TAN ais Radvo Duvumları RADYO Makineleri Ucuzlamıyacak mı ? Radyo makineleri pahalı satılıyor. du. Çünkü dışardan getirilen maki- nelerden yüksek bir gümrük alm- makta idi, Şimdi gümrük yarıya ya kın indirildi. Fakat makineler gene eski pabalılıklarındadır. Gümrük ida- resinin bu fedakârlığı oacaba radyo satıcılarının kârları azmış da biraz daha çoğalması için mi, yoksa hal kın daha ucuz radyo alabilmesi için midir. Bizce gümrük resminin indi- rilmesi radyo makinelerinin halka yeuz makine satslabilmesi içindi Öbür taraftan İstanbuldaki radyo tüccarları gümrük resminin kendi menfaatlerine olarak indiğini sana- zak eski fiatlarda ısrar etmektedirler. Şu halde bu işte şimdilik radyo al mak istiyenler de, gümrük idaresi de zararda, yalnız radyo tüccarları kâr üstüne kârdadırlar. Son zamanlarda Avrupada olsun, Amerikada olun radyo makineleri gök ucuzlantışdır. Her sınıf halkın, kesesine elverişli makineler yapılarak piyasaya çıkartılıyor. Bu makineleri yabancı memleketlere gönderen rad- Yo fabrikaları diğer uluslara rekabet olmak için orijinal satış fiatlarından yüzde elli nispetinde bir iskonto da Yaparlar, öyle ki, piyasamızda 180 ile 200 lira arasında satılan makincler yerinde 30 liradır. Böyle bir makine- nin gümrüğü 40 lirayı geçmez. Rad- yo şirketinin damga (parası ise beş, k Müzik müsamerelerini dinliyeceğimiz Salzburg konser evi | No: 8 - ayinlerine tekrar izin verdiği günden beri, bu ulu katedralde her şeyi ben yönetiyorum, Tanrı bana bu şerefi de verdi, Yılda beş kere gözlerim katedrali bu zinetlerle donatılmış görür, Ama doğrusu katedral hiç bir zaman bu kadar revnakir olmadı; damasko örtüleri böyle takıldığını, direklere böyle yapıştığım görme- dim. Jüllen: “Artık maksadını açacak, diye düşündü; işte kendinden bah- setmeğe başladı; derdini, düşüncele- rini anlatacak. Ama bu adam hiç süphesiz heyecana gelmiş olmasma rağmen ağzından ihtiyatsızca bir söz bile kaçırmadı. Ama çok da çalıştı, gönlünde neşe var, şarabın iyisi de esirgenmedi. Ne adam! benim için ne örnek! hakketi serguç'u., (Bu ser» Suç kelimesi, ihtiyar cerrahbaşının söylediği pis bir hikâyeyi ima eder- di. Büyük ayinin Sanctus çanı çalınca Jalien, ihtişamir alayda paskaposun ardr sira gitmek Üzere arkasına bir tören (merasim) cübbesi giymek is- “ük, Ge li yy di KIRMIZI VE SiYAH altı liradan ibarettir ki tüccarın diğer masrafları da katılmakla yukarda ka- ça satıldığını gösterdiğimiz makine tüccara 90 liradan yukarı mal olmu: yor. Bu kadara mal edilen bir maki- nenin satılarak yüzde yüzden fazla kâr edilmesi hiç doğru bir iş değil- dir. Sonra da doğru dürüst bir radyo istasyonu çalıştırılmadığı halde Yu- nanistan ile Bulgaristanda bizden daha çok radyo dinleyicisi bulundu. | ğuna şaşıyoruz. Halbuki daha çok abonesi olmasına (şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü oralarda makineler - den bu kadar kâr etmek hiç bir tüc- carın aklından bile geçmez. Almanlar son bir buçuk sene için- de bir milyona yakın yeni radyo abonesi kazandılar. Böylelikle radyo idaresi zenginleşti ve yayımlar da buna göre güzelleşti. Bu kadar yeni abone kazanılmasının başlıca sebebi propaganda bakanlığının yardımı ile piyasaya ucuz makinelerin çıkartı- miş olmasıdır. Anlaşılıyor ki radyo makinelerinin ucuzlatılmamasının birçok mahzurla- rt vardır. Birçok kimseler radyo sa- hibi olamadığı gibi radyo şirketinin varidatı da yükselmemiş oluyor. Bunun önüne acaba nasıl geçilebi- lir, radyo şirketi makine getirterek satsa kendi menfaatini ve halkı gö zetmis olmaz mu? LAL ğ- STENDHAL Abb& Chas bunu görünce — Ne yapıyorsunuz, dostum, de- di; ya hırsızlara kim bakacak? Şim- di alay çıkıp gidecek, kilise zssız ka- lacak; sizinle ben burada kalıp bek liyeceğiz. Direklerin yere inen o gö- zelim sırmasından iki arşın eksilmiş» se yine şükretmeliyiz. O sırma da madam Rubemprö'nin hediyesidir; büyük dedesi meşhur comte'tan kal- mağ Sonra Julien'in kulağma eğilip, heyecana geldiğini pek belli eden bir sesle ilave etti: — Halis altın, bir dirhem hilesi yok, dostum! Siz g'l:ey tarafıma be- km, oradan ayrılmayın; güney tarafı ile ortaya ben bakarım. Aman “con- fessionnal,, lere (1) dikkat edin; hırsızlara haber yetiştiren kadınlar oralarda bekler, bizim sırtımızı dön- memizi kollarlar. Abbö Chas sözünü bitirirken saat de on ikiye çeyrek kalayı vurdu; he- men büyük çanın da sesi duyuldu. (1) Kiliselerde günah çıkarılan küçük odalar, HER HAFTA Yalnız orta ve uzun dalgalı rad- yo İstasyonları olan radyo amatörleri kısa dalgalı istasyonları dinlemk is terler ise makinalarına bir ilâve ya- parak kısa dalgaları da makinalariy- le dinliyebilirler. Burada kulamlacak malzemeye dikkat etmek gerektir. Ucuz malzeme kullanılan kısa dal- gah adaptörlerden çok defa. iyi bir sonunç alınamaz. Hava kondansatörlerinin 50“veya | 100 santimetrelikleri tercih edilmeli- dir. Çünkü daha büyüklerile. istas- yonları bulmak güçleşir ve aranan is- tâsyon hemen kaybolur. Liliput adı verilen makinalı mik- safeler kısa dalgalar için elverişli de- dildir. Fer halde bunların kabil ol- Küçük Dalgalar Rio dö Janeyro dinlemek için bir parça uykudan fedakârlık stmek ge- tektir. 31,58 metrede çalışan ve PRF İşaretini taşıyan bu uzak posta gece yarısından sonra saat birde çalışma- $a başlar ve 2,15 & kadar sürer. An- ten gücü 15 kilometredir. Bunu geçince 31,80 metre dalgalı Havavana (Kuba) istasyonu çalışır. Henüz tecrübe yayımlarına başladı - ğt bildirilen bu postayı dinliyeme - dik. Çalışma vakitleri şöyledir: Ge- İcelzdenbireveğten4de kadar istasyonu dinlemek için sabaha karşı denemek daha doğru olur. 32,88 metrede 20 kilovatirk Buda - peşte Amerikadan işidilmesi gerek olan yayımlarını yapar, HAT işaret li Budapeşte dünyanın her yerinden işidilir. Çalışma saatleri pazar ile pazarte si arasındaki saat bir ile iri arasın. dadır. Budapeşteyi epeyce geride bıra - | kınca 37,33 metre dalga uzunluğun - da ve gücü 10 kilovat anten enerji - sinde olan Fas'm Rabat kısa dalgası na rastlarız. Bu yalana yönte ee FE "Krday Avr | yapar. Tatasyon işareti CNR l 2.) -—Her yerde yabancı ulusal müziğe bir merak uyanmıştır. Meselâ oynak Romen müziği son zamanlarda Bükreş'ten başka bütün Avrupa rad- yolarından da işitilmekte: Çünkü Uzun klâsik havalar dinlendikten son- Çan, alabildiğine çalıyordu; bu dol- gun ve tantanalı ses Julien'i heyeca- DA getirdi, Julien yerle ilişiğini kes- miş, hayale dalmıştı. Buhur kokusu, saint Jean kıyafeti- nE girmiş çocukların “saint sacre ment,, önüne saçtıkları güllerin kö- kusu, Julien'i büsbütün coşturdu. Julien bu çan sesini dinlerken, bu İşe yirmi kişi kullanıldığını, her bi- Tine ellişer santim verildiğini, ancak | oh beş yirmi müminin yardıma gel- diğini düşünmeli idi. İplerin aşım. Hin, kerestenin çürüdüğünü, her il asırda bir düşen çanın geçirdiği teh- tikeyi düşünmeli, zangoçlara verilen Parayı azaltmanm, onları para yerine kesesine dokunmıyan bin bir nime- tinden birini istemeğe razı etmenin yolunu aramalı idi. Julien böyle akıllı uslu işlere zihin yoracağına, çanın erkekçe ve dol- Kun sesleri ile ruhu coşmuş, hayal alanlarında dolaşıp duruyordu. O ne iyi bir rahib olabilir, nede büyük bir yönetmen, Gönlü böyle coşkun» luklara kapıleyeren kimselerden olsa olsa sanat adamı çıkar, Julien'in kendine mağrurluğu bu "işte tam meydana çıkar. Arkadaşı olan med- reselilerin belki ellisi, haktan kin gördükleri ve devrim. kafasının ber git arkasında “pusuya yattığını bil- dikleri için hayatın ne olduğunu an- lamışlardı; onlar, büyük çanın sesini m am ma m ee m üm BİR ÖGÜT | j ayan —şaei e Kısa dalgalı adaptör yapanların kullanacağı malzeme duğu kadar büyük boyda olanları kulanılmalıdır. Adaptöre bobin uydurmak pek Kolay olmadığından denemekle uydu- rulabilecek ise de hazır bobin alınsa daha işe elverişli olur. Bundan başka kısa dalga adaptö- ründe kulamlacak seliler, blok kon- dansatörler ve rezistanslar ile trans- formatörlerin ufak bir bozukluğu veya teknik hatası olmamasıdır. Bun- Jar hususi âletleriyle kontrol edildik- ten sonra monte edilmelidir. Zira yüksek dalgaları alan makinada iyi iş gören ufak hatalı bir âlet adaptörde kendisini gösterir ve sonra düzeltil- mesi güç olur. Bunun için het parça önemle kon- trol ettirilmelidir. Moskova spikeri Vissothaja ra insanın canı hafif ve değişik bir müzik. dinlemek . isteğini duyuyor. Bundan ötürüdür bi deemdilerine yar bancı olan müzikler de her radyoda çalınır. Bir zaman önce her yerde bir Rus müziğidir çalınır giderdi. Av- rupa halkı bu Rus müziğini o kadar benimsemiştir ki, birçok kimseler bu İ havaları her vakit ararlar ve duymak ihtiyacındadırlar. Bununla beraber bugün Rus radyo istasyonlarmda en az Rus müziği çalınır. Macar müzi- ğine ise Avrupa halk; öyle tsrnmıştır ki, akşam üzerleri her Avrupak çalın» dığı müddetçe Macar müziği üzerinde durmakta imiş. Bu hal Ingiliz radyo idaresinin dikkatinden kaçmamış ve dinleyicileri eğimin bir anket açarak kaç abonenin Budapeşte radyosunu dinlediğini ortaya oki Anke- te gelen cevaplardan dinleyicilerin yüzde yetmişinden fazlasının her ak- şam Budüpeşte'den Macar ulusal ha- valarını dinledikleri anlaşılmıştır. Bu- nun üzerine (B, B, C.) İngiliz radyo | idaresi Budapeşte'nin en iyi Macar ork dan birini angaje ederek her akşam abonelerine daha kolaylık. la bu havaları dinletmeğe başlamıştır. Yabancı müizikler çok defalar bir sürpriz veya tahaflık olarak ta radyo- larda dirletilir, Meselâ geçenlerde Alman Tadyolarının birinde Çin, Ja- pon, eski Türk, Bulgar ve Yunan mii- işitince akıllarında zangoçların ala » cağı paradan başka bir düşünceye, hayale yer vermezler. Onlar, çan se- sini duyunca, halkta uyandırilâcak heyecan, zangoçlara verilecek paraya değer Mi değmez mi, bunu araştırır, bu işte Barâme'e lâyık bir deha gös” terirler. Julien'e gelince 6. kilisenin maddiğ menfeatlerine zihin yormak isteseydi bile hayali asıl amacı aşar, irmBi santimlik - bir. masrafın önüne geçmek fırsatını kaçırır da abrikanın bir çan için ettiği masraf- tan Kirk frank azaltabilmesi yolunu düşünmeğe kalkardı. Alay bu eşsiz emsalsiz güzel gün- de, her tarafta kurulan parlak "re- poisöir,, larda (1) dura dura Bensan- çen sokaklarını ağır ağır dolaşırken kilise derin bir süküt içinde idi, İç ride il Yarı karanlık, hoş bir serin- Mic vardı: buhurun, giçeklerin koku- su da daha düğmeli Bu süküt, bu derin ıssızlık, uzun avlıların serinliği, Jullen'in hulyası. (0) Corpus Domini (Pete » Die - Tan- rı yortusu), heristiyanların içinde İse, Tanrı var diye sokaklarda sandukaya ben- zer bir vey gezdirdikleri gördür. Bu san- duka, büyük konakların önüne kurulan ve türkçede “musalla, yahut “dinlenek,, diye bileceğimiz yüksek kerevetler üzeri- ne konulap dinlendirilir. O sendukaya “saint sacrement,, denilir. Yunanistandaki Buhran Rİ olacağını söylüyorlar. Buhranın içyüzü Atina, 20 (Hususi muhabirimiz » den) — Dünkü kabine bubranının se bebi General Kondi le Tarım Ba kanı, Teodok!s'in istifa etmeleri idi. General Kondilis Başbakana gönder diği bir mektupta kendisi Romaya giderken Bakanlardan hiç birisinin rejim hakkında açık beyanatta bu « lunmıyacaklarına karar verildiğini, halbuki, sonradan Yardım Bakanının mecliste cumuriyetin lehinde söz söylediğini ve uzlaşmayı bozduğunu | bildirmiştir. Kondilise göre, Çaldaris fikrini söylememek hususunda ısrar ettiğin den Başbakanı rejime karşı vaziyeti şüpheli kalmış ve kabine üyeleri ara sındaki ittihat ortadan kaybolmuş » | tar. Yunan Başbakan muavini işte bundan dolayı istifa etmiştir. Bakanlardan Teodokis'de o diğer bir mektup ile Kondilisi tasvip et - 21.7.0935 Esrarengiz Kemikler Başı Lİ nazaran, kafatası, sol bacak ye amudu fıkarilerile | VEEE bir çok kemikler eksiktir. iskeletin çıktığı dar delikte bir kazak bir pantalon ve donu bulunmuştur. İskeleti ga kemikleri münfesih v8 Kiracı ve neler anlâ Dün, cesedin bulunduğu apartmanına giden bir mu? 3 sirasi bankan fapekiii Soysalın eşi Güzin Rıza d “.- Perşembe günü saat İk arasında apartmanda tamirat Ev sahibi, tavan bağdadi! taya çevirmek istediği İİ tuttuğu ustalardan Dimitri tantine indirtiyordu. Bir a! de oturuyordum. Dimitri, #3 du, Gözleri büyüyen ustan?! den, doğrusu, korktum. Din arasından kemikler dökü söyledi, Hayret ettim. Ak$i tiğini ve onun için kabineden çekil- diğini bildirmiştir. Diğer kralcı ba - kanlar başka partinin lideri bulunan Kondilis ile kendilerini bağlı görme diklerinden istifa Mn Başbakan Çaldaris iki m İs“ «fa mektuplarını alınca hemen çe - vap vermiyerek bakanları toplantıya çağırmıştır. Bakanların pek az süren bu top - lantısına Köndilis gelmemiş fakat Teodokis içtimada hazır o bulunmuş- tur, Çaldaris kendilerine kabine ara- sında geçimsizlik çıktığından bü- tün kabinenin istifasını cumur, bâş- na sunacağını söylemiş hazır bü İunan bütün bakanlar da Başbakanım bu fikrini onaylamışlardır. Bundan sonra Başbakan Dış Ba- kanlığına giderek Maksimos ile bir müddet görüşmüştür. Bu arada Pes- mezoğlu'da Başbakan nâmma Kon- dilise giderek tekrar kabineye girme için teşebbüsler yapmıştır. Kon » diliş girmemekte ısrar etmiş fakat Akşam üstü bazı” yüksek zabitlerin tavassutları üzerine Kondilis'in ka- bineden çekilmesini kâfi telâkki ede tek tekrar kabineye girmeğe razı ol- muştur. Bunun Üzerine Başbakan ye ni bakanların listesini Cumur Başka nına vermiştir. Başkan tarafından bu liste onaylandıktan sonra saat onda yeni bakanlar onaylansıylardır. Gazetelerin yazdıkları Atina, 20 (Hususi muhabirimiz - den) — Hükümet taraftarı gazeteler yeni kabine de tıpkı evvelki gibi ol- n kadar yeni ve reisi Kondilisin isteği yerine geldiğini ya ziyorlar, Bazı gazeteler meclisin hemen top lanacağını yazmışlar ise de Başba - kan buna lüzum olmadığını bildirmiş arırıdığını tir. Meclisin tayin ettiği zaman için de genoy'un yapılacağını gazetecile- re söylemişti kan pazar gü - nü Almanyaya kaplıcalara gidecek « ti. Bu seyahatten sarfınazar etmiş » tir. “Hükümete karşı Atina, 20 (Hususi muhabirimiz - den) — Dün gece hükümete karşı cebri bir hareket yapılacağı yaymtı- sı üzerine Atina garnizonu İhtiyata alınmış fakat bu yayıntının aslı ol - madığı sonradan anlaşılmıştır. Atina, 20 (Hususi muhabirimiz - den) — Kabineden çekilen sosyal yardımlar bakanı Kirkos bütün Yu- nanistan: dolaşarak cumuriyet lehin delumum! muavini geldi. kibata koyuldu. Odanm kafi hürlediler, Ertesi ex bu morga gönderildi. İnşaat dü du. Beş altı aydanberi bu ruyoruz. Fena, ağır bir kokü vi N derdik, Fakat dışardan geliyöfiğ dundaydık. Çatıda böyle olduğunu hiç zannetmiyorÜ Kapıcı Süheylâ da: ” — Apartmanda üç sen kapıcıyım, demiştir, o kata © kadar bir kaç aile taşındı. İe bir şeyden ne benim, n€ haberi vardı. Şimdi hayret ediyorum. Nsf da biz bu kokunun sebebini medik. Meğerse, çatı arasin” ceset kokuyormuş?,, Tahkikat ve gular başi!) Hâdiseye el koyan müdde' muavini Kâmil, yarım iske eden kemiklerin derhal rılmasına lüzum göstermişti” mikler dün sabah morga Morg, iskeletin kadına veyâ ait olup olmadığını tesbit Bu esrarlı hâdisenin ilk veren Dimitri ile Kostantin, guya çekilmişler, kemiklerin 18 na çıkış şekli etrafında kendi den izahat alınmıştır. Bi başka, apartmanm kapıcılari guya çekilmiştir. Zabıta, mali rma müracaat etmek için, ap da büyük tamiratı yapan kal! ramaktadır, Hâdise cini dışarıda ii İlk tahkikatın verdiği şunlardır: Yarım bir iskelet vardır. bir doktor veya teşrih talel fından oraya konmamışsa bif, kurbanının demektir. Fakat rasındaki daracık höcre, bü buraya cinayet işlenir işler nulmasına müsait değildir. höcre henüz ölmüş bir cet ii yi ğamıyacağı kadar küçük ve dö Eğer cinayet varsa bu dışarda ve belki başka bir lendiği kanaatini kuvvetleni tir. det sonra bu daracık yere olması akla yakın gelmekti Bu evde yıllarca Bir Doktor mu otu! Tahkikatın ikinci safhasr $ Yukarıda da işaret ettiğimi, bundan senelerce evvel, bu N propaganda yaptığını söylemiş » ane ziklerinden birçok gramofon plâkları dinletilmiştir, Bu vesile İle elimizde bulunan ta» Binmiş Romen orkestrası şefi Diniku- nun bir resmini koyuyoruz. Kendi. sini Bükreş radyosundan her vakit dinlemekteyiz. nı bir kat daha tatl; Kilise- nin page bir tarafında meşgul olan abbö "nn gelip rahatsız etme- sinden körkmuyordu, Ruhu, ağır ağır dolaşıp kilisenin güzey tarafında bekçilik eden. fani kalıbdan sanki büsbütün ilişiğini kesmişti. "Canfes- sionnal, Jerde birkaç sofu kadından başka kimse bulunmadı iyice araştırıp emin oldüğu izin. içi büs- bütün rahatlamıştı; gözleri bakıyor ama görmüyordu. e m ken ren bir şey : “coni lerden birinde biri diz çökmüş, biri de ötekinin yanında bir İskemleye oturmuş, üstleri başları temiz, iki ka- din vardı. Julien bakıyor. du ama içinde hayal meyal bir ödev hissi belirdiğinden mi, yoksa kadın- ların kibar ve şatafatsız tavurlarına hayran olduğundan mıdır, her neden» se © “çonfesslonnal,, de Pâpas bulun» madığınm farkına vâfdr. İçinden: “Bu güzel hanımların şimdi burada bulunmasi tahaf şey! dedi; solu ise ler gidip birr. önünde diz çökmeleri ime kibar dee den iseler bir balkon ön scrasnda oturup alaya bakmaları İâzımdi ! Hele şu elbise ne güzel! nelâtif $ey!,, Kadınları o görebilmek için adımlarını ağırlattı. İ “Confessionnal,, de diz — çökmüş (olan kadın, Julien'in ayak sesini du- doktorun oturmuş olması İht düşünülmüş, üzerinde tetkik! tığı bir kadavrayı bu höcreği yabileceği hatıra gelmiştir. Taştırmalarının bir ucu bu yo” rümektedir. Eğer, bu tahmin kar ve oturan doktor bulun katın bir cephesi az çok nabilecektir. Tahkikata de mektedir. yunca biraz başını çevirdi V ık koparıp bayılıverdi. Arkası üstü düştü; yan dın, hemen ona bakmak Jullen de, sert üstü devrile” omuzlarını gördü. İri, pek incilerden yapılmış bir üne çarptı; bu gerdanlığı © Hirdi. Madame de Rönal'i tanıyınca ne hâle girdi! B Kemiklerin cinayetten Bİ k için “ dın madame de Rânal, oP5, tutup oObüsbütün © serili koştu; o yetişmese idi b me Derville de, madame öf beraber yuvarlanacaktı. dame de Rönal'in bay&” omuzları üzerinde gördü. Madame Derville* edip o güzel başı, bir haf dayadı; kendi de diz göf Madame Derville döMÜ” Julier'i tanıdı. Ona gay“t sesle: — Çabuk, çabuk bur monsieur, deği, Aman Sizi görmek ona nasıl ağ” sizi tanımadan önce 9€ Sizin yaptığınız cana! Buradan gidin; ei ei”