T EZ 20.6.8936 Baldvin kabinesi istifaya çağırılıyor AN Loid Corç, zecri tedbirlerin ilgası alçaklıktır diyor (Başı 1incide) içinde söz söylemiştir. Her taraftan yükselen nidalar kâğıt ve gazetele- rin buruşturulmasından çıkan ses- ler, nazırların sözlerinin ikide birde inkıtaa uğratılması mebuslarm na” 8ıl asabi bir halet içinde olduklarını pek iyi gösteriyord. Eden, “Hükümet, Habeşistan me- selesinde evvelce takibetmiş olduğu hattı hile mlteessif değildir.., dediği za- man muhaliflerle ekseriyet &rasın- da ciddi hadiseler çıkmış ve müza- keratın on beş dakika tatil edilme- sine mecburiyet hasıl olmuştur. Hariciye nazırı, nutkunu bitirdiği saman muhali? amele firkası nami- na söz söyliyen Arthur Greenvood, gerek Eden'e ve gerek hükümete karşı şiddetli hücumlarda bulunmuş tar, Greenvood, demiştir ki : Hükümet, intihabat sırada yaptığı valdleri tutmamış ve Ingiliz tarihinde en büyük siyasi İ- haneti irtikâp etmiştir. Mumaileyhten sonra Lloyd Geor- ge, söz almış ve hükümete karşı da- ba şiddetli hücumlarda bulunmuş- tur : Milletler Cemiyetinin cephesi he- nüz bozguna uğramamıştır. Eden, Cenevreye bu işi yapmak, bu cepbe- yi bozguna uğratmak (için gidiyor. Kendisi Cenevreye Milletler Cemi- yetini ezmek, parça parça etmek İ- çin gidiyor. Bu işi başka birine bırak masmı çok arzu ederim. Lloyd George, Milletler Cemiyeti mukavelenamesinin derpiş etmekte olduğu bütün tedbirlerin tatbiki fi ında Fransa'nın İngiltereye mü- zaheret etmeğe hazir olup olmadığı- Bı sormuştur. ile bir çok defalar görüşmek fır. satmı elde ettirg. Fransız ricali, zec- ri tedbirlerin kaldırılması mesele- einde önayak olmağa (hazır olma dıklarını söylediler ve Ingiltere h zu etmekte oldu aklarını bildirdiler. Yalnız Fransa hükümeti, bana şimdiki zecri tedbirlerin muhafaza- mı mı yoksa yeni ; tedbirlerin tat- bikine müzaheret etmesini mi arzu etmekte olduğunu sarih surette bil- dirmedi. Loyd George, şu mukabelede bu- Yunmuştur: — Zecrt tedbirler r tatbik ed iği zaman harp tehlikesi azalmış idi. Büyük Ingiliz harp filosunun Ital yanlara, karşı koyamıyacağı gibi nanilmaz söz sarfetmeğe imkân tasavvur olunabilir mi ? Bizim do- nanmmız, halihazırda her ihtimale karşı mükemmel surette hazır! mıştır. Ttalya müstesna olmak üzere bü- ret etmeğe hazır idi. Buna rağmen siz kaçtımız. Bundan sonra Lloyd George, gür- leyen bir sesle ve kollarını Eden'e ve kabine erkânma doğru uzatmış ol- duğu halde şöyle demiştir: - Bu gece alçakçasma teslim ol- alçaklarda iste burada!.. Mubalefete mensup bir çok me- 'buslar, Baldvin'den bu suallere he- men cevap vermesini istemişlerdir. Başvekil, göyle demiştir: — Eğer İngiltere, her hangi bir tehdide maruz kalmış olsaydı eli si- du hareketten dolayı hiçbir veç -| | “yapıldığı * LEON BLUM lâh tutan herkes silâha sarılacak» tı. Almanlar nutku müsait karşıladılar Berlin, 19: (A.A) — Eden'in A- vam Kamarasındaki beyanatı, Al- man matbumtı tarafından müsait bir surette tefsir edilmektedir. Gazete- ler, şu noktaları kaydetmektedirler: 1.— Zecri tedbirlerin muvaffakis yetsizliğe uğramış (olduğunu itiraf| | edilmiştir. 2. — Ingiltere, filosunun mını devamlı sürette Akdenizde bü- lundurmağa karar vermiştir. Bu ka- rar, İngiltere'nin Almanyanın sulh- perverane niyetlerine itimadı oldu- ğü suretinde tefsir edilmekte ve Stressa cephesine indirilmiş yeni bir darbe sayılmaktadır. 3.— Milletler Cemiyetinde yakin- da bir takım (reformlar yapılacağı bildirilmiştir. ,— Rhin omntakasınm yeniden silâhlandırılmasının bir emrivaki ol- ikbaide yapılacak sulh» Perverane mesaiye iştirake Alman- yada davet edilmiştir. Fransız Kabinesinin Toplantısı Paris, 19.(A.A.) — Kabine, zeci tedbirler hakkında görüşmek üzere | bu sabah toplanmıştır. Fransanın | bu meselede Milletler Cemiyetiyce ittihaz edilecek her türlü karara ha reketini tevfik etmesine karar veril» miştir. Önümüzdeki çarşamba günü me- büsan ve âyan meclisleri, Delbos'un beyanatından sonra harlet siyasete dair müzakerelerde bulunacaktır. Habeşistanın Londra elçisi bir beyanname neşretti Londra, 19 (Tan) — Habeşistarım Londra elçisi dün akşam bir beyanna me neşrederek: Garbi Habeşistanda, kil bir hükümet bulunduğunu, bu hükümetin askeri ve sivil teşki - Tâtları olduğu ve bütün bunların İm- paratora merbut Ve sadık oldukları- ni söylemiştir. Utandırıcı bir beyanat Kap, 19 (A.A.) — İngiliz hükümeti nin zecri tedbirlerin kaldırılması hak kında kararı Cenubi Afrikada çok fena karşılanmıştır. En nüfuzlu gaze te olan Kap Times diyor ki; Eden'in dünkü İngiliz Avam mharasındaki beyanatı şimdiye kadar Avam Kamarasında bir İngiliz dış bakanmım yaptığı beyanatlarm en u- tandırıcılarından biridir. İşçi partisi mücadeleye başlıyor Londra, 10. (A-A.) — İşçi partisi hafta tatilinde zecri tedbirlerin kal- | dırılması aleyhinde bütün Ingiltere- de şiddetli bir mücadeleye hazırlan- maktadır. Marmafih bu sabahki gazetelerin ? ekserisi mesai günü Avam Kamara- sında yapılacak itimat reyinde hü- kümetin büyük bir ekseriyet temin edeceğine muhakkak nazarile bâk- maktadır. Aydın meyvacıları bir cemiyet kurdular Aydın, (TAN) — Aydın meyvacılar ve sebzelecileri bir birlik kurmuşlar, dün'ilk toplantılarını Halkevi selo - nunda parti üyönkurul Raif Aydoğdunun (başka: yapmışlardır. Bu toplantıda kurumun nizamn, mesi kabul olunmuş ve yönetim ku- rumu seçimi yapılmıştır. Yönetim kurumuna, Feyzi Hüsnü, İbrahim, ğında | Hasan, Vehbi, Nizamettin ve Emin | müs, | seçilmişlerdir. bir kas-| Poliste Bir çoçuk, bıçakla arkedaşını yaraladı Beyoğlunda Alacameselt soka; da oturan Aliyenin beş yaşmdaki oi lu Yusuf, sokakta çocuklarla oyn ken İsmail isminde bir çocuk ile ara- İlarında kavga çıkmıştır. İsmall, eli- de geçirdiği bir bıçaklâ Yusuf çocu- ğu yaralamıştır Arabayı devirdi, ken altında kaldı Dün gece Kayışdağından geçen arabact Garbis; sarhoş olduğundan arabamı devirmiş, altında kalurak yaralanmıştır. Fasulyeden zehirlenmiş İstanbul Postahanesi müvezzilerin den Orhan, dün Keieraltında aşçı Eminin dükkânmda taze fasulye ye- miş, zehirlenmiştir. Orhanın hayatı tehlikede görüldüğünden hastahane» ye kaldırılmıştır. Davutpaşada ev soyan hırsızlar yakalanıyor Geçen hafta Davutpaşada on evi soyan hırsızlardan İsmail ile Acem Abbas dün yakalanmışlardır. Bunla» rın çaldığı mücevherler, karyola ta » kımları, gramofonlar, sattıkları yer» lerde bulunarak geri alınmaktadır. Arkadaşları da ele geçmek üzeredir. Kasığından yaralandı İnhisarlar idaresi marangozhane- sinde çalışan Mehmet, dün öğleden sonra çalışırken makinenin kütüğü fırlamış, kasığından yaralamıştır. İki elini makineye kaptırdı Sişlide bir yağ fabrikasında ame- le Hasan, iki elini makineye kaptır- üyesinden | İnsanlar Hayvanlar Tabiatin büttin mahlüklara verdi- ği kabiliyet ve temayüllerden insan- lar, hayvanlardan teferrüt ididasile ve gururlarınm körleştirdiği zekâlam rile, kendi poylarma düşenlerini ih - mal etmişler, dumura uğratmışlar, tabiat kanunları aleyhine harekete geçmişlerdir. “Bioloyie,, âlimleri, bu hareketin yanlışlığını, beşeriyetin beden kabi - liyetinin azaldığını, tereddi ettiğini i öğini, kuvve - tini, mukavemetini iade, vücut ile ze- kâ arasmda bir müvazene temin et - mek için spor, çıplaklık, tabiate dö -| nüş nazariyelerini İleri sürüyorlar. Bu, fasit bir daire içinde d dö ne hareket noktasına avdetten başka iblir gey değildi Bütün dünyada, vücutları mütena- İsip acaba kaç kişi vardır? Sağlam insan nisbeti nedir? Zannetmem ki, yüzde onu bulsun, Halbuki hayvanla- ra bakınız, içlerinde - ehlileşerek kıs- men insanlaşmışlı me müstesna - hiç çarpuk çurpu göbekli olanı var mıdır? Bu manz ra karşısında hayvanlardan teferri gülünç kalıyor, ve hâlâ zeki olmıyan birisini kasdettiğimiz zaman ona “hay van,, diyoru Acaba hayvanlarda zekâ yok mu? okuduğum bir tetkik bana bunun aksini gösterdi: Pariste, henüz omlinbüsler devrin- de, bir yokuşu çıkmak için, yokuş ba- şında ilç tane vedek at bulundurur - İ larmış, Ominbils gelince, yedek at - lardan ikisi #lmır, öne takılır, yokuş | çıkılırmış, Fakat yedek alman iki a- tın daima ayni iki at olduğu görül - üçüncüsünün hiç arabaya ko - şulmadığı farkedilince, meraklı biri- si tetkik eti Uç yedek attan birisi, uzaktan omni büsün geldiğini görünce, hemen, hiş- sedilmeyen bir hareketle, gidip, üçün İ cil yeri alırmış. Ominbüs gelince, ara- bacı iner, gelisi istikametinde kendi - sine en yakın olan iki atı arabaya ko- sarmış. Böylece üçüncü at angarye - İ den mütemadiyen kurtulurmuş. Buna zekâ denmez m Rusyada da, a avcısı, karga -| İlarm hesap bildiğini, tetkik neticesin- | de, görmüş, kargalar, bu aycıyı tanı- yorlarmış ve uzaklan geldiğini görür İ görmez derhal kaçarkarmıs. Avcı, kargaların sık sık çeldikleri bir tarlaya gidip, orada bir kulübede bekler, oradan vururmuş, Bir gün, on İları şaşırtmak için, yanına bir arka- daş almış, kulübeye beraber girmiş - ler, sonra arkafaşmı çıkarıp gönder mis, kendisi kalmış. | İ Kargalar kulübeye iki adam ririp, bir adam çıktığmı anlamışlar, dön - memişler, Ertesi gün, avcı iki arkadasile git-| miş, Kargalar kulübeye üç kisi girip, iki kisi çıktığını Fakat aver, kulübeye üç arkadasile gidin onları geri gönderince, karga- lar içeri dört kişinin girip iç kisinin çıktığını anlayamamışlar ve avcınm kurşunlarma hedef olmak üzere, onu gitti sanarak, tarlaya dönmüşler, Demek kargalar dörde kadar sa - vıp cem ve tarh ameliyesini biliyor- lar, Ben, bu kadar bile hesapybilmiyen birçok Insanlar tanırım Fikret ADİL m mış, yaralanmıştır. Hastahaneye kal dırılmıştır. Bir araba parçalandı Dün Usküdarda Kısıklıdan geç - mekte olan Ismailin (idaresindeki arabaya vatman Halidin idaresinde- ki beş numaralı tramvay arabası çarpmıştır. Çarpışmada â: galanmıştır. İnsanca bir za; muştır, yi (TAN) m Polis Romanı: 12 Kapı arkasında bir cinayet! konan küçük bir tahta parçasmı da yerine koymağı ihmal etmedi. Lâboratuvarda kalmış olan kısım Amiri, anahtarı kili Üzerinde iki defa çevirdi ve cinayet masası poli- sinin işiteceği bir sesle: — Saçma! deli saçması! dedi. Le- prince, yavaş yavaş vestiyoli geçtik- | Michel Herbert « Eugene Wyi Leprince cevap verdi: — İşte şimdi buldun! dedi, Fakat muhakemenizi muhakemeniz kadar mantıki bir neticeye bağlamak İçin, şunu da ilâve etmelisiniz: — Katilin arkasından ölüm kapı- ten sonra diğer yoldan tahkikat he- | yı kapamıştır. yetinin yanma geldiği zaman, ol - dukça sıkıntılı bir süküt anı oldu,. Mösyö Faverelle polise istihfaf - kâr bir göz attı ve alay ederek: - Şüphesiz ki, siz bize katilin bu kapslı kapıdan kaçıp gitmiş olduğu- | Bu İspat etmek istiyorsunuz? dedi. Ve şayanı hayret bir sükünetle, Tahkikat heyetinin hepsi, Mösyö Faverelle'in alayma gülmekten ka- tıldılar. Leprince de güldü, fakat belki başka sebeplerle gülüyordu! Müddelumrmi Martet'e dönerek, kedisevin kapandığma İşsret eden bir eda ile: — Haydi, dedi, şimdi ciddi olarak konuşalım. Sizin fikriniz nedir? Mösyö Martet cinayeti, tasavvur ettiği şekilde anlattı: Hakikat meydanda. Katil, hariç- te etrafı kolluyordu. Evin önündeki küçlük bahçedeki çitin arkasına sak- | lanmıştı. Buradan, odanın içinde 0- | Janı biteni, açık pencereden görü- yordu. Saat onu yirmi geçe, hasta- nın yanında bulunan en son kimse- | nin, yani madam Vignon Marcellet- nin çekildiğini gördü. Biraz daha bekledi. Kapımm madam Marcellet tarafından kilitlendiğini duydu. Ev- vin alt katındaki bütün elektriklerin bu oda müstesna hepsinin söndüğü- nü gördü ve evde herkesin yerli ye- rine çekildiğini anladı, ve harekete geçti. Müddelumumi etrafma bir göz gezdirerek: — Buraya kadar tamamen muta- bıkız, değil mi? Dedi ve Leprincde'e dönerek: — Siz de ayni fikirdesiniz zanne - j derim, İ Diye sordu. Leprince tebessüm etmekle iktifa etti Mösyö Martet devam etti: — Katil odaynr girdiği zaman, sa- st tahminen on bire çeyrek vardı. İçeriye, pencereden atlıyarak “gir. mişti. Fakat bu işte kendine bir yardımcı lâzımdı. Çünkü pencere, İ yerden bir buçuk metre yüksekte « dir. Tahkikatımın bidayetinde, pen- cereden içeri girdiğim vakit, bana polislerden birisi yardım etmeseydi, İ şahsen ben bile giremezdim. Adli polis müdürü, istihfafkâr bir surette sözünü kesti: — Mösyö Martet, dedi, katilin de sizin gibi bir polisin yardıma mü- racaat ettiğini zannetmem. Biraz çevik, biraz bilekleri sağlam olması. Mösyö Martet kekeliyordu: — Fakat... Şey... Adli polis müdiri devam etti: a İçeri girebilmesi için kâfiy- Şube müdürü daha İleri giderek dan o da azbir| | iddiamız, zekâ nahvetimiz nekadar yine farketmişler. | NOTLAR | Güneş - Dil teorisi taril ile kelime tarihi ve tetkik yapmak tecrübeleri VU, | Eridu ve Ordu yer isimleri Sümer sitelerinden (o herbirisir bir rat bulunduğunu biliy larm en eskisi Eridu'da ya; olanıdır. Zaten Eridu su in er ki bir şehridir. Basra körfezi ke sında geniş bir sahada ve dağınık 0- İlarak ya; ıştı. Suru ve çarşisi yoktu. Çamurdan ve gelişigüzel ya pılmış hafif evleri biribirinden uzak tı. Halk henüz bir şehir ve mabet zapt ve raptı Allahlarının ad ea (1) idi Gök ve güneş tanrı adı- na bir de müşterek mabet lâzımdı. Onu yaptılar (ye ilk Sümer kulesi, Eridu zi Eridu gerçekte nasıl söyle- niyordu ve ne İfade ediyordu: Alimler, Eridu biçiminin Akatça olduğunu ve asil sümereesinin (uru- dug) olduğu , ce site manasi» ikile ifade ettiği şüphesiz olan eri ve lehçe farkı ile uru ve daha doğrusu urudu'dan olmadır (2). Bu | bilinde güzel bir sahil şehri olan or- du ile alâkasinı araştıralım: Eridu'nun o Sümerce urudu ruduk biçiminde telâffuz edil site demek olduğunu öğrendik. Bir de lügat manasını arıyalım: Sümercede; H. De Barenton'a gö- re (3): Uri m mesken demektir. Delmele göre #ümerce: Uru — temel atmak Urgu — konak, karargâh, depo Urda — harp ırmak, sığındırmak, elmek, bini - mabet a eski dillerde de ayni mana- larr buluyoruz” yapmak kule Akatçada yru Protomöd oprak Mordivlen vo, yer, toprak “Mordivlerler Şarki Ru ran Pin cinsinden bir Kavimdir Ostyak voş — memleket oprak ogul voş — şehir ın — memleket, vurt 05 “- memleket, yer, - memleket, yer, top- rak “Vogullar Ural bir kavim olu Pern vilâyetlerinde otururlar: Macarca var w şato Türkçe yer — Tatarca wrün (4) Fars denizi kıyısındaki bu Eridu veya uruduğ ile Karadeniz kıyısm - daki bizim Ordu arasında hiçbir ba- dan fark bulunmadığını iddia ruz. Kelimenin telâffuzuna ge- bizim Ordu dahi bundan ) rım asır önce Ardu ve Urdu biçim- lerinde de yazılır ve söylenirdi. Ön- celeri bizde de Ordu'nun ifade etti- ği varlık başka idi. Askeri bir kad- roya olduğu gibi uluslar federasyo- nuna ve onların yurt tuttukları ça- İ dirlir ordugühlara da ordu denirdi O zamanki manayı iyice izah edebil- diği için Webster's dictionery'nin ordu ve ordi kelimeleri karşısma | yazdığı satırları aynen alıyorum dedi ki — Katilin hatti sıçrıyarak içeri girdiğini de kabul edebiliriz. Bir bü- çuk metre atlamak güç; (değildir. Hem işi de aceleydi değil mi? Mak- tulün zili çalmasına vakit birakma» mak icap etmez miydi? Müddelumumi tasvip etti: — Doğru. Fakat azizim Müsyö Martet, siz devam ediniz. Bu efendi- lerle aranızdaki ihtilâf teferrüat ü- zerindedir. Komiser, biraz şaşkın anlattı: — İçeri girince, katil, odanm ki- Midini arkadan sürdü. Zehiri bardağa koydu ve onu zorla Mösyö Vignon - Mercellet'ye içirdi. Zaten hasta ve meflüç olan betbaht, bir mukavemet imkânmı bulamadı ve yıldırımla vurulmuş gibi, zehirin tesiriyle yıkıl- dı, kaldı. Hasta bakıcı, matmazel Blum ile madam Vignon - Marcellet zilin sesine koştular ve kapıyı kapalı buldular, Hasta bakıcf henüz maktul katille boğuşurken yetiştiği için onun “Hayır. Zehir olmasın, zehir olma- hususi y eski has ismin bugün Karadeniz sa- | © la kazası” baş u, ordi: kamp, sslan tatarca- ran Mogol v şek bulur maat, Bu Asi lerde Avrups müşlerdi. Hi yu Ordu çadırlardan pün kararg Ordu ve Avrupelr & akın m. Woolley'in tari ihtet en ön silip süpür- n gelmedir. ep bir gru pi ile Hord ke tmordu da onlardan başkası değil kıyısındaki Or- için bir nanın VE n icap ve tesir Orada da şehirlerin ve köyl rumu genişlik ve dağınıklık dayanır. “Orada da hâlâ yedi k Eridu tanrısı ea'yı anarlar Eridudan sonra- üste ve imer şehri ki şehirlerde yapılar üst toptan sağlam bir sur Halk sıkı bir din ve bele idir. Bu şekli ve ni kin de tanın ziguratı vardır. Anadolunun Karadeniz versasın » da ve Yeşilırmak üzerinde bulunan bugünkü Erek dahi “Tokadın Erba- ucunda bir sakarat muhafaza etmektedir. H. R. TANKUT A $ AYM the Paele (1) Sümerce yazım (A (2) Mezopotamian origin: porulation of ti at ğ 6) L e, deş religinmes et des peuples (4) Un lane primitive de la Ghaldes Deniz Yolları İŞLETMESİ Acenteleri: Karrzöy o Köprübaşı Tel, 42362 — Sirkeci Mühürdar» İM zade Han, Tel, 22740. Trabzon postaları Pazar 12 de Salı, Perşembe 15 de, izmir Sür'at Postası Cumartesi 15 de Mersin postaları Salı, Perşembe 10'da kal karlar, Diğer postalar Ayvalık — Salı 19 da cuma 17 de Trabzoy ve Mersin postaları- na kalkış günleri yük alınmaz. | (3258) sin.,, dediğini duydu. ösyö Faverelle, betbaht komise» rin sözünü kesti: — Eğer katli pencereden yavaş yavaş girseydi, Mösyö Vignon « Mar cellet, katil teşebbsünden evvel zile basabilir, dışardan koşarlar, ödaya girebilirler ve katl! cinayetini işle » meğe vakit bulamazdı. Mösyö Guillet, Mösyö Martet'ye bakarak: — İşte bu sebepten katilin çevik bir adam olduğu neticesine varıvo- ruz. Müddelumumi; — Belki de, dedi, katil içeri girdi- ği vakit maktul dalmıştı? Doktor Miralle müdahale etti: — Zannetmem, zaten bir türlü u- yuyamadığı için kendisine uyku ilâcı vermiştim ve bu ilâcı her akşam on bire doğru alacaktı, Mösyö Brossard ısrar etti: — İâcı vaktinden evvel, meselâ karısı gittiği zaman saat ön buçukta almış olabilir? TArkası var|