> 15.7.9935 ANKARA ZIRAAT ENSTİTÜSÜNDE (| | 'Kurak Yerlerimizde Yetişe. 'cek Buğday Tipi Bulundu (HUSUSI MUHABİRİMİZ BILDIRIYOR) | Ankara, 14 İ Ankara Ziraat Enstitüsü, Orta Anadolunun Oku İ rak geçen bölgeleri için yeni bir buğday tipi bulmuşlardır. Bu buğday dokuz ay içinde yetişecek yaz aylarının kuraklığından, yağmursuzluktan müteessir olmıyacaktır. Ziraat mütehassısları, profesörler senelerdenberi Anadoluda yaptıkları araştırmalar s0 munda, birçok denemeden sonra Orta Anadolunun iklim şartları: na uygun bu buğdayı bulmuşlardır. Bu, buluş Ankara ziraat cns- Enstit de, kısa zaman ii li bir ümit veriyor. urnm Karışık r 1 incid Töndüğü bir nl ii halel gecede *diyorum, Bununla beraber, zorlukların nihayet ortadan kalka» 4ağını ve kotarılmaları acun wwvetlendirecek olan büyük Avrupa eeseleleri işin Maya memnuniyet gözgeler (tarzıhaller' mümkün olacağını umut mi Çok şükür, Balkanlarda, Yur. “İstan, Atina ve Ankara paktlariyla çizilmiş olan bir siyasa gütmektedir. Ve bu bölgede barış sağlanmıştır. Balkan ulusları bununla övünebilirler. Ve bu Mi bağlanması için (akdi) harcanan çok uğra; olduğunu İsbat simektelir are Bu siyasaya, bağlaşık (mü devletlerin dost ve Kiyasili şi kanlarıyla saki elbirliği U yaparak iş rarla devam edeceğim. Geçmişdeki deneç (tecrübe), siyasanın bütün Balkan devletlerinin hakiki menfaat larına uygun olduğunu isbat etmekte dir. Ve Balkan yluslarının bunu dar Ni büyük bir kar/ıtla takibe devam edeceklerine © emini Komşum Bulgar ve Arnavutlarla olan anlaş, mazlıkların da memnuniyet verici hir surette kotarılacağını ve bu suretle Balkanlarda barışcıl uğraşın tamam, lanağını ümid ediyorum. Bizim tara- | fimızdan bütün büsnüniyet mevd. cuddur, Yunanistanın bütün büyük devletlerle olan bağlarını kuvy, dirmeye çalışmakta devam edeceği bundan sonra, bu zor anlarda, bütün Avrupa memleketleri. DİR barışın kuvvetlendirilmesi uğ. runda dayanışık o (mütesanld) Gi. | duklarını, en eyi çalışma kurulunun | i Yunanistanın bütün vesaitiy. © k Cenvre kurulunun prestij ve oto. titülerinin ilk eseridir. Ankarada ziraat enstitülerine büyük c- mekler harcanmıştır. Şimdiye kadar enstitülere 6 milyon lira. dan fazla para gtimiştir, Bu yıl Ziraat bakanlığı enstitülere bir milyon liradan fazla tahsisat ayırmıştı. Kamutaybu yüksek ilim müessesesinin tahsisatını kabul etmiştir. > z z lere sarfedilen bu paralara karşı, Türkiye ziraatine ne veriyor, diyenlere rasgelinmektedir. Fakat yeni kurulan ilim mü esseselerinin birkaç yıl içinde meyva vereceği düşünülemezdi. Bu tarz müesseselerin belki de bu neslin göremiyeceği bir atide eserlerini vereceklerini kabul etmek lâzımdı. > La Halbuki Ankara ziraat enstitüleri bu klâsik kaidelerin haricin- nde ilk eserlerini vermeğe başlamışlardır. Zi- raat enstitülerinin bu büyük muvaffakıyeti gelecek için kuvvet- Bir Adam Bir Kuyunun İçinde Havasızlıktan Boğuldu (Baş tarafı 1 incide) lâyarak yukarıya çektirmiştir. Hidiseye el koyan zabıta bu ted - birsizliği yüzünden vakaya sebep o- lan Papa Yanakiyi yakalamış ve tah kikata başlamıştır. Yugoslavyada UBaşı 1 incide) sü ve deniz bakanı General Yifkeviç tarafından karşılanmığdır. General Kondilis hemen Blede ha- reket etmişdir. Orada Krallık Naibi Prens Paul ve Başbakan ve dış Ba- kanı Milan Stoyadinoviç (ile rastla şacakdır. Atina, 14 (Hususi muhabirimiz - den) — Atina ajansına gelen habe - re göre General OKondilis Blet'e vâsıl olmuş ve hükümet memurları tarafindan karşılanmıştır. Kondilis Romanyadan dönmekte olan Prens Polu beklemek için bir veya iki gün burada kalacaktır. Yugoslâyya Baş- bakanı Stoyadinoviç Yunan “Harbiye Bakanı ile görüşmek için Blet'e git- miştir. Kondilisin Belgradda Yevtiç ile de görüşeceği ve oradan müte - veffa kral Âleksandrın merarma çe- lenk koymak üzere Oplenaç'a gidece- ği de bildirilmektedir. Taahhüt altına girm'iyecek Atina, 14 (Hususi muhabirimiz » den) — Kondilisin Roma gezisinin tamamile hususi olduğu “ve “keza Blent'de Yugoslivya Naibi Hükâ - meti Prens Pol ile tamamils hususi şekilde görüşeceği ve her hangi bi. taahhüt altına giremiyeceği hükü met tarafından resmi bir tebliğ ile ildirilmistir. titesinin yükseltilmesine çalışacağını söylemiş, memleket içinde sükur lü- zumunu kaydederek Çaldariz -hükü- metinin bu uğurda bütün uğraşların: harcamış olduğunu bildirmiştir. Bakan nihayet ekonomik mesele- lerden ve ulusal savganın (müdafaa. nm), memleket kredisini — tehlikeye düşlrmiyecek ve ne de ulusun vergi yüklerini artırmayacak olan fi- mansal kombinezonlarla takviyesi lü zumundan bahsetmiş TEVFİK RÜŞTÜ ARAS T.R. Arasla Maksimos Ara- sında Telgraflar Ankara, 14. A.A, — Maksimos ye- niden dış işleri bakanlığı ödevini ü- zerine alması münasebtiyle © Dış Ba- kanımız Tevfik Rüştü Arasa aşağıda ki telgrafı göndermiştir: Son ekselâns Tevfik Rüştü Aras (Dış Bakanı) Dış işlerinin yönetimini yeniden deruhde ederken Ekselanslarına,ken- dilerile benim için daima kıymetli ol. İ Tuğu kadar aziz olmuş olan çalışma eraberliğini tekrar ele almakla duy- uğum memnuniyeti arzederim. Karşılıklı güven ve içten elbirliği. siz küzeyinde (sayesinde) evvelâ e iki ülke arasında bozulmaz bir dost uğun ve Balkan antaftının temelle- ini kurduk, Uluslarımız atasında si- ca ve verimli bir birleşmenin bağla nr kürarken yegâne amacımız bü- fük barış davasına hizmet olmuştur. Devamlı surette bu £ yüksek ülküye ioğru olan düşüncemiz, be ülkülerin zerçekleşmesini aynı | hararetle gö- recektir. Barış eserinden ve memle- ketlerimizi bağlayan rabıtaların tak- viyesinden dolayı haklı olarak gurur duyabiliriz. Beni, ayn: ruh içinde si- yasamızın gelişimine devam etmekle dalma bahtiyar göreceksiniz. Ulusu- buzun şeref ve refahı için bütün kal bimle en eyi temenniyatımı arz ve bayrı (sadık) dostluğuma inanmala rn Ekselanslarından rica ederim. MAKSİMOS Dış işleri Bakanımız Tevfik Rüştü Aras bu telgrala aşağıdaki cevabı vermiştir : Son ekselâns Maksimos (Dış Ba - kanı Atina) Ekselanslarının dost o memleketin dış siyasası başına dönmesi haberini memnuniyetle | karşıladım. Yüksek ödevinizi (vazifenizi) deruhde ettiği hiz sirada bana göndermek kayrasın- da (lütfünde) bulunduğunuz telgraf beni pek ziyade duygulandırdı. OF» İçten teşekkürlerimi ve hararetli teb- riklerimi arzederim. Antant kordiyal ve Balkan paktı | ile tahakkuk ettirdiğimiz mükemmel dostluk ve barış eseri, | tesisine mü- vaffak olduğumuz ve şimdiye kadar bu derece verimli sönuçlar vermiş 0 lan sağlam bağların beklediği parlsk | istikbal işin emin bir zamandır, Şah- siğ dostluğunuz benim için hudutsuz derecede kıymetlidir. Eminim ki, gü- ven verici çalışma beraberliğimizin devamı bağir bulunduğumuz büyük davaya hadim olacaktır, Bu ruhladır ki, şerefli Elen ulusunun. refahı ve İki memleketi bağlayan daima daha sıkı bağlar için olan Oen hararetli temeaniyatımı arz ve sarsılmaz dost tuk hislerimi teyid eylerim. Tevfik Rüştü Aras — Romanyadan Gelecek göçmenler Ankara, 18. — Göçmenleri yurd- landırma komisyonu rtesi günü toplanacaktır. ibenimyadari gelecek göçemenler hakkında Bükreş elçi miz Hamdullah Suphi demiştir ki! — Hükümetimizle Romanya ara - sında göç işini kolaylaştırmak için dostça bir anlaşma yapılmıştır. Ro- #manya, rhemleketimize gelecek Türk leri askerlik, vergi bakayası ve pasa port almak gibi kayıtlardan kurtar - mış, mal ve hayvanlarını serbestçe makletmelerine izin vermiştir. Türk been satışı da serbes bırakılmış ir, Göçmenler dört sene içinde kâmi- Jen ana vatana geleceklerdir. Bu İşi intizama sokmak için hükümetimiz, evvelce mevcut olan iki memura ilâ- ye olarak üç memur daha gönderecek Ankara ve sonra da Atina paktlariy- | SAĞLIK, | Akciğerler ESENLİK zlar | Ve Tozla Ki Yazan : Dr. Rusçuk'u Hakkı Uzei Uzun kurunlardanberi, sağlıkçılar öfkelenirler, şarların havası tozlar - la, dumanlarla kirleniyor diye.. .On- Jarın sözlerini yeller savurur, tozlar, dumanlar havada kalır. Tozlu, du ze doluyor Sağlığımız tehlikeye dyşliyor. Seğ- lıkçıların telâşı neden? İlkönce toz- lar, dumanlar havayı karartırlar. Gü- neşin ışıkları bize kadar gelsin bi - rakmazlar, engel olurlar. Görülen « şıkları da bırakmazlar, görünmiyen» va.. Kırmızı zltı, menekşe üstü de- nilen ışıklar gibi... Bunlardan başka bavada zehirli “az'er bulunur. Klor, amonyak gibi. Kömür tozları, ma » den tozları, toz haline gelmiş ufacık taş kırıntıları, her lâhza çevre yanı mızila dolaşırlar, teneffüs ederiz on- ları. Tabii olmıyan, ardı arası kesilme- yen tozlar kava teneffüsünde ne zâ dar görüyoruz? Ta samile bilmiyo - ruz, Hekimlerden bazıları bu tozle- rn neler yaptığını işçilerde araş - tırdılar, Gördüler ki bu işçiler ken- ilerini büyük tehlikelere koyuyol r Öyle sanatlar var ki işçileri tozlar şinde bulundurur. Bunlar pek çok” tur. İlkönce akla geleni maden kö mürü çıkaranlardır. Bir maden işçisi şalışırken bir çok kömür tozu tenet- İüs eder. Bu keyfiyet arandı taran- dı. Hattâ bunun bir hastalık yaptığı bile meydana çıktı ve adına amtro- kuz denildi. İşleri madencilik olmı- yanlardan bu antrokuz'a tutulanlar var, hafif te olsa. Lokomotif, vapur ve büyük fabrikaların ateşçileri. Büyük şarların işlek yollarına ba- kınız, yapıların yüzleri kapkaradır: fabrikaların, Jokomotiflerin püskür- dükleri dumanlardan... O kara dumanların geçtikleri yerlerin ha - vasını kömür tozları ile doldururlar. Oradalijer farkında olmıyarak bun- ları ten&ifüs ederler. Kömürcülerden sonra taşçılar. Bun ların hastalıkları daha önemlidir. Önemlerine göre şöyle sıralanabilir- ler: taş yontanlar, mermere cilâ ve- renler, alçıcılar, çimentocular. Ar duaz işleyenlerde de bu türlü ârıza- ar görülüyor. Güney Amerikada al- tn çıkaranların da bu çeşit derdi var, Bayındırlı büyük şarların balkr az çok bu toz hastalıklarına tutul - muştur. Birde nebati tozlar var, Testere talaşı, pamuk tozları gibi Bunlar da İ Bunlar ötekiler kadar önemli değ se de, onların arasına katılmalıdır. Unuttum sanmayınız. Unutulur mu hiç. Sokak tozları. Kasırgalaşâ- tak yükselen, bulutlaşarak her yayılan tozlar. Teneffüs edenlerin akciğerlerine neler götürür bunlar. Düşününüz onu siz. İnsan tabii olarak nefes almasını bilirse bu tozların akciğerlere pek o kadar zararı dokunmaz. Dikkat et - mişler, Sileks taş ocaklarında sileks tozlarından beygirler müteessir ol- muyorlar. Çünkü burunlarından ne- fes alıyorlar. Orada çalışan insanlar ise ağızlarmdan soluyorlar. Akci - ğerlere Eİden tabii yol burnumuzun içidir. Burunumuzun & içinde tozları tutmak için tuzaklar kurulmuştur. Burunun içindeki ince zar, © zarın çıkardığı sümük oradaki ince kıllar, giren tozları bırakmazlar ilerlesin... Ağızlarından soluyanlar bu korunma yolundan sapmış olurlar, Bedenimzide, dışardan içeriye gi- venleri karşılayan başka şeyler de var dır. Kandaki ak kürecikler. Dışar - dan bir şey bedene girmek için sal dırdı mi? Bunlar hemen saldıranın üzerine atılırlar ve onları yutarlar. Saldıran tozlar çok olursa başa çi- kamazlar. Akciğerler dolar tozlara, Ondan sonra ne olur? Giren şeyler zehirli maddelerdense bir kere ondan dolayı tehlikelidirler, Ufacık bir kurşun parçası.bir cıva par Şasi, bir ersenik parçası bir kere xe birli olmalarından dolayı zarar ve - tirler. Krom, kireç tozları dokunduk ları yeri yakarlar. Bunların — kimye- vi tesirlerini bir. yana bırakalım; Yalnız yabancı bir cisim gibi tesi lerini düşünelim, Keskin, girinti gıkmislı biçimle kur i - | nin göğsünde bi li şun parçası ci - | nin göğsünde bir defterdir, Tanrı ğerde dokunduğu yeri gıctklar, ora» * bil İZMİRDE YAPILAN GÜR oban Mehmet Bir Macar üreşçiyi 4Dakikada Yendi (HUSUS! MUHABİRİMİZ BILDIRIYOR| Dün şehrimize gelen Macar güreşçilerile gü arasında müsabakalar yapıldı. Sonuçları şunlardır : Koca Ömer Macar Dohaymere sayı hesabiyle, 61 İzmir, 14 — reşcilerimiz 56 kiloda akciğerlere giriyorlar. | da yeni bir nesiç lifi, bir örgü belir- meğe başlar. Bu yeni örgü ası) ci * gerin nesicini sarar ve sıkar. Sıkı fıkı teneffüs hâdiselerinin olup bitti- ği asıl ciğer nescinin genişliği aza- lir, O sahada dışardaki havanın ok- le kandaki asit karbonun ara- sında bir alışveriş oluyordu. Sahanın daralmasile bu alışveriş te uygun ol- maz. Bundan dolayı da gövde fizi- yolojikman aşağılar. Bütün uzuvlar zorla işler, güç azalır, içerden dışar- dan gelen şeylere karşı gövdenin karşı koyması azalır. Bedene gir - mek için hastalıklar kolayca yol bu- ar, Tozların bir başka türlü dokunuş biçimi de var. Akciğerin her hangi bir noktasına bir çok tozlar birden birikmiş olursa akciğer bunları ora dan atmağa uğraşır. Ya lenfa boru- ları sürükler onları, ya balgamla a- tar dışarı, Bunlar gider ama yerle - rinde bir boşluk kalır. Bir boşluk ki artık faydasız. Oralarda ciğerin ha- yariyeti ve mukavemeti azalmıştır. Pusuda bekliyen mikroplar oralara saldırırlar. Böyle ciğerleri zedelen- miş olanlarda akciğet ufuneti, kro- nik brongitler, ve bunlara benzer en- feksiyonlar kolayca yerleşir. Verem, o da böyle mi? Korkunç sorgü, tüyleri ürpertici konu! Akciğerler için ne kadar zararlı © lursa olsun, bu katı parşacıklar yal- İ nız başma verem yapamaz. Bir za - manlar taş yontanların, madencilerin | yeremini çok söylerlerdi. Bir kere şunu unutmamalı. O sanat erbabının ciğerleri başkalarından dahi elveriş- lidir. Taşlarla, topraklarla zedelen « miş akciğerler verem mikroplarının saldırışlarına dayanması ve o saldi- ışları yenmesi seyrek ele geçirdiği | yengi (zafer) dir. İ o Arayâ bir hastalık girmezse bu toslü ve kirli ciğerler nasıl anlağı- lir? Bir çokları bir sey duymazlar, Hastadır, demek için bir mâdencinin kara kara tükürmesi yetişmez. Bu, nefes borularına dolmuş olan tozl, dan kendisini kurtarmak için bir i tardır. — Gir arı hava Okyanusuna, kur- tul bu pislikteni Eğer öksürük varsa, eğer nefes tu- tuluyorsa o zaman kuşkulan, başta” lik var mı? diye... Gözetle ve önle. Tozlar ciğerlere girip yerleşir, ara- dan hayli zaman geçer de bir şey ol- maz. Yavaş yavaş solumada biçimsiz- ş dl BALIĞINZEKASI Hayvanlarda zekâ var mudır, yok mudur? diye insanların işkillenmele- rine şaşarım, Her hayvanm haline ba- kıp ta zekâsma karar vermek lâzım gelse ası zekâsından şüphe edilecek hayvanın, insan olduğuna siz de inan- maz mısinz72., Muharebe felâketinden kurtulalı daha yirmi sene geçmeden, muhare- benin aile ocaklarına sürdüğü yas bo- asınin karalığı daha solmadan dün- tekrar bir silâh yarışı başladı ki; dikkatli bakılsa insanm uykusu kaçar. Artık bunu görüp te insanlara akıl- b demek akıllı olur mu? dam oğlu döği Böyle gelmiş, böyle gider. Biz gene dönlim öteki hayvanların zekâsıma... Bir parça kirlicedir ama tuhaf bir sözdür. Size anlatayım... Bundan bel- ki 25 sene evvel bir gün çalıştığımız büroya bir arkadaş geldi. Elinde fesi (o zaman fes giyerdik ya!) ve fesinim üstünde bir kuş uğuru... Başladı atıp tutmaya... — Bakın şu pisliğe, Buldu bulda da şu benim fesi mi buldu? Daha dün kalıpla'mıştım.. Leke olur mu acabal, Cevap verdik: — Aldırma! Uğurdur. — Ben vazgeçtim, öyle uğurdan... O sura içimizden bir yaşlı - Hak rah met etsin - arkadaş atıld.... — Artık kuşlarda zekâ olduğuna şüphe etmemeli! dedi, Başı uğurlanan da sordu: — Neden ? — Neden olacak! Kuş senin ne K..£ olduğunu farketmiş... de ondan. Gülüştükdü... Yeni bir müösahede balıklarda da zeki olduğunu göstermiş... Bana an- lattılar: bir dostum var... Mu» allimdir, Dünyaya metelik vermez. Ha yatmın bütün tadı başı boşlukta, ava- relikte ve kaygusuzluktadır. Bu ar- kadaşın başlıca eğlencesi balık tutma- dır... Bir gün arkadaşile birlikte balı- Bu arkadas İstanbulun liye tahsil sinde e e e emi dei ğim arkadaşın #-odalile gitmişler... de ayni olta, ayni yem kullanı- zanç memuru tutamıvor... maliye memuru dayanamamış — Yahu! nedir bu kısm»tsizlik. Bir tane izmarit bile dokunmuyor... lik b Soluk kesik kesiktir. Da- ha ilerledikçe göğüs dinlenirse t0z- ların. ciğerlerde yaptığı bozukluk duyulur, Geregi gibi işleyen teneffü- se karşı koymak için yürek kendisini zorlar, yorulur ve sonra bozlur. İşte © vakit zayıflık yakaya yapışır. Bs- kiler öyle zayıflığa bakarak buma dencilere zayıf demişlerdi. İyice anlaşılsın. Toz yutanların hepsi, gözden geçirdiğimiz. bu fe- nalıklara tutulur, diye kesip atmayı nız, Öyle olmak için uzun müddet ve çok toz yutmak ister, Tozlu sanatlar içinde uğraşanları korumak gerektir. Havanın tozları ile kirlenen akciğerlerin İşlemesi leşir, sağlık dayanımı azalır, O tlarda çalışanların başka sağlık sartları da uygun değildir. Tabii bir hayat tarzının istediklerini bulamaz- lar. Hastalık onları kolayca devire. bilir. Bu henüz âz tanınmış konu ü- zerine şöyle üstten bir bakışla da ân- laşılır ki şarların bavasını temizle melidir. Büyük şarlarda oturmak £- çin zorları olmıyanların köylere git melerini istiyenler haklıdırlar. Düşündüm. Şardan çıkalım, Gü - rültülü ve havası kirli şardan. Tabi- asın ortasmda, topluca bir kaç ağaç altında Kur İş masası, düşünürsek şaşarsın, Varlığımızı tutan müvaze- nelerden işte bir tanesi: Bir yaprak, E! kadar var, yok. Ye- şi örgüleri içinde yarım milyon klo- rofil tanecikleri çalışıyorlar: Gün ışıldadıkça bana arık ve duruk hava yapmak, beni rsrtan ormanı kurmak, yazı yazdığım kâğıdın. maddesini düzmek, beni beşli mişleri diş ve ne güzel söylemi acların yaprağı, usulu kişi- inden, EŞLER kiloda Macar Pombeni sayı hesabiyle Yesara, 66 kiloda Saim sa- yı hesabiy; 72 kiloda le Macar Baron Beloya galip geldiler. Macar Ordun İsmaili 59 saniyede tuşla yenmiştir. 78 kiloda Macar Toro ile Ahmed arasmdaki güreş oldukça çetin olm 87 kiloda Ma miştir, iş ve Ahmed 19 dakika 14 saniyede Macarı tuşla yenmiştir. car Dobuyu Büyük Mustafa 45 saniyede tuşla yen- Son güreş Macar ağır güreşçisi Bodo ile Çoban Mehmed ara- sında yapıldı. Çoban 4 dakika 10 saniyede Macarı tuşla yendi. Muallim cevap vermiş: — Bizim suların balıkları zekidir Senin yemi yemezler. —— - ” — E sonra yediği kazanç kesmeye kalkarsın da ondan... Olacak bu ya... Bir av, bir buctk ay sonra maliye memuru kazanç memur- lu başka bir işe geçiyor... Ve bir gün muallimi buluyor: — Aman yahu! Sana bir diyeceğim Yarı “s2 — Hani sizin dandı yal — Ever! — Şimdi tutuyorumu.. — Olur nı, — Olur ama kazanç memurluğ'ın» dan çıktımı. — Ben sana denedim mi7... Ve işte hu kadardır bu masal, A, FELEK Yunanistanda Taçlı Demokrasi "Baş tm 1 inc | etmek doğru olur. Başbakınm sus maâsr, kral taraftarlarınca “taçlı de- mokrasi,, formülünü bulduğu için bir süküt olmaktan çoktan çıkmış ve sade bir siyasa tedbiri olarak sa- yılmaktadır. Onlarca, bu formülü leri sürmekle Başbakan fikrini bile dirmiştir ve Kondilisin son nutkum» da ona atfen söyledikleri de bunu teyit etmiştir. Cumuriyetçiler için ise, Başbakanın susuşunda bir bite- Taflık görmek şöyle dursun, taraf- tarlık görünmektedir. Metaksasa gö- re-de bu sükünda aciz vardır, Baş- bakan halkın önünde giden iddia, yol gösteren gir “lider, değil, fakat halkın peşine takılan bir .. liderdir. larda balık tutama- Muhalif matbunt »lebisite karşı, Başbakanı «inirlendireb bir vaziyet almıştır. Bu matbuat plebisitin tehir edileceğine, hülümetin buna karar verdiğine dair haberler © neştederek sözü avağa di, mek nlebisiğ yıprandırmak i çalışmaktadır, Başbakan bu havadisi tekzip etmiş. tir ve muhalif matbuatın bu hareke, tini “münasebetsiz. bulduğunu söy lemiştir. Fikret ADİL Peyami Sala ile Nazım Hikmet arasındaki münakaşa Peyaminin cevabı bugün HAF TA gazetesinde çıktı az Sözlük ent Vİ, e