2 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

öye y TÂN Dünya Gazeteleri Bulgaristandaki rahatsızlık Son senelerde Bulgaristandal karışık hadiselerin bir hulâsası İdama mahküm edilip sonra Kral tarafından affedilen Valçef kimdir ve ne yapmak istemişti ? “Times” ten: Bulgaristan, şu günlerde çok çe-| tin bir devre geçirmektedir. Bundan iki sene evvel bir mayıs sabahı, sarayı muhasara altına ala- rak içeri giren zabitler, kralı ünifor- masını giymiş bir halde ve kendile- rini beklerken buldular. Bir müddet için adeta mahpus kalan kral, Kanu- nu Esasiyi ihlâl etmeğe, parlâmen- toyu ve bütün siyasi partileri dağı- tarak zabitler tarafından istenilen askeri diktatörlüğe Tazı olmağa mecbur olmuştur. Şimdi bu vagiyet, büsbütün değiş- iştir. miştir. Askeri idare, hasımlarmı Sofya sokaklarının ortasında öldüren Ma- kedonya Komitesini dağıttıktan son- ra, devlet idaresinde acemiliği yü- zünden bozuldu. Sadece kâğıt üze- rinde dağıtılmış olan partiler, baş kaldırmağa başladılar. Bütün gay-| * retlerinin boşa çıkmış olduğunu gö- ren gayrimemnun zabitler, el altın- dan tekrar faaliyete geçtiler. Saray ve hükümet, onlardan evvel davran- dı. Darbei hükümet hazırlıyanlar yakalandı ve böyle faaliyetlerin beşi- gi olan zabitler kurulu hiç olmazsa şimdilik ortadan kaldırıldı. Kral, va- ziyete yegâne hâkim olarak kaldı. Karışıklık çıkaranların hepsi orta- dan yok edildi. Fakat, bu vaziyetten doğan rahatsızlık el'an devam — et- mektedir. Devlet ve millet, biribirin- den ayrılmış lokomotif ve vagonlar gibidir... Onları tekrar biribirine dik- katle raptetmek lâzımdır. Felâketlerin neticesi Zabit grupları, bazı Balkan mem- leketlerinde zaman zaman devleti mukadderatma daha çabuk sürükle- mek arzusuna kapıldılar. Bulgaris- tan hürriyetini daha tamamile idrak et işti ki, ilk Bulgar Prensi Bat- tenberg'i, gayrimemnun — zabitler, hayran oldukları Rusyaya temayül etmediği için azletmişlerdi. 1913 felâ- keti, devletin siyasetinden memnun olmıyan zabitleri bir araya topladı. 1918 deki daha büyük hezimet ise, 10.000 zabiti işsiz bıraktı. Almanya, Macaristan ve Avusturyadaki mes- lektaşları gibi ordunun sulhsever si- yasiler tarafmdan ihanete uğratıla- rak mağlüp edildiğini ilân ederek ha- rekâta geçmek için teşkilâtlandılar ve 1923 te Köylü Diktatör Stambu- Hiski'yi öldürdüler. Köylü Partisin- den intikam almak için Çankoff hü- kümeti altında binlerce kişi öldürül- dü ve Bulgaristan arasıra sokaklar- da Makedonyalıların silâh sesleri ile ihlâl edilen 10 senelik bir siyasi hü- kümet hayatma döndü. On seneden sonra yeni bir zabit- ler kurulu vücut bulmağa başladı. Bir grup zabit, fırka siyasetinin Bul- garistana kendi hediyeleri olduğunu unutarak fırkaları bastırmağa karar verdiler. Yugoslavya ile dostluk ta- raftarı olduğu için Stambuliski nef- retlerini kazanmıştı, halbuki uzun senelerden sonra Bulgaristanın milli emellerini tahakkuk ettirmek için Yugoslavya ile dostluk, yegâne çare gibi görünmeğe başladı. Stambuliski aleyhine yegâne müt- tefikleri olan Makedonya Partisi, za- bitlerin bu siyaset değiştirmelerini farketti ve Yugoslavya aleyhine ca- susluk yaptıklarını iddia ederek on- ları lekelemek istedi. Bu mesele ise, ismi karışan Albay Marinopolski'nin esrarengiz ölümü ile neticelendi. Za- bitler Makedonyalıları asla affetmi- yerek, 1934 te kuvveti eline aldıkla- rıvakit aman vermeden bastırmağa çalıştılar. Fakat çok geçmeden zabitler hü- kümeti de düştü ,kral hükümeti ku- ruldu, gayrimemnun zabitler entri- kaya başladılar, nihayet hükümet geçen ilkteşrin tevkifatmı yaptı. 1923 - 1935 kadar olan bu kor- kunç ayaklanmanım ele başısı ve ruhu Yugoslavyadaki menfasından kaçıp Bulgaristana gizlice girerken, yakalanan Damyen Velçefti. Velçef, şimdi ölüme mahkümdur. Yegâne fmidi uzun zamandır, hasmı olarak Kral Boris tanıdığı kralım affma bağlıdır. 1934 senesinde sabırsız bir vatanperver- likle onun ve arkadaşlarının yaptık- ları ihtilâl neticesi, birçoklarının ba- şında sallanan tehdit baltası şimdi onun başmı kesmek için hazırlan- maktadır. İdam kararı mevkii tatbi- ka konsa bile memleket taşkınlık gösterecek değildir. Bulgar siyasi ha- yatında her şeyin sulh ile neticele- neceği ümidi diğer memleketlerdeki ayni ümitten pek daha azdır. Hürri- yetini kazanmış Bulgaristanım haya- tındaki binlerce katil ve suikast vak'ası halkı bu gibi şeylere alıştır- mıştır, hem de bu gibi hâdiselere memleketin yavaş, fakat fasılâsız ilerlemesini geciktirmiştir. Ancak Bulgar mutedil. zihniyeti yeni kur- banlar verilmemesini istemektedir. Valçeff darbei hükümet teşebbüsü Gizli bir mahkeme, dünyanın bu teşebbüs hakkında malümat edinme- sine mâni olmuştur. Fakat ilk saf- hası hakkımda yapılan beyanat hal- kın merakını teskin etmiyecek ma- hiyette idi. İşte parmağı olduğu id- dia edilen haydut Uzunoff'un şahsi- yeti bir daha mevzuubahs olmamış- tır. Stambuliski grupunun önderle- rinden bulunan ve sulh muahede- lerinde Bulgaristanı temsil eden Al- bay Kosta Fodoroff'un komploda teşriki mesai ettiği iddiası da halk tarafmdan şüphe ile karşılanmıştı. Fodoroff'un geçmişi pek sergüzeşfli- dir. 1917 de Fransız “Legion Et- rangere” ne iştirak etmiş, sonra da bir Fransız tayyaresi ile Bulgar hu- dudunu aşarak İtilâf Devletlerinin, sulh teklifleri ile Bulgaristana gel- mişti. Fakat vatan toprağına ayak atar atmaz, derhal divanı harbe sev- kedilmiş, hâkimlerden biri idammı istemiştir. Bu kararı istiyen Dam- yen Velçef'ti . Maamafih 1934 te darbei hükü- meti yapan zabitler, hükümet idare- Sofyadan bir manzara sini krala tevdi ederken ondan bazı vaitler almışlardı. Bu vaitler me- yanında en mühimmi, zabitler hükü- metinin takip etmiş olduğu: siyaset- ten ayrılmamak ve eski partileri can- landırmamaktır. Fakat bu tutulması mümkün ol- mıyan bir vaittir. Çünkü Yugoslav- ya ve Yunanistanda olduğu gibi halk parlâmanter bir hükümet ta- raftarıdır ve partilerin canlandırıl- masını arzulamaktadırlar. Halk par- lâmanter usulün fena tathik edilmiş olmasına rağmen iyi olduğuna inan- makta ve Sofyada kendine yabancı olan kimselerin devlet dairelerini iş- gal ederek kanunlar çıkarmasını an- lamamaktadır. Parlâmentonun salâ- hiyetlerini kısan yeni kanunu esasi | lâğvedilmiş ,eskisi mer'iyete geçmiş- tir. Mayısta yapılacak olan seçimden sonra artık Bulgaristanın norma! ha- yata avdeti beklenebilir. 2alediye Yürükali plâjında inşaata başlanıyor Büyükadada Yürükali plâjında bu yıl yapılacak olan tesisat on bin lira müukabilinde ihale edilmiştir. Müte- ahhitler derhal işe başlayacaklardır. * Konservatuvarın yatı kısmımı teş kil eden şehir bandosu müessesesi İ- çin talimatname hazırlayan komis- yon»faaliyetini bitirmiştir. Bu komis- yon bir kere daha toplanacak ve ta- limatnameyi bir defa daha gözden geçirecek ve ondan sonra Şehir mec- lisine sevkedilecektir. * Haziranda başlayacak olan arazi tahriri komisyonlarında çalışmak i- çin şimdiye kadar belediyeye yüz el- li kişi müracaat etmiştir. Türkiye - Sovyet Rusya Sovyet Rusya Fen Akademisi Bü- rosu “Türkiye - Sovyet Rusya” adlı büyük bir mecmua neşretmeğe karar vermiştir. Mecmua, senede dört de- fa, rusça ve türkçe olarak çıkarıla- cak, içinde iki memleketin kültür, politika ve ekonomi faaliyetlerinden bahseden değerli yazılar bulunacak - tır. Mecmuanım başmuharrir- liğine Fen Akademisinin “Türkiye İle Fen Münasebetleri” Komitesi Re- isi Samoiloviç intihap edilmiştir. tahrir heyetinde akademi azaların - dan Krjiyanovski, Gorbunov, Gub- kin, Varilov ve Lukin vardır. Yeni tarife projesi kat'i şeklini aldı Denizyolları Idaresinin 936 nav- lun ve yolcu tarife projesini hazırla- yan komisyon işini bitirerek dağılmış ve bu iş için şehrimizde bulunan Muh sin Naim ve İbrahim de Ankaraya gitmişlerdir. Tarifenin yeni şekline göre navlun fiyatlarımda doğru konşimento giden ihracat 'maddeleri için mımmtaka tak- simatı kaldırılmış ve yüzde yirini ten zilât yapılmıştır. Yolcu tarifelerinde de bir değişiklik yapılmıyarak yalnız seyahat biletleri 55 liradan 45 liraya indirilmiştir. SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Güzel gözler Vaktiyle güzellik meraklısı bir Av- rupalıya: “İdeal bir güzel resmi yap- mak isteseniz, onu nasıl gösterirsi- ni?,, diye soranlara: — Hint kızının saçlarını, eski Yu- nan kızının burnunu, İngiliz kızının ağzını, Habeş kızının dişlerini, Viya- na kızının rengini, Felemenk kızının kollarmı, Çerkes kızınım belini, İtal- yan kızının bacaklarını, Çin kızının da ayaklarını gösteririm... diye cevap verir. — Ya gözler? derler, resminizde gözler eksik kaldı. — İstanbulda gördüğüm Türk kı- zının gözlerini söyliyeceğim ama, te- reddüt ediyorum, der, çünkü o güzel gözleri çarşafın altında, kalım peçe- nin arkasında doya doya göremedim. O Avrupalı şimdiki Türk kızmı çarşafsız, peçesiz görünce, şüphesiz hiçbir tereddüdü kalmaz. İdeal gü- zel gözler ancak Türk kızında bulu- nur. Fakat o güzel gözleri gene do- ya doya gördüm denilemez, çünkü Türk kızının gözüne bakmakta do- yum olmaz, Türk kızı için gözlerin sağlığını korumak iki defa borçtur. Göz onun için, başka yerlerde olduğu gibi, sa- dece kıymetli bir görme âleti değil- dir. Ayni zamanda, değerine paha biçilemiyecek bir güzellik vasıtası- dır. Gözlerde hiçbir arıza olmayıp da tabii halde bulununca, zaten onların sağlığını korumak için yapılacak çok şey de yoktur. Gözyaşı dediğimiz, hem sevincimizin, hem — kederimizin alâmeti olan o Mmavi yalnız başı- na gözlerin sağlığımnı korur. Onun için hekimlerden — bazıları gözyaşmı içindeki tuz nisbetinde tuz karıştıra- rak kaynamış su ile bir göz suyu ya- parak bununla gözleri yr- katmayı düşünmüşlerdir.Gözlerde 'ra hatsızlık olmayınca ne buna, ne de başka ilâçlı bir. suya lüzum yoktur. Asitborikli suyun bile çok kullanıldı- ğı vakit gözleri tahriş eder diyenler çoktur. Yüzün her tarafı kaynamış temiz suyla yıkanırken gözlerin yı- kanması onların sağlığına yetişir. Fakat, bazı gözler, hafif bir rüz- göz kapakları kızarır. Buna karşı İ- lâç olarak— güzel gözlere en ziyade yakışatâk güzel bir şey— gülsuyunu sağlık verirler. Onun içersine onda bir nispetinde gliserin katılarak, ça- buk yaşaran gözler günde üç defa o- nunla yıkanırsa, yaşarmanın kızar- manın çabuk geçmesi lâzımdır. Geç- mediği halde, göz yaşını burnun içi- ne götüren incecik yolun tıkandığı hatıra geleceğinden göz hekimine gi- derek o yolu açtırmalıdır. Genç kızların bazıları da, hem gö- rünüşte toplu, şişmanca bile olanla- rında göz kapaklarında iltihap olur. Bunu göz hekimine baktırmakla be- raber genç kızın lenfatik yahut artri- tik olabileceği de düşünülerek hava tebdilini hatıra getirmek, bütün bün- yeyi tedavi ederek kuvvetlendirmek unutulmamalıdır. Göz kaj kenarlarmdaki iltihap da gene öyle umumi bir zayıf- lıktan, kuvvetsizlikten ileri gelebilir ve gene öyle umumi tedavi lâzım o- lur. Lokman HEKİM Seyyahlar ve .. . müzelerimiz Müzeler İdaresinin milli ve tarihi eserlerimizin memlekete gelen sey- yahlara gösterilmediği yolundaki şi- kâyeti belediyece teğkik edilmekte- dir. Şikâyetin mevzuu, acentelerin fazla masraftan korkarak seyyahla- rı müzelerde gezdirmedikleridir. Bu yüzden birçok Müzelerimiz kendile- rinden beklenen varidatı temin ede- memektedirler. Diğer taraftan sey- yah gezdirme işlerinde - çalışan şo- förler de acentelerin bazı vaziyetle- rinden şikâyete başlamışlardır. Şoförlerin söylediklerine göre a- centeler, şimdiye kadar seyyahların gezdirilmesi için birçok otomobiller kullanırmış ve bunlara evvelcel0 lira gündelik götürü ücret verirken son zamanlarda bunu kısmağa ve hattâ 6 liraya kadar indirmeğe başlamış- lardır. Şoförler de bü vaziyet karşı- sında masraflarını koruyamadıkları- nı ileri sürerek bundan sonra 6 lira gündelikle iş almamağa, bilâkis otomobilleri işe çağırılırsa, saat Üze- rinden para istemeğe karar vermiş- lerdir. Karar, dün bütün Beyoğlu goförleri tarafımdan verilmiş, seyrü- sefer başmemurluğuna bildirilmiştir. Şoförler Cemiyeti karar etrafında tetkikler yaptırmaktadır. — Heyeti 2-4-936 HERGUN BiR ROPORTAJ Havadan geçinme yolunu bulan açıkgö Tramvaydan inerken bir iki de 4 manalı öksürerek gazetemi geri * anlatmak istedim. Fakat ne mi Tramvayda tek kişilik bir sırada oturmuş, gazetemi okuyordum. Tefri- kanın,aksi gibi,en tatlı bir yerine gel miştim, Ensemde pis bir böceğin do- laşmasını andıran sıcak bir nefesin temasını duyarak, başımı çevirdim. Baktım ki iri boylu, geniş omuzlu, traşı uzamış bir adam elimdeki gaze- teyi, öyle heceliyerek filân değil, a- deta biriyle konuşur gibi güldür gül- dür oküyor. , Ne yalan söyliyeyim, canım sıkıl- dı. Kendi gazeteme, bir başkasının benden izinsiz ortaklık etmesi hoşu- ma gitmiyeceğini, arkamaki zata, kü- çük bir göz hareketile anlatmak iste dim, Fakat o bu hareketi, görmedi. Ya- hut görmemezliğe geldi.. Ben de, kızıp, okuduğu şeyi yarıda kesmek için gazetenin bir başka say- fasını çevirdim. Fakat, hayret.. İnalı- lacak şey değil; arkamda duran zat, bu sefer, gazeteyi, elimden çekip oku- duğu sayfayı açtıktan sonra, çok na- zik olmağa çalışan bir sesle: — Efendim, dedi, Hitlerin hayatı- na dair meraklı bir bend gözüme i- lişti de... Onu okuyordum. Siz olsanız, ne yaparsınız: Gazeteyi dürüp büküp eline verirsiniz, değil mi? Ben de, tıpkı sizin yaptığınızı yaptım, Teşekkür ederek aldı. Ve yaprakla- rinı, Çarşaf gibi açıp, gene öyle gü- rül gürül, okumağa başladı. Sirkecide tramvaydan inecektim. Bir iki defa, manalı manalı öksüre- rek, gazetemi geri vermesini hal dili ile anlatmağa gayret ettim. Fakat, gazete ortağım, çok dalgındı. Hiç o- ralardan gelmedi. Ayağa kalkarak dik dik yüzüne baktım. Adamcağız, meşgul dedim ya.. Gene aldırmadı.. Nihayet, inad bu ya, yüzümü kız- dırarak açıkça istedim: — Gazetenin eğer işi bittiyse... Başını bile kaldırmadan kibar adamdı yarabbi de Fakat benim bekliyecek vaktim yoktu. Bir gazete için ortağımın ha- tırı höğ olsun diye ta Fatihe kadar da Ben, hemen cebimden kuruşluk çıkarıp boyac Üst üste birçok defalar ' gitti. Boyacı arkasında meğe başladı: — Bugün de sizi buli — Ne gibi? — Böyle ikidebir, ça vayda düşürür, cüzdanın kaptırır... Beleşten, ku manın başka çaresi var Doğrusunu ararsanız, tığım beş kuruşluk küçü için bu kadar hararetli almağı kendimce fazla b * Bir gün de, Balıkpaz dığım bir dükkândı öteberi alıyordum. İçe di. Gayet kellifelli bir a kânda gözüne kestirdiği ceden inceye fiatlarını sonra: — Büyük bir sipariş | di, birkaç dükkâna uğr: yorum!. Dükkân sahibi, bu bü verecek adama malımın ç rer birer göstermeğe ba! — Kaşar peynirinin â! Boy, boy peynirimiz var! 90 lık... Eski kaşar... Şi 70,.. Hepsinden birer parça ram ediyordu. Fakat herif, bıçağın « dim edilen bu peynir ni hiçbirinden tatmadı, ma; ile: — Biz, dedi, bunları ay kâğıda sarınız! Yanıma verene göstereyim... Emri (!) derhal yeri: Peynirden başka, sucuk bal, zeytin, daha Allah ! hepsinden birer parça n yırdılar, çuk kiloluk bir paketle ( ken ben sordum: — Kim bu tanıyor mu! gidemiezdim ya.. Sifkecide- t dan indim. O, beni gene görmedi. Ya- hut, daha doğrusu gene görmemez- likten geldi. , * İskarpinlerimi boyatıyordum. Ya- nımdaki boyacıya, biri geldi. O da benim gibi, ayaklarını uzatarak bir salapuryaya benziyen kocaman kun- duralarımı, evire, çevire boyattı. Fa- kat, tam para vermeğe sıra gelince, yutkundu. Çantasmı evde unutmuş gibi, elini alnıma götürerek; arka ar- kaya üç kere: — Vay! Vay! Vay! diye bağırdı. boyacısı, ben, benim boyacı, hepimiz bir ağızdan sorduk: — Ne oldu efendim.. Müthiş bir ıstrrap içinde olduğunu hissettirmek istiyen birtakrm mimik- lerle para çantasını tramvayda düşür Bir dairede memur oîaca' Büyük siparişi bekliyer hibini ümitsizliğe düşür içime giren şüpheden ke; setmedim. Fakat, bu adı nevalesini anafordan tel açıkgöze çok benziyordu Geçende birisiyle kor Bana bir aralık: — İstanbulda kaç bin | ye sordu. — 700 bindem fazla! € O gene sordu: -— Bu 700 bin kişiden İnanılmıyacak şey de mostralarını her gün gi Bir dolandırıcı tekrar tevkif edildi Müteaddit dolandırıcılıkdan Suçlu Hasan, mahkümiyet müddetini biti- rerek hapishaneden çıkmış, gümüş mecidiyeyi altın suyuna batırarak satmak isterken tekrar yakalanmış- tır. Üçüncü İstintak Dairesine ve- rilen Hasan, müstantiklikçe tevkif edilmiştir. * Kasımpaşada . Muhittini bıçak- lamaktan suçlu Rahmetin duruşma- sına dün Uçüncü Cezada devam edil- miş ve şahit dinlenilmesine devam edilmiştir. Diğer şahitlerin celbi için duruşma başka güne kalmıştır. * Beşiktaşta Celâli öldüren Hacı ve Hakkınım duruşmalarına dün Ağır Cezada devam edilmiştir. Suçluların müdafaaları yapılmış, muhakeme ev- rakın tetkiki için başka güne bıra - kılmıştır. * Mehmet ve Fazıl adında iki kişi hırsızlık suçundan Üçüncü — Ceza Mahkemesine verilmişlerdi. Suçlular- dan Mehmet, 2,5 aya, Fazıl da 3 aya mahküm olmuştur. acentelerle temasa geçecek ve işin münasip bir şekilde halli için çalışacaktır. güğünil kekeliyerekı mlammğı çalış- |ruz. Adiğü Halkevi bü gezi hazırladı Beyoğlu Halkevi Kü “|dün saat 18 de büyük yapmıştır. Toplantıya bi ler iştirak etmiş, İstanb kanı Hilmi, Beyoğlu ka) niş ve Parti şefleri de | Halkevi başkanı Haşi söylevinden sonra, Kköyı başkanı müfettiş Hürre liyetini anlatmış, kolun gaz ve Petnahora bir | tertip ettiğini söylemişt Kol azalarının köyleri cekleri meselelere de tet kan, kolun faaliyetlerin! tır. 45 muallim, pazar gi at T de Halkevi tarafı iki otobüsle Kemerbur; orada, “Halk terbiyesi, konferans verilecektir. | Petnahora köyüne gid köylü ile yakımdan ten Yapılan bu tetkiklerle L larmı karşılayacak tec olunacaktır. Heyet, pazar günü ah ve raporunu halkevi ba recektir. Köycülük şub gezintilerini sıksık teki rar vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: