Rusya Uzak Şark filosunu tahdide yanaşmıyor Ruslara göre Japon donanmasının mühim bir kısmı Sovyet Rusyaya yakın yerlere tahsis edilmiş Bir Japon Londra, 25 (Tan) — Sovyet hii- Kümetile yapılan deniz müzakereleri *snasında Sovyetler iki şart komuş- 1 — Londra deniz anlaşmasını im #alamak için, Almanyanm dahi, ay- Mİ şartlarla mukaveleyi imzalaması, 2 — Vladivostokta inşaatta olan Kemilerin mukaveleden hariç tutul - ması, Radek'in bir yazısı Moskova, 25 (A.A.) — Radek, Iz Vestiya gazetesinde yazdığı bir m: kalede Londrada İngiltere ile Sovyet 'Usya arasında yapılmakta olan de- hiz müzakerelerini mevzuu bahsede- Yek büyük harp neticesinde eski Rus Ya donanmasmın hemen hemen ta- Mamiyle tahrip edilmiş olduğunu kaydettikten sonra diyor ki: -- Sovyet Rusya kendisine karşı #üşmanlıklarını açıkça ilân eden dev in mütemadiyen kuvvetlenen Fma Kârgi Mömiexeti mudalaa kin donanmasını “yeniden yapmaya Mecburdur. Maamafih Sovyet Rus - A İnşa edilmekte olan donanması - tm Çualitatif tahdidi için müzakere Ye girişilmesine dair İngiliz hüküme thin teklifini kabul etmiştir Bittabi e Rusyanm böyle bir tahdide iyüvafakati Almanyanın da İngiltere mümasil bir mukalevele imzala- iyiz'na bağlıdır. Sovyet Runyanm tir ci kaydı ihtirazisi Uzak Şarka ait zn donanmasmın en mühim Sovyet Rusyanm Uzak Şark pihillerine yakin olan denizlerde ta- Bösyilt etmiş bulunmaktadır. Sovyet ya Japonya ile deniz silâhlarının yl için bir mukavele yapmak : Fakat böyle bir mukavele he- NİZ mevcut değildir ve bunun için- ki Sovyet Rusya Uzak Şarktaki harp gemisi donanmasının ne tahdidi, ne de bu bapta malümat vermek hususlarında İ kayıt altına giremez. Maamafih Sovyet Rüsyanm bu İ hattı hareketi Avrupada deniz kuv- vetlerinin tahdidi işine mâni olma - malıdır. Esasen Uzak Şarktaki Sov- yet donanması Avrupa denizlerinde donanmelar arasindaki nisbet Üze - rinde bir tesir yapamaz. Eğer Sov- İyet Rusya Uzak Şarktaki donanma- | sini tahdit etmek istemiyorsa bu doğ rudan doğruya Japonyanın Vaşing- ton mushedesini feshetmesi ve Lon- dra deniz konferansından çekilmesi- nin bir neticesidir. Çünkü Japonys| bu suretle deniz silâhları hususunda | kendisini her türlü taahhütten kur- tarmış bulunmaktadır. Dünyanın en büyük vapuru yola çıktı | Londra, 25 (Tan) — Dünyanm en büyük vapuru olan “Kuin Meri” bu güh BoüLüerüycun Mladen Yk de fa olarak denize, açıldı. Bu münase- betle Kral Edvard, valde Kraliçe Me ry, dük de Kent, dük de Glüçester, Prenses Elizabet ve biltmum Kral hanedanı limanda hâzır bulunmuş - lerdir, Valide Kraliçe ve diğer hane- dan vapuru gezmişlerdir. Niksarda tütün piyasası Niksar, (Tan) — Niksar tütün piyasası çok hararetlidir. Son gün- ler içinde canlı bir alış veriş vardır. 1.700 ekinciden 1.000 tanesi, ellerin- deki malları tamamen satışlardır. Yaka köyleri mahsulleri rakabetli İbir satış karşısındadır. İstekli alıcı» ların aralarında İnhisarlar, Ostro - Türk, ve birkaç tanınmış firma var. dır. Yeni tütün ekimi başlamıştır. TAN Kel 7. d İngiliz grupunun mümessilleri geldi Ankara, 25 (Tan) — Endüstri plâ nımıza ait bâzı fabrikaların esas te- diye prensiplerimiz dahilinde, bedellerini halen kabul etmek şartile inşalarını deruhte etmek isteyen bir İngiliz grupunun iki azası birlikte şehrimize gelmiştir. Aralarında İngi liz Finans Bakanlığı, İngiliz ihracatı na kredi dairesi direktörü Somervil de bulunmaktadır. Ankaraya gelen İki zattan biri Bros Pölt şirketi direk törlerinden Masköw Ziö'dür. Halkevlerinden bina vergisi alınmıyacak Ankara, 25 (Tan) — mumiyeye hâdim teşekküllerden o- lan Halkevlerinin bina vergisinden istisnasını Finans Bakanlığı, alâka- lara bildirmiştir. Malmüdürleri arasında Ankara, 25 (Tan) — Üsküdar malmüdürü Cemal Bitlis defterdar. lığına, İç Bakanlık muhasebesinde tetkik memuru Ekrem Beykoz mal- müdürlüğüne tayin edilmişlerdir. | üçük Haberi * Ankara, 25 (Tan) — Bina ve arazi vergileri kuyudatnın ve de mirbaş eşyanın hususi idareye dev. ri hakkında Finans Bakanlığı bir nizamname projesi hazırlamıştır. * Ankara, 25 (Tan) — Kleringli memleketlerden kredi ile veya an- konsiyasyon — suretiyle memlekete ithal olunan mallar için bu mallarm istihlâk ve istihsal eşyası oldukları- na göre verilen bir senelik ve altı aylık kredi mühletirin alıcı ile satı- ct firma mutabık kaldıkları takdirde geyrimuayyen müddet için temdit edilmesine müsaade olunması bakan lar heyetince kararlaştırılmıştır. Istanbul - Ankara Hava seferleri IBaşı 1 incidel mel geçtiğini söylemişlerdir. Tayya- re, bir saat elli dakika olarak kabul edilen müddeti daha kısaltmış ve bir saat kırk dakikada gelmiştir. 16,30 da Yeşilköyden Iki tayyare kalkmış- tir. Bunlardan biri altı yoleu ile mu tat servisi yapmış, diğeri -İstanbul gazetelerini Ankaraya götürmüştür. Söğüt doktorsuz Söğüt, (Tan) — Söğüt Hükümet Tabibi Remzinin Bitlis Sıhhiye Di- rektörlüğüne tayini üzerine bir ay- danberi ilçemiz doktorsuz kalmıştır. a, İ günkü. yarışlarda bulunan İsmet Inönü önündeki kalabalığı görüyorsunuz yda Yeni Hipodromda tertip edilen at yarışları büyük bir rağbet görmektedir. Yukarıdaki resimlerde diğer vekilleri, seyi rcileri ve bahsi-müşterek . gişesinin yani | Menafii u - KRONİK Buızlıı Kaç haftadanberi beklediğimiz #1- caklar dnha gelmeden, buzlu şerbet satacak dükkânlar kışlık camekün- larını kaldırdılar, onların yerine ye- şillikler koydular, bütün hazırlıkla - rm tamamladılar. İnsan, bunlardan birinin önünden geçerken: l — Yaz gelse de şu yeşilliklerin | önünde keyifle bir buzlu limonata içsem! Diyor. Vakıâ dünyada en büyük wiflerden biri de çok sicak bir İ günde buzlu bir içki içmektir. İnsan sıcaktan buram buram terlemiş ol-| sa bile buzlu içkinin önünde onun| kendisine verebileceği zararı unut - mak istiyerek dumanir bardağı bir- denbire dikmekten çekinmez. Yazm buzlu içki içmek keyfinde, a, biraz da medeni ve İçtimal vardır. Medeni iftihar, çünkü tabiatin ancak içeceğimiz şeyleri 1sıt- tığı bir mevsimde yine buzlu bir şey içmek, tabiate karşı koymak, 0- na galebe etmek demektir. Yaz mey- valarını kışım cam altında, 8oba önünde pişirterek yemek keyfi gibi... İçtimai iftihar, çünkü eskiden yazm buzlu bir şerbet içebilmek zenginlik alâmetiydi. Bu zamanda, buz fabri- kalarınm ve onlarla adeta eğlenerek rekabet eden elektrikli dolapların çoğalması sayesinde cebinde bir tek kuruşu bulunan bile bir bardak buz- lü su içebiliyorsa da, pek yakm za- manlara gelinciye kadar kıştan yaza kadar kar, hele buz, saklamak pek güç olduğundan yazın sicak günle - rinde suyu, şerbeti soğutmak hayli- ce pahalıya mal olurdu. Bir rivayete göre, ekinleri topla - ma mevsiminde soğuk su içebilmek için, kıştan karları saklamağı ilk de- fa düşünen, İsrail oğullarmdan, Sü- leyman Peygamber olmuştur. Fakat İsrail oğullarının medeniyet işlerin- de bu kadar ileriye gidebildiklerini kabul edemiyenler Süleyman Pey - gamberin Tevratta yazılı olan sözü- nü bir realiteden ziyade bir arzu 0- larak telâkki ederler, Ancak, bu 'za- manda İstanbulda elektrikli buz do- laplarını satmak için uğraşanları İ gördükçe, yazım soğuk şerbet içme- ği ilk defa düşünenlerin İsrail oğul- larr olduğuna biz İstanbullular ko- layca inanabiliriz. Her halde Büyük İskenderin Hin - İdistanı almağa giderken, yolda bil- yük kuyular kazdırarak içerlerine kar doldurttuktan sonra Üzerlerine de ağaç dalları, saman ve kaba ku- maşlar koydurduğu tarih kitapla - rında meşhurdur. Onun için ilk de- fa olarak yazm buzlu şerbet içmek fikrini çok kimseler Büyük İskende- re isnat ederler. Ondan sonra yazım buzlu içki iç- mek usulünü en ziyade genişleten İ eski Romalılar olmuştu. Fakat on- lârm arasında da bu keyfi duyabi - lenler ancak zenginler olduğundan ahlâk hocaları halkın sıcak su içtiği bir mevsimde soğuk su içmenin bir ahlâksızlık olduğunu ilân etmişlerdi. Bununla beraber — galiba ahlâka uygun olmıyan şeyler çok defa ke- yifli olduğu için — halk yazm zen-| “ginler gibi soğuk su içebilmek için bir isyan çıkarmış ve bunun üzerine | hükümet bütün yıl çarşılarda kar satılmasini temin etmek Üzere ted- birler almıştı. Romalılardan sonra Avrupalılar, | sicak mevsimde soğuk şerbet içmeği | unuttukları halde Haçlılar muhare- | beleri sırasında bunu şarktan, kibar | Türk padişahı Salâhaddini Eyyubi- den öğrenmişlerdir. Fakat buzlu şerbetten sonra, dondurmayı da öğ- rendikleri halde buz endüstrisini hiç | bir vakit İstanbuldaki kadar ileriye götürememiş olmaları muhtemeldir. İstanbulda vaktile şerbeti, hoşafı soğutmak için buzdan kâseler ya- pıldığını görmemiş olsanız da elbet- te işitmişsinizdir. Halbuki Avrupa- arm bu inceliği aklettiklerine dair hiçbir rivayet yoktur. yahut soğuk şerbet, içi- i olmakla be- raber bilirsiniz ki, insanm susuzlu- ğunu gidermez, suya ihtiyacını te- min *tmez. Yazm bir sıcak günde uzunca bir yol yürümüş, yorulmuş, terlemişsiniz. Buzlu bir limonata içersiniz. Birâz İçin rahat edersiniz. Fakat hemen biraz sonra yine bo - Zazinız yanar, suya ihtiyacınız yine kalır. Halbuki ılık, hattâ sıcak bir şey İçseniz susuzluğunuz daha ça - buk geçer. Soğuk su ile sıcak su a- rasında bu fark neden İleri geliyor? Beş yüz gram su sıcak olduğu 7a- man midede ancak yedi, sekiz daki ka durduktan sonra barsaklara gi- lirmonata de kana karışır. Halbuki ayni miktarda su soğuk olunca midede on beş dakika kalır. Kana karışabilmesi için bir o Kadar da barsaklarda kalması Jâzrmdir, Demek oluyor ki soğuk suyun kana karışması, yani susuzluğu gidermesi için, sıcak suyun zamandân İki misline lüzum vardır. Vakıâ aradaki fark bir çeyrek saat fakat o bir çeyrek saat İnsana sü- suzluk zamanında nekadar uzun ge- lir! Eski Roma şairi Martial kendisi- ne buzlu şarabı yasak etmiş olan hekimine kızmış ta ona: — Ömrün olduğu kadar sıcak su içesin! Diye güya kötü dus etmiş. Halbu- ki hekimlikte en İyi tav soğuk sudan dalma kaçmmak, her vakit s1- cak su içmektir. Hele karaciğerleri az çok bozul - muş olanlar için! Karaciğere soğuk kadar dokunan hiçbir şey ola * maz. Bu zamanda karaciğerleri iyi- m denilebilecek kaç kişi gös- bilir? Onun İçi soğuk sudan zarar görmiyecek pek az adam var- dır, Soğuk su yorgunluğu geçirir mi? Yazın sıcak, hele kızgın güneş insa- na yorgunluk verir, damarlardaki tansiyonu düşürür. Soğuk su içerse- Bİz tansiyon yine yükselir ,yorgun- luk geçer ama, bir çeyrek saat sü- ver. Halbuki sicak su bu işi yedi dakikada görür. Demek ki yine iki misli zaman geçer. Yazın serinlemek için de soğuk su fayda vermez. Bilâkis aksine tesir yapar. Çünkü soğuk su içtiğiniz vakit bedeninizde sıcaklık derecesi azalır. Muvazene için muhitten ka- lori alır. Derinizin üzerinde serin - lik isterken daha ziyade sıcaklık du- yarsınız. Halbuki sıcak su içince bu- nun aksi olur, serinlik duyarsınız, Zaten, sıcak mevsimde serinlik bulmak için en iyi şey terlemektir.. Sicak su içmek terlemeği de arttırır. İnsan terliyerek vücudundaki suyun 125 gramını buhar halinde çıkardığı vakit. duyacağı serinlik on derecede 250 gram su içtiği vakit duyduğu se- rinlikten on defa ziyadedir. Dr. 6-"ip ATAÇ Kızılay haftası için hazırlıklar bitirildi Her sene yapılması mutat olan Kı- zlay haftası, bu sene bir Haziranda başlıyacaktır. Cemiyet, bu haftanm azami derecede faydalı geçmesi için tertibatmı Ikmal etmiştir. Bir Hazi- randan e İtibaren yapılacak şeyler şunlardır: 1 — Cemiyete tiye kaydı için geniş bir faaliyet başlıyacaktır. Herkesin Kızılaya üye olması, darlık zamanla- rında imdada yetişen bu kurumun yardım ve koruyucu vazifelerini da- ha esaslı imkânlarla takviye edecek- tir. 2 — Kızılayın hayırlı yardımları hakkmda halka daha etraflı malü- mat vermek için konferanslar verile- cektir, Bu kurumun, cümhuriyetin tesssüsündenberi 3,881 644 lira gibi muazzam bir yardımla halkım muh- taç tabakast arasma girdiğini söyle- mek, Kızılaym dar zamanlarda yi şen hayırlı varlığınm manasını açık- ça anlatabilir. 3 — Tayyarelerle halka küçük ri- saleler dağıtılacaktır. Bu risalelerde cemiyetin muhtelif senelere ait yar- dımlarınn bilânçosu yazılı buluna- cak ve kurumun hedefleri sarih su - rette anlatılacaktır. 4 — Kızılay, maksat ve gayesini en güzel şekilde ifade edecek Vitrinler hazırlamalarını mağaza — sühiplerin - den rica etmiş ve bu hususta vaitler almıştır. Kızllaym dört milyona yaklaşan muazzam yardım bilânçosu, geçim darlığna uğrıyan fakirlere, yaralıla- ra, sele uğrıyanlara, yer sarsıntısna uğrıyanlara, yangından çıkanlara, göçmenlere, etnebi memleketlerde felâketlere uğrıyanlara, gıdasız ç0 - cuklara, sıtmalılara, (omübadillere, hastanelere ve diğer muhtelif yerle- re yapılan muavenetlerle daima ka - barmaya müstait bir halde bulun - maktadır. Muhtaç olanlarm, lâyık oldukları yardıma kavuşmaları için. bu hayırlı kurumun halkm alâka - sından başka istinat (edeceği hiçbir seyi yoktur. Kızılay haftast, bu ba- der. Orada da ancak bir o kadar durur. nihayet bir ceyrek saat için- kımdan çok büyük alâkalarla kar - sılanacaktır. lüzum gösterdiği) 2 Far Kalabalığa sual Sinyor Mussolini (Adisababa) nm işgalinden sonra — hikmeti htlda — bir dile geldi ki sormayın! Muttasıl söylüyor ve meydan okuyor. Dinli- yen olduktan sonra okumamaya se- ne? Son günlerden birinde de bir kala balık — ama binlerce kişilik bir ka- labalık — önünde halka sormuş: İ — Şimdiye kadar dosdoğru yürtü. dük mü? Gazetelerin ifadesine nazaran halk hep bir ağızdan: | — Evet! diye bağırmış. Mösyö Mussolini de bundan hoşnut olmuş. İ Her Hitler de böyle sualler sorar ve daima beklediği gibi eevap alır.. Başka türlü cevap almasma zaten imkân da yoktur. Çünkü kalabalık İdaima (evet!) der. Sözüme bilmem dikkat ettiniz mi?.. “kalabalık” di- yorum. Italyada olsun, Almanyada olsun bu sözlere muhatap olanlar hep ka- labalıklardır. Hatırlıyorum ki Sinyor Mussolini iktidar mevkiine geldiği zaman fa- sistler muarızlarma kilolarla hint ya- fı içirmislerdi. (Nazi) lerin de daha bidayetlerde Almanyadaki muarızlarma nekadar ve ne şekilde iltifat ettikleri malüm- dur. Bunu gördükten sonra binlerce kişilik kalabalık içinden bir, beş, on kişi başını kaldırıp: — Hayır ya mübarek! mi?.. O halde, (hayır!) diyemiyen ada» mm (evet!) demesinde ne kıymet vardır? İşte bunu anlıyamıyorum. B. FELEK Sinema yıldızı Norma Şerer İstanbula gelmiş Dün Beyoğlunda böyle bir şayia çıkardılar Bir yolculuk filminin harici man- #aralarmı tesbit etmek ve bu husus- ta teknik etütler yapmak bir iki ay evvel şehrimize gelen “1. G. & R. B, Wainwright” İngiliz film kum- panyasının mümessilleri, dün, bir heyetle beraber tekrar İstanbula ge- lerek Park oteline inmişlerdir. Heyet, kumpanya sahiplerinden 1.G. Wainwright,film muharriri Jorj Aleksandr Hil, bir rejisör, film ope- ratörleri ve birkaç figürandan müte- şekkildir. Film çekmek için müsaa- de aldıktan sonra hemen İşe başlaya caklardır. Filmeiler, bilhassa sınai mümessillerimizle, tütün imalâthane lerimize ve Boğaz manzarularina e- * vererek bunları filmde rüz ettireceklerdir. Dün, Beyoğ» lunda, tanmmış sinema yıldızların- Şererin bir film çevitmek yle İstanbula geldiği şayi ol- muş, fakat bunun yukarıdaki haber- İden galat olduğu anlaşılmıştır. Konya Ereğlisinde bir kasa soydular Konya Ereğltis, 25 (Tan) — İl. çemizdö tanmmış tüccarlardan Çu- kurkuyulu Eminin mağazası yarıla- rak kasası parçalanmış, içinden 3 bin kâğrt lira ve 300 sarr lira aşırıl- mıştır. Failler henüz bulunamamış- tır, diyebilir İzmit köylerinde Izmit, (Tan) — Eskişehir Çifteler Aygır Deposundan 4 damı N şehrimize gelmiştir. Bu aygırlar, merkez ve kazalarda, sıfat işlerini ikmal edeceklerdir. Diğer taraftan vilâyet baytar müdürlüğü sün"! “s- fat işi ile de ayrica meşgül olmak- tadır. Haber verildiğine göre, Kan- dıra kazasmdaki koyunlarda şarbon hastalığı görülmüştür. Vilâyet bay- tar müdürlüğü derhal hastalığın ö- nüne geçmek için tertibat almıştır. Yunan Kralı Yorgi Kefalonya adasında Atina, 25 (Tan) — Kral, Korfo Adasından dün sabahleyin Lefkada adasma gelmiş, Ahali tarafından | fevkalâde bir heyecanla karşılanmış İtar. Öğleden sonra Kral ile veliaht bindikleri torpido muhribi ile Kefa İlonya adasmın oArgostolien timanı- az vâsıl olmuşlardır. Başbakan Me- taksas ile rıhtımda bazır bulunan binlerce kişi tarafından hararetli bir surette istikbal edilmişlerdir.