f Habeşistan Başfalcısı Ne Diyor ? imparator Dessieye Çabuk Giderse Habeşistanın Başına Felâket Gelirmiş ! Bunun için imparator Des- sei'ye hareketini biraz geciktirdi Daily Telgraf'dan; Habeşistanın başfalcısı, İmparator eğer 2 Teşrinisaniden evvel Dessie- ye hareket ederse, memleketin başına büyük bir felâket geleceğini baber vermiş ve şayet Haile Selâsiye tahta cülüs tarihi olan bugünden sonra ha- reket ederse, İtalyaya karşı yapdacak savaşta muvaffak o unacağını da fli- ve etmiştir. Imparator bunun netice- sinde merasimi merkezde yaparak bi- lâhare Dessic'ye hareket etmek kara- TInI VerMİŞtir. Bugün Dessie'ye 2.000 katır yükü yiyecek yollanmıştır. Bunlar impara- torun muhafız kıtaatı olan sekiz bin askerin yiyeceğini teşkil etmektedir. Şimdiye kadar Habeş askerleri gıda hususunda ordu teşkilâtmdan hiçbir muavenet görmemekte ve yiyeti rini uğradıkları yerlerde gelişigüzel kendileri tedarik etmekte idiler Bu- nun için katır yükü ile yollanan yiye cek orduyu beslemek hususunda bi- tinci teşebbüstür. Sırtlanların paraladığı dört kadın Bugün alınan mevsuk bir habere göre koca'arına yiyecek götüren dört Habeş kadın: Adis - Ababa yakınında Sırtlanlar tarafından parçalanmışlar- dır. Bunlar cesetleri bulunmuş ve elbiseleri merkeze getirilmiştir. Yağmur hâlâ devam ediyor Harrar Kumandanı ve Ogaden Ha- beş Orduları Kumandanı General Na sibu bugün buraya gelmiş, General Gresieni tarafından yapılacak hücu- ma Habeşlerin son derece iyi hazır. İandığını söylemiştir. General, Ogi- den'de cürüm vak'ası zuhür ettiğini de ilâve etmiştir. Yağan şidder'i yağmurlar, hareki- tı imkânsiz bir hale getirmiştir. Ge- | Beral demiştir ki: “- Yağmurlar daha iki hafta de- vam edebilir. Bundan dolayı Italyan Adisababa'da Italya sefaretinin önünde muhafızlar harekâti daha epeyce zaman gecike- cek demektir.” “Malümat almak üzere cepheye gönderdiğimiz. bir kamyon çamura saplanarak bir hafta muattal bir hı de kalmış ve nihayet geri dönme mecbur olmuştur. Ecnebi gezetelerin- de,Habeşistanda büyük müsademeler olduğu hakkındaki şayialar katiyyen uydurmadır.” Habeşlerin Cenevreden ümidi kesildi Times'den: Imparator Sir Samuel Hosre'n söylevi hakkında bir şey söylememiş ve diğer resmi kimse'erin beyanatta bulunmasına razı olmamıştır. Vasiyet şudur: Habeşistan bu söz- lerden hayli kırılmıştır. Bunun sebe- bi bu gibi tedbirlerin eeüessir olamı- yâcağından çıkan korkudur . Ialyaya silâh satılmaması mesele- simi Habeşler ehemmiyetli bir tedbir olarak kabul etmemektedirler. Çünkü Iözumu olan ham maddeleri hariçten tedarik şartile, Ita'yanlar bunları kendi memleketlerinde kolayca imal edebilmektedirler. Buna mukabil Ha» beşistana karşı silâh göndermeğe ka- far verilmesi Ode çok gecikmiş bir tedbirdir, Hariçte imal olunan silâhların bu- taya yetişirilinciye kadar Habeş as- kerleri cepheye sevkolunmuş buluna- cak, bu itibarla yine kalkan ve kargı ile harbetmek mecburiyeti hâsıl ola- caktır, Italyaya karşı ticart kredilerin kesilmesi ise, aylardanberi kendi ken- devam eden bir vaziyetin resmi bir şekilde teyidinden başka bir ma- na ifade etmemektedir. İtalyan ihra- cat mallarının boykotuna gelince, fiğ- hakika İtalyaya bunun zararı dokum nabilir, Fakat Cemiyeti Akvama da». hil olmıyan, Amerika, Almanya ve Ja- ponyanın vaziyeti nazarı dikkate ali- mrsa bu tedbirin de büyük bir tesiri Yoktur, Şimal cephesinde yapılan muharebeler esnasında alınmış iki enstantane No. 38 HINÇ EDGAR WALLACE Adele şoförün sesini duyunca, derhal tanıdı: — Sir Gregory! — Kim olursa olsun, suş ve mese- İc çıkartma! Sesinde ve tavrında öyle bir teh- dit vardı ki, genç kız şaşırdı: — Bu akşam yemeğini bende Yi- yeceksi: Sizi kaç defa davet et- tim, gelmediniz. Fakat bu sefer iste- Beniz de, istemeseniz de mutlaka ge- İeceksiniz. Stella da bizi orada bek- liyor. Korkacak bir şey yok. Genç kız kendisini toplamağa ça- aştı. iz Sir Gregory, dedi, beni hemen evime götürünüz, bu sizin yaptığınız ayıptır. — Kizem, niçin bu kadar telâş e- dersin? Sana orada kimsenin bir fe- nalık edeceği yok. Sadece bu akşam beraber yemek yiyeceğiz. Eğer ye- rinizden oynarsanız, arabayı hızla bir ağacın üzerine sürerim, sen de, ben de geberir, gideriz. Gregory sarhoştu. Ya'nız içki de- Bil. o dakika genç kıza olan hakimi yeti sarhoşluğunu büsbütün arttır. mıştı. En nihayet maksadına nail ©- lâcaktı, Bunun için de her şeyi göze almıştı, Stella hakikaten orada mıydı? Adele bu söze pek inanıyordu. Fa- kat belki de orada olabilirdi. Genç kız Stellanm orada oluşunu bir ümit güneşi gibi bekliyordu. Gregory arabayı şatonun (kapısı önünde durdurarak: — İşte geldik! Hemen dışarıya atladı. Genç kızı bütün mukavemetlerine rağmen kol- larının arasına aldı. — Eğer bağırırsanız, sizi öperim, dedi. Kız, bunu duyunca, kurşun yiye- cekmiş gibi hareketsiz kesildi. Kapı kendiliğinden açıldı. Adele kapıyı açan hizmetçiye baktı. Gre- gory birinci kat merdivenlerini çi- karken, acaba bu hizmetçiden bir hayır umulur mu, diye üyor- du. Gregory nihayet kızı bir kapı" nın önünde ayakta bırı kapıyı açtı ve kızı içeriye itti: — Arkadaşmız Stella içerdedir. dedi, Stella sizden rica ederim, şu kızın kafasına biraz aklıselim koyu» nuz, Ben on dakika sonra geleceğim. Bu akşam mükemmel bir düğün sof- rası yapacağız. Kapı kapandı, dışardan kilitlendi. Adele kendine geldiği zaman, rakis İ binin solgun çehresile karşılaştı: mz dd LİLİ İLİĞİ İİİ İM 2 İLİĞİ DLĞİİİMM İİ Mİ 12 — Oh, Mis Stella, dedi, Allaha şü- kür, siz buradasınız yal.. —10— KAÇIŞ Stella zahiri sükünetini muhafaza ederek: — Allaha şüktetmekte o kadar a- cele etmeyin! dedi. Sen nasıl oldu da, böyle buraya geldin? — Zorla getirdi. Ben gelmek is- tiyor muydum? Adele aklını kaybedecek gibiydi. Fakat hasmı bildiği kadının süküne- tini görünce, o da kendisini topladı. Hatta Stellaya başına gelenleri anla- | tabildi. Stellanin kaşları çatıldı: — Her halde sizi benim otomobi- limle getirdi, Şoförümü de bir yere hapsetti, Allahım, nedir bu başını- za gelenler? Adele heyecanla sordu: — Acaba bize ne yapacak? Stella iri, güzel gözlerini genç kı- za çevirdi: — Her şey umulur kızım, Ben ömrümde böyle hayvan herif görme- dim. Bag nasıl bir saniye size mer- hamet etmezse, o, ondan daha hiç merhamet etmez. — Ama Brixan bunu haber alır. sa, Gtegory'yi gebertir. — Brixan mı? Stella birdenbire alâkalandı: — Brixan «izi seviyor (o öyleyse. TAN ——— ola 31.10-935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler BALKANLARDA Yugoslav kadınları Ve Seçim hakkı La Bulgarie'den: 20 Teşrinievvelde Belgratta (ve Yugoslavyanın başlıca şehirlerinde kadınlara seçim hakkı verilmesi için mitingler yapılmıştır. Belgratta ya- pılan mitingde muhtelif mesleklere ve sosyal teşekküllere mensup ka- dınları temsil eden iki binden fazla kadın bulunmuştur. Toplantıyı Anas koviç açmış ve verdiği söylevde Yu- goslav kadınlarının bu toplantıları» nn ulusal terwilin sıyasal hakları ilân için toplantı balinde bulunduğu zamana rasgeldiğimi ve çünkü bu haklâra muhalif olanların ayni #4 manda demokrasiye de mühalif ol- duklarını söylemiştir. Kadınlardan Astebi, kadınların haklarını elde et- mek için şimdiye kadar yas'klari mücadelelerden (bahsetmiştir. İşçi kadınlardan Draga Stefanoviç fabri- kalardaki kadınların durumunu ve çiftçi kadınların bugünkü halini an- İatmıştır. Diğer hatipler Yugoslav kadınlarının memleketin umumi hâ- yatına iştirak hususunda besledikleri âzim ve iradeye işaret etmişlerdir. Bundan sonra Yugoslavyanın yeni seçim yasasında kadınlara seçim hak. kı verilmesine dair bir karar Süreti kabul edilmiştir. Romanya köylüsü bir nümayiş yapacak La Bulgarie'den: Gazeteler Romanyada 14 teşrini- #anide yapılacak olan sıyasal nümaâ- yişlerden o bahsetmektedirler. Parlâ- mentonun açılşından bir gün evvel yapılacak bu nümayişler için (o 14 teşrinisani tarihi ulusal çiftçi ve ulu- sal hıristiyan partileri tarafından se- çilmiştir. Bu nümayişlere de Bükreş sokaklarında tezahürat yapılacak ve buna memleketin her tarafından ge- lecek 10 bin kadar murahhas iştirak edecektir. Universul gazetesi bundan bahse- derken endişe göstermekte ve efkâr- da mevcut heyecan dolayısiyle bu nümayişin dahili bir harbe müncer olması muhtemel olduğunu beyan etmektedir. Ulusal çiftçi partisi organı olan Dreptatea gazetesi Bükreşe gidecek köylülerin, payitahtın zenginliği köylü sınıfının fakirliği arasında bir ukayese yapabileceklerini ve. 14 Seğrilelki YEBAYIŞİal a5 kalan köy lünün “Yenin “Şehirlere 'doğtu yürü yüşü olacağını, nihayet şehirlerin yeni bir hükümet teşkiline muvafa- Vat edeceğini yazmaktadır. Deseniz ya, onun için trupun başın- dan bir türlü aycılmıyor. Ben bura» sını biç düşünmemiştim. Fakat Brix- an değil ya, dünyada kimse bu hay- vanın hakkından gelemez. İstediği zaman kaçabilir. Yatı Southampton» da bekliyor. Sonra herhangi bir işe ten yakasını kurtaracak kadar büyük serveti var. Kendini bilen bir kadı- nın mahkemelere düşmek istemiye- de bilir. Oh, ne ko:yarı vardır herifin elinde, ne kozları.. Yılandır bu adam, yılan. — Öyleyse ne yapacağız? Stella iki eli göğsünün üstünde, dar odanın içinde bir aşağı, bir yus karı dolaşıyordu. — Zannetmem ki bana bir fenalık etsin, dedi, Sonra eline bir demir parçası ge girdi: — İki saat evvel pencerede bir dilenci gördüm. Genç kız şaşırdı: — Ne dediniz? Bir dilenci mi? — Evet, dilencinin, serserinin bi- ri.. Beni öyle korkuttu ki. Pakat sonradan gözlerini görünce, Erltan- mı gözlerini tanıdım. — Brixan ha! Brixan şimdi bura» da mı? — Her halde bu civarda bir yerde olacak, Sizin için bir kurtuluş ihti- mali varsa, o da budur.. Sonra düşünür gibi oldu: ITALYAN - HABEŞ HARBİ Habeşliler Harrar'da Mukavemet Etmiyecekler Halk Korku Ve Telâş Içinde“Bizi Kim Himaye Edecek? , Diyorlar Habeş askerleri siperlere yerleşiyor Paris-Soir'ın Cibuti aytarı yazı- yor: Sinek ve miskinler şehri olan Har- rar bir kısa ve dar tepenin ( öteğin- de ve iki yeşil vadi arasında göründü. Harrar, ötesinde berisinde beyaz du- varlar parlıyan kırmızımtrak toprak yığını ve güneşin ziyası altında kı- vılcımlar saçan çinko damları andırı- yordu. Eteği iniş çıkış gibi baş dön- dürücü idi. Birkaç dakika toprak içinde kalmıştım. Bir mi man şehrinin surları önüne geldiğimi- zi haber veren bir gübre ve çürük duymağa başladım. Alçak bir kapın önüne gelmiştik. Kapı önünde ayakları çıplak muha- fızlar vardı. Kâğıtlarımı kontrol et- tiler. Bundan sonra geniş bir mey- danda bulundum. Burada İngiliz or. dusunun silâhlı, haki üniformalı ve yüksek kasketli askerlerile karşılaş tım. Onların da ayakları çıplaktı. Birdenbire bir uçurumun kenarma gelmiş gibi düşecek oldum. Impsrat- rice otelinin yemek salonuna asılan bir asetilen lâmbasının ziyası, açık o- lan kapıdan dışarıya aksediyordu. Bu otelin sahibi Atinah Karaselos, sim- dive kadar halinden müşteki değildi. Fakat bu akşam bütün masalar boş- tu. Çünkü Harrarda bulunan gazete- ciler, Harrarın etrafında bulur manzarası güzel tepeler üzerinde ça- dırlar kurmağı ihtiyata daha muvafık bulmuşlardır. Gazeteciler bu sayede şehir bombardıman edilecek olursa, buradan şehirin manzarasını görebi- leceklerinden, bu akşam otelci Kara- selos ile şehirin bombardıman edilip edilmiveceği etrafında görüştük. O da endişede idi. Fakat otelin Fransız hastanesinin yakininde bulunuşu ve cami, katolik papazlarından pek uzak- ta bulunmaması endişelerini biraz a- zaltıyordu. Otelci bana dedi ki: — İtalyanlar oteli bombardıman edecek olurlarsa Fransız hastanesi ve Fransız konsoloshanesine, camie ve katolik papazlarının oturduğu yere de bomba isabet ettirebilirler. Bu sebep- le buna cesaret edemiyeceklerdir. Müslümanları, biristiyanları, bayır sever insanları gücendirmiş olacak» lardır. Otelcinin en ziyade canmt sıkan nokta, İtalyanların büyük bir muvaf- fakıyet elde etmeleri ve Habeş askef- lerinin gayrimuntazam bir halde kağ maları ihtimalidir. — Ah... Bizi kim himaye edecek diyordu. Ötelci bundan sonra Harrarda asayişi muhafaza eden kuvvetleri say» dı İmparatorun muhafaza kıtaatına mensup 3.500 kişiden mürekkep mun tazam asker 500 - 600 sivil muhafız, Fransızlar tarafından (yetiştirilmiş 350 po'isi. Otelci dedi ki: — Fakat Habeşliler mağlüp olur- larsa Harrarda mükavemet etmiyer ceklerdir. İmparatorun muhafız ala“ yına mensup fiç bin kişiyi de beraber lerine âlarsk ric'at edeceklerdir. BİZ de yağmacılar veya kacaklara iltihak edecek polislere Kölacağız. Ah.. ftal- yanlar gelinciye kadar çok fena dâ- kikalar geçirmiş o'acağız: Otelciyi endişeleri ile başbaşa brra- karak odama çıktım. Balkondan, ayın parlak ışığı altında, Habeş kuvvetler rinin genel kumandanı Dedjaz Nasi- bu'nun karargâh kurduğu dağları sey retmeğe başladım. — Demek siz Steno bilmiyor * dunuz! — Ama bunu iki sene sonra 7m anladınız? (Fransa karikatürü) — Fakat, dedi, bir kurtuluş ihti. mali daha var. Bunu söylerken de küçük tabanca- sıni genç İnza uzâtür: — Hiç tabanca kullandınız mı? — Kullandım ama, sahici değil, fi- limde kullandım. : — Evet, öyle ya. Şimdi şu taban» cayı alımız, doludur. Burası emniyet düğmesi.. Ateş edeceğiniz saman, bu düğmeyi baş parmağınızla kak dırırsınız. Bana kalırsa, şu Gregory» yi gebertiniz, hem &izin için iyi olur, bem ohun için. Genç kız dehşetle geriledi: — Yok, yok, dedi, bunu yapamam, yapamam, — Hiç olmazsa cebinizde saklayı- mız, cebiniz var mı? Mavi kapta bir cep vardı ve Ade- le ne olur ne olmaz, tabancayı cebi. ne du, Stella dedi ki: — Size yaptığım fedakârliğm € hemmiyetini takdir etmiyorsunuz. Bu fedakârlığı da sizi sevdiğim için yaptığımı zannetmeyiniz. Ben sizi bir defa hiç sevmiyorum. Yalnız bu hayvan herife karşı müdafaasız kaj- manıza da gönlüm bir türlü razı ol- müyor. Stella bit tiyatro jesti ile sanki ab- lasıymış gibi, genç kızı öptü ve göğ- süne bastı. N Birden bir adım geriledi: — Geliyor! dedi. Gregory geliyordu. Sırtında kıp” kırmızı pijama, gözlerinde bir âteğ- — Haydi geliniz » elini uzattı” yok, siz değil Stella, siz burada k# İacaksınız. Biz yeyip içtikten sonr3 matmazeli isterseniz, belki görebilir” sai Gerileyen kıza doğru ilerleği. — Size kimse fenalık etmiyecek dedi, sırtınızdaki kapı orada bırak niz. iğ Hayır, üzerimde kalsın, dab# yi Eli gayriihtiyari tabancaya gitti küçük, korkunç âleti sıktı. — Pekâlâ, kapınızı çıkarmada” geliniz, benim için ölesele değil! Yanyana giderlerken, genç kızı şiddetle kolunu sıktı, Hiçbir muks * vemet görmeyişine de memnun old» hem hayret etti. Hole indiler. Kü * tüphaneye, oradan da bitişik, küçüf salona girdiler. Gregory kapının iki kanadını d açıp genç kıza bol şarap, yiyecek V meyvelerle süslenmiş sojrayı göste” di ve arkasından da kızı içeriye it Şampanya şişelerinden birini yakal” yıp patlatarak, sofraya da-bir ha taşırdıktan sonra, bardaklara taksi” giti: — Şimdi, dedi, ham içeceğiz, het yiyeceğiz, hem öpüşeceğiz. Arkası vat