8 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 8 - 5 - 936 Olacak sşeyler 1940 Harbi Yazan: H. G. Wells — 48 a Çeviren: Nuri Mahmut Niçin cevap vermiyor.. Neye öyle alık alık bakınıyor ? Niçin... — Baba, baba, diye koştu, kuca-. ğmna oturdu, ve iki yanağından öp - Mmeğe başladı. y — Sıkılacak ne var babacığım. Her halde muvaffak olacağız. Yal_- nız iyi çalışabilmen için uyuman lâ- zim, Basamaklarda acele ile yaklaşan ayak sesleri işitildi. İkisi de gayri ihtiyari olarak kapıya baktılar, Meri babasının kucağından fırlıya rak: Richard, diye bağırdı. Harding alacağı haberin vehame- tinden şüphelenerek - yeni gelene bakmakla iktifa etti. Goördon: — Janet, dedi. Harding korktuğuna uğramıştı. — Ne, nasıl anladın, diye sordu. Gordon: — Kalbi çabuk atıyor. Kendinqe bir zayıflık hissediyor. Ve - ve hiç konuşmıyor. Cevap vermiyor. Harding hiç cevap vermedi: Gordon ısrarla: : — Onun için ne yapabiliriz? Harding kederli, başını iğdi. Mağ lübiyetini tasdik etti. Gordon: — Şimdiye kadar bir şey keşfet- Miş olduğumuzu ve hemşiremi kur- tarabileceğinizi zannediyordum. —— Harding hareket etmedi, edemedi. Meri ağlamağa başlamıştı. — Janet, Zavallı Janet. Ona ne 0- lacak yarabbi şimdi. Biraz evvel so- kakta gördüğü manzara yaşlı gözle- rinin önüne geldi. — Janet, Janet, diye hiıçkırdı. Gordon da onunla beraber oturu- Yordu.. Hastalığın ona da geçmek ihti z 'İnâr:ıî Goördoön, diye inledi, Ve aşıkma yaklaşmak istedi. ea 1 Fakat Gordon geri çekilmesini i- Baret ederek hastalığın ona da. ge- Mek ihtimali olduğunu: hatırlattı. olabilmem muhtemeldir. Meri gülerek: — Ben de hastalanırsam böyle me rak edecek misin, Dik, diye sordu. Richard cevap vermek için ağzını açtı, fakat gözlerinin ışığı anında söndü. z a — Fakat Janet neye cevap vermi- yor. Neye öyle alık alık bakmıyor? Niçin? Acaba... Genç kız cevap vermenin susmnlş- tan fena olacağını anladı. Sevg!]isı- nin yarasına dokunmak istemedi. E- lini Ricahrüm eline sıkıştırdı, fena düşüncelerden kaçmak kurtulmak için adımlarını sıklaştırdılar. Gordonların bir odadan ibaret ev- lerine geldikleri zaman Janeti yata- ğında hiç durmadan sağa sola dönîr 1 A netin mı ya, yüzünde Ü A L leri gelenleri sanki gör işti. Meri aldırmadı. Gordonu elindi tuttu. Aşk taşan güzel gözlerini ge- he makiniste kaldırdı ve yüzünü yü- tüne yaklaştırarak: — Richard, dedi. Harding ses çıkarmadan kalktı, Ş#apkasını aldı. Ümitsiz bir vaka da Olsa doktorun yardıma koşmak vazi- fesiydi. Bilhassa kızımın saadetininn Mevzubahs olduğu bir halde. Richard ve Meri Hardingin arka- Bmdan dışarı — fırladılar, Hiç ses çı- karmadan geniş adımlarla ilerliyen doktoru takibe başladılar. Meri meydanda ölü yatan hastayı görmemesi için Richard lâfa tuttu: — Merak edecek ne var acanım, Boğuk almıştır. Richard fena bir kâbusu üstünden Atmak ister gibi başmı salladı: — Evet, dedi, hararetinin yüksek Olması, nabzının çabuk atması bunu Bösteriyor. Janeti nekadar sevdiğimi bilirsin, bu yüzden endişeye düşmüş KRALIN MÜCEVHERLERİ - 15 Harding derhal hastaya yaklaştı. Nabzını yokladı, yorganı çekerek kalbini dinledi. Doktorun solan yü- züne bakarak endişeli nazarları ile sorduğu suale Harding uzaklara bakmak istiyerek cevap verdi. Esa- sen bilinen bir facianın teyidinin Gordon, Janeti çok seven Gordon, üzerinde yapacağı tesiri görmek is- temiyordu. Sen yirmi sekiz senedir şahit olduğu sahneler ona felA_keLe objektif nazarlarla bakmasını öğret- mişti amma... — Hiç şüphe yok! Gordonun başı kesilmiş gibi önü- ne düştü. Merinin gözleri babasının- kileri aradı. Son bir ümitle: — Baba, baba hazırladığımız ilâcı tecrübe edelim. Müessir olacağından emindiniz. Hasta yatakta fırıldak gibi dön- mesine devam ediyordu. Acaba ?... Janet de mel'un hastalığa yakalan mıştı, doktor - bunu - anlamıştı ile birlikte dönmeye başlamıştı. Me- rinin sözlerini işitmemişti bile. Başı uğulduyor, uğulduyor, uğulduyordu.. Harding çaresizlik içinde tıkan - mamak için içini dökmeye başladı. Kimseye hitap etmiyerek yükgsek sesle düşünüyordu: — Evet, yeni bir ilâç... Oda çare- siz.. Yalnız bir nokta, ufak bir nok- ta muğlâk kalmıştır, fakat tentürdi- yod bile bulamıyorum. Ne yapmalı ki? Harb devam ediyor, ticaret orta- dan kalkmış... Ne yapmalı ki? Harbh- le beraber bu hastalık beşeriyeti yi. yip bitiriyor. Karşı koyacak hiçbir çare yok. Gardon: — Doktor, diye yalvardı, ıstırahı- nr tahfif edecek bir şey yok mu? tahfif edecek bir şey yok! Harb rıstı rap ve sefalet yayacak en mütekâ- mil vasıtadır. Ah! Nerede o eski gün ler, Sizin gibi gençken ne Ümitlerle dolu idim. Tibbi araştırmalar yapar- ken ne kadar memnun ve mesuttum. İInsanların çektiği ıstırabları 'azalta- caktım. Dostum Caballe harbe mâni olunabileceğinden ve herkesin ken- di sahasında istediği tekâmül edere- ğinden bahsederdim. Gordon beşeri- yet bu noktaya geldikten sonra se- hin artık endişe etmene mahal yok. Mukadderatı kabul et, benim çare- sizliğimi kabul ettiğim gibi... V Kapıya döndü ve yılruyup vgıtt_ı. Nereye? Harding kendi de bilinmi- yordu. Yürüdü. Vicdanımdan kaçar gibi ayakları onu bu harabiden uzak- Jara sürükliyordu. Düşünmiyordu, düşünmek istemiyordu. Etrafı uqe gözleri görüyor — zihninin gözlenî Adisababada Negüs'ün muhafızları haydutluk ediyor Londra, (Tan) — Dün akşam Adi- sababa civarındaki imparator muha fızlarının bakayası, haydutluğa başla mışlardır. Bunlar, asri silâhlarlarla mücehhezdir. Haydutlar, şehrin tica- ret mahallelerine müteaddit akınlar yapmışlar ve inzibat servisinde çalı- şan askerler tarafından durdurulmuş lardır. Fransız sefaretine yeniden hücuüm ettiler Paris, 7 (A.A.) — Havas Ajansı- nın bildirdiğine göre, mitralyözlerle mücehhez olan Habeş âşileri Fran- sız sefareth ine karşı yeniden ta- [ Günesşs-Dil | Teorfsîne göre D d (3) IL İyisin:(iy —- iğ (s) <- in) (1) İy: Ana kök anlammı temes- sül ettiren birinci derece prensipal köktür. Anlamı “abstre” olarak “aydınlık" ve “sıcaklık” tan — çıkan “salâh, sıhhat, doğruluk” tur (3). (2) İğ: Ana kök anlamının süje veya objesini gösteren elemandır. (İy 4 iğ — iyi): Kendisinde doğ- ruluk, sıhhat, salâh manaları te- Messül eden süje demektir. (8) İn: Yukarıki anlamm (ego) - ya bitişik sahadaki bir süjeye —ait arruz etmiş olduklarından hâdise ma halline üç İtalyan tankı ile elli asker gönderilmiştir. Bazı mülteciler, Ha- beşler tarafından atılan kurşunlarla yaralanmıştır. Fransız mektebi yağ- ma edilmiş, ateşe verilmiştir. İtalyan tankları ile askerleri, mütearrızları püskürtmüşlerdir. Bunlardan bazıla- rı telef olmuşlardır. Payitahtta yavaş yavaş sükün teessüs etmektedir. Ev velki gece fasılalı surette tüfenk ses leri işitilmiştir. İtalyanlar tarafından işgal edilmiş olan demiryolu istasyo- nunda tam bir sükün hüküm sürmek tedir. Şehir, geçen hafta nihayetinde hüküm sürmüş olan hercü merçten yavaş yavaş sıyrılmaktadır. Fransız sefirine nişan Paris, 7 (A.A.) — Nazırlar meelisi, bu sabah Reisicümhur Lebrun'ün ri- yaseti altında toplanmıştır. Mecliste son kargaşalıklar esnasında göster - miş oldukları celâdetten dolayı Fran sanım Adisababa elçisi Bodrat'a Lej- yon Donör nişanının ikinci ve refi- kası Madam Bodrt'a da mezkür nişa nn üçüncü rütbelerinin verilmesi ka rar altına alınmıştır. Biraz rahatsız bulunan Flandin, bu toplantıda bu- Yunmamıştır. Regnier, yine mali va- ziyet hakkında izahat vermiştir. Sefaretler şimdilik Adisa- babada kalabilecek I;üı;*.h&. T CAA,) — Reuter Ajan- lduğ gösterir, Üy 4 iğ 4- in — iyiğin) şeklin- de (ğ) fonetik zaruüret dolayısile (8) ye çevrilir ve kelime son mor-Ş folojik şeklini alır: (İyisin). Son - İsi Not: 2 — Fransızcada üçüncü şa- hıs için kullanılan (son) ve (sa) un- surları da türkçenin bu (s) li ikin- ci şahıs elemanından alınmış ve gon- radan şahsını değiştirmiştir. Grek dilinde (sen) anlamı (isi) ile ifade olunur ki, (sin)in (TII.) numaralı analizile birdir. —Provensal dilinde (t) Hi ikinci şahis elemanının bulun- ması da lâtin ve Fransız dillerinde sonradan (8) konsonunun üçüncü şa- hısa nakledildiğini ve ikinci şahsa — aslında fiiliyet gösteren — (t) konsonunun tahsis olunduğunu an- latmaktadır. Şu iki analiz karşıl l bu Türk dilindeki Ek « Zamirlerin analizi IV timalini gösterir. —Meselâ “gelsin” demek uzakta bulunan bir şahsın “gel” sözünün anlattığı alelıtlak ha- reketi yaparak söz söyliyenin yakın sahasına ermesini istemek demektir. (Sin) in (II.) numaralı analizi bu manayı tam olarak vermektedir. Bunu göstermek için (gelsin) sö- zünü analiz edelim: (1) — (2). 18) :(6) (5) (6) (eg -- el -- iğ - is 4- in 4 iğ) (1) Eg: Ana kök anlamını temes- sül ettirerek “hareket” manasına gelen birinci derece prensipal kök- tür, 2) El: Bu anlamın şamil ve mut- lak olduğunu gösteren ektir. (8) İğ: Mutlak bir hareket mef- humunun süjesini gösteren eleman- dır. (4) İs: Bu süjenin (ego) ya ol- dukça uzak bir sahada bulunduğu- nu anlatan ektir. Bu kadar uzak bir sahada bulunan şahıs gözden uzak olan — yani eski gramerde (gaip) denilen — bir süjedir. (5) İn: Yakın ve bitişik sahayı gösteren ektir. Bununla uzak (s) sahasında bulunan süjenin mutlak ve şamil bir hareketle (ego) ya yak- laşması işaret edilmektedir. (6) İğ: Kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren ektir. Görülüyor ki burada (sin) sözü tamamile üçüncü şahıs anlamına geçmekte ve fransızca (son) ile bir- | ketaAi noktayı aydınlatmağa yeter; (1 1(2) (8) L Sen: eğ -- es--en Son: oğ—-084-0n II. Sen: eğ--es--eğ İsi : iğ4-is4- iğ Sa : ağ-askağ Se : öğ--ös4- öğ Görülüyor ki, bütün bu sözler bir tek Türk kaynağından türemiş, son- radan türlü dillere geçerek herbiri bir manaya tahsis edilmiştir (4). Emirlerde "Sin,, Not: 3 — Türkçede — deskriptif gramerde (emir sigası) denileh — PP ŞüDÜĞRyüüi Adisübab daki ecnebi elçilerine ecnebi sefaret- lerin şimdilik Adisababada kalmaları na muvafakat etmekte olduğunu Ingi liz elçisinden İngiltere Hariciye Neza retine gelen bir telgrafnameden an- laşılmıştır. Sureti zahirede İtalyanın eski Habeş hükümeti nezdindeki ec- nebi sefirlerin çekilip gitmelerini is- temeğe hakkı vardır. Fakat İtalya, bu hakkını şimdilik kullanmak iste- memiştir. Herhalde ecnebi sefaretler çekilseler bile İngiliz konsolosunun Adisababada kalacağı Reuter muha- birinin istihbaratı cümlesindendir. Arnavutlar sevinmişler ! Roma, 7 (A.A.)— Arnavutluk Baş vekili Musoliniye göndermiş olduğu bir telgrafnamede Adisababanın İtal yanlar tarafından işgali haberinin Arnavutluk halkmda ve milletinde tavsifi gayri kabil bir sevinç uyandır mış olduğunu yazmaktadır, Arnavut ne bir perde çekilmişti. Gordonun başı hastanım vücudu (Arkası var) ana Si şahsında - da (sin) kullanılır. Bu da (s) li ele- manın Türk dilinde de ikinci ve üçüncü şahıslara yaygın olarak is- tedir. Not: 4 — (Sin) sözünün her iki konsonu (ğ) ile değişebildiğine gö- re, iki değişmeyi birden yaparsak şu beşinci analiz şekli ortaya çıkar; () 1(2). . (8) (1). -02) . (3) V. (iğ &- iğ 4 iğ) Hep ana kökün tekerrüründen ibaret olan bu şekil, ilkel insanlarda bütün şahısların bir tek ana kökle söylenişini gösterir, L N. DILMEN (3) Radlof, III, “Lebed ve Koman leh- çeleri,,. vi (l)_ Diller arasmda böyle mana değiş- meleri olduğuna en bariz bir misal Türk- çe (dokuz) un Grekçede (deka) ve Fran- sızcada (dix) olarak (on) manasını, bilâ- kis Türkçe (on) un Farçada (nüh) ve Fransızcada (noeuf) olarak (dokuz) ma- nasını almalarıdır. nin istihkak kazanmış olduğu zafer- den duymakta olduğu sevince sami- mi surette iştirak etmekte ve bu par lak muzafferiyetin diplomatik bir muvaffakıyetle tetevvüç etmesini te- menni eylemektedir. İmparator yolda ! Londra, 7 (Tan) — Buraya gelen malümata göre imparator bu sabah Port-Saide gelmiş ve Valiant gemisi ile Hayfaya hareket etmiştir. Yarm sabah Hayfa limanma vâsıl olacağı beklenilen Habeş imparato- ru, İngiliz müfrezeleri tarafımdan se- lâ.mlnnıcık ve doğru Kudüse gidecek r. p Kudüste ancak birkaç gün kalıp, bilâhara ailesile birlikte Avrupaya ge milleti ve hükümeti, İtalyan milleti- Edgar Wallace'in Resimli romanı çecek olan Necaşiyi kabul etmek için, KAPI KİLİTLİ! KIRMAĞA DİKKAT DONAVAN ! MECBURUZ, DONAVAN İ GERİ CEKİLL] HAYDUT LAR ATEŞ e MREz n ELİNDE OTOMATİK VAR ! N ous T AÇAR- LAR | ŞİDDET- binammac! d MÜCADE- ue BAŞLAR İ ——— FLİNTİ MÜCEVHERLERİ TOPLA| (SONUNA KA GĞİZLİ KAPIDAN KAÇALIMI.. İDA BUNLAR FARKINDA BİLE OLMAZLAR !.. KAPININ ARKA— SINDAN ÇIKIN! ATE5 EDERİM! HKERLERİ ||. GİZLİ KAPIDAN DIŞARI ÇIKARIR- LAR , | KAPLAN, POLİS EZA Bizi GÖRDÜ TEŞ Bu POLİSDEN KORDON ALTI KUNTULDUK AMA! DAN; BAKALIM KURTULACAKMIYIZ! KAÇMANIN İMKÂNI YOK N- | İZANNEDERİM KAÇACAĞIZ ÇOCUKLAR! . * " " OTOBÜSÜ GönÜüYoOnMUsSUNUZ” Kudüste bulunan 150 kişiden ibaret Habeş kolonisi hazırlıklar yapmakta- dır. Necaşi Avrupada Habeş davasını bizzat müdafaa edecektir. Şimdiye kadar Kudüse Necaşi na- mma yüzlerce telgraflar gelmiştir. Mussoliniye nişan Roma, 7 (Tan) — Bugün kral ta- rafından kabul edilen Mussolini, Ha- beşistan harbinde elde ettiği muvaf- fakiyetten dolayı “Savoya büyük Haç,, nişanının birinci rütbesi ile tal- tif edilmiştir, Habeşistan zaferi münasebetile dünyanın her tarafından Mussoliniye gelen telgraflar arasında, Fransız eski muhariplerinin ve “İtalyaya dost İngilizler,, cemiyetinin tebrik telgraf- ları dâhi bulunmaktadır, Ş$ehrimizde yapılan ayini ruhani Adisababanım işgali ve İtalyan or « dusunun zaferi dolayısile dün sabah, Beyoğlunun Santa Marla katolik ki- lisesinde ruhani bir ayin yapılmıştır. Şehrimizin İtalyan kolonisi tarafım dan tertip edilen bu ayinde, İtalyanm Ankara elçisi Karlo Galli ve eşi, İstan bulun İtalyan konsolosu, sefarethane ve konsoloshane erkânı, ve hattâ ara- ! larımda faşist üniformasmı taşıyan bazı kimseler bulunmuştur. Bundan başka şehrimizdeki bütün İtalyan ko- lonisi de toplantıya iştirak etmiştir. Kilise kapısında inzibatı temin et- mek için emniyet direktörlüğü tara- fından tertibat alınmış ve kapiya po- lisler konmuştur. MECCANEN Yalnız bir kaç gün devanı mek Üzere meşhur Mav. NAVY Amerikan üuraş br çakları nümunelikleri meccanen tevzi edilecektir: Beyoğlunda Karlman pasajında, İstanbulda, Yeni postane caddesinde Max Faraggi İ t mağazasında ve İstanbulda İş Bankası arkasın- da M. Kastro ve Şürekâsında, TGARAERRAREN YAT EER Z SAT W C

Bu sayıdan diğer sayfalar: