmin! yapmanın güçlüğünü pek İyi bilen -| lerdenim. Bilhassa bu tahmin bir ta-| nesi hiç bilinmiyen bir takımla, di-| geri bizimki gibi yeni teşkil edilmiş bir ekip olursa... | Norveç takımın: yeneceğimizi, hat- tâ kaç gol farkile kazanacağımızı İs- tanbuldan ve Berlinden keşfeden ar- kadaşlarm tahminlerini dayattırdık- lart esasları pek anlıyamadım. İki futbol takımının şanslarını zihnen ölçefken, akıldan geçen bütün tefer- ruatı kâğıt üstüne dökmek kabil ol- madığını da bilirim. Fakat meçhul| n, insicamı ve yeni tertibi itibarile yine yarı meçhul olan bir di- ğer takımla arkadaşların yaptığı $6- ğ mesine aklımı bii diremedim. Norveç takımı birkaç senedenberi dikkatimizden epey uzak kalmış bir takımdır, Bir milletin futbolii hakkında, ağır geri veyahut buna yakm hükümler yürütebilmek için 6 futbolün karşı - aştığı takımların evsafını ve maçla- rın en İnce teferruatınr mühtelif münekkitlerin hükümlerinden (İyice tetkik etmek lâzımdır sanırım. Nor- veç futbolü için “ağırca bir futbol- dür,diyen bazt ecnebi muharrirlerin o hükümlerini hangi karşılaşmalarda verdiklerine de dikkat etmek gerek- tir, Çünkü Norveç fulbolü İhtimal! İsveçe nazaran ağırdır da Belçika| karşısında seri görünür. Bir futbo- Yün ağırlık derecesini oyun sistemi de gok farkettirir. Meselâ İngiliz fut- bolcülerile İspanyol — futboleülerini karşı karşıya gören bazı muharrirler | İngiliz futbolürün daha ağır görün- düğünü, fakat hakikatte daha çabuk bir futbol olduğunu kabul etmişlerdi. | Sonra bir futbolün ağırlık veya ça- bukluğu birkaç noktadan tetkik edi- | lebilir, Bazıları için çabukluk, kelimesi ne- tece almacak mesafeler dahilinde o- yuncularım ferdi ve mevzii çabiklu- ğunu ifade eder, Bazılarına göre de, takımm hücum ve müdafaa sür'ati » İçen mülâdeti ! Olimpiyotlara hazırlık müsabakaları, Çabukluğun bir de takımların ta- kip ettikleri sistemlere göre aldığı manalar vardır. Üç dört senedenberi mütehaasıslar tulâni ve derinlemesi- ne oynamiyan, paslaşma tarzları daha - ziyade arzani olan takımlar hakkında çabuk kelimesini pek kul lanmıyor. Yan! topun bir kaleden di- ğer kaleye kadar sevkedilişinde ge- hesaba alarak çabuk veya ağır hükümlerini veriyorlar. Şimalliler alelümum topu kendi - lerinden fazla koşturan şekillerde oy- nadıklarından yalnız objektif hü- kümleri sevenlere ağır göründikleri mubakkiktir. 'Bunü birçok vesileler- de Avrupa münekkitleri “yazmışlar. dır. Lâtinler ise oyuncularının canlı görünüşleri yüzünden daima seri oy- nadıkları zannını veriyorlar. Bu se beplerdendir ki, biribirine © kadar girmiş, karışık meseleleri seneler- denberi görülmemiş bir futbolün ba- sit neticelerinden ayırt ederek Nor- veç futbolünün ağırlığına kanaat ge- tiren arkadaşların hükümlerine pek aklımı yatıramıyorum. Bizim takıma gelince, yeni kad- rosile birkaç ciddi maç yapmamıştır. "Takımı muhtelif mevkilerinde yer alan ve biribirine pek alışık bulun - mıyan çocukların oyunun şu veya bu vaziyetindeki lehimlerinin nekadar kuvvetli olduğu denenmemiş demek- tir. Banı yeni kadroların bir cins oyunlarda çok randıman verdikleri İ halde başka şekillerde açılmış diğer bir oyunda çok fena neticeler verdi- ği de malümdur. Şu halde, yeni terkibi dolayısle randımanı ve oyununun istikrarı pek malfim olmıyan milli takımımız kar. şısında mahiyeti ve evsafı bizce yal- çabukluğun asıl ifadesidir, Gece — Buyurmaz mısınız efendim. Ar. kadaşınız gelinciye kadar, istirahat buyrun! i Celil Mahir, içinden sevinçle tit- rediği halde, müstağni bir tavırla ağır ağır taşlığa girmişti; acele gös- terilen hasır koltuğa oturmadı: — Teşekkür ederim, ayakta görüp gideçeğim. Yukarı salona çıkan siyah elbiseli | gerci, yolda, merdivenlerde yakala mış, sormuşlardı; Celil Mahir, davet- | lilerin ballerinden, gülümsemelerin- den ,esen havanın birden değiştiğini anlamıştı. Orada, Celil Mahirin göz aşlnaları da çıkmıştı, kimislle hafif- çe başını eğerek, kimisile gülümsiye- rek selâmlaşmıştı. Çok geçmedi; siyah elbiseli genç,ter içinde merdivenlerden indi; özür di- ler gibi ellerini uğuşturarak Celil Mahirin yanına geldi — Vallahi bey n, artist Öz- demir Bey, buraya gelmemişler.. Gelmiş olsalar, muhakkak tanmırlar dı... Artist Özdemir Beyi, çok ta- miz bir kısım gazetelerden çıkarılmış Yarısı Mahmut YESARI niyanlar var... Sorduk, aradık.. Hat- tâ saksofoncuya. bağırtlık.. Yok... Herhalde, buraya gelmemişler.. Celil Mahir, bundan bir şey anlı - yamamış gibi etrafma bakınıyordu: — Ben, yanlış anlamadım.. Başka yere mi gittiler? Nereye giderler? Tiyatronun #damlarından birinin vestiyerin önünden geçtiğini görmüş ü; yanındakilere: — Bir dakika müsaade ediniz! Dedi, koştu ve adamı kolundan ya kaladı: — Bir saattir, sizlerden birini arı yorum. Adam, Celil Mahiri tanımıştı: — Buradayız, beyim! Yüzü birden mahzunlaşmıştı: — Biz de çok şaşırdık... Celil Mahir, onun ornuzunu okşa - İdi: Halberstad'da yapılan yüzme yarış- ları bir Norveç takımının yenileceğini bulmak bana hakikaten giç geliyor. Bazı arkadaşların rüya tabiri gibi ortaya attıkları Türk milli takımının Norveç takımını yenmesine tekrar tekrar dua ettikten donrs bu müna- sebetle hatırıma gelen bir masalı ya» zacağım. Türkler ilk Girit seferini yapacak» ları sırada hazırlanan büyük do- Inanmanın bir reisine bulunmaz ma- rifetleri olduğunu iddia eden üç ki- hin müracaat etmiş, Ağaya haber verin, gemiye bizi de alması için müracaat edeceğiz de- #aişler. - Koca bir kadirgayı harökete ha zırlıyan çatık kaşlı reisin yanına gi- ren üç marifetliden kara sakallısr marifetini şöyle anlatmış: — Efendimiz şu Girit #eferine be- ni de alırsanız çok faydam dokunur, Ben en uzaktan, kimsenin göremiye- ceği kadar uzaklardan görlürüm. Diğer çember sakallısı hünerini böyle tarif etmiş: » — Bana gelince, ben arkadaşın gördüğü kadar uzaktan ses duya- rım, Üçüncüsü ilâve etmiş: — Ben de bunlarm gördüğü işittiği uzaklıktan koku alırım, Reis düşünmüş, o zamanlar şimdi. ki gibi dürbünler, ses işitme aletleri olmadığından Girit seferinde o adsm- ların çok işe yarıyacaklarını hatırla. mış, marifetlileri kadirgaya almağa razı olmuş... Donanma hareket etmiş. Günler. den sonra Girit açıklarma gelmişler, Girit adası uzaktan, ancak farkedile. bilecek kadar bir mesafeden, hayal meyal belirmeğe başladığı vakit reis 5. e nir “ sms YSİ öm verdikten sonra Telse şöyle ses- İlenmiş: (Olim Berlin, 2 (A.A.) — 2 Ağustos pa- zar günü, spor fanliyptlerinin ilk bü- yük günüdür. Bütün dünya milletle- ri arasındaki centilmence mücade- le, on beş gün devam edecektir. Bu sabah, 100 metrelik koşuya ait tasfiye müsabakaları yapılırken bütün dünyanın gözleri Berlin'e çev- rilesektir. 28 millete mensup 68 koşucu! bu- gün öğleden sonra saat 15 te yapı- Tacak olan dömifinallerde yer ala- bilmek için 12 tasfiye yarışı yapa- caklardır. Amerikalılar, bundan evvelki on olimpiyadın yedisinde bu klasik ya- rışt kazanmışlardır ve Amerikalı O- vens İle Metealfe ve Vikoff mem- leketlerine sekizinci omuvaffakiyeti de kazandıracak gibi görünmekte- dirler, Fakat her hangi bir silrpriz vukuumu da hesaba katmak gerek-| tir. Diğer taraftan Japonyalı Yoshio: | Xa, bügün öğleden sonra yapılacak dömifinal müşabakasında yer alma- sı ve yüz metrelik koşu dünya şam- piyonluğu için yarın saat 17 de ya- etmesi İhtimali vardır. Filvaki, Yos- hloka daha evvelce 10 3/10 saniye ile dünya rekorunu kırmıştır. Cenu- bi Afrika'lı iki atletin bilhassn 10 4/10 saniyeyi realize etmiş olan Grimbeek'in bugün ve yarn kendi- lerinden bahsettirmeleri (ihtimali mevcuttur, j Yüksek atlama için Amerikalıla- rm iki büyük favori şampiyonu var- ———————— bağırmış: — Şu marifetlileri çağırın iş başı- na bakalım! Çok uzaktan gördüğünü iddia eden marifetli, çanaklığa fırlamış. Elini gözlerinin üstüne siper edip, hayal meyal görünen Girit adasına baktık- tan sonra aşağıya bağırmış: nım Üstüne oturmuş, saçlarımı tarıya- rak bizim gemilere bakıyor efendim! Uzaktan ses işiten marifetli hemen ilâve etmiş: — Doğrudur relsim. Bakm şimdi tarağını düşürdü, sesini işitti. Janktan koku elan marifetli ta- mamlamış: — Doğrudur reisim doğrudur. Şö- valyenin kızmm saçlarma sürdüğü triyatın mis gibi kokusu burnuma geliyor... O sırada reisin yanımda duran kol ları cemrenmiş müthiş bir tayfa se- — Reisim, benim de bir hünerim var. Bu kadar uzaktan görenleri, bu kadar uzaktan işitenleri, bu kadar| uzaktan koku alanları çok iyi patak- larım... Tekrar dua edelim de şu bizim Norveç maçının tahminlerini yazan arkadaşlar Girit seferine çıkan hü- nerli kâhinlere benzemesinler o de dördüncü marifetliyi aramıyalım. piyat haberleri| Berlin olimpiyatlarında dün bir çok müsabakalar yapıldı pilacek final mlisabakasına iştirak) dir. dır. Bunlar Johnson ile Albritton- dur. Bu iki atlet, 2067 metre gibi harika denilebilecek yüksekliği rea- lize etmişlerdir, Bu iki fevkalâde at- letten Sonra Fenlandiyalı o Kotkas gülmekte ve onu pek yakından İn- ponyalı Asakuma takibetmektedir. Bugün gülle atmak müsabakası galibine ikinci bir altm madalya ve- rilecektir. Bu müsabakaya 19 mil letten 38 atlet iştirak edecektir. Bu müsabakanm favorisi (o Amerikalı Torrence'dir. Amerikalı atletin arka- sından pek az bir. farkla Alman Voellke, Fenlandiyalı Bacrlund ve Bstonyalı Viding gelmektedirler, 10.000 metrelik koşuda bugün ü- çüncü bir karar verilecektir. Bu ko- suya 2i milletten 41 atlet iştirak &- decektir. Bu müsabakayı Fenlandiya'nm ka zanması ihtimali kuvvetlidir. Çünkü bu müsabakaya Fenlandiyanın asları olan Salminen, Askola ve İsohollo iş tirak edeseklerdir. İsohollo, büyük favoridir. Fakat Arjantin'i Zabala ile Oliva ve Amerikalı Lashın sürp- rizler yaratmaları ihtimal dahilinde- Bugünkü programda 800 metrelik koşunun tasfiye maçları da vardır. Kadınlar, cirid atma müsabakala- ri yapacaklardır. Bu müsabakalara on bir millet, iştirak edecektir, Al manyanm Fisischer ve Krueger ad- larmdaki şampiyonları ile altın ma- dalyayi Kösanması ihtimali galiptir. Beynelmilel olimpiyad o komitesi, bir karar sureti kabul etmiştir. Bu karara göre Alman maistrosu Ri chard Strauss'un eseri olan olimp yad marşı bundan sonra yapılacak olan olimpiyadların resmi marşı o- lacaktır. Müsabakalar başlıyor Berlin, 2. (A.A.) — Sabahm ilk saatlerinden itibaren keşif halk küt- leleri atletizm müsabakalarında ha- balanmek Üzere SOYMA ANĞ- ru gidiyorlardı . Seçme müsabakaları başladığı za- | man, tribünlerde elli binden fazla se yirci vardı. Birinci grup * Kuntsi, Fenlardiya; Zaltz, Ame- rika; Viding, Estonya; Stoeck, Al man; Torrance, Amerika; Farncis, Amerika, Ikinci grup: Hoplicek, Çekoslavakya; Voelke, Alman; Daranyi, Macar; Douda, Çe- koslovak; Basrlund, o Fenlandiya ; Berg, İsveç. Yüksek atlamada 1,85 metreyi geçerek kazananlar şunlardır: Birinci grup: Albritton, Amerika; Kuuse, Eston- ya; Brasser, Felemenk; Placvoezk, Lehistan; Yata, Japon; Gehmert, Alman; Toribio, Filipin adaları; Bo- dosa, Macar; Otto, Danimarka, Ikinci gru Asakuma, Japon; Eggenberg, 1s- veç; Thacker, Cenubi Afrika; Met- calfe, oAvustralya ; Kotkas, Fen- landiya; Haley, Kanada; Johnson, Amerika; . Cedmerk, İsveç; Vein- Eşref ŞEFİK | — ÖOzdemiri gördün mü? Tiyatronun adamı, içini çekti; — Gördüm. — Buraya geldi demek, — Evet. — Ne zaman ? — Saat on biri geçiyordu. — Peki, sonra, nereye gitti? Tiyatronun adamı, şaşalamış gibi gözlerini açmıştı: — Nereye gidecek? Burada, — Nasıl olur? — Neden beyim? — Demin sordurttum; yukarıda a. radılar, yok! Dediler! — Yukarıda, ne işi var, beyim? Cesil Mahir, anlamıyordu; büna, ne mâna verilebilirdi? — Peki, nerede ya? Tiyatronun adamı, sesini yavaş - latmıştı: — Burada... Küçük odaya yatırdı. lar. Celil Mahir birden silkindi: — Ne saçmalyorsun, be? Kimi, neyi yatırıyorlar? Hasta mı? Hasta ise, tepesinde caz patlatılan, kuru taş odaya mr yatırırlar? Ya, sen, tozut- — Bir gecelik yorgunluk, olur, o kadarı artık... Sen, akşamdanberi bu rada mısm? — Buradayım tunt ne dediğini bilmiyorsun ? Yahut, ben, tozutuyorum, söylenenleri ters anlıyorum ? Tiyatronun adamı. sesini. büsbü - koetz, Alman; Tanaka, Japon; Nev- 3-8-M8 sr A Bugünkü Program Istanbul 18,— Senfenik, musiki, 19 Haberler 10,15 Muhteli plâklar, 20,—i Halk musiki (lik), 20,30 Stüdyo orkestralsrı, 21,30 Sen haberler; Baat 22 den bonra Anadolu &- jansmın gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. Viyana 21: Şen halk şarkıları; 22: Şopetin eser lerinden piyano kon Eğlenceli radyo orksetrası; 23: Haberler; 23.106 Korserin devamı; 24,45: Silvimg kuarteti. Budapeşte 19,45: Piyano konseri (Solist İlona Bare tok); 20,20: Radyo piyesi; 21,30: Olimpi- yat baberleri (Berlinden); 22: Çigan musis i meki Haberler; 23,20: Askeri 3 Caz, Piyano Şarkılr? 2,30: * Habe 22, Orkestra; 23,495 Frans, ve Alm. dilile haberler. Varşova 18: Filârmonik popüler orkestra; 18.50: ; Düs Konuşmalar; ? lerlin olimpiyadındar na” plâklar; 24: Dans 18,30: Popüler enstrümental konser; 208 yonist korosunun konseri; 22: Ya - dillerle neşriyat; kısa dalgalı Mozko- va: 18: Konser; 22: Dans, Belgrat 20,50: Halk şarkıları; 21,30: (Adiyö Mi- mi); 23: Berlin olimpiyadından nakil; 23,198 Haberler. Prag 20,10: Offenbach'ın (Wbür dünyada Or- feus) adlı opereti; 21.05: Oslyava radyo orkesirası; 21.50; Beethoven'den oda mu » f Olimpiyat haberleri; 23,186 Almanca haberler. A Bulgaristanda çevrilecek büyük bir ti... Sofya, 2 (Tan) — Bulgaristanda Vidin şehrinde geçen sene yabanci bir film kumpanyası tarafından çev- rilen son “Mişel Strogof” filmi Bulk garlara epey bir para btrakmıştı. Bu sebeple Bulgarların, hariçte kendi memleketlerinde yabancı filmler çe « © miğmesi Aslan yaşylak bayi propagundal& © TI neticesi olarak yakında Fransiz, Alman ve Çekoslovak film kumpanya ları Bulgaristanda Varna ciyarınds “Port Artur” adında eski Rus- Japon harbine alt bir film çevireceklerdir. | Bunda Japon kadmı yerine maruf © Fransız sipema artisti Daniel Darien, Rus zabiti olarak Adolf Volbürk oy” nayacaktır. Filme,Bulgarlardan 2000 figüran almacaktır. Heyeti Vekile, evvelki günkü. İçtimamda yabarcf film kumpanyalarınn eşyaları için gümrük alınmaması bakkında karaf” alrdıştır. 10.000 metroluk koşunun neticeleri i Berlin 2 (Tan) — 10.000 metre koşunun neticeleri şudur: Birinci. Salminen - Felandiya, rekor 30.15 $ 10 dakika ikinci, Askola - Fenlandf ya -, 30.15 6/10 dakika üçüncü, 190" holo - Fenlandiya-, 30.15 2/10 dak ka dördüncü, Murakoso - Japon -, 30. 25 5/10 dakika beşinci, Burns - Ingi liz -, 30.28 2/10 dakika altıncı Zabi la - Arjantin -, 31.22 dakika. man, Ingiliz; Kalima, . Fenlandiy## Turber, Amerika, “Artık, anla! Celil Mahir, ani bir kuşkulanışla ür- perdi, acaba, Özeldemir, birdenbire çıldırmış mıydı? i “ — Toptaşı, Bakırköye taşmdı; gö- türmek için sabahı mı bekliyorlar? Diye sormaya korkuyordu: — Ya, ne ya? Tiyatronun adamı, onun kulağına fısıldadı: — Sizlere ömür... Eğer karşısında, #ahne arkadaşla- rından biri olsaydı, Celil Mahir, omu- zundan iter: — Soğuk şakayı bırak! derdi. Birşey söylemiyordu; ani bir has- talık, kaza kurşunu, delirivermek, hattâ İnme gibi şeyler aklma gelir- di, fakat Özdemirin öleceği hatırm- dan geçmezdi. Özdemir, sağlam, canlı bir gençti, Ara sma göğüs sıkışmasından, ne - fes darlığından şikâyet ederdi. Bu - nun onu, Dirdenbire ölüme sürükliye- cek kadar tehlikeli olduğunu, olabi « leceğini, ne kendi, ne de arkadaşları, ummuyorlardı. ği Celil Mahir, düştüğü şaşkınlıktan kurtulmak, bir yere tutunmak ister İgibi dört yanma baktı, kekeledi: — Öldü ha! | miyordu. Acaba, bu, tiyatronun 448” Yavaş yavaş kendini topladı; mo -| mına öğretilmiş, arkadaşlarının ya” , İtörün geç kalkışı sebebini; mo - törden : — Tiyatroya götürdüler! Demelerinin mânalarını şimdi an- uyorâu. Tiyatronun adamı, Celil Mahirin koluna girmiş! — Gelin, göstereyim. Celli Mahir, bâlâ, kulaklarına ina- namıyordu; yukariki cazbant mı, “İyoksa beyninin içi mi uğulduyordu, şaşırmıştı. Taşiığı, merdivenleri dol duran kalabalığın, yukarı salona çe- kildikleri, taslığın ıssmlaştığının da farkmda değildi; bastığı yeri görmü yordu. İ Yedekte yürü İ iyen bir kör gibi, ti- İ yatronun adamının arkasmdan yürü dü; soldaki merdivenin altından geç» tiler, dar, karanlık bir koridora çık- tılar. Tiyatronun adamı, içerlek bir ka- Pp: açtı, elektrik düğmesini çevirdi; — Burası... Oda,döşeli mi, yoksa çıkplak miy- dı? Celil Mahirin, kararan, karınca- İanen gözleri, Üstüne soluk, bir örtü örtülmüş, yerdeki sedyeden başka bir şey görmüyordu. Celil Mahirin. icina inanmak gel - tıkları bir şaka mıydı? Eğildi; elleri titriyerek örtüyü, t; Özdemir, gözleri kapalı, uyur bi yatıyordu. Dolgin yüzü, doll vüendü, ölü hissini vermiyordu. Uf! İampulün zayıf ışığı.yözünü daha “9” İ rartıyordu; traşı uzamış gibi, “9 gümüşi görünüyorüs, in, gözleri dolmustü ağlamamak için dişlerini sıktı: — Vah, yavrum? Yukari salondaki casbant, kah halar, sağır bir uğultu halinde, t8$ daya sızıyordu. Celil Mahir, içini çek: di — Çocuğun günahma girmişim” Acı acı gülüyordu: — Düğünde, yaşıyormuş! i Tiyatronun adamma dönmi Şi — Nerede, ne zaman simli Adam, durgun bir er yatan genç ölüye bakıyordu: .— Buraya getirdikleri zaman» w st on bir vardı... Kalamanta, OT) sonuna doğru Üzerine Sara miş... Doktor getirmişler, KUS eğe BE yafo Taış.. Sun'ullah beyle, Bilâl çek diler; çok telâş içinde idiler.- Xi hanımı, görmeyin, iki gözü İKİ ağlıyordu... Arkasi w İ