TÜRTÜKNÜK oförler cemiyeti son toplan- ıtsında — klâksonun tekrar kullanılmasını — istiyorlar. Klâksön, çok gürültü çıkaran, ve yolcuları yol üstünden kaçırmağa yarıyan âlettir. Ancak çok fazla gamata yaptığı için, gürültü ile amücadele talimatnamesi mucibin- ce, vaktile menedilmişti. Şoförle- rin iddlasına göre, bu klâkson de- nen vasıta otomobll kazalarını a- zalimağa yarıyormuş.. Böyle faydalı bir âleti kullan - mak, bu iddiaya göre, çok iyi bir hareket olur. Fakat, Gürültüyü ne) yyapacaksınız?.. Şimdi iki vaziyet var: Gürültüyü mü tercih etmeli, otomobil — kazalarını ve onların kurbanlarını mı?, Denizbankta tahkikat devam edip gidiyor. Her vapura bir ku- sur buluyorlar.. Kusur araymca, kadı kızında da kulunurmuş.. Fa- kat, bu kusurlar, hakikaten varid midir?. Burasını bilen yok.. Yal- mız yazılanların, çizilenlerin yüz- de doksan dokuzunun mübalâğa olduğunu bile kabul etsek, yüzde biri, yine bir meseledir. İnşallah Denizbank işleri, alın akile netice-| lenir.. Yeni — vapurlar gibi, işler bembeyaz çıkar. Hakiki ve sami- Ti olarak söylemek icab ederse, insan üzülüyor. BEYNELMİLEL KIYMETTE BİR ADAM NE DEMEK?. Geçen gün beynelmilel bir do- HÂDİSELER KARŞISINDA : ; Son Telgraf landırıcı yakalanrdı. Resmi bütün gazetelerde çıktı. Beynelmilel kıy-i motte bir dolendırıcı insanı ev - velâ hayrete düşürüyor. Beynel - milel dolandırıcı olduğuna göre, zeki bir adam olsa gerek.. Yalnız «beynelmilel tabiri garib değil mi?, Bu adam milletler arası do- landırıcı — manasına mi geliyor?. dersiniz?, ŞİŞMAN ZAT VE TRAMVAYLAR Geçen gün tramvayla Eminö - nünden Taksime doğru gidiyor - duük. Vakit akşam saat 18,30 su- ları idi. Bu raddelerde, tramvay- ların halini gözünüzün önüne ge- tiriniz.. Köprü üstünde, şişman bir zat, ön sahanlık kapısından, gir- mek istedi, Halbuki, balık istifi idi. Vatman: — Bayım, nereye gireceksin; de- di, yer varsa, gel.. — Canım sığarım.. dedi.. Sahanlıkta, adamcağızın haline bakıp gülüşmeler oldu.. Çünkü: «Sığarım» diyen zat, yüz kiloluk nev'inden bir şeydi. Vatman da gayrlihtiyart güldü: — Bari, ben ineyim de, siz be- nim yerime gelin, başka türlü sı- gamayız, dedi.. Uzatmıyalım, bu tatlı dilli ve şişman zat herkesi ve sinirli vat- manı dahi mestederek — arabaya girdi.. Nasıl girdi, nasıl sığdı, hâ- | Vâ şaşıyorum.. Yalnız tatlı dilin ve, hoş sohbet, sempatik, nüktedan olmanın kuvvetine bir kere daha kanaat getirdim., AHMED RAUF w İngiltere Franko hükümetini! hukukan Fransanın tanımıştır. — bugün bu yolda bir kararı bek - leniyar, 4 Baro yarın toplanarak hay - Biyet divanı için aza seçecektir. * Japonlar, geçen sene olduğu | gibi bu sene de memleketimizden | — mühim miktarda tuz almağa ka- | Tar vermişlerdir. | vtot | y Filimlerin kontrolu hakkın- da yeni bir nizamname yapılarak İcra Vekilleri Heyetine verilmiş- O RR * Vali yarın sabah Ankaradan dönecektir. * İkinci nevi ekmeğin ucuz - latılmasını temin maksadile iktı- sad istişare heyeti tarafından ya- pilmakta olan tetkikat ikmal edi- lerek bir rapor hazırlanmıştır. P: zarlesi günü kat'i karar verilecek- dir. *& Haliç şirketinlr tamamile b * Üsküdar meydanının plânı tasdik edilmiştir. Tahsisat vardır. Derhal işe başlanacaktır. , Tarihi Roman : No, 4 Halife Abdülmelik «Dirülcase- lik» önlerinde karargâh kurarak « harbe tutuşmadan - Iraklıların i- leri gelenlerine haberler gönder- di ve birçoklarını ihsanlar, rüt - beler vâdederek kendi laraltar - larını çoğalttıktan ponra, cenğe Bizişti. İlk hücum üç gün sürdü ve as- keri bit muvaffakiyet elde edile- modl. Fakat, bu müddet zarfın- — da Irak rücsası, Masaba, halife ile - niçin döğüştüklerini sordular. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli * Hareket veya muvasalat za - manlarını bildiren yolcu telgraf- larının mevrutlarına zamanında verilmesi için tedbir alınmasını posta idaresi alâkalilara bildir - miştir. * Viyanada kargaşalıklar çıktı- ğana dair dolaşan şayialar Alman makamları tarafından tekzib edib-i mektedir. * İspanyadaki İtalyan kuvvet- leri kumandanı Gambaru dün tay- yare ile Romaya dönmüştür. *w Son zaferde Alman gönül - lülerin de mühim hizmetleri seb- kat eylemesi hasebile — Hitlerle Franko arasında hararetli telgraf-, lar teati edilmiştir. * Şirketihayriyeye Küçüksuda bir plâj yapmması için müsaade ve-| rilmiştir. * Müstehcen filim — gösteren sinemacıların muhakemesine dün başlanmıştır. * Bir adama. yaldızlı beş ku - ruşu altın diye süren iki kişi onar gün hapse mahküm olmuşlardır. 4x Dün akşam saat 21,45 de Ba- kırköy şimendifer istasyonu bilet gişesinden yangın çıkmıştır. Gişe- nin çatısı tamamen yanmıştır. | Yazan: CELAL CENGİZ ettird. Bu suretle cephede tutu- nabileceğini sanıyordu. Haibuki harb sahasında göster- diği şiddet, aksi tesir yaptı. Rüe- aadan birçokları Halifenin taralma geçerek, Masabın gösterdiği şid - det ve zulümden şikâyet e'tiler. Abdülmelik, Irak rücsasını he- diye ve rütbelerle — taltif etmeğe başlayınca, Masabın ordusu za - yıflamıştı. Böyle olmakla beraber, Halife- hin ordusu bir türlü kaleyi ele ge- giremiyordu. Masab bir yandan İtalya'daki Bloke Paralar Cumhuriyet Merkez Bankasının Bir Tamimi! Cumhuriyet Merkez Bankam v mum müdürlüğü; İtalya ve müs- temlekelerinde bloke — matlübatı! bulunanlardan bazı malümat iste- miştir. Ezcümle; bu alacakların ne su- retle tekevvün ettiği, plokajın vu-| kuu tarihi ve miktarlacile hangi Müossesoler nezdinde bulundukla-| tının umum Mmüdürlüğe biltril - mesi tales clunmuştur. Aezr Sefirlerimiz Arasında Değişiklik Befirlerimiz arasında yakında bazı değişiklikler yapılacağı ha- ber verilmektedir. Bu meyanda Paris büyük elçi - miz Suad Davaz ile Bağdad elçi- miz Tahir Lütfi tekaüde sevkolu- nacaklardır. Ayrıca Peşte sefirimiz Behicin büyük elçiliklerden birine ve Ber- lin büyük elçisi Hamdinin de bir Mmeb'usluğa namzed gösterileceği, merkezden de bazı mühim me - murların harice gönderilecekleri anlaşılmaktadır. "i legiliz Sefri Bugün Giliyor İngilterenin Roma sefirliğine ta-) yin edilen Sir Persi Loren bugün şehrimizden ayrılacak, Yunanis- 'tan tarikile memleketine gidecek bir müddet istirahat edecek. sonra| Romaya giderek vazifesine baş - hyacaktır. —H Cumhuriyet Vapuru İstinyede yeni baştan tamir edi- len Cumhuriyet vapuru denize in-| dirilmiştir. Yüz elli bin lira sar - fedilerek tamamen yeni bir hale sokulmuş olan geminin tecrübe - lerine başlanmıştır. Geminin eski| sür'atini bulmuş olduğu söyleni- yor. — Cennet Balosu Bütün san'at mekteblerinden mezun olanların cemiyeti tarafın- dan dört mart cumartesi akşamı 'Taksimde Cennet köşkünde sa - baha kadar devam etmek üzere muhteşem bir balo verileceğ! ha- ber alınmıştır. Davetlilere mev- simin en parlak gecesini yaşat - mak İstiyen tertib heyeti zengin bir program ve muhtelif (sürp- riz) ler hazırlamıştır. P O LİiS Ve. Mahkemeler Biraz Sabır Et! Çeşme Başında Şaka Tarzın- da Söylenen Bir Söz Bir Cinayete Sebeb Oldu Kürüçeşmede bir cinayet işlen- miş bir kömür amelesi çeşmede yıkanmak yüzünden çıkan kavga neticesinde bir arkadaşını bıçakla! öldütmüştür. Hâüdise şöyle olmuş- tur: Kuruüçeşmede — çalışmakta olan Timan kömür amelesi evvelki ak- şam saat 17 buçuk - raddelerinde işlerini bitirdikten sonra — çeşme başına toplanarak yıkanmıya baş- , Ameleden Mehmed oğlu Murad Çeşme başında yı - kanmakta olan yürük Mustafaya çabuk olmasını — söylemiş yürük Mustafa da şaka tarzında: Patla- madın ya biraz sabret demiştir. Bu yüzden iki amele arasında çı- kan kavga büyümüş ve Murad br- çağını çekerek Yürük Mustafa - nn kalçasına saplamıştır. Can - kurtaran otomobilile Beyoğlu has- tanesine kaldırılan Mustafa saba- ha karşı ölmüş Mürad yakalana - Tak tahkikata başlanmıştır.. KISA POLİS HABERLERİ * Şoför Hüseyin oğlu Kemalin idarscindeki 2108 numaralı oto - mobil Köprü üstünde tramvay - dan inmekte olan Hüseyin oğlu Rıza adında birine çarparak muh- telif yerlerinden yaralamıştır. Ya-| ralı Rıza hastaneye kaldırılarak tedavi altına almmıştır. x Büyükçekmecede Arab kö yünüe oturan İbrahimin 13 yaşın- daki oğlu Hüseyin ağıldan koyun-| ları dışarı çıkarırken koyunlardan, iriçe birini tutmak İstemiş koyun| tarafından — sürüklenirken büyük bir çivi bacağam saplanarak e - hemmiyetli suretle yaralanmıştır. * Dün Kınalıadaya yolcularını çıkardıktan sonra harcket etmek üzere bülunan Pendik vapuru çi- macılardan Ahmed halatları top- larken denize düşmüş ise de kur- tarılmıştır. * Otelde hırsizlık yapan Hall İbrahim 14 ay hapse mahkfüim e - dilmiştir. *& 18 yaşında bir kız altı ya - şında bir çocuğa col gözüne bir lâstik sapanla taş atmış çocuğun malüliyetine sebeb olmuştur. Suç- ku mahkemeye verilmiştir. w Haçator isminde birinin gö- zünü çıkatmaktan suçlu Alinin muhakemesi, Ağırcezada — bitmiş, suç sabit görülerek, bir sene üç ay hapis cezası, iki yüz lira taz- minat ödemesi karar altına alın- | mıştır. ' Sigorta parasına tama edereki kasden yangın çıkaran Agob Var-| tanyan 4 ay hapse mahküm ol » muştur. lan ordusunu topliyarak, tekrar | Halifenin karşısında cephe alı - yordu. Bu sırada Halifenin ordusunda şecaat ve kahramanlıklarile tanın- mış olan — Suüriye ümerasından #İbni Ziyyan» Halifeye müra - caatla: — Bu gece bana müsaade edin.. Yanımdaki kuvvetimle kaleye bas- kın yapacağım, dedi. Halife mü- saade etti. «İbni Ziyyans fırkasımı alarak kaleye en zaytf yerinden hücum ederek şehrs girmeğe mu- vaffak oldu. Halitenin, gece baskınından müs- bet bir netice elde edileceğine i- nani yoktu. «Boş yere asker te- lef olacak'» diyordu. «İbni Ziy - yalis in fırkasi kalödek içeriye gir- meğe muvaffak olunca, Abdülme-| lik derhal kumandana şu haberi gönderdi: Masab bugün düşmanım ol- Hbecebef,. Cöen bür da karırın dökülmesini istemem. A- ramızda hukuk çok eskidir. Ken- disini - düşmanım olduğu halde - severim.. Ne yazık ki, «İbni Ziyyan» bu emri aldığı zaman, hasmınm ba- şını kesmiş bulunuyordu. Ertesi sabah Emeviler kaleyi zaptederek şehre girdikleri zaman Masabın kesik başı bir mızrağa takılmış olarak kale kapısı önün- de teşhir edilmişti. Halife Abdülmelik, Masabin ba- şını görünce müteessir oldu. Göz- keri yaşardı. N «— Masab, eşsiz bir kumandan, cesur bir askerdi. Kardeşinin ih- tiraslarına alet olarak, bir ordu ile karşıma çıktı. Eğer ben onun- la yüzyüze gelseydim, kılıcını ba- 'na kendi elile teslim edeceğin - den emindim. Yazık oldu. İslâm âlemi, yerini kimsenin doldura mıyacağı bir kahraman kaybetti.. * Patlamadınya | Kızlarını Baştan Çıkaran Ana!, İhtiyar Diyorki: « Onun Yüzünden, Hepimiz * Perişan Olduk !.. » I htiyar hem ağlıyor, hem de söy- leniyordu: — Kadım, bir şeycik demem; bu kiş gününde bizi yerimizden, yuvamızdan, evimizden, barkı - mızdan ettin, sokaklarda sürün - memize sebeb oldun, Allah da şu ihtiyarın, şu biçarenin, şu zavallı- man dileğini yerine getirsin, seni de sürüm, sürüm süründürsün!... Yanına sokuldum, omzuna do - kundum: — Kime söylüyorsun bunları, baba?.. Saçları dökülmüş, başını, ağır a- Şehirlerde Et Meselesi ŞapHastalığı Sebeb m ji Şehrimizde- olduğ ugibi İzmiz ve Bursa gib' bazı mühim vilâyet merkezlerinizde de et pahalılığı devam ötvektedir. Buna bazı yerlerde «şap» has - talığı sebebile konular sıhhi ka- yıdlar dolayısile az hayvan gel - mesi; sebeb olarak gösterilmekte-| dir. Maamafih İzmir ve Bursada ba- za kanaracıların kasablık hayvan getirenlerin şehir hududları ha- ricinde — karşılıyarak çok ucuza malları kapattıkları da anlaşıl - maktadır. Önümüzdeki haftadan itibaren koyun ve bilhassa kuzu sevkiya- Spor ğer kaldırdı, ağlamaktan kızarmış gözlerini gözlerime - dikti, bitkin bir sosle: — Ona!.. diye inledi. Ve sözlerine ekledi: — O karıya, Havvaya... Bu sırada, sarışın, genç ve gü - zel bir kız yanımıza yaklaştı ve ihtiyara hitaben: — Dilini tutsana be moruk!.. Diye bağırdı. İhtiyar oturduğu kanapeden 2- yağa kalktı, elindeki sopayı ha - vaya kaldırdı, kin ve nefret dolu nazarlarla genç kıza baktı, sanra © da hiddetle haykırdı: — Detol, buradan, yıkıl karşım- dan utanmaz!.. Yoksa şunu kafan- da parçalarım! Kız yanımızdan uzaklaşınca, ih- tiyar da tekrar yerine oturdu, kısa bir müddet önüne bakarak, dü - şündü, sonra bana döndi — Bu onun küçük kızı, dedi ve anlatmağa başladı: — İki ay evveline kadar, bu Havva denilen kadınla Fatih med- reselerindeki höcrelerde oturu- yorduk... Yaşım yetmişe geldi. Çok şadım, çok gördüm. Fakat bö; bir kadına tesadü? etmedim. Zavallı adam, fazla üşümüş 0- lacak ki, tirtir titriyordu. Yı gömleğinden görünen — göğsüni eski ve yıpranmış paltosu ile ört- tü, başımı avuçları arasına aldı ve: — Bu kadın kızlarını baştan çı- kardı, onları ahlâksızlığa, fena yol- lara teşvik etti, dedi. Dördüncü asliye cezanın kapısı önünde duran ve biraz evvel se- pası ile tehdid ettiği kızı işaret eti — Bunun adı Saniye.. Evvelce ahlâklı ve namuslu bir kızdı. Ken- disine kaç defa babaca nasihat e- tim: «— Kızım, ananın tuttuğu yo- lu, şen de takib etme.. O düşmüş bir kere... Düşün, Hamid babanın sözlerini iyi dinle.. Ona uyma!...» dedim. Fakat o sözlerime kulak asmadı ve yine bildiği gibi hare- ket etmekte devam etti. Klüpleri Ve Talebeler Beden terbiyesi umum müdür - lüğü, talebe ve subayların kulüb- lere intisabına dair evvelce gön- derdiği tamime ek olmak - üzere yeni ve mühim bir tamim gönder- miştir. Bu tamime göre kulübler, tale- be veya ordu mensublarından bi - müsabakalara iştirak ettirir ve bul hareketleri tahakkuk ederse bun- ların sahalarda elde edecekleri fiili neticeler muteber addedi! - miyerek mağlüb sayılacaklardır. Bu teşekküller ayrıca en ağır bir surette tecziye — edilecekleri gibi resmi bir dalreyi iğfal suçundan da alâkadarlar hakkında kanuni takibat yapılması — Cumhuriyet müddeiumumiliğinden istenecek -| tir. HLi Floryadaki İstimlâk Haksız mı ? Eski İstanbul —meb'usu Şükrü Floryadaki bazı araziye sahib ol- duğunu ve Belediyenin bu araziyil haksız olacak istimlâke teşebbüs ettiğini iddia eyliyerek Belediye sleyhine dava açmıştır. yaklı, sonra yine sözüne devam etti: — Saniyenin, Safiye isminde biz| kızkardeşi daha var. Havva, onu da baştan çıkarmak istedi amma, buna muvaffak olamadı. İhtiyarın yine gözleri dolmuştu: — İşte, böyle evlâdım, bu karı- mın yüzünden, medrese höcere - lerine sığınan nekadar biçare var- sa, çilyavruları birer tarafa dağıldı, perişan oldu!... Çünkü po- lisler bu kadınin yüzünden med- Hamid baba, paltosunun cebin- den paketini çıkardı, bir sigara dedi ve kesik başının önünde ağ- ladı, Bu hâdiseden sonta bütün Irak- hılar Halife Abdülmelike boyun eğmişlerdi. Masabın ölümile Irak: hâdisesi çabuk kapandı ve Halife, biraderi «Beşir bin Mervan» 1 Irak valisi nasbederek Küfeye çekildi. Beşir bin Mervan' değerli bir devlet adamıydı. O da kardeşi gi- bi her gittiği yerde kendisini ça- buk sevdirdi. Halife Irakta nizam ve asayişi tesis ettikten sonra, ordusile be- raber Şama döndü. Abdülmelik, Irak isyanını bas- tıracağından emindi. Fakat, bu işin bu kadar çabuk ve kolay bi- teceğini tahmin etmiyordu. Halifenin Iraktan Şama muzaf- fer olarak dönüşü ve kendisine baş kaldıran (Masab) gibi bir ku- mandanın başının koparılışı, Ab- dülmelikin kudret ve muvaffak'- yetine canlı bir örnek olarak hez reseyi bastılar ve kapattılar. M. HİCRET jyerde takdirle söylenmeğe başla- mış ve Hicazı kasıp kavuran Ab- dullah Zübeyri de müşkül vazi- “yete düşürmüştü. Öyle ya... Abdullahın güven - giği kumandanın Irakla başı ko- parılmiş ve oraya gönderdiği or- du mağlüb ve perişan olmuştu. Bu hezimet Abdullah Zübeyri sar- sacak kadar büyüktü. Abdullah Zübeyr Hicazda nüfuzunun kırı- lacağından endişe ediyordu. Bu felâketten sonra, ne yapıp yapas cak, bir başka vesile ile bir başka cephede yine Halife ile çarpış - mak ve ondan öe almak fırsatını arıyacaktı. * ABDULLAH, HACILARI SOY- MAĞA BAŞLAYINCA... Franko'nun Son Sözü Yazan; Ahmed Şükrü ESi İspanyada askeri harekâtın ticesi artak belli olmuşlur. konun zaleri bir emrivaki o herkes tarafından kabul n tedir. Fakat ortada henüz bir M rid hükümeti vardır. Ve İsp nın payıtahtı olan Madrid Valansiya ve diğer — yerler B bu hükümetin idaresi altındal Sonra İngilterenin ve Pran nazarlarında bu — hükümet © İspanyanın meşru hükümetidii © halde İspanya meselesi dilmiş olmak için ya Frankolif yeniden askeri harekâta b rak Madtrid hükümetinin altındaki araziyi işgal etmetl, hud da bu hükümetin başında| lunanlarla anlaşması lâzımdır. P kümtçiler de Franko ile an ya hazırdırlar. Memleketten İ çarak Pariste yerleşen Cum relsi Azana, kayıdsız şartsız lime taraftardır. Diğer Başvekil Negrin şu üç şarta olarak anlaşmıya hazır olduğ bildirmişti: 1 — İspanyada kurulacak # rejimin halk tarafından tayiif | dilmesi. 2 — Yabancı askerlerinin panyadan geri çekilmeleri. 3 — Umumi bir af ilân | miş olmakla beraber, tanım evvel, Frankonun hükümi anlaşmasını beklemişlerdir. nun mümkün olmadığını tavassut etmiye karar bir haftadanberi iki taraf dâa bir anlaşma teminine maktadırlar. Negrinin şart olf ileri sürdüğü, İspanyada Kuf cak olan rejimin İspanyol farafından tayin edilmesi lesi üzerinde artık kimse miyor. Fakat İspanya top /dan yabancı askerlerin geri meleri ve hükümetçi kun mücadele edenlerin affa maları, hâlâ iki taraf arası anlaşmanın teminine —mâni iki engeldir.Bu meselede lâyık olan bir nokta şudur & panya topraklarından yabaff kerlerin geri çekilmeleri, bel Negrin ve arkadaşlarından ? de İngiltere ve Fransayı eden bir meseledir. — İngi Fransa, bunu, İspanyol hüki tinin iki teslim şartından b mâk üzere, Frankoya kal rebilselerdi, kendi. politll esaslı bir gayesini de elde olacaklardı. Ancak bir hafta süren kereden sonra Frankonun ? şartı kabul etmiyeceği tadır. Londraya ve Pari sözü» olarak gönderdiği bİr' tubda; J 1 — Hükümetçi İspanyf tecziyesi lüzumunda ısrar le beraber, «Şövalyelik an') bağlı bulunan Prankist nın Adil ve rahim» olması! ğini de söylemekte, J 2— Yabancı askerler #ÖJ sinde de bu askerlerin n? yfj geri çekileceklerini 5| disinin serbest kalacağını mafih «İspanyanın İsti rar verccek bir ecnebi P tahammill» edemiy mesini de lâve etmektedif 4J (Devamı 6 ıncı | ”| init ” ! li | | Abdullah bin Zübeyrin casusu Halil, Şamda Fatma tarafından — (Dovamı var) SĞ a i | T E .v! Kd —