- i ; EKONOMIK KRONİK Almanya Dumping Yapmak İçin Sıkı Bir Çalışmaya Girdi “Arsrulusal ekonomik ve bize kar $r koymak için, arsrulusal mal müba delesini kamçılamak lâzımdır... Bu söz son zamanlarda krizi ön - lemeğe çalışan ekonomistlerin paro - | lalarından biri oldu. Bu maksatla bir çok konferanslar toplandı. eden?, Dendi. Bir tarafta stok | r ve çürürken öbür tarafta sıkıntı çekilsin? & Malları sevketmek, satmak gerektir. Bunun için de ilk iş devletlerin el birliği yapmaları, ve ticaretin önünde dikilen duvarları yıkmaları lâzımdır. Son defa Pariste toplanan arsıulu- Ümmi dünni BORSA NE e A 13 Temmuz CUMARTESİ PARALAR Alış Satış Sterlin Dolar 20 Fransız İrangı 29 Liret 20 Belçika frangı 20 Drahmi m0 İsviçre ir. Florin 20 Çek Kron Avustarya silin Mark Zleti Pango 20 Ley 20 Dinar Yen İsveç Küron Altın Mecidiye Banknot ÇEKLER Kapanış Paris Üzerine 1203 İngiliz lirası S0 Dolar 0.70,10 Liret 968,54 Belgi 47166 İsviçre frangt 243,05 Leva 634344 Florin 116,80 Çekoslovak kuronu 19,07,— Avusturya 425,57 Pezera 58143 Mark 197,36 Zieri 421 Gi 43140 Ley Kü 59 Dinar — 3496.33 Yen 218.30 Çernovets 10,08 İsveç kurenu 3,11,50 ESHAM Iş Bankası Mü. . page Anadolu * 60 . # 100 Şirketlahyriye Tramvay Bomonti - Nektar Terkos Reji Aslan Çimento Merkez Bankast Osmanlı Bankası Telefon İttibat Değirmencilik T.A.Ş, Şark Değirmenleri Şark Merkez Eczanesi ISTIKRAZLAR Türk Borcu I Kupon kesik 27.77.50 2595 e if BE e 26.40 Ergani 05. İstikrazi dahili 9425 TAHVILAT 10,25 Rihtrm Kupon Kesik Anadolu 1 ve TI 44.40 II Kupon kesik 4475 Anadolu Mümessil Kupon kesik 45,20 No: 79 Voltaire'in romanlarındaki şahıs lar gibi bu medreseliler de bahtiyar. lık dedi mi, gözleri önüne başbaş ge- len şey, karınlarını iyice doyurmak» tr. Julien, sırtına ağır kumaş'tan elbise giymiş herkese karşı derin bir saygı beslemenin, bu adamların bemen he- men hepsinin mayasma karışmış bir his olduğunu görüyordu. Bu hissi duyanlar, "kimsenin hakkını kimse. ye geçirmemek,, sözünü hakyerlerin. deki asıl değerini pek iyi anlamış- lardı; doğrusu o değeri gözlerinde belki biraz da küçültürler. Araların- da şu sözü tekrar edip dururlardı: "Bir kocaman'a karşı dava aça cakam da eline ne geçecek?, Kodaman: Jura vadilerinde zengin adam bu adla anılır, Zenginlerin zen- gini olan kükümeti ne kadar sayar- Jar, bir dü in, İlbayı adı geçer geçmez saygı ile gülümsememek, Franthe - Comtâ köylülerinin gözünde bir ihtiyatsız. lik sayılır; fukara da bir ihtiyı Hk etti mi o saat cezasını çeker; ek- weği elinden almır, KIRMIZI VE SiYAH sal ticaret odası kongresinde 1000 ka dar iş adamının hep bu isteği göster diğini gördük ve okuduk. İşte tam bu esnada Almanların bu arsıtlusal ticaret işini kendilerine göre kökünden hallettiklerini haber alıyoruz. Fakat, bu hallediş tarzı, karşılıklı ticareti ve itimadı sağlam | Iryacak yerde yalnız meselenin Al | | man cephesini düzeltmeğe yarıyaçak tır. Çünkü Almanya, tem mânasile bir Dumping yapmağa hasırlanmak- tadır, Vaziyeti inceliyelim: Almanya hayli zamandanberi dö - viz sıkıntısı çekmekte, ve endüstri si için o lâzimgelen ilk maddeleri bulamamaktadır. Bu yüzden Alman- yanın dış ticareti de hayli gerilemiş | tir, İşte Alman devlet adamları bu tehlikeli vaziyete karşı çare bulmak için nihayet Dumping'e baş vurma - ğa karar vermişlerdir. İhracatı fazlalaştırmak ancak ih - | raçatı sıkı bir surette himaye etmek le kabildir. Bunun için ihracatçıya bir prim vermek ve malları dış piya- sada İÇ piyasaya nazaran daha ucuza satmak lâzımdır. Dumping'in hakiki mekanizması da zaten budur. Almanya şimdi bu maksatla 1 mil- Yâr rayşmark yani yarım milyar Türk lirası kıymetinde bir para ayır mıştır. Bununla ibracat endüstrisine yardım edilecektir. Fukat parayı bütçede bir kalem darbesile ayırmak başka, onu bulmak büsbütün başkadır. Devlet bötçesi ve ya Raysbank bu parayı temin ede - cek vaziyette değildir. O halde kala kala ortada bir "mü- kellef” denilen sınıf kalıyor. Bu tak- dirde de iki şık vardır : ) — Mükelleften vergi suretinde doğrudan doğruya mı almalı?, 2 — Yoksa ona farkına vardırma - dan mı bu işi becermeli?. Almanlar kısmen ikinci şıkı tercih etmişlerdir. Yani ihracatı besliyecek parayı, yine memleket endüstrisin - den alacaklar, ve endüstriyi yine en- düstri yüklenecektir. 1 milyar mar - kın 720 milyarı bu suretle temin nacaktır. Diğer taraftan mem kette sun'i mevadı İptidaiye yapmak için de, fabrikalar kuru bilhassa dökümü Bu suretle Almanya kendi kepdisi ne güven Verirken bütün arsrulusal ticareti altüst etmiş olacaktır. Çün - kü Almanya bir endüstri memleketi dir. Ve Avrupanın göbeğinde yapıla cak bir Dümping arsıulusal ticarete, uzak şarktaki, Dumpinglerden daha ziyade tesir edecektir. Mümtaz FAİK Pm Üzüm kutuları ucuza alınabilecek Ekonomi Bakanlığının teşebbüsü üzerine Zingal sosyetesi kutuluk ke reste fiyatlarını ucuzlatmıştır.Bu su- retle üzüm kutularının beherinin 13 kuruşa mal olacağı hesap edilmiştir. Bu vaziyetten İzmir üzüm İhracat sıları memnun olmuşlardır. Şeker sarfiyatı artıyor Yurdun muhtelif köşelerinden ge « Ten haberlere göre, şeker fiyatlarınm inmesi üzerine, şeker sarfiyatı art - mağa başlamıştır. Şeker istihsalâtı. mizin çoğalması, hem köylünün, hem memleket endüstrisinin, hem de sib- hat bakımından halkın çok tehins ol maktadır. Her yıl, işlenen pancar mikdarı artmaktadır. STENDHAL İlk günler, içinde duyduğu hafif seme boğulacak gibi olduktan sonra Julien, bu adamlara acımağa başla” dı: kış akşamı kulübesine dönünce ne ekmek, ne kestanc, ne de patates bulamamak, arkadaşlarından kaç ta Besinin babasının başına gelmişti. Julien içinden: "Bahtiyar adam de- yince akıllarına karnı tok, sırtı pek olanlar geliyorsa, bunda şaşılacak ne var! Arkadaşlarım papaslık hevesi, temelli bir heves, yani onlar papas- lekta, karmlarını doyurup kışm da sıcacık elbise giymek imkinmr gö- rüyor, bu bahtiyarlığın sürekli öla- cağımı umuyorlar.,, Bir gün Julien, hayali geniş bir yanındaki arkadaşına: medreselinin, : — Benim de, bir zamanlar domuz ço- banlığı eden Sixte - Gwint papa ol- sayacağım belli mi? dedidiğini duy- Arkadaşı cevab verdi: — Ancak İtalyanlar papa olur; a- | ma bizim aramızdan da, kısmeti 6-| lanlar, piskopos muavinliği, cha- noine'lkk, belki (o piskoposluğa kadar yükselir. Châlons piskoposu M, P...., bir #rçıcı oğludur; benim baham da OTOMOBİLCİLER, Otomobil Muayeneleri İyi Gitmiyor Bize lâzım olan em- niyet, temizlik ve sağlamlıktır Otomobiller her sene hazi- randan itibaren Belediye Fen Heyetince umumi bir yoklama- dan geçirilir. Bu sene de,bu yoklama, muayyen günlerde Taksim ve Sultanahmet mey- danlarında devam ediyor. 11 Temmuzda taksi otomobilleri - nin yoklamasma (başlanmıştı. Çoktanberi dedikoduları devam ettiği için ilk muayenede bulun- mak istedik. Muayenelerde evvelki senele- re nisbetle göze çarpan bir cid- diyet vardı. Bundan halk hera- İşaret memuru, vazife başında! bına memnun olmamak müm- kün değildi. Frenleri iyi tutmr- yan, kapıları kapanmıyan, içi temiz olmıyan otomobiller mu- ayeneden hariç bırakılıyorlar ve bu eksikleri tamamlandıkça iş- leri görülmüyordu. Bu arada otomobil sahiplerini cezalandıran, teferruata ait ba- zı eksiklikler üzerinde fazla du- rulduğuna dikkat ettik. Bunla. | rı tesbit ederek işten anlar gö- rünen alâkadarlarla görüştük. Öğrendiklerimiz şudur: 1 — Muayene komisyonu oto- maobillerde “stop lâmbası” arı - yorlardı. Şoförler diyorlar ki: Bu lâmbaların otomobiller için hayati bir kıymet ve ehemmiye- ti yoktur. Fren yapıldığı za mân yanıp sönen bu lâmbalar yeni otomobillerde mevcut ise de sekiz on sene kullanılmış fiçıcr. Bir gün bir doğma dersi”arasında abb$ Pirard, Julien'i çağırttı. Za- vali: delikanlı, etrafını kuşatıp vü- sudunu da, ruhunu da srkan bu ha- Yada şıkabildiğine pek memnun ol- ua. Medrese direktörü Julien'i ilk gel diği gün pek korkutan tavrr ile kar- sıladı; ona, yerin dibine sokmak is- temiş gibi bakarak: — Bu iskambil kâğıdı üzerindeki Yazının ne demek olduğunu anlatır misınız? dedi. Julien kâğıttaki yazıyı okudu: Amanda Binet, Zürafe kahvesin- de, saat sekizden önce. Genlis'li ol duğunuzu, annemin amcası oğlu ol- duğunuzu söyleyin... Jalien tehlikenin ne kadar büyük olduğunu kavradı; abbö Castanâde'- İn adamları onun cebinden bu kâğıdı Tir irard'ın korkunç gözlerine bakmağa daj için alam * e çin 7 Bsraya geldiğim gün korkudan titriyordum, dedi: M. “Calan bana burada her türlü müzevir, kötü ki- Şiler bulunduğunu, arkadaşlarının biribirlerinin yaptığını kollayıp ha- fiyelik etmeleri memnuniyetle kar- şılandığını söylemişti. Bunu, genç rahiblere hayatın ne olduğunu gös termek, onları dünyadan ve dünya- pm alayişinden iğrendirmek için TAN Sirkeci mıntakasındaki şoförlerin, hep bir arada aldırdığımız resmi Harap Otomobiller Şoför ve otomobil sahibi öte- denberi yarı kudretini kaybet- miş harap bir otomobille, fabri- kadan yeni çıkmış, otomobilin ayni miktarda vergi vermesin- den haklı olarak şikâyetçidir. dıkça, vergisini de o nispette azaltmakla olacaktır. Yeni otomobil, daima cazip- tir, Müşterilerin gözlerini kendi taraflarma kolaylıkla çekerler. Bundan dolayı da, hemen hiç bil ise, dalgın ve aceleci yolcu- lardan başka binen bulunmaz. Bundan dolayıdır ki, eski bir otomobil, sahibi için baş belâsı- dır. Satsa para etmez,zar zor işletmeğe çalışsa, içine binen bulunmaz. Böyle köhne araba- ların sahiplerine gerçekten acı- mak gerektir. Belediye, iyi kullanılmış taksi sahiplerinin her yıl birer miktar vergilerini indirecek olursa, on- ları vakitsiz otomobil mezarlığı na göndermemiş olacaktır. olanlarında buna ait tertibattan eser bile kalmamıştır. Yeniden tedarik etmeğe çalışanlar da pi- yasada çok aradıkları halde bu- lamamışlardır. Bize misal ola- rak muayene meydanının etra- fınr çeviren otomobil levazıma- tı mağazalarını gösterdiler. Fil. hakika bu mağazalarda stop lâmbası yoktu. Şoförler arasın- da sabzhtan akşama kadar danda stop lâmbası tedarik: bekleşenlerin sızlanmala- “nı haklı bulduk. Otomobilin arka fenerleri bu lâmbanın ye- rini tutmakta olduğuna göre te- dariki hemen hemen imkânsız olan bu.-stop lâmbasından sarfı nazar edilebilir zannındayız. 2 — Evvelce de bu sütunlarda bahsetmiştik. Taksi talimatna- mesinde otomobil döşemeleri üzerine keten kılıf geçirilmesi mecburiyetine dair bir kayıt mevcuttur, Kadife ve kumaş döşemeli otomobiller için pek yerinde olan bu kayıt maruken döşcmelere de tatbik edilmek istenildiği için şoförler kurumu belediyeye müracaat etmişler ve bu kâydin yalnız kumaş ve ka- dife döşemeli otomobiller için tatbik edilmesini “ istemişlerdi. Misal olarak, vapur, tramvay ve tren gibi umumi nakil vasıtala- rında da böyle olduğunu göste- riyorlardı. Kurumun bu dileği Belediyece nazarı dikkate alın- Tanrı emretmiş. ai Pirard öfkeli öfkeli bağır. — Benim karşımda da mu söz ebe- liği! Seni edebsiz seni! > Jiien Sükünunu bozmadan devam | etti: — Verriğres'de ike leşlerim beni kıskandılar mı, mini M. Pirard çilesinden çrkmestr? | — Şimdi size bunları sormuyoruz, dedi. Sorduğumuza cevab verin. | Julien, bu sözlerle hiç de cesareti kırılmadan anlatmakta devam etti; — Besançon'a geldiğim gün öğle- ye doğru karnım acıkmıştı, bir kah veye girdim. Doğrusu bir din ada mma Yakışmıyan o gibi yerlerden istikrah ederim ama orada, handa- kinden daha ucuza doyabileceğimi düşündüm. Bir kadın, yanılmıyor - sam dükkân: işleten kadın, benim a- cemi halimi görüp acıdı. Bana Be- sançon'un bir sürü edebsizle dolu ol- duğunu, başıma bir iş gelebileceğini söyledi. Bir kazaya uğrar, bir tehli- keye uğrarsam sabahleyin sekizden önce kendisine haber göndermemi tenbih etti. "Medrese kapıcıları, ya- zacağınız kâğıdı getirmek istemez- lere Genlis'li olduğ zu, aranız da akrabalık olduğunu söyleyin, de- di, mış ve bu meselenin tekrar tet- kiki Fen Heyetine bildirilmişti. Kurum, tetkika muhtaç oldu- ğu resmen tesbit edilen bu kay- dın aynen tatbikinde isabet ola- mıyacağı iddiasındadır. Yapı lan muayenelerde temiz ve cilâ- Ir deri döşemeli otomobiller kı. lıfı yapmadan geldikleri için ge- i il ir. Biz, bu işte ri "İde bir ahlaşmamariık görüyo - ruz. Denildiği gibi bu mesele Şarbaylık makamınca muhtacı tetkik görülmüş ve Fen Heyeti- ne bildirilkmişse bu iş, tetkikin neticesine kadar idare edilmeli- dir diyoruz, u « Yerinde oturmadığı için odada bir aşağı, bir yukarı dolaşan 'abbö Pi- rard; . — Bakalım, dedi, soruştururuz, bü söyledikleriniz doğru mu. Sonra Julien'e hemen odasına çe- kilmeşini emretti. Kendi de ardı si- ra gidip kapıyı dışa:dan kilitledi. Julien hemen sandığını açtı; başma İş açan o İskambil kâğıdını, kiymet. li bir şey gibi, ta dibe saklamıştı. Sandıkta'bir eksiklik yoktu ama hayli karıştırılmış olduğu belli idi, Oysaki anahtarı cebinden ayırmamış- tr. Julien içinden: "Tevekkeli M. Castanöde bana kaç defa sokağa git- meme İzin vermeğe kalkmadı; 6 lut- fun nereden geldiği şimdi anlaşıl- yor. Ben de kör gibi hiç bir şeyi far- ketmiyordum ama çok şükür M, Caş- tanöde'in izin vermesine mek- tebden çıkmadım. Çıksam belki evil elbisemi giyer, güzel Amanda'yı gör- meğe giderdim. Bunu yapsam mah - volduğum gündü. İskambil kâğıdın. dan bu yolda fayda göremiyecekle - rini anlayınca direktöre yetiştirme ği düşünmüşler... İki saat sonra direktörü | Julien'i yine çağırtu. Bakışı deminki kadar sert değildi: — Sözleriniz doğru imiş, dedi; a- ma böyle bir adresi saklamanız ol maz, büyüklüğünü, önemini kavrıya- mıyacağınız bir e ibtiyatsızlıktır. ŞOFÖRLER 15.7.0935 Bu Bir Baff Gidiştir ... Bazı akşamlar, eviniz€ ken tramvay bekleme de, kulağınıza bir ses gö — Haydi, bayım, on Beyazıt!.. Bulunduğunuz yer ğ meydanıdır. Buradan # kadar taksi ücreti, aşağlf 90 - 100 kuruş tutar. dört yolcu için onar 40 kuruş alarak, şoför! zıda kadar götürecektir Götürecektir ama; bir disine sorun bakalım, kan ağlayarak götürec: Kömür yüklü kamyo Beşiktaştan Beyazıda | la gittiğini söylersek, bu ğa şaşmayan kalmaz. Bir leler, küçükleri aralarma © beş altı kişi otomobile tramvayla seyahat etme” ha kârlı buluyorlar. Şehtif cine işleyen otomobille ucuzluk kendini bir kat © yuruyor. Çatalcaya 30, 20 kuruşa kadar yolcu kamyonetler var. Bu iş, sadece halkın Mi bakımından ele almak G0 maz. Otomobillerin bu ziyafi dip gelişlerde, kendi ken yedikleri unutulmama! kerim,, diyor, halbuki, b& otomobilin tekerlekleri, 9 denilen ejderin ağzında, denilen korkunç devin ti ri altmda, her ü rinden birer parça kayb âz zamanda mezarlığı bojW lar, i Benzin fiatlarnın gitgi ması; plâka ve diğer İ | Şoför; otomobiline müşteri çağırıyor ine gelince de başları! sine bakacaklar! Bu, bir gidiştir. . Bahtsız çocuk! bunun, bel sonra zararını görürsünüz. Bölüm XXV HAYATTAILK TEC" Bu içinde yaşadığımı” İği mübarek sayılır. On* tim vay haline, oipEi Jalien'in hayatın bu öf değeri belli üç beş vak'a # geçirivermemizi, okur! sün. Doğrusu öyle vak'alif "e dir ama Julien'in, medri i leri pek kara şeylerdir; 0 sayıfalara ne pek açık, 5€ yu bir renk vermek lerin acısını çekmiş olan #“ eğ mız, onlar anıldı mı artık Mi den, bir öykü okumakta © alamaz olurlar. Julien, hareketlerine # iliği vermek denemelerini nu elde edemiyordu; öYl€ ki Julien, kolu kanadı ki”. bezginlik duydu. Bu çirki” ç sivrilemiyordu. f en küçük yardım, ona YİĞİ verebilirdi; ama o, koca * tasında bırakılmış bir kayık” payalnızdı. “Muvaffak w.