6 İtalyanlar vaziyete hâkim değil! .—..aaaaasaaaasa saa aaaaaeaaaaaaa Adisababada gece gündüz kurşun sesleri işitilmektedir Garpteki bütün Habeş kabileleri Gore'deki yeni ve resmi Habeş hükümetini tanımışlardır Italyanm Habeşistandaki istilâsı- nm tam olduğunu zannetmek tama- miyle yanlış bir şey olur. Garbi Ha- beşistanda kuvvetli bir Habeş hükü- meti İtalyanlara karşı Koymak Üze- re büyük bir sür'atle yeni kuvvetler toplamaktadır. İtalyanlar, fethettikleri arazi üze- rinde hâkim olduklarını ve hertürlü İnzıbatı temin ettiklerini ciddi addet- melerine rağmen bir yandan, dağlar- da çeteler serbestçe gezmekte ve hiç durmadan Italyan istilâ kuvvetlerini İz'ac etmektedirler. Adisababada gece gündüz kurşun sesleri işitilmektedir. Bu vaziyet © kadar ciddiyet kesbetmiş ve Italyân- lar sleyhine o kadar dönmüştür ki| “İmparstor vekili" Grazlani bu kas nunsuzluk durmadığı taktirde bütün İtalyan — Habeş halkını ifna edede- ğini ilân etmiştir. Habeşistandan Mısır ve Fransız Somalisine kaçan Avrupalılar; bu gibi hikâyelerle doludurlar. Anlata anlata bitiremiyorlar. Habeş ordusunda, hizmet etmiş 0- Jan ve İtalyanlar Adisababayı alma- dan kaçmış olan bir Avrupalı, zabit, Kahirede bana şunları anlattı: — Göredeki muvakkat Habeş hü- kümeli; Cecasmaç Hapte Maryamın İ riyaseti altındadır. Hapte Maryam, alyan istilâsma karşı koymak İçin, icap eden tedbiri almış bulu Şimdiye kadar, garpteki Habeş kabileleri o İmparatoru tutmayor- lardı, fakat şimdi gümüş, altın ve sair madenlerden zengin olan top- raklarının düşman tarafından istilâ edildiğini görünce, İtalyanlara mu- Mabeşistanda bir İtalyanlar, bunu anladıkları içi teşebbüs etmemişlerdir. İtalyanların ele geçirdikleri si - lâhilı Habeşleri idam etmelerine rağ- men yerlilerin ta şehirler içine ka- dar baskınlar tertip etmeleri nihayc- te ermiş değildir, Adisababanım nüfusu bu gün an- çak eski nüfusunun onda bi- rine baliğ olmaktadır. Onda dokuzu çetelere iştirak etmek Üzere dağlara çekilmişlerdir. Civardaki köylerin ceza makamın- da yakılmasma, he altımda olan- ların idam edilmesine rağmen Adis- sbaba — Dessie yolu el'an daha €- ......aaaanaaaaaasasazasasa ne cenubu ne de garbe doğru nüfuza | İ Italyan nöbetçisi min değildir. Bir gün Habeş çetele- ri tarafından birçok kamyonun bas. kına uğradığı, içindeki eşyanm yağ: ma edildiği ve motörlerin tahrip e- dildiği görülmektedir. Bunun içindir Ki Genera! Graziani Habeş rüesasını etrafına toplıyarak onları tehdit et- mek ve ihtarlarda bulunmak mecbu- riyetini hissetmiş General Graziani demiştir ki: İtalyan hükümetinin bir elinde sulh ve diğer elinde kılıç bulundu: duğunu #ize hatırlatmak isterim... Memleket dahilindeki bu asayiş - sizlik. derhal nihayete, ermezse I- talyan hükümeti hepinizi ifna etmek mecburiyetinde kalacaktır, kavemet için cengüver Galolar da| hazırlanıyorlar. | Garpteki bütün Habeşliler Garode | ki muvskkat hükümeti tanıyorlar. | Kapte Maryama yardım için ellerin- | den gelen yardımı esirgemiyorlar. | Şimalde büyük bir orduya kuman- | danlık etmiş olan; Ras İsmru ile ce-| nupta diğer bir ordunun başında bu- lunan Ras Desta kuvvetleri Ze birlik te yavaş yavaş gerbe doğru çekil- mekteğirler, İ Orduları bozgun vaziyetinde ol-| mayıp disiplin hâkimdir. Büyük ve şiddetli yağmurlar başla mış olup Habeşler, İtalyan bombar- dıman uçaklarının tesirlerini kaybe- deceklerine sevinmektedirler. İtalyanlar halihazırda gerbe doğ” ru ilerlemeye cesâret edememekte- dirler, İlerliyecek olduklatr taktirde, Ras İwru ve Ras Desta çete harbi yapmağa karar vermişlerdir. Cibutiye gelen buzt Avrupalılar ise Italyan istilâsınm ancak birkaç Ha- beş şehrine inhisar etiğini iddia et- mektedirler. Bunlar durumu şöyle izah ediyorlar: — Bu şehirler arasmdaki vâsi top- yaklar sade istilâ edilmemiş değil, ayni zamanda buralarda meskün| halk İtalyanlara karşı olan husume- Mini açıkça ilân etmiştir a Okutulan mah kümlar bir arada Aydm, (Tan) — Aydın Halkevi kurslar şubesi tarafından Aydm ha- pishanesinde açılan okuma kursunun birinci devresi bitirilmiştir. Kursa de- vaiı eden malikümların smavlart ya- pılmış ve 35 mahküma törenle belge- leri dağıtılmıştır. Aydın hapisanesinde “okuma miştir. Törene Halkevi bandosunun çaldı- ğı İstiklâl marşı ile başlanmış, halke- İ kik, İrini hiç kırpmazlar. | doğru çıkık. SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Mars tipi Mars bizim eski dilimizde “Mirrih dediğimiz yıldızdır,hem de eski efsa nelerde harplere, öenklere * hükme: den Tanrının adıdır. Bundan da an aşılır ki bu tip daha ziyade erkekle- re yaraşir, daha ilk bakışta faaliyet, enerji ifade eder. Fakat bundan do-| layı, bu tipin yalısz erköklerde ölâ- bileceğini hiç sanmamalıdır, Büâkis, söylediklerine göre, her kadında bu tipten azçok karışık bulunur. Seven her kadının azçok bir kapları kesil - mesini, her çocuklu kadmın da âz gok bir arslan oluşu, kadıniarın hep- sinde Mars tipinden szçok bulunuşu- İna hamlederler, Bu tipteki insanların boyları orta- dan uzun, kemikleri kalın, mafsalla- rı kuvvetli, omuzları geniş ve etli 0- Yor. İri iri adımlarla, başları dik, hiz" Ir hızlı yürürler, Bütün hareketleri birdenbire sert olur. Dünyayı yık - mak istermiş gibi giderler. Bazısı çok yemeği sever, fakal en çoğu gok içer, Baş pek büyük değilidr. Alm ge * e açık olur, beynin çok inkişaf ettiğini gösterir. Yüz yuvarlaktır ve çok defa deri- | nin üzerinde lekeler görünür, ys naklar kemikli, elmacık kemikleri çı Yüzün derisi kalm ve esmer kırmızı bir renkte. Şakaklardaki damarlar şişkin, en küçük bir heyecan üzerine, hele en ü fak öfke üzerine birdenbire hizl hiz- lı vurmaya başlarlar. Boyun kiss, kuvvetli ve adaleli o- lur, Gözler büyük, ateş suçarlar, göz bebekleri kimisinde kırmızı, kimisin- de esmer veya kül renginde. Bakıs sert ve kuvvetli. Söz söylerken gözle Kaşlar kalın, gözlerinin üzerine ya kin ve çabuk çatılırlar. Saçlar altm renginde, yahut koyu sarı, her halde | gür ve uçları kivircik. Bürün çok defa tümsekli, bi bazan çeneye doğru düşüyor Burun delikleri büyük... Dudaklar ince, alt dudak daha kalmca. Ikisi biribiri üzerinde simsik: kapalı. Kulaklar nkleri koyu... Dişler geniş i, sarımtrak renkte, çok de çları testere gibi... Çene “ileriye Sesi sert, birdenbire parlar, kuv - vetli, fakat ağır, cok akisler uyandı- tır ve daima başkalarının sesine hük İ metmeğe çalışır. Ahlâk bakımından, daima herkese hâkim olmaya çalışırlar ve çok defa muvaffak olurlar. İşlerinde muvaf - fak olmuş büyük adamlar en çoğu bu tipten olmasalar bile, kendilerin- de bu tipten karışık bulunur. Hastalıkları, en ziyade sinir hasta lıklarıdır. Beyin ve murdar ilik has- talıkları en çök onlarda görülür. Kanlar: çabuk kirlenir. Çünkü kara | cinsten smmm mn al TA a | HERGUN BiR ROP' > KR ORTAY. Anadoluhisarı ile Kanlıca .arasında mehtap gezmesi Ay, Gökte ışıktan örülmüş: bir kadın saçma benziyor. Denize Sandelrmiz, Anadoluhisarı ile Kâh hea arasındaki körfeze, sarki bir câ sibeyc tutulmuş gibi, “kendiliğinden sürüklenerek giriyor. Arkadaşlar - dan biri, sahilde bir yıkıntıyı göste rerek anlattı: — Bizde vaküle dütiyanın'en zevk ehli insanları, bocalar içinde ye! miş. Bu hocalardan biri de, Şehislâm uk makamına kadar yükselen, Bahai Mehtaplı gecelerde, ne kadar sesi güzel adum varsa, yalıst- nın önüne toplar, onlar çalıp söyle - dikçe, Efendi hazretleri de pencere önünde keyfedermiş!” O buhlarr anlatırken, ben de kar- #ünda, uzanıp giden boşalmış sahile bakıyorum. Ay, gökte, şu dakika, - şıktan örülmüş bir kadın saçına ben gyor. Denize, tel tel öyle bir dökülü- şü var ki, elimi uzatıp bu sırma renk li telleri, toplıyacağım geli: de bir kuş var. Arada bi — Ishak... Ishak... Diye bağırıyor Loş dağlar, bu sesi, duvara çarpmış bir lâştik top gibi, geri getiriyor. İ- gimizden biri: — Belli ki, eşini arıyor zavalk kuş! Dedi, Ben sordum: — Acaba, eşini aray 5, hangi Arkadaşlardan biri rek: gülümseye “ — Nereden bildin? Diye sorduk. Cevap verdi: — Hiç hir dişi mahlükun hafizssı, erkeğinki kadar kuvvetli değildir de ondan... — Iyi ama, dişi kuştur, yuvayı ya- pan derler. - Doğrudur. dişi kuş, hem yuva» yı yapar, hem de erkeğin yuvasmı Yapar!.. Denizin Üstünde, sanki küçük mik yasta bir gebe şenliği var. Ateş bö- cekleri, sandalm etrefmı almış, şura ya buraya üçuşuyorlar, Arkadaşım bu fosforlu böcekleri göstererek, sor du: Ne ateşli mahlüklar, değil mi? ciğerleri çok defa iyi işlemez, Çok çi| ban çıkarırlar, kangrana çabuk tutu lurlar. Hangi hastlığa tutulsalar has talıkları acele yürür, Lokman HEKİM Üniversitede yabancı. profesörlerin vaziyeti Dünkü sabah gazetelerinden birin- de Edebiyat fakültesi profesörlerin- den Spitzerin tedrisatmdan memnun kalınmadığını, bu yüzden kontratın yenilenmediğini yazmıştır. Yaptığı - muz tahkikata göre, bu haber doğru değildir. Üniversite için getirtilen ecnebi profesörlerle beşer sene müddetle kontrat yapılmıstır. ve profesörler, üçüncü sene sonunda istedikleri tak- dirde istifa etmek' hakkmı haiz- dirler, Profesör Spitzer de üç sene- lik tedris müddetini doldurmuştur. Kültür hareketlerimize bağlılığını bir çok vesilelerle göstermiz bülunan profesör, Mişigan ilniversitesine ver. diği sözü tutmak işin kontratmm devamma rağmen ve kendi İsteğile memleketimizden ayrılmaktadır. Bi- naepaleyh, kontratm yenilenmediği hakkmdaâki haberler tamzmen asıl - sızdir. Diğer taraftan, Üniversiteye yeni: den ecnebi profesör ve doçentler ge- tirtilmesi yolunda büzı teklifler ya- pıldığı ileri sürülmektedir.Bu şayia Dış esası, profesör Rayenbahm ken- vi başkanı Neşet Akkor bir. söylev verdikten sonra belgeler dağılılmış; bundan sonra bando bir konser ver- di ubesinde yeniden iki kireliniin ih. / dasını istemesi ve bu teklifin kabul edilmesidir. Yoksa, ecnebi doçent ge- tirtilmesi yolunda hiçbir teklif ya- — Evet, dedim, ateşli. Faket ine yazık ki her ateşli mahlük gibi İ parlayıp sönmeleri bir oluyor... İ “O, yine sordu: — Acaba, kanatları altındaki bu losfor ışığını, hangi kuvvetten alr - yorlar?., Dur, ben de sana sorayım de- dim: Güneş, ışığın hangi kuvvetten aliyor? Bülbüle, hangi bestekâr, böy le tatlı tatlı ötmeği öğretiyor? Arıla ay hendese ilmini, kunduzlara mi - arlığı, tlkiye kurnazlığı, aslana cesareti, karıncalara yazın ortaya Çi kıp kışın saklanmayı,Ağustosböceği se «ırimi çatlatmcaya kadar haykır- mağı hangi kuvvet telkin ediyor? pılmış değildir. Denizlide ilkmektepleri bitirenler tel-telöyle dökülüşü var ki... Güzel Bes Boğaza bir başka bakış Ağır âğır Kanlıcaya doğra ileri » yoruz, Deniz, o kadar durgun ki, bir göl üzerinde dolaşır gibiyiz. Kayıkçı, ellerindeki küreği bıraktı. Sular, bizi döne dolaştıra, Kanlıcadaki Sait pa- şa korusu önüne gelirdi... Buradan, İ mehtaplı bir gecede, orta boğazm manzarasını, eğer bir defa olsun gör | medinizse kendinizi Istanbulda yaşa İ mış sanmayın... Her çıkıntınm,karşıda bir girinti İ- 18 öpüştüğü. Roğaz kıyılarının. en ca” na yakın yeri, bence bu korudur. Güzelir $ hoşlanan gönlüm, beni ötedenberi, Boğazm A- nadolu yakasma çeker. Anadolu ya- kasi içinde de en hoşuma giden iki köy var: Vaniköy ile Kanlıca? Dağ ve deniz, birinin bittiği yer- İde, öteki başlıyarak bu iki köyü; ön- den ve arkadan öyle çepeçevre sar- mışlar ki, denizle dağa bir üçüncü manzarayı eklemeğe imkân olmadığı gibi, lüzum da yoktur... Kendi kendi- me: — Acaba, diyorum, belediyenin muhafaza altma alacağı korular ara sırda bu Sait paşa korusunun da a- dı geçti mi? Harap, bakımsız bir ko- ru ama, ne de olsa, tarihi bir kıyme- ti var. Buradan tekrar sandala bindik. A kıntıların önünden, arkasmdan, rüklenerek, Çubukluya doğru dümen kırdık. Mehtap, artık, yavaş yavaş bakır rengi almağa başladı Rüzgâr, karşıda Yeniköyür gürültüsünü bize kadar getiriyor. Kanlıcayı, Hisarı, Kandilliyi, geçe rek Vanıköyüne' geldik. Denizde, pul pul işlenmiş siyah bir kadife gibi du- ran bu ilerlemiş gecenin mebtaplı yil zünü uzaktan bir daha, doya doya seyrttikten sonra, yerli yerimize çe- kildi Salâhaddin GÜNGÖR Denizli, (Tan) — Bu sene ilk okullardan merkezde 182 talebe mezun olmuştur, Yukarrki resim, Gezi M, Kemal mektebhinden bu sene diploma alan talebeyi gösteriyor. z