izmirde Üzüm Ve Buğday Fiyatlarının Son Durumu Şimdilik Gönle Ferah Vere- cek Gibi Değildir TİZMİR HUSUSİ MUHA BİRİMİZ BİLDİRİYOR) İki hafta evvel üzüm piyasasında görülen faaliyet geçen hafta kısmen zail olmuş ve son hafta içinde ise iş- Jer esaslı bir durgunluk yöstermiştir. Durgunlükla beraber Üzüm fiatların- da görülen düşkünlük de yeni mah- sulün idrak zamanına az bir müddet kalmış olan şu sıralarda ehemmiyetle mazarı dikkate alınmağa değer bir va- ziyet arzetmektedir. 934 senesinde istihsal olunduğu hesaplanan 400 bin çuvala yakın çe- kirdeksiz üzüm — mahsulünden henüz stok olarak elde bulunan miktarı 10 - 15 bin çuval kadar cüz'i bir ye- kün olarak hesaplanıyorsa da bu se- ne tekoltesinin yüksekliği nazarı dik- kate alındığı takdirde asgari l0 bin guval malın yeni rekolteye devri işi- nin piyasa üzerinde icra eyliyeceği tesirden şüphe etmemek imkânsız - Bu senenin yüksek tahmin edilen Tekoltesine rağmen alivre satışların, geçen seneki yeküna ulaşmış olma - aması da ayrıca nazarı dikkate alınma- Ba değer bir keyfiyettir. 934 senesi çekirdeksiz üzüm mab- #ülünün idrakinden evvel muhtelif | Piyasalara alivre suretiyle - satılmış olan miktar asgari 80.000 çuval tah- min edildiği halde b sene rekolte- #inden bu suretle satış yekünü bu ta- rihe kadar altmış bin çuvalı geçme- diği kuvvetle tahmin edildiğine göre iki rekolte arasındaki büyük farka rağmen bu sene - alivrelerinin azlığı müstahsil ve tüccarı düşündürmeğe Saik bir hal olarak kabul ediliyor. Geçen sene İzmir — ihracatçıları ta- Yafından (Kuru meyve ihracatçılar birliği) namiyle tesis edilmiş olan birliğin bu sene mesaisine germi ve- verek zık sık içtimalar yaptığı ve bu içtimalarda Avrupaya teklif edilecek üzüm fiatlarını tesbit eylediği ve bu birliğe dabil bulunan — ihracatçıların müstehlik piyasalarda ayni fiat üze- rinden satış yaptıkları ve bu teşeb- büste de muvalfak olmakta bulun- dukları anlaşılmakla beraber üzüm piyasasının bugünkü vaziyeti bu bir- kik kararlarının ve birlikçe tayin e - dilmiş ve edilmekte bulnumuş olan fiâtların da metice itibariyle meleket menafiine elzem olan neticeyi tevlit etmiyeceği anlaşılmaktadır. Müstehlik — piyasalarda muhtelif mMmemleket mahsullerinin mütcaddit moktalardan ve mütcaddit suretlerle rekabete maruz olan üzümlerimizin bir tek fiat üzerinden satılması imkâ- nı var mıdır? İşte evvelemirde teşri- hi icap eden nokta budur. Eski ve tanınmış büyük ticaretha- neler için tek fiatla satış keyfiyetin. de ameli bir fayda ve maddi bir ka- zanç ümidi mevcut ve muhakkak ise de orta halli ve küçük ticaretha- meler için iş bunun aksinedir. Çünkü nakdi ve itibari müstehlik piyasalar. acenteleri, satış şubeleri olan ve sistematik bir usül üzerinde yürüyen küvvetli eski bir ticaretha- Nenin ora piyasasına telkin eylemiş olduğu emniyet ve hüsnü — teveccü- he müsteniden malına yirmi para, bir | kuruş fazlasiyle talip bulduğu halde Çök ve kuvvetli sermaye ile de olsa ise yeni başlamış olması hasebiyle firma ve markası henüz tanımmamış Bir ticaret evi için mesele böyle de- Bildir. Kaldı ki dahili rekabetten ma- ada harici rekabetlerle - karsılaşmak KIRMIZI VE SiİYAH bir acı ile gördü, anladı ki Ju- hlien'den, hiç olmazsa bir vakit için ayrılması, muhakkak lâzım- dL “Benden uzaklaşınca Julien yine o büyüklük — tasarlarıma, parası olmıyanların kurması pek tabiiğ olan o tasarlara yi- ne düşecek. Tanrım !ben ise zen- ginim ! bahtiyarlığım için hiç bir faydası olmryan bir zengin- lik! Beni unutacak. O güzel, se- vimli, sever de, sevilir de, Ah! yete ne hakkım var? Tanrı hak- yete na hakkım var? Tanrı hak- İr, ben günah yolundan dönmek meziyetini gösteremedim, o da benim aklımı elimden alıyor. Bol para ile Elisa'yı elde etmek elimde idi, bu çok kolay olur- du. Bir an olsun düşünmek zah- metine katlanmadım, bütün za yakın - ticarethanenin bir piyasa üzerinde ayni fiatla satış yapmak istemeleri ve yapmaları imkânsızlığı da mevcut bulunmaktadır. Bundan başka resmi ve umumi istandardizasyonu — yapılmamış bir maddenin mahalli ve keyfi tazyikleri göze alınarak — fiatlarınım tayin edil- mesi de hayli gerip bir meseledir. İhracat evlerinden birinin mümes- sili ile yaptığım bi mülâkat netice- sinde anjadığıma göre kuru — meyve ihracatçıları birliğinin tesbit eylediği fiatların yüksekliği dolayısiyle bun- dan bir iki hafta evvel inkişaf eder gibi bir vaziyet göstermiş olan müs- tehlik piyasalar bugün için tamamiy- le duraklamıştır. İzmir piyasasında görülen dur- gunluk da mevsim #onu münasebeti- le Avrupa alıcılarının yeni mahsüle intizaren piyasalarını fazla yükselt- mek istemelerinden ileri geldiği an- laşılmaktadır. Bazı ihracatçıların birlik — tarafın; dan tesbit edilmiş olan fiatlardan aşağıya mal satmakta oldukları piya- samızda şayi olmuş ve bu haber di- ğer ihracatçılar üzerinde mühim te- sirler icra etmiştir. Bu haberin ta - hakkuku halinde diğer tüccarın da ucuza mal satanları takip edecekleri tabiidir. Bu takdirde de işin ergeç Tekabet sahasına düşeceği tabit bulunduğun- dan bunun piyasamız üzerinde men- fi ve müstahsil aleyhine tesirler icra edeceği şüphesizdir. Bunun için ih - racatçılar birliğinin tesbit eylemekte olduğu fiatların zemin ve zaman ile | rakip memleket fiatlarına ne derece- ye kadar uygun olduğu cihetinin alâ- | kadarlarca yakından takip edilmesi muvafıktır. Buğday işlerine gelince Haziranın 11 nci gününe kadar normal bir şekilde bulunan buğday piyasası bu tarihten itibaren yüksel- meğe ve piyasada mal bulunmamağa ı= 935 ayının birinci hafta- gı içinde 3,80'- 4,30 kuryş arasında satışa arzedilen Uşak malları hazira- nn ikinci haftası nihayetlerinde 5 - 6,25 ve keza 4,3$ - 4,40 kuruş ara » sında satrlan yerli mallar da 5 - 5,75 kuruşa fırlamış ve fiatların yükseli- şine rağmen piyasada işler günden güne azalmıştır. İzmir borsasında haftalık satış ye- künları vasati hesapla 8 - 10 bin çu- val arasında iken son iki hafta sa- tışları yektin itibariyle beş bin çuva- la baliğ olamamıştır. Şehrin ekmek ihtiyacı için vilâyet ve belediye tara- fmdan tedbirler almmış olmakla be- raber ekmek fiatları günden güne yükselmektedir. A. Abidin Oktay Paris borsası Paris, 2 A.A. —1 temmuz tarihli borsa durumu: Değerler borsası hâlâ bekle- mecburiyeti ortada mevcutken otu- | aa AM amamamamt nn BORSA AAA AAA 2 Temmuz SALI PARALAR Alış Sterfin Dolar 20 Fransız frangı 20 Liret 20 Belçika Prangı 20 Drabmi 20 İsviçre fe. Florin 20 Çek Kron Ayasturya şilla Zloti Pengo 20 Ley 20 Dinar Gis$— Yen İsveç Karon Paris ürerine İngilir iraslı Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre Frangı Leva Florin Çekoslovak kuronu Avusturya Pereta Mark Zloti Penge Ley Dinat Yen Çernovets İsveç kuronu 28 63,77,50 1.16,93 1901,92 4.22,64 6 349633 2780 10,08 3.13.57 ESKRKAM İş Bankası Mü- . . ? ” ” H. Anadolu 45 60 Anadolu ©© 100 Sirketihayriye Tramvay Bomonmti - Nektşe 'Terkos Reji Aslan çirnente Merker Bankasr Osmanlı Bankası Telefon Tutihat değirmencilik T.A.S. tirtnenleri —MMLTLRL—RE ——— İSTİKRAZLAR 'Türk Borcu I Kupon Kesik Ü G 4 çH Ergani Tstikrazi dahlli TAHVİLÂT 1025 2810 Rıhtim Kupon Kesik Anadolu X ve 1L 4440 1i Kupoan Kesik — Anadolu mümesal! Kupon Kesik 45.10 olmuştur. Öbür gruplar daha tutgun - dur ve önemli ayrımlar göster - miyorlar. Arsıulusal değerler Rio'nun ve Mining'in hafifçe tutulmala- rı üzerine daha iyi bir durum me devrindedir. Çok seyrek alış verişler arasında Fransız ulusal değerlerinin oldukça gerilemesi Fransız fondolarının ve bu ara- vaktimi aşkın uyandırdığı çıl- ginca hulyalara sarlettim. İşte da elektrik ve kömür değerleri- nin satışa çıkarılmasına sebep STENDHAL | şimdi mahvoluyorum., , Julien bir şeye çök şaştı: Ma- dame de Rönal onun gideceğini öğrenince hiçbir egoist itiraza kalkışmamıştı. Hiç — şüphesiz ağlamamak için kendini zor tu- tuyordu. — Metin olmalıyız, dostum, dedi. Saçından bir tutam kesti. — Ben ne yapacağım, bilmi- yorum, dedi; ama bana söz ver, ben ölürsem çocuklarımı unut- mazsın, değil mi? Onlarm ya- tında da olsan, orlardan uzak- ta da olsan, namuslu, bilgili birer adam olmalarına çalış. Yeni bir devrim olursa bütün asilzadeler — kılıçtan - geçirili; babaları, dam üzerinde öl len o köylü işi yüztinden, beli memleketten kalkar gider. Sen çocuklara göz kulak ol... Ver göstermektedirler, — Pazara çıkarılan Ürünler Erzincan, 2 A.A. — Bugün yeni pazara getirilmiş ve satılmıştır. Kuraklık ekinleri o kadar zararlandırmamıştır. saatler, bizim son saatlerimiz. Bu fedakârlıktan sonra umarım ki halk içinde de adımın temize çıkmasına çalışırım. Julien, madame de Rönal'in son derece yeise kapıtlacağını sanıyordu. Bu veda sözlerindeki sadelik içine dokundu. — Hayır, sizin bana böyle ve- da etmenize razı değilim. Gide- ceğim; benim gitmemi istiyor - lar, siz de istiyorsunuz. Fakat üç gün geçmez, ben gece gelip sizi görürüm. Madame de Rönal'in yaşama- sı değişti. Madem ki Julien gö- rüşmek çaresini kendiliğinden bulmuştu, demek ki onu gerçek- ten seviyordu: Deminki o daya- nılmaz elem, birdenbire ömrün- de duyduğu en büyük sevinc hissine değişiverdi. Artık gö- zünde her şey kolaylaştı. Dos- tünu tekrar göreceğinden emin olmak, bu son anların yürek parçalayıcılığını gideriyordu. O dakikadan sonra madame de Rönal'in çehresi gibi hâline de bir asillik, metinlik geldi; artık elini. Elveda, dostam! Artık bu yakışık almaz hiçbir hareketi ASKERLİK Cabuk atesli kniğe iüygün silahların e MRE NG ea ri kuvvetli müdafaa imkânları büyük harpte tankları meydana getirmiş, mevzilerde donüp katılaşan ordulara hareket imkânı vermişti. Harpten sonra bu alandaki ilerleyiş de asla durmuş değildir. Bir taraftan boyu- ha ilerleme — yapılırken öte - yandan da tangın ve tank deli silâhinim kud- retleri, hangisinin alt olabileceği hak- kındaki imkânlar aranıp durmakta- dır. Çünkü bugünkü tarıkla büyük hatbin sonundaki tank arasında bir münasebet olmadığı gibi dünkü ve bugünkü defi silâhları atasında da farklar çok büyüktür. Bu münakaya- lara rağmen aşağı yukarı şurası ta- ayyün etmiş gibidir ki; tayyareden sonrt kara ordularında en mühim silâh olarak meydana çıkan ve piya- ::nîn taarruz küdretini numkün:ılx ilpçcek derecede » yükseltecek , ,ı.ğ.'mıım tankür. Muhtelif ordu. g çöre bunlari bâşlıca şu smiflâra “ayırmak müm- köndi 1— Çok hafif tanklar: (Keşif maksadiyle) 3 - 5 ton ağırlığındadır. 2 — İnsan tarafından idare edilir. Hassas noktalardaki zirh - kalınlığı 6 * 10 milimetre.. En fazla sürati 30- 50 kilometre.. Üzerinde bir makineli | tüleği vardır. 2 — Hatif tanklar: Piyade refa- kat tankı olarak inkişaf etmektedir. Ağırlığı 6 - 9 ton, 2 insan tarafından idare edilir, hassas noktalardaki zırtı kalınlığı 15 - 20 milimette, saatteki sürati 10 - 40 kilometre, silâhı 1 ma- kinelitüfek veya top, 3 — Orta tanklar: Ağırlıkları 10 - 25 ton, €n âz 3 insan tarafından kul- lanılır, hassaş yerlerindeki zırh ka- lınlığı 20 - 25 milimetre, silâh en az bir makinelitüfek 1 top. 4 — Ağır tanklar: Ağırlıkları 30 - 45 ton, 10 insan tarafından idare olunur. hassas noktalarındaki — zırh kalınlığı 25 - 30 milimetre süratleri saatte 10 - 20 kilometre, silâh en az bir top ve müteaddit makinelitüfek. 5 — Çok süratli tanklar: Bunlar bazan tekerlek ve bazan - tırtıl üze- rinde yürüyerek ve her şeyden fazla ate ehemiyet vererek yapılmışlar- olmadı. Arası çok geçmedi, M. de Rö- nal eve döndü; son derece si nirli idi. İki ay önce aldığı ü zasız Mektubdan da nihayet ka- rısına bahsetti. n bunu gazinoya götü- rüp © Valenod alçağının yazısı olduğunu herkese göstereceğim ben Onu bir hiçten Verriğres'in en zengin adamlarından biri et- tim. Herkesin içinde bu alçaklı- ğını Yüzüne — vuracağım, sonra da onunla dücllo edeceğim. Ar- tık bu kadarı da çok oldu. Madame de Rönal içinden: “Düello mu? Kocamın ölüp dul kalmam da kabil!,, dedi; fakat hemen: “Hayır, olmaz, diye düşündü, bu dücllonun önüne geçmezsem, elimde olduğunu pek iyi bildiğim halde önüne geçmezsem, kocamı ben öldür- müş olurum.,, Madame de Rönal hiçbir za- mahı kocasının boş gururunu ko- rumak için bu kadar dil dökme- mişti. Daha iki saat geçmeden onu, M. Valenod'ya her vakit- kiziden dâha çok dostluk göster- Kara, denizde yeni icat tanklar gdır ki başlıcasi Amerikalıların (kris- #9 tipidir. Bunun sürati skatte 60 - 100 arasında tahmin olunmaktadır. Bunlardan başka bir de hem kara- da ve hem de nehirleri geçmek kabi- iyetinde olan anfibi tanklar vardır ki diğerlerinden beşlıca farkları çok iyi kapanmış ve arkalarında bir per- vaneyi haiz olmalarından ibarettir. Yeni tanklarda sürate fazla ehem- miyet verilmekle beraber zırh kalır- hğr da arttırılmaktadır. Son saman- larda yapılmış tanklarda yukardaki ka tegorilere göre zırh kalinlığı en az 20, 25, 80, 35 milimetre olarak sırra- lanmaktadır. Çok süratli tanklar he- men yalnız Âmerikaya inhisar et- YAZAN M. ŞEVKİ ıYı%kn“i fa'ı;kîa_r-Karada, Sud:;_i“s_t—iıl_i'l;;lmi_ğ—ir; Korkunç Vasıtalar Hükmüne Giriyor mektedir. - Yeni tanklarda satıhların mümktn olduğu kadar iğriliğine fazla ehem- miyet verilmektedir. Bu süretle sek- me meselesi chemmiyet kazanmak- tadır. Maamafih bu terakkiler ve ye- nilikler henüz nihayete ermediği için vâsi mikyasta tank imalâtı gö- rülmemektedir.'Daha ziyade tecrü- beye yarıyan müuayyen Miktardaki tiplerle ordular teslih - edilmektedir. Bunlar varılabilecek azami hadlere çıktıktan ve bilhassa (” rp tehlikesi fazlalaştıktari tonra büyük mikyasta imalât yapılacak ve gelecek harpler. de mutlaka büyük — mikyasta tanlı muharebelerine şahit olacağız. Çetlib orlikazı Derm ninden şamba gününe kadar açık Şartnamesi İstanbul ve İzmir ve Denizli Kiralık Büyük bina aranıyor — İstanbul Leyli Tıp talebe yurdu Müdürlüğünden: aa n K 7 (75) karyola konabilecek; bir kaç büyük salonu bulu- nan büyük bir konak Leyli Tıp Talebe Yurdu için kira- lanacâkdır. Bu şeraiti haiz konak sahiblerinin Çemberli- taş civarında Fuadpaşa türbesi karşısıda Leyli Tıp Ta- lebe Yurdu Müdürlüğüne müracaat etmeleri. (3644) Denizli Memleket hastanesi Rontgen şubesi. dak safeti markalı muhtelif eb'adda (130) - düzüne fi- limle yine aynı markadan yirmisi birifici, yirmisi de ikin ci olmak üzere 40 kutu bariyo satın alınmak hammen bedeli olan 1056 lirarüzerinden 10-7-935 çar- eksiltmeye — konulmuşdur. İ —e SeAĞA vi ea sk 4961 Denizli Vilâyeti Daimt Encüme- n ko- için mu- Sıhhat Mü düriyetlerine gönderilmişdir. İstekli olanların teklifle- rini ihale gününden evvel Derizli leri bildirilir. (3640) mesi, hattâ Elisa'nın yeniden e- ve alınması lüzumuna kandırdı. Gerçi madame de Rönal'in, bü- tün bu felaketine sebeb olan o. kızla tekrar karşılaşmağı göze alması, bir hayli cesaret işi idi. Fakat bu fikri Juhlen öne sür- müştü, Nihayet M., de Rönal kendisi için en tatsız şey Julien'in, bü- tün Verriğres'in dedikoduları arasında kalkıp da M. Vâlenod- nun çocuklarma — mürebbil gitmesi olacağını düşündü; bu- nu kendisi bulmuştu ama doğ- rusu karısı da onu o yola götür- meğe uğraştı. Fakat bu M. de Rönal'in kesesine çok dokunan bir işti; ki dilenciler bakımevi müdürünün teklifini kabul et- mektelbette ki Julien'in menfa- atine daha uygundu. Halbuki M. de Rönal'in ünü, şerefi için la- zım olan da onun Besançon ve- ya Dijon'a gidip medreseye gir- mesi idi. Fakat Julien'i buna nasıl razı edebilirdi? Hem Juli- en razı olunca da oralarda nasıl geçinebilirdi? Paraca fedakârlığa katlanma Valiliğine gönderme- Ki 4960 lüzumunun pek yakın olduğunu gören M. de Rönal, karısından da daha kederli idi. Madame de Rönal bu. konuşmadan sonra, hayattan bıkıp da bir mikdar stramonium içivermiş bir gönlü büyük adamın durumunda idi; öyle bir adam adetâ sadece zen- berek tamamile boşarmamış ol- duğu için yaşar ve hayata hiç- bir ilişiklik göstermez. xıv ün- çü Louis ölürken: Benim kral- lığım zamanında... deyivermiş. İnsanı hayran eden bir söz. Ertesi sabah erkenden M. de Rönal'e imzasız bir mektub gel- di. Bu iyice hakaret edici bir dil- le yazılmıştı. Onun hâlindeki bir adama uyabilecek en kaba sözler kullanılmıştı. Bunu şüır. hesiz ki M.de Rönal'in emti altında bulunup da onu kıska- nan bir adam yazmıştı. Mektu- bu okuyunca M. Valenod ile düello fikri M. de Rönal'in yin€ aklına geldi. Az sonra düşündü- ğünü hemen icraya kalkmağ! v N. ATAÇ (Arkası var)