3 ! Öünya Gazeteleri BİR SIRP GAZETESİNE GÖRE ae lüei Dlaayne İN e TÜRK - YUGOSLAV DOSTLUĞU Türk - Yugoslav Dostluğu Belgradda çıkan Politika'dan: Atatürk'e, ulusumuzdan, ken- disinin büyük eserinden, Türk | gençliğinden bahsetmek fırsa - tını buldum. Kamâl, ulusumuza şu diyevin bildirilmesini emret- | ti: “Ulusunuza selâmımı bildiri- niz. Ulusunuza — karşı en derin bir teveccüh besliyorum. Yugos- lavya'ya karşı beslediğimiz sağ- lam dostluğun bilhassa bozul - maz — mahiyetinden ulusunuz emin olsun.,, Atatürk'ten sonra Başbakan İsmet İnönü ile görüştüm. İnö- nü, yüksek bir zekâyı, beklenil- meyen ve hayırhah bir asaleti nefsinde toplamıştır. Memleke- timizden bahsederken sesi ha - raretlenir. Dediler ki: “Güzel ülkenizi bilhassa se - veriz. Ruh ve karakter küdreti ve çalışma kesafeti, Yugoslav - ya ulusunun mümeyyiz vasıfla- rıdır. Bunlar çaynı zamanda u - Tusunuzun istikbalinin en emin zamânlarıdır. Yugoslavların ka- rakter ve sözüne kat'i bir inan - cımız vardır. Büyük Yugoslav ulusnun bayındırlığı için besle - diğimiz — en hararetli d'lekleri memleketinize bildiriniz.., Şükrü Kaya, ban: ti kiz “Benim fikrime göre Prens EDALARIR SA LAŞA AAA Hafta tatil Manchester Guardian'dan Royter'den alınan duyuklara gö- ye dün Ankarada hamutayın hafta tatil günü olarak cuma yerine pa- Zar gününü kabul eden kararile yüzlerce yıllardanbderi süren eski bir âdet haldırılmış oluyor, Bugü- ne kadar cuma bu islâm dünyasın- da mübarek gün olarak tanınıyor- du. Bugün onanan yasa aynı za » manda — Türkiye — Cumurluğunun ilân edildiği tarih olan 29 Birinci- teşrini resmi ulusal gün olarak ka- bul etmiştir. Bu suretle Cumur Baş- kant Kamdl Atatürk tarafından büyük dıkla işleni tılıdaşma isinin hergün biraz daha ileri gittiğine yeni bir örnek daha görüyor. A Times'ten ürkiye Kamutayı tatil günleri- me 'ait yeni bir yasa çıkarmıştır. Şimdiye kadar resmi tatili cuma Künü idi. O gün resmi daireler, fab. Tikalar ve mağazalar hapalı bulu- muyordu. Başka memleketlerde cu. martesi öğle vaktinden pazarlesi şabahına kadar işler durduğundan Türkiyenin bütün acun ile tecimel işleri haftanın dört gününe sıkıştı. yılıyordu. Elbette ki, bu şekil Tür. kiye gibi refahı en ziyade ihracat tecimine bağlı olan bir memleket için büyük bir zarar idi. Edgar WALLECE — Babam iş yaptığı adamlar hakkında daima tahkikatta bu- lunurdu. Bendeki vesikalar bir Fransız acentesinden geliyor. Galiba sehpalık adamlardan bi- ti,.. Babamın bu herifle beraber nasıl iş gördüğüne şaşıyorum. Vesikaların — içinde bir de zarf var: Üzerinde “idam resmi,, di- yebir yazı var. Hâlâ kapalı. Ga- Tiba babam açmağa lüzüm gör- memiş. Bu mektup ta Fransız acentesinden geliyor. ğim, Genç kız bünü - öyle yalvarır gibi söyledi ki, Jack şaşırdı: Kyorsunuz ki ben her zaman e- — Sizden bir şey rica edece- W Paul, Yugoslavya u'usunun bü- tün şevalereak karakterini nef - sinde temsil eder. Prens Paul' - un bütün anlamı ile bat: bilgi - sine bugünkü acun — şartlarına derin bir vukuf katılmıştız. O - nun faziletleri, — Yugos'avyayı hakkıyla lâyik olduğu mertebe ye çıkarmağa müsaittir.,, Bütün Ankara mülâkatları - mızdan açıkça — anlaşılıyor. ki Türkiyenin dış sıyasası Asvada Rusya ve Avrupada Yugoslav - ya dostluğuna dayanıyor. Ulusal bayram münasebetile 'Türk kıtalarının geçit resmin - de hazır bulunmak fırsat'nı ka- çırmadım. Gördüğüm disiplin, bende mükemmel bir - tesir bı - raktı. Bunları görürken İngiliz süel kıtaları hatırıma geldi. Sü Bakanı Kâzım Özalp, dedi ki: “Yugoslavya ordusunun mezi - yetlerini hararetle takdir ede - rim, Türk - Yugoslav orduları biribirinden ayrılmayan tek bir vücut gibidir.,, Recep Peker, Türk rejimi hakkındaki sualime kısaca şu cevabı verdi: “Özgürlük ve disiplin,,. Türkiye, bu devirde, çocuk - luk safhasındadır. Daha bayın- dır, bir geleceğe — inanarak bu safhayı inançla geçiriyor. Tür - kiye, Kamâl Atatürk'ün zekâsı- na ,iradesine ve yurtseverliğine huzuru kalble dayanıyor. — Taşkent Rasatanesi ( Tas) Ajansından: Orta Asyanın — en eski bilgi | kurumlarından biri olan Taş - kent rasathanesi, 60 ıncı yıldö- nümünü kutluladı. Bu rasatha- nenin en işlek kollarından biri, hava rasatçılığı kısmıdır. Ver - diği malümat — çok değerlidir. Bütün dünyada hava rasatçılığı bakımından Taşkent rasathane- si Washington rasathanesiyle üçüncü mevkii işgal eder. Ra - sathanenin güneş araştırmala - rıyla uğraşan kolu da çok de - ğerli işler görüyor. — Bu taras - sutlar, tarım ve uçakçılığa el - verişli malümat yetiştiriyor. Taşkent rasathanesinin, bü - tün dünya rasathaneleriyle bil- gili muhaberesi çok sıkıdır. — Küçük seyyareler alanında Taşkent rasathanesinin kovala- dığı araştırmalar büyük çapta- dır. Bu işte, rasathane, Sovyet Rusyada ikinci mevkii tutmuş- tur. Çift seyyarelerin mihverle- ri alanında da büyük araştırma- lar yapılmıştır. Mirlerinize hızınn;ı. ç — O halde o mektubu açma- yınız. Bütün bu vesikaları emin bir yere koyunuz. Bana bu ka - darcığını vadediyorsunuz değil mi? — Elbette... Fakat İ rica bu böyle? Te Heige — Bundan kimseye bahsetti- niz miydi? — Evet, Parr'a haber gön - derdim . bir şeyler mırıldandı: tan... — Peki, peki, isterseniz size göndereyim. — Hayır, hayır, göndermeyi- | niz. Thalia muş gibi göğsü yerek yemek yemeğ Genç kız. — canı sıkılmış gibi — Pekâlâ, dedi, başka kimse- ye bir şey söylemiyeceğinizi de vadediniz. Bilhassa — fotoğraf - birdenbire telefonu kapadı, uzun bir yoldan geliyor- p kalkıyor - | du. Sonra kendisini topladı, şap — Ne var? dedi, Elbete... bi- | kasını giydi, yazıhaneyi kilitle- k yemeğ — İbunu Kızıl çenber hesabmna yap- UA 10.6.-935 T ne Göre Hadiseler Dünyanın En Büyük Vapuru Normandi Etrafında Nükteler — Mariannc'dan — — Altedersiniz, sahile nereden gidilir ? Yankesici — Eğer vapurda 45,595 kaşık bulunduğunu bilsey- dim bit kamyon getirirdim. — Bir telgtaf çekeceğim! — Nevyorka mı ? — Hayırt geminin baş taratında oturan amcama... Ö h eğer bilseydim, sabahları güvertede dolaşmak için atımı irirdirn. İngiliz - Alman Deniz Konuşmaları Daily Telgraph'tan Bir çok hükümetler, Alman- yanın hava silâhlanması prog - ramına yeni bir alâka gösteri - yorlar. Hitler'in İngiltere ile be- raberliği nazarı dikkate alarak hava kuvvetini azami 1500 uçak olmak üzere tesbit ettiği hak - kındaki İngiliz noktai nazarını, bazı devletler kabul etmiyor - lar. İtalyan dış müsteşarı Suvi- çe göre, —Almanya şimdiden 6000 uçağa — malik bulunuyor. Hattâ,Almanyanın hava kuvvet lerinde — Fransa ile beraberliği temin ettiği de söyleniyor. Bu- na rağmen, General Göring, bü- yük programının tatbikını ya - vaşlattırmak yahut durdurmak fikrinde olup olmadığı hakkın - da hiç bir şey bildirmemiştir... 'Tam tersine, askeri uçakların toptan inşasına ayni şiddet ve ölçüde devam edilmekte olduğu bir çok şehadetlerden istidlâl o- lunuyor. Bir kaç haftaya kadar Almanyanın 1500 - 1800 uçağa malik olacağını düşünen Fran- sa, beraberliğin hedefini bir tür- lü anlayamıyor. Pariste zanne - dildiğine göre Almanya, askeri uçaklarının sayısını 3500 yahut 4000 e çıkaracaktır. Bu rakam Fransanın elindeki uçaklara mu- adildir.,, Nevs Chronicle'den: Berlinde, Eric Phipps'in sor- duğu sorular ve Alman cevap- Jarı şimdiye kadar gizli tutul - du. Bu suallerden biri; Alman- ya'nın hiç bir halde — ordusunu 550000 den aşağı indirmesine imkân olup olmadığıydı. Frankturter Zeiltung'dan: Almanya, Lokarno muahede- sini, dış sıyasasının temeli say- maktadır. Eğer Almanya, ulus- lar kurumuna girmiyecek olur- sa bu muahedenin tadili gere - kecektir. Lokarno paktı ulus- lar kurumundan ayrı ve bağın - sız olmalıdır. Umarız ki, hava muahedesi, — hava silâhlarının azami bir derecede tahdidi esa- sına dayanacaktır. Bu had niçin mümkün mertebe aşğar olma - sın? Rusya, — Lokarno'ya dahil değildir ve kendi yolunda gidi - yor, ancak, mesele ilk adımı at- maktır. İkincisi daha kolaylıkla atılır. Hitler, silâhların tahdidi için yeni telkinlerde bulunmak meziyetini — gösterdi. Onun prensipleri, bütün uluslarca ka- bul edilebilecek Mmahiyettedir. Karşılıklı yardım hava paktı aynı zamanda, hava silâhları- nın tahdidi paktı olabilir. Times'den: Hemen doğru olarak denile- bilir ki, hava kuvvetlerini 1500 uçağa tahdit etmek için İngil - | Türkiyede Havacılık Times'den: Son günlerde Türkiyede havadan korunma ve havacılık düşüncelefi çok ileri bir yer tutmaktadır. Ankar rada toplanan havacılık kongresinde başbakan General İsmet İnönü baş * ka yurtların hava silâhlarından uzun uzun bahsettikten sonra Türkiyenin en aşağı beş yüz uçağı olmasının ge" rektiğini söylemiştir. Bundan sonrâ başbakan geçen hafta Ankarada Bas sın kongresinin açılış söylevinde yine havadan korunma işinden çığır açmış ve toplanan gazetecilere Türki yenin en Büyük tehlikesinin havadan yyana olduğunu bütün yurda yayma * İarını tavsiye etmiştir . Türkiyeyi havadan yana gerektiği kadar silâhlandırmak üzere otuz mil yon Türk lirası toplamak ergesile bi yardım listesi açılmıştır. Duyulduğu na göre Türkiye Kamutay — üyeleri bu yardım listesine, vergisi çıktıktan sonra 292 Türk lirası tutan bir aylık larını vermek suretile iştirak edecek lerdir. Bundan başka halk arasındâ havacılık isteklerini arttırmak ve ye- dek pilotlar yetiştirmek ergesile (maksat) "Türk kuşu,, adında yeni bir kurum daha ulmaştır. Sövyet Rusyadan getirilen Gğretmenler bu kurumda çalışmağa başlamışlardır. Bulgaristanda Halk bankaları Mir'den! Halk bankaları Bulga- ristanınekonomik ha- yatında çok önemli bir yer alır. Kooperatif temeller üzerine kü rulan bu bankaların — 100.000 kooperatöri vardır. Bu bankalar, halk bankalari birliği ve ulusal halk bankalari birliği adlarmı taşıyan iki birli- ğe bağlıdır. 4 1934 te Halk bankaları birli- ği altında toplanan bu bankala- gn şübeleri 178 i bulmuştur. Bankaların 109,280 üyesi var « dir. Bunlarım 20,314 ü çiftçi (yüzde 19), 13,194 ü tüccar (yüzde 12,2), 30,129 u çiftçilef (yüzde 28), ve 20,030 u memuf lar (yüzde 18.6) dır. Bu bankaların geçen yılın so- nuna kadar toplanan kendine a- it sermayesi 762,786,000 leva- dır. Bunun 74,632,890 levasi (9 22) tüccarlara, 61,753,891 levası (yüzde 20) çiftçilere ait tir. Mevduattan başka halk ban - kaları 320,175.000 levayı bulari kredilerden de istifade etmek * tedir, 1934 yılında muhtelif ne- vi ikrazların ve cari hesapları yekünu 934,605,000 levayı bul - müştür. L tereyle Almanya ârasında bir dost anlaşması vardır. — Fakat, uçak sayısını — tasavvur edilen sayıdan daha aşağı — indirebil * meyi derpiş etmek gerektir. Be- raberlik — temin edilir edilmez hava kuvvetleri tahdit oluna * cak ve derhal, uçak sayısı indi * rilecektir. 35 - tığını bilmediğini söylüyor. Thalia bir nazırla A T Za suçlu tutacak mısınız? yemek yiyor — Bunun içii;climizde tf Derrick Yale dedi ki: delil yok. — Saat dördü geçti, ben hâlâ Parr yazdığı mektubu zarfa yaşıyorum. — Fakat balık avma | koydu: da gide_medim T — Fransada neler öğrendi - Ermmniyet mü indeki ya- | niz? Bunun için hiç görüşeme - zıhanelerinde — konuşuyorlardı. | dik. Parr dedi ki: Parr piposunu doldurdu: — İyi oldu, hiç olmazsa bi -| —— Ben, aşağı yukarı zimle temasınız devam ediyor. Eger. gitseydiniz, galiba bir da- hüıbınbirimiıi hiç görmiyecek- stan mazisini — öğrenmek lâzımdı. î'ı; güldü: Na Fransada — bir haydut çetesile K çenber sizi ne ka- | birlik yaptığını — biliyorsunuz. dar kgvk.utmu;. dedi. - t Ama kadar... Bemeklara Parr bir taraftan da mektup yazıyordu. Yale dedi ki: — Galiba Brabazon yeni ba- zı iladelerde bulunuyor. — Evet, ama — fevkalâdeliği yok. Epey zamandanberi Kızıl çenberin kopardığı paraları baş- ka yerlerde sürüyormuş. Fakat emeye verilmis, yotin işlemediği orada ölmüş. Yale dedi di aç Fro -| yant'ın öğrendiği şeyleri öğren- dim. Onun takip ettiği aynı iz - ler üstünde yürüdüm. Marl'ı ve Zannederim, Lighıtman isşminde bir suç ortağıyla yakalanarak, kendisi ağır hizmetlere, öteki de ölüme mahküim edilmiş. Lightman gı- için ölümden kurtulmuş. Fransız müstemle - kelerinden birine sürülmüş ve — Hayır, ölmemiş. Menia - — Neyse... Beni asıl alâkadar eden Lightman'dan ziyade Marl idi. — Siz fransızca biliyor mu - sunuz? — Gayet iyi... Niçin sordu - nuz? — Orada tahkikatınızı nasıl yaptınız diye merak ettim de.., |— Evet, fransızcayı iyi bili - rim, — Lightman'ın — menfadan kaçtığını biliyorum. Fakat aca- ba nereye gitti? — Bu mesele beni Meşgul etmez. — Sizi en ziyade Marl meş - gul ediyordu. Fakat yalnız sizi değil... Masanızın üzerinde Ja- ek'in gönderdiği — bir mektubu gördüm, Marl'a ait — bir takım vesikalardan bahsediyor. Jack'- m babası da Mari'ın mazisi hak kında tahkikat yapmış. Ne akıl- h adammış, Yale emniyet müdürü ile ye- meğe gidecekti. Parr davet edil- meyişine âdeta memnun olmuş- tu. Ç_ünkn hükümet o kadar Âzasının | vap verdi: ni koruyacak — tedbirlerin iyic€ tatbik edilip edilmediği zihni * ni daha meşgul ediyordu. Sonra Yale'in müdüre ken * disinin işitmemesi — lâzımgelett bazı söyliyecekleri olabilirdi. Filhakika Yale diyordu ki: — — Bu adam, emniyet müdür- lüğünün yüksek erkânından bi “ ridir. Bizden biri ha! İşte bü 0 ” lamaz. — Ben de bunun imkânı oluP olmadığını düşünüyorum. Fa * kat her şey sizi böyle bir !lh Z minde bulunmağa sevketmiyof mu? Kızıl çenberi yıkılıml"' için ne yaptıysak, hepsi fos Ç? kıyor. Birisi Sibly'nin höcresin? kadar yanaşıyor ve adamı ze! ": liyor. Bu adam yüksek makâ matım salâhiyet — verdiği W değilse — kim olabilir? Meselâ Froyant meselesi... Bir çok l'"': mur evi tarassutta bulund! yorlar, sonra da kimsenin Birip çıktığı görülmüyor - Müdür biraz daha sakin