Fenerbahçe - Güneş Muhteliri 1e Karşı Üçle Galip Macarlar Güzel Bir Oyun Karşı- sında İkinci Defa Mağlüp Oldular -Evvelki gün ne kadar sevindikse, dün de o kadar sevindik. Çünkü Ma- €ar Seget takımını Fenerbahçe - Gü- Deş muhteliti de 3 - 1 yendi. Hem de aleyhine yersiz bir penaltı verildiği Ve lehine çok bariz bir penaltı veril- Mediği halde... Hem de ikinci devrede tozu dumana katan çok şiddetli bir Tüzgür topu bir düzüye kendi kalesi- he çevirdiği halde... Macarlar memleketlerine döndük - leri zaman ne söyliyecekler bilmeyiz; belki su götürmez mağlübiyetlerini tevile kalkacaklar, belki de hak bilir imselerse: “İstanbulda da futbol Var!,, diyecekler, Evet, var Evet, Istanbulda da Tare ki son zamanlarda İsi Bolunun başına, yerini sağlamlamak için büyük kulüplerin aralarındaki an Taşamamazlıktan istifade — etmekten başka hiç bir şey yapmayan öyle ga- Tip, öyle “boykotçu”, öyle uyuşuk bir 1tbol heyeti geldi ki ortalıkta yarat- Futbole aklı erer hiç kimse iddia edemez ki Fenerbahçe, Beşiktaş, Ga- latasaray, Güneş takımları ayrı ayrı get takımını mutlaka yenerler. çlerinden yenen bulunur ama herhalde ter dökmeden ve her zaman değil... Muhlelitlerimiz kuvvetlidir Şu halde, belki daha iyileri de ya. pılabilir ama, muhtelitlerimiz kuvvet- lidir. Istanbulun dört birinci sınıf ta- kımını alınz; çoök tabildir ki bunlar ay m derecde olmamakla beraber biribir- lerine yakm takımlardır. Fakat mese- lâ birisinde bir müdafi, bir orta mua. vin; ötekinde bir merkez muhacim, bir sağ muavin; bunda bir kaleci, bir sol açık, Bir sağ iç, şunda bir sol iç, bir sol açık zayıftır. Bunlar biribirini tamamlayınca, zayıfların yerini kuv - vetliler alınca takımın kuvvetinin de, veriminin de azçok bir nisbet içinde artması lâzımdır. Neteckim yukarıda yazdığımız üç deneme bunun bövle Fikret takımın 3 Üncü golünü Macarlara göz açtırmadan böyle yaptı tığı dumanlı hava için futbolümüzün Var olduğu görülmez bir hale geldi, 'Ok şükür ki İstanbulun dört büyük Kkulübü aralarında anlaşınca yüzümü- Zü güldürecek futbolün hâlâ var oldu Üü üç denemede meydana çıkıverdi. Birinci denemc: “Atatürk Spor gü H* nde Fenerbahçe - Galatasaray ve Güneş - Beşiktaş muhtelitlerinin Av- Tupa klâs takımlarını andıran çok gü- Zel bir oyununu gördük. İkinci denem: Evvelki gün Galata- ::ı * Beşiktaş muhtelitinin Seget unmt 3 - 1 yenişini kıvançla sey- Szm'aş yenişi ançla sey Üçüncü deneme: Dün de Fenerbah € » Güneş muhtelitinin aytır takıma * 1 galebesini sevinçle gördük. Hem € aleyhine yersiz bir penaltı verildi- İ ve İehine çok bariz bir penaltı ve- ;"'küigı halde... Hem de ikinci dev- ı;i:g touzu dumana katan çok şiddet- h;b" tüzgâr topu bir düzüye kendi *mize çevirdiği halde... Niçin dem'yorlar mu İ mühtelitin de Seget'i 3 - 1 s0- h:Ghrüc yendiğini gören veya işiten ti kimseler “canım, buda takım 'ğa'-’ iyorlar. Bunu böyle muhakeme enler İstanbul futbol heyeti zihni- Yoetli, yani futbolün (F) sinden an - vnayan kimselerdir. Mşunhr niçin demiyorlar uh- b itlerimiz kuvvetlidir.,, İşte işin can şadak noktasr budur. Belki ve hattâ A Phesiz ki Seget çok kuvvetli, kusur Siz, silindir bir takım değildir. Fakat en Bakkaktır ki Seget Macaristanın .hiv' takımlarından biridir. Çünkü At hikinde dördüncüdür, çünkü ?»îh—" Üypeşti iki kere yenmiştir, Sunkü Macaristan namına orta Av - MP' kupasına giren takımdır. Çünkü —:ı“' Millt takımına alınan oyuncu- üK Yardır. E ne yapalım... Biz yen- olduğunu gösterdi. Daha deneyebiliriz Daha da denemek için fırsatlarımız we vaktimiz vardır. Şimdiye kadar Ga latasray - Fenerbahçe, Güneş - Beşik taş, Galatasray - Beşiktaş, Fenerbah- çe » Güneş muhtelitlerini gördük. Gü neş - Galatasaray, Fenerbahçe - Be - şiktas muhtelitleri de yapabiliriz. Da hasr da var: Dört kulüp muhteliti de yapabiliriz. Asıl o zaman seyretmeli gll tüyü... Dünkü muhtelit Fene- ya şöyl çe - Güneş muhteliti saha iktr 3 Bedii (F.) Faruk (G) Yaşar (F.) Reşat (F) Esat (F.) Reşat (G) Rebii (G) Fikret (F) Rasih (G) Şa- ban (F) Naci (F) Hakem Şazi. Oyun nasıl oldu İlk devre Macarlar rüzgâr altında oynadılar. Bu devre çok güzel ve he- yecanlı oldu. İlk kırk beş dakikayı Macarlar hiç birşey yapamadan 3 - 0 gihi parlak bir netice ile bitirdik. Ta- Tmrmasın bu devredeki güzel ve te- sirli oyunu karşısında maçı daha bü- yük bir farkla karanmamız beklene - bilirdi. Fakat ikinci devrede, rüzgâr o kadar şiddetli bir şekil almıştı ki müdafaada vurulan top otuz metre gitmesi lâzımgelirken on metre ileri gidiyor ve yere düşerken beş metre geriliyordu. Bir taraftan Macarların uzun vu- ruşları, bir taraftan da rüzgürm aşıl- maz bir set halini alan hızı karşısıne da, doğrusunu söylemek lâzımdır ki, muhtelit müdafaası çok çalıştı, çok muvaffak oldu, ve yerinde verilmiyen bir penaltıyı saymazsak — Macarlara hiç bir sayı fırsatı vermedi. Macar- lar yegâne sayılarını bu penaltıdan yaptılar, Penallılar Faruk lüzumsuz bir harekette bu- lundu. Top uzaklaşmış iken yok yere Macar muhacimine yüklendi ve ceza gizgisi içinde penaltı yaptı. Vakra top olmasa bile yapılan bu favl bir pe - naltt icap ettirirdi. Fakat hakem bu penaltıyı verdiği gibi oyunun sonun- da Macar kalecisinin yaptığı batiz penaltıyı da verse idi, birinci penal- tıya yersiz demezdik. Çünkü Maca » tın yaptığı hareket dalı,; ağır ve da- ha açıktı. Halbuki hakem, bu penaltı yı vermeden vakit geldi diye oyunu bitirdi. Nizamnamede bile yeri var - di enaltı çekilir, ondan sonra oyun bi ir. Son dakikada Macar kalesine bir hücum oldu. Top daha havada iken Rasih ileri altıldı. Kaleci bir taraftan topu tuttu, bir taraftan da Rasihe i- lerliyerek dizine apaşikâr bir tekme indirdi. Hakem düdük çaldı. ”Pe - naltı verildiğine hükmederek hake « min yüzüne baktı. Fakat hakem elle- rile oyunu bitirdiğini işaret ederek bir düdük daha çaldı ve oyunu bitir- İki takım İ ilân ettl A mübarek hakem, top uzaklaş - miçken yapılan bir favula hemen pe naltıyı yaptıştırıyorsun da, köl saa- tin kronometre değil ve nizamname- de de yeri varken, apaçık penaltıyı ni çin vakit geldi diye vermeden yürü- yüp gidiyorsun? Hiç bir zaman hakemlerimizin, Av rupa hakemlcrinin yaptığı gibi ken- di takımlarını tutmasını istemiyoruz. ve bunu küçüklük buluyoruz. ama, böyle açık ve haklı vaziyetlerde de fazla konükseverliğe (misafirperver- liğe) algımız ermiyor doğrusu. Goller nasıl oldu Macarların penaltıdan — yaptıkları gelü anlattık. Şimdi de ilk devrede bizim yaptığımız üç golü anlatalım: Oyun başladıktan on on beş daki- ka sonra, Esattan pas alan Rasih, üs tüne hasım bir oyuncu atladığı sı « Misafir takımın neticesiz kalan bir frikiki idarecileri birbirlerini karşılıyorlar rada, sağ iç yerinden ve mükemel hir voleşatla kalenin sol zaviyesine gö derdi. Bu o kadar ustalıklı ve bekl nilmiyen bir şeydi ki çok — kuvve! şutları bile lâstik top gibi yaylanarak yakalayan Macar kalecisi kımıldana- madı. Geçen topa saygı ile bakarak seyirci kaldı. * Beş on dakika sonra Esat iki has- mı atlatan mükemmel bir dribling ve çalımla kaleye sokuldu, Fikrete, Fik- ret te Rasihe pas verdi. Rasih çok gü zel bir şutla, kalecinin yaylanmasını boşa çıkararak topu ikinci defa kale- ye soktu. Kaleci Rasihin bu ikinci golüne bu sefer de içinden bir sövgü ile baka kaldır. Bunu da nihayet oyunun sonun Ja Rasihe indirdiği tekme ile dışına vurdu. Üçüncü gölümüz bir kornerden ol du. Naci bayağı avuta gider gibi ka- leye müvazi, yakın ve yüksek, mü - kemmel bir körner çekti. - Kaleci ve müdafi bunu, belki de avuta gidiyor hesabile kımıldamadılar. Vaziyeti det bal kavrayan Fikret, ileri atıldı. Gü zel bir kafa vuruşile topu ağlara tak: &. Yapılış şekilleri itibarile güzel o dan öç gölümüz de çok alkışlandı. Kaçan fırsatlar İlk devrede yine topu süren ve ka leye yaklaşan Esat güzel bir şut çel ti. Macar kaleci müsait vaziyette de ğilken bunu maharetle yakaladı. Re biinin çok ani ve kuvvetli bir şutun yine kaleci yaylanarak umulmaz bi şekilde tuttu ve (gol) kelimesini be gazımızda düğümledi. İkinci devred Rasih bir fırsat yakaladı, şut çekt bunu da kaleci tuttu. Rasih iki adır daha atmış olsaydı belki'bu gölü ka çırmazdı. Yine ikinci devrede Reb bir basmın kalasından büyük mahi retle aldığı topu öyle ani ve falsol bir şutla kaleye gönderdi ki bun Macar kalecinin nasıl tuttuğuna het şaşırdık, hem de içerledik. Nasıl oynadılar Muhtelit güzel ve kendisinden he lediğimiz bir oyun çıkardı. İkin devrede öyunu - tatsızlaştıran — azgı rüzgâr olmasaydıMacarların hali be ki de daba fena olurdu. Gerek yukarda saydığımız ön b oyuncu, gerek ikinci devrede Şabanı yerine giren Necdet (Güneş) ve R şat (F.B.)nin yerine giren Lebip ( B.) istisnasız güzel oynadılar. Çok güzel oynayanlar Yaşar, &i ve sol muavin iki Reşatlar, Esat * Rasihti. Faruk hasta olmasına rağmen he ikinci devrede iyi idi. Fakat hareketlerin takıma rarlı olduğunu dün bir kere daha : lamıştır. sanırız. Fikret, yorgun olmasaydı, hücu hattı daha verimli olabilirdi. Segeti güzel iki galibiyetle uğur yan muhtelitlerimizi tebrik ederiz. S. G. Savr