Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ŞŞT —TT —T - ÇERŞRE “ Efkârındaki bu metaneti, bu *gün, ana vatan haricinde yaşıyan; No. 161 Ziya ŞAKIP " Hükümet böyle olur, ne söylemek ne de yapmak istediğini bilir!" (Hakkın büyüklüğünü görmeli ki; fetvayı şerifi, fermanı hümaytiınu, mu radı hükümeti, adaletin tecellisine hadim ederek; aylardanberi bir yan- dan ümmeti Muhammede, bir yandan da bu hakipaki vatana fenalıklarını saya saya bitiremediğimiz (1) kuva- yı milliye oyununun mahiyetini niha- yet; vazıhan meydana koyan, işte bu- dur. (..Böyle bir fili merdud, elbette bir gün belâsını bulacaktı. İşte, o ruzu ce za geldi. (Bizce hükümet, böyle olur. Ne göylemek ve ne yapmak istediğini bi- lir. (Mütarekenamemiz) neydi?.. Bir (arzı teslimiyet değil miydi?.. Beyan- namenin sarahaten bu noktada ısrarı, mahzı siyasettir. (2). (Şimdi hükümetimizden umarız, ve dileriz ki; kavlini fiilile teyit eylesin. isabeti, icraatında da göstersin. (3) (Bizce fesadın membar; Anadolu- dan ziyade, payıtahtımızdadır... Bazı serseriler, felâzetten ders alarak iz- harı nedamet edecekleri yerde, mes- leki merdutlarında devam edebilmek Üümidiyle Anadoluya firar ediyorlar. Varsın, etsinler. Onlar da, cezayı se- zalarını bulurlar. (.. Kuvayı milliye, (İttihat ve Te- rakki ocağı) nın yeniden dirilmesi için icat edilen bir oyundur. (4) (Hükümetimiz, (şer'i şerife), — ira- dei padişahiye imtisalen azmeylediği veçhile ©o (Fi'ei bagiye) yi tedibe müuvaffak olur; bu kâbusu üzerimiz- den kaldırırsa, Kuyucu Murat Paşa- nın Celâlileri, Köprülü Mehmet Paşa- nın diğer şak'leri imha ederek bu dev lete ettikleri hizmeti beliğ bir suret- te tanzir etmiş olur. Ancak, bu mu- vaffakıyete mazhar olmâak için, o bi- &man paşaların yaptıklarını yapma- h. (5) Bu sözler karşısında bir lâhza - du- rup düşünmek mecburiyetini hissedi- yoruz: ve diyoruz ki: — Padişah Vahdettin ile Da.mut Ferit Paşa.. Şahısları nevilerine mah- | sus.olan bu iki adam; saray hayatı- nın, insanlık faziletlerini eriten, biti- ren levisleri, cifeleri, riyaları ve ih- tirasları içinde yetişmiş birer cahil ve hattâ eçhel idiler. Ya Ali Kemal Bey?.. O, halk içinde, halk arasmda; halkın dertlerini, istıraplarmı, — ihti- yaçlarımı dinliye dinliye.. Saltanat zu- lüm ve istibdadının altında inliye in- liye yetişmişti... Abdülhamidin zulüm ve seyyiatından şikâyet ederek Avru- paya firar etmişti... Orada ve Mısırda (kavline uymıyan bazı fiilleri) bir ta- rafa bırakılacak olursa, hiç olmazsa zahiren olsun, (istibdat — aleyhinde mücadele) ye girişmişti... Edipti. Şa- irdi. Bunların fevkinde de; (âlim) ol- duğuna dair bütün Osmanlı gençliği- ne derin bir kanaat vermiş; hattâ Darülfünunda da bir kürsüye geçip oturmak şerefini ihraz etmişti. Bütün bunlara rağmen; Vahdettin gibi bir Padişahın ve Damat Ferit Paşa gibi bir sadrazamın peşine niçin takılmış; dalâletin o derin ve siyah Ççukuruna nasıl düşüvermişti ?... Bir kaç gün evvel, Romanyada bu- lunan ve (Ulu Atatürk) ün yaptığı (Büyük Türk Inkılâbı) nm azameti ile önün kurduğu genç (Türkiye Cü- muriyeti) nin şu kısa müddet zarfın- da göstediği feyiz ve terakkiye cidden meftun olan (doktor, İbrahim Temo Bey) den bir mektup almıştım... Bu- fakat bizlere karşı rabıta ve hassasi- yetini unutmıyan bu bitaraf zat; ge- çenlerde Riza Tevfik Bey hakkındaki yazılarımdan bahsederken; Rıza Tev- fik Beyden dört sene evvel almiş ol- duğu bir mektuptan, ve mektubun da derin nedametleri havi bulunduğun- | dan bahsediyor. Bu mektubun doğruluğuna, — hiç şüphe etmiyorum... Türk milletine zerre kadar ihanet edenlerin, nasıl acı ve feci birer akıbetle göçüp git- tikleri.. veyahut bugün, sürüm sürüm süründüklerini -srrası geldikçe- birer birer arzediyorsam; aynı zamanda buğların acı bir hicap ve nedametle sı olanlar, Bu üç bin k'şinin defteri tanzim edil- a (1) Ali Kemal Beyin saya göremedi... Bu günü görmek; ve dün- kü ihanetine acı acı nedamet etmek, Ali Kemal Bey için çok istıraplı bir ceza teşkil edecekti. e Ali Kemal ve Rıza Tevfik , Beyler.. Bu yüksek münevver ve göhretli â- limler; eğer sadece artık eksik beş on söz söylemek; yalan yanlış bir iki makalecik düzmekle kalmış olsalardı; onlar da -diğer bir takım iki yüzlüler gibi- hâdisat arasına karışır gider- ler; -belki de bugün kendilerine yeni birer maske edinerek- kolayca birer istihale geçiriverirlerdi..Fakat bu iki zat, yalnız söylemek ve yazmakla kal- mamışlar; Anadoluya baştan başa nifak ve şikak tohumu saçmak ıçin dünyanın en kanlı hâdisatını hazırla- mayı deruhte eden grupa da filen yardım ve hizmet etmişlerdi. Bu grup; Sait Mollanın riyasetinde olmak üzere Kiraz Hamdi Paşa, (ha- demei hassai şahane kumandanı) -ve, Padişah Vahdettinin kayın biraderi- Zeki Bey, asker kaymakamlarından Fettah Bey, esbak dahiliye nazırı ve ayan azâsından Adil Bey, Topçu li- vası Mustafa Natık Paşa,Mevlan za- de Rifat, binbaşi matrutlarından Çer kes Bekir, sabık miralaylardan Çer- kes Ibrahim Beylerden mürekkepti. Hüriyet ve Itilâf Fırkasının Zeynelâ- bidin Efendi partisine mensup ve memleketlerinde nüfuzlu bazı şahsi- yetler de bu grupa devam etmekte- lerdi. Bu grup, Sait Mollanın Cağal- oğlu fırınının üstündeki -yarı ikamet gâh ve yarı İngiliz muhipler cemiye- tinin idare merkezi vazifesini gören- ahşap konağında toplanıyordu. Ana- dolunun nerelerinde isyan ve ihtilâl- ler çıkarılması imkânı olduğu tayin ye tesbit ediliyordu. , Grup, ilk içtimamı Nisanın 10 uncu Cumartesi günü akdetmişti. Cereyan eden müzakerede, şunlara karar ve- rilmişti: 1—Heyşeyden evvel,ortalığa dehşet vermek için İstanbulda tam (üç bin kişi)tevkif edilecek...Bu suretle hem Kuvayı Milliye ile en küçük bir alâka- ortadan — temizlenecekti. mek için icap edenlere emir, verilmiş- ti. saya bitire mediği bü fenalıklardan maksadı “Garbi Anadoölü cephesile Adana, Maraş, Antep, Urfa cepheler'ndeki kanlı müdafaalar: Boz kır, Harp fesatçılarını tedip: Anzavur is yanlarma karşı mukavemet ve mukabele demek olacak, (2) Dikkât buyrulsun. Padişah ve hükü met, düşmanlarâ karşı tamamen (arzı fes Jimiyet) ediyor; ve millete de ettirmek isti yor. (3) Yani, düşmanlara — (arzı teslimiyet) etmeyenleri, baştan başa imha etsin. (4) O (İttihat ve Terakki ocağı) ki; umu efkârı umumiye sindirilecek, hem de| KUŞBAKIŞI Çocuklar arasında pur yavaş yavaş doluyor. Her iskele- den beş on kişilik bir mektepli kafile- si alarak ilerliyoruz. Aralarında ken- dimi çok yaşlı bulduğum çocukların çoğunun dillerini anlamadığım için hareketlerini tetkik ediyorum. Benim etrafımı alan kızlı erkekli çocuklar Ermenice konuşuyorlar, arasıra ga- yet güzel telâffuz edilen bir türkçe cümle yakalıyorum: — Sabatocanım! Bilmem neden bu hocanımdan çok hararetle bahsediyorlar. Sonra mü- temadiyen bir kelimeyi tekrarlıyor - lar: — Baron! Bu kelimenin üzerinde bir — hayli durduğum halde bu Baron'un kim ol- duğunu bir türlü anlıyamıyor ve ni- hayet soruyorum: — Affedersiniz, ama, Baron kim oluyor?, Yanımda oturan dokuz on yaşla- rındaki sevimli kızcağız, nihayet gü- zel bir türkçe ile: — Baron Mösyö demektir. Diyin- ce cehaletimi anlıyorum fakat bu ve- sile ile onlarla beş on adımlık ahbap oluyorum. O aralık dehşetli surette haşari bir çocuk arkadaşlarından birinin çantasına musa'lat olmuş onu müte- madiyen merdivenden aşağı fırlatı- yor. Bu küstahlık küçük dostlarımın fena halde canımı sıkmış olacak ki, bir haşariye bir benim yüzüme bakı- yorlar, Bu bakışlardan cesaret — ala- rak nihayet yaramazı fena halde a- zarlıyorum, kızıyor: — Bilmediğiniz işlere karışmayın. diyor. Ben onun çantasını beyhude yere atmıyorum. O demindenberi be- nim anama sövüyor.. — Hayır! diyorum. Yalan söylü- yorsun. — Ne yalanı canım sen de! Sanki söylediklerini anlamışsın gibi. Daha demin “Baron,, un ne demek oldu- ğunu bizden öğrendin! Azarlanmağa razı olmiyan — çocuk ilk iskelede inip giderken yanımda oturan ufak kızcağız hem ayağında- ki sargı bezini çözüyor, hem de: — Onu azarladığınıza çok iyi ı—tt'i-W niz. Çok fena bir cocuktur. diyor.! Sargı bezinin altından büyük' bir 'ya-| ra çıkacak diye alâka ile bakarken soruyorum: ; — Niçin bu sargı bezini çözüyor- Yeniköye giden vapurlardan birin- deyim. Mektepten çıkan çocuklarla va MEMLEKET MANZARALAKINDAN : Güzel İzmir WLENEL E K Etimk “TAN, hayvan sellere kapılarak ölmüştür. ile birlikte boğulmuştur. Şiddetli yağmurlar birçok yerlerde tahribat yapıyor Samsun, (Tan) — Birkaç gündenberi Samsun ve havalisinde yağan şiddetli yağmurlar bazı mmtakalard a ufak tefek hasarata sebebiyet ver- miş, Kavakta birkaç evi su basmış, bir kısım mahsulât zarar görmüş, iki Kavağın Çirişli civarında vazifesine gitmek üzere bir dereden atla geçm ek istiyen Samsun süvari mübaşirle- rinden Ibrahim çavuş oğlu Hilmi, sel lerin oyduğu derinliklere batarak atı den halletmesi beklenmektedir. o Pazar tatili hakkında bir karar İzmit, (Tan) — İzmit belediyesi, ahçı, bakkal ve manifaturacılardan başka diğer dükkânlarm cumartesi günleri öğleden sonra kapalı bulun- durulmaları hakkında bir karar vermiştir. Bu tebligat esnaf arasında birçok dedikodu uyandırmıştır. Bun un sebebi İzmitteki esnafları esaslı bir tasnife tutmağa imkân bulunmayışıdır. Bir bakkal dükkânmda çok defa ipekli gömlek, kravat ve çorap bulunduğu gibi, bir tuhafiyeci mağa- zasında da şeker, tuz ve saire bulunmaktadır. Belediyenin bu işi kökün- AOÜY A N General Kâzım Dirik,Çanakkale ve köylerinde tetkikler yaptı M oe A '7 sun kızım? Ayağmdaki yarayı azıta- caksın. On yaşındaki kızcağız bir şeytan gibi gülüyor ve: — Yara bir şey yok canım, diyor. Numara! Hoca tek ayak cezasına kaldırmasın diye sarmıştım! | Hakikaten sargı bezinin — altından çıka çıka tentürdiyotla srvanmış sağ- lam bir bilek çıkıyor, ve küçük Erme- ni kızı güzel şivesiyle: — Bizim ne antika hocalarımız var bilseniz! diyor, ve alayla hocaların - kaRaa e ü dan iyordu. mi harp içinde, koca b'r milletin açlık ve sefaletten inim inim inlediği bir vakitte, Ali Kemal Beyi —bir akrabasmın hatırı için— kuş südüyle beslemiş.. O (İttihatçı lar) ki; firar edecekleri gün bile, İstinyede ki bir yalıda, Ali Kemal Beye öğle yeme ğini yedirm'şlerdi.. Bunları unutuvermek için ne derecede nankörö olmak .lâzımge Birdi?... (5) Yani, koca bir milletin birer birer kafalarını bonre"mak, Anadoludaki kör ku yulara doldurmak... Ş Bu on yaşmdaki çocuğun ağzında bu kelimeler bir sıra altın diş gibi çir- kin duruyordu , Ondan birdenbire soğumuş öteki çocuklarla meşgul olmağa başlamış- tım, Rarşımda beş on kişilik başka bir mektepli kafilesi yakası açılmadık küfürler icat etmekle meşguldüler. AGAÇ (AĞAÇ) m l1 inci sayısı bugün çıktı. İçinde Necip Fazıl, Ziyaettin Fahri, I. Galip, Salih Zeki, Asaf Ha- let, Selmin Tevfik, Miraç, Cevdet Kud ret, Fikret Adil ve Şerif Hulüsinin yazıları ve sair yazılar, kronikler ve resimler. (AĞAÇ) memleketin ye - gâne san'at ve fikir mecmuasıdır. Bü- tün münevverlere hararetle tavsiye ederiz. TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI kıvrandıklarına da kanaat getiriyo- rum. Onun için; Ali Kemal Beyin pek | vakitsiz vefatına teessüf ediyorum. Ali Kemal Bey; (Türk milleti bü- yük davasmı hak etmiştir.) denildiği | gün, ihanet ettiği milletin payı inti- kamı altında ezildi, gitti. Fakat, (Ku- vayı Milliye) nin -İttihatçılığı dirilt- mek) için değil- Türklük tarihine e- bediyen şeref verecek yepyeni ve me- deni bir hükümet kurmak suretile tarihi vazifesini ifa ve ikmal ettiğini Sigortab Normal Türkiye için Dışarı Üre K e K lire &K 1 aylık LÜ 1 358 -- K . *N Ç Ph 6 8 50 ? 50 el « * gıllık 1700 14 — 28 - ilân ıçın (lâncılık Şirketlerine mv acaat edilme'idir Küçük iüânlar doğrudan doğruv taremizce almabilir Küçük üÜğnların $ satırlığı bir deta K 30 kuruştur. $ satırdan fazlam icir xatır başma $ kuruş alımır Bir defa Yan faziı için şekündan 96 10 kuru ndirilir Memleket harrema sizortahı abon. srilmaz Küfür etmekten bıktıkları zaman cep lerinden birer ince lâstik çıkararak, sağa sola kâğıt misketleri yağdırma- ğa başlamışlardı. Nineleri yerindeki kadınlara, ufak bebeklerin penbe ku- laklarıma nisan alıyorlardı. İskelele- rin birinde dört beşi birden biletleri topliıyan memurun burnuna nişan al- dılar: Arkalarından bir ses: — Yapıştırın! diyordu. Anlasm bi- ze bilet ver in ne de- mek olduğunu. Kâğıt mermilerden birisi hedefe isabt edince çocuklar hep bir ağız dan bir kahkaha kopardılar. topliıyan memurun savurduğu ve ba- lıkların bile yüzünü kızartacak kadar |ökkalı olan küfür bu kahkahalar ara- sında kaybolurken vapur iİskeleden ı uzaklaşıyordu. | | Bedri RAHMİ - MEVLUT * Tisalya Yenişehir eşrafından Atıf Bey zade pek sevgili babamız ve pek kıymetli ve sevgili zevcim merhum Bay Mahmut Fuat Tayfuroğlunun ruhuna ithaf edilmek üzere Hazira- nın 14 ncü Pazar günü saat üçte Ar - navutköyü camii şerifinde mevlidi ne bevi kıraat edileceğinden akraba ve eviddası ile kendisini sevenler davet olunur. Mübarek Tayfuroğlu Unvan Tayfuroğlu Bilet ! beri, Çanakkale, (Tan) — Trakya umu- mi müfettişi General Kâzım Dirik, gehrimize gelmiş, vali Nizam Atak- erle köy kalkınma plânı tatbikatını tetki kiçin kazalara gitmiştir. Çan nahiye merkezinde yapılan yeni par- ti binası, General Kâzım - Dirikin de huzuru ile açılmıştır. Umumi müfet- Çanakkaleden bir görünüş tiş, bu münasebetle bir söylev ver- miştir. Truva harabelerinde tetkikler yapan Kâzım Dirik, Tekirdağı yolu i- le dönmüştür. Partide, Vali Nizaminin başkanlı- gında yapılan bir toplantıda mahsul- lerden Hava Kurumuna yüzde iki teberrü edilmesi ittifakla kararlaştı- rılmıştır. | teriyor. Misakı Milli mektebin Je sergi Akhisar, (Tan) — Aidıisu Misakı Milli mektebinde sene sonu müna- sebetiyle çok güzel bir sergi açılmıştır. Sergi büyük rağbet görmüştür. Yukarki resim, sergiyi hazırlıyan mektebin'talim heyetini bir arada gös- İki yangın başlangıcı — - Balıkesir, (Tan) — İlimizde iki yangın başlangıcı olmuştur: Hacı İs- mail nahiyesinden Fatma ocağı fazla yaktığı için baca — tutuşmuş, derhal söndürülmüştür. İkinci yangın da Ku vayı Milliye caddesinde 97 numarada oturan Adileye ait evden — çıkmıştır. Ocakta çamaşır yıkanırken pencere pervazlarının tutuşmasiyle başlıyan yangınm, genişlemeden ıöndilrulmüş » Fatma Fuat Tayfuroğlu tür. Adapazarı Muallimler Birliği Adapazarı, (Tan) — Uzun za - mandır Adapazarında leki çalış- Samsun şehir meclisi toplantılarını bitirdi SBâmsun, (Tan) — Şehir meclisi yeni yıl bütçesini tanzim ederek top- lantılarına son vermiştir. Meclis 986 yılı için elektrik ve Su işlerini ayır- maş ve mülhak bir bütçe yaparak varidatınt 101,000 lira olarak tespit etmiştir .Bu mıktarın safi kâr olan 27800 lirası da umumi bütçeye ilâve olunarak 986 bütçesi geçen — yıldan yirmi bin lira fazlasile 3738,200 lira olarak kabul edilmiştir. Bu sene borçlar taksiti için'70,500 lira, Belediyeler bankası mühassasa- ti olarak 18-477 lira ve yaptırılma- sına karar verilen Şehrin müstakbel plânı içinde 5.000 lira ayrılmıştır. Yeni bütçede bilhassa Fen, Imar ve Tezyin işlerine fazla tahsisat ko- | nulmuş, yeniden kırk dokuz bin Zım sarfiyle yapılacak olan fenni mezba- hanın masarifi inşaiye —ve istimlök bedeli olarak 25.000 lira, tesis edi- lecek Ayar istasyonu — masrafı için 7,000 lira, Cümhuriyet meydanının istimlâki içinde 18 bin küsur lira tahsisat konulmuştur. Bundan KÜ Demuryo Ve Hüsüsi EDÖ' yardımlarile doksan bm lıra sarf:le yapılacak olan büyük Halkevi bina- s1 için birinci taksit olarak - 22.500 lira ayrılmıştır. Bu — yıl tarifelerde de esaslı değişiklikler yapılmış, bil- hassa İskele rusumları yüzde ondan yüzde elli kadar indirilmiş, elekt- tirik kilovatı 22 kuruştan 20 ye in- dirilmiş ve saat ücretlerinde yüzde 15 tenzilât yapılmıştır. Yalnız Tak- viyeye şiddetle ihtiyacı olan itfaiye- nin makineler tamir, tecdit masrafı, yedek aksam, lâstik ve hortum be- deli olarak ancak 800 Jira gibi çok a2 bir tahsisat konulmuştur. Köylüye dağıtılan meyva bahçeleri Yalova, (Tan) — Iİçemiz köylerinde iki bin kişiye beşer ve onar dönümlük bag, dut fidanı ve meyve bahçeleri Verilmiştir. Dağılan arzinin” dönümü on bini geçmektedir. Köylüler sevinç içer- sindedir. Maden tetkikleri Balıkesir, (Tan) — Settalo ismin- de bir İtalyan, madenler üzerinde incelemelerde bulunmak üzere ili- mize eglmiştir. Krum madeni ruh- setnamesi sahiplerile temasa gelmiş settalo, Dufsunbey ilçesinde de tet- kikler yapmış, nümuneler toplamış- tır. Kücük Haberler J! * Samsun, (Tan) — Halkevi gös- terit kolu tarafından Kâzımpaşa si- nemasında ikinci olarak Faruk Nafi- zin "Özyurt“ piyesi temsil edilmiştir. Temsil fevkalâde güzel olmuş ve -bin- den fazla halk bulunmuştur. * Adapazarı, (Tan) — Halkevi- miz, Adapazarı hapishanesinde iki kurs açarak henüz okuma bilmeyen mahbusları okutmaktadır. A kur- sunda yüzden fazla, B kursunda da yirmi okuyan vardır. Yakında imti- hanlarına başlanacak ve diplomaları merasimle verilecektir. malarıyla muhite kendini sevdiren Adapazarı Muallimler birliği üyeleri mehflleketin kültürel işlerini çatısı altında toplayan Halkevi içinde ça- lışmanın, ülkülerine daha faydalı olacağını düşünerek, kendi kendile- 'rini fesh etmişler ve Adapazarı Hal- kevinin muhtelif kollarmn yazılmış- ' Tardır. Müessif bir irtihal Ceridei Havadis ve Saadet gazete- leri sahibi Fethi Uzkanm kardeşi Sa lim Uzkan iki günlük bir hastalık ne ticesinde vefat etmiş ve cenazesi dün ÜUsküdarda Bağlarbaşındaki hanesin den kaldırılarak Karacaahmette aile kabristanma defnedilmiştir. baş- |