zi TAN 11 .3.y3ş ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler Belgrat, 7 (Hususi muhabirimiz yazıyor) — Küçük andlaşma konfe- ransı malüm olduğu üzere 29 Ağus- tostaki Bled'de toplanacaktır. Yugos lavya ile Sovyet Rusya arasında doğ rudan doğruya münasebata girişmek spetelesi uzun uzadıya kol bir rapor vercektir. Daha simdiden siyasal mahafil, Yugoslav - yanın Sovyet Rusyaya karşı vaziye- tinde hiç olmazsa bir günlük bir te- PRENS PAUÇ beddül olamıyacağını söylemektedir. ler Avrupanın bir parçası Avrupa ve arsrulusal siyasadaki kararsızlıkların tesiri altında kalarak Yugoslavyanın Avrupanın bir kısmında coğrafi ve as keri vaziyetin anahtarını tutmasın - dan dolayı, dış siyasada hangi veçhe- yi alacağına karar veremediğini zan- nediyorlar. Bu zan tamamile hatâdır. Çünkü Yugoslavya siyasanı tadilâta uğramamıştır ve uğrayamaz da. Müt tefiklerine karşı samimiyet ve sada - kat Sırbistanın bir an'anesi idi. Yu- goslavya bunu tevarüs etmiştir. Yugoslavya, dalma barışı korumak endişesile müstakil bir propaganda takip etmek istiyor. Avrupa bütün diktatör şeflerin takındıkları vaziyet dolayıtile hareketlidir. Bunlarm ne istediği malüm değildir. Her dakika beklenilmedik bir hâdise çıkabilir. Hitlercilerin Rusya hakkında besle - dikleri hisler malümdur. Bununla be raber Yugoslavya da, bir taraftan Al manyanın hareketleri dikkatlice ta - kip edilirken, bunun için bir tehlike olmadığı kanaati vardır. Onun için, Sovyet Rusyaya karşı, Avrupa barışt nın menfaati bakımından vaziyetini değiştirmek istemiyorlar. Kabine Teşrinde tadil edilecek Siyasal hayatın normal bir gekle girmesi üzerine, hattâ yabancı mem- —Ne güzel otomobilin var, bumu da bir yerden mi aşırdın? — Vallahi deği! 2.000 franga aldım. — İki bin frangı nereden bul. dun? — İşte onu çaldım. ORTA AVRUPADA Yugoslavya Siyasası leketlerde bile Stoyadinoviç kabine - sinde bir tadilât yapılacağı şayiası do las Bünun kuvveden File çıkacağına şüphe etmemelidir. Fakat bu tadil, siyasal gruplarm yeniden teşkilinden evvel yani, eylülün sonun dan veyahut teşrinievvelin iptidala - rından önce olmzyacaktır. Radikal partinin icra komitesi, bu esnada top lanâcaktır. Diğer taraftan, muhalefet şeflerinin toplantısı da bu aydin ey- lüle brrakılmıştır. Hükümetin tadili, siyasal partiler- deki derin değişikliklerin bir ifadesi olacaktır. Bugünkü vaziyette hükü - mette yeniden teşkil edilen gruplarla alâkadar olmayan kimseler vardır. Radikal birliğe giren eski müşterek © programın tahakkukunda si tesirlerinin bulunması için, ra- dikal birlikte daha iyi temsil edilme- lerini isteyeceklerdir. Hırvatların faaliyeti Yarın, büyük Hırvat İlderi Stydpan' Râdich'in ölümünün yedinci yıldönü- mü, münasebetile her sene oldüğü gi bi bir iktifal yapılacaktır. Halk kitle- leri karşısında bir disiplin tesisine mu yalfak olan, bugünkü Hırvat Jideri Maçek, hiç şüphesiz bugünkü reji- min hakiki demokrasiye inkılâbını kolaylaştırmak için samimi ve lüzum lu durumunu muhafaza edecektir. Miçek birçok defalar, Stoyadino - viğ'in vazifesini kolaylaştırmak için BENES yardım edeceğine dair iyi örnekler vermiştir. Bügün Maçek yalnız Hır- vat köylü Tüderi, değildir. Onun harpten evvel, grupuna dahil olan, kimseler de var- dır. Bunlar ber tezahürü, karşık çe karışıklık çıkarmak İ- çin vesile olarak kullanan komünistlere anlaşmışlardır. Nete - kim Maçek'in 56 mcı yıldönümü mü nasebetile, Zagreb'de 19, 20 temmuz- da hâdiseler çıkarmak ta istemişler - dir. Londra sokakları dar geliyor Matin'den: * Londrada en işlek avenlilerden biri Strand caddesidir. Burası İngi- liz Payitahtınm en zengin, en teci- men yeridir. Strand birkaç defa genişletildi. Son genişletilmesi otuz altı yıl önce olmuştu. Genişliği iki katma çıkarıl- muştı. O zamanki İngiliz gazeteleri- nin çoğu bunu fazla buldular. Bu ge- nişleme sekiz milyon İngiliz altını- na mal olmuştu. Bugün, Strand'ın genişliği az gö- tülüyor .Yeniden genişletmek lâzim- geliyormuş.. Hâdiseler, insan tah- minlerini her zaman geride bırakı- yor. partiler, | Ric #t Rac'tan: Bir gün Monte.Carlo gazinosunun taraçasında, Fenerdeki kibar ailelere mensup birkaç kişi, biraz uzakta otu. | ran sivri sakallı bir adamı işaret ede- rek aralarında konuşuyorlardı: “Aca- | ba o mu, o değil mi?”, Bu esnada kulağı pek fazla delik olan ihtiyar, yüzünü onlardan tarafa çevirdi | ve bağırdı: ) — Evet baylar, odur. Tatavla haydudu Zaharof gösterdiğiniz adam» dır. Acaba Zahârof hakikaten Tatavla- da mı doğmuştur? 'Bu silâh kralı hakkında bir kitap yazan Neumann, enun Tatavlal olduğunu iddia eder. | Fakat resmi vesaika nazaran Zaha - rof'un dört tane doğum yeri vardır. Bizzat kendisi 1873 te Londra mah- kemesi huzurunda 1951 de Tatavla- da doğduğunu söylemiştir. Fakat 1892 de büyük bir mitralyöz ve tah- telbahir fabrikalarma malik olan Maxim Nordenfeld şirketinde Fener Fatriğinin tasdikli bir kâğıdını gös- tererek o 1849 da Avustralyahın Mowehllon şehrinde doğduğunu id - dia etmiş, neden sonra da aslen Fe- nerli akdağunu gey emişi Zaharo- fun oğluyum diye meydana çıkan başkası da tuccarının a Kl doğduyunu Tad orda; ne iddia etmektedir. Fakat ne olursa olsun doğduğu yer © kadar haizi ehemmiyet değildir. Yalnız büyükbabasının Tatavlalı ol- duğu muhakkaktır. Şurası muhak - kaktır ki, 1873 te Basil Zaharof Londra'yı idi. Burdaki resmi kayıt- lara bakılırsa, kendisi mahkemeye verilmişti. Suçu, Istanbulda bulunan Hifendides isminde bir tüccarın ema- net ettiği malları, gayri meşru suret- te üzerine almak, yani açık türkçesi zimmetine geçirmekti. Dava esmasmda karşı taraf, belki sonradan anlaşarak Zaharof'un ser- best bırakılmasını istedi, Bu, haddi #atında çok garipti. Fakat Zaharol, maxılsa onları kandırmış ve 100 iş- terlin kefalet mukabilinde hürriyeti. ne kavuşmuştur. Zaharof bü hürriyeti gayet mükem mel surette kullandı. 1877 de Nor - denfeld silâh fabrikasının Balkan mü messili olmuştu. O zaman bu firma - nın şöhreti çok büyüktü, Çünkü elin- de birçok ihtira beratları vardı. İlk Zaharof harikulâde manevralar çe- viriyordu, Harbeden iki devlete de ayni zamanda silâh, tahtelbahir satı- Yor, birine sureti haktan görünürken, 104, KIRMIZI VE SIYAH STENDHAL rin konuşmalarında, herkeste görü- len biribirini kötüleme arzuzundan başka bir şey bulamıyor, o sözlere çanı sıkılıyordu. Onun © taşralılara, bir de İngilizlere mahsus faziletfu- ruşluğu, bu sözlerde bir çekememez- lik bile görüyordu; ama bunda'hiç şüphesiz yanılıyordu. İşinden: “Comte Norbert'e, al- bayıma yirmi satırlık bir mektup yaz- mak için tam üç defa müsvedde yap- tr, dedi; bütün örnrümde, M. Sainc- larir'inkiler gibi bir sayıfa yazı yaz- sa, daha ne İster... Öyle pek önemli bir adam olma. dığı için kimsenin dikkatini çekme- den, bir gruptan ötekine sokulabili- yordu; uzaktan baron Bâton'u kollu- yor, onu bir dinlemek istiyordu. Bu pek zeki adamın endişeli bir hali vardı; Julien onun bu halinin ancak üç dört zarif, İğneli söz bulduktan sonra birar geçtiğini gördü. Julien bu çeşit zekânm, meydana ihtiyacı olduğunu düşündü. Baron öyle kısa nükteler, cinas- Jar beceremezdi; onun parlak olabil- mek için, her biri altışar satırdan ke- sa olmamak Üzere, en aşağı dört cümleye ihtiyacı vardı. Jullen'in arkasında biri: , — Bu adam konuşmuyor, kitabet yarışma girişmiş, dedi. Juliyen döndü ve bunu söyliyen adamın comte Chalvet olduğunu öğ- renince sevincinden kıpkırmızı ol- du, M. Chalvet, asrın en ince adâmi- dır. Julien onun adma Möâmorial de Sainte - Helâne'de de, Napoldon'un söyleyip yazdırdığı tarih parçaların- da da rasgelmişti. Comte Çhalvet sözünü kısa söyler bir adamdı; ama sözü ile attığı oklar birer şimşek gi- bi parlar, doğru, canlı ve bazan da derin olurdu. O bir iş üzerine edilen söze karıştı mı, ossaat mesele aydın- lanmağa yüz tutardı. O, bu İşle ilişi- ği olan Birtakım vakalar zikreder ve sözünü tatlı tatlı dinletirdi. Zaten sıyasa işlerinde hayasızlığa varan siğ çiğ görüşleri vardı. Göğsünde üç nişan taşıyan bir bay- la biç şüphesiz alay ediyor, ona: — Ben bağınsız bir adamım, di- ordu, Ben bugün, altı hafta önce- fikrimi o değiştirmemiş olmağa borçlu muyum? Borçlu isem, bir dü- şündüğüm şey artık beni istibdadı altına alıyor demektir. Etrafını çevirmiş olan dört deli- kanlı, yüzlerini ekşittiler; bu baylar eğlenceli sözden hoşlanmaz. Comte Chalvet, fazla ileri gitmiş olduğunu anladı. Çok şükür ki M. Balland gö- züne ilişti. Bu M. Balland fazilet, namus sözlerini ağzından düşürmez bir hinoğlu idi. Comte Chalvet onun- la konuşmağa başladı: etraftakiler yaklaştılar, zavalir Balland'ın iyice bir mlatılacağı belli idi, M. Balland yüzünün gayet çirkin, kibarlar ale - mindeki ilik adımlarının da anlatılma- si zor şeyler olmasına rağmen yük- sek hislerden ve ahlaktan dem vura vura çok zengin bir kadınla evlen - mişti, bu kadın ölmüştür; ondan son- ra aldığı, yine gayet zengin kadın ise salonlarda gözükmez. M. Balland- nın yılda altmış bin lira geliri va dır, onun da etrafını — kendine gö- re — dalkavuklar almıştır; fakat M. Balland bununla böbürlenmez, yine boynu büküktür. Comte Chalvet ona bütün bunlardan insafsızca bahsetti, Az sonra, etraflarında toplananlar 0- tuzu buldu, Herkes, asrm umudu olan ağırbaşlı delikanlılar bile, gü - lümsüyordu. Julien içinden: “Bu adam M. de La Mole'a niçin geliyor? dedi; bu- rada herkesin eğlencesi olduğu bel ” Bu işin aslını sorup öğrenmek işin abb& Pirard'ın yanına gitti, Tatavlalı Milyarder Sir Bazil Zaharof'un Dalavereli Hayatı ötekinin yüzüne gülüyordu. Nasıl çalıştığına bir misal olmak üzere şu hikâyeyi anlatalım: Rusyada gayet mühim bir iş takip ediyordu. Her şey yolunda idi. Fakat bir erkânı harp zabiti bu işe engel ol mağa çalışıyordu. Bu zabit sigara İçer di, Bir gün Zaharof sigara tabakası- mun içine bin rublelik bir kâat koydu. ZAHAROF Sonra bağın: çevirerek tabakayı müh melâne bir şekilde zabite uzattı. Ken disi içinden bir alacağı zaman, 1000 rubilelik Tel ortadan kaybol- duğunu görmüştü Zaharof memmun. du, Fakat nedense zabit gene yola gelmemişti. Aradan bir müddet daha geçti. Zabit sigarasını içti ve tekrar Zaharol'a dönerek dedi ki: — Affedersiniz, bir sigara daha verir misiniz? İş gene bununla bitmiyordu. Ge - meral K. isminde bir adam bu alış ve- koymağâ rişo karşı başlamıştı. Bin gün Zaharof kendisini bu generale da vet ettirdi. Generalin karısı odada yalnızdı. Zaharof odada bulunan ale- İâde cam bir avizeye bakarak: — Aman Madam, dedi, bu ne müt hiş bir vazol Madam hayretler içinde idi: — Yok efendim. diye cevap verdi. Alelâde birşey. z Fakat Zaharof dinlemiyordu. Is » kemleye çıktı, elile avizeyi tetkik etmeğe başladı: : — Ben bu işten anlarım. Aman e- fendim ne kiymetli şey, ne müthiş iy. Mora yavaşça eğildi: — Atfedersiniz Madam, dedi. Ben kolleksiyona meraklıyım. Bu avizeyi bana sâtârsanız minnettar kalırım. | Zannederim 100 bin ruble verebile - ceğim. Kadın meseleyi kocasma söyliyece M. Balland sevişip git — Hele şükür! dediz babam kol- lamağa gelenlerden biri giti; şimdi My dedi; ama öyle ise marguis; Balland'ı | olduğu hiç su götürmezdi ama sivil. | herifin rengi bir türlü yerine niçin evine sokuyor? Somurtkan abbö Pirard, salonun | nının burkusu bir köşesine çekilmiş, uşaklar lerin adını söyledikçi, Harbier de Sö- ville'in Başile'i gibi homurdanıyordu: — Burası heramiler mağarası mı | Pifardin en çirkinler TIP ALEMİNDE Sarımsak Deyipte Geçme yin, Birçok Faziletleri Var! La Sante'den: Fransızca bir tıp gazetesinde Dr. V. Seneda diyor ki: Tababet, gittikçe sadeliğe doğru gidiyor. Otlarla yapıla- cak tedavi bir selâmet metodu gibi gösteriliyor. Sarmısağın cidden şaşılacak hassalarını okuyucularımıza anlatmak isti- yoruz. Bir hekim demiştir ki: Tabi- at, dünyanın en zengin eczaha- nesidir. Anlaşılıyor ki, çok hak» k imiş. Sarmısağın tarihini yazmak hayli uzun olur. (M. E. 4500) yıl önce Herodot sarmısaktan bahsetmiştir, Atina ve Roma- nın başlıca hekimleri bunu kay- detmekten hâli kalmadılar. Bü- tün Eskiçağ hekimleri sarmısa- ğa birçok selâmetli faziletler atfetmişlerdi. Ortaçağda sarmısak vebaya karşı tahaffuz için kullanılırdı. Ambroise Pure, salgın za - manlarında sarmısak yemeği tavsiye ederdi. Raspsail usulü- nün temeltaşı sarmısaktır, Sarmısağın her derde deva olmadığı şüphesizdir. Ancak bütün bu hekimler, ellerinde mükemmel lâboratüvarlar olma» dığı halde, sarmısağın türlü se- rapötik hassalarını tabiatin bağrından çıkarmışlardı. Damağa sert gelmesine ve devamlı kokusuna rağmen çok- ça yenildiği halde bile mide için kat'iyyen zararlı değildir. Sarmısağın kalp üzerinde bü- yük tesiri vardır. Eski zaman pehlivanları, güleşe başlama- dan önce sarmısak yemeği unutmazlardr.. Bundan baska sarmısak, damar hastalığı ve yüksek tansiyon busule getiren kristalleri eritmek suretile çok faydalıdir. Bu hastalıklara kar- ğini bildirdi. Ertesi gün tablatile Zaharofu tek- rar çaya çağırmışlardı. Silâih kralı âvizeyi 150 bin ruble mukabilinde al mağa muvaffak oldu! Bu avize, belki bugün Vickers'in meclisi idare salonlarında hâlâ asılı - dır. Çünkü o zamanlarda bile bu meş hur manevracı artık İsveçli âlim Nor denfeld'in hesabına çalışmıyordu. Bu nu ortadan kaldırmış. şirketi tasfiye etmiş, Maxim ismindeki mitral fabrikasına erik olarak girmişti, ra Maxim »- Zaharof şirketini 1 mil- yon1,358,334 imeiee mukabilinde Vickers'e sattı. Vickers bunun bir kısmını aksiyon, bir kısmını da para olarak iki şerike veretekti.Bu şirket» te Zaharof'un malı olmuştu. Neumann bu şirketin 1914 le 1918 arasında 4 harp gemisi, 3 zırhlı, $3 tahtelbahir, 62 küçük gemi, 3 mua « vin gemisi, 3,328 ağır deniz topu, 100,000 den fazla o mitralyöz, 5,500 tayyare ve daha birçok zırh, bomba ve saire sattığını söylemektedir. Bu ticaret şirkete 44 milyon kâr bırakmış, bunun yüzde 60 mı da Zaharof almıtşır, mademoiselle de La Mole: — Bu abb& Pirârd'ım ne biçim &ü- ratt var? dedi. Julien bu söze sinirlendi ama Ma- | kurnazlık, seçmenlerden | biri thilde'e hak da verdi. M. Pirard'ın © salonda sulunan en namuslu adam celi suratı, hele şimdiki gibi vicda.| yordu. Birtakım sakat dü işmizazlara başladığı | adamlar, kürek cezası sözü bile şı sarmısak tavsiye olunur, Saf” mısak kalp adalelerini kuvvet © lendirerek deveranı düzeltir, #8“ nı temizler. Bundan başka b8” sur, romatizma, hayız güçlüğü gibi hastalıklarda güzel sonu& lar verir. Sarmısak birinci $ bir antiseptiktir. Grip salgını © lan kışlarda, sarmısak yiyenl© rin salgından muaf kaldıklar müşahede edilmiştir. # Sarmısağın havi olduğu kü * kürtlü esanslar, nefes borular” vasıtasile ifraz olunur. BU esanslar, geçerken akciğer alv€” ollerini, bronşları dezenicktö eder. Bronşit, nefes darlığı, ve bat veremler, sarmısakla hayli iy” leşir. Bazı kimselere göre bunun Koch basilleri üzerinde de doğ” rudan doğruya bir tesiri vardıf- Öyle ise: Bol bol sarmısaf yiyelim. Sarmısak ki, uzvi kom” binezonlar, sıhhi ve can verici usareleri havidir. Çok sarmısak yenen memle* ketlerde hayat uzundur. Bak kanlarda, yakın şarkta yüz yaş” na varan ihtiyarların çoğu uzuf ömürlerini sarmısağa atfeder” ler. ————— AR Gü ri Lehistan - Danzig Berlin, ınleri Lehistan siyasal çeve! vim rı kaydetmektedirler, “La Correspondance Politigue # Diplomatiyse” bu hususta şunları yazıyo, 'Danzig ve Lehistan, anlaşmak İ isteğinde olduklarını isbat ettiler. Bu suretle yalnız kendi ekonomik menfaatlarına değil, ayni zamande Avrupa barışına da hizmet etmif ve Alman » Leh ilgilerinde j güçlükler yüğünden bu barışın bo * Salman isteye “ban tarafları umudunu kesmiş oldular.,, Leh gazetelerinden: Lehistan ile serbest Dansiz şeh” ri arasında 8 Ağustosta imza edil miş protokoldan evvel çıkan güm” rük hâdiselerini birer birer gözde” geçiren Gazeta Polska, bu protok* lün serbest Dansiğ şehrinin par€ siyasasının mantıki neticesini ver” miş, yani dövizlere ait tanzimine yaramış olduğunu yas * maktadır. e e —— ———— Allaha on numaral MManianne'dan? Yazılı olarak yapılan bir ini” tihanda talebeden biri bir sor” gunun altına şu cümleyi yazar? “Bu sualin cevabını ancak All#” hü taalâ bilir”, Buna mukal muallim de talebenin imtihaf. kâğıdınm üzerine şu cü karalar: “Şu halde Allaha ©" numara; size de taze bir simif takdim ediyorum.” ya kendi adamlarında” inin adı ile doldurulmuş push, atmıştı. İşi kökünden düzeltiveren gözüne ilişti: hemen gidip ie i liy'yi övdüler. Bu kötü işten bei. geleni: ettir zamanlar, pek çirkin şeydi. . Jullen | ler. M, de La Mole onu soğuk ki" içinden: “Bir de insanın ne olduğu | ladı. Zavallı baron çabucak sıvışt” yüzünden okunur derler! dedi, zamanlar, ne? her me ad işitsen, bir edebsizin | ruhunun asilliği yüzünden pireyi de- adı. Abb Pirardim böyle söylemesi, kibarlar âleminin meyi önemlediği bilmediğindendi. Fakat dostları ja menistlerden bu adamlar hakkında öğrendikleri gayetle doğru idi; onla- | rın salonlara girip çıkmaları, bütün fkalara da, kendi çıkarlarına da hizmet etmeği bilmelerindendi. O ak- şam abbâ, birkaç dakika, Jullem'i in telaşlı telaşir suallerine derdini döke için kötüdür demeğe mecbur oldu- miz, sakin bir rusu abbö Pirard. istediği olsun diye hayir şeylere katlanmış, kendine bir uşak tutmuş, Üstünü sene da düzeltmişti. Julien salonda garip bir bal sezdi: bütün gözler ortayı birdenbire bir yarı süküt kap-| ler, ince fi döke cevab verdi ama sonra, herkes | lamiştr. Uşaklar, son seçimlerde yap- | yordu; ama “Tanbeau bu tığı ile herkesin dikkatini üzerine unu görünce, daha fazla günaha gir. | çekmiş olan baron de Toliy'nin gel- memek için sustu, vi iyilik edip iyilik söylemek oldu- ğuna da inandığından dünyası ce- hennem olurdu. Tulien tekrar kanapcye dönünce Bu öfkeli janse- | diğini haber veriyordu. Julien öne | du. Julien, onun bulunduğu nist, dünyada hırıstiyanların baş öde- | doğru yürüdü ve onu iyice gördü | yaklaştığı sırada Tanbeau: Baron de Tolly bir seçim kurulunun (coliöge electoral - intihap ) başkanı idi: marifet göstermeğe kal- kıp, partilerden birinin oy puslaları- hı elçabukluğuna getirmiş; bunların Comte Chalvet * (1) — Buradan böyle erken ayl ÜR berke gl i ki & 5) iş a i < eği üz örtmeğe u gürdaden ata i x — O adama niçin o yıl hapif (1) Comte: zamanım en ünlü J Arkasi N. ATI Sak