Bekârm ftkaralığı kolaydı. Fakat Nİ adamm parasızlığı başkasmm ği bir rezaletti; karısından uta- Adnanı Arap İzzet Paşanın tu üç günde hapisten ıçkaran zapti- Ye nazırnı nihayet saraya cürnal et- İÜ; ve bir hafta sonra Taif'e kayma- oldu. Vasfi artık namusunu bol bol sa- yer bulmuş, seviniyordu: life sürgün giden Habibullaha Hi- 2 valisi yüz veriyordu. Vasfi, he - valiyi cürnal etti, ve hemen Si- Müta bir sancağa mutasarrıf oldu. Bu sefer Vasfinin cebinde saraydan kitabı vardı... Sıvasm namuslu Palisi (I)bü şifreli mutasanıfa si- lendi. ama herife dokunamıyordu: Bite korkunç şeydir. üni olduğunu anlryacak kadar yaş- İban sakallı Vasfi alenen hırsızlığı başlayınca, vali kuş yuvalı fesini (2) ğdi, seyyar püskülü (3) te- nz yüzüne sarkarak dakika - düşündü. Abdülhamide “mürtekipleri sevmi- padişah olduğunu,, yazdı ve Ab- Ülhamit kendisinin mürtekipleri sev Siyen padişah olduğuna inanarak Mutasarrıf Vasfiyi hırsız diye azletti. Rakalir Vasfi buna tasalanmadı: dört hk mutasarrıflıktan İstanbula üç Merini sanki sokak kapısından ta - ârasma kadar doldurdu. Ve bir sanki bütün ev halkı bir anda üşler gibi bütün kadınlar sa- ü Vasfiyi girin buluyorlardı. Vas- E kıymetini bilmediği için hükü - ahalle halkı kızryordu. , mahalle bakkala “kangal, perdeliklerinden bir top ge - Bununla hem borcunu ödemiş, de hediye vermiş oldu. Ehemmi- komşulara Niksar patlıcanın - en turşular, Darende eriğinden re- getirmişti, Vasfinin karısı Seniba, iyi beslen - ti hayvan hilcumile, bohçacı Hayri itin evindeki dişilere Asabında talk: ki Salan yılanlarla saldırıyordu. Es- İşi evEilisi Melâhate Felemenk taşın- Vürek biçiminde, bir göğüs iğne- iş lediye etti, Hediye, büyülü eşya- iş Eliş, bilmiyen sakallı Vasfi! Ancak insan rızkına utanmanm| “Babam Sizden onun da ders al masını istiyor Adnan Bey,” demiş, sonra kocasma bakarak Adnana an-|nm güzelliğinden bahsedecek kadar latmıştı: “Kardeşimi çok beğeneceksiniz, benim gibi değil, hem başkadır!" Belkisin bu lâfı hemşiresini Halbuki Husrev beğendiğini sanıyordu. 0 hem güzeldir, kocası Husreve taştı: O, Husrevin kendinden fazla ne Belkisi beğeni- Yazan: MITHAT ÇEMAL . Hediye büyülü eşyadır. Rüşvet gibi namusa dokunmaz, ve para gibi kıymeti mahdut değildir için söylendi sanmış, boş yere içlen- mişti: Demek ki Belkis, başka kadı. Adnana ehemmiyet vermiyordu! Belkis hemşiresinin güzel olduğu- nu söylemese bile, Adnan Belkisin güzelliğinden duyduğu istirap için- de onun görmediği hemşiresini de güzel ve kibar bulmağa hazırlan. mıştı. Yalnız bu yeni vak'anın yeni bi rfelâketi vardı: Derslerde Belkis- yordu, ne hemşiresini, ne de bir baş- İle yalnız kalmak saadeti ortadan ka kadını... kalkıyordu. Adnanda bu lâkırdıyı kendisi (Arkası var) yenerek Balkan Geçen hafta Bükreşin Onef stadın da Romanyn, Bulgaristan, Yunanis- tanın iştirakile başlanan Balkan ku- şiyi mütecaviz bir seyirel kalabalı. ğı önünde Romanya ile Bulgaristan arasında yapılmıştır. Galibinin Bal- kan şampiyonu olacağı bu müsaba- kayı beynelmilel hakem federasyo- nu kaideler enecilmeni reisi Alman Doktor Bavens büyük bir meharetle, hiç bir sızıltıya meydan vermeden Mi rüşvet gibi namusa dokunmaz, e, Para gibi kıymeti mahdut değil- taş,ve sakallı Vasfinin hediyeleri lar mahallesini fethetti. hşlediyelere sevinenlerin içinde pat- ve erik getirilenlerin saadetleri b eskimişti; bir taraftan da Vas karısı Senihanm çarşafları, is- ileri mahalle halkmdan bir kıs- Ai Phatsız ediyordu: Seniha daha alleyi dolandıran aç adamm krmyak: ona birbenbire gelen refa- kendilerine hediye diye Sivas zer- Patları getirilenler affetmediler. İ/Asfinin hirstz olduğunu sade on- kay , kıymetli hediye alanlar Vasfinin namusunu sarayın iğinde ittifak ediyorlardı. Sakallı Vasfi de Sofular kahvesin- tag ini sallıyarak Ziya Paşanm bey-| By, Kuyordu: ayder kim sadakat etse elbet devlete; mahı cennettir bu mülk ve mil- letet yalar Vasfi mahalledeki alacaklı. bütün borçları ödedi. Yalnız Rp Hamama borcunu vermiyordü. Bibi bir defa Prense mahalle halkı tı, ber gün rast gelmiyecekti; sonra a ya e iyesi içinde, borcu- ik Ptense her tahattı, Manalı göz yaşı yanan, yine bugün mermer ya ha kak bugün müstesna bir vazi- k a Eelkisin hemşiresi bu haf- Kaşgrapadan dönüyordu. Geçen Belkis: i Resit Aki » Kuş Yuvalı — Tepesi çukur deriek- Seyyar — Bese dikili olmayan piis- “ ” dakika ödüyormuş gibi idare etmiştir. Maç çok heyecanlı olmuş ve Bulgarların sert tabiyeleri- ne 7 oyuncusu Macar olan Romen- ler kaçak ve seri bir oyunla muka- bele ederek neticeyi 4 - 1 kazanmış- lardır. Bu vaziyet karşısmda Roman Romen mili takımı Bulgarları 4-1 pası maçlarının finali, dün, 40,000 kupasını kazandı şehrimize gelmesi kuvvetli bir ihti - mal dahilindedir. Almanya milli futbol takımı İ Olimpiyat için hazırlanmakta olan Alman milli takımı İngiltereden da- | vet edilen profesyonel İngiliz takımı v1 4 « 1 mağlüp etmiştir. Birinei de: İre 1 - O İngilizlerin lehine bitmiş i- | ken ikinci devrede çok hâkim oyna- İyan Almanlar üst Üste yaptıkları 4 İ golle galip gelmişlerdir. Olimpiyat seçmeleri nasıl yapılacak ? TAN FAYDALI maa — BİLGİLER Bugünkü Program Istanbul Hafif musiki (plâk), 19,— Haberler v Muhtelif plâklar ve ses musikisi 20,— Keman solo: Bayan Pakize İzzet Ne- zih tarafından (Piyano refakatile), 20,50 Stüdyo orkestraları, 21,30 Son haberler, 1 Saat 22 den sonra Anadolu ajansını #a- ritelere mahsus havadis servisi verilecek” tir. Ankara: 12,30: Piğk yayımı ve ajans haberleri; 19,30: Kisik plik yayımı; 19,50: Doktor konuşuyor; 20,10: Karpiç şehir İokantasm- dan makil; 20,30: Ajans haberleri; 20,40: Karpiç şehir olkanasmdan nakil , BUKREŞ 18: Pilik; 20: Piyano konseri; 7115: List'in eserleri; konser; 22,45: Sarkıt orkestra; 23,30: Plâk; 23,45: Almanca, Fransızca haberler; Berlin Çalışma saatleri: Samt 10,4$ — 14.20 : ve 31, 45 m Saat 15.00 — 18.35: Kısa Dalgalar | 9 rm Her gün bir a) O ç harp hikâyesi | NE Fikret ADİL — Şimdi o önde, ben ırkada ilerliyor. duk. Aliço hakikaten iri yarı bir a- damdı, emindim ki, tam karşı. mızdan birisi bizi görse, yalnız onu 31.38 m Bant 19 — 235; 35, #*“w Londra Ça.ışma saatleri: 1220 : 25.53 31. 55 m Sant 1$ — 1545 : 16. 86 14, 82 m. Saat 16 — 18; Gösterilen italardan ikisi tom. Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU : Bu akşam saat 20,39 da (Süt Kardeş- ler). Komedi 3 perde. Her yer elli ku ruştar, FRANSIZ TİYATROSU : Saat 21 de Prof. Zati Sungur, Manyatizma, Spiri- tizmın, Pakirizm ve İpnotizma numara- ları, ; * MELEK : (Broadvay Melodi) ve (Monte Kristo). * ELHAMRA : (Adalar Şarksı) ve (Sevda Gecesi). * İPRK * (Klo-Klo) ve (Kaplan Kız). . TÜRK : Olunca). * USKUDAR HALE : (Mariyetta). (Saadet) ve (İki Gönül Bir * SÜMER : (Kurd Alev) çe (Kadınlar Gölü), * ALEMDAR : (Köniksmark) ve (Su- zan Banyoda). * AZAK : (Wonder Bar) ve (Vahşi Av lar Kralı). * MİLLİ : (Sevmek Yasak Mr) ve (Ö- tüm Kasırgası). * HİLAL * (Hücum Filosu) ve (Sevda Maceraları), * KADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bande- su). Davetler, Toplantılar KONFERANS Eminönü Halkevinden » 19. $. 1936 cuma günü saat 18 de Evi- İmdan (Epidor) la bir konferans bütün yurtdaşlara açıktır. TEŞEKKÜR İstanbul Verem Mücadele Cemiyetinden: Sandoz: Müstahzaratı (İstanbul) vekili kimyağer Bay Mehmed Fusdm Erenköy Sanatorşomu işe hediye ettiği Müstahzs. rattan dolayi İstanbul Verem Mücadele Cemiyeti kendilerine derin teşekkürlerini sunar, projeksiyon. iu konferans lundukları müddetçe ikamellerine tahsis edilecek yerler temin edilmiş ve bu hussuta hazırlık servisiyle mu tabık kalınmıştır. Olimpiyatlara iştirakte gayemiz yalnız spor değil, belki ondan mü - him olan Türkün centilmenliği, fa - ya 2 galibiyetle Balkan şampiyonu, | Tokat saylavı Süreyyanın|öleti, kibarlığı ve disiplin noktasın- Bulgaristan 1 galibiyet 1 mağlübiyet dan tekemmül etmiş Kemalist genç- le ikinci, Yunanistan 2 mağlübiyetle | gazetemize verdiği beyanatllik kütlesinin yetiştiğini harice gös- üçüncü olmuşlardır. İstenen tazmi- natm kalkması yolundaki teşebbüs - ler üzerine gelecek sene bzim de işti- rak edeceğimiz kupa maçlarma bir ihtilâf yüzünden tumuvadan çekilen Yugoslavvyanın da tekrar iştiraki i- çin çalışılmaktadır. Fenerbahçenin senei devriyesi 5 Temmuza İ bırakıldı Kuruluş yıldönümünü her sene 7 Haziranda büyük merasimle kutlu- layan Fenerbahçe kulübü, Futbol Fe derasyonu tarafından olimpiyatlara gidecek takım oyuncularının seçimi için First Viyana takımı ile tertip edilen karşılaşmalar dolayısile, kut- lulama gününü 5 Temmuza tehir et- miştir, İstanbul halkma Avrupanm en kuvvetli ekiplerinin oyunlarını seyretmek imkânını vermek için bü- yük fedakârlıklara katlanan Fener- bahçeliler, bu seneki yıldönümleri Için Çekoslovak veya Viyana takım- larından birisini getirtmek üzere mu habereye girişmişlerdir. Haber aldı- ğımıza göre Avusturya futbol dikta- törü Hugu Mayzel'le yaptıkları mu- habere müsbet bir şekilde nihayet- lenmek üzeredir. Gösterilen son ş€- rsitte uyuşulduğu takdirde geçen bafta yapılan İngiltere - Avusturya milli maçma beş oyuncu veren, kad- rosunda Sindalar gibi tanmmış oyun cular bulunan Avusturya takımının Olimpiyada iştirak edecek millet- lerin ikametine tahsis edilmek üze- er Berlinde inşa edilen olimpiyat kö- yünde Türkiyeye ayrılan yerleri tesbit etmek ve olimpiyst komitesi hazırlık servisiyle temaslarda bu- lanmak üzere Berline giden Türki- ye olimpiyat icra komitesi âzasın - idan Tokat saylavı Süreyya, dün kendisiyle görüşen bir muharririmi- xe tetkikleri etrafmda şunları söy - lemiştir; “— Sporcularımızın o olimpiyada iştiraki hükümetimize kararlaştı - Zindan Haziran içinde Kadıköy li - sesinde bütün spor şubelerimizin iş- tirakiyle bir kamp kurulacaktır. Hiçbir istisnai müamele yapılmamak şartiyle bir ay sürecek olan kamp- ta, sporcularımız kendi şubelerinde gerek Balkanlarla, gerek Avrupanm bazı devletleriyle karşılaşacaklardır. Bu temaslar bize olimpiyat kafile - sinin kat'i şeklini tesbit ettirecektir. Berlinde yaptığım tetkiklerde, mü- sabaka mahallerinin nekadar titiz - lik içinde hazırlandığını yakmdan gördüm. Sporcuların ikametine tah- siz edilen olimpiyat köyünü gezdim. Edindiğim intibah tasavvurun fev. kindedir. Almanya hükümeti, olim- piyadın kusursuz devammı temin için lâzımgelen bütün tertibatı ala - rak büyük bir faaliyetle çalışmakta» dır. Sporcularımızın Almanyada bu » termektir. Binaenaleyh bir genç, belki bir sporda en ön plânda gele bilir. Fakat disiplin, hüsnü imtizaç, intizamperverlik bakımlarından ikin ci plânda gelen sporcu bizim için her halde şayanı tercih olacaktır. Bütün hislerimize disiplin hâkim o - lacağından mutlaka kalabalık bir kütle götürmek için şöhretlere bağ- efkârı umumiyenin bilmesi lâzım - dır, Kafilenin temmuzun son hafta- larma doğru hareket etmesi takar - rür etmiş vaziyettedir. Olimpiyatları görmek, kendi mil- fletlerinin müzabıklarını alkışlamak gayesiyle Finlandiyadan 3000, Bul- garistandan da 2000 seyirci müra - caat etmiştir. Gönül çok arzu eder- ki, bizim çocukların da kendilerini İri edecek bir kütlesi bulunabil - Seyahatimde Almanya spor teş - kilâtı rüesası tarafından gördüğüm Pariste Hokey maçları Paris, 25. (A.A) — Pek ziyade çekişilen bir hokey maçında, Fran- $iz takımı Afgan takımmı bire kar- sı iki sayı ile yenmiştir. Berlin olimpiyatlarma iştirik e- görürdü, onun dev gibi vücudü, be - nim, o zamanda böyle ufak, tefek o- lan vücudümü örtüyordu. Ve Aliço, bir kaplan gibi, sessiz, yaylı adım- adımlarımı de o atıyormuş gibi geli- yer, bir yorgunluk duymuyordum. Iki saat kadar böyle yürüdük. Ha- va, şimdi iyiden iyiye aydnlamağa başlamıştı. Alico: — Bey, dedi, köyde fazlaca oyalan- dık diye bu kestirmeyi aldım ama, yi ne varmadan evvel gün doğacak... — Ne yapalım Alico? — Hiç beyim.. Bir dakika durdu, sonra sordu: — Bey üzerinde silâh var mı? — Yok. Içime müthiş bir şüphe düşmüştü Alico, ne diye silâhim olup olmadiğı- nı soruyordu. Hakikaten silâhım yok- tu. Köylü kıyafetine girerken, silâh almağı düşünmüş, fakat yakalandığı mız takdirde bunun şüphe uyandıra- cağını bildiğimiz için almamıştım Hoş silâh neye yarardı? Şimdi birer birer, Aliçonun karısile konuştukları aklıma geliyordu: “Buraya döndüğü mü kimseye söyleme... Beyi geçire - yim yarm gelirim... Uğörimde, 6 za- man için mühim bir para vardı. He- le bir köylü için bu, muazzam bir ser vet idi, Harp içinde idik. Bulgarlar arasm da idik, Aliço beni orada temizlese, kimse ondan şüphe bile edemezdi. Bizimkiler yakalandık zannederler - di. Bulgarlarm ise, bizi görmedikleri için haberleri bile olmazdı, ve Aliço bu para ile pekâlâ... Uzaktan gelen bir köpek uluması Müşüncelerimi durdurdu. Bunu bir, bir uluma daha takip etti ve gittikçe sesler yaklaşmağa başladı. Aliço, bana dönerek ve elile sus - mamı işaret ederek yolun kenarmda- ki hendeğe atlndı. beni de kolumdan tuttuğu gibi içeri çekti, Bir an, mu- kavemet etmeği düşünmüştüm, fa - İ kat bileğime yapışan elin mengene - I sinden kurtulmak imkânı yoktu ve Aliço beni bir çocuk gibi kucağıma a- larak hendeğin icine almıs ve muka- atılarak... Vince sustu. Oğlunun bütlin arkadaş- ları, dudaklarından çıkacak sözlere, sanki gözlerile takılmışlar gibi, bek- liyorlardı. Fakat o, zile basarak, hiz- metçiyi çağırdı ve gelince: sun? Bize kahvaltı hazırla! Hakikaten sabah olmuştu, hizmet- çi gidip merdeleri acınca disardan bol bir güneş içeri doldu ve elektrik Iâmbalarınm ışıkları birer acmacak hal aldılar. Cemil Bey Saide dönerek: — Söz, dedi, sizin. Hikâyenizin 80- munu anlatınız. Herkes o tarafa döndü. Sait otur- duğu yerde ve ellerile işaret etmeder bir şey anlatamıyacağı için ayağı kalktı ve: — Hep, dedi, güleceksiniz. Ölüleri üstüste, tramvaya müşteri doldurur gibi, istif bile etmeğe llizum görme- den atmışlar. İçlerinden birisi kolu havada donmuş, kalmış. Kamyon sarmla sarsıla giderken, kendilikle - rinden istif olmuşlar ve sırtıma do- kunmağa başlamış. Ben de dirildi de dokunuyor diye Ürkmüşüm.. Ve ken- dime geldiğim zaman, etrafımda ar. kadasları buldum. Silâh sesine koş lar. Işte mesele bundan ibaret.. çoğunuz Anlamışsınızdır... Zater Benim decek olan Afgan takımı, şimdi Av-| asıl merak ettiğim Kadrinin hikâye - rupa'da bir turne yapmaktadır, sinin sonu... (Cemil Beyi göstererek! vemet imkânsız bir kuvvetle üzerime Cemil Bey hikâyesinin burasma ge — Sabah oldu, dedi. Görmüyor mu! muşlar ve beni orada baygın bulmuş ji | Beyefendi müsaade buyururlarsa şim- di de o anlatsın! — Hay, hay. Lütfen Kadri Bey, si — Efendim, reisin yanına döndü « Zümüz zaman, demiştim, onu kahka- halarla gülerken bulduk. Hâdise şu imiş. Şakiler, sahile çikip yalvara yalvara sürünürken Mustafanm attı- moni (982 m 25 © m Pellarla yürüyordu. Ben, adımları ona)|£ı kurşunlarla ölmüşler ve orada kal Bit iy18 — 2530 : Gösterilen 3 veya | Uyduruyordum, ve mütemadiyen göz-| mışlar. 1 posta 19.Ge m 25. 55 m. 31, 55 ve 69 İlerim onda olduğu için, sanki benim! Fakat bulundukları yer bir kum- Jsal olduğundan, ölü dalgalar sahile vurdukça, cesetleri sürüyerek biribir- lerine yaklaştırıyor, çekilirken eski İvaziyetlerine getirip bırakıyormuş, Bir makin rttıradı ve intizamı bu ha reketi tekrarladığı için, alaca karan. lik içinde, biz, onların konuştuklarmı bizi görünce eski! yerlerine çekildik- lerini sanıyormuşuz... Her iki hikâyenin sonunun umul « madık bir gekilde bitişi gençlerin yüz lerinde birer inkisar uyandırıyordu, Cemil Beyin de hikâyesinin böyle bir şekilde biteceğini tahmin ederek ses- lerini çıkarmadılar, ve Cemil Bey bu- mu anladı; — Ne yapayım çocuklar, dedi, mu hakkak hikâyelerin birer sonu olur, Bunlar bazen feci, bazen de gülünç « tür, Benim hikâyemin sonunun, biç olmazsa istifadeli olmak gibi bir de. Bir de... Haydi buna meziyet diye « lim, meziyeti var, Alico benim Üzeris me atlar atlamaz elbiselerimi parça larcisma yırtarak beni soydu, cen « netten kovulmuş Adem baba gibi bı- raktı. Sonra ayni süratla kendisi de soyunmağa basladı, Daha bitirme « mişti ki, üç iri çoban köpeği hendek. ten İçeri atıldılar, Aliço; — Aman beyim kıpırdama! Dedi ve ölü gibi uzandı. Ben de öy« le yaptım. Köpekler bizi koklamağa, yalamağa başladılar. Gözucile Aliço ya bakıyordum. Hissedilmez bir har ketle iri elini köpeklerden birinin boynuna uzattı ve bir hamlede onu gırtlakladı, Biraz sonra köpek boy- lu boyuna yanma uzanmıştı. Öteki iki köpek ayni akibete uğradılar, Biz de kalkıp, giyindik ve yola düzülerek sağ, salim karargâha geldik.. Aliço sonra anlattı: Meğer köpek çıplak İnsana dokunmazmış, bunu bas na anlatmağa hem vakti olmadığı için hem de sesler duvulur endişesile beni yatırıp soymuş idi. Böylece be ni para için öldürecek zannettiğim bu erkek adam hayatımı kurtarmış. tı. Hizmetçi, elinde tepsi içeri giriyor. du. (Son) Fikret ADİL —————— YENi ENSRiİYAT Yeni Hayat Beyoğlunda haftalardanberi dil « lere destan olan ve binlerce halkı hayretten hayrete düşüren hokka « baz Zati Sungurun kızı nasıl kesti- Zini, iğneleri nasıl yuttuğunu ve di- ger hünerlerini başka hokkabazların dilinden öğrenmek isterseniz bu haf- ta çıkan Yeni Hayat'ı okuyunuz. Yeni Hayat'n bu hafta çıkan sayı- sı bunlardan başka birçok kıymetli muharrirlerimizin yazılariyle sayısız tablolar ve canlı mevzuları ihtiva et- mektedir. DOKTOR Kemal N. imre CİLT VE ZÜEREVİ HASTALIKLAR MÜTEHASSISI IN Adres: Beyoğlu TstX8) caddesi Rumeli Han No. 16 Hergün öğleden sonra hastala rını kabul eder. Telefon: 40153