2 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

2 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2:7-035 — DEMİR AGLARIMIZ Aydın Demiryolu Dünden İitibaren idaremize Geçti İHUSUSİ MUHABİRİMİZ BILDIRİYOR) / Aî:'m demiry::umm hfrahmızdan satın alınması pnin SoSyete ortakları tarafından kabul edilmiş olduğu resmen Bayındırlık Bakanlığına bildirilmişti. Bununşüızrine Bakanlık n alınmasını Demiryollar direktörlüğüne emretmiş iktörlük te teslim alma hazırlıklarını tamamlamak üzere, mahalline göndermiş olduğu heyete teslim alma işini vermişti. Hat teslim ılmmış_;: bugünden itibaren Aydın Demiryolu iş- L idaremize geçmiştir. Hattın geçtiği yerler- de tetkikler yapmak ve lüzumlu tedbirleri almak üzere, Demiryol lar idaresi genel direktörü İbrahim Kemalin başkanlığı altında, şeflerinden mürekkep bir heyet bugün Aydına hattın tesli letmesi Demiryollar idarenin gervis hareket €tmiştir. Idarede bugüne kağar, yedincisi İzmir - Kasaba hattına bak- müfettişliği vardı. Bugünden itibaren işletme müfettişliği adını almıştır. Resmi Telgraflar Kısalacak ,Ankara, 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Gümrük ve İn- hisarlar Bakanlığı, resmi mektup ve telgrafların da ücrete tâbi tutulacağına dair olan kanun dolayısile, gümrüklere bir tamim mak üzere yedi işlı 1 işletme Aydın hattı da sekizinci göndermiştir. Bakanlık, bu tamiminde lüzumsuz muhaberelerin, ölçüsüz yazıların azaltılmasını ve lüzumlu ise en - kısa şekillere masımı istemektedir. Bakanlık, bu tamiminde, olmadıkça telgraf çekilmemesini ve âdeta, telgraf yazılmamasını bildirmiş ve yapılacak talimatnameye e- sas olmak üzere bütün gümrük teşkilâtından, İnhisarlar idare- sinden ve Gümrük Muhafaza Komutanlığından bu husustaki mütalealarını sormuştur. Ayrıca kot usulünün a bildirmiştir. Öztürkçe Mekteb Kitabları Ankara, 1 (Hususi muhabirimiz bildiri; İ 1(H yor) — İlk mektep ki- ;;ı;larrnmv Öz türkçe olarak hazırlandığı ve basılmak üzere ır,naı— ya Ave_rıhlığı hakkındaki haberler etrafında Kültür Bakanlığın dı_lıılahıyeıh bir zat bana dedi ki; evvel hazırlanmış bir ilk mektep bıçlınmıı_ olmasından çıkmıştır. gelen tetkikleri de yapıyoruz.,, —— Efgan Elçisi Bu marüNlli ör ili Kiraat nn ı:ıuırr Maamafih, bu husustâ lâzim ,, Ankara, 1 (Hususi muhabii 'Ahmet Han Memleketine gi Yunan (Baş tarafı 1 incide) rulması için, buğün görül bir usule müracâst olummuş. Şehçik muhtelif yerlerine taze et parçaları a. sılmış. En son bozulan — etin olduğu yer, en havadar yer sayılmış ve oraya bu saray kurulmuş, Bu saray 1909 se- nesinde yanmış ve metrük bir vaziyet te kalmış. Nihayet buraya yakın bir öützide âyan ve Mebusan meclisleri ile vlet şürasınm Çetirilmesine karar ;uüeıık tamirata başlanmıştı. İşte :ı_mğ“l-m neticesinde caki saray, bu- Ğ a haline Btlmiştir. Bugünkü ha- d::u iyince, ıırıhy;: ıııııı bir halde ol li ır. İçinde bulundu :_"m “'M- salony hakikaten güzel ir salon, Seralar, koltuklar, kapılar l DA tek sivil Mm""ul:u îî:',';'".",îâ.""al vet edilmiş bulunuyordu, Salonun sağ tarafını merasim Üğiformaları ile az- keri erkân işgal cdiyoç, Halka mahsus localar taşıyor. Saylavlar birer birer Belip sıralarına Oturuyorlar, Metaksas ile kralcı saylavları Ga gel - kat sağ cenah teşkil (tın.rm':t:h&ı':( 10,40 da Bay Çaldari, alkızlar arasın- da içeri giriyor. Arkasından sırmalr tibiselerile papaslar Ve hükümet aza- ları geliyorlar. Papaslar, kürsünün ö- nünde duran mumları yakı- yorlar, dualar Okuyarak |Beşinci Yu- nan Meclisini takdis eğiyorlar. Her - kes ayakta merasimi takip ediyor. Dr. farıda, Meclisin bulurduğu Sindağma Meydanında bir $ürü polis e efrun Jardan başka kalabalik yok. Pevkalâ. tedbirler alıntriış-Sara Gört köşesinde askerler =._=fy:' Ancak davetiyelerle girilebiliyor. Açıl a Merasimine siyah elbiselerle gel- meleti davetiyelerinde yazılı olan say lardan çoğu, battâ Kral tataftarı Olmak itibarile merâBime en çok.say- &t göstermesi lâzımgelea Metaksas bi & tatbiki için teşkilât yapılmakta olduğunu rimiz bildiriyor) — Efgan elçisi 'tinek üzere İstanbula hareket etti. Ankara, 1 mukavelesi- sokul- zaruri sebepler mektup yazar gibi gün Geliyor Meclisi de alelâde şehir elbisesi ile gelmi; le gelmiş. Saylavların aralarında beyaz yazlık | ıe;lşrıld:rlı gelenler de var. Ben bürün unları not ettiğim müddetçe dualar devam ediyor. Kitaplar açılıyor, oku Tüyot, sonra tindeki mi ae kapanıyoc, başsapas e- haç ile bir çiçeği, büyük bir gü KĞ Çıldııiuh ki suya batırıyor, baŞINS va serpiyot SSD e yor, Saat 10,68 de meraslm bitti. Pa. pasların bir kısını çekildi. Çaldaris kürsüye çıkıyor. Kürsünün önünde, Satr iki ince uzun mum yanmakta de- vam ediyor. Çaldarisin sözleri pek kı- sa sürüyor, Ondan sonra kürsüye Me çıkıyor. Derin bir sessizlik için de sözleri dinleniyor. Hava ağır, ka- Gınlar mendilleri, erkekler şapkalarile yelpuî;?ıiynrhı, Metaksas tözü uza tıyor. Dinleyenlere yavaş yavaş gev- şeklik geliyor. Yelpaze hareketleri ar HYü klem serinlemek, hem de açıl- mak lâzım. Buna lüzum kalmıyor, say lavlardan birkaçı şiddetle Metaksasa ediyorlar. Bir ba: lara cevap veriyor, Çaldı seçtiler. Nasıl olur da kendi lerin itimatlarını bozar ve cürmuriycez yemin eder? Fakat hükümet, sadece €ümuriyete hizmet edileceğine değil, ayni zamanda cümuriyete iman edile. ceğini de bildiren yeni bir vahlif şek. Jini bir emirname olarak hazırlarizş. Bunu Çaldariz, Metaksasın sözünü b serek söylüyor. Metaksas itiraz edi- yer. Bu takdirde, diyor, böyle bir ye- min ederseniz ve aksini düşünürseniz ya blrhlîıı_n gerseri olursunuz, veya rinize hanis olmus olursunuz. Çaldaris, her zaman susan — Çaldaris bevap veriyor. Metaksas sözlüne de - vam ediyor. Çaldaris gene cevap ve- riyor, herkes, Metaksasın nasıl olup | ta bu susan lideri konuşturmağa miz- | vaffak olduğuna şaşıyor. Fakat sısan Emniye t Direk- tör Muavini Kaymakamoldu Ankara, 1 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Edremit kay makamlığına Artvin kaymaka - mt Ömer Bedrettin, Artvin kay- mâkamlığına İstanbul Emniyet direktör muavini Hüsnü, Kula kaymakamlığma vekâletinde bu lunan Cemal tayin edilmişler - dir. — Ekonami Bakanlığında yeni genel direktörler Ankara, 1 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Ekonomi Ba- | kanlığında kanunla teşkil edilen Elektrik İşleri Etüt Bürosu Genel direktörlüğüne mülga E- lektrifikasyon bürosu başkanı AÂ. F. Tçkcr. maden ve araştır- ma enstitüsü genel direktörlü - ğüne de maadin genel direktörü Reşit Osman Gencer tayin e - dilmişlerdir. ——— Kültür Bakanlığının bir yalanlaması Ankara, 1 A.A.— Kültür Ba- | kanlığından: Kurun gazetesinin 30. 6. 935 pazar sayısında Kültür Bakan- lığında bir takım değişiklikler yapılacağı,sözde Bakanlık yönet gerinin yerine ve açık direktör- lüklere bir takım şahısların ge- leceği yazılıdır. Hiç esası olmı - yan bu duyakları yalanlamak i- çin Kültür Bakanlığı Anadolu ajansına izin vermiştir. Kültür | Bakanlığı ayrıca şunu da bildir- miye lüzum görmüştür : Bakanlıkça yapılan ve yapı - lacak işlerden kamtiğoyu ilgilen direcek haberleri Bakanlık Ba - sın alanına vaktinde vermeyi bir borç bilir. Şu halde Bakanlıktan bildirilmiyen haberlerin doğru olup olmadığı yazanlara aittir. — İç bakanlıkta genel direktörler Ankara, 1 (Hususi mühabiri- miz bildiriyor) — İç Bakanlık, Nüfus Genel Direktörlüğüne Kocaeli valisi Faiğin, Vilâyet - ler idaresi Genel Direktörlüğü- ne Kastamonu valisi Fazılın tayinleri yüksek tasdike arzedil- miştir. Nafıa başmühendi leri Ankara, 1 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Urfa Nafıa ühendisi Muhtar Seyhan Nafıa başmühendisliğine, Kon- ya Nafıa başmühendi Ko- caeli Nafra başmühendisliğine tayin edilmişlerdir. ——— Mısırda Turizm propagandası Anbara, 1 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Maısır hükü - r[ıe(i. Mütekabiliyet şartile, tu- rizm propagandasına ait neşri- yatı gümrük resminden muaf tü tacağını hükümetimize bildir - miştir. Gümrük ve İnhisarlar ve Fi - nans Bakanlıkları — bu hususu tetkik etmektedirler. e — — sİ de çekildiler, Yalnız bir tanesir kal G O tahlifte, saylavlara kitabı, mu- kaddes kitaplardan birini uzatacak vt ©nün üzerine yemin ettirecek. Yuna: qı:ııııdı tahlif bizde olduğu gibi de- Bi Kamutay kapandı Çaldaris, Cumüur Başkanı, Cu muriyetle krallı cumuriyet ara- ıgııçlı pi_r mukayese yaptı ve es- kisi gibi yemin edilmesini söy- liyerek müzakereyi kısa kesti. Bazılarının “Yaşasın — kral!,, sesleri arasında kamuca ve ace- Tider, kaçamaklı konuşuyor, kelimenin bütün mânasile hınül,:ı?; bi:ıcy ıö; lemiş değildir. Kürsüde bulunan mum lar söndü, Kaldırıldı, Papasların hep- le bir and içildi ve kamutay ka- ndı. pal ——— Müslüman ve Yahudi sa; Not — Yarmki zda Saminin “Eko. | lar a aai süretle and içiller, | ee Te gle e YK mer'aği | İ P aST ÜRİ Af e ÇA a g Ğo Bd t Küi KA TAN AnkEERORA' LAR Ekseriya bilinen ve koıîkuhn ipertansiyondur, tansiyo- nun yükselmesidir. Halbuki bir de ipotansiyon, tansiyonun düş- mesi meselesi vardır ki, neden- se bu o kadar taammüm etme- miştir. Sebebi şu olsa gerek: İn- san ekseriya biraz ihtiyırlığz_ doğru dönüncedir ki, kendisini kontrol ettirmeğe başlar ve o zaman diğer birçok kusurlar gi- bi damarlarında da bir ipertan- siyon bulunduğunu — öğrenir. İpertansiyon bu sebeple şöhret kazanmış ve ihtiyarlardan baş- layıp orta yaşlılar, hattâ genç- ler arasına kadar korku salmış- tır. İpotansiyona gelince, bu ih- tiyarlara mahsus değildir. Genç ihtiyar her yaşta görülebilir ve haizi ehemmiyet olan ekseriya tansiyonun bu düşüklüğü değil, tansiyonu böyle düşme; keden asıl sebep, tansiyon rine müessir olan gayri tabiilik veya hastalıktır. Bir ipotansi - yon görürgörmez bunun nere- den geldiğini aramak şarttır. Vasati tansiyon derecesi şah- sa, kullanılan alete ve muaye - nenin zamanma göre değişir. Normal olarak sabit bir rakam zikretmek ve bunun tahtında olanları ipotansiyon damgasile | çürüğe atmak fikrinde değiliz. Esasen meraklarını arttırmak için vesile arayanları biz de da- ha fazla bir halecana düşürmi- yelim, İpotansiyonu olanlar umu - miyetle her saatte yorgun kim - selerdir. Ancak büyük azim ve gayretlerle bu yorgunluklarını yenip hareket ve faaliyete geçe- bilirler. İpertansiyon derece ve hudut tanımayan bir canlılık kaynağı olduğu halde, ipotan- düler isteksiz, bitap kimseler - dir. Tembellikten azami haz du- yarlar, Erken yatarlar, geç kal- karlar, koltuk ve köşe minderi en çok sevdikleri yerdir. Bunda Nafıa mühendisleri arasında Ankara, 1 (Husısi muhabiri- miz bildiriyor) — Terfi müdde- tini doldurduğu zaman verilmek üzere dördüncü sınıf Nafta baş- mühendisi Seyfi, 80 lira asli ma- aşa almmış, Ankara vilâyeti mühendislerinden Besim terfi - an 55 lira asli ma l1 nafia baş müfettişliği- ne, şöse ve köprüler ve bina işleri dairesi fen heyeti birinci sınıf başmüfettişlerinden Kâzım d_ı terfian yeni teşkil edilen yapı ış_lcl'i genel direktörlüğüne ta - yin edilmişlerdir. ——— -Muhacirlerin şekorleri Ankara, 1 (Hususi muhabiri- Miz bildiriyor) — Şekerin ucuz- laşılgnası dolayısile, gümrük res mını_n de yüzde on beş indiril - mesi hakkındaki kanun hüküm- lcrl.ndgn muhacirlerin, birlikte getirdikleri ve halen gümrük an m?olınnda bulunan şekerlerin df istifade ettirilmesi için Güm- Tük ve İnhisarlar Bakanlığı, Ba- kanlar heyetinden karar alacak tır. Bu husustaki proje, hazır - lanmıştır. İngilterenin Dış Siyasası (Baş tarafı 1 incide) Mesi şeklinde izah edilebilir. Sir Jolan Simon'un Laval'a danışmadan başını alıp Berlin'e gitmesile başlıyan bu si- ilaa, nihayet İngiltere'nin Almanya e yalnız başına bir deniz anlaşması Yapmasile neticelendi. Eden de Ro- Ma'yı son ziyaretinde Habeşistan hakkında İtalya ile yalnız başına bir anlaşma yapmıya çalıştı. İngiliz si- Yasasının bu “yalnız başına” yürüyü- Şünü bundan böyle başka meseleler. de göreceğiz. Acun siyasasının en büyük ağırlığı Olan bir devletin, kollektif çalışma- dan ayrılarak kendi başına yürümiye başlamasının diğer devletler — dış si- yasast üzerinde önemli tepkiler mey- dana getireceği şüphesizdir. A. Şükrü ESMER SAĞLIK, HASTALIK iPOTANSiYON mazurdurlar; çürikü ayakta baş- ları döner, fenalık gelecek gibi olurlar. Sık sık ta başları ağrır. Araya inkibaz da karışır. Bar - sakları da kendileri gibi tembel- dir . İpotansiyonu iki sınıfa ayır - mak lâzımdır: Biri kalp hasta- lıklarında, tüberkülozda ve ti fo, difteri gibi intanlarda gö lür. Bu nevi ipotansiyon kendi.: sini doğuran hastalığa tâhidir. Hastalığın geçmesile beraber o | da zail olur. Bu şekilde bittabi tansiyonun değil, ona sebep olan hastalığın tedavisi lâzım - gelir. DA a Diğeti de esasi ipotansiyon- dur ki, bunun muayyen bir has- talığa raptı mümkün olmaz, kendi basıma bir hastalık gibi meydana çıkar. Bunu ekşerıyg asabilik, nevrasteni, melânkoli | gibi mevhum kadrolara - ithal | ederiz. Hangi titr daha doğru olursa olsun, ortada bir hal Buna karşı ne yapabiliriz? Bu mesele en ziyade dahili ifraz guddelerine tâbi görül - mektedir. Vücudümüzde (dere- kiye, nühamiye, fevkalkilye...-.) isimlerile birtakım küçük uzuvlar var ki, bunlar kana ver- ibazı maddelerle bizim emamız, sıhhatimiz, ne- şemiz ve haleti ruhiyemiz üze- rine icrayı tesir ederler. İşte bunlardan bilhassa böbrek üze- rinde bulunan dahili ifraz gud- desi ipotansiyon işinde suçlu gi- bidir. Gerçi bu guddeler de faali - yetlerinde yine (sempatik cüm lei asabiye) dediğimiz bir sinir şebekesine — merbutturlar ve bu güddelerin hata veya sevap- ları dabu şebekeye Traci olur. Fakat çok ilerilere varmak is- tersek, belki elimizdeki ip uçla- rını da kaçırırız. Mademki bu güddelerin ifrazındaki noksan- k mevzuumuz olan ipotansiyon işinde methaldardır, o halde bu güddelerin, —bilhassa — böbrek üzerindeki guddenin hulâsala - rından istifadeyi — düşünmek daha ameli olur. İpotansiyon, yalnız başına bir tehlike teşkil eder mi? Ne kadar nevrasteniklerin, neka- dar asabilerin ehemmiyetli bir arızaya uğramadan hayat yo- lunda devam ettiklerini görü - yoruz. İpotansiyonlular da bun- lardan daha ümitsiz bir dertle malül değildirler. Hafif dere- cede ipotansiyona bir hastalık bile denemez. Herkesin ayrı bir uzviyeti, ayrı bir şahsiyeti var. dır. Tansiyonunuz belki düşüktür, fakat bu düşük tansi- yona kalbimiz, ciğerlerimiz alış- mışlar, faaliyet ve hareketleri - ni ona göre tanzim etmişlerdir. Bu pek aşikâr olmıyan ipertan- siyonda da, ipotansiyonda da böyledir. | Dr. Muh'p Nurettin ŞİLTEM Frenkçede bir söz vardır:u — Kiminle görüeıüği:'ınü söy- le! Kim olduğunu söyliyeyim... derler. | — Bu felsefiğ bir lâftır. Ben, pek derin lâfları sevmem. İçinden |türlü türlü manalar çıkar. Çok manalı sözler de çok odalı | konaklara benzerler. İdaresi güç olur. İçerisinde istenmiyenler gizlenebilir. Onun için bu frenk sözünü ele alacak değilim. Ben- de buna benzer, başka bir 1âf var: Ne iş yaptığını söyle! Ne- reli olduğunu söyliyeyim... Kuzum vakit bulup ç dü- şündünüz mü? Tahaf bir iş bö- lümü ile bizde zanaatlar bir ta- kım memleketler arasında tak- sim edilmiştir. Kasap, Eğinlidir... Aşçı Bo - lulu. Mahallebici — Arnavuttur, börekçi Safranbolulu... Ve bun- ların içinde bir iki tane vardır ki, aykırılığına insanım ağzı a - | çık kalır. Kemahlı neden ka- yıkçı olmuştur ve Lâz niçin hal- laç? adeniz kıyısında pamuk yetiştiğini ve Kemahımn bir yalısı olduğunu bilmiyorum. Bugün Kemahlı kayıkçile uğraşacak de ğilim. İşim hallaçla... Kendimi bildim bileli bir şil- tem vardır, onun üstünde yata- rım., Rahatımı çok düşünen a - nam, senede bir olmasa bile, iki yılda bir kere mutlaka şiltemi hallaca attırır... Attırır. ne de- mektir? Bunu bilirsiniz ama ben yine size anlatayım... Hallaç şuna derler ki: bir elin de bir şimşir tokmak, özeki e - linde kalın kirişli bir yay... Pa- muğun içine dalar, verir tok- mağı yaya. Yay başlar dazla - maya. Dazladıkça pamuklar u- Çuşur ve böylece benim şilte a- tılır ve güya ben onda rahat e- | derim. Kendimi bildim bileli bu be- nim şiltemi atarlar. Yeni atıl- miş şiltede hiç rahat edemem. Her defasında rahatsız olduğu- mu kâh söyler, kâh halimle an- latırım... Lâkin anam katı şilte- de mutlaka rahatsız olacağımı sanır ve senede olmasa da iki yılda bir defa mutlaka - şiltemi attırır. Halbuki ben yerleşmiş ve vücudümün girinti çıkıntısı- nn biçimini almış, oturmuş şilte de rahat ederim. Onun için şil- temin hallaç eline düşmesini is- temem. İstemem ama anacığım beni rahat ettirsin diye bir dü- züye şiltemi attırır... Atıldıkça pamuğun telleri kopar, özlülüğü eksilir ve gitgide daha az yu - muşak, daha katı ve daha pek bir kıvam alır.,. Şiltemdir, alış- mışım yatarım. Ânam da şilte - mi attırdıkça benim rahat etti- ğimi sanır... Böylece şiltem, a- nam, ben ve hallaç geçinir gide- riz, Taksilerin 30 kilometreden fazla gitmesi yasak..

Bu sayıdan diğer sayfalar: