EKONOMİ PİYASA VAZİYETİ Ege takasmdaki tütün satış: | ları bitmiştir. Samsun ve Marmara havzasında satışlar devam etmekte- dir. Samsun piyasasında kilosu 225 n satılan tütün vardır. Bir aftan ecnebi kumpanyaları tara- taraftan İnhisarlar i- i zürradan külliyetli miktarda il aktadır. Marmara havzasında küsür tütün kalmıştır. Pi raretle devam ederse bu miitarı elden çıkacağı anlaşılmaktadır. 'Afyon mahsulü Bu seneki afyon mahsulü haki dn kat'i tahminler yapmak müdd . Havalar her tarafta çin, afyon mahsulü tabii â- fetlerden ziyan görmemiştir. Bu se neki rekoltenin 5 bin sandık olacağı vetle söylenmektedir. Maama fih bu miktar geçen seneki rekolte den noksandır. Havalar afyonun ye tişmesine müsait gitmekle beraber afyon zeriyatı az yapılmıştır. Yumurta fiatleri Dün de yazdığımız gibi son gün- | lerde yumurta piyasası hararetli bir devreye girmiştir. Fransanm son kontenjan listesi, piyasada, bilhas- sa yumurta piyasasında iyi bir tesir bırakmıştır. Türkofisten alâkadarla- ra verilen malümata göre, Fransa, Türkiyeden tiç ay içinde 225 kental yumurta, 200 kental yumurta akı, 200 kental yumurta sarısı alacaktır. Yağmurlar ve mahsul vaziyeti Ticaret Borsasından gelen haber- lere göre, bu hafta içinde Anadolu- nun muhtelif yerlerine yağan yağ- murlarm mahsul üzerine iyi tesiri olmuştur. Bilhassa birkaç gün için- | de Çukurovaya yağan yağmurlardan | zürram yüzü gülmüş Yağmura en ziyade muhtaç olan Çankırı mm- takasıdır. Bu mıntakada ilkbahar ze riyatı yağmursuzluktan müteessir | olmaktadır. am Vilno panay Vilno şehri Ticaret ve Sanayi O- dast Ticaret ve Sanayi Nezareti ile birlikte beynelmilel bir panayıri ve kürk satışı tertip etmektedir. Panayır k 22 Tem "Ağustosa kadar devam edi kürk satışları gelecek 24 ve ziranda olacaktır. Büyük bir mikyasta tertip edile- cek olan bu panayırde koyun ve ya- rım astragan ham derileri ve Polon- n yapılan tavşan ile koyun teklit derileri üzerine ehem yetli derecede alım s zdan 5 ektir ve 25 Ha- alâkadar edece;” şüphesizdir. Polonyalı ve ecnebi firmalardan birçoğu bu panayıre iştirak edecek- tir. Ticaret ve Sanayi Nezareti Tür- kiyeden gelip satn almacak olan kürkler için bir miktar kontenjan tabals edecekti Drahmi fiatı Atina, 23 (Tan) — Ordunun teç i e alacak malların cü parasile tediye edile- ceğinden devlet bankasmdaki döviz | lerin azalacağı ve drahmi fistinin | düşeceği hakkında gazetelerde yazı” lan haberlerin doğru olmadığı ve bi- naenaleyh drahmi fiatinin düşmiye- ceği hükümet tarafından tebliğ edil miştir. (300 Ingiliz lirasını aşmışken, 1930 Dünya maden piyasası i Geçen sene maden fiatlerinde umumi bir yükseliş vardır | 1935 senesi zarfında maden fiyat- | larında umumi bir yükseliş ve istik- | rar vardır. Yalnız müstesna olarak gilmüşün istikrarsızlığı göze çarp - | maktadır. Bunda bazı cebri tedbirle- rin müessir olduğu tahmin edilebilir. Bilhassa 19 Haziran 1934 tarihli A-| merikanm gümüş stokunu üçte | bir| miktarında arttırmak salâhiyeti ve bunu fili sahaya çıkarması gümi piyasasını birden yükseltmiştir. Gümüş — Londra gümüş piyasa-| sı 1933 senesi ikincikânununda en| aşağı fiyat 16.5 iken, 1934 senesi 1 Mayısında 18 1/3 ve 1935 senesi 1 Mayısmda da en yüksek fiyat 37 1/4 e kadar çıkmıştır. Ayni zaman- İzarfında Nevyork borsası ise, 1933 | senesi ikincikânununda en aşağı fi- 29,5 sent iken 1935 senesi nisanmda SI sente kadar yükselmiştir. Fakat kıymeti aldıktan sonra yavaş yavaş düşme- ğe başlamış, Londrada 29 pens ve evyorkta da 64 sent fiyat kaydet- | miştir. 9 birincikânunda gümüş fi- yatı Londrada 21 pense kadar ve Nevyorkta da 50 sente düştü. Bu - mun hakiki sebebi meçhul olmakla beraber İngiliz lirasmı korumak, Çinde yeni bir kâğıt para rejiminin tesisine mâni olmak veyahut Mek- sika gibi gümüş istihsal ve Çin gibi gümüş muhafaza eden memleketlere karşı Londra borsasında Amerika hazinesi için gümüş satmalmaktan vazgeçilmesi amil olmuştur, denil - mektedir. Kulay — Kalay fiyatma gelince, 1928 - 1927 senelerinde beher tonu senesinde fiyat 10 Olngiliz lirasmdan aşağı düştü, Fakat 1931 senesinde nlaşmalarla istihsa- ulmuş» tur. 1932 senesi ikinc ayından itibaren istihsal 1929 senesine na - zaran Üçte bir raddesine kadar ted- ricen indirildi ve kalay piyasası da 1983 senesinin sonuna doğru 200 İlngiliz lirasma kadar çıktı;; ayni za- manda stok miktarı da 66.000 ton- dan 45.000 tona düştü. 1983 senesinin sonuna doğru Fran sada kalay istihlki 128 (e azalmış ise de buna mukabil Amerika İda 405 ve Rusyada 30 $€ çoğal-| dığından, umumi sarfiyat 138415| tonu bularak bir sene evvelkinden 20 #6 bir fazlalık göstermiştir. 1934 senesi birincikânununda 33 $ den İ40 ©6 « çıkarılan istihsalât 1935 se- nesi nisan başında 45 “£ i bulmuş-| tur ve son altı ay zarfında bu mik- tar 90 © oldu. Stokların azalması bu madenin istikbaline bir önem ver- dirmektedir. 4 birinci teşrinde en fazla 248 In- giliz lirasına çıkan kalay piyasası üzerinden istikrar kesbettiğini görü- yoruz. Bakır — Müstahsiller arasında va- ki hususi anlaşma ile bakır istihsa- lâtmm kontrolu temin edildiğinden bu maddenin durumu sağlamlaşmış- tr. Son seneler zarfında istihsal ile âk arasındaki büyük farktan ötürü bakır piyasası en tehlikeli bir vaziyet arzediyordu. Bu sebepten bakır fiyatları mütemadiyen düşü - İde son senelerde normal kabul edil- yordu. 1920 de 97 Ingiliz Yiraar, 1920 da 75 İngiliz lirası iken İngiliz sınm düşmesine rağmen, 1932 ve 33| te 32 İngiliz lirasma kadar düştü. 1934 senesi şubatında 34 İngilize çıkan bakır fiyatı ayni senenin ilk- teşrininde 26 İngiliz lirasma kadar indi, bu miktar dünya bakır fiyatm- da hiç görülmemişti. Bakır İstihlâki miyecek derecede garabet göstermiş- ti. Meselâ 1929 da istihlâk 2milyon ton, 1930 da 500.000 ton, 1933te 970.000 ton ve 1934 te 1.200.000 du ki, 1934 istihlâki bile umum! tihsalâtın aşağısında kalıyordu. Dünya bakır piyasasmm 70 6 İni temin eden müstahsillerin 1935 mar- tında Nevyorkta toplanmasile oy: pılan anlaşma bakır piyasasmı sağ- lamlaştırmıştır. Bu anlaşmaya gö - Te 1 hazirandan itibaren umumi tihsalden 30 © kadar azaltılma ka- bul edilmiştir. Maamafih siyasi va- Zyetten ötürü bakır İstihlâki de hissedilir derece arttığından dünya stokları müh miktarda azalmıştır. Meselâ 1935 senesi ikincikânununda dünya stoku 588.000 ton iken ayni senenin ikinciteşrininde 476.000 to- na düşmüştür ki, 112.000 tonluk a- alış küçük görülemez. Bu hususta tam bir fikir edinilmek üzere yazı- yoruz: 1935 İkincikânunu sonu Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran 588.250 579.500 585.000 585.500 | 5K2.000 581.700 571.300 549.800 531.600 496.500 | Birinciteşrin İkineiteşrin m 476700 1935 senesi zarfımdaki talebe ge - İinee; İkincikânundan hazirana ka - dar ayda 120.000 tonla 130.000 ton Arasında kalmış, fakat temmuzdan itibaren oldukça artmış ve ilkteşrin- de istihlik miktarı 164.000 tonu ge- çerek 1929 senesinin istisnai istih - lâik miktarına yaklaşmıştır. Bakırm son zamanlardaki vazi - yeti istikbal için ümit vermekte, Umumi kanaate göre 1938 senesinde talep artacaktır. Bu” takdirde stok mevcutları azalacağından bakır pi - yasasınm daha ziyade sağlamlaşa cağından şüphe edilemez. Mamafih fiyatların daha fazla artacağı bek- lenmektedir. Çünkü anlaşmağı imza eden müstahsiller yeniden ocaklar açılmasma mâni olmak için fiyatla” rm çok fazla artışma taraftar de- Zildirler. Filhakika madeni ucuza mal eden müstahsiller — Cenubi Amerikada maliyet fiyatları 20 - 23 İngiliz lirası arasında tahavvül et - mekte olduğu söylenmektedir — tihsalâtlarını çoğaltmaları menfast- leri icabıdır. Rhokang Corperatlon ve Roan Antelope milesseselerinin başkanları bu tarzda mütalea beyan etmişlerdir. Kurşun — 1925 yılında kurşun fi- yatı vasati 36 İngiliz lirası iken 923 senesi haziranmda bu fiyat 9 ster! ne kadar düşmüş, 1933 ve 1934 se- nelerinde 11 ile 12 İngiliz lirası ara- BORSA - PİYASA 23 MAYIS CUMARTESİ Para Borsası Sterlin 1 Dolar 20 Fransız frangı 20 Belçika frangı 20 Drahmi 20 İsviçre #r. 20 Çek kuron 20 Ley 20 Dinar Liret vesikahı rin Avusturya gilin Mark Zow Pengo Leva Y. İsveç kuronu Altm Banknot Çekler Paris üzerine İngiliz üzerine Delar Liret Belga Cenevre Leva Florin Çekoslovak 196,72 300,16 İsveç kurona 580,75 İspanya pezeta İş Bankası Mü, N 4 Hamiline “60 24100 e Anadolu Sirkerihayriye Tramvay Rome: Terkol Aslan Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Sark Merker Eczanesi İstikrazlar Türk Borcu | Kupon kesik nu Nektar 2165 2080 2010 g5 e İsükrazi dahili Kupon kesik Ergani A BC. Suvas Krrurum | Kupon kesik Mıs r Tahvilleri 1886 | 1903 (1 K, kesik 1911 DI K. kesik 8350 Tahvilât Ruhi Anadolu Ive Ti Kupon kesik 9625 90.25 To8 43,60 Anadolu Mümessil 5120 Yumurta nizamnamesi Trabzon (Tan) — Yeni yumurta nizamnamesi tatbik o mevkiine ko- nulduğundan üçüne umumi müfet- tişliğin emirleri üzerine Şehrimiz yu murta komisyon reisi ve eksperi Gü- mlşane ve Bayburda gitmişler ve ti- caret odalarında toplanan yumurta tüccarlarına yeni . nizamname hak- kında izahat vermişler ve hangi yu- murtaların dış ve hangilerinin iç pi- yasalarda sarfedileceğini anlatmış” lardır. ii ———-—-———— sında kalmıştır ki, bu da Ingiliz Ji- rasmın sukutuna göre 7 altın lira- dan daha aşağıdır. Bu durumu da dünya kurşun piyasası hiçbir zaman kaydetmemişti. Fakat 1935 senesin- yükselmesinde ve istikrarında mü- bim bir amil olmuştur. Kurşun fiyatı 1935 senesi ilk Üç aymda 10 İngiliz lirasının biraz üs- tünde iken, birinelteminde 20 İngi- liz lirasma kadar yükselmiş ve bu tarihten sonra tekrar 16 liraya düş- müştür. Arnavutköyünden Neriman imza - sile “ im. senedir evli 25 yaşında- yım. Kocamı sevdim de. evlendik. Fakat çok geçmeden kocamın beni çok adi bir swrette muttasıl aldattı İn; öğrenilim ve hattâ gördüm. Ko- cüms sevdiğim için ve ayrılırsam da ha bedbaht olacağımı bildiğim için ayrılmadım. Şimdi kocamı artık sevmiyorum. ayrılıp evlenmek istiyoruz. Ne ya- palım?” ngi bir taraf için viyorsunuz. Kocanız da sizi aldatı - yor, ayrılabilirsiniz. Fakat sevdiği- | niz adamm karısının kabahati ne bu işte. O kadın size hiçbir kötülük| yapmamış ,bilâkis siz ona yapıyor -| sunuz. Bizce evli bir adamı karısın- dan boşatıp evlenmek, hayırlı ve doğru bir şey değildir. Iyi düşünü- nüz. Size hiçbir fenalık yapmamış 0- lan bir kağınm felâketine sebep ol- mak kötülüktür. * Hâlâ seviyorum Ankaradan Turgut imzssile: yaşındayım. Bu sene yeni Av- rupadan döndüm. Orada beş sene - denberi tahsilde idim. Şimdi burada epey mühim bir işleyim. İyi para kazanıyorum. Beş sene evvel benden altı yaş genç bir kızla tanıştım. O mektebe gidiyordu. Arkadaş olduk. Ben Avrupada iken sik sik ahbapça mektuylaşıyorduk. Tatillerde Istan - bulü döndüğüm saman görüşüyor - duk, Uç sene sonra birdenbire an- adaşlık rşı delice bir aş- İladım ki bu a perilesi ar- kasında bu k ım varmış. Gece gündüz onu düşü- İ nüyorum. Ona daha samimi, daha ateşli mektuplar yazmağa başladım. Sonrd tatilde ybie görüşlük ve birf- İ birimizi delice isi biribiri » İ mize itiraf ettik, Evlenmek istedim. Fakat o, biraz daha beklememi söy- ledi. Yine Avrupaya döndüm. Bir- kaç zaman mektuplar devam etti, sonra öğrendim ki evlenmiş... Bu se- ne kocasından ayrıldı. Ona mektup yazdım, cevap yok- Hâlâ dek gibi seviyorum. Acaba hâlâ ümit edeyim mi? Başka kimseyi sevemiyorum, onu şyalmz onu istiyorum.” Sizin yapacağmız şey, bu kadını görmek, konuşmak ve açık olarak ona karşı beslediğiniz hisleri söyle- mektir. Niçin başkası ile evlendi ? Belki mecburiyet vardı. Onları öğ - renmek lâzım. Bir mektup daha ziniz, Görüşmek istediğ niz. Eğer bu mektuba da cevap ver- pe * Fena bir üveyi ana Şişliden Sabiha imzasile: “18 yaşındayım. Güzel olduğumu söylüyorlar. Ben de o fikirdeyim. Evde kötü bir üveyannem var, Ne o beni çekebiliyor, ne ben onu. Zlaya- tum zehir oldu. Benden on yaş bü- e| Çok merak ediyor: “İbir hare mezse ,artık ilmidi kesmek lâzımdır. |? yük bir genci seviyorum. seviyor. Evlenmek istiyor” ma bu meseleyi açtım. Fazla iğirağ etmedi. Fakat üveyannem mesele duyunca evde kıyametler koptu Katiyyen o gençle evlenmemi ister miyor. O kadar şiddelle itiraz etti içime bir şüphe gi gelip gidiyor. Uveyan: bir kadın. Acaba sev- if ms var? Ne yapayım? Düşündükçe çıldırıyorum?” En evvel sakin olunuz. Sinirlerini- zi boş boşuna bozuyorsunuz. Sizin yapacağınız şey, sevdiğiniz genç ile Üveyannenizin arasındaki münase * beti tetkik etmektir. Böyle şeyler anlaşır. Belki de kötü üveyanneni- zin bu hareketi size karşı bir inattan Sizin sevdiğinizi ve sevildi rünce, kötü olan kalbi bu 8a- ize mâni olmak istiyor. Aldır- mayınız ve evleniniz. , İzdivaç bir ticaret işi değildir Nuruosmniyeden N. K. imazeile! “20 yaşındayım. Ailem ile beraber oturuyorum, Onlar beni henüz ço * ederek bir türlü kalbi r rı itibara almi * yorlar. Halbuki ben usak akrab& larımızdan bir genci seviyorum. O da beni seviyor. Anam ve babam, bu gencin mali vaziyeti bizimki ka“ dar iyi olmadığından beni ona ver” mek istemiyorlar, başkı dirmek istiyorlar. Şurasını da maak esef söylemek deyim ki, beni evlendirmek istedikleri gen cin mali vaziyeti bizimkinden o çok iyidir ve sünnedersem, izdivacımı3 daha siyade bir ticari iş olacak. NG yapayım? Sevdiğim genç bana kaç” mağı teklif ediyor,” Sakın — ailenizin “arzusu hilâfm4 ve yuyanızdan, kaçmayınız. Bü çok feha akıbetler doğurabi Fakat İ gönlünüz hilâfına olarak ta evlen “ meyiniz. Bu da öteki kadar fena betler doğurabilir. Sizin için yapi" lucak şey, beklemek, &ilelenize de | beklemek için iradenize kat'i fakst tatlı dille anlatmaktır. Henüz gene“ $iniz, vaktiniz var. Emin olunuz ki; vakit İnsana birçok şeyler kazandı * rr. » Rah mecburi; * Hayatta pek yalnızım Trabzondan Salim imzasile: “45 yuaşındayım, Bugüne gelen? kadar © evlenmedim. o Yapayalnız Kimsem de yok. Acaba evlensem iyi st yapmış olur muyuml Bir miktar varidatım var. Bir gile yi geçindirebilirim. Yalnız tabiatii | biraz tuhaftır. Olur olmaz şeyler? İ sinirlenirim. Bana ahbapça bir ni sihat verir misiniz?” Insanm mes'ut olabilmesi içi9 İetrafmdakilere kendinden bir ş©” | verebilmesi lâzımdır. Halbuki si | yalnızsmız. Herhalde evleniniz. Ye” şmız da geçkin değil. Tabiatinize gö” lince bu, yalnızlıktan ,kadınsızlık * İten, gefkatsizliktendir, düzelir. am No. 32 Âdemle Havva Dünya dönlüyor. İnsanlar bir mis: fir.. Bunu unutuyoruz da sanki ölmi- yecekmişiz gibi yaşadığımız müddet- çe kendimize bin türlü ıztırap vesile- si buluyoruz. Ne budalalık. Sözde okur yazar ve düşünür insan larız. Ne yapsak, kafamızı, gönlümü- zü bin çeşit tatlı rüya ile de doldur - gak âkıbet yine ölüm değil mi, öyle ise bunda üzülecek ne var, birdenbire başımin üstünden bu ağırlık kalkmış gibi sevindim. — Şehir dışarısında şöyle ferah, bir bahçeli bir lokanta biliyor mu- sun! Kız şaşırdı. Yüzüme bakıyor, — Gidip yemek yiyelim! — Var, “Muleniye,,. Yemyeşil bir lokanta! — Ne tarafta? — Piyedemöz'de. — O halde bir taksi. Bu kızı Allah gönderdi bugün... Yalnızlıktan, düşünceden çıldıracak- tım. Sağ olsun bizim evsahibi de in- sanı meşgul etmesini hiç bilmiyor. Alis yanımda bir bahar kuşu gibi ervidayıp duruyor. Hava biraz se- rin, fakat güneş var. Şehirden çıktık. Taze hava yüzü - me çarptıkça hoşuma gidiyor. Mule- niye ağaçlar, çayırlar arasında bir kır lokantası, Lüksembrug yolundaki lokantayı hatırladım. Bugün yanımda Hayal ol saydı. Fakat Alis te hiç fena kizdeğil. Çok terbiyeli ve nâzik. Aleksandr gibi serseriyile nereden tanışmış bil- mem ki! Aklıma geldi. Sordum: — Aleksandrı nasıl tanıdm? — Bizde pansiyonerdi. Altı ay 0- ! turdu. Sonra. — Sonra... — Galiba daha ehven bir yer bul- du. Çıktı. Annemle de pek geçinemi- yorlardı. — Niçin ? — Aleksandr garip bir genç. Saba ba karşı geliyor. Öğleye kadar içi- yor. Velhasıl bizim âdetlerimize uya madı. Biz de öna alışamadık. aşka kiracmız var mı? — Bir genç kız var. Polonez. Di «| kiş, terzi mektebine gidiyor. O çok | terbiyeli bir kız. — Sen mektebi bitirdin mi? | gibi görünmüştü. Şimdi onu daha iyi İrak dalma yaşlı insanları seçmeli İ görüşmeyi tabit buldu. — Dişçiyim. Td yıl önce dişçi mek | tebini bitirdim. Stajrmı da yaptım. Hükümet beni ilk mekteplere tayin etti, Şimdi on iki mektebin diş dok- toruyum. — Bugün kaçamak yaptın demek! — Zarar yok, öğleden sonrada giderim. kıza ilk gördüğüm gün ağır muamele etmiştim. Bana bir kâbus anlıyorum. İyi bir arkadaş. Vâkıa Hayalin nazariyesine aykırı. Onun fikrince insan kendine arkadaş ol: Peki amma bugün yaşlı bir adam bana ark”daş olga teselli verecek yer de büsbütün çıldırtır. Yaş insanda neşe bırakır mı? Vâkia bazı şen, ne- şeli ihüyarlar da vardır amma böy- lesini nereden bulayım. Alis genç amma temkinli bir kız. Iyi bir arkadaş. Onunla konuşmakta hiç mahzur da yok. Hayal bile bu — Bira mı içelim şarap mı? — Ne isterseniz! Bu kızm uysallığı da hoşuma gidi- yor. ” Yine kendim cevap verdim. — Ikisini de ! Içindeki o katılık geçti. Gergin si- nirlerim yumuşuyor. Burada pazar ol madığı için kimseler yok. Garsonlar da bizi şehrin gürültüsünden kaçmış Aşık maşuk zannediyorlar galiba Geldiğimiz zaman bahçenin geri ta rafmdaki yeşilliklere gömülmüş se - | pareleri gösterip: — İsterseniz orada yemek yiyin! dediler. Benden evvel Alis başmı çevirdi: — Şu ağaçların altı daha İyi! Bu müdahalesi de gösteriyor ki aşiftenin biri değil, Şimdi bana çocukluğunu, annesi - nin çektiklerini anlatıyor. Babası öl- dükten sonra şimendifer kumpanya- sı oturdukları evi onlara vermiş, Ma aş ta bağlamış. Fakat kızma sıkmtı çektirmek istemeyen kadın evinin iki odasmı da kiraya vermeğe mee- bur olmuş. Aliş cıvılemil anlatırken gözlerine dalıp kalıyorum .Ne sicak, ne siyah gözleri var, Koyu lâcivert bir gece gibi. Siyah gözleri oldum olasıya #e verim. Ama böyle kadife gibi yumu- şak bakışlı olanlarını. Hele bu göz lerin bebekleri Alisinki gibi iri ve parlak olursa ! Bu kızdan, niçin korkmuşum bil- mem. Terbiyeli, kafalı bir arkadaş. Hayal de görse buna bir mâna ver- J mez. Bugünlerde şöyle candan arkada- şa o kadar ihtiyaem var ki! Alis tam İstediğim gibi ağır başlı, ayn! zamanda neşeli ve samimi bir arkadaş. İnsan bu kızla her yere gi- debilir, * Bugünüm çok iyi geçti. Alise beni yalnız bırakmamasını, sik sık gelmesini rica ettim. İnsan neye alışmıyor ki ! Eğer karşılaştığımı” her acı yakı gibi içimize yapışıp kalacak olsa he- pimiz genç Yaşımızda mevlâya kavu şuruz. Bereket insanlarm unutma, alışma kabiliyetleri var. Yahut yı cılar eskilerini söküp götürüyor. Velhasıl insan oğlu yaşadıkça zaman onu kalıptan kalıba sokuyor. Duygu ları, görüşler" değişiyor. Hisleri hirs haline geliyor. Masum bakışları za- limleşiyor. Hayat işte. Darven teori sinin doğru oluşuna bir misal de bu zaten! İnsanlar doğuşta saf, genç - likte masum, orta yaşte zalim, ihti- varlıkta daha beter hir mahlük olu- yorlar. Aksi olsa gittikçe iyileşir, gü zelleşir, olgunlaşırlar. Olgunluk da- ha ziyade hayvniliğe doğru. geliyor, Hayal daha bir müddet ba- Nisten ve !stnbuldan mektuplar | basıma anımda kalacağını yazıyo” Annemin ölümünden sonra babam” dan ilk mektubu aldım. Her kelime” sinde bir acılık var, Hayattan şiki” yet var. Mektupta bahsi geçtikçe: “O hâdise in diye ediyor. ik pek iyi bulmadığmı söyliyerek tahsi” İlmi bir an evvel bitirip yanma gi” memi yazıyor. Zavallı babacığım. Neşeli, keyfini sever babacığım. Kim bilir ne kadi” ıstırap çekti. Herhalde ömrünün bu sayılı yil” rında onün arzularını yerine geti ” meliyim. Çalışıyorum. Şu hoşlanmadığım madenelliğe #* İ tarım bütün fösforunu dökerek 89” tişiyorum. p Alis ricamr yerine getirmek İ€ beni sık sik ziyaret ediyor. Bu K£” uysallığı, terbiyesi çok hoşuma si yor. Onunla ben pek çabuk senli Pe ii olduğum halde o benimle hâlâ * lifli konuşuyor. ö Pazar günü onu yemeğe davet tim. ö Yağmurlar başladığı için artık larm tadi kaçtı. Carta <1