"Komşu memleketlerden Seyahat reportajları 9-İRANDA On beş gün ASRİ DERVİŞ!.. Dar ve karanlık sokakları dolaşa, dolaşa şoförün ümidi kesilmişti, — “Köşe,, yi bulamıyacağız Liba... Dedi. Firuz han cevap verdi: — Bir de şu soldaki sokağa sap, bakalım, — Zannederim — nihayette, sağdaki çıkmazda olacak... Gülerek: — Bu asri dervişin (köşe) si a -| ma güç yerde... Dedim. Firuz han: — Evet hakkınız var, Köşe, dar çıkmaz bir sokaktır, sehrin en eski mahallesinde — çok eski bir İran evi, Ne mahallenin ne de çıkmaz sokağın adını bilen var, Öyle sapa bir yerde ki... Otomobil, dar ve çamurlu sokak- tan geçiyor, şoför ikide bir duruyor (köşe) yi soruyor Firuz han anlı dü: Bu, cidden garip bir adamdır , Kendine (Derviş Dara) ismini ver-| ni nedir? Bilen yok... Rus mu, Fransız mı, hi rm?... Karışık biri 'akat, tam bir İranlı gibi zeki, çok malümatlı bir ebiyatına olan sevgisin - den dolayı dininl değiştirmiş, müs-| man olmuş ve Şif mezhebine gir-) miştir, Bu akşam , eski İran dansla- ini gösteredeğini vadetti. Ootomabil daha ileri — gidemedi, ir sokağın önünde durdu. (Köşe), nihayefte, büyük bir bah çenin ortasında idi. (Köşe) nin kapısına kandiller 2- ılmıştı, Orta yaşlı temiz giyinmiş vir adam bizi bekliyordu: Asri der-| vişi ... Dar bir kapıdan girdik. Uzun bir koridordan geçtik, Büyük bir bah - çe Bahçenin ortasında bir kameriye vardı, Üç tarafı kapalı idi, Rafları- na, hücrelerine kıymetli — Biblolar, yerleştirilmişti. Küçük bir müzeye — benziyordu, Kenarlardaki ot minderlerin üze - rine'ipek seccadeler serilmişti. Or- tada, büyük gümüş bir sini üzerine mevsim meyveleri, İran pastaları ,| kristal bardaklar ve bir şişe — Şiraz| Şarabı. konulmuştur, — Şirazın şarabı pek netistir. Bil- mem, Ömer Hayyamın şu rübaisini) hatırlar masinız: Ş “Güller arasında Şiraz şarabı içi- yorum, Açlığından şikâyet etme, Eğer acı olmasaydı hayatına benzer miydi?...,, Yemek yerken, kameriyenin - bir köşesesinde, tuğladan yapılmış o - cak gibi bir şey dikkat nazarımı çek- ti, Sordum: — Bu ne?.., — Hava borusu! ». — Hava borusu mu?... —Evet, İranda buna, bu ismi ve- rirler, Havadan kaptığı serin rüz - gârları alt katlara verir, Dikkat etmediniz mi? Hemen her| evin üzerinde buna benzer küçük| bir baca vazdır, İran evlerinin Van-, tilatörürleri... *.. Asri derviş özür diliyordu: — Arzunuzu yerine — getirmeye çok çalıştım. imkânı — yok. Malüma, Muh: rakkaslar n de İyük bir şöhreti vardır. ayındayız, no nah sayarlar. Onların. yerine (bül - bül) cülere haber gönderdim. Bel- ki gelmişlerdi Ellerin birbirine vurdu. Hizmetçi ile beraber iki İranlı geldi, Ellerin- de, mavi nazar boncukları ile süslü iki kafes vardı. Kenarları kırmızı güllerle çevrilmişti, Katesleri ortaya koydular, — Ve bir köşesinde bulunan — düğmeye bastılar, Güllerin arasında saklı kü çücük ampüller parlak bir ziya saç mağa başladı. Her kafesde, kül ren ediyormuş gibi ötüyorlardı. — Bu ampulleri yakmanızın se - bebi ne? Bülbüller, karanlıktan da- ha çok hoşlanmazlar mı öyleydi, Şimdi i- İgığına tapınıyorlar. Ampüller yan. İdı mı ötüyorlar, Sönünce de susu - yorlar. Bülbül, en ziyade Gülisten- da öter, derler değil mi? Malbu ki son zamanlarda, suni güllerden da- ha ziyade hoşlanıyorlar, Hele orta- larında bir de küçük ampul bulu-- nursa. Şu dinlediğiniz bülbüllerin bü rırlar, Her gece bir ziyafetle öter- ler, İranda, dostlar toplanıp eğlen meğe karar verdiler mi, mutlak: bir de bülbül getirirler, — Çalgısız, bülbülsüz bir eğlenti yoktur, Ek - ser kibarların evlerinde birer Lül - bül bulunur, Akıl hastahanelerin - de bile bülbülden istifade — olunur, | Bülbüllerin ötüşü delileri töskin e- der, Benim de, güzel öten bir bülbü - lüm vardı. Afyonu çok severdi. H sabah, küçük bir afyon parçası veri meden beni rahat bırakmazdı. Ge- içen ay öldü. Bülbüller, olanca seslerile ötü -| yorlardı. Konuşmak kabil değildi Asri dervişin bir işareti üzerine sa- hipleri ampulleri söndürdüler, ketlerini çıkarıp kafeslerin ü: örttüler, Bu' sırada iki İranlı geldi, Birinin elinde bir darbuka, diğerinde — de üzun saplı bir tar vardı. Karşımız - da yere oturdular, Asri derviş: — İran musikisi çok güzeldir. Fa- kat çokta güçtür. 72 notası vardır. Bunların 48 | şehir isimlerini taşır, 24 ü de leb, fem, ruhsar, ebrü, ili Yalnız, Muharrem ayında bulun- duğumuz için gayri dint ve şen şarkılar söylemekte —mazurdurlar, Mesneviden bazı şeyler okuyacak- Mugannilerden birisi, bir — çok makamlar üzerinde seyrederek o -| kuyor, ellerini darbukaya vuruyor-| idu. Diğeri de Tar'la refakat ediyor- du: “Yüreği sevgi ile dolu olanın sa- adetine payan yoktur. Sevgilim,| cenneti sevgi ile kazanacağır. © kadar tatlı söyliyordu ki. ganni devam ediyordu: Bülbülü tahayyül edersen azap - ve| işkenceden baska kârım olmaz! Karşı gi bir bülbül vardı, Birbirile yarış| se bülbüller de asrileşti. Elektrik 1 5 B: Beherinin| , — Babam üst katta, odasındadır.| 4 Klinde uzun bir zirleir vardı Ş çi hirince aldı: ğ | di yanına gidelim. ğ ae K D İ glğüine posta kutusu - Yükarı çıktık. Biz o t na atarım. v &'“k“*;î gaç kmf " "Dedis'Uzaltamaç' İlklevvel bilek -| , Ci yi bir buçük öğat bonra tekl "” eeit inndiçer iN İlerimi, sonra ayaklarıfnı bağladı: a eai pit v Den e yeşber a hasta olduğunu söylemişti, Halbu -| rar gitti | râcsat etmiyeceğime namusum ü - S- SÖNTELGTSE — 20 Mart 1928 ———7———— ———? Tarihden notlear: Zaniye Fatma !Afyoııkeş_ ihtiyar seslendi: |“Çabuk gel, yat. Arkamıısıt!,, Günahkârları yarı bellerine kadar bir çukura gömdüler, taşlaya taşlaya öldürdüler. Kavaf Abdullah Çelebi Aksaray- da oturuyordu. Afyonkeş bir ihti - KIRK SEKİZ SAAT İŞKENCEİ. Sigoyerin tuzağından kur- ; tulmak için bu azaba kat- lanmak lâzımdı! “Bir vuruşta kafam ceviz | yorsun değil mi?, Deli misin, ne « sin?... İnsan üzülür mü buna... Al- yardı, İhtiyarlığına rağmen, genç ,|tın babası olduğu için yaptık bu i- körpe bir kadınla evlenmişti. * — İşi.. Pinpon, ihtiyar olduğu senin b ğ 1 Hay| Abdullah, akşamları dükkânını *a İçin iyi ya! Daha ne kadar yaşaya di, çekil pencerenin "ı"':_*d*"- V İpam çarı panarı göyi bi koluçın | a tOA b Tei e— YORKUNÇ FİLM İeder, Çekişe çekişe pazarlık yapa -| konar, paracıklarını yersin, Hali « Rişar pancurları ve pencerenin LAZ n n . kanâdlarını kapadı. Sonca bana : |Yak yiyeceğe dair bir şeyler — alır, (mizi, nasıl sıkıntı içinde olduğumu - - İbüyük yazma mendiline doldurur .| zu bilmiyor musun?... Haydi, dedi, Yatağa uzan, A - , g yaklarını bağlıyacağım. PESİTE YO Arard. Fatma evlendi. Fakat, af kabuğu gibi kırarını ha!.,, * Evvelce Sigoyerin, Nikola Petrof adında bir adamı köşküne kapata - |rak işkence yaptığını yazmıştık, Bu gün Nikola Petrofun başına . gelen bu macerayı yazıyoruz: “6 ilkkânun 1987 de — gazetelere i satmak arzusunda bu- lunduğuma dair bir ilân vermiştim. Bak, dedi, Eğer ses çıkarayım dersen tokmağı kafana yersin. Hay lmez şalvarını, sal Ertesi gün saat onda, Raşloko 50 * Ve sımsıkı karyola demı:ink% Ve gğ“_î,ğ,ş:, Biyer, ka :îk“ğ dî'::;“n: ;î"’" bir türlü öl kağında küçük dükkânımı açarken bağladı. odadan — çikti. —— Solada çacına fakkesini guçirir, Ayaklarına| " Yemekter sonra tanımadığım bir adam geldi: bir kadınla konuştuğunu işitiyor - , iklerini takar, küşe — minderine yoz, TüRü 'Tr' :!yî?mım ’::: ğ — Arabanızı satın almak isti dum. 3 DA yor, köşe minderinde horlay - bağdaş kurar, oturur, karısının ha- y ek — kabil mi “Snat 17'ye doğru Sigoyer geldi: | SCAF Kurat, olburi laya güzel bir uyku çekiyordu, zir) acağı akşam yemeğini bekle - meğe başlardı. Yemekten kalkar kalkmaz kal lâvice bir afyan parçası yular, * okkalı bir kahve höpürdettik-| 'nra köşeye büzülür, dalgaya Bu, Abdullahın değişmi - rindendi, Hayatı, hergün| — Demeyi unutmazdı, evden dükkâna, dükkândan pazara,| Tam sevilecek okşanacak, zevkler pazardan eve gidip gelmekle geçi -| necek, zevk aşılayacak bir yaşta O« biraz ileride, “kapın: rdu. Dikkatle bak Müayene etti, Fiyatını sordu, Son - — Pasaportları aldım, Kâğıtlar hazır... Dedi, Ve bir takım — resmi tlar gösterdi. Yayaş sesle ko - nuşuyorlardı, Buna rağmen, Rih novski isminin bir kaç kere tekrar olunduğunu işittim. Sigoyer beni işaretle: ı? uslu Evet, kuzu gibi.. nıma geldi. Bağlarıma baktı, rdım, serbest bırakn ı rica ettim: — Sonira. Dedi, ra... Sen şi yaz, bir iş dört gün geler rak etmesinler. “Yeğenime gönderdiğim bu dikte etti, Bunda: Her akşam, bu horultulu uykudan 'Fatmanın dürtüşleri ile uyanır, bön “;bön yatağına gider, yatar, yatarken “|de: — Sen de çabuk gel, yat! Arka - mı ısıt! Pek alâ, dedi. İsterse bir teerübe yapalım, da Orlean caddesinde 17 numaraya ge | liniz, omobili babasının alacağını şatosunda ikamet ettik- D Ti TRE arısı Fatma h ir gün pencerenin önüne otur« KPi kadıncağızdı. Ailesi parasına tama | muş, Bunak bir ihtiyarın zevk vere di evine bir mektup ederek kızlarım Abdullaha vermiş-' meyı ğ hüz öyece giltiğini, üğ) CZ larını Abdullaha vermiş- meyen derağuşları iyeceğini bildir. Me n , Ko çeri girince, kapın lk mek- Merak &t - Eden| Meyiniz, yirmi dört sante kadar ge- İleceğim..., diyondum, 'Bir aralık odadan çıkıp en dt babası (Lüzyen Rişüri; tekrar gel - | — Yürü bakualim biraz!, ki yatakların ikisi de boştu, Rişar karyolanın önüne — oturdu | “Birdenbire, karşıdaki kapı açıl- ini verdi. Güçlükle bir iki|Bir takım garip hikâyeler anlat - dı, Kır saçlı fakat dinç bir adam âdim attim. Zincirler çok — ağırdı.| mağa başladı: içeri girdi. Elleri arkasında idi | Yürümek kabil değildi, Baba — ve Döndüm, beni buraya getirene bak. oğul birbirlerine bakıyorlar, san -| h, tım. Cebinden çıkardığı bir rovel - veri karıştırdığını gördüm, Baba -| — Margoyu tanıyor musun, bu emşiremdir... Fakat, çok — sinirli Kocasını öldürdü... Ben de karımı öldürdüm!... 2 “Büsbütün korkmağa başladım DSN B K Haa aana aa düş -| bobâların tensip ve tasvip ettikleri| vin önünden geçen uzun boylu, peü tüm, diye düşünüyof, buradan sağ erkel_dı—rle evlenmek mcc_bu!ıyclı |be yanaklı gürbüz bir levendin ka- olduğu için, Fatma buna itiraz ede- ,, gözleri, sivri bıyıkları kalbini Mex | Mmemişti Fakat, evunı_-ne:e mc_ms;gı,_.,u,d,_ Yüksek perdeden bir kah- İ İye istemeye razı olduğu için gönlü| yahı savurdu, Yeniçoti, kafes ar - |kırıldı, solup sarardı, İçli, hieranlı| yacından akseden bu b vi kak 7 Joldu, kahaya cevap verdi, Bir başka gü #lkmkry c aha g atfakla 'nün akşamı oralıktan el etek çekil. SiDön vi *;'o _u'“""m" göz yaşı ikten sonra, toprak avluda küçük Ka BÜDİAN beyaz ayaklarına geçirdiği takun- larla dolaşan Fatma, aralık bırak- Fatmanın anası kurnaz, patavat A eÜ “İtığı kapıdan, âşıkbazlık yaptığı de- sız, Mübalimeşreb, hovardaca, men- pp D e CSU faat işlerinde ahlâki kayitlere ik Z g PeY| “Aylarca devam etti bu ll o kadar kulak asanlardan, ehemmi-| R yet verenlerden değildi. Kıznın ha- , Bir gün, Fatma yine kınalı ayak- durgunluğu — gözünden kaç -| İâf1 ile avluda dolaşıyordu. Bu sı - madı, Sebebini anladı hemen. |rada kapı vuruldu. Araladı. Baktı: gün yanına çağırdı, önüne 0-| İnce gaytan bıyıklı, siyah gözlü, ha turttu, gözlerinden öptü, yanakla -| kikaten erkek güzeli biriydi ka - raını okşadı, tatlı, tatlı, müşfik — bir| Piyı çalan.. f ae gekdk Kocası Abdullahın yolladığı bas — Bir kaç zamandır değiştin, za-| Kir mangalı getirmişti. Mangalı al- galladın, nen'vük Fütimül mak için kapıyı biraz daha araladı, Kız cevap vermedi, gözleri dolu| Ve İki göz birbirinin içinde yayıldı. ada ülüne baktir Fatma bu yosma delikanlı — ile — Anladım, anladım! Abdullah i-| de işi pişirdi. Fakat, bu bir Yahu -, le Böz kesildiği için, ihtiyar bir a |di idi. Fatma, bunda bir mahzur damla gerdeğe gireceğin için ağlı-| Rörmedi. Onca, gönül işlerinde di- n —. nin; milliyetin chemmiyeti yoktu, * — tiliyordu. Ben souktan, korkudan| — Yahudi delikanlısı ile mercimeği titriyordum. fırına verdikten sonra, ilk — fşıkını diyordum, k Üşüyor musun, dedi. Sonralihmal etmeğe, atlatmı Acaba bu adam deli miyx O -'yüksek sesle bağırdı: şüphelendiğini ileri süretek sav - na ne şüphe... Kendi kendine söy -| —. Marga! bir battaniye getir... Mıya başladı. İlk sevgili buna inan — Pek alâ!... Merak etme, benlleniyordu: “Ah! Bu menhus ha - Âz sonra Digoyer geldi. Rişarla madı, şüphelendi, nihayet İşin içyüz - » Bu kokmuş cemiyet! beraber yandaki odaya kapandılar, Zünü anladı. Atlatmanın, savsakla- | — Hayattan, cemiyetten bu do - Uzun müddet, ne konuştular bilmi-|manın acısını çıkarmağa karar vee — — |yrum, Sonra tekrar yanima geldi- di. Bir gece Yahudi evde iken baş. ler; Sigoyer: |(kın yaptı, zinayi şahitlerle isbat ve Radyoyu aç biraz dedi. İşim| tesbit etti. üeü ğölletme | O devirlerde, zani ile zaniyâ rec- Bu sırada en alttaki — mahzende|Medilirdi. - Rumelf — Kadaskerile kapalı Rikovskinin işini bitirdiği - YâZz zade Ahmed) efendi Fatma ile — Fakat, ben acıdım sana:.. Biraz ha-| - (Şimdi artık bir anarşist olmuştu.İne hükmettim, Zira radyo mütbiş Yahudinin recmine fetva — verdi, — va al... Anlatıp durüyordu, bende, onü kız- bir gürültü çıkarıyordu. Rişar de -| Günahkârları Sultanahmetde Yı - — Hava bulutlu ve soğuktu, Pen -/dırmamak için her dediğini tasdik e-|rin derin düşünüyor, bir şey söyle-| lanlı sütunun yanında kazılan çu- —— icerenin yanına yaklaşırken, - birisi | givor miyordu, |kura yarı bellerine kadar gömdöler, — geçerken*bağırırım imdad “Akşam getirdikleri yemeği ye -| Taşlaya taşlaya öldürdüler. (1091). $ : bir “Kaçamaz!..., demek “İstiyorlar -| de geçenleri di, ş Hakikaten bu zincirleri - çözmek.| p, kaçmak imkânsızdı, vvi di AT N | sı olduğunu söyledi adamın : İNTİZAR: ve salim çıkamıyacağıma hükme -| —Bu işi dedi dostça halledelim.Sana — Sigoyer, saat 1 e doğru Rişara bir fenalık yapacak değiliz. Yalmız| — Ben, dedi, Otomobil ile ma - ihtiyata.riayet lâzım. İhtimal kaçar| lüm yere gideceğim ... gider polise haber verirsiniz, Us - u uslu otururusunuz, değil mi?......| Puradayım... Öğleyin bana ne ye -| yatı *“Korkudan titriyordum, Dişlerim| | mek:ve ne de içecek bir'şey verdi - ler; Rişar, biraz ekmeltyedi, " fakat hayli şarap içti. ve elindeki tokmağı sallıyordu, Bağırarak: — Görüyorsuna bunu, diyordu | — Çemiyet, — dedi, - iliklerine Bir vuruşta kafanı ceviz kabuğu gi| Kadar tefessuh itmiştir.. Buna bir| bi parçalamak işden bile değil ...|nihayat vermek lâzımdır. biribirine çarpıyor, alnımdan —soux terler dökülüyordu. Sigore otomabili bağışlamayı, ve| bir de sened imzalamayı teklif et- tim, Isterseniz üste de para vereylim beni “serbest bırakınız, Polise mü- tece nefretinize sebeb me?... zerine söz veririm size... Dedirm, * — Korkma be adam!... - Bizli im, isterim, du da oynamazlar arkasından |PT otornobile ihtiyacımız var. İşimi- ELEHkirtayie Gürüç Fi lim, Sigoyer, zorla bana iki uy-| Avcı Mehmed, Fazıli paşa sarayın. zi bitirdikten sonra, ne zararın varsa| — * Bir - birlerine ç hapı yutturdu, Beni zehirlemek| dan taşlanmayı seyretti, id Samihveririx, anladın mu doğru mitlerin w (Deva © 7 inci sahifemizde) Münir Süleyman