s> —21 ŞUBAT 1880 Fransa - Sovyetler Misakı Ne Olacak'? Müddet Bitmek Üzere: Fransada Bu Hususda' Üç Muhtelif Cereyan Ver Henüz Ne Olacagı Bellı De l eş mayıs 935 de Fransa ile Böz çai a a imzalandı. Misak son aylarda Fransada ye- niden mevzuu - bahsolmaktadır. Frana ile Rusyanın bundan son- raki münasebatı ne olacağı dü- şünülürken hatıra gelen ilk şey bu vesikanın mukadderatıdır. Çünkü misakın 5 inci maddesi- ne göre misakın müddeti $ sene- dir. 5 mayıs 935 de imzalanan misak ancak 27 mart 1936 da tatbikat ve tiliyat sahasına çıkmiştır. Mua « hedeye göre müddetin hitamında iki tzzaftan biri diğerini haberdar ederek artık muahedeyi tazöle - Tek arzusunda olmadığını bildi- tetilecektir. Lâkin müddetin hi- tamiı için tmza tarihte değil, mua- Fransız müstemlekât ordusundan bir parça hedenin tasdik edilerek, tatbikat sahasına konması tarihi muteber İngiltere'de Patlıyan Bombalar Bazı Kadınlardan da Şüphe Ediliyormuş ! hirlerinde büyük müesse - leri tehdid için konan bom- baların patladığı, bu vüukuat otra- fında haftalardanberi — tahkikata Birişilmiş olduğu yazılmıştı. Ce - nubi İrlandada Cumhuriyet ordu- su teşkilâtı adı verilen ve kanun nazarında artık dağılmış bir ce- miyet olması lâzım gelen gzili teş- kilâtın faaliyeti neticesi petlıyan bu bombalar İngiliz za- bitasını çok meşgül etmektedir. Yoni gelen İngiliz gazetelerinde okunduğuna göre İngiliz polisi İn- gilteremin ötesinde berisinde böyle herkesi korkutmak - için uğra - Şanısrın nereden para buldükiae ruu araştırmaktadır. Bunların elinde çok para oldu- ğu - anlaşılmaktadır. - Liverpolda Dalton hapishabesi civarında pat- lıyan bir bomba hapishanenin du- varında büyük biş delik açmıştır. ı ngilterenin belli başlı şe - Bunun üzerine 200 sivil polis muh- telif evlere girerek her yeri araş- tırmığtır. Bir taküm kadınların da bomba işile alâkadar oldukları tahmin ediliyor. İngiliz zabıtası İngilterede bu - lunan kadın, erkek bütün İrlanda- hların hüviyetlerini tahkik etmek- tedir” İrlandadan İngiltereye ge- lip gidenler de muayene edilmek- te, bunlardan bir kısmı geri çev- rilmektedir. Müstakil İrlanda ııukoıneu de olarak - Serbest İrlanda Başvekili De Valara tedbirler alarak gizli cemiyetin faaliyetine mey'lan bırakmamağa karar vermiştir. İrlanda Cumhuriyet ordusu na- mi verilen teşkilât şimdi doğru - dan doğruya İngiltereye tâbi o- lan şimali İrlandanın da müstaki! Genubi İrlandaya ihak edilme - sini istemektedir. Fakal müstakil İrlanda hükümeti bu cemiyeti ta- mımamakta ve ele geçen azası a- leyhine takibat yapmaktadır. görülmektedir. Şu halde muahe - denin hükmü bu sene yani 939 mayısında değil, bir sene sonra, 27 mart 940 da bitmiş olacaktır. Muahede tazelenecek mi, yoksa tazelenmiyecek mi?, İstikbale alt olan bu suallerin cevabını öğren- mek için daha vakit var demek « tir. Şimdi Fransızların meşgul ol- duğu ve tetkik ettiği diğer şu mü- him keyfiyet vardır: 935 denberi iki büyük değişik- lik olmuştur. 1— Çekoslovakya meselesi: Fran- sa İle Çeköslovakyanın — ittifakı vardı. Rusya ile de Çeinılovıkvı müttefik idi. Çekos kerlik itibarile pek mühim bir mevkii vardı. Rus - Fransız mua- hedesinin aktinde bu'm ki en kuvvetli bir âmil olmuştu. Çekoslovakya taksim edild. Bu- gün kalan Çekoslovakyanın ise Orta Avrupada mücssir — olacak askeri bir rolü kalmamıştır. 2— Diğer mühim değişiklik de Milletler Cemiyeti azası arasında görülmüştür. Cemiyetin 16 ıncı maddesi 935 de Habeşistan me: selesi çıktı çıkalı daima mevzuu bahsoldu ve daima münakaşa e- dildi. Milletler Cemiyetinin kai - delerine göre azadan biri taarruza uğrarsa diğer aza onun yardımına koşacak, taarruz edene haddini bildirecekti. Habeşistan Milletler Cemiyeti azasındandı. Fakat yi- ©e Milletler Cemiyeti azasından 0- lan İtalya kalktı, Habeşistanı al - dı. 3— Milletler Cemiyeti azası a- rasında görülen büyük bir deği- Şiklik olmuştur. İtalyaya — karşı- iktısadi mahiyette zecri tedbirler kabul edildi. Aradan zaman geçti. (Devamı 7 inci sahifede) 'ANI: Meraklı Şeyleri , HİNDİCİNİ TEHLİKEDE MİT ———İ—E———: aponlar Hainan adasını işgal et- tilert, | Haberi bütün dünyada bir bomba tesiri husule getird. Buratlar asıldı. Yaşlı bir Çinli, yirmi beş sene Uzak Harkta yaşıyan yüksek rütbeli bir bah- Fiye sabiline sordu: — Ne dersiniz, buna?.. — Garib şey,.. Çince (Mal-Nan) ce- Bub adası demektir. Fakat, ufak ilk harflerini değişlirirseniz (Meş'um »- da) olur. Kayalık, balaklık, havacı pis ve sih- hate muzir bir korsan yalağından baş- Ka birşey değildir. Limanı — yoktur. Şimdiye kadar iç taraflarına hiç bir Avrapalı girmemiştir. Daha doğrusu Kirmiye cesarel edememiştir. — © halde Japonların - baraya bu kadar ehemmiyet vermelerinin, işcal etmelerinin sebebi?. — Mal-Nan askeri bakımdan çok e- hemamiyetlidir. Buraya sahih olan A- mam sahillerini abluka eder, Turandan | May-Fonga kadar bütüm limanları teh- did altında bulundurur. Çinle aramız- daki muabede — mucibince bu adayı fahkim etmemiştik. Hata ettik. — Demek tehlike büyük?. — Bvet, fakat Uzak Şark işleri hak- kanda birşey söylemek, tahminde bu. dunmak kabil değli Zira, bura halkı- Bin niyetlerine, —tasavvurlarına —akıl ermez. 6400 KİLOMETRO — Alte Henşavt. musanuz?, Uzün boçlü, sarışın, biraz maheub bir delikanlı: geçen sene, layyarecile- Te mahsus (Kral kupası) ni kazan - muşta. Ha sene perşembe günü esat 13 ü S1 gece küçük bir tayyare, Taymis nehri ağzındaki Gravsend tayyare meyda- mına indi, Ağır ağır İnmişti.Pilot gö- rünmüyordu. Hazır bulunanlar hay- rette kçldılar, tayyarenin yanına koş- tular. Yüzü kanlar içinde olan genç Bu ismi Kanıyor Dedi ve bayıldı. Bu, Alco Henşav - di Çünkü yolda hava boşluğuna ras- Kamış, başı bir bölmeye çarpmıştı. Bu yirmi beş yaşındaki cesur deli- kanlı cidden harikulâde bir rekor yap- mişb. Bütün dünya rekorlarım kır - mıştı. Çünkü kendisi pazar günü Lond- vadan hareket etli. Bütün bir gün w0 fuktan sonra, yani 13 saat 30 dakika- da (Kap) a vüsil olda. Avdetle 3 da- kika gecikti. 18 ÂNCİ YÜZ YILDA BİR KUMARMANE 18 incl yüz yılda bir kumarhane müstahdemlerinin çok Karib ve dik - kale değer bir lstesi, Ba, o devirde, Londranm ea meşhür erlerinden birine | alddir. 1731 de Dayli gazetesinde inti- gar cüniştir. Bu müslahdemin, hemen hemen mü- amesenin sahibi ve yahut şeriki olan bir komlser ve iki müdür, iki krapye, müşteri getiren iki komizyoncu, bun- darı kontrol eden bir küçük memur, iki kâğıt veren, bir nüfazlu kabadayı, ban- ko tutan ve oyunu kuzıştıran bir adam, bankonun paralarını toplıyan, banke daki paraları arttıran — birer adam. Sanra, mazıkçılık yapanlarla kavraya Hazır bir fedayi. Oyunculara içki ve Baire getiren bir garaon, bir hizmetçi, bir kapıçı, sanra bir sürü gözcü... SIKILGANLIĞNI ÖNÜNE —H— —— GEÇMENİN ÇARELERİ: —— Bir salona, bir büroya girmenim, çık- manm ve kendini takdim eimenin u- sülleri. Lüzumsuz yere kuarmamak, gareleri. Yabancı bir yere Eidildiği xa man nasıl oturmalı, ne gibi vaziyet al- N | parken kedi gru- KÂYE Sür erede — bir kedi gör - sem hatırı- ma Sürpik gelir, Sürpik deyip geç- meyin, © kediler âleminde mühim bir mevki sahibi idi. Daha sokağın başından ilk adı- mını atmadan ma- hallenin kedileri Sürpiğin gelmek- te olduğunu his - seder ve onu bü- yük bir tezahü - ratla karşılariar. Süzpik kedilerin ortasında — boylu boyunca bir sokak geçer, köşeyi sa- buna üç beş teza- büratçı daha ka- tılır. Sürpiğin e- vine kadar kedi kalabalığı devam ederdi. Sürpik &- line geçet para - nın mühim bir kısmını feda ettiği ciğer - ve manca- ları büyük bir vakarla kedilere taksim öder ve vazifesini bihak- kın yapmış, istirahat hakkı ka - zanmış bir iş adamı gibi kapısını kapar; kendi işlerine bakardı. Sürpik, bütün semtin meşhuru olmuştu. Ne zaman kediler hak - kında birşey çıksa derhal Sürpik faaliyete geçer, hâdiseyi kediler lehinde kapatırdı. Bu yüzden Sürpik birkaç defa karakolluk olmuştu bile. Uğradığı bütün zararlara rağ- men kedilerinin sevgisini unuta- muyordu. Bir gün mahallenin ne kadar küçük çocuğu varsa elle - rinde birer sopa ile Sürpiğin ke- Bi İNGİLTERENİN GENÇ MİLYONERİ Ondra gazetelerinde yazıl - L dığına göre bu sıralarda İn- gilterenin en zengin genç adâmı Sir Con Elerman isminde bir delikanlıdır. 29 yaşlarındadır. 'Tam 35,000,000 İngiliz lirası ser- veti olduğu söyleniyor. Bu ka- dar cesim bir.servetin icab ettir- diği birçok işler ; vardır. İşte bu işleri de uzun zaman - danberi itimad ettiği bir vekiline gördürmekte imiş. — Fakat geçen gün bu yaşlı vekili birdenbire öl- müştür. Zengin delikanlı evlidir. Evlilik hayatından çok mes'ud - dur, Fakat şimdi bu karı kocanın en büyük derdi ölen kâhyanın ye- dilerini önlerine katmışlar cıyak | cıyak bağırtıyorlardı. Sürpik- da- yanamadı, kendini yalınayak ba- Şıkabak sokağa attı. Kedileri kur- tarmak istiyordu. ladı, ağzına — geleni ' şefkatle uyandırdı. Yemeğini ye- söyledi. Çocuklar bildiklerini okuyorlardı. Sürpik kan, ter içinde ancak ke- dilerden bir tanesini kurtarabildi. Halsiz eve döndü. Kedinin de yor- gunulktan hali kalmamıştı. Sür- pik kediyi yumuşak bir minder ü- zerine yatırdı, tüylerini taradı. Kondi kendine: — Ne yapalım, kısmet bu ka- dar miş. Diye söylendi. Her taratı Bıkı sıkı kapadıktan sonra kedisi- ae yemeklik almıya çıktı. Yolda kedinin herhangi bir taarruza uğ- Taması ibtimalini hatırına getirin- çe büsbütün asabı bozuldu. Kedi- ye ciğer aldı. Koşa koşa eve dön- dü, kedi oturttuğu yerde uyuyor- düu. Sürpik memnun memnun ciğer- leri doğradı, kedisini büyük bir rine nasil bir adam bulup İşleri Genç milyonerin babadan ka - lan bu servetini idare etmek ko- lay bir iş değildir, Çünkü bu ser- vet ile teşkil edilmiş 1M muhtelif şirket vardır. Milyonerin vekili onun namına bu şirketleri de kont- Fakat kime dinletsin?.. " Yol edecektir. Söylendiğine göre genç milyonerin geçen gün bir- denbire öleri vekili de zengin bir ddamdı. Sil Vilyam ismindeki bu adam Umüumi Hartade askerlik et- miş, malül düşmüş, askerlikten çıkarılmıştır. Bunun üzerine Lond- ra ticaret âleminde çalışmağa baş- lıyarak zengin olmuştur. Hanife kadın bön bön bunları dinledi, dinledi: — Tanrı yüzünü ağartsın yavrum Senin iyi ol- manı isterim. Senin iyiliğin bizim de iyiliğimiz... Dedi ve,sözüne uladı: — Sen hiç kendini üzme. Ancak, arada bir uğ- ramağı da unutma. Safiyo: — Glirim. Kolayını buldukça buradayım. Sen işin o tarafını bana bırak Dedi, çantasını açtı, bir deste banknot çıkardı: — Bu dört yüz lira. Çok özenli, tutumlu vene. ceksin. Sonra para biterse benim işim de altüst e- kur, siz de parasız kalırsınız. Diye Hanife kadına verdi, yerinden kalktı: — Şimdi ben gidiyorum. Morukla buluşacağım. Ve küçümencik ellerini alnında dolaştırdı, do- Taştırdı; — Kafamın içinde o kadar çok iş var ki. çıkacağım bütün bunların içinden. Dedi, Hanife kadını yanağından öptür — Esenle kal,.. — Güle güle yavrum. — Babalık gelince ne diyeçeksin?. —Scuıuıuhlçkındlıelınıhıı Ben Hüse- yini yumuşatırım; - YN yiğeltir SELERİL e S Nasil — Bugün görseydim iyi olacaktı amma... — Görmediğin daha iyi. Savuş yavrum. Şimdi 0 parayı görünce yumuşar. İki üç gün sonra bir uğ- Tarsan iyi kârşılar. Sonra, beş on gün daha asarsın. — İşte sana anlattığım gibi, fırsat buldukça ge- leceğim. Belki bir iki gün içinde yine gelirim. Ve genç kadın yeniden içinin üzüntüsünü dışı- na vuran bir sesle yalvarır gibi Hanife kadıta âöy- ledi: — Aman Hanife ablacığım. Çok nazik bir za- manım, Babalığı iyi evir çevir. — Tasa etme. — Peki... Haydi esenle kal. Güle güle şekerim.. Ve Yosma taptazo, kıvrak, fıkır fikir kavnıyan, gövdesinin bütün kivrımlarını gözlera yayan — bir siveleklikle Sokağa fırladı. —a VS ÜĞ gergamamsan Yöt LLEM ZZT BENİCE yazgamaraammaımamı AY IŞIĞINDA Yakacıkta ikinci aylarıydı. Akşam yemeğinden sonra Güney: — Biraz dolaşmağa çıkalım mı kocacığım?! Dedi. Fazıl dinç, genç bir istekle bunu karşıladı. — Rıkalım.. Çıktılar, uzun uzün yürüdüler, böl bol konuş- tular. Yakacık sırtlarından ayı, yerin göğün müvi- sini, denizi, Adaların görünüşünü doya doya sey- tettiler. İkisi de şendiler, İkisi de ayın ruhları tıl- sımlıyan, gözleri büyüliyen, damarlara kaynaklık veren vengi üzerinde uzun uzun durdular. Doktor Ona Prahsız şairlerinden klâsik parçalar okudu. Ay yaığının ruhlar üzerinde yaptığı etkiyi, fiziyolojik hâdiseleri, anormal yaratılışlardaki manyak hare- ketlerin ayla olan ilgilerini, ay ışığının aşk olgun: larındaki rolünü anlattı. Yine bu.konunun üzerin- de-konuşuyorlardı. Doktor bir aralık bir bilginle konuşurcasına bütün tıp kilaplarında okudukları. n hastalar üzerindeki etüdlerini, Eyansız akıl has - tâlıkları enstitüsünün yaptığı son Üenemeleri ağic, ağdalı bir dille anlatmağa başladı. Güney o zaman: — Yoruldun artık Fazıl. Şuracıkta azıcık otu- ralım. dedi ve bir çam dibini gösterdi: — Bak ne güzel yer. Tabiatin bütün elişi o çae mın üzerinde ve çevresinde var. Rerik, dekor, yet, görey, estetik herşey ve hepsil | Doktor: — Gerçek öyle... Dedi ve: — Oturalım oraya biraz... Diye yürüdü. Doktor yine ciddi Aristodan, Et- İâtundan başlıyarak bütün #ilozofların, ruhiyatçı - ların, ak:l doktorlarının, sosyologların aşk hakkın- da düşündüklerini anlatıyor, fakat, Güney bunla- rın hiçbirini dinlemiyor, sadecez — Evet... Yaan! Öyle mit Diye doktoru dinler görünüyor, katasının için- den bambaşka şeyleri düşünüyordu. Vakit gece ya- rısını geçiyordu. Güney uzun, geniş, rahat bir nefes aldı: — Kocacığım artık İstanbula dönelim. (Devamı var) piğin Kedisi.. Yazan: MURAT KAYAHAN dirdi. Boynuna koca bir kordeli bağladı. * Bir gün mahallenin yumurcak' ları karga tulumba Sürpiğin sini getirdiler. Yoldan geçen bir otamobil b cuğu Öldürmüştür. Sürpik 0? gili kedisinin ölüsü ile karşılaşıf| ca gözleri doldu. Hürmetle eğil Ölü kediyi rahatsız etmekten kar gibi ağır ağır onu odasına Ç kardı. Sonra bahçede erik ağadf nın dibinde bir mezar hazır! lar okuyarak kediyi çukuff gâmdü. Boncuğun mezarını çiçeklerle ledi, her gün mezarı suluyor dualar okuyordu. Sürpik kedi: ruhu için kedilere ciğer dağıtik * Birkaç gün ortada görünmiyt) Sürpiği merak edenler onu de aradılar, herkes birbirine $ Piği sordu. Fakat Sürpik ©1 yoktu. Bahçeye inen meraklı kafi etik ağacının dibinde Sürpiği disinin mezarında ölü buldulaf Radyo ) Programı Ankara Radyos” BUGÜN 1835 Müzik Çoperetler - Pi). 19 Konuşma (taryyürcel kott 19,15 Türk müziği ÇFasıl heyetii cahnak faslı). 20 Alanı, metcoralaji haberleri vaat borsası (ilat). 20,15 Türk müziği: Çalanları Vecihe, Kemal Nişı ref Kadri, Cevdet Çağla. ğ Okuyanları Müzeyyen Senar, mut Karındaş. 1— Surinak peşrevi 2— Refik Manyas sazinak şarkı Ü Ki me ise söyler. ı—ıu-ııı.ıı...ıu.—ııııı det ile süzdü). (— Zeki Aril Suzinak çarkı & dim sevsli). 5— Osman Nihad kürüüli hicsf varkı (Akşam güneşi), G— Cevdet Çağla - Viyola 1— Sadettin Kaynak - yarkı (Ne zaman görsem oan rim dolaşır), vi — Sadettin Kaysak - Türkü (77| dar dağımdır. bonlm). j 'ZDAS - 24 Son ajans haberteri minki program. K g 'YARIN w .ını—(—ıı-.o—i ıl 1416 Düzlk (carband - Çlaat) foş orkastranı (devam), 15 - 1590 Türk müziği: F Çalanlar: Vecihe, Komal Niysfi' bun, Eşcef Kadri. 'Okuyan: Halük Recak ; L crscrocmou