Db Du çağ Necip Fazılın ““Tohum,,u Halis bir ruh adamı için, fikir ve | Bayramın | mana, maddeden evvel ve üstündür, herşeyin tohumudur ve bütün varlık, eşyanın içiçe aynalarında biribirine benzemeden çoğalan sonsuz akisler halinde, bu ruhun tecellisine bahane oan birer süretler âleminden başka birşey değildir. Şair, varlığın prensi- pi olarek, bu tohumun içinde kâina- tın ilk irndesi ve bütün projesi gizli olduğuna inanmış insandır; bunun içindir ki o, yine “Tohum, piyesinin esas fikrinden gelen bir hakla, bir ro- man veya tiyatro eseri yazdığı zaman, hayat karşısında bir müşahit gibi kal maz, bilâkis kendi deruni sahneini bize seyrettirmek için maddeyi bir vesile olsrak kullanır. Necip Fazılın da maksadı bize sa dece Maraş Fransız işgalinde iken o- rada seçmiş bir lık menki. besini hikâye etmek değildir. Piyesin vak'ası ve insanları, bize, bilikis şa irin intikal etörmeğe memur olduğu ruhu telkine vasıta olan mankenler. den ibarettir. Tefekkür cihazları itibariyle bu piyesin Ferhadı da, han- cis da, yolcusu da hep biribirlerine benzerler. Meselâ © ümmi bildi- hancısı “öleselerine mukaddes gimiz şeylerin yemlerini serpsinler, diyecek kadar tekemmül etmiş | bir zekâdır; çünkü piyesin bütün kahra- manları kimi sakal takmış, kimi kal- pak giymiş, kimi kadın veya çocuk suretinde birer Necip Fazıldır'ar. O- nun dili, onun üslübu, onun ruhu ve tefekkürü ile konuşacaklardır. o Süb- jek'if plânda kalan her ever gibi “To. hum,, piyesinde de ebjekfif ve reel sartların tahekkukunu aramak abes » tr. Böyle bir tenkit zaviyesinden ok atdacak olurm tiyatro tarihinde S'vakespeare'den Macterling ve daha nicelerine varınerya kadar ağır suret- te yaralanmıyan kalmaz, Bunun için az hakiki vak'asının in- kişafına sahne olan birinci ve ikinci perdelerinde, Tohum, mektep temsi- liyle po'is dramı arasında bocelıyor. muş hissini veren hazin bir tereddüt geçirdi. Fakat bütün kalıplarını aşa- rak ruhun serbest bir boşalışla her unsuru kavradığı ücüncü perdede sa- fiyane, hat'â iptidai bir tekniğin esa- retinden kurtulan ulvi bir hamle ile, nişan aldığı irtifan doğru kanat açtı ve ansızm yükseldi. Umit edilebilir ki ilik iki perde bütün bu miraç için şairin İzem gördüğü basit bir tiyat- vo hazırlığından ibarettir.Bu perdede tohum çatlıyor ve taslağını gizlediği bütün bir kâinatı fışlartıyordu. Türk tiyatrosu sahnesi şimdiye kadar bu hizada bir u'viye'i kaydetmemiştir. Birinci perdede “Ferhat, Necip Fazıl veya Ertuğrul Muhsin,, olmak gibi üç zaruretin tezatları arasında sıkışan Ertuğrul Muhsin, ücüncü perde». tiyatronun H. Phö Fartaf Ahi gi Büyü göheeleriz den birini yaratan sayılı dünya san'- atkârları arasmdaki yerini hemen al. dı. Ustadane ve mazbut bir tehey- yücle bizi alabildiğine uçuruyordu. ip, hancı rolünde bazan ergin mizacına zıt, yufka bir hassasiyet göstermesine rağmen sajesin son de- recesine çıkan harikulâde süzgün ve selis oynayışıyla piyesin en kemale ermiş adamıydı. Ta'ât, varlığını his- settirmesi lâzım gelen yerlerin o ço- ğunda gsip'i ve muhataplarının ham- lelerini de kırıyordu.Neyire Neyyirin kısa bir repliğe gayet geniş bir hayat ve heyecan doldurmaktaki canlılığı ye Semihanın daima bir tayf intibar bırakan gizli beyecanınm asil hare- ketsizliğine sadık kalması unutulmı- yacaktır. j Makyajı istisna edilmek şartiyle Mahmut, Avni ve arkadaşları ikinci perdenin dinamik havasını mükerm- mel doldurdu'ar. Zaruri süküt anları istisna edilirse bu perdenin daha &z iyenlerde Cumbadan Rumbaya Server BEDİ Yarım saat kadar sonra Tahsin rından yakalıyarak salona sürükledi: — Gel, bak, ben meler yazdım, din- le! diyordu. Tahsin Bey daha Cemile okumağa başlamadan: — Yaşa Cemilem, sağ ol, diyordu, aklınla yaşa, bilirim, yazarsın sen... — Dur ayol, patlama, dinle de on- — Pek hoş olmuş gulüm.. — Daha bitmedi be adam! | mur ve Soğuğa rağmen herkes yine T AN | ŞEHİRDE OLUP BİTENLER Neş'e içinde geçti Dün cümhuriyetin 13 üncü yıl bay- samının üçüncü günü İL Havanın || İ birdenbire kışlamasına, şiddetli yağ- erkenden sokaklara dökülmüştü. Bü- yük gaddeler tklim tıklım dolu idi. |! Hel& Peyoğlu caddesi, insandan geçil- miyordu. Sinemalar, tiyatrolar ve öteki eğlence yerleri, başka bayram- larda görülmiyecek derecede kalaba- | kt. Yağmur, öğlöye doğru biraz| azalmış olmakla berat soğuk şidde- | tini eksil'memişti. | Buna rağmen bayram çok neşeli geçti! Birçok evlerde, bayram şerefi- De hususi toplantılar yapılmış, gece geç vakitlere kadar eğienilmiştir. Vi- ne bayram şerefine; birçok İstanbul, Beyoğ'u, Beşiktaş ve diğer semtler- deki Halkevleri şubelerinde suvareler tertip edilmiştir. Bu arada, Beyoğlu Halkevinde, dün aksam saat 20,30 ta, cümhuriyet yıl dönümü zengin bir programla kutlulanmış, bazı spor ve atlet hare- ketleri yanılarak geç vakit törene ni- hayet verilmiştir , Gece de, yer yer donanan şehirde halk, geç vakit'ere kadar, gezintiler yanmıştır. Beyazıt meydanı ile Taksim Cüm- huriyet Abidesi etrafındaki kahve ve gazinolar, dün gece kesif bir halk ile dolmuştu, İstanbulun bir kesrm halkı da Şehzadebasndaki sinema ve ti- yatrolara dağılmışlardı. POLiS Bir kumaş Hırsızı tutuldu © Bir kumaş hırsızlığı meselesin - den dolayı Çocuk Esirgeme Kurumu odacısı Rıfkı yakalanmıştır. Söylen. | diğine göre, Rıfkının metreki, eşinin | ötedenberi Kurumdan kumaş çaldığı | nı komşu'ara söylemiş ve bu haber | üzerine polis tarafından tutulmuştur. Diğer taraftan Rıfkı, kumaşları ken- disinin çalmadığını ve Rıza adındaki | bir memurun kendisine verdiğini söy lemiştir. Bu işle Sultanahmet sulh birinci ceza hakyeri uğraşmaktadır. * Beyoğlunda İcadiye sokağında Balıkçıyan apartımanında dün kapıcı dairesinde soba kurulmuş ve tecrübe yapılırken bacadaki kurumlar tutuş- zbüştur. Yangın, itfslyeye haber ve - rilmiş ve derhal yetişilerek söndürük müştür. * Balatta Karabaş mahallesinde 6- turan Sabatay, & Ayan caddesindeki bir kahvede otururken Bünyamin ile bir meseleden kavgaya tutuşmuştur. Döğüste Bünyamin eline geçirdiği taşla Sabatayı başından yaralmış ve tutulmuştur, * Rumeli Hisarında Kısmet soka - ğında oturan Kostantin evinin pen < | ceresinden sokağa şirkarık bakarken müvazenesini kaybetmiş ve pencere- den aşağı yuvarlanarak başından ya- | ralanmıştır. Kostantin, Beyoğlu bas- tanesine kaldırılmıştır. << << ———— nım. Tohum piyesinde müellif Necip Fazıldan, Ferhadın barikulâde yara - tacını Ertuğrul Muhsin ve arkadaşla” rmdan sonra bararetle tebrik edilme- si lâzım gelen biri deha var: Bu ese- rin oldukça girift ve tamemile mü- enret manasını anlıyan, coskunluğu- nu gerein ve s0'uksuz bir dikkat için- de saklıyarak piyesi dinledikten s0n- ra lâyık olduğu bütün şiddetiyle al- kışlıyan halk. Peyami SAFA ranlık icinde: — Pek lü'if, diyordu, ne boş yaz- mışsın, aferin benim Cemilem... — Benden de di o kadar. Oyledir de neden öyle suluzırtlak “Ne güzel, | ne hoş!” diye ötüyorsun? — Cemilem, sen her zaman ne ki yapsan hoştur, gözeldir de ondan! Emme bu | 'isTANBUL İ Bilmeyiz bir gazeteci karihasın- İ dan mı çıkmıştır, yoksa güven İ olar bir kaynaktan mı sızmıştır? İ Gazetelerde görüldü ki, Istanbü İ lun imarı için bir kestirme yol bu- lunmuş, Bu yol şudur: Istanbal büyük ve dağınık bir İ şehirdir, Bu şehiri imar etmek ho- | Jay değil, Bir kere plân lâzım. İ Daha o meydanda yok. Plân elde olsa bunu tatbik için para lâzım. İ.O hiç yok! Şu halde vaz mu ge | çelim fatanbulun imarından, Ha- İyi Gazetelere göre Istanbul parça parça imar edilecektir. Güzel fi- İ hir. Birçok eshi ve büyük şehirler İ böyle imar edilmiştir. İ Ve letanbulum ilk önce en kala- İ balık yerlerinden imar işlerine İ başlanacak. Bu da çok doğru ve | mantıkidir. İ Böylece, bu kalabalık yerler ikind günüde (|... Ne Dersiniz? — UN iMARI imar edilince şehirin varidat: ar. tacah ve o arlan varidatla da | imar plânının diğer kısımları ta. | hakkuk ettirile ettirile, Istanbul açıktan para koymadan kendi ye» lriyle şenlenecek, bayındırlana - cak, Kızmasınlar ama bu bize pek ciddi bir fikir olarak gelmedi ve onun içindir ki, bunun güvenilir bir kaynaktan gelip gelmediğin- den işkillendik. Çünkü böyle ken di geliriyle şehir imar etmek, süt, ile inek beslemeğe “benzer. Dü: yanın hiçbir şehri kuovetli bir | sermaye koymadan imar edilme- | miştir. Ve eğer bu fikir imebik | edilir ve muvaffak olursa değil sade şehircilikte, hattâ bütün eko. | nomi âleminde çok büyük bir in - | kılâp olur. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz? | 4 Çağrılan profesörler geliyorlar Sağlık Bakanlığı tarafından mer- kez hıfzışsıhha enstitüsü kimya Şu » besi için çağrılan Tübingen üniversi- tesi farmatoloji prolesörü »Dr. Paul Pulemka şehrimize gelmiştir. A) man mütehassıs bugün Ankaraya gi- decek ve mukavelesi mucibince, ens- titüde beş yıl çahşacaktır. Enstiti - nün bakteriyoloji şubesi için getiril- mesi kararlaştırılan Profesör Goçlik | de birkaç güne kadar gelecektir. Kadıköy, Ortaköy okulları Yeni açılan Kadıköy ve Ortaköy okullarında bugünden itibaren ders- lere başlanacaktır. Maamafih bu ©- kullarda talebe kaydine daha birkaç gün devam edilecektir. Ortaköy orta- Talebe Yurduna Dün Anıt Dikildi Dün, öğleden sonra Türk Maarif Cemiyetinin Kadirgadaki talebe yur- dunda, yurt bahçesinde dikilmiş olan Atatürk anıtının açılma töreni yapıt mıştır. Yurdun bahçesinde toplanan da- vetliler, ant etrafında bir ha'ka teş- kil etmişlerdi. Yurt talebesinden © Azerbaycanlı Zeynelsaray Akkoç tarafından ger- çekten meharetle yapılan bu anıdın kaldesi üzerinde yalnır yapıldığı tari- hi gösteren 1935 rakamı vardı. Dünkü tötende, C. EL. P, erkânı ile sarbaylık ve İlbaylık yüksek memur- ökuluna yalnız kız talebe yazılmak» tadır, Cümhuriyet bayramı münasebetile tatil olan bütün mektepler'de tu sa- bahtan itibaren derslere devam ede- ceklerdir. Daireler de bugün açıla - caktır. Kadıköyü hattında iki tramvay çarpıştı Kadıköyünde iki tramvay çarpış- mış ve kaza üç yolcunun yaralanma- siyle neticelenmiştir. Saat 15,20 de Kadrköyünden Bağ- larbaşına hareket eden 167 numaralı vatman İsmailin idaresindeki tram - vay, Kadıköyüne gelirken Yaşarm idâre etiği tramvayla Ibrahim Ağada İ tren köprüsündeki tek hatta çarpış - miştir. Çarpışma pek ani oOolmuş, tramvayların tamponları harap oldu- ğu gibi camları kırılmış ve Ulviye, Hamdiye, Makbule adlarındaki üç kadın yoltu yaralanmıştır. Yapılan tahkikatta kazaya vatman İsmailin sebep olduğu anlaşı'mıştır. Yaralılar tedavi altına alınmışlardır. Beyoğlu Emniyet Memurluğu Yeni emniyet tayinleri | bağlaış- tır. İstanbulda yeniden Fatih, Emin- önü, Kadıköy ve Beyoğlunda olmak üzere Üş emniyet memurluğu kurul muştur, Beyoğlu emniyet © memurluğuna yeniden Mirat tayin olunmuş ve ye- ni emniyet memuru vazifesine başla- muştar. : elbise yaptırmıştı. Cemileyi gö- Nahide hafifçe biraz durakladı, yürüyüp geçti; Selim da- bir şaşkınlık içinde sende- Tahsin Beyi görünce, selâ- denin sür'atinde bularak, başile kısa bir, selâm ver. ayni hızla yürüdü. Tah- ları görmemişti. Cemileye i; PE i ! i : * ; z ları, İstanbul kültür direktörü ve üni- versite rektörü, yüksek muallim mek- tebi direktörü ve diğer kli'tür erkânı, Maarif Cemiyeti üyeleri ve diğer bir- çok zevat bulunmuşlardır. Törene tam #aat 14 buçukta istik- lâl marşile başlanmıştır. Türk Maarif Cemiyeti İstankul Y5. netim Kurulu Başkanı Ürmümi Mec- lis Üyelerinden İsmail Hakkı bu müs nasebetle bir söylev vermiştir, Bundan sonra, Yüksek İktisat Mektebi talebesinden Sungur Gürsoy “Ulu Önder" adir manzum bir şiir © kumuştur. Yurt talebesinden Tarsus- lu Mustafa Remzi isminde bir genç te ayrıca bir söylev vererek, Atatür- kün anıdını se'âmlamı: Bunu müteakıp, büstün üzerini ör» ten kurdelâ kesilerek, çok muvaffakı- ye*le yapılan bu gözel büst meydana çıkmıştır. Bu arada bando, istiklâl marşını çalmakta idi. Tören bittikten sonra davetliler, ha- zırlanan büfede ağırlanmışlardır. İspanyaya bir heyet gidiyor Ekonomi Bakanlığı o Müsteşarınn başkanlığında bir heyet, önümüzdeki hafta içinde Ankaradan şehrimize gelerek, buradan İspanyaya gidecek- tir. Heyet Madritte, esasları evvelce konuşmalarını yapacak ve imzalaya- caktır, N Heyet Madritte, İspanya ile fn - dık ihracatının birleştirilmesi zuu üzerinde de temaslar tır. mev. yapacak» döndüğü zaman, onun kendinden geç- miş bir halde, nerede olduğunu tama- mile unutmuş gibi dalgın, hareketsiz ve sağır duruşu gözünden kaçmadı: — Ne oldunuz? dedi, buyurun, çı kalım. Cemile sarsak, vezinsiz adımlarla kâh çok hızlı, kâh çok yavaş, arkası- nı duvara dayayıp durarak birkaç ! KUÇUK HABERLER © Uç gündenberi yağan yağmur lardan dolayı Trakyaya işliyen oto- büsler seferlerini tatil etmişlerdir. Bu İl yüzden Şark Demiryolları, bilhassa posta katarlarma, fazla vagon ilâve etmektedir. * Kabataş Lisesi Almanca öğret - meni Lütneri yaralıyan Bürhanettin hakkında daha bazı suçlardan dolayı yeniden takibata başlanmıştır. Bür - hânettinin evvelce İzmirde Kemerak tında tütün ve sigara bayii Davut Şükrünün dükkânından 20 lira, An - karada Atatürk Terbiye Enstitüsün- de talebe iken de bazı eşyalar ça'dığı tahakkuk etmiştir. * Son bir hafta içinde yumurta fi- yatlarında yeniden esaslı bir yüksel- me olmuştur. Şimdi İstanbulda yu - murta fiyatları sandığı 32 — 33 İire- dır; Bu yıl içinde yapılması düşünü- len yumurtacılar birliği geti kalmış tir. 9 Mülkiye Mektebinde ikinci, ve İİ üçüncü smıf'arda tedrisata Teşrini - sanide başlanacaktır. Birinci srmeita ise derslere dört gün evvel başlana- caktır. retmenleri kültür direktörlüğüne mü racaat ederek maaşlarmı muntazam alamadıklarını bildirmişlerdir. Mek - tep idaresi, talebe sayısının gittikçe azaldığını ileri sürmektedir. Kültür idaresi durumu incelemektedir. 9 Bazı kimselerin Usküdardaki Karacaahmet mezarlığı servilerinden bir ksomnı keserek götürdükleri gö- rülmüştür. Belediye zabıta vasıtasiy- ie servileri tahrip edenleri yakalata- rak haklarında takibat yaptıracaktır. * © Belediyeler Bankası hissesi ola- rak, belediyelerin her yıl bütçelerin. den ayırdıkları yüzde beşlere ait he- sapların İçişler Bakanlığına munta - zaman gönderilmediği anlaşılmıştır. Bu tasarruf hesaplarına ait cetvelle. rin, bundan sonra, her üç ayda bir Ankaraya gönderilmesi bildirilmiştir. © Dün Eminönü Halkevinde ha zırlanan konserlerin üçüncüsü veril. miş, toplantıda küçük bir çocuk şiir okumuş ve İffet Oruz tarafından bir söylev verilmiştir. * Cümhuriyet Bayramı münasebe- tiyle dün gece Alayköşkünde bir mü- samere” verilmiş ve gösteriş kolu ta- rafından “Babamın günahı, temsil olunmuştur. © Yarın genel maaş dağıtımı yapı- İaçaktır, İşyarlara maaş tutarlarının bir kısmı yeni basılan ve piyasaya ev. velki gün çıkarılan 25 ve 50 kuruş - luklardan verilecektir. Esnaf kurumları mali buh- ran geçiriyor Esnaf kurumları başkanları top- W k yeni bir merkez heyeti seç- rrdir. Yeni merkez heyeti İo- kantacılar cemiyeti başkanı saylav Cemalin başkanlığı altında teşekkül etmiştir. Heyetin diğer Üyeleri Ter- ziler cemiyeti başkanı Halit, Sütçü- ler başkanı Ferhat, Kahveciler baş- kün Celâl ve Bakkallar başkanı Rüş- tüdür. Yeni merkez heyeti bir top - lantı yaparak durumu incelemiştir. Esnaf kurumlarının ciddi bir mali buhran geçirdikleri anlaşılmaktadır. Durumun düzeltilmesi için bazı ted- birlere başvurulacaktır. Ekmek 12,5 kuruş oldu Yeni ekmek narlı dünden itibaren tatbik edilmeğe başlanmıştır. Ekmek 12,5, francala 16 kuruştan satılmak» tadır. Maamafih buğday fiyatlarında düşüklük olduğu, gelecek haftalarda ekmek narhının da ineceği söylen » mektedir. — Sen otur, tıkın, ben gelirim. Tahsin bey de ayağa kalktı: — Ben de geleyim, dedi. Bir ra- hohlamaya — Sus be ! dedi, ne desta- 31-10-93$ sz Bir İngiliz Generali Anlatıyor İngiliz ordusu mütekait generale rinden Arthur Levine kendi tayyas€" sile ve karısile birlikte şehrimize gel miştir. General Büyük Muharebede ve Çanakkalede Türklere karşi harp et miştir. Kendisi mütarekede İstanbüle daki işgal kuvvetleri kumandanı olan General Haringtonun en yakm ar * kadaşlarındandır. General tekatit olduktan sonra Af- rikada Kenyada oturmaktadır. Ara” da sırada tayyaresile İngiltereye gi dip gelen general bu seyahatlerinde 4-5 dela memleketimize uğramıştır. Şimdi de İngiltereden karssile bir“ likte ve tayyare ile Kenyaya gider Arthur Levine kendişile Perapalas otelinde konuşan bir muharririmiz€ şunları söylemiştir : — Memleketinize şimdiye kadar birkaç defa geldim. Bu seyahatimde de şehrinizde bir müddet kalacağım ve hava açar açmaz Afrikaya hare” ket edeceğim. Bu-münasebetle şunu söylemek vağitemdir ki havanın fenalığ zünden Yeşilköyde yere indiğim za- man meydandaki Türk memurlarının bize karşı gösterdikleri çok nazik muameleye pek miiteşekkirim. General Çanakkaledeki hatıraların dan bahsederken de demiştir ki: — Çanakkaledeki harpte bizzat bulunduğum için Türklerin burada" ki muvaflakıyetlerini yakından gö * renlerdenim. Ben şimdiye kadaf Türk askeri kadar ber cihetçe iyi ve tam bir asker görmedim. Çanakkale barbinde bizzat kumandanlık o eden Atatürkün askeri dehasına hayra" nım, General siyasetten bahsetmek is“ tememekle beraber İtalyan - İngüis ihtilâlı hakkında da şöyle demiştir: — İngilterenin şu veya bu bakım” dan İtalyan - Habeş harbini durdur” mak İstediğine dair politika mahafi” linde söylenenlerden ziyade İngili halkının düşüncesine kulak vermek lâzımdır. Bugün bütün İngilizler hs£ bi, İtalyanın Afrikada genişlemesi endişesile değil, harbi harp olarak fena bulduklarından tel'in etmekte" dirler, Akıl ve mantık bu harbin sulh-8 hallini icap ettirmektedir. Çünkü Ha” beşistan çok müşkül ve ârızalı | bif arazidir. Bu harp belki de senelerc€ sürecektir. Mütckait. general İngiltere intihar. bati Bakkmağ di ii BEY — İngilteredeki intibabı bugünkü milli hükümetin kazanacağını zann&” diyorum. Çünkü İngilteredeki eks€ riyet bugünkü kabinenin idaresinde memnundur.,, Yol çalışmalarıma son veriliyor Bu yıl içinde, yeniden yapılacak veya tamir edilecek yolların bir Kes? minin inşaat: bitmiştir. Kış geldi için faaliyete şimdilik nihayet verile" cek, Martta tekrar çalışmalara ba” lanacaktır. Maamafih şehir dahilinde yarım kalan yolların bitirilmesine 69“ İsşılacaktır. Hususi idare, bu yıl P kadar ve ne cins yol yapıldığını bif raporla Bayındırlık Bakanlığına bik direcektir, İstanbuldaki milli emlâk İstanbul Mit Emlâk idaresi, 18” tanbulda ne kadar emlâk olduğun bunların değerinin ne bulunduğun tesbit etmek için bir tır, Şimdiye kadar M resinin elinde ne kadar bina, ars” tarla ve saire olduğu kat'i olarak bi linmediğinden muamelelerde güçü gekiliyor, bazı işler geri kalıyord hatsızlığınız... — Hayır hayır, sen kımıldama.” — Olmaz, geleyim, Cemile, Tahsin taki masalarda oturanların bepsin* başları çevirten öfkeli bir haykır! : — Son otur diyorum! diye bağ v masalara çarp” ei ne koştu, basamakları hızla imerkf? aşağıdan bir topel içinde ciise, HÜ ve mire getiren bir çırağa gide” Mü: emet: oğla üthiş bir Caalenlk; — Ay kolum! diye haykırdığı & yulmuştu. e me mania içim kan &i- | damlardan bir kısmı koştular. g ; basamakların üstüne — Ne oldu ki?.. Ne kanı? Kadınca | bir rahatsızlığınız var İse eve döne | vezlammın, yatıyor, kıvranarık 2 Tüm, rulmıya çalışıyordu. Yanında — Sus! pastırman az gelmiş senin muş bir tabak, öteye fırlamış bir © galiba... Sus! Benim kafam kızgın | tal ve basamaklardan eteklerine —— pastarma zıkkımlan da | ramış yemek lekeleri vardı. T: . -. Bey hemen koşarak Cemileyi koli” Tee deer KEİ, | den tutup kaldırmak istedi, Kız w kere daha, avazı çıktığı kadar — Ay kolum! diye haykırmıtf” Arkası vi”