——— 10-4-036 TAN Ankara Af ANİ Amerikada İran tebasına ait işleri konsolosluklarımız görecek "Ankara, 9 (Tan) — Iran hükümeti, | Amerikadaki elçilik ve konsolosha- | belerini kaldırdıktan sonra beynelmilel teamüle istinat ederek Amerikada Iran tebaasmm işleri ile Türkiye elçili k ve konsoloshanelerinin meşgul malarını hükümetimizden rica etmiştir. Tarafımızdan kabul edilen bu tek- life Amerika hüküm, Posta müdürlerinin dünkü muhakemesi Ankara, 9 (Tan) — Eski Posta Telgraf Umum Müdürü Fahri ve ar- kadaşlarının muhakemesine ü Asliye Birinci Ceza mahkemesinde devam olunmuş ve hâkim Temyizin bozma kararma ittiba etmiştir. İddia makamı ittibadan sonra esas hakkın da mütaleasmı söylemiş ve eski iddi- | asında ısrar ederek memuriyet vazi- felerini sutistimalden dolayı Fahri Buphi ve Ihsan Cemalin cezalandırı malarını istemiştir. Müdafan vekillö- rinin müdafanlarmı yapabileleri| İçin muhakeme 16 Nisana bırakılmış. “e Bayan Âfet bir konferans verecek Ankara, 9 (AA) — Türk tarih ku| rumu Alacahöyük hafriyatı hakkın - da kurumun asbaşkanı Bayan Afet tarafından Ankara Halkevinde bir konferans verilecektir. memnuniyetle İstanbul telefonu satın alındı Ankara, 9 (Tan) — İstanbul Tele- fon Şirketinin satın almması için ha- zırlanan mukavele bugün öğleden son ra Nafia Vekâletinde Ali Çetinkay: ile şirketin salâhiyettar mümessili tarafından imzalanmıştır. Turistler için bir lâyiha hazırlanıyor 'Ankara, 9 (Tan) — Hükümet, memleketimize gelecek turistlere gös terilmekte olan kolaylıkların tevsiini tazammun eden bir kanun lâyihası hazırlamaktadır. Sinan için bir heykel dikilecek Ankara, 9 (Tan) — Bugün, şehri- mizde bulunan mimar ve mühendis- ler Bayındırlık bakanlığında bi: | lantı yapmışlar - ve eserlerile bütün dünyada ismini ebedi kılan Koca Si- nanm Ankarada bir heykelini yaptır- maya karar vermişlerdir. Ayrıl komite, Kültür Bakanı Saffet, Arık nin releliği altında yarın bir toplantı| yapacaktır. Vali bugün geliyor "Ankara, 9 (Tan) — İstanbul vel ve belediye reisi Muhiddin Üstündağ, buradaki işlerini tamamlıyarak bu akşam İstanbula hareket etmiştir. Belediye Sular idares yıllık faaliyeti Belediyeye bağlı Sular Idaresi 934 | yilmda Beyoğlu cihetinde 5806 Istan- bul tarafında 974 metre olarak 15510 ve 935 de Beyoğlunda 11842 İstan- bulda 8114 olmak üzere 19955 metre yeni ve geniş kuturlu Terkos borusu dögetmiştir. Şirketten devralman ve 933 de yeniden tefriş edilen borular- la birlikte halen şehirdeki Terk: bekesi boruları 450 bin metre; cavüz etmiştir. * Belediye Turizm müdürlüğ! tanahmet - Ayasofya ve civs tayyareden aldırdığı bir resmini bü- yüttürmüş ve parklarla âbideler kıs- nunt kabartma yaptırtarak bunları büyük levhalar halinde teksir etiir. miştir. Bu levhalarm altlarına İngi- 1iz6e, fransızca ve arapça lsanlarile icap peden izahat yazdırılmıştır. Lev- halar Avrupanın muhtelif memlek: lerile Msrra gönderilecek ve seyy celbi için propaganda yapılacaktır. obiektifi 4 — Bakırköyünde bir otobüs önüne çikan bir adamı çiğnememek , İsinin evvelki gece sabaha kargı ve- Talebeler Balkan Üniversiteleri | arasında birlik Balkanlı talebeler arasında mesai birliğini temin etmek maksadile yeni bası temâzlar yapılmaktadır. Bir haf ta evvel şehrimize gelen Romen üni- versiteliler, bürada, Milli Türk Talebe Birliği ile bu mevzu üzerinde görüş - vak talebelerin o kazırla dıkları proje ve proğram, birlikçe tet | dir, Balkanlı talebelere, muhtelif Balkan memleket eki üniversitelerde çalışmak imkânmı da hazırlıyacaktır. cak seyahatler İ tlerin | de ve nir hususlarda tenzilât temin leb gekik cağı bildirilmiştir. Geçen hafta İstanbuldan ayrılan Romen talebeler, Pirede ve Atinada Yunan üniversitelileri ile de temaslar da bulunacaklardır. Bu talebe grubu, seyahatlerinden dönüşte tekrar şeh -| rimize geleceği için, hazırlanan prog m etrafmda Milli Türk Talebe Bir. liği ile yeni görüşmeler yapılacaktır. Kâzım Özalpın annesi öldü Şehrimizde bulunan Milli Müdafaa Bakanı General Kâzım Özalp valde- fat ettiği teessürle haber alınmıştır. Cenaze bugün Teşvikiye Palastan me rasimle kaldırılaca Törene vali muavini Hüdai Karataban, Vilâyet ve Parti ileri gelenlerile polis miüfrezeleri iştirak edecektir. Nama- zı Teşvikiye camiinde kılmdıktan son ra cenaze, Edirnekapıdaki âile mak-| berine defnolunacaktır. Vekilimize ve kederdide ailelerine en derin acıları mızla taziyetlerimizi bildiririz. Bolu Meb'usunun cenazesi bugün kaldırılıyor Evvelki gece öldüğünü teesürle bildirdiğimiz Bolu sayisvı Hüseyin Mithat Benli'nin cenaze merasimi bu gün yapılacaktır. Merasime Vilâyet, Parti ve Belediye erkânı da iştirak| edecektir. Cenaze, saat on ikide mer- humun Maçkadaki evinden kaldırıla- cak ve namazı. Teşvikiye ; caminde psultanda bulu, | kalanıdıktan #wnza» Ey na: tır. Profesör Rek gidiyor Cenevre Üniversitesi profesörlerin .İestetikte (sociologisme) in en n aile kabristanına defnolunacak » | ölabili KÜLTÜR Birkaç sene evveline gelinciye ka- dar, Sorbonne Üniversitesinde este- tik ve san'at ilmi (Science de Tart) profesörü bulunan (Victor Baseh) estetikte (individualisme) in en bel- libaşiı mümessilidir, Profesör Basch bugün tekaiide sevkolunmuş. yerine de (Charles Lalo) geçmiştir. La mi him mümessili bulunmaktadır. İşt iki cereyan, ve bu iki cereyanın Fransada iki büylik mimessili, aba san'at ve güzellik ferdi bir oksa içtimai bir vakın güzelliği içtimai sosyolojik tezin sadece gözden n addeden Lalo'da aldığı şekli geçireceğim Ch. Lalo'ya güre bir san'at eseri- nin güzelliği ferdi bir kıymet değil, içtimai bir kıymettir. Bir san'at eseri ancak bir heyet, bir halk küt- lesi tarafından beğenildiği nisbette güzeldir. Ve hattâ o eserin güzelliği halkım bizzat bu takdirinde bulun- maktadır. “Kıymetsiz san'at olmadığı içtimai olmıyan kiymet te Bir san'at ese gibi, yoktur,” ine içtima! karakteri- ni, binaenaleyh kıymetini veren, iç timai teşekkülden sudur eden sulta, tazyik, zecir ve mükellefiyettir. Bu içtimai teşekkülden doğduğu içindir ki, san'at eseri kendisini maşere ka- bul ettirir. Bir eserin güzelliği alkışlayan kütlenin hükmü, o hükmün tesiri ile teessüs eder, İnhisarmı kendisine s eden mün- zevinin yahut manyakın duyduğu haz, san'at zevkinin dışarısında ka. lr. Çünkü bu adam, kendisine şan ve şöhret veremez. Onsuz İse, ese- er, güzelleşirler." “Hiç tarafından anlaşılmıyan ellik, hiç kimse için güzel ola- maz, Yani bu isimle anılmağa, hiç- bir değeri bulunmaz. Yalnız müelli- fi tirafından tanınmış olan, bir fert için istediği kadar kıymeti haiz ola- bilen, fakat fertten ileri geçmeğe he- nüz bir hak kazanmamış olduğu için güzel denilmiyen bir güzellik, şahsi bir eğlenceden ve tek başma bir tercihten ibaret kalır, Mümkün y takhel bir halk için güzel Faknt şimdiki halde güzel değildi “Gotik üslüp farzı mu- hal olarak eski zamanda veya Röne- sansta çıkmış olsaydı bir güzellik intiba değil, çirkinlik intibar husu- n Rok bugün Yunanistana gidecek- le getirmiş olurdu. O kadar gerile- re gitmeğe ne hacet, style moderne in | yapıldı. 5 — Ihtifalde heyocanlı nutuklar söylendi, 6 — Büyük Türk mi. | Ağına şüphe etmiyoruz. Bürhan To; ahşap bir eve çarptı. 2 — Ebusslut caddesinde bir duvar çöktü, bir ara- | marı Sinanın 348 inci yılrönümünde yapılan ihtifalde Halk Partisi Genel Bacı yaralandı, bir beygir öldü. 4 — Mimar Sinan ihtifali büyük törenle | Sekreteri Recep Peker de bulundu. e e San'at ve Cermniyet İ çıktığı zaman, nasıl çirkin göründü- günl ve yapıcılarının, eski teknik taraftarları tarafından alaya alındı ğı malümdi San'atte bütün yenilikler fena kar- şılanmıştır. Bir operada şahıslarm. sahnenin ışıkları önünde ihtiraslarını nazım ve usul İle terennlm etmelerini ga- yet tabit buluyoruz. Lâkin bu tek- nik İtalyada 17 inci asrm ilk y ında ti üs ettiği zaman bütün edipler operadaki zevksizliği protes- to ettiler." z Eğer yeni tarzlar, tevcut mües- klere muvafakat etmediği için asla güzel telâkki olunmuyor larsa, ve diğer taraftan kendilerini tanıttıkları, kabul ettirdikleri için züzelleşiyorlarsa, artistik güzellik sabit ve daimi bir şeye malik olma- miş oluyor, izafet (relativitâ) içer: sinde sürükleniyor. * İşte birkaç kelime ile Lalo'nun san'at eleri. Acaba güzellik hakikaten izafi mi? Bize değil gibi geliyor. Eğer ar- tistik kıymet içtimai zevke bağlı ise Orta Zamanın Grek san'atini, Röne- sansın da gotik şan'atini takdir et- memesi icap ederdi. Hakikatte bu bazan vaki oluyor. (Dante) asırlar- ca meğbul kalmadı mı? Fakat aksi ki olmaktadır: Klâsik lâtin ede- ı garpta daima zevkle takip olunmuştur. Zamanımızda, antik san'ati bazıları methettikleri halde bazıları zemmetmektedir. Bazı devirler, bugün tamamile unutulmuş eserler vücuda getirmi tir. Fakat bugün bâlâ kiymetini muhafaza eden eserler de yaratmış- tır. Bu fark nereden geliyor? San'at eserini, güzelliğin! y tin takdirine irca etmek, bedii kıy- meti, güzelliği nefse irca etmek gi- maz mı, Binaenaleyh san'at esefi de güzelliği vi getiren objektif hiçbirisinde yoktur. Fakat, bize öy- le geliyor ki, san'at rinde “bir ey” vardır ve bu “şey” zamanların ve belki de bütün kültü- rel muhitlerin beşeri şuurundaki bir se tekabül etmektedir. (Sujet) deki, . ve. (objet) deki. .bu “bir .gey”lerin yekdiğerine cevap vermesidir ki, güzelliği ve güzellik heyecanını vücuda getirir. Birkaç senelik bir san'at terbiyesinden son- ra şark milletleri garp musikisini ta- nımağa muvaffak oluyor. Ayni za- manda bem (Beethoven) den, hem İde (Dede) den zevk alanlarımız çok- | tur. Niçin mi? Çünkü bazı san'at eserleri bütün kalplerde akisler uyandırıyor. Çünkü bütün şaheser lerde bulunan “bir gey” bütün in- sanlardaki “bir gey”i ihtizaza geti- riyor, Bu i Eflâtun'danberi birçok filozoflar tarife çalıştılar, ve birçok sureti haller ortaya attılar. Fakat kat'iyetle hangi “sureti halle doğ- ru diyebiliriz? İlim, kendi hesabina bu “şey”i tarif edebilecek midir? Lalo'nun cevabı uda menfi görünlüyor. Fakat felsefe, taze bir ümit ve kuv- vetle tekrar yola koyuluyor ve ara- dığın şey, İşte budur! demeğe çalı- #iyor (9). Suut Kemal YETKİN (*)Geçen haftaki (Roman ve Felsefe) başlıklı makalede görülen tertip yanlışa rından bilhassa ikisini, metnin manasını borduğu için, burada düzeltiyorum: Jules #omsin için roman kahramanı fert değil maşerdir", cümlesi “fert gibi maşer” Gr şeklinde çıkmıştır. Ünanimisme kelimesi de, humanisme seklinde dizilmiştir. S.K.Y. şa a Bürhan Toprak Aka- demi direktörü oldu Güzel San'atler Akademisi direk - dildiğini mem- nuniyetle haber aldık. Neşriyat sahasında Yu- nus Emre gibi Şarkın ve Gar - bin büyüklerini tanrtmak husu- sunda çalışmış ve fikir vadisin. de birçok yazı - lar yazmiş, o- lan genç mü- tefekkiri Bürhan Toprak mizin bu yeni vazifede muvaffak ola- rak, dün Ankaradan gelmiş ve AE demiye giderek vazifesine ba; ve güzellik hakkındaki dü-| törlüğüne Bürhan Toprak'ın tavin e- | şlamış | Sende bu ense varken.. vergisinin en hafif vergilerden ıma şüphe yoktur ya!, Buna rağ men her birimizin bu yüzden çektiği- miz sıkıntı - maddi olmaktan ziyade evi de olsa - gerçekten mülz'içtir. Çünkü bu vergi muhtelif yerlerde ve muhtelif adamlar tarafından tahak - kuk ettirilir. Ve her tahakkuk maki. nesi adamı ayrı takip eder. Birisini tanırım bir mektepte hoca, bir şirkette memur ve bir gazetede muharrirdir. Yazım ve kışm ayrı yer- lerde oturur. Bu adamdan tam beş yerde yol vergisi isterler. Mektepte, şirkette, gazetede, yazlıkta ve kıslık- ta, bunların içinden mektep resmi bir daire olduğundan yol parasmı muay- yen aylarda keserler. Ancak bu kesi- len parayı yol vergisi tahsildarı gelip almcaya ve herkesin makbuzunu ve - rinceye kadar diğer dört tahakkuk semtlerinde de mükellefi kovalarlar Gerçi o parayı mektepte verdiğini söyler ama memurlar yakasını bırak- mazlar. Böylece vergisini vermiş bir mükellef lüzumsuz tedirgin olur, hat- tâ sırasma göre kavga eder, sinirle- nir de. Eline makbuz geçince memurlara gösterir ama, memurlar bundan ge - lecek seneye sit bir güna kayrt ve malümat almazlar. Ve ertesi sene o - nu yine ayn! şekilde beş yerde kova larlar, Bunun sebebini size evvel hepimizin bildi anlatayım: Bir zengin adam yanında dalkavu- dile çarşıda giderlerken hemen önle- rinde de kalın enseli bir adam yürü - yormuş, zengin dalkavuğuna demiş kiz — Şu herifin ensesine bir tokat a- tarsan sana bir lira var, Dalkavuk lirayı işitince hemen he- rifin ensesine tokatı patlatmış: Kalım enseli herif derhal dönmüs, daha ağzımı açmadan dalkavuk: — Aman affedersiniz! Sizi bir ah- anlatmadan iz bir fıkrayı İbaba benzettim, Yanlışlık oldu. De- iş, Adam İçerlemiş ama ne yapsın ?? Susmuş.. Yoluna yürümüş. Zengin tek rar: — Bir tokat daha atarsan sana iki İlira var. der, Dalkavuk hemen «6 İyirtir; herife bir tokat daha atar. Bu sefer adam hiddetle: —“Ey, sen... derken, dalkavuk he- men: — Aman efendim. yine aldandım. Hay Alinh cezamı versin.. Affediniz ayaklarınızı öpeyim. Diyerek ikinci defa itizar eder; yakasını kurtarır. Tekrar yürürler.. Zengin tekrar: — Eğer bir tokat daha atarsan sa- na üç lira var der. Dalkavr: biraz düşündükten sonra yine heritin ensesine tokatı atar, Bu sefer pek haklı olarak herif dalka- İvuğun yakasına yapışır; ağzna gele- ni söylerken dalkavuk der ki: — Vallahi efendi, sende bu ense, İbeyde de bu liralar oldukça sen daha İçok tokat yersin . Simdi gelelim asıl işimize: akkuk eder Her mahallede bunun bir defterini yaparlar. Bu defterleri yapanlara nüfus başma dört kuruş verirler. Şu halde bu defterleri tan - zim edenler mümkün olduğu kadar farla adam yazmak isterler ki, fazla para alsınlar. Geçen senenin tahak - kukatımda parasını başka yerde veren leri de yazarlar. Böylece bir taraftan nlifus başma verilen dört kuruş ks - men beyhude verilmiş olur, diğer ta- rafdan tahsil memurları boşuna a- dam kovalarlar, üçüncüsü de mükel- ef lüzumsuz yere tedirgin olur; ama: Dalkavuğun : — Sizde bu ense, beyde bu paralar varken daha çok dayak ye, Dedi- ği gibi, nüfus başına dört kuruş ver- mek usulü oldukça mükellefin ve tah Isildarın bugünkü keşmekeşten kurtul masma imkân yoktur. B. FELEK Elektrik ve tramvay ücretleri Geçen hafta toplanan elektrik ta - İrife komisyonunun hazırladığı yeni İtarife projesi, tasdik edil INafıa Vekâletine gönderilmiştir. Ta- ki halinde birakılmıştır. Tramvay tarifesini tesbit edecek komisyon da mayısın ilk hafta sirketler baş müfettişinin reisi *ında toplanacaktır. Fotoğraf sergisi “ansız amatörlerinin » nci resim ve fotoğrafı azar günü öaat 18de İUnyon Fr “onlarında açılacak tır, Sergi nisanın, 27 sine kadar açık bulunacak ve açılış günlü saat 1830 da ayrıca bir danslı çay verilecektir. Türk tirak edec sergisi 13 nis