TAN 3 2 1-3-986 | Çocuklarla mülâkat “EELF Küçük Aykut Dünya hakkındaki Domates ördek! bütün düşüncelerini anlatıyor mumun de ördek biçimi domates olmuş diye gazeteler vaveylâdadırlar. Rivayete Yazan: Sırat Dermis | göre birisi yeşilbaş, diğeri adi ördeğe benzer iki domates yetişmiş. Halk zaten acaba domatesler ne biçim yetişiyor diye heyecan içinde olduğu için ördek biçimi domates ye- tiştiği haberi süphesiz binlerce oku- yucuyu memnun ve mutmain etmiş- tir. Bana gelince; ben bu işte gaze- teye yazılacak kadar büyük bir aca- iplik görmedim. Gerçi domatesi se- verim, Halâ son zamanların alimod. ve kübik bir yemişi olan bu sabık İsebzenin bir hayli gıda" meziyetleri İde varmış derler. Lâkin ördek olmuş İveya kaza benzemiş bunu tabiatın İspanyol asilerine yardım İtalyan tayyareleri yolda parçalandı! KE İtalyanların tevilli yardım tekzipleri - İspanyadak mücadele - Sağ ve sol kavgası İspanyadaki mücadele sol pilot Gilibelli, çavuş Tagoti Renato, sağ kavgası. R VS |Beizio, Terrio ve Bobestinidir. I inin | Tayyarelerin her birinde ji e sk mari — Dn ki mitralyöz, bomba atmağa mahsus bi- Bir karış boyundan beklenilmiyen bir vakarla önümden yürüyor ve; — Buyrunuz bu' odaya, diyor. Üstünde beyaz ipek bir gömlek, , İtombul bacaklarımı çıplak, bırakan 1) beyaz bir pantalon var. Hitlerin İ perçemini hatırlatan bir perçim gö- zünün içine düşmüş... Uzunca bir koridordan geçiyoruz, balkon kapıları açık bir odaya giri- dörder | yoruz. O önde ilerliyor, bir yazıha- nenin önündeki koltuğa ayaklarmı çekip tıpkı bir softa gibi bağdaş ku- rafa ftar oldukl ve hat. 7 cihaz vardır ve her biri ayrıca tâ yardım ettiklerine dair ortada haberler dolaşıyordu. Dün gece gelen haberler faşist İtalyanın İspanyol âsilerine yar- dım ettiklerine şüphe bırakmı - Yor, çünkü İtalyadan gönderilen İman © tayyarelerinden bir kısmı yere inmiş, içindeki İ- yanlar adlarile, şanlarile ma- Havesm dünkü tarihli telgraflam- da bakılırsa, giden tayyareler altıdır. Mer birinde üçer motör vardır. Mar- arr Alfa - romedir,. Bunlar Sar-| donyadan Fasa uçarken biri Nemur Givarında düşmüştür. Buna sebep, Se-| da hava meydanma inmeğe çalışır. birdenbire sürat kaybetmesidir. Tayyarenin içindekiler şunlardır: Birinci pilot, yüzbaşı Genari Ping, pilot çavuş Ferozi, zabit vekil- eri Sigismondi Giovanni, Americo Vanturini, Havas bunların sivil giyinmiş tel. Yan zabitleri ve zabit vekilleri oldu- ğunu söylüyor.” Içlerinden ikisi der- bal, “biri hastaneye nakledildikten Sonra ölmüştür. Diğer ikisi mecruh- tur ve Berkena hastanesinde tedavi altındadır. Ölenlerin cesetleri Udja hastanesine nakledilmiştir. Tayyare- nin enkazı örasında beş mitralyöz bulunmuştur, Ikinci bir tayyare hiçbir hassra uğ- Yamadan Malaga nehri mansabma “miştir. Içindekiler sağdır. Bünlür pilot yüzbaşı Tricesi, ikinci mitralyözlerle mühimmatı hâmil ğer bir tayyare, kaza mahallinin üze- rinden uçmuş ve sonra garbe doğru gitmiştir. Bir italyan deniz tayyaresinin de Cezayir sahilleri açıklarnda kazaya uğramış olduğu haber verilmekte ise de bu haber henüz teeyyüd etmemiş- tir. (Italyan kaynakları, tayyarelerin Italyadan gittiğini yarım ağızla tek- zip ediyorlar. Diyorlar ki: “İtalyadan gitmedi ama, gitmişse bile kendi he- saplarına giden hususi fertlerdir. Belki öyle bile değildir de eskiden İtalyanın İspanyaya sattığı bombar- drman tayyareleri yeni gitmiş diye zannedilmiştir. ) İngiltereden de dört tayyare gitmiş! İngiliz hava hatlarma mensup be- heri üçer motörlü dört tayyare esrar engir Dir seyahate çıkmıştır. İngiliz hava hatları idaresi bunların Porte- kize gönderildiğini, oradan da Ispan yaya gitmesi mümkün olduğunu gizle miyor. Mezkür idare bu tayyareleri birkaç hafta evvel, sistemi eskimiy diye satılığa çıkarmıştı. Demek hi suvallı Ispanya bütün eskimiş mals- me için Bitpasanı hizmetini görüyor. Parasile silâh j Asiler reisi Sevil radyosile bir teb- liğ neşrederek İngiltere, Almanya ve Italyayı âsilere (silâh göndermeğe davet etmiş ve gönderilecek silâhla - ğini bi rin parası Y Il ğ ğ ğ Türk : İtalyan ticaret ; müzakereleri durdu "Ankarâ; 31“(rusast muhabirimiz. den) — İtalya ile yeniden yapılacak ticaret ve klering s9laşması müzs - Kereleri bir iki gün için durmuştur. Hükümet, İtalya tarafımdan verilen ticaret ve klering anlaşması projesi- Bİ tetkik etmektedir. ER “TAN, ın okuyucularına devamlı hizmeti kip etmek ve günü gününe oku- Yucularıma bildirmek için Anka- rada bir büro kurmuştur. Bu okuyucular HEK ş? Hbir infilâk oldu 12 saat süren bir yangın| nı?. çıktı şehir harap oldu |, rarak oturuyor ve elile bir başka is- İ kemleyi bana İşaret edi — Buyrunuz, görüşelim, Uzun ve kıvırcık kirpikli güzel İ gözlerini kısarak beni yukardan âş3- gı öyle bir süzüşü var ki: — Benim kim olduğumu biliyor musun? Diye soruyorum. — Evet, diyor. Benden mülâkat almağa gelen gazetecisiniz. Sonra, müteaddit kere mülükat vermiş bir siyasi, meşhur bir yazıcı veyr bir san'atkir edasile soruyor: — Hangi gazete için geldiniz? —'TAN güzetesi için, . Tan gazetesi için, öyle mi, peki. Başlayınız susllerinize. oOBen gazetecilerle konuşmasını çok seve- rim. — Başka gazetecileri tanıyor mu. sun? — Evet, gazeteci Ahmet Hidayet arkadaşımdır. — Arkadaşın mt?.. — O, lâf atmasını çok sever, ben de çok severim. Ona giderim. Uzun İuzun konuşuruz. Fakat ben sizin sözünüzü kesiyorum, Buyrunuz, siz İde sorunuz bakalım suallerinizi. — Evvelâ sen bana ismini söyle. Senin ismin nedir — Aykut... — Aykut mu?.. Bu ne demek? — Aykut, bilmem kaç tarihinde yaşamış bir padişahın ağalarından birisinin ismi. Yeniçeriler o emret- el yapmazlarmış. et edi Resimleri de abı var. miş. Bizde kit Musavvadabüyük| “ aykavn mu? — Bayır, Yeniçerilerin... — Kaç yaşmdasın ? — Akı buçuk yaşmdayım... Emin misin altı buçuk olduğu- — Elbette eminim. Şubat aymda Roma, 31 (Tan) — Hükümet ta-| çuk yaşındaymışım, rafından neşredilen resmi tebliğ, Eritrenin Musavva limanınm yakının — Remzi kim? — Artık siz, demek Doktor Tev- da hir mühimmat deposunun patladı | fik Remzi'yi tanımıyor musunuz? ğını teyit etmektedir. Mühimmatın fazla sıcaklıktan tutuşmuş olduğu — O senin baban değil mi? — Evet, babam. Yalnız ben ona ve maddi hasarm İlyük olmadığı | babam diyorum, herkes Remzi di- bildirilmektedir. İtalyanlara göre on | Yor. Belki babam deyince anlamaz- kişi hafif surette yaralanmıştır. Olü | sınız dedim. yoktur. Fakat diğer taraftan, Adenden, — Sen babanı sever misin? — Babasını kim sevmez. Baba se- Musavvadan gelmiş olan yolcuların | vlmez mi? Ben onu çok severim. ifadesine nazaran, mühimmat deposu nun patlaması neticesindde 400 kişi ölmüştür. Bunların arasında beyaz. | bi?e © bakıyor. lar da vardır. 12 saat süren yangm harap etmiştir. Musavva halkı heye- can ve korku içinde kalarak, denize | YATâtş, hayat devam iltica etmiştir. Gümrük komi - imtih yonculuğu "Ankara, 31 (Tan) — Yarın mem- leketin her tarafında gümrük komis- u ve tüccar müstahdemleri için imtihan yapılacaktır. Ağustos kontenjanı "Ankara, 31 (Hususi muhebirimiz- den) — Gümrük ve inhisarlar Ba- kanlığı Ağustos ayma ait kontenjan tevziatmı gümrüklere bildirmiştir. — Evet, babanı çok seversin, — Çünkü eve ekmeği o getiriyor, — Demek sen ekmeğe bu kadar birçok evleri | *hemmiyet veriyorsun ? tte.. Allah ekmeği niçin etsin diye, — Demek baban para kazanmasa onu sevmiyeceksin ? — Babam — Ya çalışmazsa? — O zaman benim alışmam 1â- zım. Ben çalişirim.. ğ “Wi — Onu yine sever misin ?.. — Muhakkak, Çünkü o, ancak çalışamıyacak hale geldikten sonra çalışmaz. Fakat ben bir baba daha severim. Hem onu da çok severim. — Kimdir bu baba?., — Atatürk, rFeesimli mak Günde vasati güneş mikdarı Ma Mayısta Haziranda. Birincikâ nın» sentlik en yap Kun gören Ayıdır. Ondan sonra her ax güneş miktar bir “ast ortur, Maze ran ve Temmuzda szamisini bular oğmuşum. Remzi söyledi. Altı bu-| Minimini Ayfent dünya hakkın I İ İ | | | ” Aykutun muhtelif posları — Atatürk mü?.. Neden Atatür- kü seversin? — Durunuz. Şimdi izah ederim. Bir kere biliyor musun ata ne de- mek ?.. Baba demek.. Türk te Türk hepimiz. Atatürk, Türklerin babası demektir Eğer o Türklerin babası olmasa idi, Türklerin hali ne olur- du?. — Sen söyle bakayım ne olurdu? — Bunu siz de bilirsiniz, bende bilirim, dünya da bilir. Atatürk ol- | masaydı memlçketimizden düşman- ları atamazdık, Ama Atatürk olma- saydı. Onun kafasında bir başka adam olsaydı, o da bu işi yapabilir. di. Yani izah edeyim. Bu memle - le daki düşüncelerini anlatıyor keti kurtarmak için Atatürkün başı | lâzımdı. | — Peki Aykut, Sen çok akıllı bir İçocuğa benziyorsun. Büyüyünce ne mesleği almak istiyorsun ? — Evvelâ doktorluk derdim. Son- İra sekiz meslek değistirirdim. Fakat iyine doktorlukta karar kıldım. | — Doktorluğu meden öteki mes- ileklere tercih ediyorsun? * — Çok sıkı bir işte ondan... Ben i büyüyünce öyle bir meslek istiyo- jTum ki, çalışmaktan insanın başını ksşıyacak vakti olmasın, yemek yo- İmeğe vakti olmasın. Boş muayenehanelerin loş odala- rmda sinek avlıyarak pinekliyen ta- tihsiz hekimleri tarımıyan bu talihli çocuğa gülüyorum: — Beğenmediğin, vazgeçtiğin ö- teki sekiz meslek hangileridir? — Evvelâ ben asker olmağa ka- rar verdim. Askerlik çok iyi, Muha- rebe zamanmda, sıkı manevralarda iinsanm başını kaşıyacak vakti ol J muyor. Fakat her zaman muharebe, her zaman manevra yok ki... Esasen muharebe olunca beni nasıl olsa ala- caklar. Onun için askeri geçtim, Bundan sonra he şündüm. Hocalık n, de Keçtim. Haftada" bilmem kaç esat | karşısma yirmi talebe alacak, ders | vereceksin. Sonra, evine gidip isti- granat Halbuki doktorun gece uy- kusu bile yok. Sonra, gazetecilik yapmak istedim. Dostum Ahmet Hi- dayet beni matbaaya götürdü. Gör- i düm... Kolay. Aman ne kolay.. Bir Jmasanm başıma oturup palavraları | karalamak, ondan da vazgeçtim. / Tüccar olayım dedim, © da işime gelmedi. Ticaret işi tam dalavere, Halbuki ben ciddi iş severim, Yapa- cağını kimseyi aldatmadan yapmak, halbuki tüccar saatlerce çene patla” tacak, bir kilo armudu iki kilo diye satacak.. İşime gelmez benim. Me- imur olmağı düşündüm. Memur, gi kadar yine istirahat, zavallı memur ne yapsın daha fazla. Çalışamaz ki ondan bu kadarcık iş istiyorlar... Bir ara da diplomatlığı düşündüm. Aman Allah birak onu... Nedir dip- lomatlık... Orada burada seyahat ve boş lâkırdı, çene patlatmak, sonra sonsuz bir şey. Benim indimde dip- lomatlığın da değeri yok. — Sen bunları nereden öğreniyor sun Aykut? — Ben her şeyi bilirim. Gazete okudukları zaman dinlerim. Her ye- ye bakarım. Her şeyi görürüm. Yal. nız bir şey bilmiyorum. — Ne bilmiyorsun? — Vinç nasıl İşler, önü görme- dim. İşlemiyen vinci gördüm. Şim- di eşya kaldırırken nasıl kaldırır di- ye merak ediyorum. — Bir gün git te, rıhtımda seyret. — Evet, göreceğim muhakkak bu- günlerde... — Istanbulu seviyor musun ?. İle hava gibi, su gibi elde edilen m görmüssek irz. Yazdan g bu sun'i hararet faydalı olabilir, metlerdendir. Kırlarda, denizlerde bol güneş ulmağa çalışınız. Günes vücudun en büyük gıdasıdır | decek, sabahleyin öğleye kadar ça | Uşacak.. Oğle istirahati, akşam beşe | İtesadüfi bir fantezisine hamleder geçerim, Çünkü ördekten domates lolduğumu garip sayarsak ya insan- dan kabak, armut, hıyar olmasmı aeaiplik babmın hangi sayfasma ya- zarız. Kaldı ki; domates ördek biçimi ol sa da domates tadmı kaybetmez, lâ- kin insandan kabak, armut ve hıyar olunca ne tadı vardır mede tuzu, Bence asıl acaiplik bunlardadır. Zi ra bütün tatsız tuzsuzluklarma ve bütün müptezelliklerine rağmen hâlâ yetişirler, Galiba yağmur yağdı da böyle oldu! FELEK — Seviyorum İstanbul çök güzel Yalnız bazı kusurları var. — Bunlar nasıl kusurlar? — Tramvaylara çocukların | tas kılması. Çocuklar tramvaya takılıp arkadaki fenerleri kırıyorlar. Kim» se de arkadaki fenerlerin kırıldığı. na dikkat etmiyor. Tramvaylar pek çirkin oluyor. Bir de bazı yollar kı- rık dökük ve bazı lâğımlar da bo zuk.. Bizim evin önünde de lâteşbih tamirat var. Aylardır bir yapıp, bir bozuyorlar, Birden aklma bir şey geliyor. — Ha... Bizim evi biliyor musu- nuz? — Hayır... — Bakmız, şu karşıda,, Balkonu- , |nun etrafı yeşil kefeslerle çevrilmiş -|ev. Yaramaz, yaramaz gülüyor: — Ben “aziyorum “diye balkonun etrafına o kafesleri koydular, Aşan ğıya düşmiyeyim diye. — Senin başka çocuklardan arküs daşlarm var mı? — Ben her çocukla konuşmam. Oyniyacağım çocuk temiz olmalı, hastalığı olmamalı, hastalık geçire miş bulunmamalı. Bon ker önüme gelen çocukla da oynamam. Çünkü onlar kibirlidir, onlara acırım. Para veririm, Onlarm mekteplere kaldı- rıldığını isterim ama ben tabil ko- nuşmam... — Onlara oyuncaklarmdan da ve- rir misin?. Susuyor. — Sinemanı sen bir arkadaşma vermemişsin, neden vermedin? Bir de o eş eye olan çantaları, — Çorum Saylavı Münürün kızı Bilge arkadaşımdır. Onu severim, fakat çantalarımı veremem. Çünkü onlar Mısırdan gelmiş o Belki otuz ekten fazla deri ile yapılmış. Üstüne her renk konmuş, İnsan resmi var, deve başı var. Sinemalara gelince; bir tanesi seyyar. İstediğim yere götürüyorum. Öteki ile de evde ra- hat rahat seyrediyorum. Hem b: bam ver diyor. Ama babam seyyarı aldı. Bliyük sinemayı Orhan Oâm- cam aldı. Vermem, neden vereyim? Sinema bahsi küçük dostumun büyük derdi. Onun için Jâfı çeviri- yorum; — Türklerden başka hangi mil- letleri seversin, diye soruyorum. — Ben Türklerden başka millet sevmem. Çalışkan, doğru, ilerlemiş milletleri beğenirim, o kadar. Misafirperverliğini sutistimel et « memek için minimini delikanlıya: — Allaha ısmarladık Aykut, di- yorum, Seni çok yordum. Artık gi- deyim, — Vallahi beni yormadınız, diyor. Çene atmak pek hoşuma gider, De- dim ya, gazetecileri ben severim. va da benim gibi geveze oluyor. Ve küçük dostum Aykut, büyük bir ev sahibi gibi beni nezaketle so- kak kapısma kadar teşyi ediyor. Suat DERVİŞ Tiki Pamuk ipliği 12 numaralı Pamuk İpliği arzu e dilen miktarda İstanbulda Bağçeka- pıda Celâl Bey Han No.36 de satıl