——— 9 EKONOMİ Buğday rekoltesi tahmin ediliyor Zirant Bankası On, onbeş gün sonra, buğday alışlarma başlıyacak- tır. Henliz Bankanm buğday piyasa- ema hangi fiatleri tayin edeceği bel- li değidilr. Buğday tacirleri, Banka- nm bu sene, takip edeceği fiat poli- tiknamı merak etmektedirler, Buğday rekoltesinin 3 milyon to- Bu bulacağı hakkmda tahminler te- yit etmektedir. Bu miktarın 500 bin tonu ihraç edilecektir. Şimidiye ka - dar dış memleketlerden Ziraat Ban- küsma yapılan siparişlerde, İhraca - tn yukarıya yazdığımız miktarı, bu- Incağı anlaşlmaktadır. Buğday ih - racatı yüzünden memleketimize 3 milyon lira girecektir. Son Trakyadaki buğdayların bor sadaki satışları artmıştır. Lülebur * gazdan gelen iki vagon sert buğday kilosu 5 kuruştan satılmıştır. Yumu- gak buğdaylar 9 kuruş 20 paradır. Buğday salşlarımdaki son düşkün - Mik karşısında, ekmek fiatinin de in- mesi icap eder. Alâkadarlarım söyle- diğine göre, ekmeğin 60 para daha ucuzlaması lâztmdır. Türkiye - Fenlândiya ticaret anlaşması Türkiye - Finlândiya arasındaki yeni anlaşma bir Temmuzdan itiba- ren tatbik edilmektedir. Yeni anlaş- ma klering esası üzerine kurulmuş- tur. Anlaşma hükümlerine göre, Tür kiye ihracat malları Finlând serbest bir surette girecektir. Evvel | ee Türkiye - Finlândiya arasmdaki muvakkat ticaret itilâfı tatbik edildi “ği zaman,her İd memleket arasmda | ilcari muvazene hâsıl olamamıştı. Bu yüzden itilâfname feshedilmişti. Keni anlaşmış, iki memleket arasın- daki münasebetlerin inkişafına yâr: dım edecek şekilde tanzim edilmiş * tr. Anlaşmadaki “bir kayda göre, Türkiyede yapılmıyan kâğıtlar Fin- Jândiyadan serbest bir surette Türki yeye girebilecektir. Bu cihet kâğrt it | balâtçılarmı bir müşkülden kurtar -! maktadır, Kızılayın maden suyu satan dükkânları Kızılay tarafından, biri Eminönün 4k, diğeri Beyoğlunda olmak Üzere maden suyu satan İki yer açılmıştı. Yapılan bir hesaba göre, Eminönü şubesinde günde 2500 şişe maden su yu sarfedilmektedir. Buna yakm ma den suyu dü Beyoğlu şubesinde #a- kılmaktadır. Kızılay gördüğü bu rağ bet karşısında, gehrin diğer semtle- rinde maden suyu satan yerler aça- AÂdemle Havva Bürhan CAMID İçinde kendisine verdi, Avrupa seya hatine çıkar ve formülü de beraber götürür kendine lâzım olacak kadar yaptırır... Bu şekilde fabrikanm aynı kokuyu piyasaya çıkarmasına İmkân olur mu? — Her halde bu çok ucuza çıkma sa gerek? — Müt Bir a ela ben de beraber bulundüm, bu formüle göre «sansı #ıkarmak o kadar güç ki! Orası bir âlem, lâboratuarda günlerce çalışılı- yor, esansı teşkil eden maddeler, ko kular okadar hassas aletlerle tartı- Fabrika ayrı tipte şişeler de yaptırmış, etike tinin üstünde ayrıca kardeşimin adı da yarlıdır. , — Bu kokuyu size de vermez ml? | Gülümsedi: © — Hayır, okadar titizdir ki evde bütün kokuları kilit altmdadır. — Merak, pahalıya mal olan bir merak! Şekeri ucuzlatmak için 3 milyon kilo olacağı Pancarın köylüye daha ucuza mal edilmesi çareleri aranıyor Şeker Fabrikaları Şirketi, endlistrisinde islahat yapmak için Almanyadan mütehassıslar getire - cektir. Mütehassıslar, şeker fabrika- larında ve şeker sanayiini alâkadar eden hassalar izerinde tetkikler yap tıktan sonra, rasyonel bir suretle 18- lahat yapalaklardır. Bu ıslahat neti- cesinde, şekerin maliyet fiyatını da- ha aşağıya indirmek mümkün ola - caktır, Geçen sene, şekerin maliyet fiya- İl şu esaslar üzerinde tetkik edil- mişti; ı ları, 2 — Pancar mahsulü. Fabrikaları idare eden şirketleri birleştirmek suretile maliyet fiyatı- hi teşkil eden en mühim unsur orta- dan kaldırılmış oldu. Her fabrikanın ayrı ayrı şirket halinde çalışması, büyük masraftı, Bütün bu şirketler birleştirilmek suretile, büyük bir ta- sarruf elde edildiğine şüphe yoktur. İkinci mesele, pancar fiyatla Pancarm, şeker sanayiinde en bi rolü oynadığnı söylemeğe bile lüzum yoktur. Pancar fiyatlarının kilosu 30 paraya indirildikten sonra, şeker fiyatlarını bugünkü dereceye indir- mek mümkün olmüştür. Geçen sene şeker sanayiinde yapılan bu :slaha- tm büyük faydaları görülmüştü. Şe- ker fiyatları ucuzladığı için, İstihlâk miktarı dr artmıştı. Geçen sene şe- ker sanayiinde yapılan bu ıslahat ta Fabrikaların idare masraf - kâfi görülmemiş ve fabrikaları daha | rasyonel bir hale koymak için Al- manyadan mütehassıslar getirilme - #ine karar verilmiştir. Mütehassısların en ziyade çalışs- şeker | cağı | ” Nümüneler Eylile kadar Prağda in- sahalardan biri de ziraat saha- siydı. Pancarı ve daha ucuza mal etmek için, ziraat sahasmda ne- lere ihtiyaç vardır? Bugünkü şeri altında köylü otuz paraya pancar sattığı halde vaziyetinden memnun değildir, Zürraa memnun etmek ve ondan pahalı pancar almak demek, şeker yatını artmmak demektir. Halbuki, pancarm köylüye hem uc: za mal olması, hem de bu işten kâr etmesi lâzımdır. Bu da zirai sahada wlahat yapmakla elde edilebilir. Her şeyden evvel, pancar tarlasma tek- nik ziraati sokmak, toprağın randı- manmı artırmak Jâzimdır. Çünkü memlekette ham maddelerin ucuzla- masi meselesinin, fabrikalarm mali- yet fiyat ile sıkı bir alâkası vardır. Meselâ, bir pancar tarlasının dönü- mü basına 1000 kilo almırken, Garp, çiftçisi ayi sahadan 3000 kilo pan- car alırsa, elbette pancarm © kilosu bizde daha pahalıya mal olur. Bu da şeker fabrikaların maliyetine do - kunur. Görülüyor ki, Türkiyede bir dö- nümün verdiği pancar miktarı azdır. Bunun için de toprağım randımahını artırmaktan başka çare yoktur. Çekoslovakya bizden tütün satın aliyor Çekoslovakya Tütün Inhisarr man şeleri Samsun, Bafra, Taşova, İzmit, | Gönen, Düzce, Hendek, Trabzon ol- mak üzre bir milyon 250 bin kilo tü- tün almak Üzere milnakasa açmıştır. İ bidir. Fakat yine | kendi bil İ muhefaza eder. hisar idaresine gönderilecektir. BORSA “NTEMMUZ. CUMARTESİ — ELİA m a , Paralar Sterlin 1 Dolar 20 İsviçre fr. 26 Belçika Fangı S0— 20 Drahmi 2 20 Çek kuron 20 Ley 10 Dinar Liret vesikah Florin Avusturya gilin Mark Zieri Pense Lava Yen İsveç küronu Alim Banknot Çekler Paris üzerine İngiliz üzerine Dolar Liret 12,05 629.50 0,79,1$ 10,13,57 47220 63, azan | | .Tahvilât İ Mısır tahvilleri lEsham İş Bankası Mü . . N - ,, ,, Hamiline Anadolu 14 60 Pa Şirkethayrıye Tcamvay Romonti Nektar Terk, Aslan Çimento Kuşan kesik Merkez Bankanı Osmanit Bankası Kuponsur Şark Merkez Eczanesi İstikrazlar Türk Borcu T 7 re İstikrarı dahili Ergani A. R.C Sıvas Erzurum I n 1486 1 1903 11 1911 0 9750 9150 Ritm Kaponsuz Anadolu 1 ve 18 Anadolu Müz Fotoğraf Tahlilleri Fotoğraflarınızı bize gönderiniz. karakte. rinizi size söyliyelim! Biribirine zıt alâmetler gösteren bir karakler. Zaman zaman nikbin; zaman ozaman fevkalâde asabi- dir. Kendini âni olarak bir işe a « tar, büyük bir fe aliyet gösterir, Sonra birden -bi- Te vazgeçer bağ- ka birşeyle meş- gul olur. Hayran olmak için sebep arar, bu sebebi buldu mu, $on - M. Kemal suz bir feragat ona bağlanır. Onun karakterinin baş hca vasfı bu bocalayışlardır. # Kendi muhitinde, emin olduğu bir | dost muhitinde İçini açan ye etrafın dakileri » hayran bırakan bir şah- siyet. Kendinden olmayan şeylere ve kimselere kar şı şüpheleri var- dır. Onu aldat- mak kabil değil dir. © Muayyen prensiplere bağlı dır. İçtimai haya Lin zevahirine tâ Kemal Ülgenay * Kısa adımlarla 7 Ve bir şeyi arzu e! rlemesini sever, iği zaman fırsat #ollar, fırsat ge- lines kaçırmaz. Kendi o kendine smniyeti vardır ve bunun kıyme » Harice içindekileri ver - mez... Otoritesi yardır. İnat ve Mimi Bim “başında İtaat et- Yusuf Giray mesini bilir. Mun tazamdır. Ani şiddetleri vardır. Fa- kat çabuk geçer. İştiyakları, tahassüzleri ile hare - ket eden, başkalarını dinlemiyen bir karakter. Fakat kendi hareketi - nir yanlış oldu ğunu görünce, dönmesini * bilir, lüzumsuz inatla- rı yoktur. Çabuk ve seri çalısır, şahsi usulleri var dır. Biraz asabi. dir. Bir mal sahi bi olmaktan ziy: de İyi bir müdür Beydemir | olur. Ayaklerında rahatsızlık var - Yeni camide Romen hande oturan on altı yaşındaki Petro, apartimanm merdivenlerinden yuvarlanarak ya - ralanmışlır. Petro hastaneye kaldırı! mıştar. ği gibi düşünmek hakkını P mukavemeti var» Bursadan S.H, imzasile: Ikimiz de bir yerdeniz. Ben 23 ya - şındayım. 24 yaşında bir genci deli- ce seviyorum ve o da beni seviyordu. Bir mesele yüzünden aramız açildi. Ablamı ve ağabeylerimi omen yüzün | den terkederek wsak yerlere gittim. | Ben elan onu sevmekteyim. Lâkin ayrıldığımız için ne o bana ne de ben ona bir haber gönderemiyoruz. Ay rı olarak yaşıyoruz. Barışmak için dinleyeceğim. Saygılar. « Bir tanidik vasıtasile onun sizi hâ lâ sevip sevmediğini sordurunuz, öğ- reniniz. Sonra münasip bir şekilde onunla karşılaşmanın çaresini bulu- eri Meselâ, bir ahbap evinde tesa- düfen karşılaşabilirsiniz. Fakat bu tesadülü sizin yaptığınızı ona hisset- tirmeyiniz. . Hastayım, mektup dik. Fakat hastalığım dolayisile Is. tanbula tebdili havaya geldim. Dok- torlar acele tedaviye başlamamı söy ledikleri için onu göremeden ayni dım. Buna son derece mütessirim.Bu raya geleli dört beş ay olduğu hal- de henüz mektup almadım. Her iki- miz de biribirimisi çok seviyorduk. Halbuki şimdi ondan hiç bir haber alamaşışım benim sıhhatim üzerine fena tesir yapıyor. Bu hususta ne yapacağımı bilmiyorum. Çok üzülü- yorum. Bana bir çare. Bundan daha evvel, oradaki sami- mi arkadaşlarınızdan birisine yazar, vaziyeti anlarsınız. Belki sizin adre- #inizi bilmiyordur da onun için mek» tup. yazmıyordur. Bunu yaptıktan ka Ege lal DİR | a vaziyette ise, ona mektup yazar, 8 zânle ve sıhhatinizle alâkadar olma: dığma dair serzenişlerde bulunur alel acele geldiğinizden onu göreme- diğinizi de ilâve edersiniz. » Bekliyeyim mi Çamlıcadan C. T. S. imzasile: ! Anadolulu, ide olan ve şimdi 27 yaşlarında olan bir gençle sevişiyordum. Uç sene ev- vel onun bir ihtiyaç dolayisile mek- tebi terkettiğini öğrendim. Onu çok mazeret telâkki etmiyorum. ,Şimdi ufak bir işle meşgul, bakacak kimse si yok, henüz askerliğini yapmadı. İki sene sonra askerden dönecek. I- kimiz de orta mektebi bitirdik, hiç kimsemiz yok, kızkardeşim var. O da evlidir. Şimdi ben 21 yaşındayım. O nunla olan rabıtamız çok temiz ve İ çok kuvvetli bir sevgiyle biribirimize | bağlıyız. Şimdi o uzaktadır, mülema diyen mektuplaşıyoruz. İki sene son- ra askerden geldikten sonra muhak- kak evleneceğimizi yasıyor, onu bek liyeyim mi ne dersiniz?, Bekleyiniz, ve onu daima mektu- vet pek ucuz değil. Yılda yüz yetmiş bin frank veriyor. — Müthiş! — Evet, yalnız birşey var. Yalnız koküsü İçin yılda yüz yetmiş bin frank veren bir kadının başka şeyle- ri de buna göre olmalı denir, değil mi? — Öyle ya! — İşte kardeşimin bu tabiati yok- tur. Vakıa kocası çok zengin amma, nasıl anlatayım, meselâ bindikleri otomobil on yıllık bir moddası geç» miş arabadır. Ve kardeşim şöyle böy le bir zengin karısından pek üstün giyinmez. Evlerinde hiç te çok zen- | gin hayatı sürmezler.Onun en zayif tarafı dediğiniz gibi bu koku merakı işte! Yemek bitmişti. Kalktık. Konuşa konuşa güverteye çıktığı- miz zaman onun bu sohbeti uzatmak | ister gibi — Rüzgürtiz bir köşe bulsak! Diye oturmak arzusu göstermesin den anladım. Atinr gezintisinde hayalimde yaşa | yan eski Yunan kadın tipi yanımda idi. Bu iri siyah ve parlak gözlerde I | l İ miz, tattığımız, bazan da nefret et- efsaneleri dillendiren o hararetli aşk | tan kıvılcımlar vard. Kadın diye gördüğümüz, sevdiği- tiğimiz mahlük gözlerile konuştuğu zaman ne sevimli oluyor. Şimdi bir balık süzülüşü ve bir ke- di sokuluşu ile yanımdan ayrılma - yan bu genç kadının gözlerinde öyle sıcak bir sevgi ihtiyacı seziyorum ki, gu anda onu kucaklamak imkânı olsa bir saniye tereddüt etmi yeceğim. Birinci salonun önündeki hasır kol tukları işaret ettim: — Burada rüzgâr bizi rahatsız et- mez. Başka nöbetçilerin peşimize takıl- malarma meydan vermemek için! ben yukarı çıkarken merdiven değiş- | tirmiş, salonun tersinden arka tarafa çıkmıştık. Zaten tenha olan vapurun | yirmiyi geçmiyen birinci smıf yolcu | su kayboluvermişti. Otururken birdenbire hatırıma gel miş gibi : — Arkadaşınız, dedim, Madam Di- ya. — Diyamandi! — Evet, yalnız kaldı! Dudaklarını büktü: — Ne çikar, vapurda herkes biri- biri Şimdi önümüzde engi inlere doğru uzün!p giden Akdenizi seyrederek | gökte, yerde, denizde biribirini bu- lan bütün dişi ve erkek maâhlöklar gi bi başbaşa fikirlerimize galebe çalan hislere kapılarak konuşuyoruz. Akşam yemeğine beraber indiğimi xi gören kaplanın gözlerinde sinsi ve çapkın bir parrltı sezdim. » Artık işaret etmeğe lüzum kalma- dan yerlerimize oturduk. Emili'nin yol arkadaşı ihtiyar Ma. dam habis bir kaynana gibi ikimizi de fena fena süzüyor. Insanların Tüzucetli bir hassaları var, Nerde ve ne halde olurlarsa ol- #unlar müsait buldukları yere akıve- riyorlar. Bütün sevmek kabiliyetleri olan genç erkekle sevilmek ve seviş» mek ihtiyacı duyan kadının biribirle- rini tanımaları için hattâ bir gemi süvarisinin yer göstermesine bile Jü- zum yok. Muhakkak ki Emili ve ben Akde - niz enginlerine yaslanan şu beyaz geminin yegâne çiftiyiz. Ve eğer Nuh-peygamber milis — Sel insan nes İlini Üretmek-için gemisine bir çift a- rasaydı, muhakkak ki bizi bulacaktı, Bir yarım gün v bütün gece yaşadığımız bu Akdeniz aşkını hattı istiva altında tarihin kaydettiği aşk ların belki en hümmalısı oldu. | Ve Misir sularına yaklaştıkça ha- | rareti arttı. İskenderiye rıhtımında onu karşı- lamaya gelen ve kimbilir o tatlı para ve alışveriş işleri arasmda bu vazife Yi belki de angarye telâkki eden erke ğini bana dürbünle gösterdiği zaman bu taptaze bir manulye gibi beyaz ve bir Şark karanfili kadar ateşli di inin gönül ihtiyaçlarma hak verdim. » Verdiği adreste haftanın iki günün de buluşmak üzere ayrıldık. Güzel bir otomobile kocasile bindi. Bu cavlak ve bodur erkek karika- türünün yanında o bir genç kız be- kâreti ile tebessüm ediyordu. E) * . Kahireye tam gününde döndüm. Beni sabırsızlıkla bekleyen direk - tör pek sıkışan maden İşlerine başla. mak için derhal hareket etti. Yine otele indim. Ev meselesinde ile ani mız halde Helyopolis'e gitmek iste- miyordum. Birçok sebeplerle oradan boşlan - maz olmuştum, ÇevişMeler Jenme Kaçtım fakat seviyorum ne yapayım? Güzel nasihatlerinisi | sevdiğim için mektepten — ayrılışını| ler |bunuzla, şefkatinizle meşgul ediniz. Darıldı İ . Bayazıttan Ş. M. A. T. imzasil i | Ev hantmı, kendince güzel bir kım * son derece seviyorum. Benden 3 yaş İ büyüktür, O da beni seviyor, Fakat bu sebgi manalı bakışlar ve gözirri- İ mizle, Onun beni sevdiğini akrabam- dan bir kıza benim için söylediği aşk ve sevgiye dair manalı sözlerden an- hyorum. Fakat bir türlü biribirimi. se açılamıyoruz.Geçerlerde aramızda hiç denilecek wfak bir meseleden da- rıldı. Evlerine gidiyorum. O da bize geliyor. Fakat konuşmuyoruz. Sev - gim daha ziyade arttı. Çok seviyo- rum. Ne yapacağımı şaşırdım. Nasıl İ hareket edeyim? Bana bir yol göste- riniz? Kendisinden özür dileyiniz. Bu ve- sile ile de, ona olan muhabbetinizi söylersiniz. Meselâ, bu kadar çok sevdiğiniz onun, size darılmasınm, sizi pek üzdüğünü onun alâkasına bilhassa ihtiyacınız olduğunu söyler- siniz. Böylece de aşkınızı bildirmiş olursunuz. Kaynana der: Balıkesirden P. Ç. imza; “26 yaşında çok hassas bir kır - dım. Üç çocuklu ve 45 yaşlarında bir erkekle evlendim, Çocuklardan ikisi kocamın doşadığı karısının ya- nında, birisi de benim yanımdadır. Huysuz bir kaynanam vardır. Kocam evlendiğimizden üç dört ay sonra bekârlığında oyapfığı gibi yine ekseri akşamlar dışarda işrgte başladı. Bunca ısrar ve yalvarma rna rağmen vazgeçiremedim. Koca- mın bundan başka beni üzücü hare- ketleri yoktur, Onun için hoş görü- yorum. Kaynanam ise her dakika benim kalbimi rencide etmekte ve aldığı tavrı hareketlerle beni sofra başm - da bile üsüp ağlatmaktadır. Kocam en bir wehse müdahale et; rin radan buradan ii getirerek acı flar yerleştirmektedir. İşte bun « lara tahammül edemiyorum: Kayna- nomın Du hareketleri beni kocam - dan bile soğutuyor. Acaba benim sönüm ne olacak? Tki senelik evli - yim, evlendiğimden bir hafta sonra kaynanam acuzeliğe başladı. Kocamla ayrı eve çıksam? Iyi bir dile kı olmaklığım ve çok temiz olan vicdanım buna müsaade ctmi- yor. Çünkü kaynanamın. kocamdan başka evadı yoktur. Yegâna istinat gâhı oğludur. Bu çektiklerimi efra- dı aileme bile söylemiyorum, Ben â arada kaldım. Yazdığım hallere ta- I hammül de müşkül, ne yapayım? Yol gösteriniz de o yolda yürüyeyim.” Kaynananızın nahoş hareket etti » ği bir gün, birkaç gün için kocanız- dan müsaade ajarak silenizin yanma gidiniz. Orada kalınız. Hattâ, kabil ise ,kocanızla beraber oraya gidiniz. Bu daha iyi olur. Vakur bir şekil- de hareket ederek, kaynananızın ha- reketinden ne kocanıza, ne ailenize şikâyet etmeyiniz. Bu, belki ona bir ders olur. Eğer olmazsa, evvelâ ai- lenize danışınız ve onlardan bir na- sihat alınız, ona göre hareket edi- DİZ. İ Bu pler arasmda oranın İ uzaklığı, Merynin orada bulunuşu İ da vardı. Fakat daha ziyade o kor » İ mapolit muhitin havası beni sıkıyor- du. Kahirede ne kadar olsa gözümü "aldatan sahneler var. İşe başladığımın ikinci günü idi. Emili telefonla beni buldu. Kahire deki görümcesini ziyaret etmek için yarın geleceğini, öğle yemeğini be » nimle yedikten sonra akşam trenile gelmiş gibi onlara gideceğini söyle- di, Onun sesi beni heyecanlandırmış- it. — Trenle mi geleceksin! dedim. — Kvet, — O halde seni istasyonda bekle- olmaz. Ben seni bulayım. Akma derhal Semeronis geldi. Oraya gelmesini söyledim. Doğru buldu. İçimde tatir bir heyecan bırakan bu telefon konuşmasından on daki - ka ve ki zil yine çaldı. — Allo! — Pardon, anlayamadım. — O bonjur Matmazel! l Arkası varl