,, Bunları biribirinden birer a - dım aralıkla ve üçer üçer dizil- miş Çıvaş yayaları takip ediyor du. Papaklarını yanlamasına giymişler ve yarı sıyrık kılıçla- rmın kabzalarını sıkarak mun - tazam adımlarla yürüyorlardı. Daha arkada bir Nogay atlı mütfrezesi daha geldi, sonra çift tokmakla davul çalan yirmi ki- Şi geçti. Nihayet Saltikof belirdi. Onu kır atlara binmiş yirmi kişilik bir Kazan müfrezesinin ortasına koymuşlardı ve yaya yürütüyorlardı. Moskof generali gayet tabii bir yürüyüşle ilerliyordu. Boris | sanki bir Kinyaz değilmiş, bü - yük bir orduyu mahvettiren de- Zilmiş, ve hattâ esir olmamış mış gibi bir rahatlık ve lâkaydi içinde idi. Halk ona hakaret etmek için çırpııyordu. Fakat en küstah olanları bile Nogay'lar sindir - mişlerdi. Bunların hiç şakası yoktu. Mızrağı çevirdiler mi öl düresiye yerleştiriyorlardı . Hattâ bütün lâkaydisine rağ- men bu süküt Saltikof'un bile dikkat nazarmı çekti. Belliydi ki, o ke i Moskof kasaba- larma esir giden bir Türk ha - nına yapılan hakaretlere göre ayar etmiş bulunuyordu. Daha arkada Batır Han geli- yordu. Yağız bir ata binmiş'o - Jan muzaffer (okumandanda böyle debdebeti bir alay hazır « Aamış olmasına rağmen bir fev- kalâdelik görülmiyordu. Yalnız o gülümsiyordu. Bazıları ona doğru ellerini u- zatarak; — Yaşa! Yaşa! Diye bağrışmak istediler. Lâ kin Nogaylar aldıkları emri yan lış mı tefsir ediyorlardı ne... Ka zan kumandanını alkışlıyanla - xr da derhal alaşağı edivermiş - lerdi. Batırı yine yağız atlara bin - miş bir süvari kafilesi takip et- ti. Sonra yine bir yaya Cıvaş bö Jüğü alayı kapadı. Böyle bir zafer dönüşünü, bir muzaffer kumandanın böyle bir sessizlikle kendi şehrine girişi- ni tarih kaydetmez sanırız, Mamiş Bırdınım kargaları ter biye ettiği dükkânm önüne ula- gınca dört atlıdan mürekkep bir heyet dolu dizgin Batıra yak - Taştı. Bunlarm başında Olanı kamutan tanıyordu her halde ki onun yaptığı bir işaret üzerine derhal hayvanmı onun göster - diği istikamete sürdü. Kulak kulağa kısa bir muhavere cere- yan etti, Alay durmuştu. Etraftakiler, Batırm bir an hayretle du- rakladığını sezdiler. Sonra onun şu emri verdiğini işidenler oldu: — Boris Saltikof'a bir at ve- riniz. Yirmi atlı bizimle gelsin, Alay söylediğim yere gidecek- tir. Kır atlı bir genç hemen yere atlıyarak bineğini generale tak- dim etti, Bu sefer de hayret et- mek sırası Saltikof'a gelmişti, Ayağımı özengiye uzatması için €pey uzun bir tereddüdü oldu. Fakat genç, büyük bir nezaket- le özengiyi de tutunca çevik bir zıplayışla eğere yerleşti. Halk Batırın ona doğru gü lümsiyerek elini salladığını gör düler ve bir dakika sonra galip- le mağlüp sokakta biribirine te sadüf etmiş iki arkadaş gibi yan | — — yana at sürerek dört atlının git tikleri tarafa saptılar. Yirmi atlı kendilerini takip etti : Süyün Bike Saltikof'la Batı- Tı kabul etmek için epey hazır- Janmışa benziyordu. Batır, deh- Nizamettin NAZIF “Batırhan da Boris Saltikofda Hatuna On Adım Yaklaşınca Birer Dizleri Yerde Başlarını Eğdiler, Mam... Kuşoğlanı Baytuğanın adamları yakalamıştı lizlerde birer tunç heykel hare- | ketsizliğile dimdik duran No - gay atlıları arasından geçip te büyük merasim salonuna soku- Tunca bir an şaşalar gibi oldu. Öyle bir debdebe vardı ki, sa- londa Saltikof ta ayni şaşalayı- şa uğradı. Hatun şehrin bütün güzel ve kibar kadınlarını saraya çağır- mıştı, Hepsi en güzel elbisele- rini giymiş olan bu kadınların göğüslerinde, kollarında ve el- lerinde aşağı yukarı bir hazine değerinde mücevherler görülü- İleri gelen ailelerin kadınla- rı Hatunun arkasında bir sıraya dizilmişlerdi ve bü ailelerin genç kızları da tahtın önünde yerde bağdaş kurmuşlardı. Salonun kapısından tahtın beş adım ötesine kadar ise har- be gidemiyecek kadar ihtiyar ve harbe gidemiyecek derecede genç olan Kazan asilzadeleri i- | ki keçeli dizilmişlerdi. Bunların giyinişlerinde ise veya atalarmın giyinişlerile ta- ban tabana zıt bir sadelik göze çarpıyordu. Yalnız (bunların gençleri de ihtiyarları da belle- rine fevkalâde kıymetli kılıçlar takmışlardı, Sağ taraftaki dizide bulunan- lar hep kara papaklar, sol dizi- lerde bulunanlarsa ak papaklar giymişlerdi. Batır zaptedemediği bir heye canla bunların arasııdan geçer- ken hepsinin gözlerinde kendi- sine karşı duyulan bir dostlu - ğun bir muhabbetin, hattâ bir minnettarlığın izlerini gördü, Maamafih: hiçbirinden en-u «| fak bir » takdir sesi çıkmamıştı. Nitekim az sonra Saltikof da aralarından geçerken yine bu gözlerde birer hiddet ve kin şe- raresi parladı Lâkin, . yine hiç birinden en ufak bir nefret sesi dahi çıkmadı. Batır da Saltikof'ta Hatuna on adım yaklaşınca birer dizle- rini yere koyarak baş eğdiler. kadınlarının, kız kardeşlerinin TArkası var) ML | B çenereri ihriteriirey BORSA ||. Bulmacamız Mİİ 21 EYLÜL Cumartesi PARALAR Aş Sarıp Sterlin 614— Oo 60— Dolar izim 120— 20 Fransız İranaı 165— 168 — 20 Liret 188 O 192— 20 Belçika frangı 81.— 82.— 20 Drahmi pa H— 20 İsviçre ir. oo 816. o 820— Florin 80— s1— 20 Çek Kuron oo 94— 98— Avastarya şiling o 22— 23— Mark 38 40— Zioti 3— 24.— Pengo 2 2150 20 Ley ele İşe Leva — , 20 Dinar 32— 56 SOLDAN ir ge YUKARDAN Yı 35.— : İmei K 30— 31 1 — Karavana 8 ad 2, Altm 9s0— 952 2 — Aramak 6. Ka 2. Mecidiye 52,50 $3.- | 3—Raf 3. Rakı 4 Em 2. Banknot 233 233.— 4— Am 2. Salak 5, 5 —Var 3 ze RI 2. 6 — Akasya 6. Alem 4, ÇEKLER I Ka 2. Leke 4. 8 Akt 4. A12, Kapana | o leb Nez, 7 izog | 10— Ekmek $ Ne2. dig bala sane” | şim Dam 3. İmece 5. Dolar 01925 | Dünkü Bulmacamızın halli Üre 57219 Belga 4,71.— SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN Cenevre 2,4050 AŞAĞI | yem 636950 1— Haelı değil 8. Vakti bildirir 4, Florin 11759 2—Ced 3, Kauçuk 6. Çekoslovak kuronu 19,21,82 3 — Müsamde 4. Popa 3. Avusturya 420.25 $ — Öküzün yavrusu 4 Pezeta 5.8025 Raki bir arada çeşidi 6. Trabzon 3. Mark 1,91,30 Zor A2 e 3, K Pengo 451 9 — Beygir 2. Büyücek oda 5. Ley 63,115 10» Bir hece 2. Kırmızı 2. Ağaçm kolu 3. Dinar 348631 | Ji — Rabat edatı 1. Kina değil & Nota 2. va “108 Tan Ginerte ET KEEP erkez Bankası s0— Jeveğ kuron o > Ormanlı Bankası m 10 ESHA İtibar 1 Değirmencilik T.A.$, 7,75 İş Bankası Mü- — Şark Değirmenleri 073 e ai 965 Şark Merker Eczanesi 410 e) e | —— Anadolu 9 60 2580 isSTiKRAZLAR “ 100 40 Şirketihayriye 15— Türk Borcu 1 24.09 Tramvay. 2550 220 ti « Nektar 725 320 Terkos 1325 95.— Reji 225 ei TAN FAYDALI BiLGiLER BUGÜNKÜ PROGRAM İstanbul 1230: Hafif musiki ve dans musikisi, 18,50: Dans musikisi. 19.30: Bethofen s0- mat (piyan) plâk. 20: Konferans. Bizde ağaç ve orman bakımı, Yalova Sabit. 20.30 Radyo caz ve tango orkestralar: 2135; Son haberler » Borsalar. 22: Öpera - Pravgğiz. Bükreş 12: Koro konseri. 1230: Radyo orkestrası, 13.40 Duyumlar. 1430: Plâk, mi, 18: Radyo orkestra: Sözler. 1245 Spor. PMI 19: Duyumlar. 19.15: Konserin süreği, 20: Sözler. 20.20: Plâk. 21415: Şarkılar (kadyo orkestr: le) 21.50: Spor. 22: Konserin siireği. 30: Duyumlar. 2245: Serensd ve hafif Bavalar, 2315: Plâk, Varşova 18: Dans müziği - Sözler. 19: Lemberg- den röle. 20: Reklâmlar. 2030: Dans - Sözler, 21: Senfonik konser. 1.50: Dayumlar, 22: Lem berg'den röle. 2230: Sözler. 2245: yumlar. 23: Dans müziği. 2405: Plâk. Belgrat 19:30: Hafif müzik. 20: Plâk. 20.15: koni ms. 20.30: Ulusal program. 21: Uh Sırb şarktları ve pol dıns- lar. : Duy*mlar. 2320: Radyo orkes- trası, 24: Dans plâkları. Laypzig 18: Karışık yayım. 10: Skeç . Sözler, 20: Müzikli piyes, 2030: Popüler yayım, 20.50: Spor. 21: Hamburg'dan röle. 23: Duyumlar, spor. 23.30: Dans müziği, Budapeşte 18: Çek - Macar fudbol maçmın İkinci yarışı röle. 19: Piyano ile şarkı, 19,30: Radyo piyangosu. 20.33: Taragato refaka- tile piyano. 21.30: Orkestra, 23: Duyum. lar, spor. 23.30: Caz. 24.15; Çingene mü- siği, Prag 19: Almanca yayım. 20: Duyumlar. 20, 05: Plâk. 20,05: Hafif müzik. 21,15: Söz. ler. 21.30: Kabaı 22.15: Pöpüler Duyumlar, 23.35: Plâk. 2340: Duyumlar. 2343: Caz orkestrası. Moskova 18.30: Kır ordu İçin şarkılar. 19.15: Solist konseri, 22: Almanca yayım. 2105: ngilizce. 24: Almantı, Hamburg 19; Bando mızıka, 20.50: Sözler. 20.39 Spor. 21: (Yaza veda) havaları. 23: Du- yumlar, 23.30: Sörler, 23.40: Dans müzi. di. Münih ? 10401 Dene: 20: Eğlenceli konser. 20. 40:, Spor. Zi: Soliştler tarafımdan şarkı- lar. 23: Duyumlar. 23.30: Dana müsiği. Berin 1945: Spor duyumları, 20; Şen müzik. 20.40: Spor, 21: Radyo orkestrası, 23: Duyumlar, 23.30: Dans müziği, o NÖBETÇ. ECZANELER Bu gece nöbetçi eczaneler şunlardır : Bahçekapıla Salih Necati — Fenerde Hüsamettin — Ankara cadd. Eşref — Ba- yazıtta Cemil — Küsikpane Yorgi SE Kenikapeda Sarım — Karagümrükte üirmeninde Üçler «— Şehradebaşımda Ü- niversite — Samatyada Erofilos — Ba- kırköyde Merkez — Beşiktaşta Rıza — Şehremininde Nasm — Hasköyde Yeni Türkiye — Kasımpaşada Yeni Turan — Büyükadada Mehmed — Heybelide Ta- Bay — Galatada Doğruyolda Merkez — Tünelde Matko İstiklâl! caddesinde Kemal Rebul — Şişlide Asın — Eyüyte Hikmet eczaneleri, *. DAVETLER MUSIKİ SANATKARLARI KONGRESİ İstanbul Musiki Sanatkârları Cemiye- tinden : Cemiyetimizin Senelik Kongresi 23 Ey- Mİ 1635 pazartesi günü saat 14 te Ce- miyet binasmda' yapılacağından kayıtlı üyelerin gelmeleri rica olunur, LIMAN HAREKETLERİ Bugün limanımızdan gidecek vapurlar: Saat 9.— Tayyar Mudanyaya 9— Ayten İzmite 10— Çinakkale Mersine 20.—Erzurum Karadenize . Bugün Ymanımıza gelecek vaparlar ; Sant 12— Kocaeli İmrozdan 16,15 Güzel Bandırma İrmitten. SİNEMALAR TİYATROLAR * Tepebaşı Belediye bahçesinde her hafta Perşembe, Cuma, Cumarte- si, Pazar akşamları sat 22 de Şehir Tiyatrosu & Artistlerinden Hâzım tarafından “ Karagöz ” oynatılacaktır. © İpek: İspanyol Dansözü © Yıldır » Yaşamak istiyoruz. Ben fahi- 48 miyim? © Alkazar » Markşez — Mumyalar Mü Kesi, * Yıldır : Dede * Asri : Ekmekçi Kadm — Petrol Mu- harebesi, * Üsküder Hâle * Yavrum, © Milli : Bitmemiş Senfoni — Milyon avcrları “Türkçe”, © Sümer: Daktilonun aşkı, © Melek: Her gey senin için © Saray: Insan kaçakçıları Hayri bana sordu: — Sen bizim tabelâcı Salmin mek» tuplarını gördün mü? — Hayır! dedim. — Görülecek şeydir azizim. En küçüğünün boyu ne kadar biliyor mu- sun? Hayri, bizim yazıhanenin duva - rımdaki büyük Anadolu haritasını göstererek: — Nah, dedi, en küçüğü bu hari- tanın iki misli kadar! Doğru söyleyip söylemediğini an- lamak için septik bir hayretle yüzü- ne bakıyordum. Hayri gülerek ye - min etti: — Vallahi azizim, dedi, ciddi söy- Hiyorum, git evine de gör. “Aşk mek- tuplarım,, diyerek senin önüne koca bir bavul getirir. İçinden duvar ilân- ları kadar büyük kâğıtlar çıkarır, o- danın ortasında Şere serer, her biri | şu kapının yarımı kadar harilerle ya- gılmış cümleler: “Dün gece sizi rü - üm.,, yahut “Siz bir su eri V orum,, yaçın 3 te parkta buluşa- km. gibi üçer dörder kelimeden iba- ret, yatak çarşafı kadar mektuplar. — Tuhaf şey! Dedim, neden bu? Tabelâcılıktan gelme bir itiyat mı? — Onun tesiri yok değil, Fekat daha ziyade bir zaruret, bir mecbu- riyet, Hikâye çok hoştur. Bak anla- tayım. Biliyorsun ki, Saim evvelki sene sirf bir kaynana dırıltısı yözün- den karısından ayrıldı. Bir sene ka- dar Şehzade camiinin arkasındaki çaki evinde bekâr yaşıyordu. Karısi- İe alâkayı tamamen kesti. Onun ne - rede oturduğunu, kiminle düşüp kalktığını bile bilmiyordu. Çok sev- diği halde onu unutmağa çalıştı. Ye- nisini arıyordu. Bulmakta güçlük çekmez. Bek nasl: Bir gün evinin taraçasına çıkar, &peyce uzakta, baş- ka bir taraçada çamaşır asan sarı el- biseli, endamlı bir kız görür. Serde biraz ressamlık da olduğu için Saim kadınların vücutça biçimli olmalarını çok arardı, Eski karısının da beline evda Afişleri " Yazan: MI -FA , erme İ âşık olduğunu söyleyip duramz muy- dı? Bu sarı cibiseli kızın da endamı- na bayılır. İlk günler kollariyle ver- diği işaretleri yüz metrelik mesiğe - den öteye yollamak için epeyi güç * lük çeker. Nihayet kızın uzaktan dikkatini harekete getirmeğe muvaf- fak olur. Âlâ. Fakat o uzun mesafe içinde işaretle, işmarla anlaşmak güç. Saim düşünür, taşınir, onun da kolay: bulur. Büyük bir muşamba İ üzerine boya ile: “Siz ne güz İ niz!,, Cümlesini yazarak taraçaya â- | sar, kıza gösterir. Böylece her gün muşambaya başka bir cümle yazar âşikane eüimleler.... Kız memtun; u- zaktan yazıyı mükemmel okuyor ve mendil sallayarak teşekkür ediyor, Nihayet Saim bu duvar ilân: se- İ vişmesini pratik bir neticeye bağla - mak için, bir gün, ım 3 te park- ta buluşalım!,, cümlerini yazar, Kız mendil sallayarak teklifi kabul etti - saat 3 te ğini bildirir. Ertesi gün, Fatih parkma gider. Bekler, Çok geçmeden, uzaktan kı - güneşte parlıyan sarı elbisesi gö- rünür, Mükemmel Saim heyecan - dan ayağa kalkar, kıza doğru bir - kaç adım atınca ne görsün! Karşısı- na çıkan eski karısı değil mi? — Amma da yaptın hat... — Evet. Meğer karısı da o ay o semte taşınmış. Selmin bundan haberi yok. Uzaktan biribirlerinin yüzlerini görmedikleri için tanış - mazlar, fakat parkta karşılaşmca... — Kavga mı ederler? — Hayır. Kücski mirde iken bunlar tekrar — Sahi mi söyliyorsun? — Evet Hattâ birde eğlenti yaptılar, arkadaşları çağırdılar. Ye dik, içtik, eğlendik. İşin tuhafı, Sa - im, duvarlara Jevha yerine v koca aşk mektuplarını asmıştı, Hikâyeyi bize anlattı. Hem katılıyor, bem de gözlerimizi duvarlardaki o mühabbet afişlerinden ayıramıyorduk. Bunun için Saim şimdi mesleğini ve karısını eskisinden çok seviyor! ar. Sen İz- evlendi - —————— HAKYERLERİ Sonposta aleyhine Açılan dava Afyon Maarif Müdürlüğü ile Em- niyet Direktörlüğü tarafından Son Posta gazetesinde çıkan Afyon mual- Timlerine ait bir yazıdan dolayı bu ga- zete aleyhinde bir dava açılmıştı. Da- vaya, Afyonda bakılacağı iş Son Posta mesul müdürü Tahirle imtiyar sahibi Remzinin dün birinci ceza mah kemesinde istinabe surctile ifadeleri almarak Afyona gönderilmiştir. © Hukukun felsefesi, zan ve şüp- heye dayanır mı?" B; “ğraltnda yaz dığı bir yazıdan dolayı, Cümuriyet gazetesile bu gazetcrin yazıcıların- dan Sabiha Zekeriya ( *syhinde açı: lan dava, dün Uçüncü Cezada netice- lendirilmiştir. Mahkeme, yazılan ya- zıyı uzun uzadıya ii ““ikten sonra, bunun herhangi bir mahkeme kararı" nı tenkit mahiyetinde olmadığı neti- cesine varmış ve suçlu Sabilıa Zekeri- ya ile Cümhuriyet mes'ut müdürü nin beraetine İcarar vermiştir. * Muühtelit Türk - Fransız mabke- mesi bu ay sonunda işini bitiriyor. Mahkemede beş dosya kalmıştır. Bu beş dava da neticelendikten sonra mahkeme dağılacaktır. Muhtelit mah kemelerin işgal ettiği bina dabu ay sonundan itibaren belediyeye geçe- cektir. © Dün Dokuzuncu İhtisas hakye- rinde Halil, Mussolini Ahmet, Osep, Jiray, Ropen, Kâzım ve Ahmet adla- rında yedi eroin satıcısının duruşması yapılmıştır. Suçlulardan biri komis- yoncu, biri kuyumcu, diğeride bir halr tüccarıdır. Satıcılardan Ahme- din evinde yapılan araştırmada eroin yapmaya mahsus âletlerle birçok u - yuşturucu maddeler bulunmuştur. Di ğer beş suçlu hastalıklarını ileri sür- müşler, muayenelerini istemişlerdir. Duruşma, şahitlerin dinlenmesi ve hasta olduklarını iddia edenlerin te- davisi için başka güne bırakılmıştır. POLiS iki arabacı elli Kuruş için vuruştu Dün, öğle üzeri saat on üç raddele- rinde Eminönünde 50 kuruş gibi sz bir para yüzünden kanlı bir hâdise ol- muştur. Cevat, Hasan adlarında iki Arabacı iş almak isterlerken kavgaya tutuşmuşlardır. Bu sırada Cevat, Ha- sanı bıçakla birkaç yerinden ağır su- rette yaralamış, kaçmak istemişse de yakalanmıştır. Hasan, ilade veremi yecek bir halde hastaneye kaldırılmış- tır, © Beyoğlunda Çık Salonda Torü- nun bağında $ numaralı evde oturadf amele Öhanesin Üç yaşındaki çocuğu Yervant, büyük bahçede oynarken kuyuya düşmüş, oradan geç-n bir yol” cu tarafından görülerek kurtarılmış- tır. Tahkika* sürmektedir . * Davutpaşada Ali Paşa sokağında edi namaralı evde oturan Osm. uri adındaki bir adamın gizli olarak bazı hastalıklara baktığı ve ilâç ver. mek suretile diplomasız doktorluk et- tiği haber alınmıştır. Zabıta tarafından izlenen Osman Nuri, dün, baktığı ve şişe içinde has- | taya ilâç verdiği bir sırada iş Üstünde yakalanmıştır. Osman Nurinin evin- de yapılan araştırmada Mısır çarşısın- dan alınmış nebati birçok ilâ ile dolu şişelere tesadüf edilmiştir Suçlu, müddelumumiliğe verilmiş» tir, —— Taşdelen suyunun yeni bir tahlili yapılacak Taşdelen suyunun Usküdara indi- rilmesi işi için belediye yeniden tet- Kikler yaptırmaktadır. Evvelce, mem bam civarındaki üç muhtelif ka: Zan suları tahlil edilmişti. Böllin yalnız birinin, Taşdelen' suyunun ev» safını taşıdığı anlaşılmıştır. Fakat, bu şehrin ihtiyacına kâfi gelmiyecek- tir. Belediye, Taşdelen civarındaki bü. tün suların biribirlerile kariştırılarak yeniden tahlil edilmesini kararlaştır » mıştır.