—: ingilizlerle, italyanlar Habeş ulusunun as- keri değerini dene- yerek öğrenmişlerdir, Rtalyanlar 1896 inhi- zamı ile Habeşlerin değerini anlamışlardı u y LUS, iKLİM, Habeşler çok dayanıklıdır 36 saatte 160 kilometre yol alan Habeşler vardır. Habeşistanda yedi dil ve 200 lehçe ko- nuşulur, din cahil papasların elindedir Tezat Ülkesi Habeşistan, tam bir tezatlar fülkesidir. O, hem üstüva hattı, hem de Alp dağları iklimlerini muhtevidir. O, hem iptidaidir, hem incelmiştir. Avrupayı vü- cüda getiren en eski an'anelerin mahsulüdür. İmparator, hıîn- da Süleyman'ın tacını taşır; Zü- Tulara ve ayni zamanda Orta- çağ derebeylerini andıran cen - gâverlere büzmeder. Habeşis - tan, XVITI Musir dinastisi za. matunda Galla Fir'avunlarının Ülkesi idi. Habeş devleti (M. E.) sekizinci yüz yılda Misırı zap- tetmişti. N İklimlerin tahalüfü (900 ilâ 4,000 metre yükseklik), ırkların tehalüfüne sebep olmuştur. Dik eidarlar ve çöllerle dünyadan ayrılmış olan bu yüksek yaylâ- da her türlü insan tipine tesa- düf edilir. Asıl Habeşliler Gal. la'lar ve Somali'ler.. Memleke - tin haremlerine dokldurulan zen- ci kadınlar yeni bir zenci wkt doğurmuşlardır. Burada yaşı - yan Falashas Yahudileri Süley- man zamanı tecimenlerinin ve Saha kraliçesi maiyeti elfradının torunları olduklarını iddia eder. ler. Babil kulesi 200 Lehçe Bütün bu kavimler, türlü dil. ler konuşurlar. Habeşistanda konuşulan diller 70 tanedir. 200 lehçe vardır. Bunlar arasında arapçadan sonta başlıca semi- tik dil sayılan amharik dili va huıristiyanların konuştukları tıg- rina dili vardır. Edebi dil geez- cedir. Tevrat bu dile çevrilmiş. tir. Halk, edeli dili anlamaz. Şimdiye kadar,süel faziletleri ve hasınılarının rekabetleri say, - sinde erkinliğini kerumuş olan bu memleketin tarihini anla - mak için, bu tehalüfleri gözden uzak tutmamak gerektir, Süel fazilet Bütün ayrıtlara rağmen bü- tün Habeşlilere şamil bir fazilet wardır: Savaş fazileti. Bu da ara- zinin dığlık olmasından ileri gelir, Dağlar, kuvvetli insanlar yaratır. Bu memleket halkı çok duya- nıklıdır. Gezicilerden birinin söyledi*ine göre 36 saatte 160 Bürhan CAHIT Uykusuzlaktan olduğu belli bir soluklı/k esmer yüzünü çir - kinleştirraişti. | Şiş göz kapakları yorgunluk- tan düşüyordu. Edini göğsüne koydu. Kısık, Yarım bir sesle: — Gözüme uyku girmedi. De di. İçimde büyük bir acı var, — Niçin? — Yalan söylediğim için. — Kime? — Adalete... Amerikalr ile Pirovani'nin ne konuştuklarını, ölümle biten bü münakaşanın asıl sebebini bilmiyorum dedim. ğ Zavallı Moreno sinir içinde . Patron karşt odada yatan Muhtarım bu mükâlemeyi işite- rek yeniden buhrana düşmesin- den çekiniyordu. İspanyola da acımıştı. Vicdanlı adam, yalan fgwi için ıztırap duyuyor » | refi var ki o buğüne kadar karı- kilometre yol alan Habeşli var- dır. Kadınlar da ayni derecede dayanılıdır. 50 kiloluk bir yük- L iki günde bir 35 - 40 kilomet- r. yol alz... kudınlara tesadüf edilir. Yorulmak bilmiyen yü- rüyüc” “adımnlar, savaş zamanı erkeklere refakat ederler. Ordu ile derler, ev takımlarını be- raber götürürler. Bunlar saye - sinde ordunun manevi kuvveti her zaman yüksektir. Habeş or- dusunda kışla yoktur. Asker açıkta istediği gibi yaşar. İngliz ve İtalyanların eski hesapları İngilizlerle İtalyanlar, Habeş ulusunun askeri değerini dene- yerek öğrenmişlerdir. İngilizler, 1868 de Magdala'nın zaptı ve terki münasebetile, İtalyanlar da 1887 de Dogali'deki muvaffa- kiyetsizlik ve 1896 da Adua in- hizamı ile Habeşlerin değerini anlamışlardır. ç Habeşler ulus âdetlerine ve itikatlarına sarsılmaz bir bağlı- lık ve iman gösterirler. Habeşistanda türlü dinler tan huristiyanlığı kabul etti. Ham hı:ımı kısmen orto- d kısmen katoliktir. Habeş papazları, hayatların- da bir kez evlenebilirler. Çok cahildirler, Bütün bildikteri, hı- ristiyanlık ayinlerinden — başka bir şey değildir. Hafreşistanın bütün manevi hayatz, mucizeye iman, azizlere ve vreleklere iti- kat ve dini merzsimdir. Dini merasim | çıkarmak, oruç ve sairedir. Kralüste hacı olan- ların günahlyı kendiliğinden çıkar. Bu ül'kede hıristiyanlık ile putçuluk biribirine karışmış- tır. Gallaksrın yerli dini üzerin. de hirisgiyanlığım derin tesiri ohşıwııır. Buna aukabil Kopt hıris'd'yan mezhebi de, yerli din. lerin, itikatların tesiri altında kalmıştır. İbrahim ve İsa'nın 'aanrısına olen imana, sulara, ne- hirlere, ormanlara, kutlu ağaç » lara, güneşe tapan tarihten ön- ceki itikatlar katılmıştır. Bugün, islâmlık, Afrikanın başka yerlerinde olduğu gibi Habeşistanda © hayli ilerlemiş- lli ğ aa şaranişman ğğ sei B eee aya — Gidip yeniden ifade vere - ceğim, n Dediği zaman Turgut gözleri- ni açtı: — İmkânr yok bunu yapmaya caksın. Arada bir arkadaşın şe - sının masum olduğuna inanmiş tır. Sonra vereceğin haber adale tin yerine gelmesine yardım et miyecektir. Çünkü netice ne ©- lursa olsun Amerikalı bugün bi zim kanunlarımızın takip etmi- yeceği yaban topraklara geçmiş bulunuyor. İspanyol israr ediyordu. — Olabilir. Ben vicdan aza - bından kurtulayım da! Ve sinirli sinirli kalktı. Turgut ağır elini onun düşük omuzuna koydu ve kulağına — Susacaksın Moreno... Sü - küt bazen en yüksek fazilettir. Moreno sersem, kararsız, hiç cevap vermeden çıktı. Turgut odasına döndü. Bu muhavereyi Muhtarın işit miş olması ihtimali canını sık - mıştı. Fakat geceyi iyi geçirmi- yen arkadaşı her halde bu daki- kalarda pek dalgın bulunuyor - Ür ve ilerlemektedir, Böylece, Habeşistan, bir nevi feodal, teokrasi manzarası arze- diyor, ”u öyle bir teokrasidir ki, nüfuzu her yerde ve her zaman egemendir. Devlet başkanı bu kuvveti kendi tehine kullanmak, onun yardımmı elde Okumak yazmak bilmiyen halk ile cahil papazlar smıfı bu eski medeniyetten faydalanı - yorlar, bir medeniyet ki, hem iptidai, hem de çok incedir. Bu eşski pederşahi medeniyet seçme adamlar yetiştirir. Cahil papazların nüfuzu Monfreid anlatıyor: *“Yaylânın tepesine gelince, papazların beyaz sarığını taşı- yan bir Fiabeşli, bize doğru gel- di. İnce bir sima, seçme bir ta- vır, kirgikleri indirilmiş gözün tatlı bakışı. Elimi, kendiliğin - den vve dostça tuttu. Bu zat Ab- ba Ffama adiı alelâde bir papaz- dır, Kilisenin mümessili ve sa- kıt prensin muhafızıdır. Cübbe- '& adi yünden bir abadır. Yalır ayak yürüyen bu zatm eli ince ve zariftir. Sesi derinden gel- mekle bera'ver muknidir, tir. Yanında maiyeti yok. Buna ihtiyacı da yok, Çünkü her nere. ye giderse, önünde eğilirler, kendisine saygı gösterirler, Bir Habaş savaşçısı Bu sırada Decaz Gabbana da geldi. Devlet Luvvetini temsil eden bu <atın elli kişilik silâhlı 1 riyeti var. Kendisi süslü eğer- li bir katır üstündedir. Kartal bakışlıdır. Geniş fötr şapka ile heybetli bir hali var. Papazla subay karşı karşıya. Bunlardan en kuvvetlisi papazdır; müte- bessim, sakin tavrını bırakmı » yor. İki adam, iki zümre Habeşistanın istikabli bu iki adama, bu iki zümreye bağlıdır. Asıl felâket, bu iki zümrenin bi- ribirine dayanarak, özel menfa- atlerini temin etmekte olmaları- dır. Savımıı.ı krellar kralı tahtı. nt ele geçirmek için papazın nü- fuzundan istifade ederken papaz da manevi hakimiyeti korumak ve arazideki haklarını kaybet - memek için savaşçıya dayanır. du. Şimdi her sabahki gibi ılık sü- tünü yudum yudum içerken Nad yaya karsı alacağı tedbiri düşü- nüyordu. Her şeyden önce onun yüzünü Muhtara göstermemek lâzımdı. Karısının tehlikeli göz- :î;î Müuhtarı yeniden avlayabilir Turgut şunu yapmak isti: du. Muhtarın bir mühim iş için Malatyaya kadar gittiğini ha - ber verip Nadyayı da bu seya - hate hazırlamak ve yolda bir mektupla ona hakikati anlat - mak, İstanbula gitmesini temin etmek bu arada ona bir kaç bin lira da vermek. Nadyanın paraya yüzü olma - dığını bilen Turgut bu mesele - de Muhtarın şirketteki alacağı- dan başka kendisi de bir şeyler eklemeği düşünüyordu. Bol pa- ra her halde bu haris kadına Muhtarı aratmıyacaktı. Turgut yazacağı mektuba, A N HABESİSTANDA ADET, Habeşistan haritası, Habeş zabitleri ve Habeş tipleri yeniliği felce uğratan birtakım | madığı kabu! olunsa bile, yine mütcassıpların müzaheretini te- | * Bu yüzdendir ki, ülkenin mane- vi birliği sarsılmaktadır. İç harpleri, taht kavgası Habeşistanm doğrudan doğ- ruya siyasal tarihi şundan iba- rettir: Büyük ve güçlü derebeys lerinin Süleyman tacımı ele ge- çirmek için yaptıkları mütema- di muharebelerdir. Avrupa devletleri, Afrikayı l& İmparator Menelik, ilk işti. 1â dalgasmı defetti. Büyük im- parator, süel enerjisi ve diplo- masisi sayesinde herkesin say- gısını kazanmağa muvalfak ol- du. Onun ilk ödevi, içte kudre- tini teyit ettirmek ve istilâcıla- ra memleketin kapısını kapa - mak, idi. İki büyük zaferden sonra Memlekette modern teş- kilât yapmak, tecim mübadele. lerini tanzim etmek gerekti. Büyük imparator, bunu isteme- di yahut yapamadı. İhtimal ki, vakitsiz ölmüştür. Yeni birta - kım hâdiseler gösteriyor ki, Ne- gus'un bazı uzak eyaletler üze- rindeki nüfuz ve hükmü sırf lâf- zidir. Ve yine bazı hâdiseler gösteriyor ki, krallar kralımın tahtına az çok meşru birçok ta- lip vardır. Negus'un, vaziyeti çok iİyi anlıyarak ne yapmak lâ. zamgeldiğini pek âlâ bildiği ri- vayet ediliyor. Yukarıki yazılar onun yolu izerindeki güçlükle- rin bazısını gösterdi. İktidarda kalmak için Negus kuvvetleri- nin bir kısmını israf, yahut her (Basibrin)e dönmesinin tehlike li olacağını, hattâ çevirdiği kan ı Maneyvraların keşfedildiğini bir tehdit olarak ilâve etmeyi de doğru buluyordu. Bu ihtimal de olabilirdi. Amerikalının ve yahut Mo - | renonun itirafı Nadyayı müşkül mevkie koyabilir, hattâ mesul e- debilirdi, Turgüt bu kararı verdikten sonra Muhtarı görmek, geceyi nasıl geçirdiğini sormak - için Muhtarın oda kapısı henüz açI mamiıştı. Dinledi, Ses yoktu. Saat ilerlemişti. Yavasca kapıyı vurdu. Ses yoktu. Tokmağı çevirdi. Kanadı ara ladı, baktı, yatak boştu. İçeri girdi. Muhtar yoktu. Şüphelendi. İlk aklına gelen onun Nadyaya dönmesi idi. Ak- şamdanberi kafasına saplanan fikir bu idi. Muhtarın karısına olan düşkünlüğü onu o kadar ser semletmişti ki, onu ayıltmak (Arkası var) DiL, DiN tekrar yemek salonuna geçti. | min eyk nek m- -buriyetinde- dir. Buna, nazik bir zamanda mecburdur, çünkü onun tahtını, yeni birsömürgecilik (müstem- İeke) dalgası teüdit ediyor. Her şey değişti Menelik zamanındanberi, ya- ni elli yıldanberi dünyada ve Habeşistanda çok şeyler değiş- ti. Bütün Afrika, alınlarma bunun icap ettirdiği ihtiyaçlar ve yeni fikirlerle gir di. Münakale vasrtaları, atomo- bil ve tayyarelerle bir kat daha arttı, çoğaldı. Habeşistanın asırlar görmüş infiradını, artık hiçbir şey temin edemez, Demek ki, mesele, Ha- beşistanın da uluslar ardası (ai- le) içindeki v. "osini yapmağa hazırlanmasından ibaret kalı- yor, Acaba Habeşistan bu vazi- feyi yalnız başına kendi vasıta- larile yapabilir mi? Yoksa, Fas Krallığı gibi himaye edici bir büyük devlete ihtiyacı olur mu? Son durum ve Habeşistan Bir ülkenin erkinliği kısmen kendisinin, kısmen de komşula- rının elindedir. Menelik, müş - temlekeci büyük <. 7letlerin re- kabetinden iştifade etmek talii- ne mazhar olmuştu; o tarihte sömürge yapılacak, daha pek gok Afrika toprağı vardı. Bugün paylaşma bitmiştir.. İstismar edilecek yalnız Habeşistan kal- mıştır, Bundan başka, bu hava- lide relabe" ortadan kalkmış ve te'ipler arasında bir anlaşma ol- muş gibidir. , İşte, bu noktadandır ki, Habe- şistan için tehlike büyüktür. Gerçeklikleri görmeli Harici tehlikenin büyüki. SÜ nü, memleket '-hilinde yapıla- cak vazifenin zorluğu arttır- m?>'tadır. Bu zorluk velev dâhi dahi olsa, tek bir adamm başa- rabileceğinden çok fazladır. Habeşistanın 'ptidai, pederşa- hi, şairane medeniyeti ile ba' - nın tecimsel ve pinti medeniye- ““in mukla; esesinden ne çıkar. Hakikat -udar ki, Habe istanda hayat şartları, bugünk 1 durum- dan ileri gitmiş bir tekâmül de- recesi <rzediyor, koskoca bir millet münferit bir halde Roben- son Kruzo g'bi — aşıyamaz, Az- gari mücterek prensipler olt.ak. ern fertler ile av' ! - arasın- dsl ' müne-ebetler ilelebet de- vam edemez. T tı medeniyeti - nin pek “İyakâr olduğu farzedil. s. bile, Habeşistandaki esirlik ile Büyük Avrupa endüstrisi ameleliği arasında bir fark ol. büyük tecim | 5$.7.985 —e söna Habeşler ister ulus- lar kurumuna dahil olsunlar, ister olma- sınlar modern bir ulustur. Kısas, akın- cılık, işkence, esaret şekavet gibi halleri devam ettirmez. üA ÜNÜ. a atldee « şekillerin geçmişe ait oldu- — ğunu v, ortadan kalkr..sı lâzım t "diğini itiraf etmek icap eder. Vahşt? kanunlar Habeşistan, ister Uluslar Ku- rumuna dahil olsun, ister olmaş , sut, Habeşistan modern acun: dur. Kısas, akıncılık, işkence, esaret, şakavet gili halleri de - vam ettiremez, Fakat, bir-hü- kümdar lâzı..gelen değişiklikler — ri yapmak için hangi gizli veya rç” â- kuvvete dayanmalıdır ki, bunları gerçekleştire- bilsir? Z3ğer halkı> ruhunda ye- niliğe karşı bir meyil yoksa,im- parator ne yapabilir? Yüksek tabakalara mensup insanlar ki, toprağa maliktirler ve iktidarı ellerinde tutuyorlar. Bir deği « gikliğe heveskâr değillerdir. Böyle bir değişiklikte onlarca | kazanılacak hiçbir. $şey yoktur. Fakat kayb-dilecek her şey var- dır. Onların istediği, arasıra, biraz daha fazla ganimettir. Eyaletlerdeki kütlelere gelince, halk kütleleri de, bir değişiklik telâkki ediyor. Papaz smıfma gelince, herhangi bir değişiklik onlar için hiçbir fayda veremezi çünkü nüfuz ve hakimiyetleri mutlaktır. Geri kalıyor az vt münevver gençlik... Avrupa v& Amerika üniversitelerinde tah” sil gören gençlik.. Bunlafı memleketlerine bedbin ve bi düşmanı olarak dönerler. Am” cak ulusal ruh, yalnız başına kâ” fi gelmez. O, bir sav (dava) ya bir fikre hizmet etmek gerek” tir. Ulusçuluk fikrinin Habeşi: tan menfaatinden — ziyade, ek0” nomsal, soysal ve dini statük0” nun devamı uğrunda mütecass! bane kullanılması muhtemeldir” Bu şartlar altında velev mi fer bir harp, kısır bir zafer eder. ! Zaten köylülerin çoğu, ke’ö İ ülkelerindeki durum ile- kom memleketlerdeki hali mukav' ederek düşünüyorlar, Dini “5 gulara gelince, Mısırın Kopt lisesinde modern fikirlerin hY, li yer tuttuğu ve lâyiklik cert ” yanları ile akidelerin çürümti te olduğu göze çarpıyor. Bu reyan ve bu temayüllerin coğ” j rafyanın zaruri kılacağı bir çei hurla Habeşistan hıristiya" arasında da nihayet tezahli! mesi mümkündür,