*İsnz. Dünyanın halini Nizamettin NAZİF Bu Kadının Adına Hurrem Sultan Derler. Bu Bir Güzel Rus Kızıdır ki Istanbul Sultanı Olan Sü- leyman Hanı Sakallarından Sırmalı Kaftanının| , Eteklerine Tutkallamış Bu suretle bir taşta iki kuş vurmuş olacaksın. Hem para kazanacaksın, hem de Çıvaş'dan kız kaçıra kaçıra ın sana Kazan yolunu açacak - lar. Ve asıl tehlikenin büyüğünden kurtulacaksın. Yani Istanbul sultanın Bân Kazanlılar, ne kadar yalvarsalar, &n ufak bir yardım bile koparamı yacaklar. — Vay mel'ün vay.. — Ne sandınız ya... AYET — Ve böylelikle bizim Kazanın en asil sayılan beylerinden Bay Doğanla Moskof sürülerinin âmiri olan Çar İvan ve medet umduğumuz deki İstanbul paşası Kasım bir şir- ket kurdular.Ve bu şirket cidden bü yük bir başbuğ olan İstanbul sultanı- nt da avucu içine almanın yolunu buldu, —?1? — Ona Meskof sarayının en güzel kızını hediye ettiler. Hatunla Batır bir ağızdan, ve bü- bir heyecanla bağırarak sordu - — Kim bu kız? Mamış sol elinin tersile bıyıklarını #vazlayarak cevap verdi; — Rokzelân... — Kinyaz Bastiyakofun kız karde ginin kızı... Batır Hanı bu izahat büsbütün zi- vanadan çıkardı: — Ne diyorsun? Ne diyorsun? « di ye haykırdı - Bastiyakof'un yeğeni stanbul sarayında bulunuyor ha?.., Mâmış Birdı acı acı gülerek devam etti: — Evet dostum... O Kinyaz Bastı yakof ki Kazana saldıran her Rus kuvveti onun şeytan gelsâsile idare ktedir ve yarın, öbür gün kar la harbedeceğimiz Moskof ordu- da İvan'dan sonra hükmeden ük Başbuğ odur, — Hayret! — Şimdi Istanbuldan bize bir im- gelmesindeki, gelememesindeki sırrın nerde olduğunu anladınız mı? Demindenberi yalnız söylenilenle - ri dinleyen ve biç ağsımı açmamış bu- lunan Kuş Oğlan dayanamadı, sordu : — Peki amma, Istanbul sarayında yu Rokzelân dediğiniz kızın sözü bu ar çok mu dinleniyor? Süyun Bike de bir baş hareketile gencin bu sualini benimsediğini gös“ trince, Mamış Han daha geniş İza- hatta bulunmağa mecbur oldu: — Ben Bahçesarayda bulunduğum yedi yıl içinde birçok şeyler öğren- dim ve anladım ki, biz Kazanlılar ka- pal gözle dolaşan ve yaşayan insan. “bilmiyoruz. Eğer bilmiş olsaydık şüphesiz bugün kü bale düşmezdik. Sesintle acı ve matemli bir âhenk vardı ve boğuk boğuk devam etti; — Farara "bir Rokzelân'ın neler yapabileceğini bir türlü hesap edemi- yoruz. Zira evvelâ Istanbul Türkünü ve İstanbul Sultanının nasıl yaşadığı nı bilmiyoruz. — Rokzelân... Siz onu bir zavallı cariye sanıyorsunuz galiba, Dostla - rım hakikat pek hüzün vericidir. Ina- nınız bana... Rokzelân bugün Osman» » Saltanstını idare eden kuvvet ol - müştur, Adma Hürrem Sultan derler ve Hürrem Sultan konuştuğu zaman karşısında itiraz edecek tek insan bu İunmaz. — imin haddi? Bastiyakof'un kız kardeşinin kizt Sultan Süleymanı sa» #almdan kendi eteklerine tutkallamış gibidir. Süleyman Han âdeta onun esiri olmuştur, Hürrem'in bir dediği iki ölmuyor. Devlet Giray'ın bana ân Jattıklarına bakılırsa bu kadının İstan bul sarayında yaptıkları şöyle hülâsa edilebilir, Evvelâ... Kocasını her za « man kendi yanında bulundurmanın sırrma ulaşmış. Yüzlerce Çerkes, Boş nak, Arnavut, Rum ve Gürcü güzel. ierile dolu olan sarayında Süleyman Han bir kör gibi dolaşıyor. İçlerinde öyle güzelleri varmış ki, bu cariyele- rin, Hürrem onların ellerine su bile dökemezmiş. Böyle olduğu halde Sü leyman Han Varşa yokta Hürrem di- yok: rem kalkıp, Hürrem oturur yormuş. esas bir kadın... , — Evet... Bastiyakel'un onu adam akıllıya yetiştirdiği anlaşılıyor. Os - manlı ordusunu çalıştırmak lâztmgel dikçe Hürrem, hemen kocasının sa « kalı okşuyor ve o canım Sipahiler, Yeniçeriler ve o sayısız başıbozuk çe» Gibidir Söyle bakalım. Adamlarımız teleri kâh Bağdadın, kâh Tebrizin, kâh Viyananın yolunu tutuyorlar, — Eğer bu karı Süleymanın başma musallat olmamış bulunsaydı İvan'ı Ortadan kaldırmak bizim için bir ço- cuk oyuncağı olurdu. Devlet Giray vasıtasile kendisine müracaat eder: Bizim iyi süt emmiş Türk ulutların- dan olduğumuzu, bize yardım etme- sini, kendisine tâbi olmak istediğimi. öldürenler kimlerdi... zi bildirirdik... Hiç şüphesiz İstan - bul sarayı derhal ricamızı kabul eder di ve şöyle yüzbin kişilik bir ordu gönderiverince Moskovayı iki ay için de zaptediverir, Ortodoks Popları » nın fışkırttıkları Moskof sürüleri de bir daha başkaldıramaz bir hâle gelir- lerdi. Lâkin o kadar çok çalıştığım halde Devlet Girayı böyle bir işe ya- naştıramadım, (Arkası var) — m LİE DAA İran Şark Tütüncü lüğünün Son — Beş Yıllık Durumu -- Şark tütünleri hakkında yeni bir | cilere 7 - 8, yaka araziye ekilen İse eğüt hazırlanmıştır. Bu eğüdün en önemli taraflarını aşağıya alıyoruz; Üretim Şark tütünü yetiştiren ülkelerin başında bulunan Türkiye, Yunanis- tan ve Bulgaristan son beş yıllık üretimleri ton olarak aşağıda veril. migtii ürkiye, 1930: 47.210 1931: SLAJ1 1932: 18.040, 1933: 40.049, 1934: — Yunanistan, 1930: 64.076, 1931: 42.552, 1932: 28.334, 1933; 50.243, 1934: 41.066, Bulgaristan, 1930: 26.800, ız 25.502, 1037: 18.353, 1933: 24.299, 1934: 20.510. Bu rakamların tetkikinden de an» aşılacağı üzere Şark tütünleri üze- rinde top itibariyle Yunanistan bi- rinci, Türkiye ikinci, Bulgaristan ise üçüncü gelmektedir. t Yunanistanın 1935 tütün ekimi, havalar kurak gitmesinden ötürü çok geç kalmıştır. Önceden 50.000 ton olarak tahmin olunan yeni yıl tütün rekoltesinin bu yüzden 45.000 tona ineceği anlaşılmaktadır. Bulgaristanda, yeni yıl tütün eki- mine bitmiş mazariyle bakılabilir. Yalnız tarlaların tavsız olması re- koltenin ilk tahminden daha az ol- masına sebebiyet vermistir. Şimdi lik yeni yıl üretimi 22.000 ton ola- rak tahmin edilmektedir . Üretim alani. Yunanistanın başlıca tü latı arasında şunlar sayılabilir: Garbi Trakya, Şarki ve merkezi Makedonya, 'Tesalya, Titioti, Atik, Bevti, Etolia, Akornani, Epir, Pe- lones, Sisam. > Bulgaristanın başlıca tütün ekim alanları ise şunlardır: Burgaz, Köstendil, Dubnitsâ, 1ğ- ridere, Koşukavak, Mestanlı, Orta- köy; Darı Dere, Cumayıbâlâ, Nevre- kop, Petriç, Filibe - Pazarköy, Har- matı, Üretim masrafları Yunanistanda, icar bedeli, 3 defa sürgü karık, fide, sü, dikme, birin- ci ve ikinci çapa, kırma, dizme ve denk masrafları da dahil olduğu hal- de bir dönüm tütünün maliyeti ova arazide 2410, yaka arazide ise 3800 Drahmidir. Bu ülkede ekicilere ova âraziye ekilen tütünlerin beher kilosu 30, yaka arazide ekilenler ise 60 drah- miye mal olmaktadır. Dönüm başına ova tarlalardan 90, yaka tarlalardan da 60 kilo tütün elde edilmektedir. Bulgaristanda bir dönümün ekim masrafı ova arazide 550, yaka arazi» de ife 810 Jevadır. Bu ülkede ova a- raziye ekilen tütünlerin kilosu eki- alan- 14 - 15 levaya mal olmaktadır. Ova tarlalar dönlimde 90 - 100, yaka tı Yalar ise 50 - 60 kilo ürün vermekte- dir) Nakliye masraflarma gelince, Yu- nanistanda, Avrupa ülkelerine yapı- lan tütün nakliyatı için ton başına 1200 « 1800 drabmi arasında bir ile- ret almmaktadır. Bu masraf Ameri- ka için 1900 - 2400 drahmidir, Yunanistanda sigorta ücretleri genel olarak kilo başına 5 drahmiyi geçmemektedir. Bulgaristanda Avrupa tütün sev- kiyatı trenle yapılmaktadır. Nakliye ücreti ton başına 1400 » 1900 hevadır. Bu ücret Amerika için 2200 levadır, Bu ülkede tütün sigortası memleke- timizde olduğu gibi partilerin de- Zerleri üzerinden yapılmaktadır. Si- gorta ücreti kiloda 0,75 » 0/80 levayı geçmemektedir. RİN BORSA ml 10 Ağustos Cumartesi PARALAR Alsa Batış ——— Sterlin öle 518p ler 0,70,71.32 V Fransız frangı Ji 109 Liret 84586 20 Belçika frangı $1— 12 zi 2 2 İsviçre #r. | M6 820 Flerin 50 s1 20 Çek Kron Be 96— Avusturya silin | 21,50 Bip ark 39— 41 Zloti 2250 23,50 ene 12 Pip 10 Ley 15/— 16 20 Leva 2— 2— 10 Dinar 52, Bire Yen 33— 34— İsveç Kuron 30 İlm Altın G2 pe 920 Mecidiye 52.50 53,— Banknot 233— 234, ÇEKLER TAN FAYDALI BiLGiLER BUGÜNKÜ PROGRAN Istanbul 12,0 Hafif masiki ve dans musikisi (pâk). 18,30 Dans musikisi (pâk). 19,30 Çocuk saatı. Hikâyeler, Mesut Ce- mil, 20, Ziraat Bakanlığı namma bağ: İığırız hakkında söyleri Ati Nedim. 20,30 Radyo caz ve tango Orkentraları. 21,35 Son haberler, borsalar. 21,45 Bayar Garipyan şan piyano ile. 22,10 Plâk nes- riyatı, Budapeşte Piyano konseri. 2040: Konferans. .10: Caz birliğile şarkı 2218: Duyum. İsr, spor. 22.45: Orkestra konseri, 24: Gingene müziği. Bükreş 17: Kilise konseri, | 1215: Orltestra. 1315: Duyumlar. 1520: Pik, 1345: Spor duyumları. 13.55: Plik. 14.15: Du. yumlar. 1440; Plik. 17: Köylü yayımı. 18: Corologos cazı, 19: Duyumlar. 19.15: Çazm süreği, 20: Sözler. 20.20: Plâk. Sözler. 21.20: Balen orkestrası 22: Sp: süreği, 23: Duyumlar, 3 23.20: Plâk. Prag 19: Radyo piyesi. 20; Duyumlar, 20.05: Plâk, 20.10: Duyumlar, müzikli yayım. Zi: Radyo orkestrası. 22: Duyumlar. 2335: Pilik. arar 2543: Hermann Şrammel mü- Varşova 20.25: Plâk. 2050; Skeç. 21: Reportaj. . 21.50: Duyumlar. 22: Sehu- itarilerinden. 23.10: Lemberg- 23.20: Süel 21.45: Söz mann'n fani den: Şen yayım, 23: Spor, müzik. 24: Sözler, plâk. Moskova 18.30: Edebiyat. manca yayım. 22. Li le. 23.05: İngilizce yayım. &a yayım, Hamburg 20.15: Arsmiluşal tenis şampiyonluğu bildirimi. 20.35: Spor. 20.50: Hava rapo- | : Piyes, 22: Orkestra konseri. 23: 23.25: Yüzme şampiyonluğu. an müziği, Breslav 2030: Gazete duyumları. şam milziği. 22: Münih'ten röle. 23: Du- yumlar, 23.30: Aktüalite. 23.45: Dans mü- ziği, Münih 20.30: Spor. 20.55: Şiir. 21: Mascagni- 2140: Ak- sin “Cavallerin Rustcana” operas, 22: Akşam konseri, 28: e 2430: a ö NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçi ecraneler şunlardır : Bahçekapıda Salih Necati — Cağaloğlunda Übeyd — Lâlelide Sıtkı — Küçükpazarda Cemil — Aksarayda Ziya Nuri — Kar gümrükte Arif — Fenerde Emilyaği — Modada Füik İskender Altıyolda Mahmud — Şehradebaşmda 1, Hakkı — Samatyada Rıdvan — Bakırköy Hüül — Beşiktasta Nail — Şehremininde Nazım — Hasköyde Yeni Türkiye — Kasımpa- sada Yeni Turan — Büyükndada Mehmed — Heybelide Tanaş — Galatada Mahmu- diye caddesinde Mişel Sofronyadis — Taksimde Taksim — Kalyoncukulluğunda Beyoğlu — Hamamda 5. Barunakyan — Eyünte Hikmet eczaneleri, . LIMAN Bugün limanımıza gelecek vapurlar 3 Saat 12 o Kocaeli İmrozden 16.18 Güzel Bandırma İsmitter gezsin minmmnden gidecek yaparlar 3 — 9 Ayten İzmite 9 Anya Mudanyaya 10 İnebolu Mersine 20 Erzurum Karadenize . SİNEMALAR TİYATROLAR * Şehir Opereti: Tepebaşı Belediye bahçesinde Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar günleri saat tam 21 de “Deli Dolu” ope- ret 3 perde, yazan Ekrem Reşit, besteliyen Cemal Reşit, İstan- bul ciheti, Bebek ve Şişli tram- vayları temin edilmiştir. * Sümer: İlkbahar Şarkını — Alayin Kın, (TAN)IN ÖYKUSU | AŞK Ş “Gu€bain ve Ortakları” nın büyük ayakkabı atelyelerindeki Jean Gu&- bain öğle yemeğinden sonra, apartma nındaki bürosunda : birazcık dinlen- meğe alışmıştı. Mağaradan uzakta, otralnı kuşatan sıkıcı şeylerden bir aralık kurtularak, evinde yalnız ca oturup işlerini düşünmeği Se» verdi, Hergün olduğu gibi, bugün de, Jean Gudbain masasma oturmuş dü- şünüyordu. Kafasmın — düşünceden azcık kurtulduğu bir anda, birden, gözüne sabahleyin yeni konmuş ku- rutma kâğıdı ilişti; üstünde, ters harfli birçok kelimeler, bir de imza iliyordu. : “İzaza mı P. Onu birden tanıdı, Tersine yazılan bu yazılardan bü - yük harfle başlıyan İmza tamamen okunuyordu, sadece “e” si eksikti. Demek ki, -* mektubu büroda bu sabah yazmıştı. Pek mümkündü bunda karışık ve gizli bir nokta yoktu. Peki, imzadan evvelki bu satır?.. Ne demekti, bu?.. Harfler hiç şilik değildi. ama, tersine yazılmış bir yazıyı da sökmek her bapa yiğitin İşi mi? Bu işi o kadar iyi becerdi ki, cüm- lenin,harflerini evvelâ ayrı ayrı yaza” rak, sonra da kelimeleri ayırarak, “senin bütün aşkın!” olduğunu sök- tü. Allah, Allah!,. Gufbain'in kanı beynine sıçradı. O... idi, haf. Bunu karısı, her zaman yanında olan ko- casına yazmamıştı, oeibet. Peki, o halde, kime?.. Çıldırtıcı birşey?.. Bu iği, ve sevdiği için buka- dar şrmarttığı Germaine 1. Evet, çek köttdür, bu kadınlar! Müthiş kızdı. Derhal bu hikâyeyi öğrenmek istedi. Hizmetçiyi çağırdı — Marie! — Buyrun hu — Bizim bayan nerde? — Gezmeğe çıktı. Doktor ona öğ- ledensonraları yarım saatlik bir ge“ zinti tavsiye etmişti. — Peki, hadi, gık ? 4 Odada hırçınca bir aşağı, bir yu - karı ir geler Hikâyeyi öğrenmeli, Ama, nasıl?, Banyo odasına i bütün mus- lukları açtı, kapadı. Hiç birşey, hiç birşey? Bir sandalyenin arkalığında, Ger- maine'in asılı duran çantasını gör » dü... Eğer götürmemişse, içinde ola- caktı.. Yahut ta. Evet, belki de bi » rakmak gafletini olal lirdi, Mesele çantayı açmak ve ka- trrma! Bir aralık düşündü, fakat kızgın. lığı kibarlığını yenmişti. Deli gibi gantanın üstüne atıldı, ve karıştırdı. Çok yorulmadan mektubu buldu. Zaten, çantanm - içinde bu mektup- tan başka birşey yoktu. Ne mektuptu, bu!.. Kuvetli bir aşk mektubu, Ne ihtiras, ne samimi yet, Yarabbi... Zavallı, Jean Guâ- ink. Kuduruyordu: o kadar ki, bir a- ralık kendişine inme inmiş sandı. Hemen herşeyi yerli yerine koydu, sonra * — Karıyı mı öldüreyim?.. Herifi mi?... Kendimi mi homurda- narak bürosunun başma geldi. Birden, yüzü korkunç bir siritma ile iğrençleşti: bulmuştu. Mme gezintiden dönünce, onu tatlılıkla, hattâ gülerek kar- gıladı. Hemen karısine: — Dinle, Görmaine, dedi. Bi sana, hoşuna gidecek birşey yap - mak istiyor, canım. Evet, düşün - düm. Bugüne kadar bana tuhaf ge ln. Senin hava vaftizini yapalım; Içacağır, farla lâf yok. Fırsa- t kaçırma : bu kararım kolay ko- Jay eline geçmez... Hadi, git şimdi, giyin. Yarım saat sonra Bourget ye gideceğiz. — Fakat, dostum, ben... — İstemiyor musun?. — Bunu söylemedim. «. — Evelce kendim İstiyordun, MEKTUBU Yazan : R. Gharmy ——- Çeviren : Şerif söylenince korkmağa mı başladın. — Hayır, yalnız. — Ne, nasil?.. ; — Bugün hava pek güzel değil — Belki pilotlar da uçmak İste * miyecekler. — Görlirüz.. Şimdi sen lâfı bırak ya bugün uçarız, yahut bir daha ©" mak filân arama. Jean Gudbain kocasının kafasında olüp bitenden habersizdi. Razı ol du. Çabucak giyindi. Otomobil onl& tı bekliyordu. Bindiler, gittiler. Bourget'ye gelince, hava çok kö" tüleşti. Kasırga, arkasından yağ * mur., Uçaklar uçmıyor. Germaine : — Gördün mü, dedi. iğ — Peki, havanın açılmasını bek * leriz. — Anlamıyorum, o uçmak için ni diye bu kadar ısrar ediyorsun? — Demin, büromda oturuyordum Birden seninle beraber uçmağa ka * rar verdim. Bilirim; Biraz yüreği boplıyacak ama, aldırma! Düşerse İ te, biribirimize sarılarak düşeceği#* Madem ki, anca beraber kanca ber ber, teesslife bile değmez. gi Hava, biraz açılır gibi oldu. Je" Gudbain hemen kalkılmasını istedi Biz pilot anlar: uçurmağa razı old Bu, epi trajik bir uçuş oldu. Hef an, bir nevi sadisma haleti yaşıyaf Gutbain “bu böyle giderse, diyordür kafalarımız biribirine çarpıla çarp” la kırılacak!,,. Pilot başile “hayır!” şareti yapıyordu. Görmain çok kof” kuyordu. Yüzünde bir ölü rengi vif dı Jean Guâbain 'alaylı alaylı Lie yer, ve “bak, tabansızın biri!,, diyef du. Halbuki Görmain ara sıra kel ni kaybediyor, ve oturduğu yere Y” ğilweriyordu. can: — Ha, nasıl, tuhaf mı? diyordü Hoşuna gidiyor mu?.. Ben bayrlıyf” rum, çok tatlı bir gün: Germaine de ölgün bir sesle: , — Başımıza bir felâket geliri” gok sevineceksin, gibi geliyor, mırıldanıyordu. * — Cezan bu senin! Jean karısının bu son lâfı işi? e bilmiy: lerek elli güz kesti, yavaş yavaş yere indi. © Görmaine ba; ts. ma la ai görürdü * er, teski Bir müddet istirahatten, ve edici bir ilâç içtikten sonra, bsi? kendine Gelmeğe başladı. Berabe'“* Parise beeg yi Eve gelince, et “ — Niğin, dedi, bugün bu tecrif nin yapılmasında o kadar inat ettin “Cezan bu senin!” demekle ne mak istiyordun?.. Jean, tok bir sesle: — Anlamelın mı, diye cevap ei di, Çantanda unuttuğun © An! mektup aklına gelmedi mi, hiç? #1, İkimiz de beraber ölseydik bugü” Cesaret edemedim ki. ay” Görmaine işi anladı. Birden ğa kalktı, ve : — Ne tuhaf ei Bu Için mi?. Çok fesat disini. Ok âşıkım mi var, sandın. Bu e tiklerimin sebebi bu miydi?.. mızı söndürecektin.. — Musikisi e 2.83 — Sus! Bu mektup mu?,. düğün, “Şık kadın” gazetesinin 4 tığı «En güzel aşk mektubu? | 4 sabakasına fe mektubun kopy İstersen, müddelumumi ları, gazeteyi göstereyim. BÖYİ, müsabakaya girmek hoşuma rek yazmıştım. Zavalli bedbaht Hem, ben © mektubu hep ME ii nerek yazmıştım. Adala, Ginenii doğru meli yordu? Kocası kadar safdil oly8 O karısına çek alışmıştır, v6 “© vk Tek da 11.8.835 sz ' il İl j N