Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Tük Büsutinı Büyük Önderimiz Atatürkün vecizelerinden Bizim şimdiye kadar doğru bir tarihi milli- ye malik olmayışımızın sebebi tarihimizin hakikt vesaika istinat etmekten ziyade birta- kım meddahların veya birtakım hodgâmların hakikat ve mantıktan ari sözlerinden başka memba bulamamak bedbahtlığıdır. 1924 | — İzcilik çok zevkli ve güzel bir şey- | dir. İzdiler yazın kırlarda, ormanlar- da, sahillerde, su başlarında kamp- | ar kurarlar tatbikat yaparlar eğle- hirler.... İzciler yemeklerini kendileri pişir- dikleri gibi, çadırlarını da kendileri kurarlar.. İzcilerin çadırları dört kö- Şe su geçmez birande bezinden yapıl- muş çadırlardır. Her izcinin bir dört o'?. A köşe çadırı vardır. Bu dört köşe ça- dır küçük bir parçadır. Yanlarında delikleri vardır. İzcilerin birer sopaları dahi oldu - Kunu bilirsiniz, bu sopalar çok işe yarar, sopalarla köprü kurarlar, so- paları birbirine eklerler, çadırları da birbirine —eklerler güzel bir 'yatak odası vücude getirirler.. Her izci kampa geldiği zaman çadırımı ku par. Yatağını kuru yapraklarla ya- İzciler nasıl çadır kurarlar nasıl jimnastik yaparlar ? yar. Böylelikle evini, yatağını vücu- de getirmiş oluür . İzcilerin bazan çadırları bulunmaz. Belki de yalnız olarak bir yerden bir yere gidiyordur. Eğer izci ise hiç sı- kımtı çekmez, derhal g bir ağaca ormandan kese- ceği bir iki sırık çakar, sonra, bu sı- rıkların üzerini dallarla örer ve mü- kemmel bir kulube vucüde getirir... Ateşi de yakar. İaci her sabah jimnastik - yapar. Nerede olursa olsun, yatağından kal kar kalkmaz jimnastik hareketlerini ihmal etmeden ilk iş olarak yapar. Resimde gördüğünüz jimnastik ha - reketlerini sırailet ekrarlar. Resimde gördüğünüz gibi nefes salrverirken — gövdeyi kol - ları aşağı öne eğmek, Ikinci hare- ketle resimde görüldüğü vechile kol- ları geri atarken başı geri göğsü ileri atarak derin nefes almak, Üçüncü hareket resimde gördüğünüz gibi el- leri yukarıdan kilitleyerek gövdeyi belden yukart vücudun etrafında sağdan sola, soldan sağa döndürmek. Dördüncü hareket başı ğeri bükerken « kolları yukarıya kaldırmak ve sür"- atle gövdeyi geri bükerken elleri en- seye götürmek (Resme bakmız) tek- rar kolları yukarıya kaldırıp doğrul- mak ve sonra resimde görüldüğü gi- bi gövdeyi öne bükmek.. Hareketi tekrar ediniz... Son hareket resimde görüldüğü ü- zere elleri kalçaya koyunuz ve topuk kaldırarak çömelip doğrulunuz... Hareketleri beşer kerre tekrarla - yınız. Jimnastik yaparken daima çıp- par, Çanatsmı da yastık yerine ko- lak olunuz.. Miki fare ev kurmağa karar ver- mişti, yalnız kuracağı evin nerede ve nasıl olmasını düşünüyordu, ni- hayet , bu evin daha emin olması için şehirden hariç güzel bir orman- lık ve su başında olmasına karar verdi. Şehirden harice çıktı, kendi- sine küzel bir yuva vücuda getir- mişti, her gün yumurtlıyordu, yu- murta müddeti bitti, kuluçkaya yat- tı, kuluçka müddetince ona eşi ba- kıyordu, günler geçti, haftalar dol- du, yumurtalardan civ civler çıkma- ğa başladı, Miki fare şaşıyordu, yumurtadan çıkan civ civler hiçte kendisine benzemiyordu, hattâ bir- birlerine bile benzerleri yoktu, civ- civlerin kimisi ördek, kimisi kaz, ki- misi hindi, kimisi leylek gibi hay- vanlardı. Peki amma bunlar Miki- nin çocukları mı idi,? Miki, bu hal karşısında şaşırmış kalmış düşünü- yordu, çünkü, hiç bir birine benze- miyorlardı, üstelik de ördek ve kaz lar uçuşup suya atıldılar, ve yüzme- ğe başladılar, leylekler havalandı- Miki Farenin marifetleri lar, Miki çocuklarını korumak için ne uça bildi, ne de suya dalabildi. Mikinin yavruladığını haber alan ahbabları, onu ziyarete geldiler, gel lenler, Mikinin bu halini görünce kahkahalarla gülmeğe başladılar, . . Miki yuvasında hemen hemen yal- nız kalmış bir ana idi, çocuklarının her biri bir tarafa dağılmış kendi âlemlerinde eğleniyordu, zavallı Mi- ki ne yüzebiliyor, ne de bir leylek gibi uça biliyordu. Mikinin misafirleri gülmekten kı- rıldılar, meger Mikinin yumurtlama ğa başladığı zaman eşi ona bir oyun olsun diye yumurtalaranın bir kıs- mını çalarak yerine diğer hayvanla- riın yumurtasını koymuştu. Zavallı Miki fare herkese oyun edeyim derken kendi kendine ökse- ye tutulmuştu. Eşine tövbe ederek bir dahi sözü- nü dinliyeceğine ve ona oyunbazlık yapmayacağına söz verdi, bu suret- le eşi Mikinin oyunlarından kurtul- muş oldu. Tahtada gördüğünüz hesapları halledip neticelerini müsavilerin kar şısma koyup yollayımız. Müsabakamızım müddeti dört haf- tadır. Dört hafta zarfında hal mek- tuplarınızı yollamanız lâzımdır. Müsabakamıza iştirak edenler bi- rer küçük fotoğraflarını yollarlarsa gazetemiz çocuk sayfasında neşre- deriz. Fotoğraflarım iyi çekilmiş ol- masımna dikkat ediniz. Fotoğraflarmı zı ihmal etmeyin yollaymız. Beklet- meden derhal neşrederiz. Haziran müsabakasında yüz kişi- —- - — —— ”- T ee ea Haziran müsabakamız ye hediye vereceğiz. Birinciye: Beş lira, İkinciye: İki buçuk lira, Üçüncüye: Bir mürekkepli kalem, Yüzüncüye kadar kartpostal, ki - tap kolonya... Müsabakayı kesip hal varakalarmızla yollamanız muvafık- tır. Müsabakalarımızda hediye kaza - nanlar Cuma günü saat dörtten ye- diye kadar idarehanemize müracaat etmelidir. Başka günlerde hediye verilmez Şimendiferlerimiz Bundan dokuz sene evvel Türki - yemizin bir tarafından diğer bir ta- rafmmna gitmek için yüzlerce lira sar- fetmek ve aylarca yollarda, hanlar- da sürünmek eğer ortalığı kar bas- mış ise bir yerden bir yere gideme- mek tehlikesi vardı. İmparatorluk devrinde tek bir yol ve şimendifer yapılmamıştı. Hay - darpaşadan Toroslara doğru giden ve ecnebi sermayesi ve idaresi altın- da bulunan demiryolu ile İzmire ve Edirenye doğru giden ve yine ecne- bi seramyesi ve idaresi altında bu- lunan şimendiferlerinden başka hiç bir şey yoktu. Bir Türk İİstanbuldan Diyarbeki- re gitmek için otuz beş kırk gün az gelirdi. Hanlarda, katır üstünde, a- rabalarda seyahat ederek ve yollar- da sürünerek gidilirdi. — Samsun- dan Elâzize develerle, katırlarla o- tuz günde gelinirdi. Kış geldimi yol- lar kapanır, ayalrca değil yolcu, kuş uçmaz kervan geçmez olurdu. Hat- tâ posta bile üç dört ay bu yerlerde işlemezdi. Ne mektup ve ne de ga- zete yüzü görülmezdi. Çocuklarım bu bir hakikattır. Hem de çok ya- kın zamana ait bir hakikat... Dokuz on sene evvel böyle idi. Memurlar bir yerden bir yere gi- demediği gibi, askerlerimiz de bir yerden bir yere gidemezdi. Aylarca yollarda yorulup: bir cepheden bir cepheye giden askerlerimiz sıkıntı çe kerlerdi. Hele kış olursa felâket bü- yürdü. Karlardan geçitler, yollar kapanır herkes olduğu yerlerde ka- lırdı. Erganinin bakırı Erganide, Ma - latyanın kayısısı Malatyada, Sıva - sın buğdayları Sıvasta, Kayserinin mâhsulü Kayseride kalır. çürür para etmez dökülürdü. Çocuklar, biliyor musunuz ki, on sene evvel ne kadar şimendifer yo- lumuz vardı. 1800, ilâ 2000 kilomet- roluk bir şimendifer yolumuz. Bun- lar da ecnebiler tarafmdan kendi menfaatleri için yapılmış sermayele- ri, idareleri kendi ellerinde yollardı. Çocuklar, bu iki bin kilometroluk ecnebi sermayeli yol biliyor musu- nuz kaç senede yapıldı. Tam yüz se- nede. Cumhuriyet Türkiyesi dokuz se- nede ne kadar yol yaptı: tam, altı bin kilometrodan fazla,.. Görüyorsu- nuz ya, İmparatorluk yüz senede; o da ecnebi sermasi ve idaresi ve ken- di malı olmadığı halde iki bin kilo- metro yapabildi. Çocuklar, Cumhuriyet dokuz sene- de hem ecnebi sermayeli yolları aldı hem de durmadan ana vatanı demir ağlarla ördü. İmparatorluk devrinin fenalıkları, akılsızlıkları sayılmakla bitmez. Ba- komız size şuracıkta küçük ve hakiki Yedi yüz senede İmparatorluk ne yaptı? On senede Cümhuriyet ne yaptı ? bir hikâyeden bahsedeyim: Zonguldağı hepiniz bilirsiniz. Ora- da düryaya hâkim Türk kömürü vardir. Zonguldak ve Ereğli, Istan- bula vapurla on iki saattır. Bu dere- ce yakındır. Umumi harpte düşman- larımız boğazları hariçten muhasra edip kapadıkları zamâan bütün Tür- kiye kömürsüz kaldı. On iki saâtlik Zonguldaktan kömür alamıyor ve getiremiyorduk. Gizli olarak gece « lerden istifade ederek Zonguldağa Ereğliye vapurlar göndererek kömür getirtebiliyorduk. Bu hal dört sene devam etti. Bu yolda tam, yüz elli büyük yolcu ve yük vapurumuz düş- man gemileri tarafmdan yakalana - rak batırıldı. Milyonlarca lira zarar ettikten başka binlerce vatan çocu- ğunu denizlerde şehit ettik. Hal böy le iken, Zonguldaktan Adapazarına kısaca bir şimendifer yolu yaparak bu halin önüne geçemedik neden? İmparatorluk devrinin kafasızlığın- dan, cehaletinden, bakımsızlığından, Şimdi, Diyarbekire, Elâzize, Ma « latyaya rahat, rahat hem de eşyasile insan üç günde ve az para ile gide- biliyor. Yalnız, Diyarbekire mi? Mersin « den Samsuna, Yani Akdenizin bir u- cundan Karadenize gelebiliyorsunuz, Ya, şoseler, köprüler... evvelce bir yerden bir yere gitmek için değil şi- mendifer şose, köprüde bulunmazdı. İşte; Cumhuriyet Türkiyesinin, hem de hiçbir ecnebi sermayesine muhtaç olmadan kendi parası ve iş- çisile dokuz senede vücude getirdiği demiryolları.... Durmuyoruz, daima yürüyoruz, bakalım gelecek sene de- miryollarımız nerelre uzanacak... Mayıs müsabakasında kazananlar Devam: Antalya Gazi Erkek İlk Okul ü- çüncü sınıf. No.-21 Faruk, Kadıköy Birinci Orta Okul No. 438 Hidayet Tekirdağ Çadırvan caddesinde tatlı- ct Bayram çırağı: Ali,Eşme Dumlu- pmar İlk Okul sınıf beşte No. 236 Jâle, İzmir Tecim Lisesi smıf üç No. 38 İlhan, Kırklareli: No:49 Selma Karaumur, Ankara Atatürk Erkek Tlk-Okul smıf B No. 494. Adana İn- kılâp Mektebi sınıf üç No. 50 Kemal Kadıköy Altıyol Ağzı Behzat No. 171, Gazi Mustafa Kemal Okulu sı- nıf beş No. 201 Nezahat, Si- nop Orta Okul direktörü kerimesi Neşide, Konya Ahmet Haki mahalle- sinde numara 4 Süheylâ, İzmir Kar- şıyaka Bahadır Sokak numara 13 Na- Zzan., (Arkası haftaya)|