3 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14

3 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— FARAAE İ Ze TU (TAR'HIN DAVİD RİZZİO VEMARY STUART EN | gEmumau T M Büyük Aşkı Kocası Ölen Kraliçe Matem Elbisesi İçinde Davide Son Derece Genç, Güzel Göründü Ona Fransız- ca Şarkı Söy- lüyor Arasıra Flavta çalıyor David Kraliçe Mar riyi Taabbüd Eder cesine Sevmeğe Başlamıştı. David Rizzio'nun bir ıstırap hikâyesi olan hayatını sadece bir tarih merakı ile takip etmiş olanlar bile görmüşlerdir ki, Kraliçe Mary devrine ait olan bu şahsiyet; kadının kâh şaşaa- li kâh fecaatle dolu sergüzeştle dolu hayatının gölgesi altında sığınmış, kalmış gibi müphem- dir. O zamanki tarih yazıcıları ve vakanüvisler David Rizzio gibi bir şahsiyeti maalesef ince bir tahlilden geçirmemişlerdir. Böy le bir insandan bahsederlerken kalemlerine arız olan bir yor- gunlüktan mı neden, bilmiyos ruz;-üslüplarında bile bir so- Zukluk, durgunluk ve cansızlık hissi var. Rizzio'nun yaşadığı asırda, İtalyada bir oğul muhakkak su- TDavid Bizzis'nin ölümü. Kraliçeye sığınan bir biçare musi. için uzanan ellerin bile Öölü. anlamışdı. Kadife mantosunu ki: lük eder; ve böylece yalnız ken- di mesaileri neticesi ile değil; ayni zamanda babadan evlâda intikal eden tecrübe ve bilginin yardımı ile musikide, san'atta, edebiyatta ün alınırdı. David kimdi? 1533 yılmda Turin'de doğan David babası tarafından aile an'anesine hürmeten bir musi « kişinas olarak yetiştirilmişti. Doğuşta son derece hassas olan çocuk, aldığı terbiyenin de in- rette babasının mesleğine sü- | zımamı ile güzel san'atlara, şii- Davld, Kraliçe Mary Stuar diği -— —usi nası, onu Mmuhafaza etmek müne mani olamıyacağı re, edebiyata ve musikiye son derece inhimak gösteriyordu. Evet | Davii | malik olduğunu | mümkün değildir. Fakat şurası | da muhakkak ki flavtayı büyük bir meharetle çalıyor ve yazdı- ği şiirler insanı bihuş edecek kadar ince hisler terennüm edi- yordu. Sesi çok kuvvetli olma- makla beraber; en gelen öyle bir ahenk vardı i, işitenler onun ruhunun sesi- tin huzurunda daha sıcak, daha bayğın ve çılğın bir iklimden getir; ini terennüm ediyor. nağmelerinde | elde mevcut malümatla | mont'un Fransa ile "in dehakâr bir istidada | hali temasta bulunduğu bir za- | iddia etmek | | kanlarla ni duyar gibi olurlardı. David, memleketi olan Pied- mütemadi delerek yarısına Kadar kalıbıne sevdiği uvarlanmıştı. manda dünyaya gelmişti. Bu- | gün kullanılan Piemont İtalyan casında bile, fransızcaya bir ya- kınlık vardır. Bu itibarla David Rizzio gibi zeki bir çocuğun fransızca öğrenmemiş olmasına imkân var mıdır? Daha.henüz yirmi yaşına gelmeden evvel fransızca mükemmel surette öğ- renen David, Savoie dükasının | ve hürmet nazarı dikkatini — celbetmişti. Nice'de bir şato sahibi olan dü- kün hizmetine girerek kendisine allahın vergisi olan istidatlarını göstermek için bir fırsat bul- muştu. Bu devirlerde bütün gözler Fransa ve İngiltere tahtlarına çevrilmiş bulunuyordu. Mary Stuart Dauphin'in vefatı ile Fransa kraliçesi olmak ihtimal- lerini kaybetmiş bulunuyordu. İngiltere ve İskoçya tahtına o- lan iddiası birçok dedikoduları mucip olan Elisabet'de henüz ne olacağı belli değil, ortada sal- lanıyordu. Mary Fransadan ayrılır Mary'nin Fransadan ayrılışı çok hazin oldu. Ahlâksızlığı ile şöhret kazanmış olan Fransa sarayından eteğinde en ufak bir leke nişanesi bile bulunmıyan zavallr Mary ve onu sevenler hüngür hüngür ağlamıştı. İskoçyaya —geldiği zaman ağustostu. Kayaları bile kızdı - ran, nehirlerin sularını 1sıtan, tarlalardaki mısırları çatlatan ağustos sıcağı! Böyle hassas bir ruha; böyle bir sıcak gün mu- hakkak surette fena bir alâmet- ti. Vaktinden evvel geldiğ araba ve atları da hazır bulma- yışı büsbütün canmı sıkmıştı. Maamafih yeni ülkesine ilk ayak bastığı günün fena geçmemesi için cebri nefsederek gülüyor ve gaydalarla kendisine hoş geldin diyen İskoçlara mümkün oldu - ğu kadar şen bir çehre göster- meğe uğraşıyordu. Birkaç zaman sonra Savoie dükası İskoçyaya sefir olarak Count de Jontea'yı yollamıştı. İşte bu asil kont politika ve sair ulümda hayli ilerlemiş olan Da- wid Rizzio ve kardeşi Giuseppe- yi beraberinde İskoçyaya götür- müş bulunuyordu. İlk mülâkat Yüksek terbiye görmüş bir genç olmasına rağmen David il- könce kraliçe Mary'nin huzuru- na çıktığı vakit son derece s- kilimiş ve utanmıştı. Kraliçe David'e kocasının öldüğüne alâ- met olan siyah matem elbisesi içinde son derece genç ve güzel gözüktü. Hele ona son derece nazikâne iltifatlarda bulunması, hassas şair ve musikişinas üze- rinde öyle derin bir tesir biraktı İki kraliçe ile çok çabuk dost'ol- dular. Ona fransızca — şarkılar ' şaplan ettiği an hançerden fışkıran | kadının ayaklarına | söylüyor, arasıra flâvta çalıyor- du. Çok geçmeden bu musiki âlemleri daha sıklaşmıştı. Her ikisi de daha sıcak ve güneşli bir iklimden ilham alan kalple- rinde zevk ve neşe hatıraları canlandıran İtalyayı özlemeğe, bu güzel beldenin hasretini çek- meğe başladılar. David, kraliçe Mary'yi artık taabbüd edercesine sevmeğe başlamıştı. Onun en ufak bir alâkası, David'e cana minnetti, Fakat bu sahada yalnız değildi. Kraliçenin maiyyetine memur; Bayard ve Brantome ailesi ah- fadından meşhur şair Chaste- lard'da kraliçeye âşık, onun ar- kasından bir an bile ayrılamıya- cak kadar ona tutkundu. Yazdı- ğr şürlerin birçoğunu ona ihda eder; durmadan, dinlenmeden yazar ve kraliçeyi kendine bağ- lamak için biçbir fedakârlıktan geri durmazdı. Danslarda, ziya- fetlerde kraliçeyi bir an bile yal- nız bırakmıyordu. Dans, musiki Maamafih Mary Stuart, Cha- selard, David Rizzio ve Mary Seton'dan ibaret dört kişi son dereçe gayri mütecanis bir grup teşkil etmişlerdi. Her türlü zevk ve eğlenceye baş vurulu- yor; sabahlara kadar musiki ve dans âlemlerinde — yaşanıyor; seviliyor, kıskanılıyor ve içili « yordu. Zeki ve şeytan David bu esirt âlemin uzun süremiyeceğinden, sonunda bir facia ile neticelene- ceğinden korkuyordu. Esasen kraliçe de bu hususta bedbindi. Bunun için şimdiye kadar hiç kimseye açmadığı Davii söylemek, esrarını onunla pay « laşmak niyetinde idi. İşte böy - lece aralarında öyle derin ve sarsılmaz bir dostluk başgöster- mişti ki bu dostluğun bilâhare zavallı David'in kalbine sapla - nan hançerin akıttığı al kanlar la yıkandığını düşünmek - bile tüyler ürperticidir. Dint tezebzüp Kraliçe Mary İskoçyayı baş- tan aşağı siyasi ve dini bir te- zebzüb içinde bulmuştu. Herkes emeline nail olmak için-irtikâp etmedik cinayet bırakmıyordu. Protestanlar John Knox'un ida- resinde katoliklere karşı her türlü mezalimden geri durmu- yorlardı. LArkası var|

Bu sayıdan diğer sayfalar: