/— e haberimiz var bizim bu işten? dürlüğü Vekili avukat Burhaned- | beyan etmiş ve mahkemece ye- | ! Ve;:diklilerin,Cenevizlilerin Her Biri BirKöşeyeKaçıb Saklanmıştı - Çünkü Bu Gibi Hallerde Ortada Kalanların Ayak Altında Kaldıkları Çok Görülmüştü — Ahırda hayvanı da yok!.. Ge- €e nerede idiniz?, İçlerinden biri cevap verdi: — Ağam, vallahi sabaha kadar burada idik.. — Ulan burada idiniz de olan bitenden haberiniz yok mu? — Yoksa, bü işte sizin de mi eliniz var?.. — Aman ağam, ocağına düştük, — Uyudunuz değil mi köpek - ker?.. — Su başına ne cevab verece - iiz şimdi?, Deyince; hepsinde şafak atrmış- 'tı. Lâf değli, Hancıdan son neferi- 'e kadar hepsinin kellesi uçardı. İki padişah karakullukcusunun kellelerinin bir han içinde kopa- tılması ne demekti? Çoluk çocuk- larile kellelerinin uçtuğu gündü. Gürültüye ahali toplandı. Her- kes dehşet içinde kalmıştı. Bu a- dam kim olabilirdi? Karakulluk- cuların kafasını neden kesmişti?.. Halk arasına karışan üyan ve eşraflan bazıları şu yolda konuşu- yoarlardı: — Hasan ağa; buna, ne mana verirsin? — Eşkiya filân işi değil bu a ca- yım.. — Ne olabilir?.. — Anlayıver... —Ne gibi?.. — Hükümet işi olacak!. — Evet; karakullakculara baş- ka kim dokonabilir.. Ne baddinc?. — Görmüyor musun ellerinde kemendler açılı?. — Evet, kemendler bellerinde değil ellerinde... — Herhalde karakullukcular bir| maksadla ve bir emripadişahi ile buraya gelmiş olacaklar. — Padişah, hasta diyorlar. — Bana da vefat etti dediler.. — Acaba elaltından buna delâ- Jet eden bir kargaşalığın başlan - gici olmasın... — Herhalde hükümet işi... — Subaşının haberi var mı der- sin?. — Muhakkak... — Acaba nerede kendisi?. — Nerede olabileceğini tahmin #demiyor musun?. — Ha, Venedikli güzeldedir o gimdi... — Haberi yok anlaşılan.. &.. Sultanahmed 1 inci Sulh Hukuk Tmahkemesinden: Davacı Posta ve Telgraf Mü - din Tahsin tarafından müddeaa - dleyh, İzmirde Cumaovası Oğlan- anası köyünde mukim Ahmed Fa- âk aleyhine, alacak davasından de- layı müddeaaleyhin ikametgâh- mnin meçhuliyeti hasebile muame- | leli gıyab kararının ilânen tebliği üzerine mahkemeye gelmediğin - den gıyabında icra kılman duruş- masında; Müddei vekili bu babta vesaik ibrazından izharı aciz ettiklerini ve yemin teklif eder olduklarımı min davetiyesinin müddeaaleyhe tebliğine karar verilmiş olduğun- dan muhakemenin icrası için ta- yin kılınan 14/9/989 tarihine rast- hyan pazartesi günü saat 10 da , yemin etmek üzere mahkemtye gelmediği takdirde yeminden im- tina etmiş sayilarak davaya sa- bit nazarile bakılacağı ilân olu - (839-98) — Acaba bu adam kimdi?. — | — Kimbilir hangi vezirin mah- TEMİ esrarı bir adamdır?. — Veziriazam Halil Paşanın ol- masın... — Olmuş olsa karakullukçuları kesmez, — Neden?, — Subaşı ve karakullukçular ve bütün kapıkulu askeri veziriaza- ma tâbidirler — O da doğru ya.. — Herhalde işin içinde birşey var, çok geçmez çıkar meydana... Etin Kilosunun Satıldığını Du (5 inci sayfadan devam) Çoluk çocuk, vapura, trene, tram- vaya, arabaya koşuyorlar.. Pazar akşamları, gezinti, eğlence yerle - rinden şehre dönüş, halk için, ha- | kikaten büyük bir ıztırab oluyor. | Çünkü, ayni saatlerde dönmek ih- tiyacında bulunan oön binlerçe va- | tandaş nakil vasıtalarına — tiklım | tıklım doluyorlar.. Bunun, başka bir çaresi var mı, bilmiyorum. Bir, bir buçuk, hattâ iki sastlik bir se- yahati ayakta itile kakıla, kan ter içinde yapmak, insanı haylı yoru- yar. Belki de pazar günleri İstanbu- Tun nakil vasıtaları meselesi daha iyi organize edilse, şehirli, gezin- | tiye, açık havaya daha çok rağ - — Hele, bakalım subaşı gelsin ne olacak?. — Hancıya ve adamlarına acı- yorum. — Ya, hepsini kılıçtan geçirir bu heriflerin... Gürültü büyüdü. Şehir birbine girdi. Çok geçmeden çarşı ve es- naf dükkânlarını kapayıp evle - Tine çekildiler, Venedikliler, Cenevizliler, Re - aya ber biri bir köşeye savuşup | sıkışmıştı. Çünkü; bu gibi halde bazan ortada kalar »vek altında Kafırdı. H (Devamı var) 40 Kuruşa ydunuz mu? bet edecektir. Bir çok kimseler tanıyorum ki, pazar günleri, ev- lerinde oturmağı tercih ediyorlar, Sorduğunuz vakit: — Her taraf çok kalabalık ve rahatsız edici bir halde.. Cevabını veriyorlar.. Uzak deniz kenarlarının. gece güzelliğini tam yarıda bırakarak, balıkistifi halindeki nakil vasıta- larına koşanların arkasından be- kıyorum ve acıyorum.. Bu vatandaşların ne kabahati vâr?. Onları, daha ziyade rahat Tahat gezdirmez miyiz, diye dü - şünüyorum?. REŞAD FEYZİ Danzig'deki Polonya- hlar Çıkarılacaklar ( inci sahifeden devam) | serbest şehir mantakasının yeni- | den askeri hale ifrağ edilmesini is- î temiştir. Londra 18 (Hususi) — Deyli Mi- | Tor gazetesinde Vindson Çörçil yazdığı bir makalede, Hitlerin «si- mir muharebesi» ismini verdiği mücadele ile demokrasi devletle- Tni yoramıyacağını yazmakta - dir. Eski nazır diyor ki: dİngiltere ve müttefikleri ka - rarlarında hiç bir zaman şaşmıya- caklardır. Bir harb belki çıkabi - lir, fakat ne zaman çıkacağını kim- se kestiremez. Lâkin böyle bir ih- timal karşısında nasıl hareket & deceğimizi şimdiden tayin etmiş bulunuyoruz. Elde kılıçla <«haya- 'ti saha» aramak beyhude bir gay- rettir. Barbarsa usullerin artık modası geçmiştir. Daha vakit var- ken, Hitlerin çok derin düşünmesi lâzamdır. Hitlerin kötü bir adım attığı gün, neslimiz için umduğu: muz müreffeh İstikbal duman ve alev içinde mahvolacaktır. Hitle - rin Napolyonun başına gelenleri hatırlasın.» Paris 18 (Hususi) — İtalyanın, Hatayın Türkiyeye ilhakını tanı- madağımı resmen bir nota ile Pran- saya bildirdiği malümdur. İtalya 25 nisan 199290 de San Remoda toplanan Müttefik devletler şürasının kararına istinad etmek- tedir. Notaya göre, Hatayın Tür - kiyeye ilbakı için İtalyanın da fik- ri sorulmalı imiş; Jurnal gazeti yor ki: «İtalya 1920 de şark memleketlerinin man- dalarını İngiltere ve Fransaya tev-| di eden San Remo konferansına iştira kelmişti. İtalya, o zaman pars. çalanam Osmanlı impâratorluğun- dan hiç bir mandayı kabul etme- | miş, Arab milletlerinin müstakti | kalmasında israr eylemişti. Hal - buki İtalyanın o zamanki maksadı Anadoludan Antalya ve havalisini ele geçirmekti. Fakat bu maksadı na muyaffak olamadı. İtalyanın | San Remo konferansına iştiraktn- den bahsetmesi, Hatayı Türkiyeye vermekle Fransanın Suriyo üze- rinde aldığı mandaya ihanet etti- ğini söylemek içindir.. İtalyanla - rın Suriyedeki Pransız mandasına | bu tarzda serzenişleri ilk defa va- | ki değildir. Şimdiye kadar bunun | daha bir çok evveliyatını gördük. | Halbuki mandaları tevzi eden | milletler değil.Milletler Cemiyeti- dir. Binaenâleyh bu hususta bir sual sormak icab ederse, bu hak / İtalyaya değil, Milletler Cemiyeti Mandalar komisyonuna aittir. Londra 18 (Hususi) — İrgiliz hava kuvvetlerinin Fransa üze » rinde yaptığı cevelânlardan bah- seden gazeteler, bu bava tezahü - Tünün tekrar edileceğini söylerken diyorlar ki: *Oksford ile Bordo arasındaki | mesafe İngilterenin şark sahille- Tile Berlin arasında ve Kent eya- leti ile Roma arasındaki mesafe- den farksızdır. Berlin 18 (Hususi)— Fransız ve İngiliz tayyare filolarının hava nü- mayişlerinden bahseder — Alman gareteleri, bu uçuşlara büyük bir alâka göstermekle beraber, —bu terahüratın Hitler - Almanyasını hiçbir suretle korkutamıyacağını, şayed Fransız ve İngiliz tayyare- | leri tesadüfen Alman toprakları üzerinde uçmağa kalkarlarsa, Al man tayyareleri ve Alman dafi topları ile karşılanacaklarına hiç şüphe edilmamesini yazmaktadır- lar. ı-_ııkAf Uğur Parası (4 üncü sayfadan devam) sınız, değil mi? Lütfen cebinizden bir kâğıd kalem çıkârın da söyli- yeceğim âdresi kaydedin! İhtiyar dostum, derin bir şaş - | kmlık içinde,;etrafa bakınıyordu: — Adeta kütibce konuşuyor. Söylediği adresi yazdım. O: — Yarın akşam saat dokuzda 'bu adrese gelin, dedi, amma mu- hakkak gelin! Ellerini dizlerinin üstüne koy- muştu: — Adresi kolayca buldum. Be- | yoğlunun kibar sayılan semile - rinden birinde büyük bir apartı- man. Apartımanın ikinci katında- ki dairenin kapısını çaldım. Te - miz giyinmiş bir hizmetçi kapıyı açmışti Beni, bekliyorlarmış her- halde, Yüzü piril pıril tıraşlı, ipek pijamalar giyinmiş bir zat, beni karşıladı: lumdan tutarak mükellef döşen- miş bir salona götürdü. İktiyar dostum, parmağını 1sı- Tıyordu: -- O mükellef apartımanın sa- | bibi, o yüzü pırıl pırıl tıraşlı, ipek pijamalar giyinmiş zat, bizim alil, sakat dilenci değil miymiş? Pija- masının cebinden bir cüzdan çı- kardı, açtı, on tane beş liralık say- dı, bana uzattı: — Ben, otuz sene- denberi, sizin paranızı alıyorum, Bunu ister, bir hediye olarak ka- bül edin, ister borç olarak... Para- nız olunca Bana iade edersiniz. Hiç âcelesi yok. Başınız fazla dara gelirse, hiç çekinmeyiniz, yalnız, sizden bir rleam var; sabahları, bana, yine eskisi gibi gündelik sadakamı verin. Çünkü ben, u- ğurunu denedim. İhtiyar dostum, tekrar baş ve işaret parmaklarile kır bıyıklarını tulmuş, feri sönük gözlerini aça- rak yüzüme bakıyordu: — Olur şey mi bu?. Kaç gündür, bunu anlatmak için, sizi arıyo - rum. Başkalarma söylesem, güle- | gekler, inanmıyacaklar... Siz, ehli | halsiniz, kimseye de söylemez - siniz, bilirim!, MAHMUD YESARİ Amerikada Güzellik Mektebi (5 inci sayfadan 3evam) rın gayesi hep bir: güzel görün- mek, erkeklere kendini sevdir - mek... Talebelere, sırasile şu dersler gösteriliyor: —Erkeklerin dikkat nazarı- mı çekmenin usülleri, 2. — Erkeklere kendini beğen- girmek, 3. — Erkeklere sevdirmek, 4. — Erkekleri çileden çıkar - mak, 5 — Koca bulmak ve kocayı mu- hafaza etmek.. Usta Berber, yeni gelen' Kale- beleri sıkı bir sorguya çekiyor: — Ne istiyorsunuz?... —Güzel yakışıklı bir milyone- re kendimi sevdirmek, evlenmek ve zmes'ud olmak... — İyi amma Matmazel... Bu - nun içih uzun müddet kursları - mazı takip etmeniz. staj görmeniz Tâzımdır, Bir milyonerin yüreği- ni çekebilmek gayri mümkün de- ğil, güçtür. İlk evvel söz söyle - mesini bilmelidir. Birine prazan- te Olunduğunuz zaman gözlerini- zi önünüze almalısınız. Çehreniz biraz penbeleşmelidir. Bu, gayet kolaydır. Azıcık nefesinizi tuttu- muz mu, çehreniz derhal kızarır. Selâm verirken zarafetle öne doğ- “ru eğilmelisiriz. Sonra tatlı bakış- larla muhatabınızı. okşamalısınız. Dans ederken robunuzun - beyaz olmasına çok dikkat ediniz. — Niçin?.. — Beyaz renk göze çarpar. Be- yaz veya siyah bir rob dalma ha- tırlanır. Dekolteniz ne pek açık, 'ne de pek kapalı olmalı, Saçları- mize, gerdanımiza, ki ha tif ve baygın bir koku sürmelisi- | niz. Gülüşleriniz tabif olmah... — Bunlar, güç bir şey değildir. | 'Tavsiyeniz üzere hareket ederim. Fakat evlenmek... | Meclisi tarafından tasdik olundu- Buyurunuz dedi, ko - | | İslanbul Müddeiumumiliğine teb- Katıl Alı Dün Gece | Yıldırım Il Nasıl İdam Edildi (1 inci sahifeden devam) aniştir. Gözleri kararan katil ko- casımın arkasından bir eşek üze - rinde gelmekte olan ve faelayı gör- dükten sonra kaçmıya başlıyan A- gımın karısı Nefiseyi de kama ile | 21 yerinden yarahyarak öldürmüş, sonra da jandarma karakoluna gi- derek teslim olmuştur. İki sene- denberi ağır cezada cereyan eden muhakeme neticesinde idama mah - küm olan katil, bu hüküm Tem- yiz mahkemesi ve Büyük Millet ğü için dün gece saat üçte Sul - tanahmedde idam edilmiştir. Sekiz senedenberi İstanbulda gö- rülmemiş olan bu idam hâdisesi nasıl oldu? İdam kararı Büyük Millet Mec- lisi tarafından tasdik - edildikten sonra Adliye Vekâleti tarafından liğ edilmiş ve Müddetumumi Hik- met Onat hükmün infazı için lâ- zım gelen tertibatı almıştır. Gece saat bir... Tevkifhane mü- dürü Bahanın odasındayız. Bay Baha bize şöyle anlatıyor: Katilin bu gece idam edilece - ğinden haberi yoktur. Şu dakika- da uykuda raha trahat , uyüyor. Dün kendisine hakkındaki kara - Tn temyiz tarafından nakzedilmiş olduğunu, yarın keşif yapılmak üzere Çatakaya ileceğini söy- ledim ve bunun üzerine de katili teerid ettik, Hapishane doktoru İbrahim Za- ti sekiz sene evvel Beyazıdda idam! edilen baba kalilinden bahsedi - Ssat iki Müddelumumi muavin- Terinden Sabri, ağır ceza mahke- mesi azasından Salim, İlâmat da- iresi müddelumumi muavin! Fethi Sezat, kâtib Ragıb geliyorlar. Her şey tamam, Mahküm uyandırıla- yak hakkındaki karar kendisine tefhim ediliyor. Hapishanenin e- mektar imamı Mehmed dini merâ- sim yapıyor. Ayasofya müzesi ö- münde zabıta tarafından sıkı ter- tibat alınmış. . Alinin Beyazıd meydanında - dam edileceği şayiası üzerine ora- da toplanan kadınlı erkekli bin - lerce insan Sultanahmed meyda- nına akın ediyor. Aralarında ku- cağında küçük yavrular - taşıyan kadınlar bile var. Nihayet hapishanenin —meşhur kırmızı ile siyaset meydanına ge- tirilen mahkâm sehpanın 10 met- Te gerisinde indiriliyor. Burada o- kunan kararı sükünetle dinliyen katile sön arzusu saruluyor. Katil Tevkifhane müdürü Bahaya, son- ya da etrafını sarmış olan gardi - yanlara dönerek <«Hakkınını he- Jâl ediniz» diyor. Bundan sonra imam Mehmedin söylediği duayı tekrarltyarak sehpaya yaklaşı - yor ve kollarını tutmuş olan gar- diyanlara hiç zahmet çektirme - den masanın üzerine çıkarak ceb- Tâdın elinde bulunan düğümlü ipe boynunu uzatıyor. Alinin cesedi sabah saat sekize kadar halka teşhir edildikten son- ra kakdırıldı. CEMAL DAĞISTANERİ İzmire Kaçırılan - Çocuk Bulundu Emine isminde bir kadının Ya- dovada Mustafanın evine misafir giderek apartıman ve zengin fa- kir hikâyelerile hane halkını oya- Jayıp yükte hafif pahada aüır ne varsa çalarak İzmire kaçtığını ve | beraberinde misafir olduğu evin küçük oğlunu da kaçındığını ha- ber vermiştik. İstanbul ve İzmir zabıtası sıkı takiblerden sonra bu kadını İz - mirde yakalamağa muvaffak ol- muş ve kaçırılan çocuğu da &ğ ve salim bularak ebeveynine tee- Emine kadın İzmirde de bura- daki gibi bir aileyi soymak üzere iken yakayı ele vermiştir. Bu sa- bikalı, İstanbuldan kaçındığı ço- cuğu da alet ederek İzmrde do- landırmak teşebbüsüne — giriştiği evde kendisinin bir meb'us ailesi olduğunu söylemiş ve zenginli - ginden bahsetmiştir. Fransız Askeri Heyeti Tınazı ve Hariçciye Umumi Kâtibi Numan Menemencioğlunu ziya - ret etmiş, vilâyete de kart bırak- Taştır, Fransız askeri heyeti veisi, Fran- sız sefiri Massigli ve heyet aza - sile birlikte öğleden sonra Bbedi Şef Atstürk'ün muvakket kab - rini ziyaret etmiş ve bir çelenk koymuştur. Bu merasimde bir po- Tiç müfrezesi selâm resmini ifa et- | miştir. Fransız heyeti He müzakerelere devam edilmektedir. T;lî)îo Müzakereleri (1 önci sahifeden devam) lerini menetmiştir, Limanda bulu- nan Lovestoft harb gemisi de meç- hul bir istikâmete ayrılmıştır. — | Tokyo 18 (Hususi) — Kulangsu | ecnebi imtiyaz mmtakası meclisi | bu mıntakaların idaresine ve po- | lisine ait olarak Japonlar tarafın- dan iteri sürüleâ teklifleri reddet- Emine Yalovada misafir okduğu ev ailesini kandırırken oynadığı yölde muvaffak olduğunu gösö - münde tutarak İzmirde de ayni şe- kilde hareketi muvafık bulmuş ve kendisini zengin meb'us ailesi di- ye tanıtlığı evin genç oğluna, tıp- kı Yakovada olduğu gibi genç, gü- zel, zengin ve şimdiye kadar vaki bütün talobleri redkletmiş bir kız vereceğini vâdetmiştir. Fakat polis tarafından takib e- dilmekte olan Emine İzmirdeki €vi de dolandırmıya fırsat bula - madan yakalanmıştır. Emine polisleri görünce, Yalo - vadaki eve misafir olduğu sıra - dardaki masum tavronı takınmış, kendisinin namuslu bir kadın ol- duğunu iddin temiştir. Ailesine teslim edilen çocuğun ebeveyni Emineyi kısa zamanda yakalamağa muvaffak olan 'Türk polisine gazetemiz vasıtasile te - şekkür etmektedir. « * Satie Tahkikatı Satie binası tahkikatı dün ak - şam bitmiş, Dördüncü sorgu hâki- mi dosyayı Müddeiumumiliğe ver- miştir. Hâdisenin hafta sonunda mahkemeye intikal edeceği tah - min olunuyor. Dün bitirilen tahkikat safhası €peyce hararetli geçmiş, Milli Re- asürans ikinci müdürü Malik Kev- keb ve avukat Atıf Ödül Tevkif- haneden Adliyeye getirilerek ayrı ayrı tekrar sorguya çekilmişlerdir. Her ikisinin de kamisyon mesele- si hakkında isticvab - edildikleri zannedilmektedir. Maznunlardan sabık Denizbank umum müdürü Yusuf Ziya Öniş avukatı vasıtasile tahliye talebin- de bulunmuş, Dördüncü sorgu hâ- kimliği bu talebi reddetmiştir. Red kararına vaki olacak itiraz Asliye Dördüncü ceza mahkemesi reisi ta- rafından tetkik olunacaktır. VavamananamanAAAAAAmnARANE miştir. Meclise iştirak etmiş olan Japen murahhası ile İngiliz mu - | rahhası arasında şiddetli müna - kaşalar olmuştur. İngilizler imti- yaz mıntakalarındaki şimdiği sta- tükonun muhafazasında şiddetle israr etmektedirler. Fakat Japan- Tarın tazyiki gittikçe artmaktadır. Bir Hulyadıl ( inci sahifeden Halbuki bugün belki ve mütearrız taraf için yıldırım baskını ile mümkündür, fakat, ayni sür'ati ile mukabele göt darbelenmek de güzöni nan bir hakikattir. Almanya veya İtalyanır hangi bir istikamet üz cak tayyareleri derhal Türk - Fransız - Polonya - P ya « Yunan tayyareleri ile Tanacağı gibi bütün İtalyatt V| man şehirleri de daha fait * sif tayyarelerin bücuml tf ayni zamanda — uğryac Havada vaziyet bu olduğu. krada ve denizde de tıpkilif na öyledir ve öyle olacakti Ve en san şunu da it yaf € lâzımdır ki, tecavüz ne dırımlı ve yıldırıcı - olurs kısa zamanda sonunu a! kân yoktur. Nihayet yirı rın tek dahi askeri Atatült ği gibi: — Mattı müdafaa yok, $ dakaa vardır. Satıh genişledik$: daima sulh cephesine cek ve nihayet yeryüzünüt türliü maddi ve manevi ni ellerinde tutan — sulh müttefikleri her karış topf#f J sımlarına kan — hustura geriye alacaklardır. Bunun büyük harbdeki lerini Belçikada, Roman! bistanda, hattâ Framsada €7 | eden muharebelerde görmek' Bulgarlarll Londrada Temaslar (1 önci sahijeden dEP Londrada ayni zamandâ ristanm vaziyeti de gözdel h Tilmektedir. Ticaretinin yüz mişini Almanya ile yapan ristanın, Alman iktisadi V€ nüfuzundan kurtarılması İK gilterenin - Bulgaristana temin edip edemiyeceği d€ şülecektir. Bu takdirde Bi tanın belki de kendisine tulan Balkan antantına giff yol açmak mümkün olacak? Bu takdirde Bulgaristantfi emellerini zamanla tahakki yi a tirmek üzere, Balkan hükü arasıhda görüşmelere başlii mesi de imkân dahilinde F mektedir. ALMANYANIN VAİD Son gelen Avrupa Bulgar Başvekili Kü Berlin seyahatinden bah: ken, Börlün hükümetinin P ristanı mihver devletleri na kazanmak için çok genif| lerde bulunduğunu yazm lar. Bu gazetelerin neşriyat” kaıhırsa, büyük bir Bulgarist” cude getirilmesi için yalnif | rica ve Dedeağacın değil, © iin ve Yunan Mskodonyat Bulgarlara verilmesi vad€ tir. Ancak Köseivanof bü büyük bir vadin rasıl ta' edebileceğini - kestiremedi müsbet biç bir cevab v bâdiselerin inkişafma inti meği ve bilaraf kalmayı miştir, " PRENS POL PARİSE Dİ UĞRIYACAK Belgrad 18 (Hususi) — da bulunan Yugoslav kri Prens Pol avdetinde Parist ? mıyacaktır. ZAYİ 1939 - 1940 yılmda Ank Hsesi Orta kısım İkinci St almış olduğum tasdiknai bettim. Yenizini alacağı kisinin hükmü yoktar. Melâhat