Hazin bir facia!.. Bir yangında iki kişi diri diri Ateş söndükten kardeşlerin iskeletleri bulundul. Balikesirin Taşkesiği köyünden | Tahir oğlu — Mustafa ile kardeşi | Bekir, havaların soğuk olması do- nsile, evvelki akşam odaların- a yatarlarken ocağı çam ağaç - doldurarak yatmışlardır İki kardeş; ocağı söndürmeden Uyumuşlardır. (Geceyarısına doğru kuru ve yağ- h çam ağaçlarının alevleri ocağın Üstünden gelen şiddetli rüzgârla #danın içine doğru uzanmış ve bir Maniyede kaplamaları tutuşturmuş- fur. Kaplamalar ve ocaktâki kü- lüklerin hepsi çıra cinsinden oldu- Mektebler Maaşlar bu aybaşı yeni kadro üze- tinden tediye edilecek İstanbul ilk okullarında yeni ta-| lebenin kayid ve kabul işine ha- | Türetle devam olurnmaktadır. Mektobler 3 teşrinievvelde aç - lacağı için temizlik ve sınıfların fanzim, tefriki işleri de ayni ha- Taretle yürümektedir. Maarif Vekâleti, seyahât ve ss- | ire maksadile İstanbuldan ayrıl- Mış olan muallimlerin azami ayın| ll ünde yerlerine dönmüş olma - bu sene bütün mekteblere | İstanbul Hamalları Cumhuriyot bayramında| yeknesak elbi giyeceki | İstanbul hamallarının hepsinin Yeknasak bir elbise giymeleri için | hamallar cemiyeti azasına teb - Higat vapmıştır. mizde Cumhuriyet bay - | da yapılacak olan büyük res- | Tigeçide hamal esnafı muntazam ve yeknasak kıyafetlerle iştirak edeceklerdir. Selâmiceşme - Mıl—: tepe yolu | Selâmiçeşme - Maltepe asfalt Yolunun esaslı surette tamir etti- Tilmesine kaarr verilmiştir. | Tan Dii bayramı dolayısile Kadıköy Halkevinde bugün saat) 21 de profesör doktor Salm Ali ta- Tafından dil mevzuu hakkında bir konferans ve konferanstan sonta | Malkevi orkestrası tarafından kan- ter verilecektir. İ Kuvvet aletleri mü bile bu vaziyete Fakat; gerek üçüncü Napolyon gerek İmparatoriçe Öjeni Sultan Azizin kuvvetli bir pehlivan ol- duğunu bilmiyorlardı. | Evet; görünüşte, — maiyetinde bulunan adamlarla kendisi dev tüsse idiler... Lâkin; Padişahın Zorbazu olduğunun farkında de- » Billerdi Üçün Napolyon Sultan Azi- î zin gösterdiği ölete ne — süretle | kuvvet fatbik edildiğini bilmediği | İçin dairenin müdürüne sordu: | İhracat | Müesseseler | miştir. demirin yandılar sonra bedbaht ğundan yangın derhal ve süratle büyümüştür. İki kardeş ancak aleş evi sardık- tan sonra uyanmışlarsa da kızıl a- levler kapı ve pencereleri sardı- gandan bir yere kaçamamışlar ve ateşin içinde diri diri çayır çayır yanmışlardır. Yangın söndükten sonra bed - baht kardeşlerin iskeletleri bir - biri üstüne gelmiş bir vaziyette bulunmuştur. Bundan da Mustafe ile Bekirin 'son anlarında beraberce ölümle mücadele ettikleri anlaşılmaktadır. açılırken : İzinli mualiimler vazifelerine döndüler tebliğ etmiş olduğundan İstanbul haricindeki muallimlerin hepsi bu- raya dönmüşlerdir. Bunlar da mekteblerindeki ka- yid ve temizlik işlerine yardım etmektedirler. Diğer taraftan yeni | kadrolar mucibince yeni mekteb- lere tayin olunan bu muallimler de yerlerine gitmektedirler. Mekteblerde bu ay başından iti- baren maaşlar, yeni kadrolar üze- | rinden verilecekt Yapan Prim verilmesi ihti- mali var İktisad Vekâleti nahsul - lerimizi harice satan bütün mü - esseseleri birer birer tesbit et - Bunlardan milli — sermaye ile kurulmuş olan müesseselere bir ihrâcat primi verilmesi muhtemel- dir. Aynıca milli mahsullerimizin de- Berini arttıracak yeni tedbirler de tesdbit olunacaktır. Bostancıda bir mezbaha yapılacak Bostancıda etlerin kesildiği mez- bahanın gayrikâti olduğu görüle- rek burada yeni ve asri mezbaha inşası kararlaştırılmıştır. Mezbahanın projesi hazırlanmış ve inşaata geçilmek üzere bulu - nulmuştur. dürü olan Fransız | şaşıp kalmıştı.. Tü 'Rekoltesi | Bu sene—d_i—ğ-er yıllar- dan az Memleketimizde tütün #ahmını eden telkin ve propagandalarda bulunulması inhisarlar umum mü- dürlüğü tarafından inhisar mü - dürlüklerine bildirilmiştir. Diğer taraftan tütün zer'iy nn bu hususta yapıla nirşad ve çalışmalarla bu sene, geçen yıla 'ati - alındığı anlaşılmıştr Ezcümle geçen sene kilo tütün elde edildiği halde bu seneki mahsulâtın ancak 62 mil- yen kilaya baliğ olduğu görül - müştür. Bunun 12 milyon kilosu bu sene İstanbul civarında Marmara w takasında yetiştirilmiştir. Yalnız, tütün mahsulümüz a - tinin daha iyileştiği anlaşılmıştır Açılmasına başlandı Hava vaziyetleri her gün evvelâ merkeze bildirilecek Halka hava vaziyetini evvelden sa köylülerle, erkçilere bu hu - susta nafi olmak üzere yeniden ları açılması kararlaştırılmış Bu hususta muhtelif mıntaka - larda tedkikler yapılmıştır. Bu tedkikat neticesinde şimdi- antebde faaliyete geçecektir. Bu yeni istasyonlarda yağmur - ların yağış miktarile sühunet, ru- tubet Gderecelerini ve rüzgürlarn estiği cihetleri hergün muntaza - man Ankaraya da telgrafla haber vereceklerdir. |Mekteblerde iktısat| dersi Bü yıldan itibaren ilk mekteb- Jerimizde iktısad dersi okutul - ması düşünülmektedir. Dersin müfredat — porgramları tesbit olunmaktadır. dersinin ilâve olunmaıs istenmiş- tir. Deniz Bank Avru- paya talebe gönderiyor makine mühendisliği tahsili için talebe göndermeğe karar vermiş- tir. Bunun için bu ayın $0 unda bir müsabaka imtihamı yapılacaktır. Maliye Vekâleti varidat umum müdürü İsmall Hakkı, İzmir vi- Tâyetindeki tedkiklerini bitirerek Ankaraya dönmüştür. Sultan Azize lercüme etii. Çelikten ya çirilmiş bir halke vardı. Amudi olan iki metrelik demirin üzerin- de santimetre taksimatı vardı. Ve yumruk vurulacak genişlikte bir mirin üstünde de bir çngırak var- — Bu âlete nasıl kuvvet tatbik ediliyor? — Yumrukla şu görünen lev- baya vurulacaktır. Darbenin de - recesine göre amudi duran demire | merbut demir balka havalana - caktır. Havalanan demir halka, eğer en son noktasına ka- dar gelip orada buluman çara ça- Tarsa o, adamın en kuvv beye sahib olduğu anlaşılır. dar- di. Fuad Paşa; — İmparatorun âlet hakkındaki izahatını — efendisine tercüme ettikten sonra; rek: — Acaba; şimdiye kadar çıngı- rağı çalan olmüş mu? İmparator, dalre müdüründen aldığı izahat üzerine Padişaha ce- vab verdi: — Hayı Sultan Aziz, imparatorun hayır Dedip izahat verdi. Fuad Paşa, cevabına memnun olmuştu. Mu- tahdid için köylüler nezdinde icab| nazaran az yapıldığı ve az mahsul milyon zalmakla beraber cins ve nefase- | Yeni hava istasyonları muntazaman bildirmek ve bilhas- | bazı yerlerde hava rasad istasyon- lik yeniden 2 inci sınıf bazı mete- oroloji istasyonları tesisi muvafık | | görülmüştür. Bunlardan ilki; ay başında Gazi- Orta okül müfredatına da iktısad Denizbank, Avrupaya inşaiye ve ilmaş basit ve çe- | Dik yaylı bir âletti. İki metre u- zunluğunda demir bir çubuğa ge- uzun amudi demirin kaldesini de çelik levha örtüyordu. Amudi de—* Sültan | Aziz; İmparatora teveceüh ede - | 'Yıkınmuk ihtiyacı ve.. Hamamsız Büyükdere Medeniyet çöllere kadar soktu- ğu suyu, otuz katlı apartımanlara çıkardı. Su; yalnız içilmek için değil, medeni her insan için bir çok şey- lerde Vâzımdır. Hiç şüphesiz ban- yyo yapmak, elimizi, yüzümüzü yı- kamaktan tamamen avrı bir şey- dir, d Bilmemek ayıb değil ya! Ge Büyükdere gibi dürt dünyanın en sihhi ve bol sularile çevrili bir İstanbul kaza merke- zinde hamam olmadığını yeni öğ- ben tarafı rendim, Tasavvur ediniz bir ker- re kuyu suları bile içilen sabun köpürlten Büyükderede hamam yokrmmuş!. Bakınız bu komedin Peki nerede yıkanır bu semtin halkı?. Yazdan yaza denizde mi?. Büyükderede banyolu apartıman- lar değil eski usul evler ekseri- yeti Evinde banyosu, hamamı | ev ancak bir iki tanedir. Tabit Büyükdere halkı bütün bir kış yazdan kalma deniz ban- yolarile vaziyeti idare edecek de- ğiller yal Rvde yıkanmakta kış günü yüzde doksan dokuz grip ve | nezleye gönüllü talip olmak de- kasına. eder olan mektir. Eh ne yapsınlar bohçalar koltuğa alınınca çoluk çocuk yağ- murda, çamurda üç dört kilemet- roluk yürüyüşe çıkıyorlar ve.. Sa- ökmek kadar mühim, içecek su bulamamak kadar teh- | Hikelidir. Suyu dere olup denize giden Büyükderede bir hamam yapılsa ehemmiyetli bir eksik kapatılmış olür zannederiz. BÜRHAN CEVAD Hekimsiz yer Bırakılmıyacak Tıb ta'ebe yurdu ge- nişletiliyer | — Sihhat ve İçtimai Muavenet Ve- | kâleti, halkımızın ve köylüleri - mizin sıhhi vaziyeterinin inkişafı ve tam sağlığın temini için dok - torsuz bir yer kalmamasını ideal ittihaz etmiştir. Bunun için Tıb talebe yurduna her yıl alınmakta olan talebe sa- yısı peyderpey artlrilacaktır, Diğer taraflan bu gayenin ta hakkukuna kadar, her köye bir *sihhat memuru: temin ol daktır. Bunun için de her v bir küçük sıhhat memurları kursu açılacaktır. İzmirdeki tetkikler Son Telgrafta mizi denesek?.. İmparatariçe Öjen Sultan Azi- | zin bu mukabelesine bayılmıştı. mek; Türk padışahı vaziyeti gibi zor işlerle uğraşabilecek | derecede pehlivan idiler.. İtmparatoriçe — Öğel üçüncü Napolyona meydan vermedi: Haşmetmâab; tarihte Türk- lerin çok kahraman ve zorbaz ol- duklarını okumuştum. Lütfen bir yumruk da siz vurunuz.. Sultan Aziz İmparatoriçenin il- tifatına mukabele etti: — Bizim Halil paşa bir yumruk vursunlar... Sonra da bir kerre biz deneriz. Halil paşa; derhal — Ferman efendimizindir. Diyerek ceketini çıkarmadan, kolunu sıvamadan aletin yanına | yanaştı. ca kuvvetile çelik İ levbaya vurdu — İmparator hazretleri müsa- | ade buyururlarsa biz de kuvveti- | Kadtköy, — Acıbademde otu - ran Bay Ali, geçenlerde gazete- mizde çürük çoraplar hakkında çıkan bir yazıyı okuyarak - çorap fabrikatörlerinin bu yazıda der- meyan ettikleri fikirleri makul bulmamış göndererek bu mütaleaları heylemişti. Bu mekutbu neşretmeden evvel, €evvelce fikirlerini - neşrettiğimiz fabrikatörleri tekrar görerek bu | mektüubâ ne cevap vereceklerini sordük Okuyu n gönderdiği mek- tupla bi fabrikacılardan a- dığımız cevapları da sütunlarımı- za koyuyoruz. Bu ziyade haklı olduğunu yine oku- yucularımızın takdirine bırakıyo- Tuz: KARİİMİZİN MEKTUBU Okuyucumuz Ali mektubunda diyor ki: Muhterem gazetenizin 18 eylül 1938 tarihl3 nüshasının 3 üncü sa- hifesindeki (Kadın çorapları niçin dayanmıyor?) gâne sebebinin çok ince ve fan- tezi olmasını sebep gösterenlere surarım: - Avrupa çoraplarının çok ve pek çok ince olanlarının uzun müddet dayandıklarını söyliyebi- lirim, Bunlar muntazam ve daya- nıkh oluyor da, bizim memleke - timizdeki çoraplar neden — olmu- cer- serlevhasına ye « Bugün s#cve seve almak istedi - #imiz yerli malı ipek çoraplardan ve en iyi tanınmış markalardan iki, iki buçuk liraya kadar olanla- rını (yabanlık) olarak aldığımız halde bir veya iki defa ve hattâ giyildikten yarım saat sonra ayak- ta su gibi muhtelif yerlerinden aktığı görülüyor. Buna sebep, in- eeliği mi, hayır.. Dokunuşundaki dikkatsizlik!.. Bir de çorap fabri- kalarının birbirine rekabet edece- ğim diye yapıp piyasaya cıkardık- Jarı ve itina etmediklerinden e- Ti geldiği şüphesizdir. (125), (150) kuruşa satılan ve yarım ipek çorap adımı alanlar ise, büsbütün berbat bir haldedir. Bugün piyasada sağlam diye ta- nınmış olan markalı çorapların da yüzde 95 i akmakta ve bu yüzden aile reisleri mutazarrır olmakta- dır, Çorapların düzgün ve daya- nıklı olmasının kontrol edildiğini gazete sütunlarında okumuştuk. Maalesef bu yazıdan sonra daha berbat bir hale gelmiye başlamış- tır. Bu hususta fabrikatörlerimiz, halkın zararını gözönüne alarak daha esaslı tedbirler ile iyi çorap çıkarıp hem halkı istifade ettir- seler, hem de ticaretlerini arttır- painnünİ ae dİR AĞADA L ' susen ikinci yumruğu vurdurmüş- | &z Olur ya, belki Fransızlar bu Derhal: Çan çalmıştı. İmpara- for, imparatoriçe ve maiyeti er. önı bu harukulâde vak'a karşı- sında Halil paşayı alkışlamışlar- di. Kuvvel aletleri dairesi müdürü, şaşıp kalmıştı Bu adam; çok kuv- vetli bir Fransız zarbazı idi. Mu- allim Debonenin, Attlanın Halter usulile yetişmiş yüzlerce kilo güllelerle oynuyan bir atletti. Halbuki; bu kadar kuvvetli bir pehlivan olduğu halde bu âletin çanın bir türlü çalamamıştı. Dalre müdürü; dayanamadı. Ha- 1 Paşanın elini sıki Sulant Aziz; belki Fransızların | içine şüphe düşer diye Halil Pa- şaya bir iradede bulundu: — Halil; tosla bakalım! Halil Paşa; âletin yanına tek- rar yanaştı. Bir yumruk daha ât- tı, tekrar çan çaldı. Sultan Halil Paşaya mah- Hangı taraf haklı ? Çorapların hiç dayanmadığından şi kâyetci olan zavallı halk mı, yoksa ka- | bahati bir takım sudan sebeblere | atfeden çorapçılar mı ? Altı aya kadar bu dert- ten kurtulacakmışız ve bize bir mektup | usta hangi tarafın daha | | veyahut alınan çorap yerli değil şuna bir kere daha | Yine çorap meselesı makla beraber adların yükselt- meğe yeltenseler fena m olur, di- | ye sorarım. FABRİKATÖRLERİN OKUYU - | CUMUZA VERDİKLERİ CEVAPLAR Ö.rmeş çorap fabrikasında Osman İbrahim mektuda cevaben şunları söyledi. 25 liraya alınan çorap, yerli | değil Avrupadır. Çünkü hakiki ipekten olan çoraplarımızın - fiatı (150) kuruştan başlar. En lüks | mağazalarda (173) kuruşu geç- mez. Binaenaleyh ya çorabı ken- satar, yüksek mağaza lüzumun- | a satmak Avrupadır ki, bu takdirde çok in- ce cinsten Avrupa Çorabının da- | hi çürük olduğunu, yerlisinden daha fazla dayanmadığını dene miş oldukları tezahür eder. Sağ- lam çorap kullanmak istiyenlere tavsiyemi: dü İkitsat Vekâl letinin Istandardi. | zasyon izamnamesinde tayin et- tiği tasnifler meyanında kalın, ta- | bil veya sun'i ipek ve (K. 1) cin- sinden çorap alanlar fevkalâde dayanıklı çorap almış olurlar ve çok memnun kalırlar. Yoksa, sa- nayi birliğinde verilen karar veç- hile artık imaline nihayet verilen en ince neviden çorapların Avru- pasının, yerlisinden uzun müddet fazla dayanmaması ispat edilemez bir iddiadır. Bu çorapların inceli- dayanmasına müsa- E A çorap fabrikasında alâ - kadar bir zat şu cevabı verdi: — Avrupa çoraplarında, yapi! itibarile yerli çoraplara azaran da- ha tyi denecek pek ufak hususi- siyelter belki göze çarpabilir. Fa- kat kutlanılan mevadı ayni olduğuna göre <Avrupası u- zun müddet dayanıyor, yerlisi bir günde parçalanıyor» diye iddia et. mek, yerli çorap sanayiini haksız yere baltalamaktan başka bir şey değildir. Nasıl bir makara tiresi bir insan gövdesini tartamazsa, bu derece ince çorapların suzun müd- det> denecek bir farkla dayanma- sına imkân tasavvur edilemez. raz kalın cinsten olan çorapları- maz sağlamdır. Çürüklüğün sebe- bini çorabın Tüzumundan fazla in- ce oluşunda aramalıdır. $. çorap fabr'kasından aldığı- 3 cevap şudur: — Pazartesi Sanayi - Birliğinde yine toplandık. Bundan sonra en ince cinsten çorap yapılmıyacak. Bu vaziyetin düzelmesi bir kaç günlük bir iş değildir. Çünkü e- de mevcut mallar vardır. Ancak 6 ay sonra çoraptan şikâyet kalmaz. Çünkü piyasada pek ince cinsten çorap kalmıyacak. Bizce Avrupa mu işin tesadüfen olduğun mülâhaza | edebilirlerdi. Şamdancı başı, baş pehlivan Ka- ra İbo yan yan bakıyordu. Heye- canla efendisinin iradesini bekli- yordu. ; biraz duraladıktan son- imparatora: — Bizde bu #letler yoktur. Hiç öyle şeyler bilmeyiz.. Ha- H de bile, bile vurmuş değildir. Müsaade ederseniz, şamdancı bu- gı da bir yumruk atsin iâle Sultan Aziz; şamdancıya irade etti: — İbo, haydi bakalım! İbo: Öletin — karşısıha Yumruğunu salladı. Çan çalmıştı. İmparator ve ma- | iyeti hayretler içinde kaldılar. — | Türkler; sıravari her vuruşta dünyada kimsenin çaldıramadığı çanı çaldırıyorlardı dikildi. | mi; | ÜNÜNE Gezel okumık... MAHMUD YESARI «Gazel kelimesi, -gazelhı hak- kındaki tarihi, edebi yüksek ma- Tümatı ve talsilâtı, bu işlerin, ezel den ve ebedden» mütehassısları olan yüksek üstadlara bırakıyo - rum. Bu gibi, yüksek mevzulara fırnağımın ucunu dokundürürsam derhal alınacaklarını — biliyorum. yüksek üstadlarla kötü kişi ol - mak, benim gibi, ancak kendi göl- gesine sığınmış zayıf — insanlara, yakışmaz, değil, gerekmez. «Gazel okumak», yalan söyle « mek, martaval manasınadır. da Fakat, gazel okumak illeti ayrı bi derddir. Hem öyle bir derd ki bir türlü silkip atamıyoruz. Bunu, kim icad etmiş? Mer hal: de, sesini beğenen biri Fakat hamamda sesini beğenimi, var, bir de sesini beğendirmiş van Gazelde ikisi de çekilmiyor. kü direk direk bağırmanın hiçbir zevki, san'atı yok. Notayı, aklı sı- ra, sesine, daha doğrusu, gırtlağı- ga uyduran gazelhanın — san'atı kendisine ve onu dinleyenlerin id. rakine, irfanına göre bir san'attır. Muhakkak olan şu denilen şey, artık, «fos» i gaf- gibi, -kafes- gibi, «tekkes ler, gibi tarihin malı olmahdı Medern Türkiyenin hayati ses- leri arasında «gazele denilen ekrek bağırtıya yer yoktur. ( irimizin derdi — Hepimizin derdi Sarıyerde temizlik işleri Sarıyerde oturan karilerimiz- den Mustafa Durak isminde bir zat, yazdığı bir mektubda, Sa- riyerin temizlik işlerinden şi - kâyet etmekte, sokakların hiç temizlenmediğini, cvlerde biri- ken çöplerin de temizlik işleri amelesi tarafından mumtaza - man alınmadığı ileri sürülmek- te ezcümle: «Bizim gibi yaz, kış burada oturmak mecburiyetinde bu - Tunan mülk sahiblerinin bu yüz den çok sıkıntı çektiğini gör - mek içen evlerimizde biriken çöplerin kendi ellerimizle atıl- dığını bilmeniz kâfidir. Temiz- lik amelesinin günaşırı - ölsun muntazaman süprüntülerimizi alması, dahi bizi bu müşkülât- tan kurtarabilecekken — böyle haftada bir defa kaldırılan çöp- ler yüzünden evlerimizde süp- rüntü yığınları meydana geli- yor.> Denilmektedir. Temizlik işleri amelesi, Be - lediye — talimatı “mucibince her semtte her sabah her evin çöpünü kaldırmakla mükellef bulunduğuna göre eğer kar mizin şikâyeti varidse Sarıyer belediyesinin bu hususa ehem- miyetle dikkat nazarını çekeriz ——— çorabile yerli çorap arasında pek ufak farklar istisna edilirse mü- him bir dayanış farkı olmusa im- künsızdır. Çünkü kullanılan ipti- (Devamı 6 ıncı sahifede) Sultan Aziz; aşka galmişti. Ken- , disi de çelik levhaya bir yumruk aşk etmek istiyorau. Fakat; imparator ve imparato- riçenin huzurunda bu suretle kuv- vet ibrazı, tuhaf bir şey olacaktı. Padişah; bu mülâhazada iken; imparatoriçe Öjeni. sevimli sima- esümle Sul: tan Azize dör du. İmparat — Müsaade buyı yoklıyalım şu #leti. — Müsaade efendimizindir.. Çole — olacaksınız. Sultan A şa, efendilerinin her halde çanı çalacağıma emin idiler, j (Devamı var) —