26 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

26 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

G MEŞ Ü Cenkleşanler ne Trakyada, yirmiden seksen ya- Şına kadar bir çok kadınlar, 10 santime're tahtında bir ateş Üze- rinde saatlerce dansederler. Yirminci asırda, mesafenin a- Zaldığı, dünyanın küçük görüldü- | ğü ve seyahatin çok rağbet gör- | düğü bir devirde çiviler üzerinde yürüyen, aleş yiyen, diri diri me- zara gömülen ve haftalardan son- ra yine diri çıkan fakirler gör- mek için Hindistana, uzak mem- leketlere gitmiye lâüzüm yok. Sık . ormanlardan mavi | Tuna'nın kenarını dan geçerseniz, Bulgaristan'a gi- Tersiniz. Orada Trakya'da; Trakya, Yu- nanistan ve Karadeniz arasında sıkışmış bu esrarengiz yerin dağ- ları arasındakt bazı küçük köyler- de garib bir âdetin elân yaşadığı- nı hayretle görürsünüz. Erkekler, bilhasas her yaşta , kadınlar her sene, mayıstan ağus- tos nihayetine kadar bir çok de- falar ateş üzerinde dansederler. Vahşicce bir dans.. Saatlerce, a- | yakları çıplak olduğu halde kor | halinde bulunan bir ateşin üze- rinde oynarlar dururlar. Bu sıra- da davullar, zurnalar durmadan garistan'da, son zamanlarda bu âdete riayet azalmıştır. Bu- nunla beraber bazı köylerde elân oynıyanlat vardır. 'Bunlar-cerebilerden çekinirler. Yabahcıların danslarını görmele- rini istemezler. Aleş oyuncularının ağızların- dan bir söz alabilmenin imkâm yoktur. / Fotoğraflarını aldırmak | istemezler. Âdetleri hakkında bir söz söylemeyi, malümat vermeyi küfür gibi, mukaddesata hür- metsizlik gibi telâkki ederler. Çünkü ateş üzerinde oynamak on- larca bir nevi ibadettir. Yortu günü, bütün köy halkı heyecan içindedir. Köylüler, yal- 1niz dansedecekler müstesna, yor- tu elbiselerini giyerler. Kücük köyde derin bir sükünet hüküm sürer, gülen, söyliyen yök- tur. Zira akaşama ateş üzerinde dansedecektir. Köy delikanlıları şefin, yani a- leşin üzerinde en çok danseden erkeğin veya kadının evine gider- Tetrika N. 117 — Sonra ne oldu? — Otelimizde bir hafta kaldık- tön sonra İspanyaya döndü. Ara- dan bir ay geçmeden kendisinder bir mektub aldım. Beni İspanya- ya - on beş gün için - davet edi- yordu. — Gittiniz mi? — Hayır.. Gitmedim. — Niçin gitmediniz? Mademkt çok zengindi.. — Evet, çok zengindi. Her ma- sajda otel parası kadar bahşiş ve- virdi. Fakat... ZERİN Saatlerce yalınayak başı kabak, alevlerle.. ; AŞK, HEYECAN ve İHTİRAS ROMANI | Siz işinize ve alacağınız paraya DE DANS zevk duyarlar?.. ler. Bu, delikanlılara birer İkon verir, Bu İkonlar, azizleri musav- verdir. Ve hususl bir kilisede, hu- sust bir odada muhafaza olunur. Sanra bir alay teritb edilir. A- layın önünde müzikacılar, elle- rinde İkonları tutan köy delikan- hları yürürler. Alay, bütün köyü dolaşır. Dansedenler her eve gi- rerler, müzika dini havalar çalar- ken ev sahiblerine istikbalden ha- ber verirler. Hastaları okurlar, üflerle. Bir takım nasihatlerde, tavsiyelerde bulunurlar. Buna de para, hediye, hattâ yi- yecek alırlar. Bu, bütün gün böy- | le devam edor. Nihayet güneş batar. Etrafa ka- ranlık çöker, Köy halkı, gece ya- yısına doğru meydanda veya or- nanın kenarında toplanıflar, Bir halka teşkil ederler. Koyun veya dana kızartırlar, yerler ve içerler. Ziyafe idevam ederken orta yere g B bir çok çalı parçası yığarlar, ateş- lerler. Az sonra alay görünür. Bu de- fa müzika en güzel havaları ça- lar. Dansözlerin ellerinde de bir İkon vardır. Anlaşılmaz bir ilâhi söylülyerek ve dansederek yakla- şırlar, Ateşin etrafında dönerler. Ayakları çıplaktır. Bu devir, yarım saat kadaş sü- ver, Müzika ayni havayı tekrar eder, durur. Halk, dikkat ve hür- metle dansın başlamasına İntizar- in etrafında bulunanların yüzleri kızarır, alınlarından ter- ler akar. Fakat o, hiç müteessir | olmaz. Oynar, oynar... Arasıra bağırır: ouh, ouh, hihi oissi, oissi.. | Ellerini kaldırır, indirir. Etrafta- kiler salladıkları buhurdanlarda yanan günlüğün dumanlarını yu- tar. Yani bütün etrafındakileri görmez, ayaklarında bir acı his- setmez. Bu yarım saat kadar sürer. Bir Mestiarı danstan menetmi. ye kalkışmayınız. Zira hastalarır, bazan da ölüverir. * Saat, sabahın üçü. Ateş, dan- sözlerin ayakları altında ezilir, sönmeye başlar. Dansözler de yo- rulmuştur. Halk yavaş yavaş da- ğılır. Mestiarlar, şefin evine gi- derler. Ayaklarında bir yanık e- yYazan İskender F. SERTELLİ Viçelli susuyordu: Ayten merakla sordu: — Kocasından mı çekindiniz? — Hayır. Kocası prensesin hu- | susi işlerine karışmazdı. Fakat, prenses çok çirkindi, madam! Ta- hammül dilmiyecek kadar çir - kindi, Ayten gülmeğe başladı: — Onun çirkinliğinden size net! bakmalısınız! — Hayır madam! Ben bu işi yalnız para için yapmıyorum. E- | heyecan ve merakını düydüğüm seri yoktür. Ufak bir kabarcık, kırmızılık bile görülmez. Şef ken- | | da büyük bir maşaj atelyesi açar | | müşteri şimdi beni bekliyor, Mü- ğer para için _yıp—aydm. Italya- İ FIKRA Gulyabani, müna- sebetiyle BAH Si | Fransızcadan yapmakta oldu - fum bir tercümenin ilk sahifeles rini bırakmak üzere uğradığım | Hilmi Kitabevinde, muhterem üs- tadımız Hüseyin Rahminin Gul - yabani adlı romanının yeni harf- lerle basilmiş bir nüshasını tez- güh üstünde gördüm. Ve uzak bir mazinin sayısız hatırası zihnimde canlanıverdi. Ben annemin ve ab- Tam babamın evinde kızıldan yat- tıktı. Zavallı ablam ölmüş, fakat bana haber verilmemişti. Ben de ölümlerden kurtularak artık ne - kahet devresine girmiştim. Ve he-| nüz beş yaşında iken aralarında talâk olan annemle babamı, ilk ve son dela olarak bu hastalık müna- sebetile bir. arada görüyordum. İşte bu Gulyabaniyi babam, bu nekahet devresinde avunmaklığım için bir gelişinde getirmişti. Ve | bu o kadar lâtif, merakâver ve pürhayat bir eserdi ki, bana okur-| ken dertlerini unutarak annemin | de kahkahalarla güldü eluyor- du. İçindeki birbirinden — acayip tabir ve beyitler de dilimizden ay- larca düşmediydi. Hafızamda eser öyle yer almıştı ki, aradan geçen uzun yıllara rağmen her şeyi bü- tün teferrüntile hatırlarım. Çamlıcadan çok uzaklarda, (Ye- di çobanlar) adlı bir çiftlik ah- Tüksız yeğenleri - tarafından ndi deliye çıkartılarak kapatılmış çok zengin bir kadın ve kendisini ka- bilse hakikaten çıldırtmak, hu ka- bil olmazsa deliliği kanaatini her- keste idame etmek için bu iki u- | gursuzun çevirdiği türlü dolab - lar meyanında çiftlik kâhyası da zavallı kadına arada bir gulya - bani şeklinde gösteriliyor. Ve hâlâ türlü safhadan sonra bütün haki- kat meydana çıkıyor. İçinde ha - kikaten bütün bir âlem yaşıyan ve çok kudretli tekniği sayesinde en olamıyacak şeylere en mümkün va ziyetler mahiyeti veren bu roma- nı, muharriri büyük bir garb li- | sanile yazsaydı mühim bir servet kazanırdı. Biz de uzun yıllardan sonra ikinci tabını idrak edebili- yoruz. İlâve edeyim ki, bu ramanın içinden, fevkalâde tabiat manza- raları da ihbtiva etmek üzere pek heyecanlı ve sürükleyici bir filim senaryosu adela hazır durup sa- bırsızlanmaktadır. Filimcilerimi - zi üstadın bilmiyorum kaçıncı &- seri olan bu güzel kitabın okuma- ğa davet ederim. dilerini karşılar. Seher vaktine kadar yeçler, içerler... Güneş çoktan yükselmiştir. Fa- kat köyde derin bir sükünet var- dır. Halk derin bir uykudadır. O gün tarlarlarda, bağlarda kimse görülmez. Bütün işler yüzüstüne bırakılmıştır. Mestiarların diğer köylerden bir farkı yoktur, Tarlalarında ça- lışırlar, Çok dindardırlar. Daima kiliseye giderler. Perhize çok tia. vet ederler: Et yemezler, içki iç- milyonlar kazanırdım. — Şu halde siz san'atınızı yal- nız güzeller için satıyorsunuz? — Otelde güzel, çirkin aramam. Vazifemi yaparım. Fakat, bu da- veti İspanyadan veya Türkiye den siz yapmış olsaydınız, mem- | nuniyetle ve hemen yola çıkar- dım! Viçelli terbiyesini, ciddiyetini muhafaza ediyordu. - Kolundaki saata baktı. - Vakıt geldi, madam! Öteki saadenizle. Ayten başı ucundaki çantasını açtı.. Ön liret aldı. Ve masajere uzattı Viçelli paraya şöyle bir göz at- tır — Çok az, madam! Benim vizi- tem 20 Hirettir. Ondan - fazlasını bahşiş olarak alırm. Kısakürek, bankanın — faanliyeti, halka temin edilen kolaylıklar ve Telgraf» a cephelerden şu süretle anlatmış- tır: linde yaptığı ikrazat, geçen sene- ye nazaran, bu sene b 80 nisbe - tinde artmıştır; bunun bazı sebep- leri vardır, meselâ, faiz nisbeti 9 8,5 ğa indirilmiştir. Ve ayrıra ko- misyon namile hiç bir şey alın- mamaktadır. Sonra, bu sene İz- mitte de faaliyete başladık. İzmit Türk wet Bankası — vasıtasile birimiz olan mezkür - banka, bu hususta, İzmitteki gayri menkul mülk ve inşaat sahiplerine her türlü kolaylığı göstermektedir. Bursada da hazır bina ve inşaat mukabilinde ikrazat yapmaktadır. Müracaat edenlere kolaylık olmak üzere Ekspertiz masraflarını, ge- çen senelere mukabil kıyas olmi- yacak kadar indirdik; meselâ ge- çen sene müracaat ederek bin lira istiyen bir kimseden bir kaç lira ekspertiz masrafı alınırken bu se- ne yalnız bir lira alınmaktadır. mış sermayeleri mütedavil bir ha- le getirmek ve tüccara sermaye hususunda seyyaliyet temin ede- bilmek maksadile ticart mahiyet- te ipotekli hesabı cariler de açıyo- rüz. Bu hesaplar sahiplerinin ar- zularına göre dalma serbest bir halde emirlerine âmadedir; her gün para çekebilir, ve her gün pa- ra getirebilirler. Hattâ aslında borçlu olan bu hesaplar, yapılan tevdiat ile alacaklı vaziyete geç- sahipleri lehine bankaca münasip faiz dahi verilmektedir. Yalnız vilât ve altın üzerine de çok mü- Bait şeraitle hesabı cari açılmak. tadır. Bina üzerine olan ikrazatımız, yalnız kâgir binalara — münhasır değildir; içi, dışı yağlı boyalı, |: Ateş üzerinde dansı dini e bilirler. Azizlerin ken- dilerini himaye ettiğine itikadla. rı, İmanları vardır. Bu dansın hal. ka refah ve saadet getireceğii hastalıklardan muhafaza edeceği- ni, ekinlere, bağlara bolluk vere- ceğini zannedoler? Ateş üzerinde dansetmek baba- dan evlâda, atadan kıza geçer. A- yan birisi, bazan birdenbire dan- ilesi arasında Mestiar bulunmu- sa karar verir. Eğer bu kadın ise aile ocağını terketmek mecburi- yetindedir. Kocalı ise kocası ken- disini bırakır. mızi olmuştu. Bu işin tarifesini bilmiyordu. Garson kız da kendisine ücret hakkında fazla malümat verme- Mişti, Aftedersiniz, dedi, ben ote- linizin acemisiyim.. rak, üstünü tamamladı. Vicelli manâlı bir gülüşle le- şekkür ederek odadan ayrıldı. Aytlen kendi kendine: rip ötel. Ne garip adam.. Diye söylenerek uyudu. ge. Ayten ertesi gün gözlerini açar açmaz garsondan bir subeh geze- tesi istedi. Merazla göz gezdirmeğe başla- di. O ne' Gazeteler yorlardı Aytenden - bahsedi- Ayten malıcubiyetinden kıpkır- Şu satırlar üzerinde durdu: Gayri menkül üzerine bağlan- | | larını rahatça almaktadırlar. An- Ve çantasından tekrar para ala- | müstakbel projeler hakkında «Son | rinin paraları yapıyı bitirmeleri- izahatta bulunarak, | müessesenin mesaisini muhtelif | mesi nisbetinde kendilerine ceste — Bankamızın ipotek mukabi- W Yani bir mutasarrıfın bankamız- ipotek mukabilinde ikraz talebini | fazladır. Müsait faizle kabul etti- kabul ve intaç etmekteyiz. Muha- | ğimiz tasarruf mevduatı mühim Bundan başka İstanbul şubesi | lerin de 3 aylık maaşlarını iskon- tüğ halde matlüp bakiyeleri için | yenler, ikinci 3 aylık, yeni, kânu- gayri menkul değil, esham, tah- | ler. Ne garip memleket.. Ne ga. | ) uğraşmaksızın doğrudan doğruya * bankaya geleceklerdir. Bu usulün | Emlâk Bankası direktörü Şerif | ve sağlam olan ahşap binalar da | dahildir. Her nevi inşaat üzerine ikrazat yapılır. Bu inşaat sahiple- ne kâfi gelmezse, inşaatın ilerle- ceset para vermek suretile (inşaat üzerine avans kredileri) açarız. dan para alabilmesi için yaptırdı- ğa apartman veya her hangi gayri menkul bir binayı mutlaka ikmal etmesi şart değildir; temel atılıp duvar bir kaç metre yükselince krediye mahsuben derhal tediya- ta başlarız. Bu sene bankaya yapılan tevdi- at yekünüu da geçen seneden çok hadlere baliğ olmuştur ÜÇ AYLIKLAR MESELESİ İstanbul şubemiz bu muamele- den başka mütekait, dul ve yetim- to etmektedir. Bunlardan maaş- larını bankamızdan alanların ye- künu tedrici bir şekilde artmak suretile 10,000 kişiye yaklaşmak- tadır. İzdihama mani olmak için her- kese mukannen gün ve santler ta- 'yin edilmektedir. Tayin edilen sa- atlerde gelenler nihayet bir çey- rek saat beklemek süretile maaş- cak maaş sahiplerinin muayyen saatlere riayet etmemeleri ve bu- nu tacil için mütevali surette mü- racaatte bulunmamaları pek şa- yanı arzudür. Bu maaşlar hususunda da ban- ka yine halkın ihtiyaçlarını gözö- nünde bulundurur; meselâ, eylül iptidasından maaş sahiplerine ey- Iül, teşrinievvel, teşrinisani maaş- larını peşinen tediye ederse, iste- nuevvel, kânunusani, şubat aylık- larını bankaya iskonto ettirebilir- | Maaşların daha kolay verilmesi | için, banka, vize muamelesini biz- zat kendisi yaptırmak hususunda ihzaratta bulunmakatdır. Hâle yapılmakta olan formalite şudur: Bir mütekait maaşını al- mak için evvelâ mensup olduğu mal müdürlüğüne giderek kopo- nunu vize ettirmek, yani maaş tu- tarını mal müdürlüğünde, kupon üzerine yazdırıp tasdik ettirmek mecburiyetindedir. Bu suretle ma- | aş sahipleri iskonte için - evvelâ mal müdürlüğüne gidip sıra al- mak, sonra da bankaya gelip bir gün tayin ettirerek muamelesini | bitirmek mecburiyetindedir. Halbuki bu vize işini banka de- | rühte ederek maaş sahiplerini mal | müdürlüklerine müracaattan va- reste kılınca, buntar vize için, hiç Sahte Masirli perensin tevkifi ve Türk polisine tesli. mi hadisesi herkeste derin bir merak uyandırmıştır. " Sahte prensin Venedik - otellerinden birinde çok güzel bir Türk ka- dını ile birlikte yaşamakta ol duğu zabıtaca tesbit edilmişti. Sahte prensin metresi, İstan- | bulun en güzel kadınlarından | biri imiş Ayten bu satırları okuyunca fo- na halde hiddetlenmişti. — Ben, Gültekin'in metresi de- Hildim. Onunla evlenmek üzere Venediğe gelmişlim... | Diye söylenerek yerinden fırla- di imdi ne olacak..? adresi- ğrenirde ölele akın ederler- ni ö se..?! İşte o zaman genç kadının şere- Emlâk bankasının yerinde bir teşebbüsfi ! Üc aylık maaşların vize mua- melesinidebankayaptıracak Banka imar işlerine iştirak ediyor İpotek işlerinde de halka yeni kolaylıklar gösteriliyor tatbikına başlandıktan sonra ma- aş sahiplerine yalnız bir müraca- atla ve ayni günde maaşlarının verilebilemsini mümkün kılacak bir organizasyon yapılacaktır. Fa- kat bunu ancak kânunuevvel dev- resinden sonra tatbika başlamıya çalışacağız. İMAR İŞLERİ VE BANKA Banka, inşaat işlerile daha ya- kından alâkadar olmak ve mem- leketin imar faaliyetine daha ge- niş mikyasta yardım etmek eme- lile ahiren bir de inşaat şirketi teşkil etmiştir; merkezi Ankaı da bulunan bu şirket, (Emlâk Bank Yapı Limited Şirketi) na- mile faaliyete başlamış ve mühim inşaat için bir çok taahhütlere de girişmiş bulunmaktadır. Bu şirke- tin inkişafı ve faaliyet sahasını genişleterek imar ve Inşaat işle- Timizde daha müessir bir yer âl- ması, bankaın chemmiyetle güt- tütüğü gayeler arasındadır. Şunu da haber vereyim ki, ipo- tek mukabilinde yaptığımız ikra- zatı diğer mühim şehirlerimize de teşmil etmek maksadile mütema- di tetkikler yapılmaktadır. Bu tet. kikler sonunda bazı yerlerde yeni şubeler tesis edilmesi pek uzak olmuyan bir istikbal işidir... Denizbank Kooperatifi |Denizyollari koope- ratifi yeni bir şekil alıyor Yıllardanberi faaliyet halinde bulunan ve azasına bir hayli isti- fadeler temin eden Denizyolları kooperalifinin Denizbank koope - ratifi haline sokulması kararlaş - tırılmıştır. Kooperatitin 11 birinciteşrinde yapacağı umumi toplantıda nizam- | namesinde bu esasa göre değişik- lik yapılacaktır. Bu suretle yeni kooperatiften Denizbankta çalı - şan ve Denizbanka bağlı olan bü tün müesseselerdeki — memurlar istifade edebileceklerdir. Kooperatif, ortaklarına lüzumu olacak her türlü yiyecek, içecek, giyecek, mefruşat, mahrukat gibi bütün istihlâk eşyasını temin e- decektir, *& Evvelki gece 14 yaşında Ri - fat adlı birisi sarhoş iken Parkotel önünde bir bekçiyi noktada bu - lunan polis ve diğer devriye po - lisi döğmüştür. 'Tek başına hepsile, başan çıkan Rifat güçlükle tutu- larak karakola götürülmüş, dün de adliyeye — verilmiş ve 16 gün hapse mahküm edilmiştir. * Yeni defterdar işe başlamış- tır. . Gazetenin, Aytenin yattığı otel- den bahsetmemesinden anlaşılıyor- du ki, Naci Demir El onun şere- fini ve aile haysiyetini de düşün- müş, gazetelere adresi vermemiş- ü Fakat, gazeteciler için, böyle bir vak'a ile alâkadar olan kadı - nın adresini öğrenmek güç bir iş miydi? Bu sırada garson kızlardan biri — Madam, kahvaltınızı buraya mı getireyim? Yoksa, salana ine- cek misiniz? — Evet. Evet.. Buraya — getir. Biraz rahatsızım.. Salona inemi- yeceğim — Peki madam, - Vukit gecik- mişti de. Salona inince merak et tim. Garson kız giderken, Ayten ses- lendi: ç fi, haysiyeti, namusu — mahvola- caktı. — Durunuz..” (Devamı var) DU İntizar devresi Yazln: Ahmed Şukrü ESMER ngiliz Başvekili ccmber'lğ kati neticeyi elde etmedet Di manya'dan geri dönmüştür. Kdiği A Londra'ya varır varmaz söyl ü sözlere bakılacak olursa, b? tün eli boş olarak da geri döl ei yor: Almanya'nın Çekoslovaki hükümetine hitaben yazılmış D mektubunu getirmiştir. Bu M hiş mektubun muhteviyatıni g zandan muhatap olandan VE milinden öğrenmiyoruz. Musoli> ni, dün söylediği bir nutuktâ, bUr nun hakikatte Çekoslovakyâ hitaben yazılmış bir. üllimat olduğunu bildirmiştir. Faşist | derine göre, Almanya, bu ile Südet mıntakalarının tahliyesi için Çekoslovak hükümetine yl"' gün mühlet vermektedir. Testilf evvelin birinci günü tahliye & sin edilmesin, Almanya G mıntakalarını işgal edecektif. solini'nin malâmatı doğru İS€, doğru olduğundan emin olmâsâl? dı, on binlerle halka hitaben ifWİ ettiği nutukta bu dercce katf rak söyliyemezdi, sulh ay kadar müemmen demektir. Fakat mektup, başından DEfİ sıkı ketumiyet muhafaza edil Hitler - Çemberleyn müzaket rini aydınlatmıyor. Bilâkis perdesini daha ziyade kalınI riyor. Hitler ile Çemberleyn arar sındaki birinci mülâkatta Nazi 'c finin, Çekoslovakya'dan, Südü mahtakalarının ayrılmasıcı tekii etliği söylenmişti. Çemberleyn b teklifi hamil olarak Londra'ya #” ri döndü. Evvelâ kabinedeki kadaşlarını kandırdı. Sonra Frâf” 81z başvekili ile hariciye vekili l ikna etti. Bu iki büyük devlet ÇE —— koslovakya'yı tazyik ettiler. | koslovakya da razı oldu. Ve berleyn Almanya'ya avdet Meselenin kalline artık bir emi vaki nazariyle bakılırken, ansızif müzakereler inkıtaa uğradı. Bt inkıtaa sebep de Almanya'nıtı [ İ müzakere devam ettiği müddt Südet arazisini işgal etment için taahhüde girişmekten çekifi mesi imiş. Bu sebep pek görünmüyor. Çünkü Çekoslevai” ya'ya gönderdiği mektuptan ler'in de yedi sekiz günden Büdet mıntakatarını işgal | niyeti olmadığı anlaşılmaktadi”” Çemberleyn'in ricası üzerine müddet daha birkaç gün tehir © | dilebilirdi. Ve bu arada | edilecek olan mıntakalar tesbit © | dilmiş olurdu. Almanş mıntakasını büyük Almanyı hak etmek istiyor. Çokoslavakf” da buna razıdır. Yani ihtilâfın ©0 ehemmiyetli safhası halledilg'? demektir. İş bu raddeye geldikt? sonra tahliyenin birkaç gün *” wel veya sonra yapılması etrafi” da çıkan bir. ihtilâf yüzündü? dünya sulhunun tehlikeye GüSÜ” rülmesi makul ve mantıki göfü” nüyor. Çünkü hakikaten İngiliz U: vekilinin Almanya'dan avdeti zerine, enternasyonal münasebtt” dia edilebilir. Çekoslovakya WW mi seferberlik ilân etmiş. ii ve İngiltere tedbirler almışlardı”" N Polonya ve Macaristan, Almt ya'nın arkasından yürümek İf fırsat kolluyorlar. Fransa, W“;. lovakya'ya bir tecavüz baliD' tekrar yardım vüdetmiştir. 5”;; yapacaklarını tekrar etmişler' İngiltere de eski vaziyetine TC etmiş görünüyor: Yani y':t_ Çekoslovakya yüzünden bİF ba girişmiyecektir. Fakat bırr:; İ karsa bitaraf kalmayı vüdetf | yor. Almanya'ya gelince; SŞ haftaya nazaran esas düvası KU vetleşmiş oluyor. Yani Südet F takasının işgal etmek hakki 'e mıninıştır. Fakat bu- bedef? | mak için kuvvet istimaline t ) *| büs ederse, geçen haftaya AM7 — " *| tan daha haksız çıkacaktır. eee gel el BN * Amerika bütün pürüzlü ';': selelerin müzakereler yolile Pt — leditebileceği kanaatindedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: