-— * " TAN " n teirikası | 16 3MEIN KAMPE, KAV GAM Hitlerin yazdığı kitab IBU ESERDE IİLERİ SURÜLEN DÜŞÜNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAGĞIMIZ YOK - TUR. BU TEFRİKAYI BUTÜN DUNYADA DE. DİKODU —UYANDIR - MIŞ SİYASI BIR VESİ KA OLARAK NEŞRE- DIYORUZ.) —- Milli Sosyalist partisinin doğuşu Yeni bir nizam kurmak kolay iş değildir. Hitler geniş ıslahat programinı tatbik etmek için hayli müşküllerle karşılaşaca - ğinı evvelden tahmin ediyordu. Hattâ sarfetmeğe karar verdiği gayretlerinin bu kadar çabuk mükâfatlanacağını da hiç zan - netmemişti. Tarihte kendilerine emel edindikleri rolü oynayan- lardan ikinci Frederik, Luther ve Richard Wağner'den bahse - der. Bunlar da büyük mücade - lelerde bulunmuşlardır, fakat âlırlebenın' tadını da tatmışlar - Hitler'e göre kararında azim- li bir insan için, harekete geçe - cek fırstlar hiç bir zaman eksik olmaz. Hitler Gottfried Feder'in derslerini takip ettiği sıralarda, kursa gelenlerden Yahudi dostu bir askerle çatışmıştı. Diyor ki: —“Feha halde canım sıkılmıştı. Cevap vermek için söz istedim. Orada bizi dinliyenlerin çoğu benim konuşma tarzımı beğen - mişlerdi. Netice şu oldu ki, bir kaç gün sonra beni terbiyeci bir zabit sıfatile Münih'te bir alaya gönderdiler. O sıralarda alayın disiplini hayli gevşekti. Bu gev- şekliği kaldırmak, neferlere bir Alman gibi, bir vatansever gibi duymak ve düşünmek zevkini a- Hitler kendi i tu, kolaylıkla söz söylüyordu. Nutukları, neferlerin milli his - lerini uyandırmıştı. Ondan son- ra kendi tabirile “yüzlerce, bin- lerce arkadaş,, Hitler'in bir gün kumanda edeceği ordunun ilk taburlarmı teşkil etmişlerdi. Bir gün yeni bir grupun top- lantısında bulunmak için âmir- lerinden emir aldı. Bu grupun siyasi emeller güttüğü zannedi- liyor, hakikatin de öyle olup ol- madığının anlaşılması isteni - yordu. Müessisler de bu grupa “Alman amele partisi,, ismini vermişlerdi. Hitler tarif edilen yere gitti. Burası bir birahane idi. Burada Münih halkının fa- kir sınıfından yirmi, yirmi beş kişi toplanmışlardı. Orada fi - kirlerini evvelden bildiği Gott - fried Feder'in bir nutkunu din - ledi. Herkes dikkatle dinliyor - du. Hitler diyar ki: “Bıraktığı intiba ne iyi ol - du, ne kötü! Bütün ötekilerine benzeyen yeni bir grup daha te- “'TAN * m tetrikast 1 16. Sarı Dbal Bürhan CAHID — Bir bardak süt ve gazete- ler, Turgut bu tenbel hayattan sı- kılmağa başlamıştı. Kendi ken- dine: — İş başına dönmeliyim, di- yordu. Hem sütünü içiyor, hem de gazetelere göz gezdiriyordu. Birdenbire afalladı. Bir gaze- tenin birinci sayfasında büyük harflerle şu başlık gözüne çarp- mıştı: *“Banker Alyon Belçikada tevkif edildi” Ve gazete Brüksel'den aldığı şu telgrafi yazıyordu: “Şrakta bir takım hayali te - şebbüslerden bahsederek Brük- sel bankalarını ve mali mücsse- selerini dolandırdığı anlaşılan Alyon ismindeki Musevi banker Meonsorsiyom tarafından yapıları ihbar üzerine tevkif edilmiştir.,, Şekkül ediyordu. Lâkin müessis- lerinin bir gruptan bir parti çı- karacak ve bir hareket meydana getirecek kabiliyette insanlar ol Sık sık nin içinde kıvrandıklarını görüyordum. İ- ki saat orada — kaldıktan sonra | “Alman amele partisi,, hakkın- da edindiğim fikir bundan iba - ret kaldı. Feder — nutkunu b ti- rince âdeta sevinmiştim ve kal- kıp gitmeğe hazırlanıyordum..,, Fakat Hitler kalkıp gitme | di. Çünkü bir münakaşa başla « | mıştı.: Evvelâ bir profesör oldu- ğünu sonradan anladığı bir zat Feder'in ortaya — attığı fikir ve delilleri çürütecek bazı şeyler söyledi. Bu sözlere Feder ikna eder gibi görünen cevaplar ver- mişti. Öteki de mukabelede bu- lundu, fakat yeni fırkanın mü - cadele programına Bavyera ile Prusyanm ayrılmalarını esaslı bir madde olarak koymasını teklif etti. Onun aklınca bu sü - retle Avusturya derhal Bavye - raya iltihak eder ve sulh daha geniş mikyasta yoluna konmuş olur, Bu zat aynı kıratta bazı şeyler daha söyleyince, Hitler kendisini tutamadı, söz aldı, o kadar malümatlı görünen pro - fesöre cevaplar verirken, profe- sör herkesin umumi hayreti i - çinde toplantıyı terkedip gitti. İçtima bitip Hitler de dışarıya çıkarken orada bulunanlardan bir iki kişi arkasından koştular ve eline “iyice okumasını tavsi- ye ederek,, bir küçük kitap tu - tuşturdular. Kitabın - “sryasal üyanışım,, diye adı vardı. Yazan zat Mark- sist ve sendikalistlerin lâf ve gü ledikten sonra, kofluğunu anla- yarak, nasıl iyi bir Alman oldu- ğunu anlatıyordu. Hitler Viya- nadaki tecrübelerini hatırlaya - tu, a kart postalla Alman amele par- tisinin kendisini âza kayjdettiği, çarşamba günkü komite içtima- ıma gelmesi bildiriliyordu. Hit - ler bu davete hayret etmekle beraber sırf merak saikasr ile komite içtimama gitti. Toplantı yeri olarak fakirce bir lokantayı seçmişlerdi. — Orada dört deli - kanlı ile buluştu. Bunlardan bi- risi kitabı yazan adamdı ve Hit- ler'e samimi bir tarzda hoşgel- din diyen o oldu. Reis daha gel- memişti. Hitler gene hep merak saikası ile bekledi. Reis gelince, Feder'in söz söyled içtimaa riyaset eden bu adamı ” tanıdı. Evvelâ gecen toplantının zaptı okundu. Veznedar kasada 7 mark, 5S0 fenik bulunduğunu söyledi. Ondan sonra partiye yeni girenlerin isimleri okun - du. Daha sonra Kiyel'de, Ber - linde, Düseldorf'ta bulunan di - ğer gruplarla yapılan muhabe - reler gözden geçirildi. Bu top - (Arkağı var) bankerin Istanbuldaki mevkiin- den, mensup olduğu ticaret mü- esseselerinden bahsediyor ve şu cümleyi ilâve ediyordu: — Bu hâdise en ziyade mem- leketimizin maruf iş adamların- dan mühendis ve müteahhit Muhtar Arifi alâkadar etmek - tedir. Başka hiç bir şey yoktu. Turgudun gözlerinin önüne arkadaşı geldi. Munhtar bütün ümitlerini Al. yon'un Brüksel'deki teşebbüs - lerine bağlamıştı. Onu o kadar kuvvetli buluyordu ki her bahsi tikçe: zeç— Büyük iş adamı, Civa gibi zekâsı var. Girmediği iş yok. Avrupanın — her tarafında par - mağı var. Yarının Roçild'i mu- hakkak ki Alyon'dur. diyordu. Yarmın Roçild'i bu dakika el- leri kelepçelidir. Turgut gazeteleri bir tarafa attı. Muhtar Arifi görmek lâzım - dı, Bütün ümitlerini Alyon'a bağlayan Muhtar bu - vaziyette zaflarını evvelâ kulak verip din- | Ve gazete telgrafın altında MAHKEMELER Iki sahte Makbuz Adliye yeni bir sahtetâr'ık tahkikatına el atmıştır. Vaka | şudur: Galatada, Alfons oğlu Adolf Matkoviç isminde biri; İsviçre- | de Iverdon şehrinde makine işi | yapan Peyyar ve şürekâsı mües- | sesesine sipariş ettiği makine - lerin bedelini ödenmiş gıbi gös- termek için Cumhuriyet Mer- kez Bankasının fizma ve salâhi- yet sahibi zevatın imzalarını taklid ederek hazırladığı iki sahte makbuzu İsviçreye gön - dermiştir. İverdon şehrindeki Peyyar şürekâsı müessesesi, hu imzalardan şüphelenmiş ve tak- Hd edilmiş ölup olmadıklarını tetkik edilmek üzere Merkez Bankasına göndermiştir. Bunun üzerine, adliye tahki - kata girişerek makbuzların sat- te olduğunu tesbit etmiş ve bu sahtekârlığı yaptığı iddia edilen Adolf Matkovic hakkında taki- bata başlanmıştır. Sahte olduğu ileri sürülen makbuzlar iki tane- dir. Birisi (4128,5) İsvicre fran- gi, diğeri de (125) lira kıyme- tindedir. * Matbuat hesabına dolandı- rıcılık yaptığından — dolayı üç seneye mahküm edilen Mahmut Saim, akli müvazenesinde bo- zukluk olduğunu iddia etmiş - tir. Mahmut Saim, bu iddiası doğru olup olmadığı anlaşılmak ü_zere Tıbbr adliye sevkedilmiş- tir, * Zabıta nezaretinde bulun- durulduğu halde gününde polise görünmemekten suçlu hırsız- lıktan (9) aya mahküm kundu- ra böyacısı Alinin birinci ceza da muhakemesi yapıldı. Ali, hastahanede yattığı için zabıtanm emrine itaat edeme- diğini ve Sen Jorj hastanesin- den sorülürsa sözünün doğrulu- guanlaşılacağını söyledi. Mah- keme, hastahaneden sorulması kararile duruşmayı başka güne AM C. H. PARTISI KURULTAYI. Büyük Kurultayda Vilâyetlerin Murah- hasları Olarak Kimler Var ? ş Kurultayda 544 Ankara, 7 (Telefonla) — C. H. Partisinin büyük kurultayı- na iştirak edecek üyelerin adedi 544 ü bulmaktadır. Bu üyeler- den 384 ü partiye mensub say- lavlar, 160 1 vilâyetlerden gele- cek mümessillerdir. Kongreye ıştirak edecek vilâyet mümessil lerinin adlarını bildiryorum: AFYON: Safder, Hüseyin, Galib. AMASYA: Sıtkı Aktın, Hak- kı Kentel, Rıza Kılavuz. ANKARA: Lâhika Manyas, Rifat Börekçi, Dr. Yusuf Hik- met, Ziya Sidal, Hayrullah Öz- budun, Veysel Genya, Rauf Bay kan, K ANTALYA: Mustafa. AYDIN: Etem Kadri, Sami, Neş'et, İsmail Bozdoğan. BALIKESİR: Feyzi Söze- ner,-Sadık Deniz, Fazıl Doğan, Cevdet Denizer, Ali Reşad. BİLECİK: Şerif Duğu, Hil- mi Mercimek. BOLU: Emin Yerlikaya, Lüt fi, Gönen, İhsan Yalçın BURDUR: Kâmil, Mehmed. BURSA: Saim Altak, Vasfi Başaran, Rıfkı, Tevfik Aysu a- vukat, Dr. Ziya Kaya. ÇANAKKALE: Dr. Muam- mer Kuralay, Hüseyin Bingöl, Raşit, ÇORUH: Mehmed Mataracı, Ziya Basa. ÇORUM: Şevket Eren, Dr. Pertev Kerman, Bedri Tüzün, Cevad Köstekçi, Mehmed Şa - hin, Fuad, M. Ali, * Ittihat ve Terakki - tefrika- sında ismi geçen eski Yanya müdafii general Esat tarafından Son Posta gazetesi sahiplerin- den Ekrem, neşriyat müdürü 'Tahir ve tefrika muharriri Ziya Şakir aleyhine açılan dava, dün ikinci cezada neticelendirilmiş, Son Posta sahibi, neşriyat mü - dürü ve muharrir altışar ay ha- pis cezasına mahküm edilmiş- lerdir. Ancak mahkeme, bu cezaları tecil etmiştir. * Son Posta gazetesinin sa- hiplerinden Halil Lütfüyü teh- ditten suçlu Şevketin muhake- mesi dün ağır ceza mahkeme- sinde bitirildi. Şevket, 7 sene a- ğır hapise mahküm oldu. Ceza- sı, hafifletici sebeplerden do- layı 2 sene 4 aya indirildi. Suç- lu ayrıca 2800 kuruş mahkeme masrafı ödeyecektir. ne yapacaktı? I.’îirp:mmobile atladı. — Zavallı Muhtar, diyordu. Muhtar Arif'in emektar uşa- ğt onu meyus bir yüzle karşıla- dı, Acı haber her halde pek ça - buk yayılmıştı. — Madam rahatsız, dedi, kim seyi kabul etmiyor. Evin içinde kazaya uğramış bir gemide görülen — şaşkmlık, perişanlık vardı. Nadya'nın sıkı disiplini ile İngiliz uşakları gibi sessiz, makineyi andıran hare - ketlerle iş gören hizmetçiler bir- denbire çözülmüşler, herkesle 1âübali oluvermişlerdi, Onlar bile her kapı çalınışın- da daha fena bir haber gelme - sinden ürker gibi heyecanla bi - ribirlerine bakıyorlardı. Mutfak tarafında toplanan hizmetçiler, evin teklifsiz misa- firlerinden tafsilât almak için teklifsizce sokuluyor ve ellerini uğuşturarak haber soruyorlar - dı, Şoför, arkadaşlarına gülerek, anlatıyordu: —— Kaptan yakalandı. Gemi Bir yağ Fabrikası yandı Dün sabah Silâhtar ağada bir yağ fabrikası tamamen yandı. Ttfaiyeye vaktinde malümat ve- rilmiş ve İstanbul kolu çabuk yetişmiş ise de binanın yağla dolu olması yangının önüne geç meyi güçleştirmiştir. Fabrika- Mihalâki adında birinin malı- dır. Bu fabrikada bezir yağı çı- karılıyordu. Yangın kazanlara fazla istim verilmesinden ve ma kinelerin birdenbire ateş alma- sından çıkmıştır. Fabrikada bulun?n'u 2200 kilo ğ tır. mintaka yk?ğıpt;rıınaem;şındırmım ait ol- duğu için yangın tahkikatına jandarma el koymuştur. * Tahmil ve Tahliye şirketi amelesinden Ahmet. Abidin, Ha san, Hüseyin; Galata rıhtımın- batıyor. Herkes başının çaresi « ne baksın. İlk hamlede öyle görünüyor - du ki bu evin efendisi Muhtar Arif değil, — Brükselde ellerine kelepçe vurulan Alyon'dur. Turgut Muhtar Arifi sordu. Uşak ellerini uğuşturdu: — Dün gece gelmedi. Bekli - yoruz. Yapılacak bir şey yoktu.. Geri döndü. — Öğle olmuştu. Yemeği otelde yedi — ve bir kaç kere telefonla Muhtar Arifi ara- dı. Üçüncü defa — telefon ettiği zaman arkadaşının eve döndü ğünü öğrendi ve derhal onu gör- meğe gitti. Muhtar Arif yazıhanesinde o- nu bekliyordu. Turguda öyle geldi ki, geçen bir kac saat Muhtarr yıllar geç- miş kadar ihtiyarlatmıştır. Büyük müteahhit perişan bir. haldeydi. Kırık, dağınık bir kaç kelime ile anlattı , Sabah, taze güneşi tatlı bir ü- mitle karşılamıştı. Ne zamandır heyecanla geçen buhran günle - Bunlardan DENİZLİ: Esad Kaymakçı, Naili Küçüka. EDİRNE: İbrahim Akıncı, Zati Yürüker, Fuad Ozan. ERZİNCAN : Muhlis Ulusan Riza Altınok. ESKİŞEHİR: Kâmil, Ali, A- bidin. GAZİANTEP: Cemil, Mah - mud Ersoy. GİRESÖN: Fahri Bilge, Ös- man Fikret Topaloğlu, İhsan Dinçer. GÜMÜŞHANE; Nabi Ataç. Hami Atacan. İÇEL: Dr. Muhtar Berker, Halil Göksu, Mahmut Saip. İSTANBUL: Ali Riza Erem, Faruki Dereli, Hakkiye Elin, Mekki Hikmet. İZMİR: .Dr. Kâmuran, Se- lim Örsel, Müstafa Münir, Dr. Mitat, Şevki Demir, Mehmed Aldermir. İSPARTA: Hayati Ünal. Remzi Ünlü, Hilmi Çakmakçı. KARS: Zihni Orhan, Hüse - yin Tolinli, Salim Altuğ. KASTAMÖNİ: Baki Bay - türk, H, Kâşif Karakelle, KAYSERİ: Mamuran Öz - san, Faik, Ömer Taşçı, Bekir Sami Dörttepe, Şükrü. KIRKLARELİ: Tahir, Meh med, Süreyya. KIRŞEHİR: Ömer Aydın Genç, İzzet Özkan, KÖCAELİ: Kemal Öz, Esad Demirsoy, Galib Doğancı, Ah - med Abasıyanık, Rifat Yüce, Se dad Pek, Z a bağlı bulunan Ankara vapu- rundan hırsızlık edip kaçarlar - ken yakalanmışlardır. Bunlar; geminin ambarında- ki balyelerden birini yırtarak üç şapka ve elli dört tane karame- lâ ile dökuz çikolta çalmışlar- dır. Yakacıkta köylüye toprak veriliyor Yakacıkta, köy kanunu muci- bince üç sene zarfında açma, ek me ve temizleme şartile ahaliye de herkes istediği kadar toprak alabilmektedir. Diğer taraftan yaz hazırlık - larına da başlanmıştır. - İhtiyar heyeti köye varidat temini için Kartalla Yakacık arasında işli- yen otobüslerden birer kuruş a- lacaktır. rinin artık nihayet bulacağını düşünerek geniş nefesler almış- ti. Fakat bir telefon... Evet, lim bir telefon bu acı haber#er- gelen zâ - verecek telgrafları beklemişti. O, şimdi Alyon'un - vaziyeti daha önceden kavrayıp kendisi ni hareketc getirmeyişine kızı- yordu. — Beni haberdar etmeli, ken- dini de bu âkibetten kurtarmalı idi. Beceriksizlik etti. Fena etti. Diyordu. Ve meyüs gözlerini arkada - şına, emin olduğu ve artık her şeyi acmak mecburiyetini duy: duğu Turguda çevirerek yavaş ça ilâve etti: — Beni de müşküle düşürdü Vazivetim çok naziktir. Turuıiuı endişe ile, sordu: — Giriştiğiniz işte beraber mi idiniz? Tiştiğiniz işi Mühendisin başt eğildi: — wet — Müşterek imzanız var mı? | $.-5S-095 ——— üye var, 364 ü saylavdır KONYA: Şevki Ergün, A. | gâh, İkbal Soylu, Rakım Çum- ralı, Ali Fuad Unal. KUTAHYA: Etem Yücel, Can Doğan, Halil Benli, Fuad Saphane. MALATYA: M. Tevfik İnö- nü, Vahap Salttürk. MANİSA: Riza Kırkağaçlı, Haşim Kulalı. MARAŞ: T. Onaran, Ali Ri- za Çukadar, MUĞLA: Cemal Türker, Şev ket Gölcüklü, İskender Alper NİGDE: Naciye Osman, D. Hüseyin Ülkü, İzzet Can, Ya - kup Ünal ORDU: Veham Bucat, Rami Öztürk. SAMSUN: Yusuf Kiran, Mümtaz, SEYHAN: Tevfik Yıldırım, Hasan Ataş, Tahsin Unel, Os- man Burgaz. SİNOP: Mazlüme Savaş, Ş. Olgunsoy, Abdullah Batur. SİVAS: H. Veli Gürleyük, Nuri Çankaya. TEKIRDAĞ: Eyüp Ziya Ce zaroğlu, Nazmi. TOKAT: Hüsamettin, Hak- kı Taşdelen, Behçet Üstün, Ha- H, TRABZON: Nâzım Ural, Mahmut Muammer, Münir Ser- dar, Yusuf Sadettin. YOZGAT: Yusuf Duygu, Şa- kir, Saim, Asım. ZONGULDAK:; Esat Türkiş Kâniye Der, Akın Karaoğuz, İb- rahim Gökbayrak, Avni Tan (Operatör) - vlş 'Paris Kongresi Bizim tacirler de Iştirak edecekler Arsıulusal Ticaret Odası kongresi Haziranın 2 sinde Pa- riste toplanacaktır. Kongre 29 Hazirana kadar sürecektir. Ko- nuşulacak mevzular arasında, “dünya piyasasında yeni mah - reçler temini ve rekabet” mese- lesi de vardır. Hazırlanan ruz- nameye göre, buna ait müzake- re sırasında İngiliz demir sana- yü krallarından Arthur Balfur mühim bir nutuk söyliyecektir. Kongreye 40 memlekete men - sub binden fazla delege iştirak edecektir. Amerika, Japonya, Avustralya ve Hindistan da kongreye murahhas gönderme- ği kabul etmişlerdir. Şehrimiz Ticaret odası, Arsıulusal top - lantıya iştirak kararını bugün - lerde verecektir. Öda murah - hasları bu-karardan sonra seçi- leceklerdir. — Evet. — Sermaye? — Nem varsa hepsini koy « muştum. Turgut vaziyeti anlamıştı. İ- ki ortak birdenbire milyoner ol- mak için — parlak gösterdikleri hayali bir işe bir takım ecnebi sermayesini çekmek plânını kur muşlardı. Muhtar Arifin mem - leketteki şöhreti, Alyon'un da- Avrupa'daki hilebazlığı ğ temin edecekti, Sinsi bezirgâh —| bu Mmanevrayı çevirmek için — Muhtar Arifin adını da öne sü- Tüyordu. r Fakat istihbar — teşkilâtı pek — kuvvetli olan bankalar böyle ka- rışık işler peşinde koşanlara — karşı kuşkuda olduğu için Al « — yon, programını tatbik edeme « Mişti, Zavallı Muhtar Arif, omuzları — | “düşük, korku içinde. tutunacak bir yer arar gibi etrafına bakı - - || narak anlatıyordu. Turgüt, ar - — kadaşının vaziyetindeki tehlik - keyi anlamıştı. Büyük ışler pe - şinde koşanların — uğradıkları [M—ı var,