15 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

15 Nisan 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 8 EKONOMİ Dokuma sanayiimizde inkişaf Pamuklu dokuma fabrikalarımızın istihsalâtı günden güne artıyor Hereke fabrikasından bir görünüş 'Türkiyede pamuklu dokuma endüs trisi gittikçe inkişaf etmektedir. Bi- rinci beş senelik plân mucibince, en evvel, Bakırköy bez fabrikası geniş- letilmiş, ve sonra geçen senenin Ey- lülünde Kayseride dokuma fabrikası açılmıştır. Bundan başka Adanada ziraat bankasmın pamuklu dokuma | fabrikası da genişletilmiştir. Pamuk- lu dokuma fabrikalarının büyümesi veyahut bu sahada yeniden fabrika kurulması pamuk ihracatımız Üzeri- ne tesir etmiştir. Bunu rakamlarla dahâ kat'i bir surette şu suretle izah edebiliriz. 930 senesinde pamuk ih - racatımız 32 milyon 419 bin kilo İ- di. Bu miktar, 934 senesinde 13 mil- yon kiloya kadar inmiştir. İhracat- ta yarıdan fazla bir azalış olduğu halde istihsalde bu nispette bir azal- Eskişehir ıslahı cins istasyonu pa- muk zeriyatmın ıslahı Üzerine çok iyi bir tesir iera etmiştir. Bu istas - yonlar çiftçileri daimi bir kontrol altında bulundurur ve onlara rehber. lik eder ve nasihatler verir. Bu sene çiftçilere dağıtılacak tohumluk mik - tarı 1300000 kilogramdır. Şurasını da kaydedelim ki, birden 10 ton pa - İ muğu tütsüiletmeğe kadir bir tütsü makinesi Mersinde kurulacaktır. Pa- muk sanayii ve mahsulü hakkımda bazı rakamlar. Bununla beraber hakkmda tetkikatta bulunduk, Aşağıdaki tetkikat kısmı apmuk mahsul ve sanayiinin halihazı rını gözönünden geçirmeğe kâfidir. İ Pamuk zer'iyatınm tslahı hakkınd: ki kanuna Büyük Millet Meclisince rey verilmek fzeredir. Pamuk ihra- Türk apmuğu Fındık En fazla ihracat yaptığımız yerler Bu sene en çok sattığımız msllarm başında fındık bulunmaktadır. Kara- deniz fmdık ishihsal mmtakasmda ımahsul çok olmakla beraber, bir fiat idüşkünlüğü de vaki olmamıştır. Bu itibarla Karadeniz fmdık müstahsil Üleri çök müsait şartlarla karşılaşmak süretiyle cok İyi bir satış senesi ge- çirmişlerdir. Yapılan bir istatistiğe göre ihraca- tımızın en ziyade Almanyaya oldu - ğu anlaşılmaktadır. Kabuksuz fm- dık ihracatımız 16 milyon. 933 bin kiloyu bulmaktadır. Bu miktarın 11 milyon 933 bin kilosu Almanyaya sev ikedilmiştir. Buna karşılık Türkiyeye 5 milyon 244 bin lira girmiştir. İkinci derecede fındık müşterimiz de Cekoslovakyadır. Bu memlekete 1 milyon 419 bin kilo fındık gönderil- miş ve buna karşılık 862 bin lira gir- miştir. Fransa, Üçüncü derecede müş terimizdir. Bu memlekete 760 bin ki- lo fındık gönderilmiş ve buna karşı- lık 359 bin lira girmiştir. Kabuklu fındık ihracatımda da Al- manay, Çekoslovakya, Fransa ayni nispetleri muhafaza etmektedirler. , Elma ağaçları Böceklerle yapılan mü- | cadele şiddetleniyor | Taze meyve ihracatını arttırmak için meyvelerimizin cinslerini de iyi- leştirmek ve bu meyvelere arız olan hastalıklarla mücadele edilmektedir. ma yoktur. Böyle olduğuna göre ih| catımız 1933 ten 1934 e kadar yüzde Ziraat vekâleti, ilk iş olarak elma a- yacatın azalışındaki sebep. pamuklu dokuma fabrikalarınm istihsali art - tırmasından iler? gelmektedir. Mem » leketimizde pamuklu dokuma enrüs- trisi daha ziyade inkişaf edecektir. Nazillide, Konya Ereğlisinde Kayse- ri fabrikasi büyüklüğünde birer fab- rika daha açılacaktır. Bu vaziyet kar şısmda, pamuk istihsalâtmı arttır - maktan başka çare yoktu. Ziraat ves kileti bu maksatla memleket pamuk mmtakalarnda istihsalâtı arttırmış ve dokuma sanayiinin ihtiyaca uygun bir tarzda pamuk nev'i yetiştirmek için faaliyete geçmişti, Pamuk zeriyatmın şartlarmı ve pa muğumuzun miktarını islah etmek İ- çin büyük gayretlere ve para feda- kârlıklarına razı olmuştur. Ziraat bankası kontrolu altında (o bulunan kooperatifler çiftçilere ihtiyaçları o- Tan kredileri temin eder. Mensucat sanayiinin ihtiyacatma daha elveriş-! K olan bazı Amerika tiplerinin zer'i- ne mahsus olur, pamuk zer'iyatma dair rogramı haiz olan kanun lâyi hası Büyük Millet Meclisinde tetkik! olunmaktadır. İşbu kanın lâyibası zeredilecek “pamuk cinsini tesbit et- meğe ve zer'iyatı bir kside tahtında bulundurmağa ziraat vekâletini mec- bur eder. Düstnüldüğü veçhile Ada- Ba ve Nazilli mlahat İstasyonları ve No. 108 Yıldız Yağmuru Faruk Nafiz ÇAMLIBKI — Ne yapmalı? Dedi, bundan kur-| dun... Çok şükür, simdi kem aklın, tulmak için hangi çareye başvurma. 4? Yarm, öbürgün bir müessesenin başıma geçeceğim. Her gün iş, her ge ce klüp... Bu değişmiyen hayat, bana, geçmiş günlerimi hatırlatmış olmıya- çak mı? Ertesi sabah avukatına uğradı da- yanın ne halde olduğunu sordu. —Davn mükemmel bir seyir takip e Giyor, gözlerin aydın olsun! Bu güne kadar hiçbir güçlüğe rastlamadım, bundan sonra da rastlayacağım şüp- beli... Dediğin gibi, karşı taraf, kü - çük bir arıza çıkarmadı... Şimdilik, onlar nederse ben pekâla diyorum, ben ne dersem (onlar da ayni sözü söylüyor. Öyle sanıyorum ki bu haf- taki celsede değilse bile, bir aya kal - maz, ayrılık kararmı alırız... Ziyanm kolunu tutup sarsarak ilâ- ve etti: — Ben sana taliin var demedim mi? Taliin olmasaydı bu dava, en az, bir sene sürerdi! Ziya, artık aceleye hacet kalmadı- 59 nispetinde bir fazlalık göstermiş- ir, Yani 5.097.000den 13,274.000 ki- Tograma çıkmıştır. Eğer, bu buhran- dan evvelki ihracatımızm mecmuun - dan aşağı ise de, unutmamalıdır ki, iktisadiyatımızn yeni amili yani me- vaddı, iptidaiyemizin sanayi istihlâki birinci derecede rol oynar, Filhakika | 1929 senesinde istihiâk edilmiş olan | 4.026.000 kilograma karşı 1934 sene- sinde bu istihlâk 14.213.000 kilogramı bulmuştur. Görülüyor ki ihracatımı- | sın azalması dahili istihlâkin pek cok siyadeleşmesi ile telâfi olunuyor. Mil- H sanayiin pamuk İmalâtma gelince, bu imalât 1029 senesinde 1.475.000 kilogram,1932 senesinde 2.693.000 ki İlograma ve 1933 te 3.804.000 kilogra ma ve 1934 senesinde 5.570.600 kilog irama çıkmıştır. İ Pamuk iliği imalâtı yukarıya doğ- ru bir terakki göstermiştir: 1929 2.208.000 Kilo 1932 3.062.000 1933 5.305.000 1984 6.6000 ,, Eğer pamuk mensucatı İthalâtı milli mahsulün ziyadeleşmesi ile mü- tenasiben azalmışsa yarı işlenmiş pa- muk İpliği ithalâtı mütekabilen, 929 da 44.345.700 kilo 1904 senesinde 4.230.700 kilogramı tutmuştur. Bir - kaç senedenberi her memlekette ol- ığmı söyliyecekti, fakat sözü uzat- | İmaktan çekinerek cevabını gülmekle İ geçiştirdi. — Seni çok iyi görüyorum, hasta- lik yaramış... Neydi o günkü halin? İ Hastadan ziyade çıldırmışa benziyor hem sihhatin yerinde! Avukat, ansızın aklına bir şey gel miş gibi, durdu! — Belki bu iş bu kadar kolay bit- mezdi ama, #enin gibi onların da ace- lesi var! Ziya, hayretle, arkadaşınm yüzüne bakara! — Anlamadım, dedi, ne acelesi? — Ne olacak, evlenmek... Senin böyle hayırlı bir niyetin olur da on- larm olmaz mı? — Kiminle evleniyor? — Bir doktorla... Adımı söylediler, neydi? Dur, şimdi hatırlıyacağım! Ziya, dostunu zahmetten kurtar - dr: — Hiç zihnini yorma... Adını ben de unuttum ama, kim olduğunu bili- yorum... Ne diyeyim, hayırlı olsun! Sonra, sebepsiz bir acı duyduğu bu İ haberi, bir omuz silkintisi ile karşıla- hdr: İ — Bulgurlu oğlu Ilyas için damat gaçlarmın vaziyetini tetkik etmek - tedir. Şimdiye kadar yapılan tetki - kat neticesinde, bazı yerlerde elma- lara böcek arız olduğu ve meyvelerin dejenere olmağa yüz tuttuğu görül - müştür. Ziraat vekâleti bu hastalıkla mücad ne arsenikli kurşun tozu dağıtmakta» V dır. duğu gibi buhrandan müteessir olan Türk pamuk fiatları iki senedenberi pek memnuniyetbahş bir yükseklik göstermektedir. İşte 1933 te 2004 tenezzül etmiştir. Adana pamuk fia- tt 1935 te 33.79 ve 41.77 ye çıkmış - tr. (1985 te 9 Birinci ayların vasa- ti fiatı) buhrandan evvelki fiat mik- yasını tahmini bir tarzda bulmağa ya İ ear, Mahsulün ( ziyadeleşmesi 1933 ten 1934 de kadar 10 milyon kilo- gram bir tezayüt göstererek memnu- niyetbahş ayni revacı keza takip et- miştir. 1935 senesine ait kat'i rakam- lar henüz elde edilememiştir. Lâkin bu rakamlar İstatistik dairesi umu- mi şubesinde 48.000.000 kilogram takdir edilmektedir. Şüphesiz bizim pamuk zer'iyatında fazla mahsul ol - mak mevzuubahs olamaz. Bilâkis bu İ pamuk mahsulü daima ihtiyacatını tatmin edebilmek için kuvvet vermek lâzımdır. lisinde İkinci reislik, bir de yirmi ya- şında güzel bir kız olduktan sonra... Dün bendim, yarın bir doktor olur, 5- bür gün bir mühendis, daha sonra bir mimar... Eiverir ki insanm elinde Belkis gibi bir meta bulunsun, üstü İ ne de servetini koyunca o bir gün bi- ie damatsız kalmaz! Ziya, oradan ayrıldı, nüyordu: — Benim Jâtifem ciddileşiyor.. Münakaşa vesilesi diye andığım bir isim, sahiden, benim yerime geçiyor! Belkis, bunu neden yaptı? Mutlaka mes'ut olmak için mi, benden öç al- mak için mi?... Bunu hiç zannetmiyo- rum, 6 yalnız saadetini arıyan bir 'kadımdır, bunun için evleniyor... Bel- kis gibiler, kalbini, nikâh memuru ö- nünde verirler, mahkeme kararı ö- İntinde alırlar... Şimdi benden aldığı kalbi başkasma verecek! Bunu dü- şünmek bile, yaptığım İşin, nekadar yerinde olduğuna beni İnandırıyor... Ben o hayata altı ay dayandım, alti ay daha silrseydim bugünden beter olurdum! Onlar, ne kolay mes'ut 0- tuyorlar? Belkisten kendine döndü: — Şimdi ben ne yapacağım? Ace- mi bir işçi gibi her şeyi darmadağm yolda diişti- etmek için bahçe sahipleri | ımı yok? Yeniköyde yalı, idare mec- BORSA - PİYASA 14 NİSAN SALI Para Borsası Alış Satış 617.— i Dolar 123— 20 Fransız frangı i 20 Belçika frangı 20 Drahmi 40 İsviçre #r. 20 Çek wrom 621. 125.50 167.— 32— Ayusturya gilin Mark ou Pengo Parit üzerine İngiliz üzerine Dolar Liret İsveç kuronu İspanya pezeta Esham Iş Bankası Mü. N. - ir 4 Hamlilne Anadolu 76 60 . 74100 Şirketihayriye Tramvay Bomcati Terkon Reji Aslan Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkez Eczanesi ilstikrazlar Borcu 1 Nektar Eragni A. B. C, Sıvas Erzurum | Kupon kesik o Mısır Tahvili 1903 1 1911 Hİ Ku.Kesik 83.50 Tahvilât Rahtim Anadolu Ive TI Kupon kesik Anadolu Mümessil Doğru seferler Türkiyeden Almanya- ya sevkedilen mallar Türkiyeden Almanyaya sevkol: nan mallar için tatbik olunacak doğ» | ru marşandiz tarifesinin kat'i ve ni- hai şeklini tesbit etmek üzere Şark Demiryolları ve Alman Devlet De- miryolları murahhasları arasında Bu dapeştede, 20 Nisanda bir toplantı yapılacaktır. Toplantıya iştirak et- mek üzere büğünlerde Şark Demir İ yolları | İstanbul merkezinden bir grup Peşteye hareket edecektir. Tarifenin esas olarak kasdettiği nakliyat bilhassa yaş meyve, sebze, İtötün ve yumurtadır. bir hale koydum... Fakat onlar ken- diliğinden düzeliyor, ben telâş içinde. İ yim! Her çukurun bir sonu; her da- gm bir tepesi olduğu gibi sevincin de kederin de başladığı ve bittiği bir nokta var... Hiçbir derinlik, hiçbir ir- tifn, sonsuz olmaz! — İnsan nasıl bir çukurun sonuna erdikten sonra tek - rar yükselmeye başlarsa, nasil bir şe doğru yol alırsa, ben de üzüntüle- rimin son merhalesini bulduktan son- ra yavaş Yavaş ondan ayrılmıya mecbur oluyorum... Derdim, bir fıs- İişin ebedi olduğunu sanmakla yanıl- dım, o su nekadar kuvvetle yükselir- se yükselsin, sonunda bir sukut ola- tükenmez bir deniz gibi çalkandığı devirler geride kaldı, şimdi en kuv - vetli çağlıyanlar ancak bir mevsim a- kıyor! Ben bu israfa daha nekadar tahammül ederdim? Aşkım tabii sey- rini takip etti, dağlarla pençeleşti, tepelere tırmandı, ve artık yoruldu, iniyor... Bunu da tabi! kabul etmeli! Fakat... Bir tramvay istasyonunda bekler gibi durarak düşüncelerine yol ver- di: dağın tepesine vardıktan sonra ini. | kiye halinde yilkseldi. Ben bu yükse- | caktı ve oluyor... Gönüllerin bitmez, | — Ölen öldü, kalan kaldı... Ben bu Çevişmeler İenme (Bu sütunlar için gönderilecek mektupların 15-4-006 —— ef “Evlenmeler sütun kaydile gönderilmesi ve mümkün olduğu kadar kısa olması rica olunur) Vücut başka, Ayazpaşadan Fatin imzasile: senedenberi bir kadwla bera- ber yaşıyorum. o Kocasından ayrıla- rak fena bir vaziyete düşmüş, enne-| sile sefalet içinde yaşarken buldu ğum bu kadını refah ve saadete, mükellef bir apartmana aldım. An- cak mühim bir para öle tedavisi mümkün olan hastalığını tedavi e!- Girdim. Bunlara karşı kadın bana derin bir aşkla bağlandı. Bu bağlıl ğını yalnız kıskançlığı ile değil, ba- m fedakârlıkları ile de izhar etti. Bir hastalığım esnasında onun bütün günler ve geceler uykusunu, istira- hatini feda ederek baş ucumdan ay- rılmadığım gördüğüm gibi iki sene lik refahtan sonra geçirdiğim krizde selafete benimle beraber göğüs ger- di; hâlâ da halinden şikâyet etme- mekte ve benden ayrılmağı ölümle bir görmektedir. Halbuki, onun iha- neti ve birtakım adamlarla gizli yer- İlerde buluştuğunu, benimle yaşadığı kadar valim bir hakikattir. Onu belki on defa yakaladım. On defa rediledemiyeceği delillerle ihanetini yüzüne vurdum. Vakıd hepsini inkâr elti, Fakat en sonunda onu fesadü - fen Beyoğlunda görerek takip etti- ğim bir gün ği apartmanda ka- pıcıdan her şeyi öğrendim, Bekâr bir san'atkârın evine iki günde bir geli- kâr edemiyecek bir rmalar ,böbelerle beni yine yumuşattı. Hattâ bir hizmetçisi var- dı. Onu çıkararak bütün işleri kendi görmeğe, bu suretle fedakârlığın yi- ne ispata kalktı. Fakat on on beş gün sonra onun yine başka birisile gittiğini vücudundaki bir işaretten anladım. Bu nasil şey? Bu kadın be- ni seviyor mu? Sevmiyorsa weden gitmiyor? Seviyorsa bi ihanetine se- bep nedir? Ayrılmak istediğim sa- man kanlı gözyaşları döküyor ve bes ni merhamete getiriyor. Ondan nasıl | kurtulurum?” Bütün şüphelerinize, meşhur bir Fransiz muharririnin şü sözü cevap verir; “İhanet eden bir vücutta se- dık kalbin bulunması mümkün olmıyan bir şey değildir.” Buna sebep bazı kadınlarda vücu- dun kalpten büsbütün ayrı olması- dır. Emsalini umumi kadınlar ara- sında bile görmek mümkündür. Vü- cudunu satılığa çıkaran kadın kalbi- ni yalnız bir kisiye veriyor, onun Jiçin her türlü fedakârlığı göze alı- yor; bütün kazancını ona vermek - ten çekinmiyor, ölüme kadar gidi- yor. Fakat bu kadın, sevdiği erkek- ten biraz yardım görünce dünyanın en namuslu bir kadını olmağa da hazırdır. İste sizinki İle onun ara- sındaki fark. Sizi seven kadının iha- neti marazidir. Size merbutiyeti gi- bi... Onun bu hastalıktan kurtulması kadar sizin de ondan kurtulmanız güçtür, Bir iş bahanesile ondan uzaklaşmanızdan, gözüne görünme- menizden başka acele alınacak ted- bir yoktur. * Karşıdan karşıya eden A. 'T. imzasile; korkunç tecrübeden hayatımı k mış olmakla gene büyük zarar etmiş İsayımam! Mademki hayata ikinci ge- lişimdir ve bu gelişimde edindiğim dersler de vardır, bundan sonraki hareketlerimde daha ölçülü olmak- lığım icap ediyor... Hayatımı tekrar nizamma koymalıyım! Şimdi ilk işim Ahmedi aramak... Kimbilir, zavallı ne telâş içindedir! Beni, bir cinayete gider gibi, gözlerim kararmış bir hal- de vapura bindirdi idi.. Şimdi sakin görünce nekadar şaşacak! Ahmedi telefonla aradı, umduğu kadar merak içinde buldu, ve sükün- la emirler verdi: — Hemen Istanbula nakledeceksin eskisine benzer bir aparttman arıya- caksın, ve gece beni klüpte bulacak- sm! Otelde Hamdi Önura bir mektup yazdı, teklif edilen müessesenin ba - şma geçmeyi göze alacak kadar kuv- vetli idi, maddi ve ruhi bütün basta- lıklardan sıyrılmıstı, gene tam bir iş adamı sıfatiyle hayata atrlacaktı. An cak... “Bir buçuk ay kadar süren bir seyahate mecburum, İstanbulda beni sız edecek birtakım hadiselerin bu müddet içinde nihayete ermiş ola» sağımı sanıyorum, ve adımın karışa - cağı bu hadiseler esnasında burada kalp başka j “21 yaşındayım. Mahallemizde fakir bir ailenin küçük kızı ile VİN vasıta bularak tanıştım; fakat mektup gönderdiğim halr cevap Bi lamadım. Bonra bu vasıta da kğ boldu. Şimdi mektup — yasamadığıNı gibi onunla konuşmam da miimi değil. Ailesi müsaade etmez. Hali ki ben onu çok seviyorum. Bir a görmesem deli gibi oluyorum; da beni sevdiğini gözlerinden li rum. Ne yapayım?” Gözler nadiren her şeyi söyler, s& latır, konuşur, cevap alır, cevap SÜ rir; fakat bazan ya hiçbir şey api” maz ve anlatmaz; yahut yanlış #8 lar ve yanlış anlatır. Onun için göfü lerinde okuduğunuz manada aldağ'5 mış olabilirsiniz. Bu manayı onda işitmeniz de lâzım. Fakat mademliğği buna şimdilik imkân yok. Daha bii hayli vaktiniz olduğuna göre bel yebilirsiniz; askerliğinizi görür, Hİğİ güç sahibi olursunuz. Kızm yaşı eğ lenmeğe müsait olmadığna göre öğ zamana kadar #izi bekliyeceğine süphe yoktur. * i İki defa evlenen kadınla. © Bursadan “Tunalı imzasile: 1 “Istanbulda iken bir dul üe —. nışmıştım. Bu kadınla tesadüf DESİ Bursada da karşılaştırdı. Bir hajtöi kadar ayni aile nezdinde sık sik gö rüştü, Sonra 6 İstanbula gidindii mektuplaşmağa — başladık. Mektup larımız karşılıklı bir aşkın tezahürü ne vesile oldu. iz ay var ki fd sılasız muhabere ediyor, aşkımıslğı tekrar edip duruyoruz. En sonundi evlenmekten bar setmeğe başladı gibiyim. Fakat onuiği iki defa evlenmiş, ayrılmış, iki kO çasi ile de bir seneden fazla yaşıyıi mamış olması beni tereddüde dü vüyor. Bu iki ayrılış onun geçimsili İiğine delâlet etmez mi?” Ni Etmez. Belki : © izdivacı da ii yarsız. olmuş, eşini — bularmamıştıriğI İşte siz bu ciheti araştırmalısını8Ö Mademki (onu tanıyan bir sile 18 tanışmaktasmız; bir kere onlardati ondan sonra Istanbula gelerek #e' diğiniz kadının muhitinden tahkikaf yapmalısmız. Hükmünüzü sonra vö Söz vermiş kadını mutlaka o mahküm etmeme lâzım olduğunu söyliyebiliriz. Bir iki ay içinde? Kadirgadan Nail imzasile: “Karımla ayrılmağa karar verdi Mahkemenin ayrılma kararını neki dör zamanda vereceğini ve bir i ay içinde ayrilmak imkân olup OE madığımı anlıyabilir miyim?” Mahkeme hükmünü evvelden #9 lamak İmkânı olsa birçok merasimi lüzum kalmazdı. Davanm esası sebeplerine göre bir talâk davası Bİ aydan, iki üç seneye kadar sürer. bulunmamaklığımın daha doğru © İduğu kanaatindeyim... Bu seyahati © | min, yarmki şahsiyetim üzerinde, €0* faydalı tesirler bırakacağına emi nim... Bu seyahat, hem sıhhatimi ©#” İkisinden mükemmel bir hale getirt İ cek, hem de memleketi iyiden | tanımaklığıma sebep teşkil edece Bahardan önce, işimin başında bul İnacağım!,, Bu yolculuğa ihtiyacı Mi hakkaktı. Adının etrafında yapılası dedikodularla onu nekadar başını $€ virse, gene üzeceği şüphesiz olan diselerden uzaklaşmak için bu yo Tuk lâzımdı. Aylarca süren bir is raptan bir günde kurtulmak imkâf sızdı. Ve burada her gün haber cağı bir hadise kendisini nirlendirir, rahatsız ederdi. buçuk ay içinde bir talik ve iki GÖ vaç olacaktı ki hepsi de Ziyanm V bığı ile yakın bir münasebet du. Ahmet, yeni, güzel ve küçük bir *” partıman bulmuştu. Onu döşe! oturulacak bir hale getirmek için hafta geçti, ve bu bir hafta çini Ziya dertlerinin nüksetmemesine İ çalıştı, hemen her gün gezdi. her e İ oyuna ilk oturan ve son kalkan 2 du, çetin bir unutmak (müca' (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: