TAN 20-6 - 936 Dün sabah Günes saat 5 de tutulurken Dün sabah güneş tutulurken —eaeeerereaaarareaeaeeeeseesee Uludağda yetmiş saniye gecenin (Başı 1 incide — Meyli azamı bır Fa, yorulur Öteki gi 1 diyor, son anım, iki taş ko £ karargâhı gi oraya çıktık. B: karargâhtr dürü, ründü. A, Fatini, asıl bu idi, Kandilli dağm 2.100 rakımlı t sı kürklü Uh vesinde tik. O zam; ix idi — Havnlar, bir türlü düzelemedi, geciktik.. İşleri, bitiremedik! diye biss ordu, Belli ki, bu uyuma nda rgunluğu dur- na rağmen yüzü £ Artık, tutulmasını di, n; ii söyl e bulunmanın, gün rahat- bu si lerden bir zat diyor ki , günün bu saatinde, ve > hele mutlaka yük - Bugün ise hava görülmemiş derecede acık n bir kere, küçük bir sis, ha - ağmur b leri boşa çıkarabi Baktım; yet, artmağa başla akıl erdiremediğimiz lerin ortasında, Fatin E den dürbüne koşarak; © mirler vererek, kavadaki en küç ük de gişiklikleri kayde çalışıyor. Arkadaşlardan biri: rgâhmda faali- Bizim srrma rtakım alet — Yahu! bu'ne tuhaf güneş! e -| âi,“bir'türlü doğmak bilmiyor? Bir başkası, gülümsedi: ancısız doğum olur mu? — Iyi ama, burada iş aksine! Gü- Deş doğuyor, sancısı inyanın gözlerini üzerine çeken 19 haziran 938 güneşi; şu da- kikada doğmak üzere... İlk tşikli ok « larını, karlı bir dağ duruğu üstünde rik. Yanımda birisi: gafil günes! dedi, birkac | dakika sonraki Ak den, ne de gururlu bir bakışla bizi sü gliyor!, Saat tam dördü elli sekiz geçiyor. Jslenmiş camlarımızı hazırladık. Ba- zıları, bü kadarla kalmıyarak, gözlük Kapri srtm başını gece de | — Bize tutuluyor herhalde. —...... süren bir harikulâde manzarası | Tikin göremedik. Fakat, isli camlar arkasından biraz daha dikkatli ba - kıncâ, yukarı kısmında, belli belirsiz İbir yiv gözüme ilişti. i Tik müjd. yanımdakilere Jdim | —işte tutuluyor! Yiv gittikçe derinleşiyordu. Sanki, igök yüzlinden bir çengel atıp, güne - 5 İsin bağrma saplamışlardı. Derken, 5 vi 5; küçülmeğe başladı. ( başlıyarak gitgide orta- lara doğru yayılan siyahlık, ona biraz sonra, kalmca kesilmiş bir karpuzıdi- limi manzarısını verdi. Bu sırada ışığı da, saniyeden saniyeye axalıyor İdu.. Bu azalış, başlangıçta pek hisse İdilimedi. Fakat yarım aydan biraz da ver - se bir müddet seyrettikten son- İ i Nasrettin hoca dumdır, dedi İ Nereden anladın? | — Canım. dedi. hani ayr kırar yıldız yaparlar; demem Ji? Simdi de, güneşi kırpıp kırpıp ay İyapıyorlar! İ Gölgeler, yanımıza Karşıdaki çam ormanı perde perde ka İrarıyor, Etrafrmızda birtakım haya - Jetlerin dolaştığını vehmeder gibi 0- be renkte bir ağ, £ bi yen, donuk ttikçe Kalınl zemiy gara ak | Artık, güneş diye bir şey yok. Hi büsbütün gözden kay boldu. Şimdi onun Yerinde, gök yüzünün tavanma mıhl, bir tahta var. Yenide gece başladı. Ancak 71 iy İbu yalaner gece; o kadar uzun bir gs — Bir de bakarız ki, tutulmamış!..!ce idi ki, bize Bİ rasır kadar geldi. Birisi sordu: İ Tam bu. sırada, yani güneşin büs- — Kuzum, bu güneş, kime tutulu- |bütün tutulduğu, eski tabirle küsufu yor? kült vâki olduğu sırada,bir kadın se Birisi atıldı: Js1 duydur — Neden? , Ondülâsyonlara!. . İ — Bu kadar kişi toplanıp,seyrine | kadın arasında; bir ondil- baktığımız için.. Ben de onun yerinde İle saç münakaşası yapılıyor sanmış - olsam tutulurum. Suratmda maymun (tim. Meğerse tutulduktan son oynamıyor, ya... ım parlak bulutlar Bu dedikodular sürüp giderken, Fa (hi Bunlar, dağlardan #1ç Küsufun resimlerini almağa mahsus ölet | İlerinin camlarını d kat, güneşte, henüz tutkunluk alâme- ti yok. Sağdan soldan fısıltılar: ise buladılar, Fa- syn! Ondülâayon!.. Ba büyük a- | ranlık olunca, dağların arkasından, üstü siyah, içi yeşil renkte buluta benziyen birtakım cisimler - belirdi. Bunlar, öyle koşa koşa geliyor - ardı ki, gözle takip etmekte bile güç lük çektik. Aramızda bulunan kadm: ar, çığlıklar kopararak, bu parlak bulut parçalarmın nasıl uçuştuklarnı rlerine gösteriyorlardı. Küsuf, tam tesbit edilen zamanda tin Hoca hiç telâş etmiyordu. ya gelirler, biraz dolaştık- li Ustat, dedim, güneş tutulmıya- | tan sonra gözden kayi armış. Ra- cak, diyorlar... sat adamları arasında, ondülüsyon a- Hafifçe kırlaşan sakalını kaşıya «İdi verilen bu hâdiseyi, biz de gözle - İrak gülümsedi: rimizle gördük, | O çoktan tutuldu!. Güneş tutulup ta her taraf kapka- ünün Üzerinden, denizi aydınlatmağa çalışan güneşin sakat manzarası İdüşen gölges dördü 58 dakika, 51 saniye geçe baş- ladı ve 70 saniye sürerek; bese bir dakika ve 41 saniye kala, güneş tek- rar eğki vaziyetini almağa başladı ve ancak saat yediye doğru aym tzerine inden kendini kurtara- İnen “güneş gibi parlak | güneşin karari İleki dürbüne koşmaktan kimse dünyaya öteki gelişimi bildi. Güneşin hiç göze görünmez ol- duğu bu 70 saniye içinde, karanlık o kadar bastırmıştı ki, biribirimizi güç- lükle farkedebildik. Şu dakikada, yani 1936 yılı 19 ha- riranının sabah saat beşinde söyle - gün gibi meydande...., kabilinden şözlerir, hiç ir mânası yok. Yer yüzünün bu biricik fanusunun apansız, sönmesinin ne demek oldu - ğunu, dünkü güneş tutuluşunda bü - tün korkunçluğile anladım, Abdillhak Hâmldin dediği gibi “Şems olmasa güller de olur bunda siyehrenk, « bü gülşendeki ahengi siyek- teitin; Küsuf bittikten sonra, son derece mühteşem bir manzara seyrettik. Gü- nes, ortası sim s rıl yanan bir halka ile çevrilmişti. Bu işıklı halka, gittikçe genişliye- rek güneş, o göz kamaştırıcı haşmeti ile yeniden tepemizde kendini göster di. Tam bu esnada, bir küçük yıldız, iğ in biraz ilerisin de, bize bakıp göz kırpmağı başla - * dı. Ve akebinde birkaç yıldız daha par layıp söndüler, Bize 70 saniyelik bir gece geçiritik en sonra, yeniden sabah olmuştu. Rasatane müdürü, geniş bir nefes aldi, Demindenberi, bir dürbünden ö- ile konuşmağa vakit bulamamıştı. — Bu tertipte tam bir güneş tu - | tulmasını, gördünüz mü üstat? Diye sordum : — Hayır! dedi, senedenberi i böylesine rastlamadım. Bundan #on- ra raslâyacağı mı da ummuyorum... — Küsuflar, muayyen seneler de mi olur?.. — Muayyen senesi yoktur. Fakat, herhalde, şimdilik dört beş sene için iküsufa şahit olmıyacağımız muhak- İ kaktır!..., Yapılan hesaplara göre, tam kü - sufun, Bursada Uludağ mmtakasın « da bir daha, bu şekilde görülmesi an- cak 3ÖÜ sene sonra, mümkün olabile- cekmi$. Eh... Çok bir şey kalmadı, densek Kısmet olursa, 560 sene sonra. yanı le, hep bera- ber Uludağıma çıkıp güneşin nastl tu- tulduğunu seyrederiz!. İsine mini ol astronomik fotoğraflara engel olmuş yah, etrafı parıl pas| 70 saniye devam eden ikinci gece esnasında Istanbul iması İneboluda Tnebolu, 19 (Tan) — Güneş, tam saat beşi iki geçe tutulmağa başla - mıştır. Hava, bidayette açık olduğu için, tetkiklere hazırlanan Romen 88 trönomları evvelâ çok memnun görün müşlerdir. Fakat, yarım saat sonra, etraf bulutlarla kapanmağa başla - mıştır. Saat beşi'elli yedi geçe güneş mile tutulmuştur. Bu hal,"bir da kika on beş buçuk saniye sürmü - nüne raslıyan bulutlar, n tam olarak görülme- amış, fakat alınacak tur, Romen mütehassısı, çekilen fa toğraflarım netice vermiyeceği kans atindedir. Yirmiye yakım küsuf hâdi- sesi tetkik ve takip eden Basarabya rasatanesi müdürü Astronom Doniç buğünkü kadar muvaffakıyetsizliğe adığını teessürle söylemiştir. , her taraftan büyük merakla söyredilmitir. Kastamonu- dan gelen vali de seyirciler arasında bulunmuştur. Bilecikte Bilecik, 19 (Tan ) — Güneş tutul » ması hâdisesi, 4,57 de başlamıştır. Tu urtulma bir saat 55 dakika z . Utarit seyyaresi, her « kes tarafından görülmüştür. Ankarada Ankara, 19 (Tan) — Daha sabah karanlığında sokaklara dökülen halk, Ankaranm iç klesinden güneş tutul- masını merak ve alâkayla seyretmiş- lerdir, Londrada Londra, 19 (A.A.) — Güneş tutul- ması, Londrada da gayet açık bir su- rette görülmüştür, Sat beş on beşte aym güneş sathınin hemen hemen Üç te birini kaplıyan siyahı gölgesi mü- kemmel surette farkediliyordu Japonyada Tokyo, 19 (A.A.) — Nord-Hokkai- do'da güneş tutulmasma âit yapılan rasatlar, muvaffakıyetli neticeler ver miştir. Ancak Nord-Hamlekalı'deki Ingiliz heyetinin rasatlarını bulutlar bozmuştur Yeni bir yıldız Berlin, 19 (A-A.) — Bu sabah Ber- lin-Abelsberg Tasatanesi, cephe bür- Salâhattin GÜNGÖR cunda veni bir yıldız keşfetmiştir.