Hidayet artık susmayacaktı: Bu vazolar daima iki Borazan Tevfik uzaktan apulet| tek gözlük, nargile taklidi yaparak Hacı Hulüsi Paşanın, Naşidin, Najlin konakta olduğunu Adnana anlatı- yordu. Fakat o ençok Sacide tutu- luyordu: Kendi tabirile ( Kokona Sa cide!) ve (Başka maskaralar karnile göbek atardı ; Kokona Sacid arka- sile ğöbek atıyor!) du. Şimdi uzaktan onun da taklidini Yapıyor, Muhsinle ikisi gülmekten katılıyorlardı. Adnan rahat nefes aldı: Macidenin karnındaki cinayeti kimse bilmi- Yordu. Adnan, Hidayetin konağında, salo- Mâ girince enevvelâ Hacı Hulüsi Paşa ile gözgöze geldi, onu gördüğü zaman sebepsiz fenalaşırdı. Yine ra- hatsız oldu. Hidayet Kütahya çinilerini anlatı Yordu: — Malümu alileridirki efendim, diyordu, on altıncı ve on yedici asır- da Kütahyada çok güzel çiniler vardı; ve esasen Çin gülâptanları da Anadolu ve Iran için yapılmıştır; Jaun Royal denilen vazolar... Adnan aşağısını dinlemedi. sine sığmıyordu. Adnan vaktinde £ yetişmeseydi, Macidenin karnındaki cinayet elleri, Ayaklariyle meydana çıksaydı bu sâ- londaki heriflerin önünde ne > gelirdi? Ataşenaval Naşit sor- iu: Içi i- — Şam vazolarmız kaçmer asır- &ir beyefendi? Hidayet yanlış söylememek için Gözleri tav d — On altıncı asırdır efendim... dedi. Ancak bunlarm isimlerine ba- kıp da yanılmamalı! Şam vazoları ikte de yapılırdı. Yerden çıkarı bu vazolar ya kırıktır, yahut Malı, YE, gaka değil efendim, dört a- “ır bu! a Nosit alayı merakla örterek sor - — Acaba neden İznikte yaparlar - Miş? Hidayet: — Tebrik ederim ,beyefendi, de- di; tam yerinde bir sual. Evet, acaba neden İznikte yapar- ârmış ? Bunu bendeniz de kendi ken- çok sordum. Sonra sebebini ki- taplanda buldum. İznikte birçok Penkte toprak varmış; bunları karış- tirarak bu vazoları yaparlarmış. E - Basen... Adnan lâfın aşağısını dinlemedi. kalktı; Hidayetin kulağına: — “ Büyük bir felâket karşısında- Yım. Seninle biraz gizli görüşece- karşısma dikilince gene somurttu. Samih paşanm yahudisini sordu. Hi- dayet, gene birçok güldükten sonra: — Yahudinin adresini ben nereden bilirim s Adnan? Çıldırdın mı? Bi- zim doktor Halduna (o söyliyelim; o bir reçete versin, dedi. Adnan sinir- lendi: — Bir de ona mı kepaze olacağız; zaten ağzında bakla ıslanmaz. Hidayet gene güldü: — Hakk var, dedi; doğacak çö- cuğun ağlama taklidini şunun bunun konağında şimdiden yapmıya kalkı- gır. Adnan! — Sacide sorsak. Hidayet: — Bak, bunu iyi düşündün; böy- le şeyler onun aklında kalır. Rahledeki deve ça- Balkan kupası maçlarında Romen takımı Yunanlılara Romanya, Yunanistan, Bulgaris. tan milli takımlarınn iştirek ettiği Balkan futbol kupası maçlarına pa- zar günü Bükreşte büyük merasim- | le başlanmıştır. l Kupanın ilk maçı Alman Doktor Bavens'in hakemliği atmda Romuan- ya « Yunanistan arasında 20.000 den | İm,, dedi. Hacı Hulüsi paşa atıldı: — “Bunlar porselen midir? Yoksa İâyans mı? Çünkü bendeniz Srvasta Yali iken... Hidayet, Adnanm elini “biraz mü- İs!” demek istiyen bir tavırla > Hulüsi paşanın sözünü kesti: ”— Fayansm ayrı toprağı vardır. Poraölen kaolinden yapılır, paşa haz- Petler; Sacid — Bu çini vazolar asır itibariyle ilmış mıdır beyefendimiz? Bidayet; ”— Tabit değil mi efendim; mese- Celadon dokuzuncu asırdan baş- 8 Famille Rose on sekizineiden; Mille vert de on yedinci... mzlidayet artık susmıyacaktı; bu lar daima iki sast sürerdi, Ad- vir ümidini kesti, sofaya çıktı; am- ka ltukta cigarayı cigaradan ya - beya k odadaki ukalâlığın bitmesini m , İİ; fakat kendisi odada olmaz in, İtyet onu unutacak, vazoların deki madenden yapıldığı bitmiye - İiig,, Tekrar odaya girdi. ha, ye kulağma sokuldu; yalva- ir senle kızdı: Ya beni biraz dinlersin, yahut hi, Ediyorum. Hem de birdaha Yünya emek Üzere... Başımda ateş mış diyorum sana, sen bir türlü Barı, *tniyorem. Bünye odanma gittiler. Adnan na Mig tehlikede olduğunu anlat- b ka iyet kahkahalarla gülüyordu tapa hkahalar Adnanm felâketini ik 4 Oda gülümsedi. Fakat riji h fazla bir seyirci kalabalığı önünde| yapılmıştır. Çok heyecanlı geçen| müsabakanın ilk devresi her Iki ta- rafın yaptığı birer golle beraberlik- | le nihayetlenmiş, ikinci devrede hâ- kim ve enerjik oynıyan Romenler, Yunanlıların yaptığı bir gole 4 gol ile mukabele ederek oyunu 5 - 2 ga- Mp bitirmişerdir. Kupanm ikinci oyunu 21 Mayıs perşembe (günü Yunan - Bulgar milli takımları arasmda yapılacak - tır. Dünkü oyundan sonra yapılan bütün tahminler kupanın Romanya tarafmdan kazanılacağı yolundadır. Malya - Avusturya milli fakımları berabere kaldılar Romada Italya ve Avusturya mil- M takımları srasında yapılan bey - nelmilel maç, her iki takımın galibi- yet için azami gayretlerine rağmen 2 - 2 beraberlikle neticelenmiştir. Avusturyalar bu müsabakaya İn- giltereye karşı muvaffakıyetli oynı- yarak galip gelen kadrosu ile çik- mıştır. İtalyanlar bazı Cenubi A - merikan oyuncularmın memleketle- rine avdetleri dolayısile takımmda genç oyunculara daha fazla yer ver- miş ve bu oyuncular Avusturyalı - larm teknik bilgili oyununa enerji ile mukabele ederek berabere kat mağs muvaffak olmuşlardım, Fransızlar Berfin olimpiyatlurına iştirak etmiyorlar saat sürerdi Paris 18, (A.A.) — Fransız atlet- Yazan: MITHAT CEMAL nını çaldı, duyulmıyan çanım hikmeti mevcudiyeti anlaşıldı. ğr için memnun olduktan sonra par- kedeki elektrik düğmesine iskarpini- nin ucuyla bastı; uşağa: “Sacit be- yefendiye söyle.biraz teşrif etsinler... Dedi. Daha uşak odadayken Sacit kendiliğinden geldi, telâşla: — Doktor Haldun geldi ; içerde... er söylüyor. Süleymanı güya sürmüşler, Size haber vermeye Hidayet: — Bana mr haber vermeye gel - miş? Bu, tuhafıma gitti, Bir hafta- danberi hünkâra ben yalvarıyo- rum... Saliisizbir vi sün diye irade etmişti; Bitlise gide- | cekti, denizli bir yere iradesini al - muştım, (Arkası var) 5-2 galip geldi lerinin Berlin olimpiyatlarına İşti - rak edip etmiyecekleri meselesi ha- li hazırda şiddetli münakaşalara mevzu teşkil etmektedir. Fransanm Alman olimpiyatlarma iştiraki o a- leyhinde evvelce intihabat mücade- leleri esnasında propaganda yapıl- mıştı. Sosyalistlerin muzafferiyet - lerindenberi bu mesele, resmi mü- zakerelere zemin teşkil etmiştir. Sosyalist partisinin idare encümeni, resmen Fransanın iştiraki aleyhinde vaziyet almıştır. Komünistler de tabiatile ayni fikirde bulunmakta - dırlar. Sağ cenah mahefilinde de iştirak aleyhtarı birçok kimseler bu- lunmaktadır. Şu hale gööre Fransız atletlerinin Almanya olimpiyatlarına gitmeleri in lâzım olan tahslsatın yeni meç- lis ekseriyeti tarafmdan kabul edil- memesi tehlikesi vardır. Berlindeki Rugbi maçları neticeleri Berlin, 18 (A.A) — Olimpiyat müsabakalarından oevvel yapılan rugbi maçlarının finalinde Fransız takımı, Alman takımma 14 sayıya karşı 19 sayı ile galip gelmiştir. Bu maçlara ait tasnif şudur: 1 — Fransa TT İRİ e e | FAYDALI BİLGİLE Bugünkü Program Istanbul 17 Üniversiteden naki İ kisi (olâk). 19,— Haberler, plâklar veya reransmisyon. yı 22 den sonra Anadolu ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. 20: Mariya Anda tarafın- 0,50: Piyano konseri, (Bach is, Sopen): 21,38: Senfoni ası); 22,45: Kar konseri 2145: Aperet parçaları; Haberler; 23,10: Yaylı kuartet o mu 24,20: Dans musikisi. BUDAPEŞTE 'n “Çingen eAşkı” adir orkestrası; 24,15 20: Franz Leh: opsreti; 2243: Salon Piyano konseri. MOSKOVA 16: Klâsik Rus musikisi: 21.15: Are edilen havalardan mürekkep konser; 2230 Yabancı dillerle neşriyat. Kısa Dalgalar Berlin Çalışma saatleri: Sast 1045 — 1420 | 1 Tüm ve Si, 48 m Saat 15.00 — İHAS: 3138 m Sam 19 — 2535: 25 49 m ve “8m Londra Ça.ışma saatleri; 10 — 1220 . 25.53 m veli, #ğ m Saat 16 — 18: Gösterilen postalardan ikisi; 19,52 m 25, 20 e ve 31, $5 m. S.at 1415 — 2380 : Gösterilen 2 veya L posta 19,60 m. 25.53. 31, 58 ve 46 10 m. Sinemalar, Tiyatrolar ANFİ TİYATROSU #aat 20,30 da (Bir Kavuk zan Müsahip zade Celâl FRANSIZ TİYATROSU ; Saat 21 de Pr. Zati Sungur. Manyatizma, Spiri. tizma, Fakirizm ve İpnotizma numa raları, Birinci program bir o#üddet daha devam edecektir, SÜMER : (Esrarengiz Tayyare) (Vicdan Azabı TÜRK : (Kanun Kuvveti) ve (Dede). YILDIZ : (Aşkım Günahımdır) ve (Dertsiz Arkadaşlar). ALKAZAR * (İstanbuldan Geçerken) ve (Sessiz Çete. SARAY : (Zevk Gecesi). ŞIK : (Sana Tapıyorum) ve (Karımı Ben Öldürdüm). ALEMDAR : (Köniksmark) ve zan Banyoda). MİLLİ : (Sevmek Yasak Mr) ve (Ö- lim Kasırgası). HİLAL : (Köniksmark) ve lar Adası AZAK : (Spor ve Gençlik), (Sürüsüne Bereket). * ÜSKÜDAR HALE: (Kafeste Aşk). Hastane Telefonları ve (Su Arslan- Çerrahpaşa- hastanesl Gureba hastanesi Yenibahçe Havekı kadınlar hastanesi Zeyuep Kümil hastanesi Üsküdar Kuduz hastanesi Çapa Beyoğlu Zükür hastanesi Gülhane hastanesi Gülhane Haydarpaşa Nümene hastanesi Buta) hastanesi Sigli Bakırköy Akıl hastanesi 1600 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 Itfaiye Telefonları 21698 23017 24353 60179 22142 43341 20510 60107 42426 Istanbul İtasyesi Kadıköy ittaiyesi Yeşilköy, Bakırköy, Büyükdere Üsküdar itfaiyesi Beyoğlu itfaiyesi Büyükada Heybeli, Burgar Kmal en takaları için telefon santralmdaki memura yangın demek kifidir. Müracaat Yerleri 42362 43732 Deniz yolları acentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) Dr. Hafız Cema' DAHİLİYE MÜTEHASSISI Pazardan başka günlerde (2.30 dan 6) va İstanbul Divanyolu (104) yeni numaralı hususi kabinesinde bâs talara bakar, Sah, Cumartesi sabab (9,30 — 12) saatleri hakiki fıl ya mahsustur, Herkesin haline göre mu. amele olunur, Muayenehane ve ev te- lefonu 22398. Kışlık telefon 21044. 2 — Almanya 3— İtalya 4 — Romanya. Dünkü maç, pek dostane bir ha- va içinde yapılınış ve Fransız Sefi- | ri Prezçols Poncet de hazır bulun -| “Kaştur. Balkan Kupası Bükreş 18, (A.A.) — Balkan ku- pası futbol maçında, Romanya Yu- nanistanı 5 - 2 yenmiştir. Birinci devre 2 - 1 Romanya lehinde netice- Kemal N. imre CİLT VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR MÜTEHASSISI Adres: Beyoğlu istiklâl caddesi Rumeli Han No, 16 Hergün öğleden sonra hastala- rm kabul eder. Telefon: 40153 lenmişti. i (Mosart);. va $1, 55 Sant 13 — 13.45 ; 16, 86 m | tarihi komedi 4 perde. Ya-| (Melo), vazi nuş, serveti son kırm- ak eriyir gitmişti. Bu K yecek epey o muhteşem bir servetti ve Güzide Hanr'ma Si mim Paşadan, birinci kocası almıştı, Paşa ölüp te Güzide Hanım dul kalmca (Paşa Güzide Hanımdan otuz beş yaş büyüktü.) Güzide Ha- nım ihtiyar paşaya harcadığı gençlik yıllarının acısını çıkarmak ister gibi geriç bir adamla evlendi. Mi Bey. le... Bunca seneler ihtiyar paşanın İ kollarımda dindiremediği büyük bir kalp diyelim, kalp yangını ile kolla rını ve muhteşem köşklnü açti Münir Beyi etrafını saran bi malar arasından lisan bil bar giyindiği için ayırt et disine hayat arkadaşı olarak Seç mişti. Dediğim gibi Güzide Hanım çok kibar, ince bir kadın olduğu için bir erkekte ilk evvel aradığı bu yük- sek meziyetlerdi. Ve şans eseri ola- rak Münir Bey o kadar zarif, İbir adam çıktı ki, maddi ola İ meselelerine pek aklı ermiye zide Hanımm yüklü ge! 7 İ pek ince olan. kumar oyunlarında, Avrupa seyahatlerinde ve dost mee- Hislerinde bir buz yığını gibi yavaş aş eritmeğe başlıyordu. Yıllar böylece geçti. Ve bir gün Güzide Ha nrmın o kocaman servetinin yerinde bir yığın sonları urep saçı gibi karı şık davanın kaldığını, Münir Beyin ani bir günü işitenler parmak ısırdılar. O muazzam serve- timi bitmişti,o muhteşem müoevher- ler mi yok olmuştu! Ya köşkler, a- partımanlar... Evet, hepsinin yerin- de yeller esiyordu. Zavallı Güzide Hanım artık Mü- nir Beyin bin türlü dalavere ile ka- rıştırdığı davaların peşinde köşma- ğa başlamış, kenar mahallelerin bi- rinde tek bir oday yordu. Fakat ne dersiniz bir türlü o tlarmı bira- » Hanım -eskiden- beri gayet şık giyinir, makyajı hiç ihmal etmezdi. Onu en çok üzen şey gençliğini muhafaza etmek kaygu- suydu. Şimdi de biricik odasında o- nu bu hallere düşürdüğü için Münir Beye bir çok lânet savuruyor,losyon lar hazırlıyor, pomatları bir karıştırıp yüzüne sürerek enya tür- lü kremler tertip ediyordu. Çene alt larındaki, yanaklarındaki kırışıkları gidermek için yapmadığı kalmıyor- du. Bülün bu masraflarada eski muhteşem günlerinde uzak memle- ketlerden alıp sakladığı bir kaç anti- ka eşya kırmtılarını, düşük kıymetli mücevher parçasını yavaş yavaş #a- tarak dayanıyordu. Güzide Hanım muvaffak ta olmuyor değil. Altmış yaşma bastığı halde onu gören tanr dıkları Azami kırk beşinde buluyor- lar. Faket Güzide Hanım bu çalış- masınm bir kaç sene dala dayana- bileceğini hissediyor. Bir kaç sene sonra ne kokulu losyonlar ne gülsu- ları, yumurta sarıları porsuk derile- rini germekten artık âciz kalacaktı, Güzide Hanımefendiye eski tanr- dıkları hem acır, hem de hürmet e- derdiler. Hanımefendi bu gençlik id- diasına rağmen çok taüı dilli, se yimli bir kadmdı.Şimdi sevimlilik te para etmez olmuştu ya... Köşkünün eşiğini aşmdıran kibar ahbapları, ar- tk semtine bile uğ“ ramıyordular.Fakatonunha linin gittikçe berbatlaştığını, ouzak bir vilâyette kaymakam olan — birg- np sığınmış oturu rine ince İpudra ponponu ile HAM MEYVA Peride CELÂL iMtica- za» m mıy ir azlığında, dedi- yanına bir sığıntı gi ya karar verdiğini di man bu hale dı 0!.,, diye, lâkr kodu bulmanın köşkünde fe koyuli tica etmeğe karar vermeden evvel: elki son kırmtıların bitmesine ka- dar şöyle yaşıma min bir adam la evlenir de kurtulur: ye, dü- sünmüştü. Güzide Hanımm yaşıma münasip demesi lâ Hanrmefendi kırk yaşlarında arada sırada uğra- yarak tansiyonuna falan bakan çap- km, hoş sohbet doktor Numan Beye (için için tutkundu ve aylarca ondan küçük bir alâka ümit etmişti. Fakat nerede. Numan Bey hiç bir şeyin farkında değ Güzide Hanım - midini bir türlü kesemiyordu. Bir aksam bir ahpabiyle Sarıyere dönli- yordu. Vapurda Numan Beyi o gör- düler. Nun Hanımefendinin na aldırmıyarak i rmiş, bir arkadaşis le karşı kanapelerden birisine gidip oturmuştu. Yandan birbirlerini gös rüyorlardı. Güzide Hanımm yanm- daki ahpahı bir aralık onun kulağı- na eğilerek: — Hannnefendiciğim doktor Nu- man için “çok çapkm,, diyorlar, de- di de sarışın, güzel, yirmi yaşlarmda çok genç bir kızla görü- yorlarmış, hattâ ben de bir kere. Güzide Hanımefendi bir iki kere yutkundu, gözleri hiddetle parladı. karşısındakinin devam etmesine İ- zum görmiyen bir omuz silkeleyişle kadınım sözünü kesti: dals dedi. Ham meyva bo- rimış ne bilecek... kadmcık basit kafa- smı olgun meyvenin anlıyamamış, Zazda Öteki sile bunun mai kim olabileci hanımefi ye alık alık bakarak Susmuştu. Öbür tarafta Numan Beyin arkas daşı: “Yahu Güzld tuhaf selâm verdi, yerek doktorla ala da yine alay ederek cevap du: —Haydi yahu sen de.. On sene ev vel olsaydı ne ise Münir Beyin hane yerini kapmak ister ama, Yâzık ki Münir Bey (Okadımcağızın hem gençliğini, hem de servetini be- raber götürmt Ve Sarıyerli, eski zengin, zavallı Güzide Hanımefendi işte o günden sonra bir daha ortalarda görünme- di, kimseler onun neden birdenbire ortadan yok olduğunu anlıyamadı- lar. O İstanbuldan kardeşinin yani- na kaçar gibi giderken, trende hem burnunun, gözle- rinin etrafımdaki buruşukları — sav- maya çalışıyor, hem de hiddetli hid- detli söyleniyordu: “Budala dektor kıymetimi bilme- di. Ne olacak erkek zevki işte. Ve tekrarlıyordu Aptal herif "ham meyve boğazda kalır,, derler, ne bi- leceks,, Zavallı ie Hanımefendi.. —— ——— ——— TİFOBİL Dr. İHSAN SAMİ Tifo ve paratifo hastalıklarına tutulmamak için ağızdan alınan tifo haplarıdır. Hiç rahatsızlık vermez: Herkes alabilir. Kutusu 55 kuruş, Hanım sina pek gülümsü- doktor veriyor- ya