Yağmur Sıvasta hasarat yaptı Birçok köylerde mahsul mahvoldu, sellerden boğulanlar var! Sıvas, (Tan) — Evvelki gün öğ- leden sonra başlıyan şiddetli dolu ve yağmur, şehirde bir hayli heye - can uyandırmıştır. Sıvas, şimdiye kadar böyle sürekli bir yağmur ve şiddetli fırtına görmediği için, tah- ribatı da o nisbette fazla olmuştur. Sıvas ve kaplıcalar mıntakası, nis- beten az zararla kurtulmuştur. Hafikin Karayön köyüne ceviz bü yüklüğünde dolu düşmüş ve bu se- neki mahsulü tamamen mahvetmiş- tir. Ayni köyden Çoban Mehmet, kırda hayvanlarını otlatırken hava w z | 55 Işçi kızlar Ege mıntakasının 1! iğ ır uzum mefis incirlerini işliyorlar leri.. Yeni yılın üzüm mahsulü nefaset | İl itibarile geçen yıldan farksızdır | | Bu seneki çekirdeksiz üzüm mahsulünde im ! beri tesadüf edilmiyen bir feyiz ve bereket var Izmir, 28 (Hususi Muhabirimiz ya- *ziyor) — İzmir çarşı ve sokaklarında ibir haftadan beri kulakları okşıyan Sivastan bir manzara nm kararmasma aldırmamış ve bir- denbire kopup gelen sele katılarak boğulmuştur. Bu arada, 170 hayvan da selde sürüklenmiştir. Üçdere ağzında bulunan Akpmar köyünde de bir hayli zarar vardır. Burada 10 ev yıkılmış, 16 kişi kay- bolmuştur. Kaybolanlardan ikisinin cösedi sonradan bulunmüştür. . Celâlli nahiyesine bağlı Gölcük! köyünde bir ölü, dört yaralı vardır. Acıpmar köyünde sadece mahsul harap olmuştur. Kangalm bazı köy- lerinde de dolu tahribat yapmıştır. Bu arnda tuz memlâhalarmm seller altmda kaldığı haber verilmektedir. Inhisarlar idaresi, memlâhalardaki vaziyeti tetkik etmek üzere mahal Yine bir heyet göndermiştir. Kapa - nan tuz membaları bugünlerde açı- lacaktır. Felâkete uğrıyan köylüle- re yardım edilmektedir. Mektep ihtiyacı Elâzizde maarif hayatı inkişaf ediyor Elâziz, (Tan) — Liseye olan ihti- yaç gün geçtikçe daha fazla hissedi- Jiyor, Orta mektep ve ilkokullardan goğu mektep olmağa gayrimüsait ve eski binalar dahilinde müşkülâtla ida re edilmektedir. Her sahada ilerleyen ve terakkiye pek müsait bulunan Elâ sizin mektep binası ve lise ihtiyacı, birçok ihtiyaçlarından daha mühim - dir. Orta mektebin mevcuddu altı yüzdür. Merkezde altı, her kazada bir ve 26 köyde birer mektep vardır. Bu köylerle vilâyet ve kazalarda çalışan öğretmen sayısı 88 dir. Merkezdeki talebe adedi 467 si kız olmak üzere 1499, kaza ve köylerde de 1859 ki hep si 3388 dir. İstasyon caddesinde bir Atatürk 0- kulu kurulmaktadır. On dershaneli, muhtelif ve müteaddit salonlu ve beşyüz kişi alabilecek genişliktedir. Sivrice ilçesinde de modern bir okul binası kurulmaktadır. Köylerde mektep inşası şehir ve kazalarda daha kolayca mümkün ol- maktadır. Geçen sene sekiz köyde köy kanununa tevfikan vekâletin plâ nına uygun şekilde yeni binalar inşa edilmiştir. Esasen köylüler dalma müracaatla muallim gönderildiği tak dirde mektep yapacaklarını bildir - mekte ve ş#hirde tahsile karşı büyük bir arzu uyanmış bulunmaktadır. Öğretmenler Birliği yoktur. Bun - lar her hafta bir mekipte toplsnarak mesleki hasbühaller yapmaktadırlar, İki senede yirmi iki büyük mesleki kitaptan onar adet getirtilerek mü - diriyetçe öğretmenlere dağıtılmış ve öğretmen okuduğu kitap hakkında bir konferans vermia, bunun çok fay- dası görülmüstür, sesler var: “Sarı dilber,,. 'Çoktanberi işitilmiyen bu seslerin gel- diği tarafa bakarsanız küfe ve sepet- ler içinde sıra sıra ve ihtimamle istif edilmiş çekirdeksiz üzümleri görürsü- nüz. Hakikaten o kadar dilber ve o ka- dar sevimli şeyler ki, insan bir daki- ka için gözlerini bu kokusu, manzara- sı ve lezzeti hoş mahsulden ayırmak istemiyor. Merkebine yüklettiği iki küfeyi “Sarı dilber, sarı kuşlar yuva yapmış, genç kızlar çapalamış,, vaveylâsı ile, İsatmaya uğraşan bir köylüye soruyo-; rum: , “— Baba bu sene üzümler nasti, ı memnun muşun?,.. Köylü, simasmda gizlenemiyen bir) sevinçle: “ — Bayım Allaha şükür bağlar' güzel, mahsul çok hemen Allah vey? versin.,, Diyor, ve “sarı dilber,, yedi büçu-i ğa... diye bağırmasma devam ediyor. | İzmirde her senenin bu mevsiminde : aşağı yukarı herkesin dilinde dolaşan : mesele üzümdür. Bilhassa son sene-, lerde hilkümetimizin bu eşsiz mahsu- lümüzün dahili ve harici ticaretine: verdiği ehemmiyet karşısında az çok' üzüm ve Üzümcülükle uğraşanlarm başka bir iş etrafında görüştüklü rine tesadüf edilemez. Bunu nazarı| itibara alarak bu senenin çekirdeksiz üzümleri hakkında alâkadarlarla gö- rüşerek edineceğim malümatı yaz- mayı pek te Ilzumsuz addedemedim. Uzüm hakkmda söz söylemeye sa- lâhiyettar olanlardan aldığım malüma ta göre, 1935 senesinde (555.000) çu- val olarak tahmin ve idrak edilmiş o- lan çekirdeksiz üzllm rekoltesi 1936 #enesi için (580.000) çuval olarak he- saplanmakta ve bağ mıntakaları iti- bariyle de miktar şu suretle tasnif o- lunmaktadır: istihsal yerleri Izmir civarı Urla, Çeşme, Karaburun ve Seferihisar Menemen Manisa Turgutlu Salihli Al Akhisar, Kırkağaç, Ber- gama, Soma Kemalpaşa Sair muhtelif yerler Muhammen İs. tihsalât çuval 35,000 50.000 28000 Yekün 580.000 'Tahmine istinaden tesbit edilmiş o- lan şu miktarlara bugün İçin kuv- vetle itimat edilmekte olmakla bera- ber mahsulün arkası alınıncıya kadar hâdis olacak tabi arızalar dolayısiyle bu miktarların tenezzül etmesi ihti. mali de vardır. Binaenaleyh bu sene rekoltesini ge- çen seneki miktarda kabul etmek da- ha doğru bir hesap telâkki olunabilir. Mahsulün keyfiyetine gelince; ge- çen sene havaların ara sira gösterdiği değişiklikler ve bilhassa fazla doğum seneki çekirdeksiz üzüm mahsulünde pek çok senelerden beri tesadüf edil miş bir feyiz ve bereket ile beraber nefaset te müşahede edilmektedir. Gerçi bazı mmtakalarda küçük has. talıklar belirmiş ve bazı yerlerde de yağmur, dolu münasebetiyle ufak te- fek hasarat olmuş ise de bumun ehem miyetten ari olduğu söylenmektedir. Son günlerde İzmirde bazı ticaret-| hanelere pek az miktarda çekirdeksiz kuru üzüm gelmiş olduğuna göre yeni | mahsul piyasasının Ağustos ortala- İzmirde Atatürk heykeli rmda açılması ihtimali pek kuvvetli. dir. Bugün için İzmir ihracat tacirleri arasmda Avrupa için tesbit edilmiş bir satış fiati mevcut olup bundan â- şağı fiatle mal satılmamaktadır. A. Abidin OKTAY Nazillide bütün | i tetkikler bitti Yeni Kkurulgeai elektrik santralının merkezi * Nazillide bulunacaktır İ o Nazilli, (Tan) — Nazilli ile Boz doğan urasında akan Akçaym Amas İya köyü önlerindeki 30 metroluk : şelâlesinden istifade suretile yüz bin kilovat kudretinde bir elektrik san- tralı tesisi takarrür etmiştir. Bu hususta tetkikat yapan Türk ve Sovyet mühendisleri raporlarını alâ kadar makamlara vermişlerdir. Santralın merkezi Nazillide ola - caktır. Hükümetin ikici beş sene- lik programma dahil olan ve on mil- yon lira sarfile başarılacak olan bu muazzam iş Ege havzasına yeni bir hayat verecek, refah ve saadet geti- recektir. Bu büyük elektrik kudre- tinden Denizli, Aydın, İzmir, Mani- 8a ve Muğla vilâyetleri ile ilçeleri de istifade edecektir. Bütün smal tesisat ve Nazilli mensucat fabrika- sı bu kuvvetle işliyecektir, Silifke'de Modern bir ortamektep binasına ihtiyaç var Silifke, (Tan) — Silifkede bir or- tamektep vardır. Buraya Silifkeden manada Mut, Gülnar ve Anamur ka- tedir. Son senelerde tülebe miktar? mütemadiyen artmaktadır. Fakat mektep binası ihtiyacı temin etmek ten çok uzaktır. Yüksek bir tepe Üzerinde vaktile mutasarrıflardan birisine köşk olarak yapılan bu bi - İna, şimdi hemen hemen tamamen harap olmuş vaziyettedir. Odaları mahdut ve yeni şubeler açılmasına elverişli değildir. Kış mevsiminde ve yağmurlu günlerde içerisinde durmak pek müşküldür. Binanm müsaadesizliği yüzünden mektebin buradan kaldırılacağı yo- lundaki şaylalar,- çocuk babalarm; haklı bir telâşa düşürmektedir. Bina ihtiyacı, zaruridir, Modern bir mektep binası temini hususunda alâ- kadarlara yeniden-müracaatte bulu- nulacaktır. | Küçük Haberler | * Sıvas, (Tan) — Ziraat Vekâle- ti Haşarat Enstitüsü Aslstanlarn - | dan Mithat, şehrimize gelerek tet - / kiklerde bulunmuş ve lâzımgelen | malümatı topladıktan sonra Ma- İlatyaya gitmiştir. * Yenişehir, (Tan) — Bir maç yapmak Üzere davet edilen Bilecik Idman Yurdu ile Yenişehir Gençler Birliği arasındaki karşılaşmada 3 - | 8 berabere bitmiştir. * M. Kemalpaşa, (TAN) — Bura- daki büyük un fabrikasmın makine. leri Bandırmaya nakledilmiştir. Fabrika, makineleri Bandırmada kurulduktan sonra çalışmaya başlı. yacak ve İstanbula da un göndere cektir. Nazillide karp Nazilli, (Tan) — Burada sıcaklar hatırı sayılı bir dereceyi bulmuş - tur. Herkeş serin yerlere doğru ya- yılmaktadır. e Nazillinin kalabalık nüfusuna rağmen eğlence yerleri az dır. Büyük Menderes kıyılarmda asri bir gazino ve plâj inşasına çok lüzum vardır. Kasabada karpuz epeyce bollan » dolayısiyle mahsulün tamamile neş- vünema bulmamasına karşıbu sene tane itibarile mahsul iri ve nefis ola- rak görülmektedir. Hulâsa: Ege iktisadi bölçesinin bu mıştır. İyi karpuzlarm tanesi yüz »aradan yirmi kuruşa kadardır. Ka- vunlar daha az olmakla beraber on kuruştan fazla değildir. Bu yıl, Na- zilli ve havelisinde üzüm, yok dene- örülür uz bolluğu v var Naziliide karpuz ser gilerinden birkaçı Jeek kadar azdır. Pasra hastalığı, | izümleri harap etmiştir. 'Taze yaş incir piyasaya çıkmıştır Xilosu beş kuruşa satılmaktadır. Sebze de bir hayli ucuzlamıştır. Bamyanm kliosu 60 para, fasulya beş kuruş, domates 50 para, patlıca- nm tanesi 10 paradır. Tereyağınm *ilosu 60, peynirin 25, yumurtanm sekizi beş kuruştur. Nazillide yegâne pahalı olan şey. ev kiralarıdır. Kasabada mütemadi. yen ev İnşa edilmesine rağmen ki- ralar u zalarından da talebe devam etmek: | ” itupla reddeder ve “Bir gün ben sizi | manından azar Üç İstanbulun bugüne kadar çıkan kısmının hülâsası 1293 Türk - Rus muharebesinde, Edimede şehit düşen Miralay Lofça- |, kı Sallm'in 8 yaşındaki oğlu Adnan, anası Naciye'yle İstanbula muhacir kukta okur; mektepten çıkmen hü- kümetten memuriyet ( İstemiyecek kadar idealeidir. Bir de “Yıkılan Va- tan” adında bi rgün Mısırda bastıra» cağı gizli bir roman yazar. Hayatını gazete muharrirliğile, hususi hocalık- larla kazanır, Erkânmharp Müşiirnin kızı Belkise İ tarih, Maliye Nazırınm kızı Süheylâ- ya edebiyat okutur. Bu Iki dersten ve gazeteden aldığı parayla Aksaray- daki küçük evinde veremden yatan anasi Naciyeye bakarak kilçük bir hayat yaşar. Fakat Adnanm bir de dostu vardır: Hidayet... Hidaeyt bir takım adamları konağına toplıyarak gece saraya söven, gündüz saraydan Ihsan alan bir nevi adamdır. Bu ada- mm konağı Adnan'da — farkında olmıyarak — tesir yapar ve vatam- perverin sahicisile taklidi arasmdaki farkım hazan çok az olduğunu, İnsa- inin sahte adam olarak ta herkesten! İ hülrmet görebileceğini Hidayeti şah- sında ve konağında görür; ve hergün Adnan bu konaktan biraz daha de- gişerek, biraz daha bozularak evine döner. Adnan, erkâmharp müşirinin kızı Belkiso âşıktır. Fakat Belkis, Aksa- rayda oturan buruşuk kunduralı ta- rih hocasma merhametten başka bir sey duymaz. Bir taraftan da maliye! nazırının kızı Süheylâ Adnana âşık- tır, fakat Adnan bu aşka iştirak et- mez ve Siheylânm babasının evlen- me teklifini reddeder, Sonra kıza a- cıyarak onunla evlenmeğe razı olur. Fakat kız merimmeten kendisile vv- İenmeğe razı olan Adnanı bir mek- İ acmmağa lâyık gördüğüm icin size varacağım” gibi birtakım şeyler ya- zar. 10 Temmuz inkılâbı gelince Belki- sin babası erkânıharp müşiri sürü - lür, İttihater ve “iş avukat” Adnan çok zengin olur; Belkis düşer, Ad- nan kalkar ve biribirlerine müsavi oldukları sanarak evlenirler. Fakat Belkis eski tarih hocasmn Aksa raydaki küçük evini, ders verdiği za- manki buruşuk pabuclarını bir tür- lü unutlüâz ve Adnanı bir türlü ken- dine lâyık görmez. Ve bu fena İzdi- vacım ıstırapları mütarekeye kadar sürer, Harbi Umumi bitip te mlitareke başlayınca Adnan fıkara olur; mem- lekette İngiliz işgali olacağı zaman eski bir İttihatçınm düşeceği vaziye- te düşer; Belkis te Adnandan ayrılır; İstanbula gelen beyaz Ruslardan bir prensle evlenir. Fakat Belkis morfin İ tiryakisi olan bu Rus prensile bed- "baht olur. Amerikaya kaçar. Ad- nan da bir zamanlar kabineye sok- mak içn çalıştığı Mısırlı Prens Ha- sandan aldığı borç parayla Tepeba- ışmda ucuz bir otele yerleşir; zaman İzaman romanının fasıllarını yazar. | I | Bir bohça, bir çanta Güneş bu sabah milli mücadele- İnin alnında doğdu. , Adnan, sade karanlıkta büyük isandığı dağın gündüzün de küçük ij olmadı ığımı artık gördü; Tepebaşm- *daki otelde — sahne heyecanile — romanma eğildi, yazmağa başladı: “Bir bohça, bir çanta” “1324 yılınm 10 Temuz günü Os- “anmlı İmparatorluğu hudutlarmın “bir kapısından bir kocakarı yumru- “Gunda bir hamam bohçasıle çikti; | “öteki kapısından bir genç adam olunda bir maröken çantayla gir- “di... Bohça istibdatlı; içinde, 10 dan “yukarı sayamıyan vezir; imzasını “yazamayıp boynunda mühür tor. “bası sallanan müşir; kabztmalla “ortak mabeynci; sarrafla sakal sa- “kala maaş kıran nazır; Moskof ter- timanmdan azar İşiten padişah; “hürriyetsiz İki gazete; turp gibi “nişan ve marul gibi sırma satan gelir; Darüşşefakada ve Mektebi Hu-| « | “devlet: kanunu esasili salname: MİTHAT CEMAL Yazan: Sarrafla sakal sakala maaş kıran nazır; Moskof tercü- .. : işiten padişah.» “Ayastafanos Muahedesi; Fi ii “di. Maröken çanta meşru “içinde “Vatan” tiyatrosu, İZ “ne darağacı; tek gazeteli ii “salnamesiz kanunu esasi; YÜ “şehitli Sarıkamış; yüz muta “sır seferi; Sevr Munhedesii “Yandı.” 1 Kalemini ısırdı, düşündü: Itihat ve Terakkiyi — yani ni — nasıl hicvederdi? böyle bedava! Hem de hâlâ çağırılmadığı halde! Komsnmdan bu yaprağı Bunalıyordu. Bu otel düşmundı: Karısını, par ras, kiini elinden bu oda almıştı a Bu ne tenha odaydı. Bu odad8 İyi masaydı ona herkes gelecek! Oda olmasaydı, düştüğü zama larmın kollarına düşecekti. Hergün herkese kızıyordu: düşenler gibi. Bugün en çok Mısır prensini i dr: “Prens Hasan onu bir defa Böy. sormamalı miydı? Yoksa bu © gelmek kibrine mi dokunuyU Fakat kibir onun nesine? Onul div İsmaili bile Abdülâzizin nm kapı tokmağını tutarak göllerinde yayan koşmuştu (1). © nu düşünürken Adnan Sultan #ş kadar mağrurdu. Yine © mail Istanbula geldiği vakit zamm konağında merdivenli İerile çıkmıştı (2). ş Adnan, prensten aldığı bori raları artık geri verecek, dostluğunu artık kesecekti pek yakmda!..” “Pek yakmda borcunu j cek” demek, Ittihat ve Terakki £ yakmda hükümete gelecek dö” ti. Ittihat ve Terakkiden, Prens Hasanı hatırladı: “ neye sokmak için “cemiyet” defa kavga edeyim de ben; b4 limde beni aramasın o!.. Tu” Bereket ki bu “Tuwt.” u di: sesten ibaretti; romanı v ba i dı. Odada bir öksürük koptu. # romanmdan başmı kaldırdı, &* baktı: Garson, Kapıya vurduğu, odaya birçok durduğu, biraz öksü! duyulmüayınca garson nihayet ” şit olmuştu. Adnan — Neymiş dedin si Garson — Yaver Bey mi, P Bey mi, öyle bişeyler efendini- Adnan anladı: “Dilâver!..” bulun bütün kabadayılarma © olmadığı yerde dayak atan Dİ Direklerarasınım Don Kişotu! Odaya girince niçin ge“ ehemmiyeti anlaşılsın diye Der şot selim vermeği unuttu; A“ uzun uzun baktı; gözleri zeki yeri gözleriydi.) 10 Temmuz İnkılâbındat mesafe iki metroyu geçince, k Dilâveri görmezdi. Dilâver 89 — di Adnanın fıkara düştü yunca tuhaf bir sevinçle ona onu evine çağırmağa geli; Hâlâ Harbi Umumideki da oturuyormuş gibi Ari rin Hırkaişerifteki cumbalı çin gireceğini birdenbire Dargm bir kibirle Pe yetine” teşekkür etti, den hesapladı: Prens ami çende aldığı para 4 gün 80 yordu. Sesi değisti. Davet " mi? Hakikat mi? anlamak — İngilizler, dedi; ark*' Multadan bıraktılar vaki. güvenilmez, bakarsm; ii yine toplamağa kalkarlar; > de basılırsam, hakkında İYİ gi değil mi birader? Yani dün mü? Dilâver acı acı güldü. — Bizim evi basmazlar. — Niçin? — Biz eski Hürriyet “9 değil miyiz ya?. l İİ | ri ii :| yi A . © , (0) Süveyş Kanalmın açil Sultan Aziz Mısra giti e İsmail Paşa onun arabasının ğını tutarak yayan yü: (2) Marılı İsmail Paşa Seran vakit kendene yüz vermyen ei, kef” Paşaya bürmet göstermek merdivenlerini dizlerile cit”