Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
——— İ7-6-936 No. 119 MITHAT CEMAL Yazan: Adnan haykırdı: Trablusgarp meselesi kükürt meselesidir! Sofyada çıkan Haydan Ermeni gazetesinin 19 ağustos 1914 tarihli nüshasmdan bir fıkra: “Menhus Mogol kavmi Ari kav - Mminin en temizine saldırdı; dünya, Bu, Noyeveremya — gazetesidir; meşhur Tolstoy'un kızı Ermenilerin Ruslara Türkler aleyhinde ettiği bizmetten çıkan parlak neticeleri sayıyor. Bu, 23 Eylül 914 Deyl Kro- nikl gazetesidir; Ermenilere: (Ye - dinci müttefikimiz) diyor. Hidayet Beyefendi, 28 Temmuz 1914 iki tarihtir: Umumi seferber- Hiğin ilân edildiği tarihtir, bir! Er- meni mas&kesinin Türk polisinin e- Sustular. Hidayet birdenbire başka türlü eoştu. Abdülhamit devrinde Allaha göven Hidayet, İttihat ve Terakki dinsiz diye, 10 Temmuzdan sonra, beş vakit namaz kılryordu. Hüküme- tin Allahsız olduğuna söylendi. Sön- ra meşrutiyet devrindeki muharebe- lere geçti. Trablusgarba acıdı. Adnan haykırdı: — Trablus meselesi “kükürt” me- selesidir! Hidayet öfkesinden kudurdu. Çün- kü aralarında bu mesele ne vakit açılsa Adnanm söylediği gşeyleri ha- tılryordu: “Bosna - Herseği Avusturya aldı diye Trablusgarbı da İtalya al- mıştı. İkisini de veren Adnan ve ar- kadaşları değildi; — Abdülhamitti: Zahirde ikisi de onların zamanında elden çıktığı halde... Bosna - Herse- ğin Avusturyaya iltihakt üzerine Italya Meclisi Meb'usanmda kıya - metler kopmuştu. Meb'uslar, nazır- larm kafalarma hokkalar atmışlar- dı. Fakat Italya kabinesi soğukkan- lılığını birakmayarak — “ Hükü met, mes'uliyetini bi- Hyor; bunuü bildiğini zamanı gelince filen gösterecektir.” demişti. İşte 'Trablusun almması büu beyanatın “filen tutulması” idi. !:ıııc:ıık bu 'Trablusgarp meselesinde birçok se- bepler vardı. Bir defa Banko di Ro- ma bunda amildi. Sonra da İtalya Hariciye Nazırı San Giuliano!.. Bu nazırlığına geçince nezaretteki bü - tün memurları Sicilyalılardan — seç- mişti. Sicilya kükürt madenlerile meşhurdu. Banko di Roma da bü madenleri işleten bir bankaydı. Trab hısgarpte de kükürt madenleri meb- zul denecek kadar çoktu. Ve Alman- ea bu rekabet Banko di Romayı kuşkulandırmıştı; bütün mesele bu- radan çıkmıştı; işin esası hep Ban- ko di Romaydı!,, Adnan yine bunları söyliyecekti. — Hidayet hatırladığı bu muta- Yaaları şimdi yine dinlemiş gibi ce- vap verdi 1 ne? Memleketler elden gidiyor beye- fendi, memleketler!.. Siz ona bakın. Jtalyandı. Ve bütün Trablusgarp, Osmanlı İmparatorluğunun, telgrafı Maltaya bağlı bir sürgün yeriydi. Si- | YS zin Trablusgarp dediğiniz yer bütün “Abdülhamit devrinde Mısır ve Tu- nus gibi iki mamure arasında bir milyon kilometroluk bir viraneydi. Biz bu toprak yığınmı 10 Temmuz- dan sonra birkaç senede cennet ya- pamazdık. Yalnız vermiyelim diye uğrunda ölebilirdik. Nitekim cemi- yetin birçok kıymetli zabitleri öle - siye çalıştılar. Ölmedilerse tesadü - fen ölmediler. Hidayet, şimdi Trablusgarbı — bı- rTakmış, Abdülhamidi müdafaa edi - yordu. İsminin etrafında birçok in- ledi, kalktı, gitti. Hidayet gittikten sonra Adnan dahiliye nazırmı telefonda aradı. Adnan — Evet benim. 'Telefon — ...e.. Adnan — Canım #asturmuyorsun ? Telefon — ...... Adnan — Dün sana mı geldi. Telefön — ...... Adnan — Bu sefer de şfiravı dev- let reisliğini mi istedi? Telefon — ...... Adnan — Yine mi “hafiyesin” dedin? Be birader, insanım yüzüne söylenir mi? Telefon — Adnan — Hakikat, hakikat! Ama her hakiki söylenmez ki kerdeş. Telefon — ...... Adnan — Anladık; evet (namus- Buz!); evet: (kerata!) beraberim. Fakat senin sandalyende ,oturan a- dam herkesten evvel kerataları ida- re edecektir. Telefon — ...... Adnan — “Ben böyleyimdir” ©- lur mu, Gece küçük klüpte mutlak beklerim; gel, biraz görüşelim. Telefon — ...... Adnan — Hayır, bu gece poker, möker yapmıyacağım. Bu aksam hep seninim. : Telefonu kapadı. (Arkası var| TAN FAYDALI mamamman mammana BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul 18: Oda musikisi (plâk); 19: Haberler; 19,15: Karmenden parçalar (plâk); 20: Halk musikisi (plâk); 20,30: Stüdyo or- kestraları; 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansımım gazetelere mahsus havadis servisi verile - cektir. Bükreş 18: Orkestra; 19,15: Konserin devamı; 20,20: Şark musikisi (plâk); (1875 M.) 21,30: Oda musiki kuarteti; 22,10: Şarkı- lar; (364 M.) 21,30: Asker musikisi; 22,30: Orkestra; 24: Konser nakli. Varşova 20: Hafif musiki; 20,30: Plâk; 21,30: Sözler; 22: Şopen kanseri; 22,30: Şarkı- lar; 23,15: Oda musikisi; 23,45: Dans , Prag 18,40: Keman konseri; 20,20: Halk şar- kıları; 20,45: Offenbah'm “Güzel Helena” operası; 22: Örkestra; 23,15: Plâk. Viyana 20,30: Koro musikisi; 21,05; Büyük kon- ser salonundan nakil: (şark 1- piygno)_: 23: Haberler; 23,10: Avusturya musikisi; 24,45: Kuartet konseri. Moskova 18,30: Hafif musiki; 19,30: Bir operetin nakli; 22: Yabancı dillerle neşriyat. Sinemalar, Tiyatrolar * YILDIZ : (Dans Rüyası) ve (Kırık Mabude). * ŞIK : (Paramount Reşmi Geçidi) ve (Çıplak Kadın), * TÜRK: (Vonder Bar) ve (Son Uçuş) * Saray: (Bozambo ve (Bir aşk gecesi) * Sümer: (Düşmanlar peşinde) ve (Ke manlar çalarken) * Melek: (Altın Zincir) ve (Gönül oyun ları). * İpek: (Hava Kahramanları) ve (Sevgi nin sesi) * ALEMDAR : (Hücam Filosu) ve (Gençlik Arzuların). * ÜSKÜDAR HALE : Davetler, Toplantılar (Kontinantal). Fener Yılmaz Klübü Başkanlığımdan : 14. 6. 936 tarihinde yapılması gereken yıllık genel kongramız ekseriyet olma dığmdan 21. 6. 936 pazar günü saat 10 da Klüp merkezinde yapılacağından değerli klüp üyelerinden gelmelerini dilerim. Hact Mi Bi ek Belediyede Lokantalar için yeni kararlar alınıyor Şehrimizdeki lokantalardan bir kıs mınm pis, bir kısmında fiyatların pahalı ve bir kısmında da porsiyon- larm gülünç derecede azaldığı bele- diyece tesbit edilmiştir. Bu itibarla Belediye lokantalarda hem temizliği temin edecek, hem porsiyonlardaki yemek mikdarmı çoğaltacaktır. Ay- ni zamanda fiyatlarda tenzilât temi- ni için de tetkikat yapılmaktadır. * Çiçek ve fidan bahçevanları ce- miyetinin teşebbüsü üzerine belediye Beyoğlunda Kartal sokağında bir çi- çek pazarı açılmasma karar vermiş- ti. Bu karar mucibince ilk pazar ya- rın açılacak ve badema her hafta per şembe, cuma ve cumartesi günleri olmak üzere haftada üç gün devam edecektir. Pazarda taze çiçek ve çi- çek saksıları satılacaktır. * Taksimden yukarı taraflardaki gazino ve bahçe sahipleri belediyeye müracaat ederek geçe geç vakte ka- dar tramvay işlemediğinden dolayı zarar ettiklerinden bahsetmişlerdir. Vakıa Tramvay Şirketi belediyenin teşebbüsiyle gece seferleri ihdas ede ceğini bildirmişse de henüz bunun fiili bir semere ve neticesi görülme- miştir. Belediye yeniden teşebbüsler- de bulunacaktır. İspanyol ticaret heyeti Dün, İspanyol ticaret heyeti şehri- mize gelmiştir. Heyetin reisi kapiten Valuvadır. Heyet bir iki gün sonra Ankaraya giderek, Türkiye - İspan- daki ticaret münasebetlerin genişlemesi etrafında alâkadarlarla temaslar yapacaktır. Küsuf hâdisesi Sovyet istasyonları o gün izahat verecek Moskava, 16 (A,A.) — 25 Sovyet ve 19 ecnehi heyeti, güneşin tam tu - tulmasını Karadeniz ile Japon denizi arasında 25 muhtelif noktadan 19 ha ziranda tetkik edeceklerdir. Bu tutul manımn görüleceği aşağıdaki beş nokta dan telsiz telefonla malümat verile - cektir. 1 — Belorçenskaya - Şimal Kaf - kasyası- saat 6,30 dan 7,05 e kadar -güneşin tam tutulması saat 7 de o- lacaktır- Rusça ve İngilizce olarak, 2 — Akbulak -Orenburg bölgesin- de- saat 7.05 ten 7.20 ye kadar -tam tutulma saati 7,16 da- Rusça ve İngi lizce olarak, 3 — Kustanal -ural bölgesinde- sa- at 7,20 den 7,32 ye kadar tam tutul- ma saat 7,25 da - Rusça ve İngilizce olarak, 4 — Omsk -batı Siberyası- saat 7,32 den 8 e kadar -taf tutulma 7,38 de - Rusça ve İngilizce. 5 — Kabarovsk -Doğu Siberyası- saat 8,55 ten 9,15 e kadar -tam tutul- fa 9,07 de- yalnız Rusça olarak, Bu beş noktadan yapılacak olan neşriyat Moskovanm aşağıdaki istas- yonları tarafından nakil suretile ve- rilecektir:. RKK. 25.04 metro üzerinden, RKI. 19.76 metro üzerinden, RNE. 24.99 metro üzerinden, RAN. 31.51 metro üzerinden. Komintern istasyonu, 1724 metro üzerinden. Yukarda gösterilen saatler Mosko- va saatidir ki, Ankara saatinden bir saat ileridir. L İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI Kilo ——— 1060 liradır. 32850 günde 50 kiloya kadar ve üç gün yüzer kilo olmak üzere et muvakkat teminatı haftada ayrıca iki veya 180000 günde 500 kiloya kadar birinci nevi ekmek muvak- kat teminatı 1519 liradır. ne vermelidir. (3049) D. Düşkünler evi için yukarda lâzım olan et ve ekmek 15 Tem- muz 937 tarihine kadar alımmak üzere kapalı zarfla ayrı ayrı eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 18. 6. 936 saat 15 de Daimi Encümende yapılacaktır. Şartnameleri Levazım Müdürlüğünde görülür. İstekliler kanunun tayin ettiği vesika ve hizalarında gösterilen muvakkat teminat makbuz veya mektubile teklif mek- tuplarını 18. 6. 936 perşembe saat 16 ya kadar Daimi Encüme- Cerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe 23017 Haseki kadmlar hastanesi 24553 Zeynep Küâmil hastanesi Üsküdar 60179 21693 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Bakırköy Akıl hastanesi 16.60 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 İtfaiye Telefonları İstanbul İtfaiyesi 24222 Kadıköy itfaiyesi 60020 Yeşilköy, Bakırköy, Büyükdere, Üsküdar itfaiyesi 80625 Beyoğlu itfaiyesi 44640 Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kmalı mm takaları için telefon santralmdaki memura yangm demek kâfidir. Müracaat yerleri Deniz yolları acentesi Telefon 42362 Akay (Kadıköy iskelesi) 43732 Hava tehlikesine karşı korunma Hava Tehlikesine karşı koruma komisyonu, dün Vali muavini Hüdai Karatahanm reisliği altımda toplan- mıştır, Şimdiye kadar yapılan işler gözden geçirilmiş ve zehirli gaz kurs larından iyi neticeler almdığı görül- müştür. Dil Cemiyeti merkez bürosu Türk Dili Tetkik Cemiyeti bürosu şehrimize gelmiş ve Dolmabahçe sa- rayındaki dairesine yerleşmiştir. Ce- miyetin umumi kâtibi İbrahim Nec- mi dün geç vakte kadar büroda çalış mıştır. Cemiyet, üçüncü dil kurulta- yı için hazırlıklara başlamıştır. Polonyalı seyyahlar Dün, Polonyadan iki seyyah gru- pu gelmiştir. Bunlardan biri 40 kişi- liktir. ve zabitlerden mürekkentir. Diğeri 130 kişiliktir ve sivillerden ibarettir. Her iki grup belediye erkâ nt tarafmdan karşılanmıştır. Dört gün şehrimizde kalacak olan seyyah- lar müzelerle şehrimizin diğer tema- şaya değer yerlerini gezeceklerdir. YENİ NEŞRİYAT VARLIK Sanat ve fikir mecmuası Varlık'ın 15 Haziran tarihli 71 inci sayısr Hasan Ali, Abdülhak Şinasi, Hamit Macit, Nahid Sır rı, Vasfi Mahir, Yaşar Nabi, Cevdet Kud ret, Behçet Kemal, Behiç Enver, Salahat tin Ali, Süreyya Samizade ve daha başka imzalarım makale, hikâye ve şiirleriyle çık miıştır R.| BIR DARBİIMESEL I Bir akşam üstü Karaköydeki ya- zihanesinden nasılsa erken çıkmak imkânmı bulan avukat Şefik tünel- le Beyoğluna geçmiye karar verdi. Bugün canı evine kadar yürümek, biraz hava almak istiyordu. Tünel- den çıkıp ağır ağır yürümeye başla- yınca etrafından akıp giden kalaba- lik onu birdenbire adeta ürküttü. Bir demet renk, koku halinde genç kızlar, kadınlar yanından etekleri- nin uçları uçuşarak süzülüp geçiyor lardı. Avukat Şefik hayretle etrafı- na bakmıyor: “ Yarebbim ne kadar çok ve hepsi de ne kadar güzel!.. ” diye, kendi kendine söyleniyordu.. Meselâ şu karşıdan telâşlı adımlarla gelen yeşil yapraklı emprimesi ince vücudunu nefis bir şekilde sarmış, süzgün bakışlı genç kadın bir gül yaprağı kadar taze ağzıyle insanın bakdıkça bakışlarını çekecek kadar cazip. Onun arkasından yürüyen u- fak tefek genç kız, geniş hasır şap- kasımın altında görünen şeftali çi- çekleri gibi renkli penbe yanakları, ince narin vücudiyle birdenbire onu unutturacak kadar insanın içini sa- rıyor. Avukat Şefik günlerdir sabah er- kenden yazıhaneye, geç vakit işten kurtulup evine dönerken dikkat et- mediği bu güzelliklere karşı şimdi yeni bir âleme girmiş gibi içinde de- rin bir hayret ve hayranlık duyuyor, yanından geçen kadınlara imrenen nazarlar atarak yavaş yavaş ilerli- yordu. Fakat birdenbire kendi karı- sınt hatırladı. Sapsarı yüzü, daima üzerine dikilen şüpheli, kıskanç ba- kışlariyle o gözünün önüne gelince kötü bir şey aklma gelmiş gibi du- daklarını buruşturdu ve başmı kal- dırmca birdenbire derin bir hayrete düştü. Karşidan karısı geliyordu. Şe fiki görmüş, kaşları hafif bükülerek her zamanki gibi asabi yürüyüşüyle sür'atle ilerlemeye başlamıştı. Şefik ona bakıyordu. Ne tuhaf! karısı ne kadar değişmiş. Zarif bir şekilde koyduğu küçük hasır şapkadan kızıl pıriltıli saçları görünüyor, siyah el- bisesi biraz dolgunca vücudunu gü- zel çizgilerle meydana çıkarmış. Ga rip şey sanki sabah evde bıraktığı kadın bu değil, basma sabahlığın- dan geniş vücudu biçimsiz bir yay- vanlıkta görünen, saçları kırçıl bir kızıllıkta birbirine karışmış, yüzü asabiyetle buruşmuş huysuz huysuz kendisine bağıran karısı birdenbire nasıl değişmiş! Fakat kadım yanına yaklaşıp ta: “ Ay... Ben de-sana ge- liyordum. Boşuna yoruldum işte... ” diye, hırçın hırçım söylenmeye baş- laymca Şefik dertli dertli içini çeke- rek daldığı rüyadan uyandı,. Yaptığı tebdili kıyafete, yüzünde boyanm iş- lediği sevimli maskeye rağmen bu o, aksi huysuz kadm ta kendisi, karı- sıydı. O bunları düşünürken kadın titiz çabuklukla konuşmaya başla- Peride CELÂL —— mıştı; “Beni iyi dinle, diyordu. Öyle bön bön yüzüme ne bakıyorsun ayol! hemen eve git gece yemeğe misafir var, ben de şuradan biraz öteberi a- hıp geleceğim.” daha bir sürü tenbih lerde bulunarak, sür'atle yanından uzaklaşan karısmdan, ayrılıp yürü- meye başlayınca Şefik yine bir çok kadmlar gördü. Bunların hepsi tatlı tebessümlü, zarif ince mahluklardı. Şefik birdenbire yolun ortasında durmuüş, gözleri bu hepsi birbirin- den güzel kadınlara doğru büyük bir şaşkınlıkla açılmıştı. Artık onla- ra hayretten başka bir şey duymu- yordu. O eski hayranlığı, imrenişi hiç kalmamıştı. Çünkü artık çok iyi seziyordu. Bunlar da hep birbirinin kopyasiydi. Bunlar da biraz evvel u- zaktan kıvrak yürüyüşüne, yolda gelirken etrafa sağçtığı *sevimli te- bessüme hayran olduğu karısmın ayniydi ve hepsi karısı gibi yüzlerine küçük boya fiskeleri vurarak değiş- miş, başka bir kalıba girmiş kurnaz sihirbazlartlı. Şefik acı acı gülümsi- yerek mırıldandı: “Benimki gibi bun ları da evlerinde görmek isterdim.” sonra hemen bir tehlikeden kaçın- mak ister gibi kendine geldi. “Aman benimki bana yetişiyor.” diye, dü- şündü. Karısınm çabuk evde bulun masını söylediğini "atırlayarak te- lâşla yürümey& davrandı. Tam ©o sırada bir el omuzunu tuttu. Dönün- ce arkadaşlarından avukat Nuri ile yüz yüze geldi. Nuri alaycı alaycı gü lümsiyerek onu süzüyor: “Yahu yol ortasında durmuş öyle etrafa garip garip ne bakiyorsun?” diye, soru- yordu. Şefik birdenbire boş bulun- du. Biraz evvelki düşüncelerin tesi- rinde kaldığı için kendisini tutama- yarak cevap verdi: — Kadmlar geçiyor dostum, bir- çok birbirinden güzel, birbirinden zarif, tatlı tebessümlü, melek yüzlü kadımlar... Onlara bakıyorum. Arkadaşı çapkımn bir gülümseyişle onu süzdükten sonra İiçini cekti: — Hakkım var azizim, insan bu se vimli, ğüzel mahlükları gördükten sonra eve gidince karısı karşısma çatkım yüzü, sitemli sözlerile âdeta bir düşman gibi dikiliyor. Şefik hayretle ona baktı. Arkada- şıma: “Fakat onların kocaları da mu hakkak senin karmı gördükleri za- man böyle düşünecekler” demek, bunlarla kendilerininki arasında hiç bir fark olmadığını anlatmak istedi, Fakat birdenbire karısının asabi se- sini: “ çabuk evde bulun” diye, ver- diği haşin emri ikinci defa hatırlıya- rak: “ Aman azizim evden bekliyor- lar.” diye, telâşla onün - elini sıkıp ayrıldı. Ve yolda şu eski sözü: “Kom şunun tavuğu bitişik komşusuna kaz görünürmüş.” darbı meselini ha tırlayıp: “ Ne doğru, ne doğru... ” diye, acracı gülümseyerek başını salladı. HAAN Lâvantaları Kadınları çıldırtan in- ce kokular Suar dö Pari - Krep döşin - Şa nel - Leylâk -Revdor Nerkis - Menekşe - Beş çiçek - Bin bir çi- çek - Gül - Origan - Kir çiçeği - Zambak- Lâle nevileri çıkmıştır HASAN DEPOSU İstanbul - Ankarâ - Beyoğlu