“(TAN " m tefrikam * 16. Şehirdeki Kadın Casuslar İçin Cepheye Haber Göndermenin En Kolay Çarelerinden Örnekler “Çocuk doğar doğmaz size bir tel yazısı çekmiştim; karşıl- ğt üç gün sonra aldım. Buraya gelmeğe çalışsanıza, ne olurt Yavrumuz size nekadar benzi- yor! “Zeplinler gene geldiler, fa- kat bizim semte hiçbir bomba düşmedi, Zavallı çocuğumuz! Öyle bir zamanda dağdu ki Al- matilar Londra üzerine bomba yağdırıyorlar. Sizi göreceğim geldi. Sevgili kocacığım! Has- ta bakıcı uzun yazmama müsa- ade etmiyor, — yorulurmuşum! Şimdi susuyorum, ama sonra gene yazacağım, hem uzun, çok uzun yazacafım, Kendinizi ko- rüyunuüz; n sevgilerim ve öpücüklerim, Sizi seven karınız Bebek de babasına öpücükl: . yolluyor.,, Bu mektubu birçok dela oku- dum. Bunun düşmanı aldata- cak bir oyun olduğuna inanamı- yacağım geldi. Bu daha ziyade bir kocayı sevindirecek ve ona cesaret'verecek gerçek bir mek- tuptan başka bir şey değildi. *Mektup okuna okuna yıp- ranmış bir hale getirildi. Cep defterinin gözüne kondu. Bir mektup daha yazıldı. Bu da alay ile Allenby'nin sağ cenahına ya- kım bir yerde bulunan bir zabit- ten geliyordu. Taarruzun gene geri kalmasından dalayı canımın sıkıldığından bahsediyordu. Sonra Allenby ıturargâhmdıw verilen konferans ile birtakım Uydurma emirlerin suretleri-de karneye kondu. Zabitin mektm- bunda yağmurların en çok yağ- dığı bir zamanda taarruza baş- lamanın doğru olamıyacağı mü- talcası vardı. Bundan başka gü- ya mahrem bir şey söyler gihi denizden Gazze müdafaa mev- zilerine yapılacak — taarruzdan bahsediyordu. Bunlar da lohusa kadının mektubu ile birlikte karneye kondu. *“Bir de v i bir emir surc ti uyduruldu. Bu emirde düş- manın sahildeki müdafaa mev- zilerinin aynı olmak üzere Abu Sita mevkünde yeni siper nü- muncleri yapıldığı bildir du. Civar mıntakadaki bütün zabit ve küçük zabitlerin gelip bu siperleri tetkik etmeleri em- rolünuyor, taarruzun başlama sına daha vakit olduğundan bir kaç hafta bu tetkiklerin yap'la- bileceği ilâve olunuyordu. Muh- telif kartlar, ufak tefek şeyler de çantayı şişirmekte idi. Bun- lar arasında Allenby tarafındar binekli çöl ordusu (Deser mo ın- ted corps) karargâhına yazılmış bir tahrirat da vardı ki tabiaten kuvvetli engellerle dolu olan 'Türk sol cenahını çevirmen'n imkânsızlığı dolayısile bir erkâ- nıharp zabiti gönderilerek vazi- yetin tetkiki teklif ediliyordu. Bir de aldatıcı şifreleri Türkle- rin açabilmesi için bir şifre a- nahtarı vardı. Nıhayeı 10 ilkteşrinde Man- nering ata binerek Şeria'daki 'Türk müdafaa mevzilerine doğ- ru yollandı. İlk defa bir Türk d:vrxve:ıne rasgelindi. Devriye hemen takibe başladı. Manne- ring bir mil kadar kaçtıktan sonra atından inerek Türkler | başladı. üzerine atcş etmeğe Babacan Türkler tekrar takibe başladılar ve ateş ettilerse de yvuramadılar. Mannering'in de aradığı bu idi. Acele atına atlı- yarak kaçmağa başladı ve ka- y Yazan: Aziz Hüdayi Akdımlr Denizde bitaraf nak'iye gem'si gibi yo'una giden, fakat, bir kruvazörle muharebeye tutuşab len düşman gemisi bu hali görüyorlardı. İnçiliz mevzilerine yaklaştıkça öteberi- sini birer ikişer atmakta ve Türklere karşı bozuk bir kaçış manzarast vermeğe çalışmakta idi. Rolünde tamamen muvaf- fak olduğuna emindi; işi daha çok perçinlemek için düşürdüğü çantanın içinde gizli bir çok şey- ler olduğuna ve Türklerin eline geçtiğine dair şifreler çıkmıği de düştndü. Ertesi günü salıra binekli ordusu karargâhı da şöy le bir tamim yaptı: “Keşik »o- lu vazifesini yapmakta olan bir erkânıharp zabiti tarafından bir not defteri düşürülmüştür. Bu- lurs: hal All:rıı__h)m Türk hatları civarmımda keşfe çık. mış bir zabitin yiyeceği şeyleri emir kâğıtlarına sarması ve düş- mana yakın yerlerde düşürme- si aptallık değil midir? Fakat İngiliz budalalığı darbrmesel ol- muştur. Çantayı aramak üzere bir de devriye çıkarıldı. Şirudi bu işlerden ne çıktı, onu güre- lim: 'Şeria, Harire ve Birrüssebi etrafındaki Türk faaliyeti gev- şedi. ve Gazzeyi müdafaa işle- ri bir misli arttı. Şimalden ge'en takviye kıt'aları Şeria'ya değil, Gazzc'ye gönderildi. Biz Birrüs- seb'a taarruz gâtiğimiz zaman soön gelen Türk fırkası (19 nn cu) Gazze gerilerinde toplan- mak üzere idi. İki fırkalık umu- mi Türk ihtiyatı sahilde, Gazze gerisinde, en nazik nokta olan sağ yandan çok uzakta idi, San- dıklar içinde elli tayyare şimal- den sahile gönderilmişti. Tam bu sırada Allenby darbesi vu- rulmakta idi.. “Ah, Birrüsseb'in almdığını (1) bildiren telgrafı okuduğu zaman Mannering'in halini gö- rebilseydim!,, Çanta hikâyesi bitti. Bu hikâ- ye ciddi bildiğimiz bir ingıhmı kaleminden çıkmış gibi j Yersiz uzatılmış, yı miş ve yersiz övünülmüştür. “Secret Service,, den evvel va- zılmış olan “Yıldırım,, kitabını BinbaşıGeneral okumuş olsaydı bu hikâyeyi her halde başka tür- Tü yazar veyahut Manneringi bu kadar düşürmemek için hiç kale- me alamazdı. Şimdi aynı hikâ- yeyi bir de eski bir Türk Genera linin ağzından dinliyelim: Teşrinievvel evasıtında keşif kollarımızın önünden “Elsani,, telif evrakm hulâsayı muhtevi- yatı şöyle idi: 1 — Sina cephesindeki taar- ruz tehir edilmiştir. Yağmur mevsiminin en şiddetli zamanm- da başlıyacaktır. (Yıl başında) 2 — Birrüssebi * Tellilşeria hattma karşı kuvvetli süvari ile nümayiş. Türkler Birrüssebia kuvvet gönderecekler. “Mezkür hattın şimali şarktsindeki arazi İngilizlerce süvari için gayri ka- bili mürurdur.,, Taarruzu asli Gazze cephesinin garp sahiline vukubulacak. Taarruzdan evvel Gazze ,sağ cephesine yakın hü- cum için, huruç mahallon (ranıı Gece taıırrw!arı ve !ankl:ınn istimali de mutasavverdir. Gaz- ze cephesindeki taarruzla bera- ber “Vadühes,, “Mecdel,, ve “Beni Yunus,, da bire liva ile ihraç harekâtı yapılacaktır. İlh- raca Fransız kuvvetleri de işti vak edecektir. “Evraktan istihraç olunan mevaddı saire: *“1 — Vadiimayn,, tarafey- ninde tıpkı Gazzedeki Osman'ı tahkimat grupuna müşabili o'a- rak talim için bir mevzi inşa o- lunmuş. İngilizler iki ay zarfm- da zabitan ve efradı işbu talim- gâhta müstakbel Gazze taarru- zu için yetiştirmiş olacaklarını ümit ediyorlar. 2 — Elde edilen haritaya gö- re karşımızda 20 ve 21 inci İn- giliz kolordulariyle çöl kuvveti bulunmaktadır.,, Kres ve Falkenhayn'dan tu- tunuz da nihayete kadar herkes bu çantanın hakiki bir çahta mt yoksa mahsus kurulmüuş bir tu- zak mı olduğunu bilmeğe çalı- şıyordu. Eğer hakiki olduğu iyi- ce bilinseydi düsmanın plânı el- de edilmişti. Fakat bu husustaki şüpheyi kaldırmak nasıl müm- kün olabilir? Bahusus “Veinert- shagen,, bir İngiliz ismi değil- | di. (1) Fon Kres mezkür kâğıt- | ların kasten kaybedilmiş olduk- larını muhtemel görmekle bera- ber bunu düşürülmüş hakiki bir çanta olduğu kanaatine de mü- temayildi. 8 inci ordu erkânı- harp reisi Miralay Asım Beye (2) nazaran Kres taarruzu ha- kiktnin Gazzeye karşı olacağını kabul ederek müsir bulunüyor- muş. Bununla beraber İngilizle- rin bizi yanlış mukarrerata sev- sırtlarından alelâcele firar eden ketmek istediklerini de muhte- bir düşman binek otomobilinin | mel addediyormuş. (2) mahalli hareketinde bir ev- rak çantası bulunup getirildi (Arkası var) (1) Entellicent Servis demekmiş. (2) Aston at olduğunu söylemişti. (1) Skotland Yard müfettişlerin: den. Çok defa büyük casusların böy- Bunun Sina cephesi irtibat zabi- ti Binbaşı Veinertshgen'e ait ol- duğü anlaşılmakla kesbi ehem- miyet etti. Evrakr Fon Kres biz- zat nezdine celbederek kendi ne- zareti altında tetkik ettirdi, Bu | verdiklerini yazıyordu. çanta derununda bulunan müh- | Başkanı General Asım, .. çarken yemleme çantayı, askeri dürbününü ve matrasını bilerek düşürdü. Atınm yarasından tü- feğine de sürerek onu da attı. Hayvanım üstünde, yaralanmış gibi, sallanarak Kâçıyot ve Türkler pek yakın olduğundan le küçük ihmallerle kendilerini ee | | A N Bir Kolaylık! İstanbul kütüphanclerindeki kitapların tasnifi için Almanya- dan Riter adında bir mütehas s1$ getirilmiş. Bu zat; Süleyma: niyede Damat İbrahimpaşa kü- tüphanesinden işe başlamış. Fa- kat kitapları sıraya koyarken, bir yandan da kıymetli gördüğü oirtakım kitapların fotoğrafla kopyalarını almakta imiş. Bu nun üzerine kendisine hatırlat- mışlar ki, kitapların kopyaları- nt almak yasaktır. Mütehassıs bu yasağı dinlememiş. İşi, kül- tür bakanlığına duyurmağa mecbuür olmuşlar, Gelen cevap- ta; (Riter) e resmi bir dille; ü- zerinde çalıştığı kitapların kop- | yalarmı almaması bildirilmiş. [ Mütehassıs, bu emri dintemiş | mi, dinlememiş mi, eski bildi- İ ğinden şaşmış mı, şaşmamış mı, bilmiyorum. | Hepimizin bilmemiz gerek Ş olan bir şey varsa, başlı başma birer hazine değerinde olan ki- taplarımızı; herhangi bir yaban- c eline bırakmanm doğru ol- madığıdır. Riter, yüksek bir profesör, bir “ayaklı kütüphane,, olabi Tasnif işinde kendisinden bü- yük istifadeler temin edileceği umulabilir. Fakat; bu zatın, elinden geçirdiği yazma ve bas- ma kitaplar içinden, en beğen- diklerinin fotoğrafilerini alma- ğa kalkışması, milli kitap evleri m-yüksek kıymetlerini $ıtira indirebileceği de düşünülmeli- dir. Huylu huyundan vazgeç- mez, derler, Bugün Damat İbrahimpaşa kütüphanesinde göze çarpan kopyacılık, yarın da., bix başka böyle sürer giderse, ne olacak? Salâhaddin Güngör Bir Tapu Muamelesi Beyoğlunda Hüseyinağa ma- hallesinde Küçük Duvarcı ve Arnavud çıkmazında 1 - 11 nu- maralr hanenin beşte üç hisse- gsini 29 Teşrinisani 1934 tari- binde müzayede ile iki bin lira- ya Ziraat Bankasından aldım. Ve parayı tamamen tediye eyle dim. Tapu almak üzere müraca- atımda öğrendim ki 31 senesin- de Davud Kaptan isminde bir şahsa emlâki milliye tarafın - dan 3100 liraya sekiz taksitte sa, tılmış ve ilk taksiti de tediye edilmiş. Davut kaptan o vakit- tenberi ne tapu — almış ve ne de borcunu tesviye etmiş, ortadan kaybolmuş olduğu halde altı ay- danberi bana ne haneyi veri - yorlar, ne de paramı iade edi- yorlar. Gayrimübadiller cemi - yetinin yazmış olduğu tezkere - ye de emlâki milliye müdiriyeti cevab vermiyor, 6 - 4 - 935 tari- hinde 664 numara ile Maliye vekâletine tezkere yazı- İryor, emlâki milliye müracaatı- mızı bir ay geçtiği halde cevab gelmedi diye karşılıyor. Ben bu muamele karşısında nereye mü racaat edeyim?. Dr.Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2.30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu: 22398. Kışlık telefonu zıoa;z.zo 8.-5- 935 —— KENDiİ KENDİMİZE ÇATIYORUZ. Ne Dersiniz? KAZANÇ Demiştik. Tahsildar ve mü- x<ellef sonu gelmiyen bir sak- ambaç oyunu oynarlar, Bu saklambaç, vergi güçleştikçe etinleşir; kolaylaştıkça gev - şer. Kazanç vergisi dünyanın sabul ettiği bir vergidir. Buna bir şey denemez, Hattâ vergi- lerin en mantığa uygunudur. Bir adam kazandıkça devletin masrafına ortak olmalıdır. Bu- ra da denecek söz yoktur. Baş- xa yerlerde ne gibi usuller var- dır, onu burada uzun uzadıya yörüşemiyeceğiz. Yalnız bizde, anç vergisinin beyanname- siz çeşidinden bir hususilik var <i, çalışma ve kazanma işleri izerinde garib bir iz bırakıyor. Bakınız nasıl? Bir bölüm mü- kellefler kazanç vergisini için- le oturdukları binanın Maliye besinde yazılı gayrisafi ira- na bakarak kesilen bir nisbet | rinden veriyor. tti yat Mükellef sak- yynar. Bu esası gören b .aş kazanç erbabı bir araya toplanıyorlar... Meselâ üç he- kim bir araya geliyor, iki ber. ser bir dükkânda çalışıyor. Bir terzi ile bir gömlekçi ayni dük- kânda işliyor ve böylece bina- aın iradından hisselerine düşe- cek vergi kesimi esasını ufal- tıyorlar. Diyelim ki, bir dairenin yıl- ık gayrisafi iradı 600 liradır. Burada tek bir hekim çalışırsa kazanç vergisini 600 lira üze- rinden verecek. Üç hekim bir ıraya gelince beherine - haklı olarak - 200 lira vergi matrahı düşüyor... Bundan hem hükü- met, hem halk ziyan ediyor. Çünkü: A — Kiracı adedi azalıyor. Zira kiracıların birkaçı bir ye- VERGİSIİ l ayrı tutacakları yerler eksili- yor. Böyle olunca kiralar düşü- yor, Kira düşünce emlâk kıy meti düşüyor. Umumi servet takamı küçülüyor. B — Mülk kıymetten düşüp, kiralar ve kiracılar azalınca emlâk 'sahipleri mülklerinin maliyece kıyıtlı dzgulenne ve verdikleri verginin mikdarın& itiraz ediyorlar. Bu itiraz ka- bul edilse de edilmese de hü kümnet için bir zarar. C — Büyük dükkânlar, iki ye, hattâ üçe bölünüyor. Tica- ret yerleri ufalıyor. Boş dük kânların sayısı her gün artı yor: Bazı yerlerde bir insanım güç gireceği kadar ufak, âdeta bir kılıf gibi dükkânlar görü- lüyor. Ticaret alanı daralıyor Tabii, vergi tahsilâtı da bunlar la birlikte eksiliyor. Bir kanun kaydının, hele vergi kanunlarının ne netice verdiğini bilmek memleket fi- nansı noktasından çok lüzum- ludur. İşte gayrisafi iradı esas tutarak alınan kazanç vergisi- nin verdiği neticeler... Diğer taraftan görülüyor ki bu sistem vergi almak, hükü- metin umduğu kadar hâsılat wvermemiştir. Önun içindir ki; bu gibilere yeniden bir de mak- tu vergi ilâve ediliyor. Şu halde bu sistemde tam bir isabet var mı, diye düşün- menin yeridir, sanıyoruz. Vergi, ne olursa olsun vergi olarak, yani verilebilir halde kalmalıdır. “algı” şekline gi- rince devlet ziyan eder. Çün- kü mükellef saklambaç oyna- maya başlar. Bu saklambaçtan da ne kendi kâr eder, ne mem- leket, l ma Samalmlim IFAZLA SÖZE NE HACETI Telefon : [ını-ıııı-ıııl-ıııı_ıııı-lııı-ıın-ıııı-mı- L AA — Yarın 14 1/2 matinesinden itibaren « - SARAY Sinemasında Genel istek özerine, mevsimin e0 büyük muvaffakiyeti KA ROX .Bu kapı da günün birinde yıkılacaktır! İki yıldır hâlâ tamir oluyor IIIII-IIII.IIII-I" Harik Hayat Kaza ve Otomobil UNYON SIGORTASINA yaptırınız. 'Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere ııgrııııadın ıiıonı yaptırmayınız. 4.488 ; Sigortalarmızı Galatada Ünyanı Hanımda Kâin ı 3222 l O KA MELEK' GİZLİ SEVDA İRENE DUNE PHİLİPS HOLMES de BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN SEVDA GECESİ LİANE HAİDE VICTOR de KOWA