d Her hakkı Tefrika Numarası : W;e Üzücü Telgraflar | Korkunç Büyük Harbde Osmanlı - Rus deniz kuvvetleri ara- sında Karadeniide yapılan çarpışmaları ve şimdiye kadar yazılmamış değiz muharebelerinin notları. Pala, Remzi Kserin hazırlanmasına not ve vesalk vecmek suretile yardım edenler: Amiral Vasıf, Albay Tevfik, Şükrü Binbaşı İhsan. Yazan: Rahmi YAĞIZ Çakıcı, Cevad Taydemir, Şifre kütibi Gelmeye Başladı P eykişevket Batma Derecesinde Gelmiş, Süvarinin Mahareti Sayesinde Büyük Bir Felâket Önlenmiş ! | hillerine baştankara edilmiştir. Çanakkale: X. K. Kumandanlığına Başkumandanlık Vekâleti eelilesine Düşman tahtelhahirlerinin hü - Sümuna maruz kalan — Mes'udiye Sefinci bümayunu aldığı yara ile Zark olmuş, zabitan ve mürette- fıııınııı bir kısmı kurtarılarak İnrgudreis kruvozörü bümayunu- DA alındığı arz ile olbabda. X. K. Kumandanı E. Sa, n İki gün sonra daha korkunç ve Vaha üzücü iki telgraf daha gel- Mişti; Bunlar, Osmanlı donanmasınım Smektar zırhlısı Barbarosun bat- Uğını, Peyki Şevketin de batma Ctrecesin de yaralanarak Biga - 08 kıyılarına baştankara ettiği- Dİ, süvarisi binbaşı Cevad kapta- VN gayreti sayesinde batmaktan irtulduğunu bildiriyorlardı. Bu tolgrafların Bahriye Neza- Tetine gelen nüshaları şunları ih- Vva ediyordu: Nâra; Donanma ikinci kumandanlığı Bahriye Nezareti celilesine (, Turgurrein setinei hümayunu- Hediştirmek — özere - İstanbuldan Kalei Sultani, yeye hareket eden | Barbaros Hayrettim zarkılısı; Bos Tayır önünde hüviyeti meçhül bir düşman tahtelbahiri — tarafından Güçarı taarruz olmakla endaht e- Glen bir kıt'a torpidonun iskele Vasal kısmına isabeti ile aldığı ya- Tadan müteessiren mahalli mez - Körda gark olmuş, sefine zabitan 9 Mürettebatından bir kısını mağ- | bakan şehid olduğu cihetle yaralr | gçltaan süvarisi dahi kara yolile .;milıeh! izam edilmiş bulun- Maruzdur. Olbabda- 'a ikinci kumandanı Ş Aril Nüra Donanma ikinci kumandanlığı Buktiyo Nesareti Celilesine Berayi ; k ftaharri Marmaraya izanı ,,.',:" donanmayi hümayun bi- ki « "itka destroyerlerinden Pey- Kağe t sefinel hümayunu Bi- b da büviyeti meç- taarş ”” düşman - tahtelhahirinin d, '4 uğrıiyarak vasat kısım- Yaraya ea aldığı mühlik Fağmon süvarisi bulunan ::"l"lhvııu—':—ı.wı— Sefinenin bir veçhile tami imakân görülemediği” ve vücudü mütcaddid ve müessif hâdiseler- le sübut bulan düşman tahteli Taşoz, Basra ve Hamidabadın mur edildiği berayi malümat zolunur. Olbabda.. Arif etti. karargâh ve gerekse muhtelif zaretlere gelen telgraflar halkı lâşa düşürecek mal Çi yelkenliler, tahtelbahirle vüzüne uğramışlı. iç döndüren bu tahi re bulmasını söyledi. Saşon daha Bahriye Nezare den İlk verilen haberlerle irlere hirlerinin takibine ikinci kuman- | danlık emrindeki destroyerlerden Donanma ikinci kumandanı kalyon kaptan Bu resmi şifreleri liman reis - liklerinden gelen telgraflar takib Bir gün içerisindt gecek umumf yette, mane- viyatı sıfıra indirecek yazılıştay- Erdek vapuru Tekirdağı önle - rinde batırılmış; sayısı 10 u geç in teca- Enver Paşa bu haberlerle telâ- denizini cehennem — havuzuna rine olduğunu da anlat ha - dan Vekili sordu: me- ar istiyorsunuz? n izah etti: birler aln Amiral Soş rite de musallat olmaları siz de sahil şehirlerine ne- 1 t6 laş r bu müfrezeleri şine tutuldu. Bir tesir bile hiç olmzsa yerleri der ki bu şekille hem sal | una gelip çattığını görünce şa-düştü. Donaama kumandanını | ,, — L e A buruştur- acele nezarete çağırdı; ona telg - du; kaşlarını kaldırdı; sesinde is- ratflar) gösteri teksizlik ifade eden bir ahenkle Marmarayı saran, bu Osmanlı | yi D ee ça- Bil, tek neferim bile yok! Ceph lerde ikmal efradına ihtiyaç var. Memlekette eli silâ Ün- tedbirler aldığını söyliyen donan- ma kumandanı Harbiye Nazırına bu işin yalnız donanma tarafın - dan başarılması imkân haricinde aktan çekin- medi. Genç ve hadid Başkuman- — Peki? Nasıl ve ne gibi ted- | — Tahtelbahirlerin sahil şehirle ak bir ihtimal değildir. Biz, denizde ara- ma ve terama işlerile uğraşırken rer mu- hafaza kıt'ası koyarsanız mesele kolayca halledilir. Destroyerlerin takibatından kıyılara kaçacak 0- e ate- yapmasa tesbit &- İleri mu- hafazâ ve müdafaa imkânı elde imiş olur, hem de takib işi ko- donanma ku - ni alâka ile dinliyordu. hasredilecek kıt'a de - tutan ço- kgte geçmiş, esasen Peyki Şev - keti, Marmara adası civarında Pasaport (5 inci sahifeden deva almış, işe başlamış. Az sonra, raguay cumhuriye vizı ründüğü bildirilen bir tahtelba - Parisde almıya muvaffak olamı gö hiri aramağa memür - etmişti. ea Başkun Vekilinin telâşı | Ytüm! karşıs:nd. dair (Devamı var) Pa- | Hayır müe; rine sarfolunmak benim hizme olmak üzere 400 İngiliz lirasını ni | cuk yaştaki yeni yetişkenleri bi- le ateş ağzına gönderdik. Bu tek- lifinizi maalesef kabul edemiye- ahtekârlığı ne geçebileceklerini anlatmış, ve: seselerinden bi - Üzere 200, ve ime mukabil de 200| dığını, bunun için Marsilyaya gi- miş... giden Goldberg, Paraguva Alber Roşu bulmuş. Bu adam, muş ve bilâhare bu — hüküme dir. Roş, Goldberge, istediği vize kümete maddi ve manevi hizmı ©h ve gayretile gark 3 “*ktan kurtarılmış, Bigados sa- Na 47 "î—nî? Ayni dürüstlüğü devam| lâzim! Mademki evlisin, ki bir erkeğin karısı bu- N, Üzerinde zevcelik sı» Olduğu müddetçe yalnız ona Sidsint lar î";:"“ doğru fikirler bun- Meral devam "*n; Rica ederim ' ©— Döre beni © büsbi Ber Nİ üzmek, asabımı B î:lllun berbad etmek İstemi « g * 'varırım sana odana git. Oüyorsun demek?. — Nasıl olur? Senin evindeyim, tahar, OT karşında görmeğe bile j";imm *demiyorsun! Genç , Püviyetle evet, ©£ kadın ellerile yüzünü ka- İ bulunanların Paraguay tabi Yazan: Nusret Safa COŞKU padi. yordu. diyorum! Balkon kapısına doğru iki dim attı. Bir elile başını diğer elile bal- kon kapısın; tüttu. Sendelemi; eğer üstü düşecekti. Genç kadın, genç adamın kol - ları arasına yığıldı. Bayılmıştı. Sermed, Meralı — Yarabbi sen bilirsin! Diye söyleniyordu.. Ne müşkül dip konsolosu göreceğini söyle - Birkaç gün sonra Marsilyaya y cum- | huriyetinin Marsilya — konsolosu | sonteşrin 1874 de Marsilyada doğ- fahri konsolosu olmuştur. Bürosu Grinyan sokağında 66 numarada-| rine bir Paraguay pasaportu ver- miş ve bu hükümet dahilinde bir emlâk, arazi sahibi olanların, hü- | Gözyaşları parmaklarının a- ralıklarından dökülüyordu. Omuz- ları bir ıztırab zelzelesile sarsılı- - !;l'ki Sermed, dedi.. Peki, Bi-| ermed yetişmeseydi arka kucaklıyarak odaya soktu. Karyolaya yatırdı. veriniz kâfidir, niyetle paraları vermiş, pasapor- tu alımış, işi kolaycs başarmaktan mütevellii bir sevincle — Parise dön n üş. ZORLU BİR MÜŞTERİ Ve doğru müşterisinin evine Bgitmiş. Fakat Kemeni pasaportu kabul etmemiş, Sebebi de, bu pa- | Saport mucibince kendisinin ka- tolik görünmesi... Koyu bir Ya- tin ye dar Yahudi kalmak istiyen bân - ker, tabiiyetinin, dininin değişti - te| rlmesini değil, sadece bir vize is- yaktı. Meralin göğsünü açtı, Hatırlar asına çıkarmışlardı. bir telâşla — bavulunu N şesinl ara: mış çapkın bir tebessümle —onu seyrediyordu. Sermed, arSasına löner dönmez t gözlerini kapadı. Delikanlı, Mer bileklerini şakaklarını uğuyordu. Şekib Si - uyansa, karısını arasa... | - nan bi; Şti | olurdu. Heyecandan tıkanacak bir hale gelmişti. Merali çıplak omuzla - rından tatarak sarsaladı; a — Meral, meral!. Genç kadın en ufak bir hare - kette bulunmadı, lanın a - yak ucunda bâşmi elleri arasına alarak ayılmasını bekliyen Ser - Demiştir, Avukat da memnu - hudi olan ve ömrünün sonuna ka- lunda kolonya vardı, Bavullarını | leral gözlerini aç- Yarabbi bu ne müthiş bir şey 0- | Ki Paylaşmak İstiyorlar (4 üncü sahifeden devam) Yalnız ne olursa olsun hal ve is- tikbalde bir takım meselelerle karşılaştıklarını, daha da karşıla- şacaklarını anlamaktadırlar. Mısır kendi müdfaası için yeni bir ordu hazırlamaktadır. Fakat memleketin tamamile müdafaası imkânı elde edilinciye kadar İn- giltere Mısırın müdafsasını üze- rine almış bulunmaktadır, Muhakkak olan birşey varsa o da Dugünkü vaziyette Habeş har- bini müteskıb İngiltere ile Mısır | B asında aktedilen muahedenin bozulması mevzuu bahsolamıya - sağıdır. Vakıd bu muahedeyi ten- kid edenler onun tam olmadığını ileri sürmektedirler. Fakat Misı- rın coğrafi vaziyeti dolayısile bu- günkü şeruit dahilinde bu ittifakı bozmak ciheti gidilemiyeceği ni göstermektedir. Bu mua- hedenin 7 inci maddesi bir harb vukuunda Mısırın ne yapacağını anlatmaktadır. Buna göre bir harb çıkar da İngiltere 9 harbe girmiş olursa Mısır da İngilterenin müt- tefiki olarak ona yardım edecek - tir. Nitekim bir harb olur da Mi- Sır girecek olursa İngilterenin ona yardım odeceği gibi. Dünyanın karışık zamanların- da İngilterenin belki bir gün bir harbe gireceğini düşünerek on la beraber kendi memleketlerinin | de harbe sürüklenmesini istemi - yen Mısırlılar bulunabilir. Fakat terenin seneden seneye ne Bün geçtikçe kuvvetini daha art- tırdığı da görülmektedir. Bunun da Mısırın müdafaası Çin ne kadar iyetli bir fiyet olduğu aşikârdır. İşte son günlerde Mısır pa Mmentosunda ecereyan eden müna- kaşalardan anlaşılan - neticelere göre şimdiye kadar Aarabistanın | diğer taraflarında olup biten lere kârşı Mısırlılar çok alâkadar idiler, Fakat Şu son zamanlarda İtalyanın açıktan açığa bir takım yerler istemesi, Afrikada gilgide mühim bir rol oynamağa hazır - lanması karşisında Mısırlılar her hangi bir devletin böyle müstem- Teke idı daki yerli Arabların uzaklaş- Mmaktadır. e | Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 104 Müsyene saatleri: Pazar hariç hergün 2, - 6, Salı, Cumartesi 12 - 25 fıkaraya, Tel: 22398 ların indesini istemiş. —Avukatm yol masralını da tanımamış.., GOLDBERGİN TEKİFİ Adliyeye müracaatle Şikâyet- te bulunmuş. Paraguay hüküme- tinin Paris sefiri, — konsolosların bu g'bi pasaportl; vermeğe hak- ları olmadığını söyleyince Mar - silya konsolosu avukat Goldberg rediyordu. Çaresiz kalmış insan- lara has, Sermed; — arasıra — içini kerek, ohlayarak, pufla yılıp ayılmadığını anlamak n başını çevirdi, kendisine bakı « yordu. Bir aralık gözleri genç kadının dışarda kalmış göğsüne, yuvarlak omuzlarına, oradan aşağı increk çok biçimli çıplak bacaklarina ta- kıldi. İçinde bir eziklik, şahlanma, hissetti, Genç kadına bir düha, bir dahal baktı. Sinirleri geriliyordu, Başında şiddetli bir yanma ve şakaklarında bir mitralyöz ateşi vardı. Şehvet alev almıştı. Şöyle düşündü: — Bu kadının hakkı var,, Ko - cası kendisini tatmin edemiyorsa ne yapsın?. Bu andaki düşüncesi, her xa - sonra bir cağı haberleri de Mısırda te- | sir uyandırmaktan geri kalma - | n-| ilâhlanmakta olduğu, her | | (5 inci sahifeden deram) Kralı bekliyordum. İki delikanlı geldi, beni selâmladı. — Pürüzsüz fransızca konuşuyorlardı. Hayret-| ten kendimi alamadım. Meğer mis- yöner mektebinde okumuşlar. Bi-i ri Kralm oğlu, öteki de yeğeni... Veliahdi tebrik ettim. Bu Kra- kn oğlu değil, yeğeni idi. Çünkü bu memlekette büyük hemşirenin| Kral üzerinde, zevceden fazla nü- fuzu var. Karıları da o kadar çok. ki... 800, belki de daha fazla, Sa-, yısını ancak Tanrı bilir. Sarayın kalın duvarları arasında sakin bir hayat geçiriyorlar. Geceleri, oda- larının kapısı önünde oturuyor « lar, kitara çalıyorlar. Bu çok ga- rib bir musiki âleti. İçerisi boşal- tılmış bir su kabağı üzerine dört beş kiriş gerilmiş. Fakat o kadar tatlı, ruh okşa; BEYAZ KARINCALAR VE YÜZ BİN FRANK | evler kabili — nakildir, | Büt Kral, her sene Belçika hüküme - | tinden yüz bin frank tahsisat a. lır. Yerliler, paraya çok ehemmi- yet vermezler, Onlarca paranın Çakıl taşından farkı yoktur. orada unutmuş. Neden sonra ak- | hna gelmiş. Kyayı kaldırınca pa- | raların büyük bir kısmının beyaz karıncalar tarafından yenildiği - | ni görmüş. PARSIN ADALETİ | Sarayda, ücretleri Kral tara - | fından verilen birçok — artistler, heykeltraşlar, demirciler, şarkı - cılar vardır. Kral çok âdil ve o nisbeti hildir. Burada kısaö usulü c dir. Yalancı şahidin dili, hırsızın arb meydanından kaçanla « fi kesilir, Eşhas arasındaki ihtilâfların çoğu, büyücülerin hu- zurunda hal ve faslolunur. üyücülerin itibarı, nüfuzu çok büyüktür. Hastaları tedavi eder, | rüyaları tabir eder, Gayıbdan ha- ber verir. Maznun, büyük meydana da - vet olunur. Orta yere — bir pars postu serilir. — Etrafına da biraz manyok tozu serpili, —Büyücü; bu toza, parsın tüylerinden ka - rıştırır, bir hab yapar. Sonra bu ——— S N P —SON TELG ret helvası addederler. — Bunları mantar gibi kızartırlar. | Bu diyarın bazı uzak yerlerinde| el'an yamyamlar vardır. İhtiyar- ları, zayıfları, yolunu — kaybeden seyyahları yakaladılar mı hemen şişe geçirirler, ateşin üzerinde ke-| bab ederler; şarkı söyleyip dans ederek yerler. Kassai'lilerin aslı nedir? Nere. den gelmişler, bilen yok. Kendile- rine bakılırsa ecdadları — Kongo nehrinin kenarına çıkmazdan ev- vel (yedi nehir) asmışlar. Beya - zilerden öte beri satın almak is - temezler, Fakat onları taklid e « nekadar çak sevdiğini daha anlamıştı. Bu kadar — güze bir kadın tarafından, böyle hara rzetle sevildiğinden sanki ilk defi haberdar olu; Burür doydu. Fal Şt içinde ayni zamanda bir acıma hissediyordu. Onun sözleri doğru idi. Seyfi, genç kadına karşı « kadar düşkün değildi.. : E!maslcr Di arlnda HİKÂ YE: ö Kalbin Acıs (* üncü sahifeden devamı BSeyfi, o gün, Cunanin kendisir bir ker nuş gibi, tatlı bir t, Canana kar Seyfi karar verdi. Cananı daha çok sevecek, sevmek ve sevilmek derler. Kundura şıklık alâmeti - | mtiyacile yanan bu genç kadın dir. Lâkin bunu ayaklarına giy'- mezler, bir değneğin ucuna bağ- larlar, omuzlarında taşırlar... Kadınlar, saçlarını " düzeltmek için yarım gün sarfederler. Kassal'nin şuh kadınları, yani eğlence kadınları âşıklarından ilk evvel entarilik bir kumaş sonı bir armonik, daha sonra bir makinesi, isteri kal edecekti. Onu artık - kırmıy üzmiyecek, ona itimad verecekti. nan.. Bundan emin ol, seviyorum. Sana ânin bütün arzularını tmin cak, ldılar, Per Akşam geç vakit ay şembe günü için, her zaman git- tikleri Jokantada saat on beşle buluşmak üzere sözleştiler. Seyfi — Seni ihmal etmyeceğim Ca- Bil ki seni ihtiyacım var, lemekten çok hoşlanırlar. Dinler- | Gönlüm — heyecansız yaşıyabilir. ken de sigaranın birini yakarlar, | mi? Bu heyecanımı ise, yalnız se ötekini söndürürler, Yaşlarını bil-| “nin sevginle tatmin edebiliyo - mezler, Zira, bu memlekelle ne TUmM.. nüfus sayımı, ne de nüfus cüz - | — Dedi, danı vardır. NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindeki nöbetçi eczaneler şunlardır: İstanbul ciheti Eminönünde — (Salih Necati), | Küçükpazarda (Yorgi), Kumkapı- da (Asadoryan), Alemdarda ( sad), Fal Beyoğlu ciheti. dı. Genç kadın gilisini bekliyordu. Saat tam on beş olmuştu.. Cananın bütün Babı titriyordu. Gözü saatte ( Masaya, karemelâ satan, üstü başı yırtık bir çocuk yaklaşmıştı. Ca- | nan, çocuğun yüzüne bakmadan, elile iterek * Canan, perşembe günü, lokan- taya Seyfiden evvel gelmişti. Rane devu saatine daha beş dakika vare İ sabırsızlıkla — İstemez, dedi.. Çocuk yavaş bir sesle; — Size bir kâğıd gönderdiler.. diye söylendi.. Canan, bir rüy n uyanır gi- bi, silkindi. Çocuğu bir hamlede İstiklâl (Dellasuda), Tünelde ayaklarının altına alıp çiğnemek (Kinyol), Karaköyde (Hüseyin | ezmek arzusuna kapılmıştı. Hüsnü), Taksimde (Limoncıyan), Elinden kağıdı yırtarcasına çe- Pangaltıda (Nargileciyan), Has - | kip aldı., Hırsla açtı. Seyfinin ya- köyde (Barbud), Kasımpaşada zası idi. Uzunca bir mektub. €eb) eczaneleri. yürek bulandırıcı mahlütu maz - Huna yutturur. Üç defa postun et-) rafında dönmesini, masumiyetine| yemin etmesini söyler. Yalan sö lediği takdirde bir pars geleceği ni, kendisini parçalıyacağını eder. Maznun hakikati itiraf eder, YILAN YUMURTASINDAN ÖMLET Tabiat bu millete her şeyi bol bol vermiştir. Çiçek mi?.. O ka- Sonra ekmek a - ğacı, şarab ağacı... Bu ağaç seher Vakitleri, tıpkı şaraba benzeyen bir usare verir, Sonra sabun ye - rine kullanılan - otlar da vardır. Rapya denilen bir nebattan ip - lik, bu ipliklerle de kadifeye ben- zer güzel bir kumaş yaparlar, Yerliler, bir tutam tuz için ko- caman bir sepet meyva verirler, Cevizlerden yağ çıkarılır, yılan yumurtalarile ömlet yaparlar. Fil paçası en makbul yemekleridir. Fakat bu, ancak kibar sofrala - rında bulunur. KUDRET HELVASI rgeleri Allah vergisi, kud. dar çoktur ki. incesinden almış baş- Şını ta uzaklara, tanımadığı mın- takalara gitmişti: — Genç ve güzel bir kadın.. Yaş- 1l, kudretsiz bir koca.. Bu iki ine sandan birincisinin de hakkı ol- | ması lüzım! Çünkü ikincisi birinelden ne ka- dar sadakat beklerse, birinci de yalnız midesinin değil, hislerinn de doymasını istemekte o derece hak sahibidir. Biraz ilerisinde baygın yatan | rinde çaktığı kibritin tesirile bu bir günah işleme kararının esbabı! mucibesi birleşerek gözle; rarttılar. olduğu yerden Merale doğru w zandı. c Genç kadını belinden kavra - Mişti. Göğsünü göğsüne yasladı, Me- ralin yüzünde mes'ud bir tebese Kadıküöydi kez), Heybel küdarda — (İmrahor), (Osman) eczanele İpek — Marko Polo Saray — Ormanlar perisi Melek — Üç arkadaş Milli - Alemdar (Vasıf), Beşiktaşta (Süleyman Re- liadada (Halk), Üs - Sarıyerde Sumer — Dalavereciler Kralı — Manu calla süm uçmuştu. O da genç adamı Lorel - Hardi iş arıyor. Azak — Uçan donanma, Asrt evliler. Son satırlarında şöyle diyordu: «Çok düşündüm.. Fakat, anla- dum kâ, seni, senin kadar sevemi- yeceğim.. Gönlümü yokladım.. Bu harareti, bu kuvveti kalbimde du- yanıyorum.. Onun için beni af - Jet.. Seninle olan çok tatlı müna- sebetimi kesmek, senin saadetin için bir zarurettir. Sen gençein., mes'ud olman, heyecan duyma -— Man, sevip sevilmemen için hiç — bir sebeb yok.. Senden tekrar rie ca ediyorum.. Beni affet.. Beni w« nut Canan. ROL Alkazar — Casus kadın | Tepebaşında —— Kadıköy Hâle — Şahane çılgın- | Şehir Tiyatrosu j a 'DRAM KISML —— Akın Pangaltı — Bufalobil, Linç Buakşam 20,40 da kanunu (HAYDUTLAR) 5 P. ğ Suat Park — Aşkın gözyaşları İstiklâl caddesinde Tan — Zoraki asker, Endülüs KOMEDİ KISMI Ğ geceleri Bu akşam saat 2030 da Ferah — Pamuk prenses, yedi (OĞLUMUZ) yöyer Taksimde Yıldız — Ne şeker şey Taksim sineması Kadın hır- Bıizi- kucakladı, göğsüne bastırdı; İnledi: — Sermedi.. Sermed kendini - kaybetmişti; Meralin saçlarını yakalıyarak ba- şıni yasdığa doğru çekti Hâlü, gündüzün boyasını taşı- | yan dudaklarına ağzını yapıştır- | dı. Fakat bu temas, dudaklarının kızıl rengini et parçası — üzerine dökmesi, kafa tasının - ortasında bir şimşek çaktırmıştı. Bu bir anda yanıp sönen ziy içinde biraz eyvelki sahte değil, her zamanki hakiki düşüncelerini Bu görüş kendsini buldurmuştu. Meralin saçlarında tekallüs etmiş olan eli, belini çemberleyen diğer kolu gevşedi, ellerile yüzünü ka - padı: Yi — Ne yapıyorum!. Evet, ne yapıyordu. Kendisini |vin ölümden kurtaran, himaye eden velinimet mesabesinde bir ada - man karısile,, (Devamı Ertuğrul Sedi Tek TIYATROSU a (Bu geee) HİSSEİ ŞAYİA Vodvil 3 perde Yakında (İNSAN MABUT) Halk epereti Bu akşam jx Saat 9 da y Yeni operet ÜÇ YILDIZ 'akında: Senenin en şen apereti MODERN KIZLAR Yazan: M. Yesari ——— . TURAN Tiyatrosu Caz krali Girç gör. Fransiz yil- dizi zenci şantozu İBroz Tomas, Sevenik şantözü Mak- 15 sevenikmen San'atkâr Naşit Cemal Sahir birlikte (YABAN GJÜLLERİ) 3 P. İ