—— 3.7-838 ANKARA MEMURLARI iÇiN Dokuz Milyon Liralık Apartımanlar Yapılıyor (HUSUSİ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR)| Ankara, 4 Finans Bakanlığı, Ankarada devletin kuracağı memurin apar- hmçışhrmm inşası için pratik bir formül bulmuştur. Bu formül dahilinde hazirlanmakta olan bir kanun lâyihasile hükümet, kamutaydan 10 - 12 yılda ödenmek üzere 9 milyon liranım har- canmasmna salâhiyet isteyecektir. Devlet mahallesile Polis mek tebi arasında memurin apartımanları için evvelce istimlâk edil- miş bulunan sahaya kurulacak apartımanlar memurlara ufak bir bedel mukabilinde kiralanacak ve halen Ankara memurları- na verilmekte olan işkân tazminatı usulü kaldırılacaktır. Finans Bakanlığı da apartımanlar için harçedilecek dokuz milyon lira- yı her sene devlet bütçesinde yer bulan iskân tazminatı tahsisa- tile karşılayacaktır, Bu husustaki kanun lâyihası kanuniyet kes- ybedecek olursa, inşaata 1936 yılı ilkbaharında başlanacaktır. Z . . .. Edirneliler Uzunköprüde Edirne 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Edirne saylavı Bayan Fatma ile Şeref, Faik, Parti Başkanı İbrahim Akmcı ve Behçet Berin Uzunköprülülerin hazırladıkları öğle ziyafetine gittiler. Bayan saylavımız hastahaneyi gezdi ve hastaların ha- tırını sorarak muayenelerini yaptı. Şeref Aykut ta Halkevinde biriken halka devletin vaziyeti umumiyesi hakkında faydalı bir konferans vererek Hava tehlikesi karşısındaki ulusal ödevin önemi hakkında izahatta bulundu. Dönüşte istasyondaki buz fabrikası gezildi. Makinistler izahat verdiler. Yarın saat 17,5 ta saylavlarımızın iştirakile Edirne Halkevinde umumi bir toplantı yapılacaktır. İkara ve diğer hatlar ii lAnkara üc- C te e! — wazar günleri yapılacak ve nacaktır. izlk h) — BaaMl n riyor) — Hü ziraat Bankasına mübayaa et - tirilecek buğday hakkında yeni- den hazırlanan talimatname Ba zınhr Heyetince onaylanmış - r. . Bu talimatnameyi, ehemmi - 'zıu_fqe binaen, aynen bildiriyo - 1 — Ziraat Bankası aşağıdı yazılı mahallerde müst:;:ı'li: satılığa arzedeceği buğdaylarda yüzde üçten fazla wgır ve yüz de Üüçten fazla ecnebimad. de olmayanları kilosu üç kuruş — seksen — santimden, yüzde — birden fazla çav- dar ve yüzde 1 den fazla ecnebi maddeleri olmayıp hektolitresi 78 den yuükarı bulunan buğday- Tarı dört kuruş 25 santimden Satın alır. Ancak Ziraat Baka - '(“ icabında bu fiatlar üzerinde kendisine ayrıca bildirilen hat lvı;l esaslar dahilinde) Değişik - 2“ Y;P':"yl salâhiyettardır. — Batın almabilmek şartla ",“" kalite farkı, ecnebi madde » h“nP*_ü, İzmir, Mersin, Samsun gibi istihlâk ve ihra - cat merkezlerinde borsaların umümi hüküm ve teamülleri ve şartları dikkat nazarına 'alına - rak komisyonca tesbit olunur. 3 — Buğday alım satımı, silo komisyonu tarafından yapılır. Komisyon, Ziraat Bakanlığına tabidir. Komisyona Ziraat Ba - kanı, O bulunmadığı takdirde salâhiyetli bir zat riyaset eder. Komisyon buğday alımı baş- langıç ve sonunu ve mikdarını kalite ve yerine göre alım ve sa- tım farkı fiyatlarını, satış mevki ve mikdarlarını tayin eder; is - tok durumlarını ve buğday hare ketlerini kararlaştırır. Komis - yonca tayin edilecek hadler da- iresinde komisyon, salâhiyetle - h"in:i bir as komisyona devredebi- ', 4 — Satın alınacak bu - lar borsalarda, borsa olğıdı'y);n Yyerlerde pazar yerlerinde veya istasyonlarda doğrudan doğru- «ya müstahsil elinden alınır, Ç Dıı[dıy, alım merkezleri şun Havada Uçak Gezintileri Ankara, 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İstanbul, An- tti. Uçuşlar Cumarte- her uçüş için iki buçuk lira alı- Ziraat Bankası Bu Yıl da —. Buğday Alıyor . lardır: Ankara, Polatlı, Eskişehir, Mudınyı,_Af on, Akşehir, Kon ya, Çerikli, Yerköy, Şarkışla, Hacı Şefaatli, Denizli, Dinar, Tekirdağ, Uzunköprü, Adana, Zile, Balıkesir, Havza, Fakrlı, Yahşihan, Çankırı, Beylikahır, A_!pullu, Bozüyük, Çay, Sarayö- ::;ı ç[mğd.: Bor, Bartın, Sey - , Antalya, Baladin, Ç'ırdık. Uşak, Bandırma, Kara ll;ı:ı. Çınçıkl:ıle. Babaeski, Lüle urgaz, Çorlu, Bursa, Çöll Çivril, Söke, Dikili, ” ıışuamb"" Küllük, Bayburt, Malatya, Di- yarıbekir, talca. “PMşalr Ger 5 — Zarüret halinde bu yer. ler komisyonca değiştirilebilir ve-yeni alım yerleri açılabilir. 6 — Devlet demiryolları ida- resi, Ziraat Bankasınca, buğday ları için, ihtiyaç ve talep vuku - unda kendisine ait anbar, depo, hangar ve siloları tamamen ve- ya kısmen ve tercihan banka em rine terk ve tahsis edecektir. 7 — Ziraat Bankası ayda bir defa alım ve satım “mikdarını, anbar mevcudunu ve nakdi va - ziyeti gösterir hülâsai hesahiye- yi komisyona verir. Ziraat Ban kası alım satım, muhafaza ve gm huııenmm temini için ih yaç ve lüzüum ü üi Ku ğ nisbetinde Zira- bekçi, memur, Eksper, ve amele kullınıhili:. aa Aydın hattı düzenekonuyor &în!;. * (D"H—ıı'ı!—uhıbhlmü bil. — let K .J*âı"f.mü MWMI.A demiryolunu sonuna kadar tetkik et- meğe çıktı. Pazara dönerek Ankara- ya gidecektir. Kumpanyadaki bütün ecnebi me - murlar, bir muhasebeci müstesna, İş- ten çıkarılmışlardır. Teslim muame- lesi bitmek üzeredir. Bayındırlık 1 Çetinkayanın şu günlerde BaR a söylenmektedir, İki Kongrede Bulunacağız Ankara, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Londrada 14 temmuzda toplanacak şehirci - lik, Brükselde 20 temmuzda top lanacak köycülük kongrelerine hükümetimiz adına iştirak ede- cek olan Mahalli İdareler Genel Direktörü Naci, bu akşam İstan bula hareket etmiştir. Brüksel - de toplanacak köycülük kongre sine Ülkü mecmuası Direktörü Nüsret Kemal de iştirak edecek | tir. Denizyolları kefalet sandığı nizamnamesi Ankara, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Denizyolları, Akay, havuzlar fabrikaları ida - YKU AnlAR YAFLAR releri kefalet sandığı nizamna - me projeleri, Finans Bakanlığın ca, tetkiki ikmal edilerek Baş - bakanlığa verilmistir. İskân direktörleri arasında tayinler Ankara, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — İzmir iskân direktörü Münür Tekirdağ kân direktörlüğüne, Ankara nü- i Çanakkale iş ne, Tekirdağ iskân direki Halit Edirne is- kân direktörlüğüne, Manisa nü- fus direktörü Tahsin İzmir is - Iâân direktörlüğüne atanmışlar- lr. - — Başbakanın relikaları bugün geliyor Ankara, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — İsmet İnönü- nün refikası, bu akşamki trenle İstanbula hareket etmiş ve du- rakta Bakanlar Heyeti ile hükü- met merkezinin yüksek mahafili ne mensup bayanlar tarafından uğurlanmıştır. Bursa elektrik tarifesi Ankara, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Kat'i tarife tesbit olununcaya kadar Brusa elektrik sirketinin muvakkat ta- rifesi Bayındırlık anca tasdik edilmiştir. -i Bu tarifeye göre, elektrik ki- lovatı 20 kuruş, 90. santimden 18 büuçük kunıg indirilmiştir. İbrahim Tali mezuniyetini geçirmeğe geliyor % 4 (Hususi muhıhîf; miz bildiriyor) — Trakya geh müfettişi forahim Tali, bu ak - şam İstanbula gitmiş, İçbakan- lık ileri gelenleri tarafından Ü- ğüurlanmıştır. -— Edirne İlbayı vazifesine başlıyor Edirne, 4 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Trakya g€ - nel ispektörlük emniyet müşavi ri Osman Şahinbaş, bugün Edir ne ilbaylığı vazifesine tır. ——— — Bir haberi düzeltme Ankara, 4 A.A. — Sağlık Ba- h&ânmdın hildldknişqr: İ 61935 tarihli ve 2203 sayılrnüs hasında birinci sayfada büyük harflerle yazılı “bir çırpıda 2.5 milyon lira zarar,, ünvanı altın- da bir yazı görüldü. a Bu yazıdaki beyanat hakika- ta uygun olmaktan çok uzaktır. Yapıldığı rivayet olunan Afyon satışr teklifi tetkik bü- laşıldığı gibi esasen vaki hususi Müracaat ile satışı istenen mik- tar ortaya yayıldığı kıymette de ğildir. Sıhhat ve içtimai muave- net bakanlığı bu iş hakkında ah- di ve kanuni mevzularımız dai- resinde fikirlerini ait * olduğu makamlara- bildirmiş ve mey - danda bir mesele kalmamıştır.., LiM Timonun çiçekleri, gelin esvapları- n süslediği İçin, zaten her vakit ki- bardı. Fakat kendisi İstanbulda her mevsimde oldukça bol bulunurdu. Halbuki bu yıl, hem de bizi limona- taya en ziyade muhtaç eden bu sıcak | mevsimde, limon birdenbire kıtlaştı. Bir İlmon almak için, birkaç yıldan- beri unuttuğumuz bir sayıda para vermek lâzım oluyor. İnsanların tarihinde: — “Mutlu ka- vimlerin tarihi olmaz,, — derler. Ye- mişlerin tarihinde ise aksinedir. _Bır yemiş ne kadar kıt, nç kadar kibar olursa o kadar mutlu olur ve insan- Jar ancak müutlu yemişlerin tarihini araştırırlar. Zaten, limonun tarihi belki bütün mebatat tarihinden önce başlar. Çünkü eski zamarn efsanelerine bakılırsa, li- mon tanrıların babası olan Jüpiter'in Jonon ile evlendiği gün meydana gelmiştir. Hâlâ her memlekette ge- linlerin beyaz elbiselerini süslemek için Himon çiçekleri taktıklarına göre, efsanenin doğruluğundan şüphe ct- meğe hiç hakkımız olamaz. Limon çiçekleri, böylece, baş tan- rının tanıdığı ve — tanıttığı ergenlik alâmeti olduğundan, İsrail oğulların- dan önceki cski zaman adamları di- monu, gelinleri süslemekten başka hiçbir işte kullanmazlar, onu ancak her türlü zehirlenmeye karşı son de- recede tesirli bri panzehir olarak ye* meğe cesaret ederlerdi. Bütün güzel cisaneleri bozmak zevksizliğini göstermiş olan İsrail oğulları, Babilde esir oldukları yakit limonu orada tanımışlar ve ondan sonra gittikleri başka yerlerde de tanıtmışlardır. Ancak onlar da limo- nun güzelliğine ve lezzetine Bayran oldukları için, ona adeta kudsi bir sıfat vermişler ve kamış bayramı gü- KRONIK ON : G Dediği gibi ayranı birdenbire iç- mek daha zarif sayılırsa da (Rivayet ettiklerine göre, Tanrıya şükür, he- nüz bayatta bulunan ünlü bir şairi- miz on altı bardak ayranı böyle zara- fet birle, biribirinin arkasından yu- varlıyarak ayran içmekte şairlerin en mahiri olduğunu — ispat etmiştir) büzlü Timonatayı — bir saman çöpü ile ve güzel kokusunu alarak yudum yudum içmek elbette daha iyidir? Limonun en son şöhreti rümatisma hastalığına karşı ilâç olmasındadır. Otüz kıtk yıl oluyor ki, hiçbir türlü ilâçtan fayda bulamıyan hastalara — limonata içmek değil — limon yemek tavsiye edilirdi. Ancak bir hekimin dediği gibi, bu ilâç, hekim tavsiyele- tinden ziyade, ahbâp — tavsiyeleriyle yapılmış ve ün almıştı. Ben de bu li- Yinla tedavi usulünü, hekim tavsiye. si diye değil, okuyucularımın dostu olarak anlatıyorum: ç lik iki limon yenilir, #sonra her gün iki tane arttırılarak günde otuz taneye kadar çıltılır. Sonra gün- de iki tane azaltılarak gene - günde iki taneye inilince tedavisi - bitmiş olur. İ — Ya rümatisma gene geçmerse” diyeceksiniz. y—— şıınu bilmiyecek ne yar? Rü- matizma geçmezse o — vakte kadar mide bozulmuş olur... Onun için Tümatismanız Vaz da, fimonla tedavi etmek' istiyorsanız, gaha önde mutlaka kendi hekiminize bir kere danışmanız e) 6. A ça a İtalya - Habeş nü havraya giderken ellerinde bir limon, bir de — gene İjmon cinsin- den olan — ağaçkavunu — tutmayı âdet edinmişlerdir. Daha sonra, limonu bir hekim ilâ- cı olarak dünyaya tanıtmış olan bi- zim Türk filosofu, büyük hekim İb- ni Sina'dır. O büyük hekim limonu ateşli hastalıklarda gelen yürek çar- pıntısına, sarılık — hastalığına, gebe bayanların aş yermelerine ve mide hazımsızlığına karşı iyi bir ilâç ola- tak göstermişti. Limon, orta çağla- gn en büyük hekimi taralından, böylece, yüksek bir mertebeye Çıka- tıldığındanberi itibarını hâlâ muha- faza etmiştir. Aş yermeye karşı gebe bayanların limon koklamaları batı ülkelerinde görülmezse de, ateşli | hastalıklarda Avrupanın başhekimle- «i de hastalarına bol bol limonata içi- mesinden kuvvet bulan dşha sonraki hekimler ona daha birçok iyilikler atfetmişlerdir. Avrupanım Renais- sance devrindeki hekimler limonu veba hastalığına ve deliliğin melan- koli şekline karşı ilâç diye gösterir- lerdi. Çorbaya limon sıkılması da o de- virden kalmıştır. Çünkü o devir he- kimlerinin fikirlerine göre et suyu- nun içine limon sıkılmca insanın ne- fesi güzel güzel kokar.. —Galiba iş kembe çorbasında ağzın güzel kok- Masr pek de aranmadığı için o çorba Müstesna tutulmuş ve işkembe çor- limon yerine sarmısak koy- mak âdet olmuştur. Baygınlığa karşı limon koklatmak Ysulü de gene o devir hekimlerinden kalmıştır. Limon yalnız koklanmakla baygınlık geçmezse, onun kal #arap içinde kaynatılarak içilirdi. Bu gefer baygınlık sarhoşluğa dön- düğünden artık merak etmiye de lü- zum kalmardı. Renaissance devrinin büyük he- kimlerinden ve teşrih ilminde değer- li bir ad bırakmış olan Porta'nın de- diğine göre Limonun yürek çarpıntı- Sına iyi gelmesi yalnız maddiğ tesi- rinden değil, onun bir yürek şeklin- de olmasından da ileri gelir! Vakıâ, “teşbihte hata olmaz,, denilirse de, limonu yüreğe benzetmek için, in- Sanın teşrih âlimi olması ve zihninde, fikrinde yürekten başka bir şey bu- lunmaması lâzımdır. © devir hekimlerinin Smona karşı tevgileri o derecede ileriye gitmişti ki, limonun iyiliklerine kanaat getir- miyen hekimlerin başlarına gelebile- cek fenalığı göstermek üzere bir de, Lâtin medreselerine yakışkcak bir hikâye uydurulmuştu: Limonun lâ- tince adı mali medici olduğunu bil- miyen bir hekim eczangizrin birinde bu adı bir rteçetede görür. Reçetede limonu bavanda ezipiz, deniliyormuş. © hekim bü tabiri kötü hekim anla- mına alır ve kendi kendisinin de öy- le hekim olduğuna Kanaat getirmiş olduğundan dükkânını kapar ve ka- çar, gider.. -Bu soğuk hikâye tabüğ güldürecek bir şey değildir. Zaten ben de o devir hekimlerinin hikâye uydurmak için pek de zariflik arama- '::—hmı göstermek - için onu yaz- Avrupalılar limona bu kadar itibar ettikleri halde, limonatayı da kendi- leri icat etmemişler, onu da doğu ül- kelerinden öğrenmişlerdir. Fakat bir kere öğrendikten sonra limonata iç- mekte çok usta olmuşlardır. Çünkü limonatayı hasır çöpü ile içmek Av- rupalıların icadıdır. Ayran içilirken, TÜ Aa'dlalenkerdeni serabi bi (Baş tarafı 1 incide) lerine göre, İngiliz siyasası an - cak müşterek güvenlik sistemi etkin (müessir) olduğu müd - detçe bu siyasaya bağlı kalacak tır. Doğu Afrikasında Roma, 4 A.A. — Doğu Afri- kasma asker sevkiyatı devam etmektedir. Habeş meselesinin - Mançuri meselesinin akibetine uğrama - ması lâzımdır. Uluslar sosyetesi bu yeni zorluğu yenmelidir. Fa- kat, Cenevre kurumunun Lon - | dra ile Paris arasında bir görüş ve hareket-birliği olmadan bu- Hu başarması mümkün değildir. Parisle uyuşmanın güçlüğü lenmemekle beraber İngilte - hükü - gizli re hüküzneti buna Aynı zamanda İngiltere meti, bir bildirikle, 3 şubat ve Stresa söz bağlarına bayrı (sa- dık) olduğunu bildirecektir. Fransız gazetele- rinn yazdıkları Paris, 4 A.A. — İngiliz kabi- nesinin dünkü toplantısı hakkın da Ördre gazetesi :“İngiltere bir yandan da onu İtalyanın gözün- den düşürmeğe çalışıyor.,, di - yor. Pöti Parizyen de diyor ki: “Bu son yıllar içerisinde İngilte re hükümeti arsıulusal yasaya ve uluslar kurumu andlaşması - na karşı son derece aykırılıklar- da bulunmuştur. Şimdi de say- dırmak için beklenmedik suret- te çalıştığı onuncu ve on altıncı maddelerin sakatlığından ötürü kabahati kendinde araması lâ - zimeelir.,, y Exelsior diyor ki: ".lngilıere, Habeş meselesi ü- zerinde karasız - ve ayrılmış bir halde bulunurken, Londra ve Pa risin Afrika politikasında bir - leşmeleri nasıl beklenebilir? Fransa ve İtalyanın bir Fran- sız - İngiliz - İtalyan iş birliğine varılmasını diledikleri süphesiz- dir. Fakat, İngiliz - Alman and- ı“muındın sonra yapılan ayrı ir İngiliz - İtalyan anlaşması teklifi Fransının şüphelerini hak t olarak uyandırmıştır. Avru - panın endişe verici durumu barı şı sağlamak için birleşmeyi icap ettirirken egemenliği elde et - mek için ayırmak iyi bir politi- ka değildir. İng'liz Faşistleri ve Habeşistan Mosley, Northammpton' söylevinde, İngiltere hükümeti- nin, “Habeşistan gibi geri bir ülkeye,, İngiliz topraklarından li yı teklif et - ELEİ BANA SORUYORLAR-. Okuyucularımdan bazı me - raklılar bana soruyorlar: — Neden kısa yazıyorsu « nuz?.. i Nasreddin Hocanın hikâyesi- ni bilirsiniz. Eşeğe binmek için şöyle bir atlamış, binememiş. Yüksek sesle: Ş — Ah ihtiyarlık ah! Demiş.. Sonra bakmış etraftakilerin al: dırdıkları yok.. Daha hafif ses - le kendi kendine: Ç — Ben senin gençliğini de bi- lirim... Demiş. Uzun yazdığımız zaman ne yazdık ki; kısa yazıyoruz. diye eksilmiş olmuş.. ğ Yazabiliyorsak, on satır, bir fikri okuyucuya tattırmaya ye- ter. Yazamıyorsak, elli beş satır la elâleme beyhüde sakız çiğ - netmeye ne lüzum var? Bilmem neden? Bütün dünya her şeyin kısasını sevmeye başladı. Fis - tanlardan tutun da, saçların, kağların, yolların, yazıların, söz lerin, ellerin ve dillerin uzunu sevilmez oldu. Yalnız boyun kı- sası hele ömrün kısasını isteyen yok. Onun için okuyucularımın benden uzun yazı istemelerini xamanın gidişatına uygun bul - mam. Tefrika romanı değil fik- ra yazmağa ve az kelime ile işi- mizi bitirmeye çalışıyoruz. Bi - zim bu gayretimize okuyucular da yardım eder de az sözden çok anlanı çıkarabilirlerse ne mutlu!. . Okuyucularınnızdan Bay H. 1 — Çoğu İstanbul lehçesin« de kullanılan (anne) sözü frenk lerin (Maman) kehimesi muka- bili çocuğun anasını çağırdığı zaman dediği sözdür. (Ana) sö- zü ise Möre karşılığıdır. 2 — (Ne arabın yüzü ne şa « mın şekeri) Darbimeselinin ne - reden geldiğini bilmiyorum. Bel ki bilen bir okuyucu bu yolda bizi aydınlatır. - duygularınıza Hakkımdaki kürler. ŞERRİ B. FELEK ——— Bankalarda kalacak ihtiyat paralar Mevduatı koruma kanununun sekizinci maddesini değiştiren kanün ilbaylığa gelmiştir. Ban- kalar vadeli, vadesiz ve ihbara tabi tasarruf mevduatının karşı lığını teşkil etmek üzere şu nis betler dairesinde kasalarında karşılık ihtiyat bulundurmağa mecburdurlar. Vadesiz veya en çok bir ay va deli veya bir ay evvel ihbara tâ bi mevduat için yüzde otuz. Bir aydan ziyade veya bir seneden az vâdeli veya bu müddetle ihba mi, Bir sene ve daha ziyade va- deli veya bu Müddetle ihbara tâbi mevduat için yüzde on. Bankalar kasalarında nakten bulundurmağa mecbur oldukla - rı bu karşılık ihtiyatları kısmen veya tamamen finans bakanlığı nın muvafakatini almak şartile faiz getiren menkul kıymetlere yatırabilirler. Bankaların ihtiyarlarile yapa bilecekleri bu muamele, mevdu- at sahiplerinin icabında mevdu- atlarımı nakden geri almak hak larını hiç bir sürette tahdit et- mez, . Bu karşılıkları, mevduatın ia- desinde istimale mecbur olduk- ları takdirde, aldıkları menkul kıymetlerin derhal nakde çevril- mesi hazinece temin n'lunuı-. Başkana göre İngiltere ile u- j luslar sosyetesi vaktile, İngilte- 1 renin, imparatorluğunu Kurar - — ken çok defa yapmış olduğunu bugün İtalyaya yaptır w çalısmaktadırlar. a Son söz olarak, Sir Müsley demiştir ki: | “İtalyanın, Habeşistanda sü - Tüp giden çirkin durumu dan kaldırmasma engel için uluslar sosyetesi vasıta ola- rak kullanmağa çalışmaktansa, bu temizlenme işine giriştiğin - den ötürü bilâkis İtalyaya te « şekkür etmeliyiz.,, v ra tabi mevduat için yüzde yir - — u : | İ ! | İ T - İ , d