tin Kilosunun 40 Kuruşa Satıldığını Duydunuz mu? Hâzım, Sayfiye Yerleri Tiyatrolarında Hâlâ “Muhasib Aran İstar nîıuıun hemen yanıbaşında ük sayfiye köyü, belki de, İstanbullular tarafından he ıdır! Ş Tn ç Evvelâ, size “Bostancı - Bkyi Eluğ n bahsedeyim: " bir Çok yeri kik d, 'ı;aî küruşa aldığınız e " RKöre, & im Bir ş ylM::l"f-m ki, bu gü & & &n de “ *0 kuruşa alınan et, -ö5 atılandan y Z daha idi ve daha taze- | “nuz, bu satırları korkarak Söyde, bir çok tan Tak mümkün.. *te, gezmeğe gitmi a oturdum.. Günlerden pa- : '_Aıvv.ı—ı-r n ki, bütün İs « M halkı buraya — toplanmış.. 'de kimler yoktu ki. | ç * Şeylan külağına — kurşun, | Ondurma, a yeçv burada yirmi böş kuru- NN__""'(; mümkün oldu.. Çünkü, *ti ayni dondurmayı Miyoruz. tramv de dir.. İskeli ar da boyuna yolcı slan n hci * Yürüdükleri vi ve Yapu: dim tiyatromuzdur. Haf- Bazı akşamları temsil var- üin SER gün Hazım Bey geldi.. ürkadaşları da v Mh Aranıyor temsi! hafta da *Ka Ymyacak.. tün İstanbulda, bi ğu gibi, yazın, gülle e almışlar., Ellerindeki "'“îılf “İğı uzatan, hususi oto- Bayupg, "İF Çok zengin müşterile h. p Winı bükerek geri dönmüş- | İly Çötce sahibi, o hafta 500 - 600 | ol dan zarar ettiğini yana- | k" anlatıyor. tiim © benim . bu satırlarımı | me> ALShçe sahibinin hoşuna | n'af*ink Hazımın, daha çok | Üün A ç Btnı tahmin eder. Hazı- | &K dadaki evinden kalkıp, ge- | hum:“l'â temsil vermek için ge- hç * Kaç liraya pazarlık edild sunuz. Bon di ttim. Bahçe N ifadesine Böre, 300 lira | arttırmak, erkeklere (— Fakat, tabii yanındakı ar- na da bu paradan hisse Yalnız kendisi için kaç nı sordum. Bahçe sa- | verirmiş, lira hibi — 80 lira kadar, dedi. Fena para değil.. Baremin ol dukça yüksek — bir maaşı, Hazım, bir gecelik temsil İ Bir atkârlara ekme -kyok, der, leriz. İ , pe derecesindeki alıyor.. de, memlekette olur her sahne heveskârının ' ıiyor,,14 Oynuyor bir Hazım olabilme: mü, o da ayrı bi Geverelik ettikçe, galiba, kesin aldığını verdiğini ya: dedikodu yapıyorum.. İhtimal ki, bu yazımdan Hazım da hoşlan - ktır, Fakat kendisi d olduğu raz $0 (Devam 6 ınci sahifede) “Amerikada Güzellik Mektebi Ne Yapar? | Kadınlar İstedikleri Şeyleri Erkeklere Nasıl Yaptırırlar Güzellik mektebinde meşhur ve ölü Amerikanın meşhur kadı Berlerinden biri «Bir güzellik ve 3 lilik mektebi h Tale- beleri arasında bir çok yaşlı v& var, Mektebin, kü- yalnız gü- il, güzel ka- din. resimleri dolu. Bu, işini bi- W len berber bakınız ne diyor: — | — Kadınlar çok eski devirler- | de de güzelleşmek, güzelliklerini kendilerini sevdirmek çarelerini aramışlar - r ? « yıldızlar taklid edilir. Bunun için Vücudlarını bir çok işkencelere maruz bırakmış- lardır. Elan da bırakmaktadırlar, Güzellik ve sevimlilik mekte- bi» Novyorkun 5 inci caddesinde, büyük bir binanın 97 inci katın dadır. Ve kapısı herkese açıktır. Genç kızlar, kocalı kadınlar, to run sahibi nineler buraya devam a, aylarca kura- ları takip ediyorlar, staj gör yorlar. Bu yaşlı/ yaşsız kadınla- (Devamı 6 ımcı sahifede) LAYA YS "MIZAH TEKRAR ALMASIN DİYE ELLERİNİ YIKIYA! AKMIŞ ——— 5 Muallim, — (Haksızlığın ne ol- duüğünü —anlatmak için) Meselâ ben arkadaşlarından — birine bir Pasta versem, sen de onu elinden kapsan, ne yapmış olursun?. Talebe. — Elimden tekrar al - masin diye ağzıma atmış olurum! 1 | | | | Bir bayan, yok :ıı'.ı'.’î - Eldiveniniz Demiş, Genç te — Zarar yok bayan! Danstan | ellerimi yıkarım. | | Cevabinı vi 801 miş. Bir üşek ile sevgilisi arasında | — Elmasım! Ni lmasın tabiatı ikti- n değil BAŞKASINA SÖZ VERMİŞ ———B ©' Sen ( bette bir kocaya varı » Yalnız rica ederim, Hüse- yine varm lüyorum! ha » O, benim en büyük düşmanımdır. Den Genç kı Merak etmeyiniz, olunuz. Ben, bunu düşündi başkasına söz verdim. müstı ANLIKTA KARAR KILMIŞ | Fr muharrirt anm meşhur tarihf roman Aleksandr. Düma, sanların ma ol Bir gün birisi, kı abanız Habeş idi, — Evet!.. Onun babası?, —Sİ Ki — Ya onun babası?.,. | hl... | mu?... önkü benim aesiim, “Birünci Zabit Bana Gemicilerin| Hayatını Anlatıyordu,, e olarak maymune | İnsanlıkta karar Fransız mahkemelerinden bi: de... Mü yor: aşir, Yüksek sesle bağırı - Çilingir Rawar Emil!... Sofadaki ka adam ilerliyor, balık içinden hkeme salonu- na giriyor, maznun yerine otu: yor.. Dalgınlıkla şapkasını çıkar- mayı unutmuş. nuna) — Şapkanızı ya bakarak) n — (Şapkasını çıkarır) | iz, Bay reis.,. Mahke - serseri güç sahibi bir a Reis — Malüm... Fakat rezalet çıkarmakla ilham olunuyorsunuz. — Rezalet mi?... Ne Maznun rezaleti?... Reis — Geçen 25 ilkkânunda Kliş meydanında Mösyö Alfred- in meyhanesirde bağırmağa baş- lan nları kırmışsınız... Sarhuş mu idiniz?.., | Maznun — Sarhoş mu?... Ha- | yır. Re! gitmişsi - Meyhaneye saat 9 da . Saat 15 de karınız gelmiş, sizi alıp götürmek istemiş. | (Devomu 7 inci savfada) [ | GÜZELLİK BİR TEHLİKE MiDİR ? ahane Bir Kadın Kocasını İztirubdan Kurtarmak İçin Yüzüne Zaç Yağı Döktü Amerikalı Bir Gazeteci Güzelliği Bir Tehlike Olduğunu - Söylüyor Bir kadın için çirkinlikten daha operatörün, ni bayılttığını v #meliyat yaparak çi: gini yazıyorlar Operatör, bu hareketini mazur mek için; görünüz, demiş, mi çok, pok çok seviyorum. G zümden bile kıskanıyorum. Bera- ber sokağa ç: tiyatroya gittiğimiz zaman kadı ve erkek herkes iştiyakla bakıyor- üyorlar, ne güzel ka- Bu düşünce ile sabahlara uyu ok acıklı da- dum kadar kikalar geçir Bu genç ve güzel kadın, koca - | ği ıztıraba nihayet ver | iş. Bir şişe zaçyağı al- | mış, yüzüne dökmüş.. mek ist | — Bu satırları n Kadınlar İçin okuduktan sonra güzelliğin de çirkinlik kadar fena na, felâkete sebebiyet ver- Giğine şüphe kalır mı?. Nasıl ekten sontra birinci zabitle uyordum. Nöbet ka niz, dedi. e gemicilik rasına gidelim. yatının Kumanda köprüsünün altındı bakıyor, dümenciye le geçer... Yolcuları seyrederiz. Eğlencelerine, 2e hid oluruz. Gemi , eğlence, hayat ve aşk bize haram gibi birşeydir. Bir çok döfalar, birçok güzel kızlarla, karşılaştım. Çeki ür sürebilirdim. Fakat, sor- eticesiz kal: ya kapılmakta ne mana vardı?. — Gemi mürettebatı ne kadar?, - Sekiz yüz yolcuya hizmet e- | den yedi yüz kişi... Telefoncular, itnineler, ahçılar var. Hindilierin, Hı - cılar, s Yahudilerin, Oldu ? | ristiyanların yemeklerini pişiren dır. Sonra doki mircilerimiz, da hir halkının büyük bir kısmı gü- | neş, ancak bir iki saat görebilir. Ömrünün çoğu makine dairesin- de, geçer. «Bu şehir, azizim, iki kısma ay- mek için yolculuk yaparlar. Bu Ti sıkmamak, eğlendirmek lâzım. Diğerleri mürettabattır, ha- yatlarını kazanmak için çalışır - lar. .: | Z | l* FACİA 1 Birinci zabit, kumandanın ya - | nına gitti. Kendisini salonda bek- I lememi söyledi. Fakat gelmedi. Ancak yemekte karşılaştık. Sar - | hoştu. Buna rağmen kendini mu- | hafaza ediyordu. Pok, az birşey | yedi. Bazan gözlerini kapıyordu. Kahvesini içmeden kalktı, yukarı çıktı. Kendisini takib ettim. | Bu sırada, bir ağız kavgası, son- | ra bir tokat seşi işitildi. Yolcu: danbiri, bir İngilizin kat l | atmış, aralarında dil kavgası çık- mış ve tokat tokata gelmişler. Bütün yolcuların diline düşen Bir İiay'dudun Soyduğu Yaşlı Zengin Pariste, Odeon sokağında 1 nu- apartımanın 4 üncü katın- da ikamet eden 67 yaşlarında Leon Jirar adlı bir zengin, apar- timanın kapısını açıyor, : bağı: yor: — Yetişiniz a dostlar... Beni öl- dürmek istediler. Paralarımı çal- dılar!, Ve baygın bir halde yere dü- şüyor. Kapıcı derhal zabıtaya ha- ber veriyor. Polisler geliyorlar, ya- hastaneye - naklediyorlar; raftan da tahkikata girişi - yorlar. Mösyö Jirar, yarasının ağırlı- a rağmen vak'ayı şü süretle tiyor: B — Kapı çalındı, açtım, yirmi, yinmi beş yaşlarında bir genç: «Tey | zenizden bir mektub getirdim si- z0-» dedi ve bir zarf uzattı. Bunu irken kafama şiddetli bir darbe indirdi. Sersemledim, baygın bir hülde yere yuvarlandım. Ancak ştırmada dolabi eski bir ceketin iç cebinde kırmızı bir cüz- dan bulmuştur. Cüzdanın içeri- sinde 48 tane binlik frank vardır. Hırsız, bunu görememiş, yalnız | beş, altı bin frank değerinde bazı mücevherat ve gümüş takımla - rını alip kaçmıştır. İMcARAAAAADAARAKARARAKAADRAK. bu hâdisenin facia ile neticelene- ceği kimsenin hatırına gelmiyor | du. Halbuki ertesi gün mütecavizin — kaybolğuğu haberi yayıldı. Yapır lan tahkikatta kıskanç - İngilizin rakibini, güvertede dolaşırken i- — tip denize yuvarladığı anlaşıldı. |