SAEEPTTR şamç ——0 DUŞUNDUKÇE GÜRÜLTÜDEN SIZLANANLAR Le Journal gazetesinde bir başmakale, geçen gün, medeni- yetin gürültüsüz hiç bir köşesi, bucağı kalmamış olmasından şi- yet ediyordu. Eskiden şehirle rin beyninize doldurduğu uğul- tuları boşaltmak için, yazırı dağ eteğine, bir dere kenarına, bir deniz kıyısına gitmeniz elve- rindi; rı, şehirlerde içine battılı çamurunu en ıssız tabiat köşele- Tine sıçratmak için beraberlerin- de bir makine götürüyorlar, Ar- tık yıldızlı bir gecede, Erenköy rı ses bahçelerinde, uzun, dev- | şirme iskemlenize arka üstü yatarak gök kubbesi- min lâciverd billüru arkasındaki âlemleri seyre ken Ağus - tos ve cırcır böceklerinin dinlen. dirici ve uyuşturucu ninnilerini | duyamazsınız: her köşkün açık penceresinden bir radyo ve bir gramofon makinesi çığlığı ba - sar. 8 - 10 âletin sekiz on istas- | yondan alarak hiribirlerine karış tırdığı bu vıcik vicik ve bulaşı ses çirkefi kulak zarınıza yapı- şır; size şehirde bırakıp nız gürültüleri zorla dinletir. Erenköyünde, Boğaziçinde, A - dada, Çamlıcada, heryerde böy- le. Yaşamak mı istiyorsunuz? Buna alışacaksınız; yani beyni nizin içindeki işitme merkezini canımız istedikçe bir müddet için kötürüm etmeğe muvaffak ol caksınız: — tıpkı gözlerinizi açıp kapar gibi, işitme du: gunüzü da yumup açabi - lirseniz —medeniyete — intiba- kınız tamamlanmış demektir. E- min olunuz ki insanın istemedi- mgünün medeni insanla - | Gayri mübadilleri Memnun etmek Kolay olmuyor Gayrimübadiller Cemiyeti ge | nel toplantısı dün Halkevinde yapılmıştır. Toplantıyı Cemiyet Başkanı General Hüsnü açmış, kongre başkanlığına General Ha lil seçildikten sonra idare heye- tinin altı aylık çalışma raporu okunmuştur. Raporda Finans | Bakanlığına yapılan son müra- caat ve alınan red cevabı hak- kında etrallı izahat veriliyordu. Bu haber, oradaki gayrimübadil leri çok müteessir etmiş, hakla- Tının aranması için yeniden te- şebbüslerde bulunulması karar- laşmıştır. Eski idare heyeti üye- | lerinin sıhhi vaziyetlerini öne sürerek çekilmeleri üzerine ye- ni seçim yapılmıştır. Neticede, Şahab, Kadri, Hüsnü, Osman ği sesi hiç duymamak elindedir, hattâ gözlerimiz açık halde, bazı dalgın anlarımızda hiç birşey görmediğimiz olur. Tam sessizliğin ve tam karan | lığın inhisarını toprak altınd kilere veren medeniyet, Işık, sese ses, tada tad katarak hayatı koyulaştırıyor. Ne sızla - nryortz? Fransız muharririnin bu şikâ. yeti, drtık Avrtıpida be, calı - Şşan kafaların yorulup yıprandı- ğını haber veren şuursuz bir ö lüm özleyişinden - baş şey değildir. Korkulur ki yakında ışıktan da yorulanlar olacaktır. Peyami SAFA Tapu, işin Kolaylaştırılmasını istiyor Ankara, 10 (Hususi muhabirimiz | bildiriyor) — Ziraat bankasının ipo- tekli ve müteselsil zirai alacakları- nın taksitlendirilmesi hakkındaki ka nunun tatbikatı, Tapu idarelerindeki muamcleleri güçleştirmiş! Banka. mın tapt idarelerine kamun mucibin- €e verdiği listelerin idare tarafından her muamele için ayrı ayrı tetkikine mecburiyet has:l olması, son zaman- darda basitleşen tapu muamelelerini işkâl etmiye başlamıştır. Tapu ida- resi, kanun çerçevesi içerisinde işin dapa pratik ve sade bir formülle yo- luna gidilmesi hususunda karar alın- aa için Ziraat bankasına müraca- atta bulunmuştur. No, 80 Erik Çiçekleri | Mahmud YESARI Onun yeni sevgilisi yabancı bir Avrupada ge- ailesinden miyı Şi: yabancı kadınlarla evlenmeğe müsaa- de etmiyecekti. Ben, yabancı bir ka- dinı sevmiş olması: daha çok isti- yorum O, bana, ne açıkça itiraf etmiş; ne de küçük bir imada bulunmuştu. F: kat ben, onun yazdığı, ateşi sönmüş, duygu tarafı silik, sönük satırların arkasında ve arasında, bütün bunları — hem de pertevsiz tutulmuş gibi — teker teker, tane tane okuyorum. Fazla özlediğimi, kendimi kadı gçocukluklara fazla kaptırdığımı zar metme, çocuğum! O zaman, ben, bir tibbiye talebesi seviyordum. Sevgilim, tıbbiyenin son sınıfında idi. Asker doktoru çıkacaktı. — O: ateş gibi zekâsı vardı ki şaşırırdın. Bazt ilim, fen, sanat, daha etraflı söyliyeyim, ideal adamları - vardır. Bunlar, ilimde, fende, san'atta, inkı- lâp yaparlar; dünyayı biribirine tar, dünyanın nizamlarını bozarlar Ve kurarlar. Fakat bunların dehala- gr, zekâları, yalnız idealleri için, Hun dışina çıkınca çocuklaşır, a | a Def y zetlerin isimleri | idare heyet Faiz, Nüzhet, Cemal, Celâl Ga- lip, Sadi Galip, Rauf, Mustala Arif, General Esat ve Saadet | seçilmişlerdir. Bu netice belli olunca salonda bir karışıklık başgöstermiş, in- tihaptan memnun olmadıkları anlaşılan birçok kimseler salonu terketmişlerdir. Fakat, ruzna - me tamamlandığı için toplantı- ya nihayet vetilmiştir. Salonu terkeden gayrimübadillerden ba zıları isteklerini, bir Mühatfi şöyle anlatmışlardır: — Biz daha başka | heyeti istiyorduk. kak sahipleri işi gürültüye geti- | rerek buna mâni oldular. Nam- | okunurken el kaldıran olmadığı halde, ekseri yet tarafından kabul edilmiş gi- bi bu heyeti seçiverdiler. Bu se- | çim, gayrimübadillerin değil, sini intihabıdı. Haklarının ziyaa uğratıldığı - m önesüren gayrimübadiller, bu hususta alâkadarlara müra - caat ederek toplantının hüküm- | süz sayılmasını isteyeceklerdir. Ekmek işini Bele- | diye izah ediyor Buğday ve un fiyatları dün yeni - den düşmüş, yumuşak buğdaylar Bor ada 5 kuruş 25 paraya, yumuşak mları da 545 kuruşa satıl - meçtulüdür; öğretilmek istenilse bile kavrıyamazlar. Dostluk- ları gayet kuüvvvetlidir; öyle candan ağlanırlar ki, onlara ihanet edilse bile birden kavrıyamazlar ve uzun zaman, akılları almaz. Lâkin bir kere düşman oldular mı, pençelerinden kurtulmak çok güçtür. Çünkü onlar, dostluğa ihaneti, ide- ale ihanetle bir tuttukları için affet- mezler. Onun adını “doktor,, koymuştum. Henüz mektebini bitirmemiş olması- ha rağmen, mektebi bitirmiş birçok doktorlardan, — değerde daha aşağı değildi Tecrübesi çok azdı, belki de yok- tu. Fakat görüşü ve anlayışı o kadar kuvvetli idi ki arkadaşları da, hoca- larr da, mütehassıs döktorlar da hay- ret ve takdirden kendilerini alamı- yorlardı. Genç “doktor,, umu bir hasta dos- tumun evinde tanımıştım. Hasta aramağı, hatır sormağı pek sevmem. Ağır ilâç kokulu odalar, göğsümü tıkar, gi imi bozar. Hele hasta ile, kendi çıkarlarından başka ilişiği olmuyan — yabancılatın, yapmacık üzülüşleri, yapmacık göz yaşları, beni, öğürtüden hasta ede- cek kadar iğrendirir. Gel gelelim, hasta dostum, benim gok kahrımı çekmiş bir arkadişım- dün de ar, Piyasadaki genel düşüklük | yalnız bir kıstm buğday ve unlar da eğil her çeşit mallar üzerinde de | ülmüştür. Belediye evvelki g yon toplantısında narhı in- dirme y zetemi i bir mektupla â- etmektedir : İstanbul den: Belediyece tayin edilmekte bulu - nan ekmek fiyatı hakkında son gün- lerde bazı gazetelerde hakikate uy- mıiyan tesadüf edilmekte - dir. Doj şu süretle izah o- kanur: 1 — Belediye ekmek fiyatını he- sap ederken ua fiyatını esas olarak alır, buna imal masrafını ilâve ede- rek ekmek fiyatını bulur. 2 — Un fiyatları zahire ve ticaret borsasında serbest satışlar neitcesin- ve belediyece res- ticaret borsasından tlarında son ay zar - fiyatını bugünkü had- recek bir tenezzül alınır. Un fında c dinden görülmemişti. — İmal masrafı, adetleri iki yü- zü aşan ve muhtelif büyüklükte bu- lanan fırınların vasati işletme kabi- liyetlerine göre ve bugünün şartl: rına uygün olarak hesap edilmişti 4 — Belediye ekmeğe #zamit fiy: tayin eder. Fırıncılar daha aşağı fi- yat üzerinden satış yapmakta ser - | besttirler. Netekim fırıncılar | n bir dereceye kadar istihsail bazı sının müsait bi ğu zamanlarda un stoku yapmak süretile belediye - tayin ettiği azam! fiyattan daha | ucuz ekmek satabilirler. Bumun h ginde çeşmiye uygun olmıyacak ya- pılip ucuz fiyatla Gatitün — ekmekle: rin âmilleri takip ve tecziye edilmek tedir Bizans saraylarını Meydana çıkarmak Teşebbüsleri Eski Bizans sarayların ydana çıkarmakla meşgul olan İngiliz asarı atika mütehassısı Baxter, Sultanah - mette Arasta sokağındaki hafriyata devam etmektedir. Baxter şimdiye kadar elde ettiği neticeler hakkında demiştir ki — Şimdiye kadar beyaz merme bir yol bulduk. Bu yolun eski Bizans imparatorlarının saraylarına ait ol - duğunu zannediyorum. Bundan baş- ka kıymetli bazı mozayıklar da bul- dum, Bize gösterilen kolaylıklara rağ- men çalışmalarımızda istediğimiz g gi devam edemiyoruz. Çünkü tahki- katımız yetişmiyor, bu sebeple Bi - zant saraylarının bulunduğu sahayı altüst etmek kabil olamıyor. Etrafı iyice araştırmak için bu sahada eski | evleri, binalatı yıkmak icap ediyorsa r. Hastalığına — üzülüyordum. Bun- dan başka, hasta, paraca çok sıkıntı- İstediği yerden borç para bu- labilirdi. Lâkin, onun hasta halinde, bir de böyle hasis düşüncelerle uy- kusunun kaçmasına gönlüm razı ol- du. Sık sık, ona uğruyor, hem hastalığını, hem de evin vaziyetini, ini anlıyordum. Neye güpheli şüpheli bakryorsun? » çocuğum, hiç de aklına gel- diği gibi değil... Bu hasta arkada- şım, kadındı, anlıyor musun? Kocası da vardı. Evet, zavallı, alık bir kocası da vardı. Kocasına alık, zavallı demekliğime rağmen, kadın- cağız, daha zavallr — mevkide idi Çünkü, zeki, şık ve hakikaten aklı başında bir kadın — için, böyle alık bir kocası olmak, bir — zavalfilıktır. Evi çekip çeviren, para işlerine ba- kan, bepsi, hepti o kadıncağızdı. Şık bir salon kadınmın, eteği be- linde bir ev hanımı olabilmesine şa- şarsın, çocuğum! Kocasının alıklığını, üç beş keli- me ile anlatayım: Meselâ, biz odada otururken omuz- larını kaldırarak, gelir, karısına 80- rar: — Hanım, benim ceketim nerede? Ceket, . — Kadıncağı alay mr gibi bakmaz; günkü alışmıştır, hafifçe dişlerini gı- cırdatırı İtere ait fiyat listelerinin * vi, Güzel Sanatlar tiyatro şubesindeki talebe İmtihan edildi — Yerlimallar sergisi hazırlanıyor — Gayrimübadiller toplandılar da şimdilik buna imkân bulamıyo - | Tuz. Halbuki bu saraylar meydana | lacak olursa h , hem izmetler tarihe edilmiş olacaktır. İst bi asarı atika müteh: ne- müra- | caat edildiği takdirde bunların araş- tırmalara devam için luzumu olan pa rayı bulacaklarına eminim. Ben diye kadar Ingiliz, Ameri sız mütehassıslarından biraz tahsi - sat alabildim. Hafriyata devam et - mekle beraber deniz ile demir yolu | arasında bulunan Jüstinyenin evini W an, Fi olduğu gibi muhafaza etmeğe çalışı- yorum. Yıkılmak üzere bulunan b etli mimari eserini yıkılmaktan | mak için yakmda tamirine baş hıyacağım... Istanbulda bir Gazeteciler kulübü Açılıyor İstanbuldaki yerl mümessilleri ve gaze kısmı dün Basın kiye Bas saylavı ve yabancı g cilerden bir uşlar, ve İstanbul ga- | zeteciler kulübünün kı a ka- | dikten sonra lübün —onur mını, onur kömitesini ve yöne- tim kurulunu seçmişle Kulübün onur başkanı İç İşler Bakarı Şül Kayadır. Onur komitesinde gazetemiz baş- Mahmut Soydan, Ulus baş- yazıcısı Falih Rıfkı Atay, Cumhur: başyazıcısı Yunus Nadi, K BEri N Gaker GAŞ Hazktaatul Us, Zaman gazetesi sahibi Velit E b fransızca İstanbul sahibi üzziya Piyer Lugof vardır. Kulübün yönetim ku: dir: Başkan: Akşam Necmettin Sadık, Başkan vekiller Valöry. gazetesi Abidin Daver, | Genel sekreter: Neşet Halil Atay. | Üyeliklere: Ahmet Şükrü Eemer, Ali Naci Karacan, Brell, Refik Ah: | met, Ercüment Ekrem Talu, Rasim Us, Kanuti, Peyami Safa, Collim, | Sedat Simavi, Selim Ragıp, Muvaf- fak seçilmişlerdir. Idare heyeti en kısa zamanda ku- lübü açmak için Cumartesi tekrar toplanacaktır. e — Sazlı, sazsız tarifesi Gazino, ötel plâj ve saire gibi yer- asdikine devam edilmektedir. Tasdik müdde- ti bu âay SOnüna kadar uzatılacaktir Sayfiye yerlerinde sazlı ve sazsız ol- mak Üzere iki türlü tarife yapılma kar ştırılmıştır,. — İşte sırtında ya? ©, derin bir hayretle ellerini ce- keti üstünde gerdiri: — Öyleyse, ben, neden üşüyorum? Buna, verilecek cevap yoktur, ve hangi Cevap verilse, o, ayni âlâka ile dinler. Bu kadarı yetigir değil mi? Artık fazla söylemeğe değmez, sanırım. Kadımcağır, hastajanınca, evin ida- resi bozuldu ve borça battılar. Eğer ben de âarayıp sormasam, büsbütün batağa gömüleceklerdi. Ve bu, has- tanın iyileşmesine engel oluyordu; işte onun İçin sık sık yokluyordum. Son uğradığım gün, hizmetçi ku- lağıma fısıldadı — Yeni bir doktor gel Kocası, âlık alık sırıtıyordu: — Meşhbur bir. —müteha: Yanında asistanı da var. Hastanın — odasına” girdim. Bu eştlir. mütehassısı tanıyordum, 5e imlaştık. O, bana asistanını takdi etti: ; — En sevdiğim, en güvendiğim ta- lebem, Ali Remzi Ali Remzinin dalgın bakışlı gözle- rinde olgun bir zekânın parıl vardı. Elimi şıktı, bana baktı, sonra, hocasının yüzüne gözlerini dikti. O dakikada kızmıştım. Fakat bana aldırış etmemişti; hattâ, o dakikada ni gördüğünden bile şüpheliydim. Hep hocasını dinliyor, onun emirle- nış. ve DEYELAİSORMARA KUÇUK HABERLER * Şehrimizde bulunan evkaf genel törü Fahri, sabah, evkaf emlâk direktörü R ve İstanbul evkaf direktörü Niyazi ile Alem da- a giderek evkafın malı olan Taş- dire Şit delen suyunu ve yeni yapılan tesisatı | a tavukçuluk enstitüsü için Tarım Bakanlığınca Almanya - dan satın alınan 14 tavşan bugünler de şehrimize getirilecektir. Safra yolunda taş olduğu için kendisine amelikat yapılan — Sıhlı nlığı içtimai muavenet genel di rü Faruk tamamen iyileşmiş - dün sıhhat direktörlüğü ve Ali Rıza Baysunu ziya- miştir. * Çocuk Esirgeme kurumu vilâyet merkezinde fakir ilk mektep çocul larmın muayene ve tedavisi için ya - bir klinik açılacaktır. Klinik rimu olan tesisatın tedari ne ve hazırlıklara başlanmıştır. Kli - nikte, diş hekimleri kurumundan ge çilen diş hekimleri, her gün saat 8 den 10 a kadar çocukların diş muaye nelerile meşgul olacaklardır. yenin büyük masraflarla ğr Galata kulesindeki vakit resi saatile F vapur k hrin umumi günlük fa l tıracak olan bu vaziye ti mlah etmek için esaslı çareler ara maktadı. 4 Bundan iki ay evvel aşı için k yerlerine gönderilen vilâyet GEFETİN ber RERERU T | gönderijmesi işi i- gin icap eden talimat, vilâyet baytar | irektörlüğü tarafından durak yer - | e bildirilmi; | * Çocuk Esirgeme kurumu anne - ler birliği, dün Fatma Atıfın Baş - kanlığında Esirgeme kurumu vilâ - yet merkezinde toplanmıştır. Toplan tıda birlik bazı idari kararlar verdik ten sonra 60 fakir hamile kadına kun dak takımı dağıtmış, annelerin ya - balosu üzerinde görüş diğimize göre, balo, mevsim dolayısile Florya plâjların - da yaprlacak * Tüze Bakanı Şükrü Saracoğlu, dün Tıbbı Adliye giderek bazı tet- kiklerde bulunmuştur. * Kızılayın gençlik kolları içinde kuruma ve Kızılay ülküsüne en çok | hizmet eden Galatasaray gençlik Kı- sılay — derneğinin —10 A şubesi t- ençlik Kızılay genel mer- ce teşekkür edilmektedir, Aygırların ger lerine kezii N | BU DA BENDEN | AYNALAR Adam oğlunun en üzene beze- ne icat ettiği, icat ettikten sonra da en çok beğendiği nesne a: nadır gibi geliyor bana. İlk aynanın cilâlı parlaklığın- da kendini boydan boya seyre- den düşünüyorum. Belki ondan önce durgun bir su- da kendi yüzlerinin gölgesini görenler olmuştur. Fakat en dur gununda bile bir kımıldanış, bir ürperiş olan canlr bir tabiat un- surunun içinde kendini görmel le, ölü, ve esir bir aynanın iç de insanın kendini gururla se retmesi arasında derin bir ayri- lık vardır. İlk aynada kendini seyreden ilk insanın duyduğu ilk'his mute laka gurur, böbürlenme olmuş- tur. Ve sanırsam, “dev aynaları,, bu hissin en son ve en gülünç ifadesini bulduğu stralarda icat edilmiştir. Peki ama, diyeceksiniz, ya in« sanı bir karış, ecüç bücüç göste- aynaları ne yapalım? Bunun karşılığını size şöyle verebilirim: Eğer dikkat etmiş- seniz, görmüşsünüzdür ki, o in « sanı eğri, büğrü bir karış göste- ren aynalar daima dev aynalar rıyla beraber, onların y la ve onlardan önce konulur. İnsan kendini ilkönce bir karış, eğ büğrü görür; fakat bu bir karı insanlar bile kendilerinin bir ka- rış, eğri büğrü olmadıklarına inandıkları için; bu aynanın gös terişine gülerler ve hemen ora- dan dev aynasına geçerler ve kendilerini oldukları gibi değil, düşündükleri gibi görürler. Böy, lelikle, o insanı bir karış göste- ren aynalar, dev aynalarının dal kavuklarından başka birşey de- gildirler. ilk insanı nn Orhan SELİM kaza ve nahiyeler içinde teşkilât görüşülmüştür. yapılacak * Türkofis şubeleri için yeniden 14 memur almacaktır. Bunun için de ayın 15 inde İstanbul, İzmir ve Ankarada imtihanlar yapılacaktır. Bu iş için, yalnız şehrimizde mür: caşt edenlerin sağısı 75 i bulmuştur. FEtemmuz pazar günü ee nen Milli bayramı olduğundan Fram sız sefiri Kammerer Beyoğlundaki sefaret konağında Fransız tebaasını kabul edecektir. * İstanbulda bulunmakta olan Ef- gan sefiri Sultani Ahmet Han dün Çiçerin vapurile Odesaya oradan Moskovaya gitmi; * Ünivoersitede inkilâp dersleri im- tihanları devam ediyor. Dün de as- keri ve sivil doktor mekteplerile diş çi mektebi talebesi im edilmiş- lerdir. İmtihan inkilâp kürsüsü do- çentleri tarafından yapılmış, yüzler- ce talebe iştira t. Ayın on beşinde de hukuk fakültesi talebesi imtihan olacaklardır. * Üski den dört araba getii Üsküdar -hattında arabalar, eskilerinden daha mütekâ- mil ve kullanışlıdır. Sosyete bu ara” balardan dört tanc daha getirtmeyi idar tramvayları için yenie İmiştir. Bunlar letilecektir * Üniversitede imtihanlar bitmiş- tir. Fakülte doçentlerinden bazıları | tetkikatta bulunmak üzere Avrupaya gitmişlerdir. * Hava kurumu Eminönü kaza ko- lu, nahiye kolları başkanlarının işti- rakile dün toplanmıştır. Toplantıda | iyor, ve hocasının hasta muayenc ederken — söylediği sözlerin, aldığı tavırların birini ka- çırmamağa çalışıyor, bütün gözü ve kulağı onda, bir makine gibi hare- ket ediyordu. Bazan, hocasının gözünden ka- yahut kendisinin tamamen kav- rıyamadığı bir noktayı, öyle terbiye ile, nezaketle bir hatırlatışı var ki onun, kurulu bir makine değil, kafa en bir insan olduğunu gösteri- yordu. rini yerine — geti ça Onun, bu genç çağda, mesleğine kendini verişi, hoşuma — gitm ben, bu ilim, fen, fikir adamının, ka- fasının ve sinirlerinin duygu tarafını eşelemeği, içimden kurdum. Hayır! Ona fenalık etmiyecektim. Yeni bir dünya keşfediyormuşum gibi, bence meçhul olan bu cint ka- falarının içini öğrenecektim. Ve seni böyle sinsi sinsi gülmek- ten menederim, yavrum, aniryor mu- sun? Sen, böyle manalı manalı gülmez- sen, ben, söylemiyecek miyim Ssanı- yorsun? Elbette söyliyeceğim. Ben, yalnız bu keşif gezintisi için kendimi sıkımtıya — sokmıyacaktım. Onun yüzü, biçimi, bali de hoşuma gitmişti. Okumu güzelliği Onlar, bir nisan güneşi gibi insan: sanların, düşünmektedir. * Son zamanlarda Borsada meyaft kökü istihsalâtı bir hayli artmıştıre Yıllık istihsal miktarı 40 - 50 bin kis lo aratındadır. Meyan kökünln yas bancı piyasalara ihraç edilmesi imw kânları gözden geçiriliyor. | ıstiyorlar) Onların dalgin - bakışla” rında alay yok, iğne yok, zehir yokse O, dalgin bakışlr gözler, iyi biliyor” sun ki, hiçbir kavga kıvılcımı ile paf” lamıyacak... Her şeye müsamaha lf gülümseyen, ucları yorgun bükü: dudakları arasından, hiçbir — küfüf Çıkmıyacak.. Bu yorgun ve dürgün — insanlar” acaba heyecanları nasıldır?.. Onlüf da, canlanırlar mu? O gün, doktora, hastayı - tektüf muayene için gelmelrini, kendi tari” fımdan tenbih ettim ve hocanım gö de talebesini de beraber getirmesir söylemeği unutmadın İkinci tesaüfümüzde, ben, “doktorum,, u, onun bir türlü 645 mediği bir çember içine almıştım. ÜZ teneffüs ettiği havada, burnunun sinirlerinin hiç de alışkan oıınıd'f garip kokular sızdığını yarı anlaf $ bi olmuştum. Garip bir Şaşkınlık — geçiriyordk Hocası, biraz genç olsaydı, talebel nin bu şaşkınlığını” farkederdi. Y” Ö niz arasıra hatırlatıyordu: — Remzi, ne aranıyorsun? — Dereceyi hocam! — Bak, konsolun | rinde duruyor! | O gün, fazlar bir plân kuruvermiştim. ç Tei ÇArkası VW | cağ gz üs mermeri ma — gitmedim.