15 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

15 Nisan 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 İspanya hadiselerinin iç yüzü Son karışıklıklar İspanyayı bu sefer komünistliğe doğru mu sürükliyecek? Müfrit sollar idareyi ellerine almak üzere Son seçimde ekseriyeti kazanan sol cenahçılar yeni Başvekil Azonayı selâmlıyorlar. “Times"den: | Abdülkerimin Fastaki isyanmı bas tırmak için İspanyollar karşılaştıkla- rı zorluktan sonra, İspanyol dehili siyaseti daimi bir hercümerç içinde yüzmektedir. Uzun müddet devleti askeri bir diktatörlük idaresi altında bulunduran Primo de Rivera bile da- hildeki anarşi elemanlarını bertaraf edememiş, bilâkis bunların elaltından daha ziyade kesbi kuvvet etmesine #ebebiyet vermişti. Primo de Rivera- nm ölümü ile diktatörlük kâğıttan bir bina gibi çöküverdi ve gayri mem nun unsurlar dahili siyasette karga- şalıklar çıkarmağa başladılar, De Ri Veranm diktatörlüğüne müsaade et - miş olduğu için bütün bu gayri mem- nunlar kıral aleyhine döndüler, Ma- lüm olduğu veçhile kral azledildi, ve memlekette Cümhuriyet ilin edildi. Kral idaresi tarafmdan hapishaneye atılmış olan Senyor oAleala Zamora İspanyol Cümhuriyetinin ilk reisicum huru ilân edildi. Zamore, bu işle beş #cne uğraştı, hem de hüsnli niyetle, Yakat Ispanya, şimdi yeni bir devlet reisi arayor. Salı akşamı Cortes na- mi verilen İspanyol parlâmentosu Sosyalist ve Komünistlerin reyile Za- moraya riyaseti cümhurluktan elçek tirdi. Sosyalist (Ove Komünistler hareketlerine sebep olarak Zamora - nm geçen Cortes'i dağıtmasını gös- terdiler. Bu dağılma neticesi yapılan seçimde sol cenah bir ekseriyet kü - zanmıştı, ve Radikal - Sosyalist bir hükümet mevkii iktidara geçmişti. Fakat müfrit Sosyalistlerin iddinla- rma göre, Zamora merkeziyetçi par- tilerin fikrini temsil eden Senyor Val- lederesin riyaset! altmda yeni bir ka- bine kurduracağına Cortesi birkaç ay daha evvel dağıtsaymış Sosyalistler daha büyük bir ekseriyet temine mu- vaffak olacaklarmış. Yani Sosyalist- lerin bakımma göre, Senyor Zamora bir mürtecidir ve bu sebepten dolayı onu başlarından atmışlardır. Fakat sağ cenaha gelince, bunların Senyor Zamorayı tutması icap etmez mi? Halbuki Sosyalist ve Komünistler Za mora aleyhine rey verirken sağ ce - nah Reisicümhur lehine rey vermek- ten içtinap etti. Çünkü Sosyalistlere | göre mürteci olan Zamora sağ cena- ha göre, bir ihtilâleidir. Kral idaresi zamanında ihtilâleiliği yüzünden hap sedilen adama sağ cenah şüphesiz rey veremzdi. Yukarıdaki sözlerden anlaşıldığı veçhile Zamora İspanyı da pek az kimseyi memnun etmiştir. Reisicümhurluğu zamanında dâima bir merkez partisi vücude getirmeğe | çalıştımıştır. Halbuki şimdiki şartlar tahtında Ispanyada kuvvetli bir mer- kez partisinin teşekkülüne ve binneti ce devleti eline almasma imkân yok- tur. 1931 senesinden sonra 1931 senesinde Reisicamhur inti - hap diğ, yan Cümhuriyetçi anl partide fiki bile. Seni * tmaAlmasına ii daha o | | Seçim mücade lelerinden bir sahne Sol cenahçıların seçim münasebetile yaptıkları büyük toplantıdan bir görünüş zamanlarda ifrata doğru gitmeye başlamıştı. Halbuki ihtilâlin bu müf. rit istidatları dindar katolik ve tem- kinli Zamoranm hoşuna gitmiyordu. Sol csnah Jesuitlerin memleketten ihracını talep ettiği ve bu talebin de israr ettiği için başbakanlıktan çe - kildi. Senyor Zamora belki de Başba- kan olarak karşı duramadığı kuvvet- lere Reisicümhur olarak karşı koya- bileceğine inandığı için vekâlet mev- | kinden istifa etti, fakat maalesef bu inancında yanılmıştı. Hayatında ilk defa olarak “yur abalıya" rolünü oy- namıyordu. Evvelden de müteaddit defalar başkalarinın suçu ona yükle- tilmişti, 1921 senesinde Sü Bakanı iken Abdülkerime karşı olan harpte başkalarınm hataları yüzünden o az- ledilmişti. Askeri isyandan sonra 1980 senesinde ise Zara askeri isya mında parmağı olduğu iddia edilerek bapsedilmişti, 1933 senesinde ise Cor tes tarafından icbar edilerek imzala- dığı katolikler aleyhine bir kanuni - dan dolayı klise tarafından afaroz 6- dilmisti. 1931 senesinden heri müte- madiyen her iki cenahın hücumları. na maruz bulunuyordu. Ispanyol si- yasi partileri ile İspanyol bayrağı a- rasında bir münasebet görebiliriz. Kırmızı renk komünistleri temsil eder ki, bunlar gittikçe kuvvetlenmekte - dirler, Sarı azledilen Reisicümhurun Liberalizminin mümessilidir. Bu git - tikçe azalmaktadır. Erguvan ise sağ cenah kuvvetlerini ve kralciların u » zak ümitlerini temsil eder. Son aylar zarfında sağ ile sol cenah arasmda tazyik tehlikeli surette artmıştır. Sol cu müfritler seğimdeki galibiyetleri. ni kliseleri yakarak btes'it ettiler, Sağ cı mürteciler ise bazı yerlerde mün- tehipleri sağ cenaha rey verecek kadar korkutmuşlardı. İç siyasadaki gerginlik o derecye varmıştır ki hü- kümet kargaşalıktan korktuğu için Paskalyada yapılması kararlaştırılan belediye seçimini tehir etti, Böyle bir tedbir, bugün için kifayet edebilir, fakat istikbalde ne olacaktır? Mem- Teket dahilindeki yabancı müşahitler, 8ol cenahım gittikçe kuvvetlendiğini ve kuvvetlendikçe komünizme doğru Ifrata gittiğini iddia ediyorlar. Hattâ İmüfritlerin sol cenaha mensup olan ri söylenmektedir. İspanyada şimdi » lik Cortesi temkinli harekete sevke- decek bir ikinci Millet Meclisi yoktur Ayni zamanda devlet Sosyalistlerin ifrata gitmesine mâni teşkil edilecek bir reisin idaresinden de alınmıştır. Belki de ekseriyeti müfrit sosyalist olan Cortes kendi fikirlerine muta - bık bir Cülmurreisi seçilmesini temin edecektir. Binaenaleyh memleketin istikbali hali hazırda Senyor Ozana- nın elinde bulunmaktadır. Ozana bun- dan evvel devlet idaresini elinde bu- lundurduğu zaman kumaz ve işbilir bir politikacı olduğunu ispat etmisti. Şimdi Ozananın Cümhuriyeti tehdit eden kuvvetlerin ne kadar tehlikeli ol duğunu anlaması ve ona göre hare- ket etmesi beklenebilir. TAN Başvekil Ozanayı bile tazyik ettikle- | SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Her hastalıkta ilk ilâç Onu bize tabiat bildirir ama ,biz aldırmayız. Hasta olduğumuzu kendi kendimize itiraf etmek istemeyiz. İşimizde, gücümüzde devam etmek | isteriz. Onun için, yalnız bu ilk ilâçla İbile iyi olacak hastalıkları, çok defa | sürükler dururuz. Bu ilk ilâcın istirahat duğunu elbette anladınız. etmek ol- İ miz nezle de bile Insana her şeyden önce bir kırıklık gelir. Bu, tabiatin bize istirahat etmek lüzumunu haber vermesi demektir. Tabiati dinlesek nezle çabuk geçecek, ilerlemiyecek. Halbuki biz bir nezleden dolayı ya takta kalmağı geyretimize yedireme- yiz. Onun için nezle artar, yayılır. Burundayken boğazımıza geçer, ses kısılır. Boğazdaki sancı, ses kısılma- si yine İstirahat etmek lüzumunu gösterirlerse de biz yine aldırmayız. Nezle boğazdan nefes borularına, ak- ciğerlere, ciğer zarlarina geçer. OO vakit ister İstemez yatarız. Fakat nezle bu derecesine varınca artık yalnız istirahatle geçmez. Midemiz bozulduğu vakit te öyle dir? İnsanm midesi her va: kit yolunda işlerken, birdenbire işta- hı kesilirse, midesinde bir haztmsız- lık var demektir. 'Tabiatin bize bu işareti rsideyi rahat (ettirmek, hiz etmek lüzumunu gösterir. Fakat biz o işareti anlamak istemeyiz. İş- tahımız olmasa da hergün âdet edin- diğimiz yemekleri yine yeriz. Mideyi dinlendirmekten başka, yatağa gir- mek, kendimizi dinlendirmek hiç ha- urımıza gelmez. Onun İçin hazımsız- lik artmasa bile devamlı olur. İştah, büsbütün kesilir. Bu sefer iştah aç- mak, yemekten sonra duyduğumuz rahatsızlıkları geçirmek niyetile tir. lü türlü ilâçlar içeriz. Hazımsızlık gittikçe artar. Ya sinir yorzunluklarında, fikir yorgunluklarnda? Bir şeye üzülü - per- lir. Bu, bizim için bir istirahat Iüzu- mak maksadile gezmeğe çıkarız. Si- nirlerimiz daha ziyade yorulur. Biz gezdikçe halsizlik, rahatsızlık artar. üülntü geçecek, uyku gelecek, hal sizlik te kaybolacaktı. Bir işte fikirlerimiz âdetinden 2i- lik gelir. Halsizliğin manasını anlıya- madığımız için, fikir yorgunluğunu geçirmek üzere, kırlara çikarız, da- ha ziyade yoruluruz, halsizlik daha ziyade artar. Fikir yorulduğu vakit beden cimnastiği yapmak iyidir sü- nırız. Halbuki fikir de çalışsa, be den de çalışsa yorulan hep sinirler cümlesi, en ziyade beyindir. Fikir çalışmasile beden çalışması arasında muvazene tutmak lâzımdır, fakat muvazene ikisini birden yormak de- ğildir. Bu İki türlü çalışma arasında bir fasıla vermek, istirahat etmek lâzımdır. Sinirleri yorgun olanların seyya- hate, uzun yolculuklara çıkmaları da Yine yanlı bir tefsir neticesidir. Seyahat #inir o yorgunluğunu geçir mez, daha ziyade arttırır. Her hastalıkta ilk ilâç istirahat ol- malıdır. Bir parmağınızda bir dola- ma çiksa parmak hareket ederken acı gelir. Bu da tabiatin bir işareti- dir: Parmağın istirahat etmesi lüzu- munu gösterir. Bunun gibi herhangi bir tarafımızda bir rahatsızlık, bir ağrı olülca ilk hatırımıza gelen şey, o tarafımızm hareketsiz kalmasını, işlememetini temin etmek olmalıdır. Lokman HEKİM Maarif Tahriri yoklamaların son neticeleri 1 Nisanda başlayan liselerdeki ikinci tahriri yoklamalar, bu akşam nihayet bulacaktır. Bugüne kadar el- de edilen neticeye göre, imtihanlarda telebe yüzde seksen muvaffak ol- muştur, * Üniversite yabancı diller mekte- binde yapılacak imtihan şekli hak. kında bir karar ittihaz etmek üzere yarın Üniversitede bir komisyon top- lanacaktır, * Hukuk Fakültesine bağir İçtima- iyat ve İktısndi ilimler enstitüsü ta- rafından tertip edilen konferanslara dün de devam edilmiş, vilâyet mek - tupçusu Osman tarafından şehircilik hakkımda bir konferans verilmistir. Meselâ, en hafif hastalık saydığı-! rüz, sinirlerimiz sarsılır, halsizlik ge- | muna işaret olduğu halde biz mar-| zara değiştirmek, Ülintümüzü unut-| Halbuki halsizliği ilk defa duyduğu.| müz zaman yatağa, girmiş olsaydık | yade çalışır, yoruluruz. Yine halsiz-| | 15-4-35 — | HERGUN BiR ROPORTAJ Şehrin temiz tutulmasi d midir?” Böyle bir suale kolaylıkla “Evet!” cevabı verilemiyeceğini he- pimiz biliriz, Fukat bir kere de biz, kendi kendimize sorsak: — İstanbullular, kendi oturdukla- r: gehri, temiz tutmasını öğrendiler mi? Zannetmem ki bu suale de kolay- lıkla evet cevabı verilebilsin. Geçen- de bir sokaktan geçiyordum. Sokak değil bu, bir süprüntü yuvası idi. Evlerin kapıları önünde öbek öbek çöpler yığılmıştı. Bir zavallı nezafet amelesi, elinde çöp tenekesi, yetişti. İ Adamcağız, bunları toplarken, gocu- ğun biri de yediği portakalın kabuk- larını rastgele öteye beriye atmakla meşguldü. Çocuk önde, nezafet şme- İlesi arkada, sokağı dört dönmeğe başladılar, Nihayet portakal kabuk- larmın hepsi temizlendi. Fakat bi- raz sonra, ayni sokağın eskiinden beter hale gelmiyeceğini kimse temin | İ edemezdi. | Bir şekerciden şeker alıyordum. Tezgühtar, şeker koyacağı kâğıdı ko- laylıkla açmak içini içine doğru, göy- le bir üfledi. Dudakları arasından sıçrıyan bir tükrük damlasının kâğr da yapışıp kaldığını görünce, tiksine- rek sordum: yp Kâğrdı, üflemeden açamaz miy- dm?. Hayretle yüzüme baktı: — Üfledimse ne oldu?.. — Ne olacak? Tükrüğün kâğıda bulaştı... İ “Haydi be sende... der (gibi, © İ muzlarnı silkti. Belki, biraz daha | kurcalıyacak olsam, bana “mübarek Iab” mm hassalarmdan bahsetmeğe yeltenecekti. Sustum, fakat tükrüklü şekeri de almadan dışarı çıktım. Bir pastacıda oturuyordum. Gelen müşteri, pastasını yiyip çıkıyordu. Masaların üstü ,pasta artıkları İle dolmuştu. o Bu artık dolu tabakları biraz sonra garson gelip topladı. Fa- kat. ,keşki toplamasaydı, çok geçme- den, burnumun... direğini “düşürecek | bir koku duyarak başımı çevitdim. Bütün artıklar, ağzı açık bir gaz te- nekesinin içine bogaltılmıştı. Koku- nun oradan geldiğini anlayınca, pus- İtacıda duramadım, fırladım. Bir sokak satıcısı, önünde tablası, macun satıyordu. Macunu kestiği bi- çağm ucu ile bir aralık içerileri si- | yahlanmış tırnaklarmı temizlemeğe başlamasın mı”. Öğürmemek için kendimi zor tuttum. Şimdi, İstanbul belediyesinin te mizlik teşkilât, buna ne yapsin?.. Bütün macuncularm tırnaklarını, sa- bah akşam muayeneden mi geçirsin? Kâğıda tükrük sıçrayıp sıçramadığı. nı mikroskopik tahlillere mi tâbi tutsun ?,. Her sokakta, birkaç işçiye, sabahlara kadar nöbetçilik mi ettir. sin?. Demek istediğim şu ki, gehrin te- mizlik işlerinden yalnız belediyeyi mes'ul tutmak doğru değil. Azıcık ta kendimiz temizliğin tadıma erelim. Geçen gün Beyoğlunun tanınmış bir otelinde, çok pratik, bir çöp top- lama aleti gözüme ilişti. U: gaz sobasınn benziyen bu aletin, düğ- mesine basılmea, üstündeki madeni kapak, ikiye ayrılıyor. İçine çöpler konuyor, düğme eski yerine gelince, kapak kendiliğinden şıp diye kapanı- yor. İçindekilerden ne dışarıya koku | sızıyor, ne de çöplerin hoş görünmi- | yen manzarası göze çarpıyor. Önümüz yaz... Aher, lokanta, ma- ballebici, pastacı dükkânları yakın- zaktan| Ankaradan döndü da müthiş sinek ordular İstilâsı. na uğrıyacaklardır. çareleri nelerdir ? Temizlik işlerinden yalnız Belediyeyi mes'ul tutma oğru değil... Bunu biraz da kendimizde aramalıyl8; Şehrin temizliği işin onddeleri İİ tutmak lâzım..r. Bazı sokaklarımız, pisliklikte çilemez hale gelecek. Bunun Şİ den önünü almak için çareler İ eliyiz. meliyiz. â di. e Adliye | İcra dosyalarını tahrif edenler İcra dosyalarını tahrif ederek te icra kasasından para çekmeli çiyle Adliyeye verilen o Kari, rant, Viçen, Salâhadrin, Kefet V€ tavrinin duruşmalara dün Ağ” za mahkemesinde devam edil Mahkeme, müdafaa hökmliği dosyanın celbine karar vermiş vE ruşmayı karar için J4 Mayısa mıştır. * Zinğâhkepida sobacı Tevfiği dit edereX eşyalarını haczedece! dan vühseden Cafer Tayyar ve tazın duruşmasına din öğleden | birinci sulh ceza mahkemesinde kılmıştır. Tehdit iddiası sabit memiş, Tevfik, hâdise sırasındi ; ğerlerini tahkir ettiği için 3 gü gd pis cezasile 200 kuruş mahkeme” rafmı ödemeğe mahküm edilm Mümtaz ve Cafer beraet imi * Bir kavga sonunda ari muhtelif yerlerinden yar: - suçlu, Cevat, din ikinci sulü mahkemesinde 7 lira ağır pare sima ve mahkeme masrafını mahküm edilmiştir. # * Yağkapanmda Yün fabrika hibi Aleksandr, Cumartesi sün rikasmı öğleden sonra açık bul rarak ameleleri çalıştırmak sudüğe Adliyeye verilmiştir. Birinci Sulh Za Mahkemesinde yapılan dı sinda suçlu 500 kuruş para 200 kuruş mahkeme masrafi meğe mahküm edilmiştir. Üniversite rektörü & şiklik hakkında izahat vermek re Ankaraya giden rektör Cemi sel dün sabah gehrimize dön Rektör âyni zamanda yeni cak hastane pavyonlarile hakkında da vekâlete malümsf miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: