Nizamettin NAZİF Gelen Atlılar iki Olüyü Sokak Ortasında Bırak- mışlardı. Kim Olduklarını Sormamışlardı Bile Kar gene yağmıya başlamıştı süvarilerden bir kısmı, iki ir sürü demirci ve maran- nlar: dizilmiş bir sokağa saparak kafileden ayrıldılar Az ötede sekiz on atlı daha, en önde giden iriyarı adamdan bir emir almağa lüzum görmeden bir başka sokağa sapıp gözden kayboldular Kuşoğlan'ın bunlar arasında ken - dini tam bir emniyet içinde addetti- her halinden belli oluyordu. Ka- kemikler kalabalığın ve Civanşir damlarınn adını işitmişe benze» saran birta İleride, kenarına goz dük ile medikleri bu delikani kım sırlar olsa gerekti. da bir hana indiği anlaşılı. Demek ki Kazanın yerlisi de ve ber kapısını her gelene es arla açan Kazanlılar uzaktan bir akrabalıl geniş dan biriyle yle dursun üstünkörü bir tanışık lığı bile yoktu. O halde, Kazandı önüne geleni kamçılatacak derecede ileri bir kuvveti temsil ettiği besbel- W olan Civanşir gibi bir asilzadeye kubur sıktığı ande nasl (oluyordu da, birden kırk atlı dört nala imda- dna geliyorlardı? İşin garip taraflarından Civanşir ati n bunları görmez kaçmalarında idi? Gelen atlıların kendilerine düşman , olacağını nereden kestirmişlerdi? Hem de iki ölüyü sokak © ortasında| bırakarak (o kaçmışlardı ve gelenler bunların kim olduklarını, niçin öldü- rüldüklerini sormıya bile Hizum gör- memişlerdi. “Benim adıma Kuşoğlan,, derler dediği ande koltuklarını kabartan gururu ve kuburunu çekince pa tan tereddütsüzlüğü bu genç, âcaba her sıkıştığı yerde bir imdat müfre- zesi belireceğine emin bulunuşundan ir alıyordu? | Sonra, bu Mamış Bırdı da kim olu- yordu? , Müfreze kumandanı onun söylerken başkalarmın işitmemesin- den gekinir gibi bir tavır; takınmış- te. En arılı asilzadelerin adamlarını paniğe veren böyle bir müfreze ku- mundanma © emrettiğine bakılırsa Şok önde bir kuvveti temsil ettiğine inanmak lâzmgeliyordu. Böyle bir tanıdığı olan bir adam, bu kış kıya. met içinde külüstür bir han odasın. da geceler miydi? Hiç konuşmadan gidiyorlardı. W. hemen her sokağın başında kafilede; üç beş atlı ayrılıp bir tarafa sapıve riyordu. Öyle ki büyük bir camiin önüne ulaştıkları zaman koca müfre, zeden topü topu dört kişi kalmışlar dı. Kuşoğlanla müfreze kumandan; önde gidiyorlar ve iki etk çürşıya çıkmış iki zengin şebirlinin at uşak. ları gibi üç at boyu gerilerinden ge- liyorlardı. Camlin solunda bir şatrevanr do- lan#rak bir başka sokağa saptıkları zaman kumandan : — Bey! - dedi - burada inmemiz Tüzm, Küşoğlan cevap vermedi. Atladı yere. Ve... ker atının dizginini sol koluna geçirerek yürümeğe başladı. Lâkin kumandan buna mâni oldu; — Yaya gitmemiz lâzım. — Yaya gidiyoruz ya... , — Hayır... Yalnız yaya gitmemiz değil, yaya gibi gözükmemiz de lâ zim, — Sebep? Kumandan güldü ve şarak hafif bir sesle: — Bir adam, daima öze e dan dolaşabilir. Fakat Dir atı Ee atı sizinki kadar güzel olursa herke- sin dikkatine çarpar. Halbuki gide ceğimiz yere kimseye farkettirmeden gitmemiz daha doğru olur. Kuşoğlan bir an düşünür gibi oldu, sonra: biri de görür adını gence yakla — Peki... » dedi « atımı adamları rıza bırakıyorum. Fakat iyi bakma. lartnı tenbih ediniz... — Emredersiniz bey * — Hana... Az kalsın unutacaktım. Arka ayaklarından biri nalsızdır. Nailamayı wnutmasmlar ve dikkat etsinler İriyarı adam kır atın dizginini uzattığı süyariye bakarak: — Duydunuz ya.. - dedi - Çeri nalbandına iyi tenbih edin. Eşşeklik edip tırnağı pek derin kesmesin. Ve sonra, teklifsiz bir taver takı, marak gencin omuzuna el attı Az ileride dar bir sokağa saptılar, Yürüdüler, Bu, epey uzun bir yol oldu. İri. , kâh solda bir sokağa sapıyor ve sokaklar, yürüyüş ! uzadıkça © darlaşıyorlardı.. Nihayet alçak bir kapıdan küçücük bir bah. *eye girdiler. Kumandan bu kapıyı | nın yüzünde bir iç » — Kırım hanı Devlet Giray isteseydi Ivan'ın bı düşürebilirdi. büyücek bir anahtarla açmıştı. Ka- padıktan sonra tekrar kiljtleği ve kalın bir tahta sürgüyü iki eliyle ite- rek sürdü. Dört beş adım ötede tek katlı bir ev görülüyordu. Kumandan bunun kapısını da bir başka anahtarla açtı. Dar bir sofadan bir odaya ve bir haşka odaya girdiler. Bomboş bir oda. Kuşoğlan oyu kapalı gözle takip ediyor gibiydi. Hiçbir bareke- tinden şüphelenmi yordu. İriyarı adam tek söz söylemeksi sin duvarlardan birine şöyle bir o- , Boşanan zemberek Akabinde di bir KUÇUK HARİCİ HABERLER .* Berlin, 20 A.A. — Almanyanın Çindeki orta elçiliği büyük elçiliğe sikarılmıştır. * Paris, 20 A.A. — Yüce Akdeniz biraya Laval'ın Başkanlığı altın « — toplanmıştır. Komite, ahayurd ile zey Afrika arasmdaki süel ve eko nomik si iy mesini ve Uygunlaştırlmasını tavsiye eden bir karar almıştır * Paris 20 A.A, Merkezi .—, bura. da olan ve başında 3 Amerikalı bulu ru Travellers Bank" gezginler ban. ası” veznesini ka ğ iliş patmağı mecbur * Roma, 20 AA. — Avusturya 1st göze vuran asi) bir durgunluk rün emel? ni suya (Yarınki parçada geçecek bir sahne) kısmı bir kapı gibi açıldı. Daha doğ- casu'bu duvarda ancak Öbür tara fında bir tokmağı olan bir kapı var- dı. Ve bir adam bunu iterek açmış tı. Gür kara sakallı bir adamdı bu Bir saniye kadar çatık bir suratla gelenlere baktı; sonra birdenbire selenerek kollarını açtı — Gel benim yavrum! Gel benim Ejder evlâdım. - Dedi - Kumandan hürmetkâr bir tavır ta kınmıştı, Kuşoğlann yüzünde birden bire bir şaşkınlık ve deletli bir.hay- ret belir Bir adım geriliyerek: | — Aaa! (Arkası var Bir uçak düştü” Mesocco, 20 (A.A.) — Bir Fele - İ menk uçağı düşmüştür. 12 kişinin öl- | düğü söylenmektedir. — m — Amer kanın slâh satışı Vaşington, 20 A.A. Saylavlar kuru lu dışişleri komisyonu, yabancı tlke lere silâh satanları her satıştan önce, federal hükümetten izin almağa mec bur eden bir karar almıştır HÜ met, silâh tecimi kontroluna dair ile ride yapacağı yasaya bu kararı esas tutacaktır ———— Başbakanı Dolfus'un ölümünün yıl - dönlimü münasebetiyle Vatikan Kli- sesinde büyük bir dini ayın yapıla * taktır. Ayinde Kardinaller ve elçile” de bulunacaktır. Paris'te yapılan bir müsabakada en güzel amazonla en güzel binici kadın müsabakasında birinci olanlar, — FAYDALI BiLGiLER BUĞÜNKÜ PROGRAM İstanbul 18.30; Plâk neşriyatı, Dans mu sikisi (pik) 1930: Çocuk saati. Hikâye ler. Mes'ut Cemil. 20: Konferans. 20.30 Radyo caz ve tango orkestralar ve Çadır x. Türkçe sözlü eserler. 21.30: Son ha berler, Borsalar; 21.40: Mesat Cemil (Vi- yolonsel solo). 22: Türkçe operet parça- ları. (pâk). İ Bükreş l 12.30: Koro konseri, 13: Sözler. 1305 Orkest 45: Spor haberi, 13.55: Kon serin söreği, 14.15: Duyumlar. 14.35: Kom- | serin süreği. 18: Orkestra. 19: Duyumlar, | 19165: Komserin süreği. 20: Sözler. 20.20: Romen halk müziği. 20.50: Sözler. 21. Radyo salon orkestrası. 22: Spor. 22. Konserin süreği. 23: Duyumlar. . 2820: tüik Budapeşte 20: Konferans. 20.30: Piyano | birliğile sarkılar, 21.10: Sözler, 21.35: Berend sa- lon orkestrası, 22: Duyumlar. 22.30: Uh sal könser. 2305: Keman konseri. 2325: Çingene müziği, 24.20: Cazband. Duyum- lar, Varşova 2025: Plâk 2050: Sözler. 21: Ko: fans. 21.10: Oda müziği, 2145: Söz! 21.80: Duyumlar. 22: Senlonik orkestra konseri. 2230: Şen yayım. 23: Duyular, 23.165: Duyumlar, 23.20: Süel konser, 24: Sözler. 20.05: Caz. Prag 20.15: Salon kuarteti, 2050: Sözler. 21. | 20: Dans ve rapsodiler. 22: Duyumlar. 2 Karışık o orkestra konseri, 23.35 İ plâk. 2145: Car orkestrası Hamburg 0.35: Spor. 20,560; Hava raporu. 2: opera müziği. 22: “Kitsch kumpan. . rsdyo piyesi, 23: Duyamlar Breslau 19.50: Koro konus 20.30: Aktüalite. 21: Dans, 23: Duyumlar. 2330: Car, Münih 20.40: Spor. 21: Radyo piyesi. 23: Da yumlar. 23.20: Reportaj. 23.30: Dans mü- riği SİNEMALAR | TİYATROLAR * Şehir Opereti: Tepebaşı Be - lediye bahçesinde bu akşam: “Deii Dolu” opereti üç perde. İstanbul çiheti ve Bebek tram vayları temin edilmişt & Meleki Ayık Rahibe — Aşk kelepçesi, Sö ğek 4 beyran Kur ve maske ultında, Klkesere «Dul alşenir — Gersoeler rahi # Yaldır « Sibirya mahkümları — Sergü- zeşt Kralı, # Alkasar : Çin Esrarı, İpek; Benhur — Parisli âşıklar. (TAN)IN OYKUSU Seyfullah; sıkr'yan, utangaç bir de- likanlıdır, Seyfullah, bu sıkılganlığı- na ve ütangaçlığına bakmadan Ayşe yi sevmektedir. Seyfullah , Ayşe'yi sevmesine bakmadan onunla Evlen- mek istemektedir. Bir delikanlı bir kızı sevip onunla evlenmek isteyince ne yapar? Gidip kızm babasına baş yurur. Halbuki Seyfu lah, sıkılgan ve utangaç bir de- ikanlıdır. ve Ayşe'nin babası karşi sna çıkınca utancından ağzını bile açamıyacağına emindir. Seyfullah, sıkılgan ve utangaç bir delikanlıdır amma, Ayşe açıkgöz ve kuraaz bir genç kızdır. Utangaç ve sıkılgan bir delikanlı, açıkgöz ve kurnaz bir kızla evlenmek isterse ne olur? Açıkgöz ve kurnaz genç kız, utangaç ve sıkılgan de ikan- ıya yel gösterir. Ayşe de bunu dedi ki — Sen 'sıkılma sevgilim. Yarın akşam bizim eve gel ve babamdan be İ ni iste. Ona ne söyliyeceklerini, ne İ söylemek lizrmgeldiğini ben şu kâğı- İda yazdım, Bak. al, okul. Sonra ez- İ zerlersin. Mesele kalmaz... yaptı. Seyfullah'a Seyful ah, Ayşe'nin uzattığı kâğıdı aldı. Bu daktiloyla yazılmış bir isti- daya benziyordu. o Seyfullah kâğıda bir göz gezdirdi. Yazılar şu satırlar. in başlıyordu m bayım, kırmız Ayşe'yi bü: miyetimle sevmekte olduğu te farkına yarmışsınızdır. Seyfullah - sevincinden © kıpkırmızı olarak kâğıdı cebine koydu: — Hemen ezberlemeğe gidiyorum. Yarın akşam sizdeyim, dedi. Ayşe ski gan sevgilisinin feraha * Milli ; Çaraviç — Arslan adam. # Sümer : Askın sesi — Duzdaban bas bacak kadın ahçası, # Üsküdar Mâle ; Deniz altı Ejderi NÖBETÇİ l ECZANELER Bu gece nöbetçi eczaneler şunlardır ; Bahçekapıda Salih Necati — Divanyo- lunda Suad — Kulnkapnda Belkis — Zey- | çekte Hasan Hulusi — Şeheydebaşmde 1 Halil — Aksarayda Pertev — Samatya da Teofilor — Şehremininde A, Hamdi 7, Keracümrükte Suad — Büyükadada Şinasi Rıza — Heybölide Mehmed — Ba- kırköyde Hilâl — Fenerde Vitali — Has- köyde Halk — Kaşmpaşada Merkez — Kadiköylünde Sıhhat — Pazaryolanda R- Beşiktaşta Nail — Galatada doğru a Merkez — Tünelde Matkoviç — iklâl caddesinde Kemal Rebul — Şişli. de Sark Merkez — ti N de Sürk Merkez — Eyüpte Hikmet ecze LİMAN HAREKETLERİ Bugün ti De imanımıza gelecek vapurlar : İZ Gerke İmrordan 16,15 Kocaeii İzmitten gı puün Timanmızdan gidecek vapurlar 1 9 Asya Muda 9 Ayten İzmite i apar Mersine 1 Sakarya Karadenize DAVETLER GENÇLERİN GEZİNTİSİ Türkiye İçki ale aleyhdarı Gençler Kurumu Genel Sekreteriiğinden £ Ba yl Okulla bitiren üyelerimiz. gereline yaz gezintilerimizden birincisini | bazün Heybeladaya yapacağın. Üyeleri gilin saat 8.5 e kadar Köprü Adalar İs- kelesinde bulunmasını büyük bir istekle “e. eriyen. arkadaş veya konuğu ile raber gelebil lik, .. Oda ağransenır, selebilir. Kadiköye a Yaküdar Halkevi Başkanlığından : Lozan onunu? 935 çarşamba günü akşamı (Halkengibünün yıldönümü münasebetile Sie salonunda east 21,30 —— ) tarafmdan bir mzamı le bir söyler verilecektir. ir, ik &, elik erin sanbalda bulunan Zonğuldak mahke- mesi başkanı Ekmelin ücele memuriyeti mize müracant etm. in garetenizle ye. #ilması İstenir, aa gilin parti o bintemda o halkevi 7-835 çarşamba günü saat 2030 da Lo- örme peni kutlulayacağından bu büyük irene herkesin gelmesini candan diler ve bekdar, —, 7 oe0m Kuril çıkmasına sevindi ve ona: alnız, dikkat et Seyfullah, kâ- ğıttaki yazıda bazı cümlelerden son- ra boş satırlar bırakılmıştır. Oralara gelince senin susman lâzım ki, ba bam da sana cevaplar verebilsin, de- di. Ve genç kızla delikanlı: ertesi ak- şam evde buluşmak üzere ayrıldılar. Dünyada aksilikler eksik olmaz. Açıkgöz ve kurnaz Ayşe'nin yalnız sevgilisi Seyfullah değil, babası Bay Nuri de sıkılgan ve utangaç bir adam- cağızdı. Açıkgöz ve kurnaz bir genç kızın kendisile evlenmek istiyen sevgilisin- den başka onu evlendirecek olan ba- bam da sıkılgan ve utangaç olunca o kız ne yapar? Sevgilisine gösterdiği kolay'ığı ken- di babasına da gösterir. Ayşe de bunu yapın. Tipki Sey « İ tullah'ın eline | sıkıştırdığı bir kâğıt | gibi bir kâğıdı babasının eline verdi ve: —— 9 Seyfullaha Yardım Edelim Nakleden: Orhan Selim — Sen sıkılma babacı dedi; Seyfullah, yarın akşam, senden beni istemeğe: geldiği vakit ona bu kâğıt: ta yazılı sözlerle cevap verirsin. Yal nır dikkat et ki, bazı cümlelerden sonra boş satırlar vardır. Buralarda sws ki, Seyfu lah konuşabilsin. Ayşe'nin, babasına verdiği kâğıttar ki yazılar şöyle başlıyordu — ,Evlâdım Seyfullah. Bu talebin beni şaşırtmadı. Zaten Ayşe ile se- nin, biribirinizden hoşlandığınızı se7- giştim; Karım ve ben sana karşi de- İ rin bir itimat beslemekteyiz. Ayşe'yi bahtiyar edeceğinden eminiz. Muva- İ fakat ediyorum...” Ertesi akşam, yemekten sonra Ay» şe İle ânasi, Seyfullah'la Bay Nuri'yi başbaşa bırakarak dışarı çıktılar Bir an derin bir sessizlik oldu Sonra Seyful ah duyulur duyulmaz bir sesle söze başladı — Ohöl öhöl dedi. Kızım Ayşe'yi bütun "samimiyetinizle sevdiğinizin... Sözü Bay Nuri aldı: — Ohö! öhö! dedi. Evlâdım Sey- İ tullah, bu talebin beni... Affedersi yavrum. Zamanında (başlamadım. Sen devam et... — Ohö! dedi. Seyfullah — Ohö! dedi, Bay Nuri. — Öhö ! dedi, Seyfullah öhö, kırı nızı bahtiyar edeceğime — Ohö! dedi, Bay Nuri, öhö, ki- | muz bahtiyar edeceğime. — Emin, emin . olabilirsiniz, dedi Seyfullah. Ve Bay Nuri yine bir aksisede gir bi tekrar adı: — Emin, emin olabilirsiriz.. Urun bir sessizlik yine odayı kap» ladı, Yine söze Seyfullah başladı: — Teşekkür ederim balııcığım. Bay Nuri birdenbire kendine geldi ve sordu: — Neye teşekkür ediyorsun evlâ- dım? — Şeye! Bay Nurettin elindeki kâğıda göz attı: — Bitirdin mi? dedi. bir iki cümle var.. Seyfullah elindeki kâğrda göz at t: bir Daha bende — Bendekiler bitti, dedi Yine derin bir sessizlik od li, — Ohö! öhö! dedi, Seyful ah! — Ohö! öhöl dedi, Bay Nuri. — Bir cıgara buyurmaz mısınız? dedi, Seyfullah. Bay Nuri, Seyfullah'ın uzattığı pa- ketten cıgarayı aldı. Sustular. Ve bu susuştan ancak odaya giren Ayşe'nin kahkahalarile ayılabildiler, İ İ sne genişletmiş olsaydı Fenerbahçe, Kalamış ve Kadıköy büyük bir ateş tehlikesine maruz kalabilirdi. Esasen, aktarma ambarlarının buradan kaldı rr'arak bir başka yere nakledilmesi mutasavverdi. Son hâdisenin bu ta » , savvuru tacil edeceği ümit edilebilir. Fenerbahçede Ateş! Ni (Baş tarafı 1 incide) Yangın yerinde polis kordonu Ehemiyetmsiz geçen, fakat, sui tali ve tesadüflerin yardımlarile büyüye - bilmesi mümktin olabilen bu ateşi en hafif ve zararsız şeklile geçirmiş ol- duklarından dolayı Fenerabhçelilere ve Kadıköylülere geçmiş ojtun... de- mek yerinde olur,