TÜRK FUTBOLÜNÜN HARiÇTE BÜYÜK ZAFERİi! Fener - Güneş oyuncuları Ro- manyanın en kuvvetli takımını kendi topraklarında yendiler! ve iki takım şu karşıya yer aldı. Bizim takım: Bedii a Fagık Fazn 4 eşat sat M.R Fikret, Bambino, R“mfş;:e;' Niyazi .thııig.ı takımın karşısmda yer men tal İ teşkil edüm;şîi?lm Ki BŞ Kretiano Dragamiresko ra, Bravn, Petresku Vaida, Koroni, Talurer, Krıstesku Kadrosunu yazdığım bu Romen takımı Ro- monyanın bu sene ikincisi o- lan C. A. O, takımını daha ge- çen hafta 1-0 yenmişti. Bu suretle takımın kredisi halk nazarında çok yükselmiş bulunuyordu. Kalecileri daha dün Sofyadan gelen Roman- yanın milli takım kalecisi idi. Bu vaziyette bir ekipin Türk takımını yeneceği kati bir tah- min halinde ileri sürülüyordu. Hattâ bu sabahki Romen ga- zeteleri — takımlarının — galibi- yetine o kadar güven besliyor- lardı ki, onun Türk takımı ile yapacğı maçı, atraksiyon, ek- Zzibisyon gibi kelimelerle vodvil ilân eder gibi halka bildiriyor - lardı. Bu neşriyat, Türk takımı- nın.b:şürlâ futbolünün ne olduğu nu bilmediğini Ti Bit at Rini gösteren bir mu- vazife terettüp ettiğini bi - ha iyi hı'nıuıi,rdi. ğızlı :şı:ılk Romen takımı C. A. O. yu yen- diği kadroya üç Macar oyuncu- su ilâve etmek suretile bize kar- $1 takviye edilmiş bir çerçeve ile de çıkıyorlardı. Bu üç Macar li- sans dolayısile lik maçlarımıda âîm"mıdıkhn şu oyuncular - şekilde karşı Niyasko Brandebura, Mâayor, Vaida — Koroni — Petresku Dd Takımlar Sahanın ortasına geldikten sonra, Para atıldı, pa- rayı kazandık ve onları, güneş altına aldık. Hakemin düdüğü çaldı ve günlerdenberi o kadar heyecan- la beklediğimiz maç nihayet ha;lıdı. lk hücumu Romenler yaptı- ar. Esat kalemize doğru yılı:ın d ömen muhacimlerinin ayağın- han topu kaptı ve uzun bir pas- ;İ.ğ açığımıza yolladı. dBYlçc: başlayan maçın ilk n dakika zarfmdaki seyrini gö Tünce, futbolcularımızın isteni- len oyunu çıkaramadıkları far- kcdıl_dı. Şıhıya_ ahaliye ve yük- lendikleri Mesuliyete biraz ya- dırgamış görünen oyuncular, a- ralarında iyi anlaşamamağa baş ladılar. İstediğimiz ve oynama- ğr ümit ettifimiz muhtemel o - Şunun Yarısını çıkaramıyorduk. Buna rağmen, iki takımım umu- mi vaziyeti ölçüldüğü vakit, hâ- kim olduğumuzu farketmemek kabil değildi. Oyun yirmi beşin- ci dakikaya kadar bu suretle dçvam etti ve Yirmi beşinci da- kikada - Romanyalrlara kor - nerden bir gol kazandırdı. Denilebilir ki, takımımız bu golden sonra daha ziyade açıldı Ve manevi kudrette üstün gel - meğe başlayarak hatlar ahengi- ni buldu, randmanını vermeğe ve kendini göıtermeğe başladi. Artık, ferdi top sürüşlerinde Ve kısa paslaşmalarda, Türk o- Yuncuları faikiyeti alarak oyna- mığ. başlamışlardı. * , Somanyalılar, Romanyalı Yircilerle dolan m'uünıe:."ıra (Baş tarafı 1 inci sayfadal TAN Futbolcularımızın dün büyük muvaffakıyet kazandıkları Bükreşten bir manzara denebilirdi ki, yalnız bizim hü- cumlarımızı alkışlıyorlardı. Birinci devre bu suretle 0 . 1 bitti. Mağlüp olarak sahadan çıktık, ikinci devre | değişiklik oldu. Nacinin yerine Şaban geçti. Bu devreye çok sıkı bir hü - cumla başlayan muhacim hattı- mız, ilerlemeğe başladı. Daha beşinci dakikada, sol- | açık Fikret, fevkalâde bir sü- Tüşle haf hattını ve bek hattını atlattıktan sonra Romen Milli takımının kalecisi karşısında kapalı bir zaviyede yana düş - oyuncularımıza ağır | Ü takımı kalecisi Türk takımının eh seyyal oyuncusu ile karşı kar şiya kalmış olduğunu görünce, golün girebileceği zaviyeyi bu sefer büsbütün ve adamakıllı kapadı. F_ıkşt kimsenin beklemediği ve ümit etmediği bu vaziyete Tağmen, Fikret kalecinin bulun- dşıgu köşenin tam aksi köşeden göbek hizasında giden bir şütle fgvhlâde bir gol yaptı. On se- ku' metreden Romen ka- lesine”atılan bu gol, yalnız to- Pa yüksek hâkimiyetin değil, zekânın da inkâr edilmez bir te- Zahürü idi. O kadar ki, Romen- ler bu Türk golünü fevkalâde al kışladılar ve oyuncularımız Fik- retin boynuna Sarılarak arka- daşlarını kucaklamaktan kendi- lerini alamadılar. Bu gölden sonra takım iyiden iyiye şahlandı ve muhacimler İstanbulda ara sıra çıkardıkları en güzel oyunların safhalarını Romen sahasında, Romen seyir- cilere tattırmağa — başlayarak, Romen kalesini abluka ettiler. .Bu göolden bir dakika sonra i- di. Rasihin ayağına — eşsiz, bulunmaz bir fırsat geçti. Etra- fi, önü açık, demarke vaziyette, kaleye altı metre mesafede topu yakalayan Rasih, müuhakkak bir (Fener - Güneş muhteliti ile beraber Bükreşe gitmiş olan ve her futbolcünün futbol - işlerin- dekı_'büyük ihtisasanı ve bilhas- sa görüş kuvvetini pek iyi bildi- ği eski futbol federasyonu reisi sında seyrettiği bu maçtan soön- ra, telefonla ricamız üzerine, çok şayanı dikkat olan intibala- rımı bize şöyle anlattı;) göolü topu havalandırmak yü-- zünden kaçırd. Bu gol olsaydı, Romanya takımının vaziyeti İs- tanbulda yendiğimiz son takım- ların vaziyeti olacak, yani Ro- men takımı büyük gol farkile | Yusuf Ziya, dün Bükreş saha - | A | iğe uğrayacaktı. Çünkü o fır İkinci haftaymda küçük bir | Panifik ni Ş sat kaçtıktan sonra dahi, on da- kika kadar Romanyalıların aya- ğina hiç top vermedik ve pek güzel oynamağa başladık. İkinci haftaymın yirminci da- kikasına kadar, bu hâkim oyu- numuzun bütün şekillerinde Ro manyalı seyirciler tarafındarı şid detle alkışlanıyorduk.Etrafımız- da: “Türkler fevkalâde iyi top sürüyorlar, harikulâde şüt çe- kiyorlar!,, sö y Yirmi ikinci dakikada Rasihe, Şabandan gelen bir topu kesme- ğe çıkan Üç Romen müdafii kar şısında Rasih çok ustalıklı bir atlatışla vaziyeti biraz serbest - leştirmeğe muvaffak oldu ve milli takım kalecisinin üst dire- ğini yalayan top, ikinci defa Romen kalesine girdi. Bu galibiyet vaziyetinden son ra bütün oyuncularımız en gü- zel oyunlarını oynamağa başla- dılar ve mütemadiyen alkışlan- dılar. Nihâyet hakem düdüğü çaldı ve Romen topraklarında yaptığı miz ilk maç 2 — 1 Fenet - Gü- neş muhtelitinin galebesile ve oyun üstünli ile bitti. . Romen takımı beklemediği bu neticeden şaşırmış gibi idi. Oyuncularımız sahadan çıkma- dan, kendilerini bir çok alkışla- mış olan ve bu süretle Romen- lerin spor kadri bilir bir ulus ol- duklarımın en güzel örneklerini veren halkı üç defa “şa, şa, şat” diye alkışladılar ve halk oyuncu larımıza: “Yaşasın Türk takı - mı,, mukabelesile cevap verdi. Takım memul oyununu ilk haftaymda oynamamakla bera- ber, maçın heyeti umumiyesin - de Türk futbolünün ferdi faiki- yetini isbat etmiş oldu ve Ro- manyalılara çok zevkli, teknik bir oyun seyrettirdi. Eşref ŞEFİK Yusuf Ziyanın Gazetemize söyledikleri Dünkü Türk-Romen Maçı- nın Futbolden Anlayan Bir Gözle Tahlili — “Maçı O.N.E.F. sahasında oynadık. Venüsün nizamsız ölçü lü, dar sahasmda oynamayı ka- bul etmedik, O.N.E.F.'in sahası çimen olduğu halde, nizami oldu ğu için kabul ettik ve çimetde yadırgadık. Buna rağmen diye- bilirim ki, Romenlere bir ibret dersi verdik, Çönkü onlar bu - günkü gazetelerinde bizim takı- S mımızla yapacakları - maçı at - Ekmek Artık Ucuzlamalı (Baş tarafı 1 incide| | dan satılmıştır. Aradaki fark 1 kuruş kadardır. Buna mukabil, evvelki gün 770 kuruştan satı- lan ekstra ekstra unların çuvalı 630 kuruşa inmiş, 725 ten sa - tılan birinci unlar ise en fazla 700 kuruştan muamele görmüş- tür. - Bu ani sukut satışlara tesir etmekte gecikmemiştir. Dün A- nadoludan ve limanlardan şehri mize, 507 ton buğday, 26 ton un gelmiştir. Piyasanın tamameri normal duruma girmesi dolayı- sile, Ziraat Bankası satışlara girmeğe lüzum görmemiştir. Buğday ve un fiyatlarında gö rülen son düşüşlerden sonra, ek mek narhınm indirilmesi artık kati bir zaruret haline girmiş bulunmaktadır. Çünkü bekle - nen tenezzül buğdayda olduğu kadar un fiyatlarında da kendi- ni göstermiş bir kaç gün içinde bir liraya yakın bir sukut kay - dedilmiştir. Nark komisyonu, buğday fiyatlarının una tesir etmesini beklediği için son top- lantısında ekmek fiyatlarını de ğiştirmemişti. Dünkü durum bu intizar devresini de beklemeğe j lüzum bırakmıyacak kadar de - ğişmiştir. Belediyenin, yarından itiba - ren tatbik edilmek üzere, narhı | bugün değiştirmesi muhtemel - dir. ———" ——— Kanada'da bir çarpışma Regina, 2 A.A, — Polis ile 3000 grevci arasındaki çarpış - mada yaralananlar elliyi bul - maktadır. Bir ölü vardır. Grev- ciler İngiliz gelmekte ve istediklerini hükü- mete bildirmek için Ottawaya gitmekte idiler. Hükümet grevcilerin delege- lerini kabul etmiş ve bunların yol paralarını vermiştir. Ancak | grevcilerin çoğu Reginada alıko | nulmuştur. raksiyon, divertis- man gibi sıkı bir maçın ve bil- hassa sporun ciddiyetine uymı- yan hafif tabirlerle karşıladılar. Bizim takım İstanbulda - son zamanlarda gördüğümüz iyi o- yunlarının yüzde ellisini göster- memekle beraber, . ikinci haf- taymda klas futbolü oynadığını gösterdi. Fazla dribling yaptık- ları için, yorulacaklarından kor- kuyordum. Halbuki yorulmadı- lar, Maçın sonuna kadar, hattâ açılarak oynadılar. Bu, ikinci Maç için bana ümit veriyor. Bu- Na rağmen ikinci maçta dribling Yaptırtmıyacağım. Romanyanın, daha geçen pa- Zar günü ikincisini yenerek, kre disi yükselmiş bir takımmı 3 Ma carla takviye edildiği halde yen Memiz çok iyi oldu. Bilhassa bi- Finci devreyi 0'- 1 aleyhimize bitirip te, ikinci devrede topar - 'anmamız takımımızın manevi- Yatı bakrmından çok ümit veri- cidir, Ecnebi toprakta bu topar- lanma mühimdir. Halkın çok centilmen davran dığını sevinçle kaydetmeliyim, ömen seyirciler gösterdiğimiz futboldan memnuniyetlerini de- Vamlı alkışlarile izhar ettiler. Bir an oldu ki, sahaya tama- Men hâkimdik. Eğer bu maç İs- tanbulda yapılsaydı, diyebilirim ki Romenleri kuvvetli olmaları- Na rağmen 6 - O kazanabilirdik. Romenler Macar sistemi oy- Nuyorlar, Yani efficace, müessir olamıyorlar. Yaptıkları gölde kalecimizin büyük hatası vardır. Topu tuta- bilirdi. En iyi oynayan oyuncu olarak Fikreti gösterebilirim. Fikret ve Faruk fevkalâde oynadılar, Sâat iyi oynadı, yalnız çok dribling yaptı. Yan haf bekler- den memnunum. Fazılın bir iki hatası bize pahalıya mal olabi- lirdi, İkinci maçı yine O.N.E.F. sta dında oynayacağız. Romenler bizi gayri nizami Venüs saha- sında oynatmak — istiyorlar. ı!jîğer arsttlüsal federasyon ta- imatnamesi şartlarına uymryan 'bı': uh;dıı oynatmak istemekte 'ar ederlerse, ikinci maçı ya; tırmıyacağımı,, | çI yYap- zi Kolombiyasından | 2-— Adliye sarayında küçük lk teması; isticvap. verilecek kararı beklerken. —a Ş İ A M Almanyada |RESİMLİ DÜN y oe YA | Fransada Serseri Çocukları Nasıl Yola Getiriyorlar? 1 — Parisin dış bulvarlarından birinde uyuya kalmış bir serseri çocuk polis tarafından tevkif ediliyor. “ükümet otoritesi ile 3 — Mahkeme huzurunda: Solda — Küçük serseti jandarma- nın nezareti altında. Önde — Genç bir kadım avukat küçüğün müdafaasını yaparken. Sağda — Küçüklere muavenet için hayır cemiyetleri azası mahkeme safahatını dinliyorlar. 4 — Tevkif oluftan bir küçük zındandaki höcresinde hak'-da $ — FPresnes hapishanesine tıkıldığı gün küçük serseri doktor tarafından ince bir sıhhi muayeneden geçiriliyor. iskere alınan acemi nelerlerin sıhhi muayneleri yapılırken ğildir. Bu yeni metod üç devletin, e- şit şartlarla ve başka —hükümetlerle özgür olarak görüşmek yetgisiyle,bu meselelerin kotarılmasına el birliği i- Je çalışmalarını mümkün — kulacak bir metod olacaktır. İtalya - Habeş ihtilâfı İtalya - Habeş anlaşmazlığına ge- lince, Eden, İngiliz metodlarının ben- cil olmadığı gibi, İngüterenin Afri- kadaki sığlariyle de ilgili bulunmadı- ğint ve fakat uluslar sosyetesi Üyesi sılatı İle bu metotları kullanmakta ol duğunu Mussoliniye anlatmıştır. ngiltere hükümeti Cenevre kuru- munun geleceğini geniş ölçü de tehli- keye — düşürebilecek olan hadiseler karşısında ilgisiz bir durum — takma- maz, Onun içindir ki, İtalya-Habeş an- laşmazlığını büsbütün sonuna erdir- mek amaciyle, Eden, İngiltere hükü. metinin, kendi Somali sömürgesin- 'den Habeşistan'a, denize doğru yol verecek bir toprak — şeridini bağışla- mağa hazır bulunduğu — Mussoliniye bildirmiytir. Bu önergenin amacı, Habeşistan'ın İtalyaya bir takrm ekonomik ve top- rak imtiyazları vermesini kolaylat- makdı. İngiliz hükümeti bu uzlaşma yolu- 'na karşılık hiç bir şey istemiyor, an- cak İtalyaya bu suretle geçecek top- raklar üzerinden kendi kabileleri için geçid hakkı dileyordu. Mussolini bu önergeye, her neden- se, yanaşmak İstememiştir. Gazetelerin müdafaası Londra, 2 A.A. — Bu sabahki Ingi liz gazeteleri, Bdenin saylavlar kuru- Tundaki diyevini uzun uzun incelemek tedirler, Manchester Guardian diyor ki: Edenin önergesinin Mussolini tara- fından reddedildiği şu sırada Italyan ğ P;vrıipa Sulhu Tehlikede (Baş tarafı 1 incide) şefine diyebiliriz ki: Büyük devletler, Habeşistana karşt şiddet gösterilmesini onamaktan baş « ka, bunu yapmakta elierinden gelmez Çünkü böyle bir hareket, Cenevre tının ve genel güvenlik prensibinin açıkça ayaklar altına alınması demek olacaktır. Times, İtalyan siyasaşının, bir ta « Taftan — Habeşistan, diğer taraftan Fransa ve İngiltere ile imza ettiği ay« ti andlaşmalar uygun olmadığını yaze maktadır. “Deyli Telgraf” gazetesi, Ingiltere« nin, Uluslar sosyetesinin gelecek du« tumu üzerinde derin bir etki - tesir « yapabilecek hâdiseler karşısında se « yirci kalmıyacağını yazmaktadır. İngiltere hükümeti 1923 yılmda Ha beşistanın Uluslar sosyetesine girme- mesine çalışmıştı. Fakat o vakit bu ül kenin, kabulünü önergeleyen Fransa- ya, İtalya hükümeti de arka olmuş- tu, Şimdi, Italya hükümeti, Habeşista«, ran Uluslar sösyetesine üye olacak ka dar soysal bulunmadığını ileri sür - mekte ve Habeş hükümetine, Uluslar sosyetesi üyelerinden biri sıfatiyle mu- amele yapılmakta devam edildiği tak-, dirde, kendisinin bu kurumdan çeki. leceğini bildirmektedir. Mesele gayet fena bir çıkmaza girmiştir. Bugün i « çin en önemli şey, Fransanın bu iştes ki durumufu öğrenmektir. Fransa hükümeti, son zamanlarda, Dış işleri siyasasının Uluslar sosyetes — sine dayandığını ve selâmetin ancak Cenevrede olduğunu yüz kere tekrar etmiştir, Barışçıl bir kotarma yolu elde et- mek için tek umud iki büyük batı dev leti arasında kuvvetli bir el birliği yapmaktır, Bit harp, Uluslar sosyete. sini temellerine kadar sarsacak ve bü. yük devletler arasındaki birge yönes Yi (müşterek cephe) yıkmış olacaktır,