—— :1 DÜŞÜNDÜKÇE MECZUB Meczubun iyi ve kötü iki mâ- hası vardır. K Iyi mânası, şuurdan istekle ayrılarak yaratılışın gizli titre- melerini -kaydedebilmek — için ruhun antenlerini varlığın ka- ranlıklarına Bu, neticesi şüpheli, mistik bir teşebbüstür ki, maddenin arka- sında bir şey olduğuna inanan- lar için Allaha kadar götüren yolda seyahattir; inanmıyanlar iğ? uyanık bir uykudan başka şey değildir. Moczubun kötü mânası, şuttr- dan — istemiyerek uzaklaşmak- tır. Yani abdallığın bir başkıl türlüsü. Halk bu iki mânayı birbirine karıştırır ve ekseriya bir alıma- ğın şahsında büyük seziş adam- larmın, sanatkârların sırra erme kabiliyetlerini arar. Bunun için Saidi Kürdi gi! salakların peşine düşecek bir kaç sersem, her devirde ve her yerde eksik değildir. Zekânın a- şağıya doğru bitrflez tükenmez dereceleri olduğu için her ah- mak, kendisine hayran olacak daha ahmak bir insan kümesi bulur. Bu meczuplar sürüsünü Zaptetmek için bir gardiyan çoktur bile; hapishane, hattâ, daha iyisi, timarhane gardiya- nı. Bence İspartaya Şükrü Ka - yanın arkasmdan gitmesi lâzım gelen adam Mazhar Osmandır | ve bu vaka inkılâb tarihimizde değil, tıp tarihimizde enteresan bir fasıl olmıya değer. Peyami SAFA ——— 500 bin lira alacak Beş ay kadar evvel Anadolu- daki firari emlâkini tesbit et - mek üzere beş tarama heyeti teşkil edilmişti. Bu bir kısımı çalışmalarını bitirmiş- lerdir. Şimdiye kadar 200 e ya- kın emlâk tesbit edilmiştir. Bun Jardan toplanacak para, 500 bin lira tahmin ediliyor. —— Kadın muallim!er çoğalıyor İstanbulda mevcut 1808 ilk tedrisat mualliminden (630) u kadın, diğerelri de erkektir. Bu yıl, bu sayı artacak, yeni mek - tepler açılacaktır. İlk mektep - lerde vaziyet, kadın hocaya doğ- ru gitmektedir. İstanbulda rakkamlar - böyle olduğu halde, bütün Türkiyede de ilk mektep hocalarının üçte | ikisi kadım, biri erkektir. Kadın muallim adedi her se- ne artmakta, erkek muallim a- dedi ise her yıl azalmaktadır. Tik mektep muallimliği, kadın - lara daha cazip geliyor. daldırabilmektir. | Büyük Kurultay İçin hazırlanan Şenlikler Perşembe günü toplanacak Cümhuriyet Halk Partisi dör- düncü kongresine iştirak edecek İstanbul murahhasları Ali Ri- za, Mekki Hikmet, Faruki, Hak kiye Emin dün akşam Ankara- ya gitmişlerdir. Perşembe akşamı Parti Vilâ. let Merkezinde bir balo verile- cektir. Partinin merkezi ve bü- | tün teşkilât binaları süslenmek- | tedir. Yollara, sütunlar, camlar içinde vecizeler asılmaktadır. Fevkalâde bayram günleri olduğu gibi, resmi, husu: tün — müesseseler, binalarda Türk ve Parti. bayraklarile do- natılacaktır. Gece tenvirat ya- pılacaktı. mizdeki bütün mektepler de do- nanacaktır. Sabahleyin saat do- kuzda Üniversitede konferans verilecek, Cümhuriyet Halk Partisi propagandası yapılacak- tır. Gene bu münasebetle Hal - kevi de bir program hazırlamış- tır. Program şudur: İstanbul Ha!kevinden: Partimizin dördüncü büyük kurul- tayının açılışı 9 May:s 935 Perşembe | günü ve gecesi aşağıdaki program da- | hilinde kutlulanacaktır. 1 — Gündüz: Saat 15 de Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda: & — Ankaradan radyo ile verilecek Partimiz Gencl Başkanı Kamâl Ata- türkün söylevi dinlenecektir. b — Evimiz üyelerinden Yüksek Muallim Mektebi Müdürü Hâmid ta- rafından bir söylev söylenecektir. € — Evimiz üyelerinden Münir Müeyyet Bekman bugün için yazdığı (Oklarımızın ucundayız) adlı şiirini okuyacaktır. d — Musiki sanatkârları cemiyeti üyelerinden (36) kişilik bir heyet ta- ralından konser verilecektir. TAN Cümhuriyet Halk Partisinin Büyük Kuru'tayı için İstanbul büyük tezahürlere hazırlanıyor. Resmimiz dün Ankara caddesine asılan bir revizi gösteriyor kı çinde Alayköşkü şubemizde. a — Temsil komitemiz başkanı Dr. Celâl Tahsin Boran bir söylev söyliyecektir. b — Temsil şubemiz amatörleri (Beyaz Kahraman) ve (Mürebbiye) piyeslerini oynayacaklardır. 3 — Yer azlığı yüzünden her iki müsamereye de davetiyelerle girile » b ir, Bu davetiyeler her gün vi Çevirgenliğinden alımabilir. — Büyük Kurultayı ayrıca ta - kib etmek isteyenler için Cağaloğlu merkez salonumuzda radyo tertibatı alınmıştir. Arzu edenler salonumuzdan Kurul. tayı dinleyebilirler. işlerine geç Gelen Memurlar Dairelerde yaz saatinin tat - bikından sonra Mülkiye müfet- tişleri gerek Delediyede, gerek kaymakamlıklarda memurların vakitlerinde işlerinin başlarına e Ba başlamışlardır. Bazı beledi- ye dairelerinde memurların va- kitlerinde işlerinin başlarında olmadıkları görülmüştür. Bun - lara ihtar yapılmıştır. Öte yan- dan da bütün daire direktörleri- e ve kaymakamlıklara birer ldırım gönderilmiş, memurla- rın işlerine vakitlerinde gelme- leri, iş saatlerinde işleri başla- rında bulunmaları lüzumu an - latılmıştır. Tersine davranan - lar kanuna göre cezalandırıla - caklardır. — Eczacılar dün top'andılar Türkiye eczacıları ve lâbora- tuvar sahipleri şirketinin umu - mi heyeti toplantısı dün Hal - kevinde yapıldı. İçtimada Eko- nomi Bakanlığı namma Abdul - lah Hüsrev Tüner bulundu. U - müumi heyet, 25 lira kıymetin - de bin hisse çıkararak sermaye- 2 — Gece saat 21 de Gülhane par» TAN ” in Erik Çiçekleri ne de çok genç- ü vardı. Bir he- irken gence yakım orta yaşlı görünüyordu; alelüde konüşürken ihtiyarlayıveriyor - du. Fakat büsbütün kuru, mâna - sız değildi. Hayatın, para ve 'hc- sap işleri dışındaki zevklerine, duygularına pek omuz si'keceğe benzemiyordu. Rakamlar, onun duygu tarafını körletmemişler - di demek. Yoksa, onun yerinde başka, kupkuru bir iş adamı olsaydı, benden şüphelenebilirdi ve he - sabı carim olduğunu söylediğim bankaya, bana çaktırmadan sor- sap işi düşü gi durur, hattâ polise bile haber vermeyi düşünürdü. Onun bu güzel bir relerans vereceksiniz. Banka müdürü, gözlerini göz lerimden ayırmıyordu: — Pardon hantmefendi, iste diğiniz, gayet ehemmiyetsiz bir şey... Ricaya filân da lüzüm yok bütün şirketler, bankalar, sade istifa eden memurlara değil, hattâ, kapıdışarı edilenlere bile güzel ve müntazam referans ve- rirler. Bu, hiç bir şey ifade et - mez. Asıl mühim mesele, gizli soruşturmalardadır. Ben, size, bunu da vadediyorum! Müdürün zekâsı, bir kat daha hoşuma gitmişti, elini tutup sık- tım: — Mersi, direktörüm! Banka direktörü, sesi hafifçe titreyerek: — Bir şey sormaklığıma mü- saade buyurür musunuz? dedi. — Sizi dinliyorum, dedim, O, elini elimden çekti, düşü - nür gibi nı sallryordu: — Fazıl bey, sizin akrabanız hali hoşuma gidivermişti, tek - | mı? Tar ettim: Bana, bir cigara verir misin, — Sizden ricam ; Fazıl bey, is- | çocuğum?... Mersi!... Şimdi ci_- tifa ettikten sonra ona, gayet | garamı da yak!. . Ona da mersi! a nin SO0 bin liraya çoğaltılmasına karar verdi. muhatap -sen imişsin gibi, bera- berce düşünelim: Bu adam, bunu niçin soruyor- du?... Ona, çok yakın dostlarım dan biri! demiştim. Neye, bunu kâfi görmemişti? Niçin bu ka - dar — derinden — kurcalamıştı? “Çok yakın dostum,, olmasın - dan ziyade “akrabam,, olmasını mı istiyordu?.. Neye? Ben, bu suallere kendiliğim - den cevaplar bulacağıma, doğ - rudan doğruya, ona sormayı dü- şündüm, Neye — kendimi sıkıya koyayım? Sordum : — Çok yakın dostum olduğu- nu söylemiştim. Akrabam olma- sını, daha iyi gözle mi görüyor- sunuz? Benim, bu kadar açık konuşa- cağımı hesaplamamış olmalı ki şaşaladı: — Yok... Hayır... Onu, hima- ye etmenizden... Bu iş adamı ile, iyice alay et- meyi kurmuştum : — Himaye etmiyorum... Va- zifemi yapıyorum! Çin Elçisi Geldi Millt Çin hükümeti tarafın - dan Ankara elçiliğine tayin e- dilmiş olan General Ho dün ak- şa.n deniz yolu ile Avrupadan hrimize gelmiştir. General Ho ile birlikte sefaret erkânından iki kâtib de gelmiştir. Çin sefiri ile kâtibleri İstanbulda iki gün kalarak Ankaraya gidecekler - dir, Öğrendiğimize göre Milli Çin-hükümeti sefiri Ankarada sefaret işlerini bitirdikten son- ra Reisicümhura itimatnamesi - | ni verecektir. General Ho Cüm- Hhuriyet hükâmeti nezdinde Mil- H Çin hükümetinin ilk sefiridir. —— Sovyet san'atkârlar bu sabah geliyorlar sekizde Dum- lupınar vâpürile Izmirden'lima- nımtıza geleceklerdir. İstanbul | belediyesi, Halkevi, konservatu var ve Hilâliahmer ile Çocuk E- sirgerne Kurumu üyelerinden se çilmiş bir heyet vapura giderek misafirleri - karşılayacaklardır. Misafirler Tophane Denizyolla- rı Müdiriyeti önündeki rrhtıma çıkacaklar, burada da muhtelif heyetler tarafından selâmlana - caktır. Sanatkârlar şehrin ve Halkevinin misafiri olarak Park Ötelinde kalacaklardır. Sanat - kârlar cuma günü akşamı Fran- sız Tiyatrosunda Hilâliahmer menfaatine bir müsamere vere- ceklerdir. İmamların imlihanı yapıldı Evkafta toplanan imtihan komisyonu, imam ve müezzin - lik için müracaat edenlerin im- tihanını dün yapmıştır. Münhal iki imamlık ve bir müezzinlik için S0 kişi imtihana girmiştir. B-5-0935 $ŞEHİRDE OLUP BİTENLER » | Buğday yolsuz- | İköçuK HâBeRLER| * İnkılâp dersleri beş grupa ayrıl- mıştır. İmtihanlar buna göre yapıla- çaktır. Bu derslerin notları yapılryor. İmtihanlar 4 Haziranla 5 Temmuz a- rasında yapılacak, imtihan günleri E- debiyat Fakültesi tarafından tesbit e- dilecektir. * Mekteplerde Tayyare Cemiyeti yardım teşkilâtı yapılmasına başlan- mıştır, Önce Yüksek Mühendis Mek- tebinde bu teşkilâta başlanmıştır. * Almanyanın tanmmış mimarla. rından profesör Şuvarts dün Berlin- den şehrimize gelmiş ve akşamki trenle Ankaraya gitmiştir. * Hindistanın Haydarâbad hükü . meti erkânmdan Hasan Ali, Davud Ali, Emir Masiar Ali Han gezmek üzere İstanbula gelmişlerdir. Hintli- ler dün akşamki trenle Ankaraya git- mişlerdir. * Sıyasal bilgiler okulası talebe | kurumu tarafından Mayısın 17 sinde | pılması kararlaştırdlan deniz gezin- luğu Devlet Şurasında Vilâyet idare heyeti, İstan « bul Ziraat Bankasına ait buğ - day işini salâhiyeti dışında gör- düğünden tahkik — dosyasını Devlet Şürasına göndermiştir. Duyduğumuza göre Bankanın | eski direktörü Ahsen, yapılan | işlerin, alınan talimatla yapıldı- — | gını söyliyerek müdafaada bu - lunmuştur. Bu söz üzerine mü- fettişler Ankarada Bankanın Ahsen'in talimat aldığını ileri sürdüğü şefinden de malümat | almışlardır. İ Mimarlar Arasında ihtilâf Adliye Sarayının yeni binası için hazırlanan projelerin tetki- ki işinden, Mimarlar Birliği ida re heyeti üyeleri arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Meselenin aslı şudur: Mimarlar Birliği jüriye birlik — namına bir mimarın tayini için Bayındırlık Bakanlığına müra- — caat etmiş, Bakanlık ta mimar — Zühtüyü seçmiştir. Zühtünün birlikçe seçilmediği halde jüri- ye iştirak etmesi idare heyeti azalarından birkaçı arasında an- | laşamamazlık doğurmuştur. Bu- nun üzerine umum! kâtib Zeki * ile iki aza istifa etmişlerdir. Bir- lik azasının fevkalâde kongreye çağırılması muhtemeldir. ——— ———t teplere bir tamim göndererek, mek- teplerden talebenin «ıhhi - vaziyetine dair istatistik istemiştir. Her talehes — nin yeniden muayenesi yapılacak, ne gibi ârızaları olduğu tesbit edilecek- tir. * Sovyet Sağlık Bakanlığı, İstane bul Üniversitesine kıymetli bir has- talık endeksi hediye etmiştir. İki sane dik - tablo halinde olan bu eserler ve tisi, Hukuk fakültesinin - gezintisine kalmlaşüır, — - ; "e Bigan elçimiz Memduh Şevket mezunen şehrimize - gelmiştir. , Elçi, mezuniyetin bir kısmını butada, bir | kışmını da Ankarada geçirecektir. * Sümer Bank Umum Müdürü | Nurullah Esad /dün akşam Ankaraya | gitmiştir. * Şehrimizde bulunan Misır Ka - dın Birliği başkanı Şaravi Paşa dün sabah Ankara vapurile memleketine Bitmiştir. * Ev sahipleri ile kiracılar arasın- da yapılan konturatlardan belediye harç alır. Bu barç senede 200 bin lira tahmin edilir. Halbuki, bu para tah- sil edilemiyor. Belediye bu harcın, bi- ma iradı gayrisafileri üzerinden mu- ayyen bir nisbet şeklinde alımnması için tetkikat yapıyor. * Yeni bahçede #tadyom için, şim- diye kadar 100 bin - Hiralık istimlâk yapılmıştır. Daha 200 bin liralık is- timlâk yapılacaktır.İstimlük edilen a- razi 3 km. terbindedir.Bir ucu Sulu- kuleye kadar uzanmaktadır. Bu yıl, Belediyeler Bankasından istikraz ya- pilenez , stadyor istimlâki işi de biti. rilecektir. * Şehiryatı Mektepleri için bir ıslahat programr hazırlanmaya hi resimlerde, muhtelif hastalıkların sex ider varçur.i. T . # Ankarada bülünan Üniversite | rektörü Profesör Cemil, cuma günü —— şehrimize dönecektir. ' * Şehrimizde kahve fiyatları biras ucuzlamıştır. Toptan satışlar, 93 ku- Tuşa kadar düşmüştür. j * Baytar müdürlüğü — damızlığa — elverişli olmayan hayvanların enen- mesi işinç devam ediyor. Beykoz ka» zasındaki eneme işleri bitirilmiştir. 93 at, 13 eşek, 365 tosun, 12 boğa, 75 manda boğası, 87 koç, 159 teke ol- mak Üzere ceman 802 hayvan burule müştur. * Hilâliahmer kurumu İstanbul —| teşkilâtinin yeni bir şekle konulması —| dolayısilı ,dırimiıdekihuntlllu | itürie Mi bundan böyle idari cepheden bul mümessilliğine, mali cepheden, genel merkeze bağlı kalacaktır. 2 * Ünüversite - rasathane binası ta- — | mamlanmak üzeredir. Alman: yaya mmarlanan âletler gelmiştir.Ye- ni teleskop ancak gelecek sene yerine konulabilecektir. — | ikinci yıllık kons mıştır. n * Kültür Müdürlüğü, bütün mek- ünü tekrar toplanacak- — rekti lemiyor, gözle — Size, işin doğrusunu söyli- yeyim mi? Yüzüme bakmağa korkuyor gibiydi, cevap vermedi. Devam ettim: — Bu işte, ne bir dalgınlık, ne de bir yanlışlık var... Hâlâ yazıhanenin üstünde duran banknot destesini göster- dim: —Fazil, bu parayı, bankanız- dan ,dalgınlıkla almadı, bile bi- le çaldı! Müdür, yerinden sıçramıştı: — Peki ama, ben bu işten bir şey anlamıyorum. Onu, omuzundan tutarak bir koltuğa oturttum, kendim de karşısındaki koltuğa kuruldum: — Anlatayım, direktörüm... Onu, bu hırsızlığa sürükleyen benim. Direktör, inme inmiş gibi so- luksuz duruyordu; gözbebekle - rine mil çekilmişti sanki... — Evet, direktörüm... Be - nim... Paraya ihtiyacım oldu - ğundan mı? İşte olduğu gibi ge- tirdim. Banknotların numarala- rına bakarsanız, hiç el sürülme- miş olduğunu da anlarsınız, Bu kadar bir paraya, bir iki günlük ihtiyacım olurdu, sonra getirir, geri verirdim. Böyle bir hile ya- pılamaz mı? Pekâlâ yapılır. Gülü; oıdum: — Böyle bir hiyle yok... Fa- zalı, denemek istemiştim. Dene- dim ve bahsı kazandım. Müdür, ağır ağır doğrulmuş- — Fazıl beyin ahlâkını mı di nedinizdi? Ç Bir tokat vurur gibi direktö- rün yüzüne haykırdım: — Onun ahlâkından şüphe et miyorum ki deneyeyim? Onun, bana karşı otan bağlılığını, duy- gularımı... Sesimin dikliğinden ve sert sert titreyişinden ürkmüştü: — Anlıyorum, hanrmefendi, şimdi anlıyorum. İşte çocuğum, o gün, direk - törle, belki daha bir çok şeyler konuştuk, fakat en mühimmi bunlar... bildiğine dalbudak salıveriyor « — du. Ben, düşmanlarımı beyinle- rinden vurmuştum, a| Lâkin, — erkekler... Evet, en 1 gencinden, en ihtiyarına kadar, :ıcpsi bir tezgâhta dokunmuş « : a.. gi Fazılı, başka bir bankada şef | yaptırdım. Fakat o... 4 Bu cigaralar ne fena... Hemeti sönüyor... Bunüu atryorum, ba na, bir cigara ver, çocuğum... Fazıl, bunu kabul etmedi... Bu cigara da pek tıkız, çocu “ ğum... Atıyorum... Hayır... Vaz Fazıl, benden uzaklaştı... Neden mi?... Çünkü, bendeft tiksinmişti. Halbuki onu, bütüf | kalbimle sevmeğe başlamıştım- | Bu zamanda, benden kaçmak tiksinmek! Ne budalalık, ne sef” | semlik yarabbi! Bütün erkeklefi budaladır, çocuğum! Darılmi yavrum, darılma çocuğum! Büt böyledir! TArkasr var! * a