ON YEDİNCİ YIL. NO: 5279 Cenevredeki siyasal görüşmeler si hakkındaki fransız ve ingiliz devlet adamlarının görüşleri birbirini tutmıyor Habeşistan sulh kon.uşmalarm.a_ başlamıya razı, fakat İtalya buna yanaşacağa benzemiyor Habeş harbı ve Ren me: Cenevre, 9 (A.A.) — B. Flanden dün akşam B. Edenle görüşerek Al- Manyanın 19 martta takındığı vazi- Yet üzerine Lokarno devletleri tara- fından alınması lâzım gelen karar hak- kında kendisine gizli bir nota vermiştir. B. Flandenin tekzibleri Cenevre, 9 (A.A,) — B. Flanden, Almanya Rende tahkimat yapmağa kalkarsa Fransanın Sar'ı işgal edece- Zi hakkında Deyli Telgraf gazetesi- nim kendisine atfetti beyanatı tek- Zib etmektedir. B. Flanden, aynı ga- Zetenin, kendisinin, Almanya Avrupa fistemine iştirak etmek şartile Fran- $anmn alman mukabil tekliflerini mü Bakaşa etmek üzere Canevre konse- Yine birlikte girmeğe hazır olduğu yo- (Sonu 3. üncü sayfada) Gündelik İKL YILDÖNÜMÜ N. A. KÜÇÜKA Inkilâbçı Türkiye'nin genç ta- rikinde önemle anılmağa değer birçok yıldönümleri vardır. Bu ta- Yihlerden her biri sosyal ve sıya- sal hayatımızın yeni bir dönüm noktası olduğundan bunları dai- ma tekrarlamak ve geçen haya- tımarzla şimdiki hayat düşünüşle- rimiz arasındaki geniş ve uzun Mmesafeyi daima göz önünde tut- mak lâzımdır. Sekiz nisan şeriye Mmahkemesinin — kalktığı gündü. On nisanda da teşkilâtı esasiye- den din maddesi çıkarılmıştı. İlk bakışta basit bir hâdise gibi görü- nen bu iki vaka sosyal hayatımız- da olduğu kadar sıyasal hayalı- mızda da çok büyük ve esaslı iki inkilâb noktasıdır. Şeriye mahke- meleri: bizim asırlarca tâbi oldu- ğumuz bir sistemin hak yeri idi. Osmanlı devletinin tanzimat ida- resi, memleketi yenilestirmek — is- terken her müessesenin biribirine bağlı olduğunu ve inkılâblar an- cak ahenkli ve radikal oldukları Zaman bir mana ifade edebilece- ğini kavrıyamamıstı. Ceza kanu- Nu çıktıktan ve fıkıh hükümleri mecelle adıyla toplandıktan son- ra mahkemeler icin bir teşkilat ve Usul kabul etmek lâzımdı. Ceza ve hukuk muhakeme usulleri fran- sız usulü muhakemesinden alındı fakat bir sosyete için temel taşı olan şahst haller meseleleri yani nikâh, boşanma, gaip, mefkud, va- Siyet, miras işleri mecelle dışında İmaştı. Bunların da eski şeriye mahkemeleri tarafından bakılma- sı icab ediyordu. Her ne kadar ge- hel bir bakışla bunlarm arasında- ki vazife ve salâhiyet sınırları ay- Yılmış gibi görünüyorsa da haki- katte öyle değildi ve daima mah- eler arasında içinden çıkılmaz ir kavga kaynağı idi. İşin asıl tuhaf noktası eğer iki taraf razı Dlacak olursa her mesele şeriye Mahkemesinde bakılabilirdi. Setiye mahkemeleri cok eski ve basit bir usul icinde çalıstığından adıların verdisi hükümler ve he- * valancı sahidlerin hali yalnız Bülümecek değil. ağlanacak dere- tede hazin idi. Bazı meseleler ma İYetleri itibariyle umumi usnlü _"lf*eme inde hususi bir usu- tâbi olabilir. Fakat hakka var- (Sonu 2, inci sayfada) Cenevre, 9 (ALA.) — Havas j n diplomatik muhabirinin gine göre, 13 ler komitesi- nin dünkü görüşmeleri, habeş me- selesinde fransız ve ingiliz görüş- leri arasında ayrılık olduğunu gös- termiştir. Fransa, harbın durma- sı için zecri tedbirlerin teklifi fik- rindedir. İngiltere ise İtalya ko- nuşmaya yanaşmazsa zecri tedbir- lerin kuvvetlendirilmesini istemek.. tedir. Habeşler sulh görüşmelerine girecekler Cenevre, 9 (AA.) — Bu sabah B. Eden'le görüşen habeş delegesi B. Mariam, B. dö Madariara ile B. Ave- nol da hazır bulunmak şartiyle Habe- şistanın İtalya ile sulh konuşmalarına başlamaya hazır olduğunu se de, B. Eden'in ısrarı yet doğrudan doğruya |: rüşmelere girişmeyi kabul e'miştir. B. dö Madariaganın bitaraf müşahid olarak görüşmeleri yakmdan - kolla- ması ihtimali büyüktür. İtalya bu ha- reketi kabul ederse görüşmeler haf- taya başlıyacaktır. Bu takdirde İtal- yanın askeri harekâtı hemen mi, yok- sa-habeşlerle -anlaştıktan sonra mı durduracağı henüz bilinmemektedir. Roma mahfillerinin düşünceleri. Roma, 9 (A.A.) — Havas ajansı- nın bildirdiğine göre sıyasal müşa- (Sonu 3. üncü sayfada) “Ulus,, un Dil Yazıları YAZ-YAY örinin ve benzerlerinin *Güneş .Dil ADIMIZ, ANDIMIZDIR Fransız muhtırasının uyandırdığı akisler Berlin, 9 (A.A.) — Havas ajansı bil. diviyor: Dün akşama kadar, fransız muhtı- rası hakkında resmi hiç bir fikir yürü. tülmemiştir. Hükümet bu muhtırayı he- nüz gözden geçirmemiştir. B. Hitler, Berhtesgaden şehrine git- miş olup dış bakanlığı ile teması muha. faza etmektedir. B. Fon Ribbentrop'un Berhlesga- den'e kadar gideceği yahud Kolonya'- dan doğrudan doğruya Berlin'e gelece- #i henüz bilinmemektedir. Dünkü tek alman fikri, Cenevre'de neşredilen, fransız mukabil tekliflerinin, şu sırada en hararetli devresinde bulu- nan fransız seçim savaşı emrinde kulla. (Sonu 5. inci sayfada) — e— Bayan Âfet Yarın Halkevinde bir konferans verecek Türk tarih kurumu Alaca Höyük ka- zıları hakkında kurumun asbaşkanı Bn. Âfet tarafından Ankara balkevinde ni- san'ın on birinci cumartesi günü saat 17 de bir konferans verilecektir. Teorisi) esaslarına göre analizi Yayla, Yaylak “Yaz” ve “Yay” kelimelerinin “mevsim” anlamından çıkan söz- ler arasında en göze çarpan - son- radan “yayla” şeklinde kısalmış olan - “yaylak” sözüdür. Bu kelimenin etimolojik -şekli şudur: () () ) (4 (Cağ H ay - al 4 ak ) (1) Ağ: Hararet anlamına ge- len ana köktür. Konsonu sonra- dan (y) ye değişmiştir. (2) Ay: Bu anlamı tayin ve ifa- de eden, tamamlıyan, isimlendi. ren ektir. Bu iki unsur birlikte olarak hu- sule gelen (ağ | ay — ağay — yay) kelimesi, bundan önce ana- liz ettiğimiz sözden ibarettir ki “hararetin tecelli eylediği mev. sim” yani “yaz” demektir (3) Al: Kelime manasını şa- mil, geniş, yaygın, genel bir sa. hada mutlak ve umumi olarak anlatmaya yarıyan ektir. (Yay al yaval) hararet kendisinde tecelli eden mevsime ait ve müteallik olan bir şeyi sez- diren bir sözdür. (4) Ak: Böylece mutlak ve u- mumi bir anlam olan (yayal) sö- zünü tamamlıyan, tayin ve ifade eden, isimlendiren sonektir. H, (Yay - al -4 ak — yağalakjı sözünde (al) ım vokali düşer ve kelime (yaylak) şeklini alır. (Yaylak): sıcaklığın tecelli aĞ lediği bir mevsimde alelıtlak bu- lunan yerin adıdır ki (yaylak) ve (yayla) sözlerinin asıl manası da bundan ibarettir. (Yaylak) sözünün sonundaki (k) konsonu (&) ye çevrilince ke- lime (yaylağ) olur ve zaten okun- mıyan (ğ) de düserek (yayla) ke- lmesi teşekkül eder. İkisinin de manası birdir. Sıcak mevsimlerde — insanların ve hayvanların yayıldıkları yer: ler, umumiyetle dağ — sırtlarında buluman otlak yerler olduğundan (yavla) sözü sonradan bu mana- ya da kullanılmıştır. Yaymak - Yayılmak “Yay” sözünün başka bir anla- (Sonu 2. inci sayfada) İstanbul telefon şirketi salın alındı stanbul telefon şirketinin satın alınma mukavelesi dün öğleden son- ra Bayındırlık Bakanlığında Ali Çe- tinkaya ile şirketin salâhiyetli delege- leri arasında imza edilmiştir »pKoca Sinan'ın B. Münür Hayri tarafın- 10 NİSAN 1936 VUMA Son haberler üçüncü sayfamızdadır Büyük dâhi Koca Sinan dün Ankaranın kalbinde yaşadı Halkevindeki tören çok canlı oldu-Sinanın şehrimizde bir heykeli dikilecek - Kültür Bakanımızın reisliği altındaki komite ilk topl:ıntısını hııgün yapıyor Büyük türk sanatkârı Mimar Si- nanım 318 inci yıldönümü dün Hal - dis, diğer sanat ve meslek adamları, erkek, kadın, genç ve ihtiyar bütün ankarzIılar onu candan ve samimi t ir vezahürle andılar. Saat 17.30 da halkevi mıfizeler ko- mitesi üyesi B. Uluğ toplantıyı açtı. Genç şair Kâmuran Bozkırın bir şür ©- kuyacağını, mi- mar Necmeddin Emrenin sanat- kârın hayat ve eserleri — hak - kında bir kon- | ferans — verece- gini haber ver- di ve aziz. ölü. kevinde güzel bir programla kutlan nün ruhunu ta- ziz için k- | ta bir dakika susulmasını is- todi. Büyük sa- Ton bir dakika, bir tek kalp gi- bi çarptı. Derin sessizlik saygı ve sevginin en büyük remzi oldu. Şair B. Kâmuran Bozkır “Koca usta Sinanm türküsü” şirini he- yecan dolu güzel bir ifade ile oku- duktan sonra, serbest mimar B. Nec- meddin Emre, Sinanın sanat ve husu- si hayatı, mimari ve teknik noktadan (Sonu 5. inci sayfada) Mimar B. Nec. meddin Emre dan yapılan madalyonü dı. Koca Sinanın sanat dehâsıma ina- manlara Halkevinin salonu. dar gel- mişti. Daha saat 17 de ayakta dura- cak yer kalmamıştı. Mimar, mühen- Sinan'ın güzel eserlerinden biri: Süleymaniye camü — Tel-Aviv ve Şam sergilerine giden levhalar ——— B. Celal Bayar, Tel-Aviv ve Şam panayırlarında teşhir edilmek üzere Türko- fis tarafından hazırlanan levhaları, ambalaj edilmeden önce gözden geçirirken (Öteki resimler 6. ıncı sayfamız'r.)